• Sonuç bulunamadı

Attila İlhan örgütlü bir maceracı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Attila İlhan örgütlü bir maceracı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

t

“ T

T'

£&

PAZAR, 16 Mayıs 1999

lyrtmwai

Yaşam

Sürekli Divan Pastanesi’ne gidiyor. Dipte yer alan masada bir şilt üzerinde ismi yazıyor.

Paris'tekiler gibi. Bütün

randevularına erken geliyor. Hemen hemen tüm röportajlar orada gerçekleşiyor. Randevu 10'daydı. Ondan erken gidip, yerine oturabilmek için herşeyi yaptım, fayda etmedi, "Ben Sana

Mecburum" kasetini dinlemekte olduğum arabamı park ettiğimde ben, fark ettim ki o çoktan içerideydi. 9’da da gelinmez ki! Ona kendimi sevdirmek ve sersem görünmemek için herşeyi yaptım. Hatta tarif ettiği kadınlar gibi giyinmeye çalıştım. Çok bir adam o. Herşeyi çok. Bilgisi, derinliği, zekası, inceliği, esprisi, sadeliği, ileri görüşü. Ve tabii yalnızlığı ve anlayışı...

Ş

öhret

,

para

, İ

ktîdar

► Planlı, programlı, dakik, hukukçu bir aileden gelen, analitik bir zekaya sahip, ama aynı zamanda duyarlılıkta insanı öldürebilen bir sanatçı! Nasıl oluyor bu?

- Sorun zaten burada! Oysa bizim Türk edebiyatındaki şairlere baktığın zaman hepsi bohemdir! Bir Fransız kızı bir keresinde beni çok güzel tanımlamıştı, Paris’te ilk zamanlarım, Fransızca'yı yeni öğreniyorum, kız laf arasında benim ne iş yaptığımı sordu. O sıralarda da Nazım Hikmet'i kurtarmak için , oraya giden çocuklardan biriyim. Yaptığım doğru dürüst bir iş yok. Beni İrim kurtarsın! "Maceraperestin tekiyim" dedim. "Aa bayılırım ben maceraperestlere" dedi. Biz bununla bir ilişki yaşıyoruz, o görüyor, bir yerlere yazı yazıyorum,

Attila Ilhan örgütlü

gönderiyorum, politik meseleler için binleriyle ilişki kuruyorum. Bir gün bana dedi ki, "Sen çok örgütlü bir maceracısın!". Öyleyimdir. Onca yıl boyunca mesela, ailemi, hiç ihmal etmedim, ne yapıyorum, ne ediyorum, durumum ne, hep haberdar ediyordum.

► İyi de bu bir çelişki. Değil mi?

- Olabiliyor işte. İspati benim. Gerçi Tornacı Ömer olmasaydı, belki ben, ben olamazdım. Hapse girdiğim vakit, ona hapsanede rastladım. Bir militandı, bana nasıl militan

olunabileceğini anlatırken, söylediği bir kaç şey vardı: Şöhrete, paraya ve iktidara karşı anndırılmış olmak lazım! Tüm bunlardan etkilenme! Tüm hayatım boyunca bunu uygulamaya çalıştım. O zaman ne oluyor? Bu insanda müthiş bi»irade kontrolü sağlıyor. Ama irade kontrolünü hayallerinde de

uygulayacaksın diye şey yok! Ayrıca, bazı şeyleri yaşarken, mutlaka senin kişiliğinin temelini oluşturan

şeylerden vazgeçeceksin diye de bir şey yok! Benim düşünceme göre 20. yüzyıl sanahnm manası bu. Sanatçı duygularının esiri, oradan oraya savrulan biri değil, o başka biri. Sanatçı o bohemi de yaşayan ama toplumu hatta kendi zamanını da bütünüyle idrak etmiş biri.

H iÇ ORGAZM OLMAMIŞ

► Zaman zaman çıkıp bir laf ediyorsunuz, ortalığı

karıştırıyorsunuz. Mesela aşk ve seksin eğitiminin alınması lazım diyorsunuz.

- "Fena Halde Leman'T yazdıktan sonra, bir sürü laflar söylendi. Aleyhimde konuşanlardan bir yazar hanım da, o romanın içerisinde ben cinsel heyecanlardan söz ederken, yazdığım bir şeyin kadınlar da olamayacağım, benim fizyolojik bir yanlışlık yaptığımı söyledi. Ona göre bir kadın öyle bir duruma gelmez, gelmezmiş! Birden bire ne anladım

biliyor musunuz? İki üç çocuk sahibi olan o kadın hayatında hiç orgazm olmamış! Türkiye'de durum budur. "Transeksüelim" diyor çocuk. Gitmiş bir kasapta kestirmiş. Kendini transeksüel samyor, halbuki hadım olmuş, farkında değil! Nasıl politikada müthiş bir cahillik varsa, Türkiye'de cinsellik ve aşk

konusunda da var. "Fena Halde Leman"dan sonra Osmanlı lezbiyenliğini yazdım ben. Bizim burada bildiğimiz lezbiyenlik Batı'dan aktardığımız uyduruk bir lezbiyenliktir. Batı'dakiler

evlenmiyor; oysa Osmanlı'dakiler önce evleniyor, çünkü evlendiği anda biliyor ki, evde üç tane kadm var! Ama biz o kadar cahiliz ki. Gazetelerde şöyle bir başlık

görmüştüm: Hollanda'da eşcinsellik suç olmaktan çıkarıldı. Bu haberi verdikten sonra, dansı bizim başımıza anlamına gelen birşeyler yazmışlar. Gülmekten öldüm. Çünkü Türkiye'nin tarihinde eşcinsellik

bir maceracı

hiçbir zaman suç olmadı ki! Delikanlılıkta böyle bir şey yok. Aynca bizde 25 yıl iki kadın aynı evde yaşa, kimse ses çıkarmaz. Bunlar suç değildir, hiç olmadı...

► Erkek eşcinselliği belki hukuki olarak suç değil bu ülkede ama çok hoş karşılandığı da söylenemez değil mi?

- Evet küçük görülür. Ama bizdeki erkek eşcinselliği ikiye ayrılmıştır. Oysa Batı'da öyle değildir. Bati'da eşcinsel çiftler eşittirler. Ama bizde biri hakimdir. İsimleri bile farklıdır, birine kulampara birine ibne derler. Kulamparalara kimse bir şey demez. Cezaevine girdiğiniz zaman

görürsünüz! Biz de en ileri saydığımız lezbiyenler bile bu durumu saklarlar. Niye saklarlar? Çünkü erkek egemen toplumun baskısından korkarlar. Cinsellik konusunda bizim insanımızın gerçekten eğitilmesi gerekiyor. Mesela cinsel ilişki sırasında en çok sevdiği kadınla bile bu işi yaparken, bir başka kadım düşünürsün. Kadınlar da bir başka erkeği düşünürler. Çünkü bir kişi yoktur. Olamaz. Doğamıza aykırı.

K

afaya çantayiyers

İ

n

► Kolej eğitimi görmüş kızların formasyonu Türk değildir, onlar mutsuz evlilikler yapıyor diyorsunuz. O zaman, bu Türk modeli nasıl oluyor?

- Bir sentezdir Türk modeli. Kolej bitirmiş bir kız, Brad Pitt'le

evlenmeyi düşünür. Oysa, Türk erkeği o değildir. Türk erkeği ne kadar medeni, çağdaş, Avrupah görünürse görünsün, Türk erkeğidir. Belirli vasıflan vardır. Ve bu arada Türkiye'de kurulan batı hayali de gerçek değildir: Fransız kızlan herkesle yatarmış! Yok böyle bir şey, dene, kafana çantayı yersin!

► Kadınlarla bunca yıl yaşadınız, bunca şey geçirdiniz. Ama netice olarak kalan belirli karelerdir, öyle değil mi? İnsan kocaman olunca en son sevgiliyi mi düşünüyor, ortalarda yer almış birini mi, yoksa ilk sevgiliyi mi? Kimi?

- Çağnşım gücü yüksek,

muhayelesi geniş ve hayat tecrübesi engin olan bir insanda, bu tarife biraz uyuyorum ben, her dakika herşeyde çağrışımlar zinciri oluşuyor. Sürekli değişiyor. Demek istiyorum ki, hayatınıza girmiş bütün o insanlar, belirli zamanlarda, belirli

sebeplerden hatırlanır. Ama aynı şefkatle! Kimse kötü hatırlanmaz. Ayrılığın en büyük iyililiği budur, bütün kötülükleri siler. Şimdi Haydarpaşa Gan’na gitmiş olsam ve bir tren kalkıyor olsa, İnge'yi hatırlayacağımdan eminim, veya Mecidiyeköy'den Şişli'ye yürüyor olsam "Ben Sana Mecburum"u yazdığım kızı hatırlayacağım.

A

ynen ben olsa

► Olmayan kadınlar kimlerdi?

- O şairin kendisiyle sorunu: "Ben aslında ne kadmlar sevdim zaten yoktular" derken şunu kastediyor: Her insanın kafasında sürekli aradığı fakat hiçbir zaman bulamadığı bir tip var. Zaten kadından kadına veya erkekten erkeğe dolaşmamızın içerisinde saklı olan sebep de bu. Bir yerden sonra o zamana kadar çok denk gibi görünen bir ilişkide bir şey yırtılmaya başlar. Birden bire fark edersin ki, bu kız yüzeysel, derinleşmekten hoşlanmıyor, halbuki sen derinleşmeyi seviyorsun. Yırtık, zaman içinde açılır ve yabancılaşma başlar. O zaman da bu yırtığın olmayacağı bir başkasım aramaya başlarsın. Onda da başka bir şey aksar! Başka türlüsü mümkün değil, bunu Andre Gide de söylemiştir, "Bir kadın olsa da, aynen ben olsa". O yüzden imkansız aşklar çok değerli oluyor...

HAMİŞ: Attila Ilhan'la konuşup da bir röportaj ve bir Gözük'le yetinebilmek mümkün değil, çünkü o bir derya, deryalar siyasetten de söz ediyor, ama bir pazar günü sizi siyasete bulaştırmak istemedim. Bu yüzden şairin Sultan Galiyev, Türkçülük, ve en önemlisi MHP üzerine görüşlerini de yarına bıraktım. Tutabilirseniz, tutun...

Referanslar

Benzer Belgeler

Hastamızda sağ serebellar hemisferde iskemik uyumlu inme saptanmış olup iki hafta sonra poliklinik kontrolünde daha önce olmayan Evet/Evet tarzında baş

GD tohumlar ın güvenilirliğinin uluslararası düzeyde yetkin bir bilim kurulu tarafından temin edilmeden serbest dolaşımını ve ticarileşmesini çevre ve halk

500 Ortak Boğa var 10 Açıklaynız!.. Internet/bilgisayar sadece muhtar odasında bulunmaktadır. Ayrıca hanelerin %90 ‘inde çamaşır makinesi vardır. Yörede

Ortaya ç›kacak resim, belki de her zaman eksik bir resim olarak kalacak; ama eskizler bile bazen oldukça aç›k- lay›c› olabiliyor.. Eviyle ifli aras›nda gidip gelen,

100 kişi başına düşen enformasyon ve telekomünikasyon teknolojisi altyapısı değişkenin (ETT i,t ) ekonomik büyümeye etkisine (β 7 ) ilişkin bulgular

Bilet aceleyle alınır, trene telaşla koşulur, soluk soluğa arkadaki vagonlardan birine girilip vagondan vagona geçerek hep bir­ likte oturacak uygun bir yer

Kuru kök ağırlığı bakımından 21 ℃ ve 26 ℃ köklendirme ortamları arasında genel ortalamalarda, farklı IBA, IBA+SA ve SA uygulamaları arasında istatistiksel olarak fark %

Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Tüm Bel-Sen Genel Başkanı Vicdan Baykara , AİHM'nin 2006 yılında sendika lehine karar aldığı hukuki süreci anlattı. Baykara,