İSMAİL ENGİN
Pertev Naili Boratav'ırı 42 yılda hazırladığı eser
1
996 yılının, UNESCO tarafındanNasreddin Hoca Yılı olarak ilan edilmesiyle birlikte, Türkiye’de Nasreddin Hoca üzerine bir dizi eser, makale yayımlandı; seminer,
sempoz-E
ve kongre düzenlendi; süreli yayın- ı özel sayılan çıkarıldı. 1996’da Nas reddin Hoca üzerine yapılan tartışmalar yoğundu. Ancak Nasreddin Hoca, ünlü halkbilimci Pertev Naili Boratav’ın yaz dığı, yayımlanması ve satışa sunulması bile olay olan birazdan değinilecek ese riyle, daha çok bilim çevreleriyle kamu oyunda kendisinden söz ettirdi. Türk halkbiliminin yaşayan duayenlerinden biri olan Pertev Naili Boratav’ın -ki o, Temmuz 1948’de halk edebiyatı üzerine Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde on yıl boyunca ders verdiği, verdiği dersi de bir halkbilimi kürsüsüne dönüştür düğü Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih- Çoğrafya Fakültesi’nden(l), Ankara Üniversitesi, Senatosu karan uyarınca, siyasi görüşleri nedeniyle, sosyolog Be- hice Boran ve Niyazi Berkes’in de için de bulunduğu bir dizi bilimadamıyla birlikte ihraç edilmişi 1); halkbilimi kür süsüne dönüşen programı gelişmiş ve zenginleşmiş halk edebiyatı dersi iseNasreddin Hoca
1948 ders yılının sonunda kaldırılmış tır. (3) Ancak Üniversitelerarası Kurul bu karan bozmuş; durum mahkemeye yan sıyınca, işine son verilme gerekçesi ola rak da “Namık Kemal ve Ziya Gökalp’i eleştirmesi” gösterilmiştir.
Mahkeme kararı Boratav lehine çıkın ca, zamanın Milli Eğitim Bakanı Reşat Şemsettin Sirer’in, TBMM’den geçmesi ni sağladığı, D TCF’de arasında Bora- tav’ın kürsüsünün de bulunduğu üç kür sünün parasının kesilmesini sağlayan özel bir yasayla, Boratav işini ve kürsü sünü kaybetmiştir(4)- Nasreddin H o cası, Türkiye’de konu üzerine yapılan tüm etkinliklere her yönüyle damgasını vuran ve bu etkinliklerde büyük tartış malara yol açan bir eser oldu.
Türkiye’nin 1990’lı yılların ilk yarısın dan beri, önemli sanat, edebiyat ve bilim eserlerini basan-yayımlayan önde gelen, ciddi kurumlarından biri olan Yapı Kre di Yayınları (YKY) -ki YKY’nı Yapı Kre di Bankası finanse etmektedir- tarafın
dan basılması ve ya- yımlanması-dağıtıl- ması kararlaştırılan Boratav’ın Nasred din Hocası, önce likle basılmasına karşın daha dağıtı ma çıkmadan, müs tehcen bulunduğu için yayından kaldı rılarak, Türkiye ta
rihinde, basıldığı yayınevi tarafından özel sansüre uğratılan bir eser olma ni teliğini kazandı. Daha sonra bu olay üzerine Edebiyatçılar Derneği’nin bası mını ve yayımlanmasını-dağıtılmasını üstlendiği adı geçen eser, haziran ayın da satışa sunulduğunda, genel anlamda içeriğiyle Kültür Bakanlığı Halk Kül türlerini Araştırma ve Geliştirme G e nel Müdürlüğünün Ankara’da düzen lediği V. Millederarası Türk Halk Kül türü Kongresi’nin 25 Haziran 1996’da gürültülü Dir şekilde açılmasına neden
oldu. Boratav’m Fransa’da tamamladığı yaşamının en büyük eserinden söz eden, onun bulgularıyla görüşlerinden de yo la çıkarak “Nasreddin Hoca Fıkralarının Tarih İçindeki Değişimi” başlıklı bir bil diri sunan, eski öğrencisi ve asistanı, Amerika Birleşik Devletleri Indiana Üniversitesi profesörlerinden İlhan Baş- göz de Nasreddin Hoca’yı aşağıladığı, onu hırsız, müstehcen gösterdiği ve böy- lece Türkleri karaladığı, Türklüğü aşa ğıladığı, Türk kültürüne ihanet ettiği ile ri sürülerek, onu idealize edenler ve ta- bulaştıranlar(5) tarafından, art niyetli ol duğu gerekçesiyle, bildirisi yarıda kesi lip kürsüden indirildi -ve böylece Nas reddin Hoca’mn namusu, ahlakı korun du!?-.(6)
Neydi Boratav’m olay yaratan eserin de ileriye sürdüğü tezleri?
Boratav’m 42 yıllık çalışması sonucu ortaya çıkan eseri, iki kısımdan oluşmak tadır. Eserin ilk kısmı Boratav’m 9 adet irili ufaklı Nasreddin Hoca üzerine 1950’li yıllardan beri değişik uluslarara sı sempozyum ve kongrelerde sunduğu, Türkçeye çevrilen bildirilerinin ve ver diği konferanslarının metinleriyle, kimi Türkçe yazdığı makalelerin bir araya ge tirildiği ve yeniden gözden geçirilerek eklemeler yapıldığı, bilimsel analizlerini içermektedir. Eserin ikinci kısmı, 1480’de Ebu’l Hayr-i Rumi tarafından yazılan Saltuknâme’den başlayarak gü nümüze gelen değişik yazmalardan seçi len 594 Nasreddin Hoca fıkrasını içer mektedir.
Boratav’m Nasreddin Hoca’ya 19. yüzyıldan önceki gerçek kişiliğini geri verdiği eser, sadece Anadolu kültür çev resinde değil, Osmanlı kültür çevresin deki Nasreddin Hoca geleneğinin olu şum, yayılma ve yaşatma, değişme süreç lerini kapsamaktadır. Ancak eser her şeyden önce, Nasreddin Hoca’nın Ana dolu Alevi-Bektaşi geleneği içerisindeki yerini saptaması açısmdan, son derece önemlidir. Saltuknâme’den yola çıkarak, Hoca’nın tarihi kişiliğini, 1268/1269’da Akşehir’de öldüğü söylenilen Seyyid Mahmud Hayrani’nin bir dervişi olarak belirleyen ve Anadolu Aleviliğinin Bal- kanlar’a yayılmasında etken olan San- Saltuk’un da aynı şeyhin müridi olduğu na (S. 9-10) dikkat çeken Boratav, Nas reddin Hoca’nın kişiliğini, fıkralarında ki mistik yorumlarla açıklamaktadır. Ona göre büyük gürültü koparan Ho- ca’nın cinsellik içeren fıkraları, Nasred din Hocanın kişiliğinin bir türlü mistik yorumudur. Bu tür mistik yorumda “iman”, “amel” ve “ihlas” vardır. Gele nek, onun ölümünden çok sonra, ona doğa üstü güçlere sahip olma, karşısın dakinin düşüncelerini keşfetme yetene ği gibi, “kişiliğinden tamamıyla farklı ni telikler yakıştırmıştır.”
Boratav, eserinde değişik yörelerden çıkan ve zamanla anonimleşen fıkraların, yine zamanla Nasreddin Hoca’ya mal edildiğini ve böylece birden fazla Nas- reddin’in, Nasreddinlerin bulunduğu nu da ortaya koymaktadır. Boratav’m adı geçen eserle, o güne kadar konu üzeri ne yapılan çalışmalar dikkate alındığın da, bilim dünyasına yaptığı en önemli katkılarından birisinin, Nasreddin Ho- ca’yı dogmatik bir Sünni anlayışın dışı na çıkararak onun “Bektaşi” tipi ile or tak paydalarını vurgulaması olduğu söy lenebilir (S. 24-26). Diğer bir anlatımla Boratav, Nasreddin Hoca’yı “molla” ti pinin dışında, sofiliğin ve Bektaşîliğin genel özellikleriyle özdeşleştirmektedir. Bu anlamda Nasreddin Hoca, yaygın ge leneğin dışında Allah’a kafa tutan, onu sorgulayan, ona gerektiğinde yaptırımlar uygulayan bir delidir. O hırsızlık yapar, gerektiğinde dolandırıcıdır. İşte büyük ölçüde Boratav’m ortaya koyduğu Nas reddin Hoca’nm bu özellikleri ve onla rı destekleyen saptamalarıyla bulguları, Türkiye’de gelenekselleşmiş bilim
lerini özellikle de Türk-Islam Sentezi doğrultusundaki ideologlan tedirgin et miş gözükmektedir.
Boratav, Nasreddin Hoca fıkralarının içeriklerinde türlü etkenlerle “oynama lar” olduğunu ve onda “ideal bir tip arandığım” saptayarak, değişik zaman larda ona yakışmadığı düşünülen unsur ların değiştirildiğini, “din, ahlak ve tö re” kurallarının “ideal tiplerine oturtul duğunu” ve böylece “ideal kültürde be nimsenen her unsuru içeren bir şekil de” ortaya konulduğunu; ama asımda böyle olmadığını (S. 29-36), ileri sür mektedir. Boratav’a göre halk gelene ğindeki önyargıdan güç alan kimi araş tırmacılar tarafından Nasreddin H o ca’nm saygın kişi sayılması, ona “soylu” ve “aydın” bir kimlik verilmesi ve bun ların kanıtlanma çabalan; bu araştırıcı lar tarafından ona yakışmayanların “san sür” edilmesi, ayıklanma çabaları boşu nadır (S. 35-36,52).
Nasreddin Hoca’yı bir “halk bilgesi” ve “halk filozofu” (S. 10,17,26) olarak gören Boratav, bununla birlikte, onun “kusursuz bir halk bilgesi” olmadığının altım çizmektedir. Boratav’a göre Nas reddin Hoca’mn da herkes gibi budala lıkları, saçmalıkları vardır ve bunlardan arındırarak onu “temize çıkarmak iste mek ve onda ‘ideal bir ÜJc-tip’ aramak boş bir emektir” (S. 52). Nasreddin H o ca fıkraları büyük bir bölümüyle Bora tav için, “dil ve kültürleri farklı ulusla rın ortak malıdır” ve yalnız “Türk” ya da “Müslüman” topluluğuna mal edilebi lecek tipten olanların dışında “universal bir nitelik kabul etmek gerekir. Bunlar da salt yerli ya da ulusal nitelikler ara mak boşuna zahmettir; hangi memle kette, hangi dilde anlatılmış olurlarsa ol sunlar bunlar bütün insanlığın malı ol mak niteliğindedir” (S. 86-88).
Türk-lslam Sentezi ideologlarının ide alize edip tabulaştırdığı (ya da tabulaş- tırmaya çalıştığı) ve manipule ettiği Nas reddin Hoca kimliğini ve imgesini, allak bullak etmesi; ona gerçek kimliğine ge ri vermesi ya da Nasreddin H oca’nın kimliğini ve imgesini bilimsel bir zemi ne oturtması açısından, Türk-îslam sen- tezcileri tarafından art niyetli olması ge rekçesiyle! ! ?) büyük bir hedef haline ge tirilmesine karşm, Boratav’m eseri, Al bert Wesselski’nin 1911’de Weimar’da Alexander Dunker Verlag’m bastığı 2 ciltlik “Der Hodscha Nasreddin. Tür- kische, berberische, maltesische, kalab- rische, kroatische, serbische und grec- hische Maerlein und Schwaenke” adını taşıyan eserini büyük ölçüde tamamla yan bir “opus magnum”dur.
(1) Bkz.: Pertev Naili Boratav (1982) Türk Halkbilimi 1 :100 Soruda Türk Halk Edebi yatı, İstanbul: Gerçek Yayınevi 100 Soruda Dizisi 13, S. 18; Sedat Veyis Örnek (1977) Türk Halkbilimi, Ankara: İş Bankası Kültür Yayınları 180, S. 25; krş.: Şerif Baykurt (1976) Türkiye’de Folklor, Ankara: Kalite Matbaası, S. 82.
(2) Bkz.: Kurtuluş Kayalı (1995) “Çevre siyle ve Geçmişiyle Barışık Bir Düşünce Ada mı: Pertev Naili Boratav”, Folklor / Edebi yat, 2, S. 81-95.
(3) Bkz.: Boratav (1982:18); krş.: Baykurt (1976: 82).
(4) Bkz.: İlhan Başgöz (1995) “PertevHo ca İçin” , Folklor/Edebiyat, 2, S. 101-103; krş.: Kayak (1995: 81-95).
(5) Bu konuda bkz.: Yusuf Çotuksöken (1996) “Nasreddin Hoca’mn ‘Yakışıksız’ ve ‘Açık Saçık’ Fıkraları Üzerine” , Varlık, 1067, S. 45-47.
(6) Bkz.: Saim Sakaoğlu (1996) “V. Millet lerarası Türk Halk Kültürü Kongresi Anka ra’da toplandı”, Türk Düi, 536, S. 225-229.
Pertev Naili Boratav/ Nasreddin H o ca/ Edebiyatçılar Derneği, Ankara 1996. 292 S., Bibi., (Edebiyatçılar Derneği Ya yınları 8) ISBN 975 7872-07-5
C U M H U R İ Y E T K İ T A P