Yeni Bir Dönem Başlıyor

(1)

başkandan

TBB Dergisi, Sayı 82, 2009 25

YENİ BİR DÖNEM BAŞLIYOR

Özdemir ÖZOK∗

Bilindiği gibi 23-24 Mayıs 2009 günlerinde Türkiye Barolar Birliği 30. Olağan Genel Kurulu Ankara’da kendi tesisimizde yapılacaktır. Genel Kurul’la ilgili tüm hazırlıklarımız tamamlanmıştır. Toplantının gündemi çok önceden sayın delegelere ve baro başkanlarımıza yollanmıştır. 2007-2009 yılları arasındaki çalışmalarımıza ilişkin rapor ise yasal süresinden önce genel kurul üyelerinin eline geçecek şekilde yollanacaktır. Yukarda da belirttiğim gibi bu genel kurul seçimli olduğu için daha ilgi çekmekte birçok değerli meslektaşımız kendisini, Birlik Başkanlığı başta olmak üze-re Türkiye Barolar Birliği’nin organlarında temsil ettirmek istemektedir. Özellikle Türkiye Barolar Birliği organlarında görev alma konusundaki büyük ilgi beni çok mutlu etmektedir. Çünkü değerli meslektaşlarımız mesleğimizin çok ciddi ve çetin sorunlarının üstesinden gelmek için katkı sunmak, çalışmak istemektedirler. Bu mesleğimiz ve meslektaşlarımızın geleceği bakımından son derece sağlıklı bir gelişmedir.

2001 yılında Diyarbakır’da yaptığımız Genel Kurul’da Türkiye Baro-lar Birliği Başkanlığı’na aday olduğumda şu sloganla yola çıkmıştım;

“…Çağdaş bir Türkiye özlemidir bizi yönlendiren, Demokratik bir cumhuriyettir temel hedefimiz, Özgür yurttaş olmaktır seçimimiz,

İnsan hakları, hukukun üstünlüğü ve sivil toplumdur özümsediğimiz, Eşitlikçi, dürüst ve erdemli bir yönetimdir istediğimiz…”

Bu ilkeler ışığında sekiz yıllık hizmet dönemimin sonuna gelmiş bu-lunmaktayım. Bu dönemi olabildiğince başarılı bir biçimde “yüzümün akı” ile verdiğim, sözüne uygun bir biçimde tamamlamanın huzurunu yaşıyo-rum. Bu anlamda kuşkusuz bir başarı varsa bu sadece bana ait değildir.

(2)

başkandan

2001-2005 döneminde ve 2005-2009 döneminde benimle birlikte yönetim sorumluluğunu paylaşan değerli yönetim kurulu üyesi arkadaşlarımın başarıda büyük katkıları vardır.

Önyargısız, tarafsız ve objektif değerlendirme yapan genç yaşlı büyük bir meslektaş çoğunluğu gerçekten yaşamımızın en anlamlı ödülü olan yönetimimizle ilgili olumlu görüş ve düşüncelerini dillendirmektedirler. Bir başkan ve yönetim için kuşkusuz en anlamlı bir davranış biçimi olan bu yaklaşımlar bizim sorumluluk anlayışımızı daha da güçlendirmiştir. Özellikle 18 Nisan 2009 günü meslekte 40 ve 50 yılını dolduran yaklaşık 500 meslek ustamıza “hizmet plaketi” verdiğimiz törende duyduğum söz-ler beni çok ama çok etkilemiştir. Bu tablo karşısında yeni dönemde yapa-cağımız daha çok şeyler olduğuna inanmış bulunmaktayım.

Türkiye Barolar Birliği’nin bizden önceki başkan ve yönetim kurulu üyeleri o günkü kıt olanakların el verdiği ölçüde çok başarılı çalışmalar yapmış, çağdaş ilke ve özlemlerle demokrasi, insan hakları hukukun üs-tünlüğü, hukuk devleti ve savunma örgütü adına büyük mücadeleler ver-mişlerdir. Kendilerini şükran ve bağlılıkla anıyorum. Bizler onların açtığı çağdaş ve aydınlık yolda yürüyüşümüzü sürdüreceğiz.

2001-2005 dönemi Avukatlık Kanunu’ndaki büyük değişiklikler ne-deniyle barolarımız ve Türkiye Barolar Birliği yönünden oldukça önemli bir evreyi kapsar. Yasanın ön gördüğü sekiz adet yönetmelik bu dönem-de tüm baro temsilcilerinin görüş ve düşünceleri alınarak dönem-demokratik bir yöntemle düzenlemiştir. Staj kredisi, vekalet pulu, sosyal yardımlaşma fonu hep bu dönemin getirdiği yeniliklerdir. Binlerce stajyere kredi ve-rilmesi onların düzenli bir biçimde takibi yine aynı şekilde avukat arka-daşlarımızın sağlık ve sosyal sorunlarına çözüm bulmak için oluşturulan sosyal yardım fonu da bu dönemde yeni bir uğraş alanı olmuştur. Tüm bunların yanında avukatlık kimlik ve ruhsatnamelerinin Türkiye Barolar Birliği tarafından yerine getirilmesi de bu dönemin önemli uğraşlarından olmuştur.

2005-2009 döneminde ise bizim hayalimizde dahi olmayan bir düş gerçekleşti Ankara’nın Balgat semtindeki Maliye Meslek Lisesi’ne ait olan arsa alacağımıza mahsuben takas yapıldı ve tapusu bize verildi. İşte ne ol-duysa ondan sonra oldu arsanın üzerinde bulunan gecekonduların yıkımı ve tahliyesi başta olmak üzere teknik ve fenni çalışmaları, proje çizim ve kabulü, beğenilen projenin seri çabuk ve sağlıklı bir biçimde hayata geçi-rilmesi kimi meraklı meslektaşlarımızın dikkatli bakışları ve duyarlılıkları arasında başarıyla sürdürülmüştür. Hayatlarında ita amiri olarak hiç bu kadar büyük paralara imza atmamış yönetim kurulu üyesi arkadaşları-mızın bu özverisi yaşamıarkadaşları-mızın hiçbir döneminden unutulmayacaktır.

(3)

Ya-başkandan

ratılan artı değer tamamen bu yiğit ve dürüst arkadaşlara aittir. 17 Nisan 2009 günü kısmi açılışını yaptığımız bu eser avukatlık örgütünün yüz akı olacaktır. Açılışta yaptığım konuşmada da vurguladığım gibi, bu tesis amacına uygun bir biçimde sanat, kültür, demokrasi, insan hakları, hukuk ilke ve kavramlarının sürekli tartışıldığı yer olma yanında, staj ve meslek içi eğitimlerin yapıldığı bir odak bir merkez olacaktır.

Belirtildiği gibi 2001 yılında mesleğimizin kavuştuğu olanaklar ne-deniyle mesleğimiz ve barolarımız dolayısıyla Türkiye Barolar Birliği bir evrim geçirdi. Bunun sonucu Ankara, İstanbul, İzmir baroları başta olmak üzere tüm barolarımız mali yönden çok güçlendiler. Kendi baronuzu ve çevre barolarınızı 2001 yılı öncesiyle kıyasladığınız zaman aradaki büyük farkı tespit etmeniz mümkün olacaktır. Bu noktada en önemli sorun elde edilen mali olanakların en iyi şekilde yönetilmesi olmaktaydı. Bu hem ba-rolarımız hem de Barolar Birliğimiz tarafından yapıldı ve bir tek kuruşun değer yitirmemesi için özen gösterildi.

Yaşadığımız süreçte bunun en önemli kanıtı kuşkusuz ilke olarak karşı olduğumuz ve bir gün mutlaka kaldırılacağına inandığımız Adalet Bakanlığı müfettişlerinin barolar ve Türkiye Barolar Birliği’nde yaptığı teftişler ve Sayıştay kurumunun sadece sağlık sosyal fonu ile ilgili yaptığı incelemelerdir.

Böylece sekiz yıllık iki dönem görev süremizde yeniden yapılanma-nın çalışmalarını sürdürdük, bu çalışmalara paralel olarak 2001’de sekiz kişi ile çıktığımız yolculuğu bugün altmışın üzerinde çalışanımızla sür-dürmekteyiz.

Türkiye Barolar Birliği yaptığı özverili çalışmalarla özenilen ve takdir edilen bir konuma gelmiştir. Peki, bu yeterli midir? Daha iyisi yapılamaz mı? Kuşkusuz yeterli değildir ve daha iyisi elbette yapılabilir. Ancak bu sekiz yılda yakalanılan başarı ve sonuç oldukça önemlidir. Yapılan işler ortadadır, yayın yoluyla ve internet ortamında günü gününe meslektaşla-rımıza ve kamuoyuna bilgiler ulaştırılmıştır.

Şimdi yeni bir dönem başlamaktadır. Bu yeni dönemde barolarımızın ve Türkiye Barolar Birliği’nin kurumsallaşması yönünde çok önemli ça-lışmalar yapmak gerekecektir. Yakın çevremden ve çok saygın meslektaş-larımızdan bu dönemde de başkanlık görevini sürdürmemi, bu nedenle yeniden aday olmamı içeren öneriler aldım. Bu öneri ve destekleri uzun, uzun değerlendirdikte, sonra bu kez tüm baro başkanlarıyla görüştüm ve yeniden başkan adayı olmaya karar verdim ve bu kararımı hem kamuo-yuna, hem de tüm genel kurul delegelerine ilettim. Bu karar üzerine sayın delege arkadaşlar ve başkanlarımdan aldığım mesaj ve iyi niyet temen-nileri, başarı dilekleri, yeni dönemde de işimin çok zor olduğunu

(4)

göster-başkandan

mektedir. Çünkü gösterilen güven, destek ve duyarlılık gelecek döneme ilişkin sorumluluğumuzu daha da artırmaktadır.

Yüce Genel Kurul 23-24 Mayıs günleri yapılacak toplantı sonunda bundan önce olduğu gibi bana yeniden sorumluluk verir, kredi açarsa başarılı olmamak için kişisel hiçbir mazeretim olamaz. Benimle yarışmak isteyen başkan adayı arkadaşlarımı demokrasiye yürekten inanan bir kişi olarak saygı ile karşılıyor onların yapacağı ya da yapmayı düşündüğü şeylerde başarılı olmalarını diliyorum. Bu bağlamda ben kendimi bildi-ğim için neler yaptığımı, neler yapamadığımı, neler yapmam gerektiğini çok iyi biliyor ve başka bir anlatımla ben kendimle yarışmayı hedefliyor ve amaçlıyorum.

Staj ve meslek içi eğitimi başta olmak üzere mesleğin tüm yaşanan so-runlarını önümüze alıp sadece Türkiye Barolar Birliği’nin on yöneticisiyle değil 78 baro ve 70.000’e yaklaşan meslektaşımızla birlikte ciddi, tutarlı ve ısrarlı bir biçimde kovalayacağız.

Hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti kavramının söylemlerde kaldı-ğı, yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesinin sadece anayasa metinlerinde vurgulandığı, hak ve adalet duygusunun toplum belleğinden silindiği, siyaset başta olmak üzere tüm toplumsal ilişkilerin kirlendiği, cumhuri-yet değerlerinin alabildiğine yıpratıldığı, en iyimser yurttaşın dahi yaşa-nanlar karşısında karamsarlığa kapıldığı, kutsal din duygularının acıma-sızca sömürüldüğü, itaat, biat kültürünün tutsağı kişilerin özgürlük ve demokrasi havarisi kesildiği, bilimin aydınlık yolunun dışlandığı, ülke bütünlüğünün bölünme eşiğine geldiği, tüm çağdaş kurum ve kavramla-rın acımasızca karalandığı, bir karanlık dönemden geçiyoruz. Kuşkusuz bu dönemde ki bireysel ve kişisel sorumluluğumuz çok daha ağır olacak-tır. Keşke bizde batılı, Avrupalı meslektaşlarımız gibi sadece hukuku ve savunmayı ilgilendiren alanlarda yoğunlaşsaydık ama üzülerek ifade et-mek isterim ki kimilerinin bazı siyasi anlayışların ön ya da arka bahçesine benzetse de bizim meslek sorumluluklarımız yanında yurt ve toplumsal sorumluluklarımız da vardır ve de olacaktır.

Anılan nedenlerle 23-24 Mayıs 2009 günlerinde yapılacak olan Tür-kiye Barolar Birliği Genel Kurulu’nda yüce Genel Kurul’un sayın üyeleri bize yeniden sorumluluk verdikleri taktirde başta “hukukun yeniden yapı-landırılması” olmak üzere yurt ve meslek sorunlarının çözümü yanında, ülkemizin temel sorunlarıyla duraksamadan mücadele edeceğiz.

Bu duygu ve düşüncelerle saygı ve sevgilerimi sunarım.