• Sonuç bulunamadı

Batı sanat müziği alanında Türk bestecileri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Batı sanat müziği alanında Türk bestecileri"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

BATI SANAT MÜZİĞİ

ALAN IN DA

TÜRK BESTECİLERİ

Adnan Saygun (1907) öğrenimini

Fransa'da tamamladıktan sonra öğret­ men ve folklor araştırıcısı olarak çalış­ mıştır. "Yunus Emre" adlı oratoryosu yurtdışında da y a n k ıla r yapm ış,

"Kerem" ve "Köroğlu” adlı operaların­

dan başka 4 senfonisi, keman ve piyano konçertoları her zaman büyük ilgi der­ lemiştir.

Necil Kâzım Akses (1908) Viyana ve

Prag'da öğrenim yaptıktan sonra ken­ dini öğretmenliğe adamış, bir ara Dev­ let Operası Genel Müdürlüğü ve kültür ateşeliğinde bulunmuş, "Ankara Kale­

si" adlı senfonik şiiriyle ilgi çekmiş, bunu "keman" ve "orkestra" konçertoları,

tenor ve orkestra için "Bir Divandan

G azel", orkestra için "Itrî'nin Nevakari Üzerine Scherzo" gibi bazı eserler izle­

miştir.

Cumhuriyet'den sonra ilk kuşağı oluşturan bu "Beş" bestecimizin öğret­ men olarak etkinlikleri ve etkileri daha sonraki kuşaklardan bestecilerimizin yetişmesinde büyük rol oynamıştır. Bu bestecilerimizin önde gelenlerine de gene kısaca doğum yıllarına göre deği­ nelim.

Nuri Sami Koral (1908) İstanbul kon­

servatuarını bitirdikten sonra öğretmen ve koro yöneticisi olarak çalışmış, bir senfoni ve senfonik şiirler vermiştir.

Ekrem Zeki Ün (1910) öğrenimini

Paris'de yaptıktan sonra İstanbul Şehir Konservatuarında öğretmen olarak çalışmış, kendine özgü bir üslup arayı­ şıyla eserler vermiştir. Bunlar arasında çalgı için olanlar çoğunluktadır.

Kemal İlerici (1911) Ankara Devlet

K o n se rv a tu a rın ı b itirm iş, d eğişik biçimde çalgı müziği eserleri vermiştir.

Bülent Tarcan (1914) aldığı özel

dersler yardımıyla kendi kendini yetiş­ tirmiş, asıl mesleği olan hekimliğin yanı- sıra ilginç eserler vermiştir. Bale için

“Üçüncü Suit", "Deli Dumrul", piyano

ve keman konçertoları başlıca eserleri­ dir.

Sabahattin Kalender (1919) öğreni­

mini Ankara Devlet Konservatuarında yapmış, Paris'de geliştirmiş, "Nasred-

din Hoca" ve "Karagöz" adlı iki opera

vermiştir.

Bülent Arel (1919) Ankara Devlet

Konservatuarından sonra öğretmenlik yapmış, türlü görevlerde bulunmuş, Amerika'ya yerleşerek New York üni­ versitesinde öğretmen olmuştur. Yeni­ likçi yöntemleri deneyenler arasında­ dır.

Mithat Akaltan (1920) Ankara Dev­

let Konservatuarında öğrenim yapmış, öğretm enlikte bulunmuştur. " Fatih

Senfonisi" en tanınmış eseridir.

ilhan Usmanbaş (1921) öğrenimini

Ankara Devlet Konservatuarında yap­ tıktan sonra Birleşik Amerika'da bulu­ narak bilgisini geliştirmiştir. Yenilikçi yöntemleri deneyerek başarılı eserler vermiştir.

Muzaffer Arkan (1923) Ankara Dev­

let Konservatuarım 'bitirmiş aynı okula öğretmen olmuş, bazı piyano ve oda müziği eserleri vermiştir.

Ertuğrul Oğuz Fırat (1923) Hukuk

öğrenimine koşut olarak müzikte kendi kendini yetiştirmiş, çalgı müziği eserleri bestelemiştir.

Nevit Kodallı (1924) Ankara Devlet

Konservatuarı ve Paris'de Ecole Nor­ mal de Musique'de öğrenim yapmıştır.

"Van Gogh" ve “ Gilgameş" adlı iki

operası önemlidir.

ilhan Mimaroğlu (1926) Hukuk

öğrenimi yaparken kendi kendini yetiş­ tirmiş, bilgisini Birleşik Amerika'da geliştirmiş, elektronik müzik alanında çalışmıştır.

Ferit Tüzün (1929-1977) Ankara

Devlet Konservatuarı ve Münih Müzik Akademisinde öğrenim yapmış, üstün yeteneği ile tanınm ış, "M idasın Kulakları" adlı operası, "Çeşme Başı" ve "Çayda Çıra" adlı bale süitleri ve orkestra eserleri daima büyük ilgi der­ lemiştir.

Yalçın Remzi Yüregif (1932) kendi

kendini yetiştirmiş, çalgı müziği ala­ nında eserler vermiştir.

Cenan Akın (1932) İstanbul Şehir

konservatuarından sonra öğretmenlik yapmış, halk müziğinden yararlanarak orkestra eserleri ve şarkı düzenlemeleri vermiştir.

Muammer Sun (1933) Ankara Dev­

let Konservatuarında öğrenim yapmış, folklor araştırm alarında bulunmuş, bale ve sahne müzikleri, oda müziği eserleri vermiştir.

Kemal Sünder (1933) Deniz Harp

Okulunda öğrenim yaparken kendi çalışmalarıyla müzik öğrenmiş, üç sen­ foni, film ve oyun müzikleri bestelemiş­ tir.

İlhan Baran (1934) Ankara Devlet

Konservatuarını bitirdikten sonra aynı okula öğretmen olmuş, yeni akımlar etkisinde türlü biçimde eserler bestele­ miştir.

Yalçın Tura (1934) Cemal Reşit Rey­

den aldığı dersler ve kendi

çalışmala-llharı U sm anbaş

rıyla yetişmiş, orkestra için eserler vermiş, film ve oyun müzikleri bestele­ miştir.

Okan Demiriş (1935) öğrenimini

Ankara Devlet Konservatuarında yap­ mış, keman bölümünü bitirmiş, bazı orkestra eserleri ve "Dördüncü Murat" adlı bir opera vermiştir.

Cengiz Tane (1936) Ankara Devlet

Konservatuarından sonra bilgisini Ingiltere’de geliştirmiş, yenilikçi deney­ lerle tanınmıştır.

Türkiye'de çok sesli müzik alanında başka genç bestecilerin de yetişmekte olduğu göz önünde tutulursa Cumhuri­ yetle başlayan hareketin sürdüğünü, geleceğin daha bereketli dönemler getireceğini kabul etmek aerekir#

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Size daha sonra Çallının ö- zel hayatını kendisinden duy­ duğum kadarıyla .gördüğüm ka­ darıyla anlatacağım.. Aman zaman der ken soluğu adliye mübaşirli -

Thor Madsen ve Charles Stel­ la gibi daha önce birlikte çalıştığım müzisyen ve yapım cılann yanı sıra iki yerel rapçi ve başka eşlikçi müzisyen­ ler de bulundu

Muhlis Sabahattin esaslı ir şekilde bilmediği garp musi- isine hiç sokulmamış ve eski mu »ikimizde biıgiıl ve ona meftun bir baba evinde o musikinin ahen­ gi

Ancak, onun saray tarafından ne kadar tutulduğunu bilmediğinden kendi azledilerek yerine Cevat Paşa tayin olundu ve bir süre sonra da mareşallik rütbesi

Necip Fazıl ’ın eserleri, oğullan Mehmed ve Osman Kısakürek tarafından devam ettirilen Büyük Doğu tara­ fından yayınlanıyor. Hitabeleri, makaleleri, sohbetleri,

Ancak ne yazık ki Schumacher’in erken takipçilerinden pek çoğunun gayreti, teknik açıdan yetersiz veya deneyimden yoksun kalmıştır: gelişmekte olan neredeyse

Soğuk bir gün olduğu için çorbayla başlamaya k arar verdik ve birimiz Çinliler için havyar kadar değerli bir yemek olan balık yüzgeci çorbası, di­ ğerimiz

Osman Hamdi’nin tablosu ile sayısı 30’u bulan ve hepsi Türk ressamlarına ait olan tablolarla birlikte vakıftan müzayedeye çı­ karmak için alman eserlerin toplamı