k é> 1 ° °
SAYFA17
GORUŞ_________
YILDIZ SERTEL______________
Nâzım Hikmeti Anarken
Büyük şairimiz M oskova’da görkemli törenler le anılıyor. Yazarianmız, şairlerimiz, tiyatro, film sa natçıları, gazeteciler hepsi oradalar. Bir bakanın gidip gitmemesi umurunda bile değil N âzım ’ın.
Bu yıl ben yokum oralarda, ancak 37 yıl önce, Moskova’da Nâzım’ın katafalkı önünde şeref nö betine katılan tek Türk bendim. Elimde meşale, Nâzım’ın tabutu etrafında dolaşırken onun ne ka dar yalnız olduğunu düşünüyor, sanki orada bü tün dostlarını ve hatta bütün Türk halkını temsil ediyorum gibi geliyordu bana... Dostu Baba-
y e f’le, tabutunun içinde yüzü açık Nâzım’a ba karak acı gözyaşları döküyorduk.
Novii-Deviçi mezarlığında gömüldüğü sırada, dünyanın her tarafından gelmiş büyük yazarlar ve şairler, son ayrılık sözlerini söylüyorlardı Nâzım’a. Oğlu Memat ve Münevver’le beraber hem onun büyüklüğünü gururla izliyor, hem de yurttan uzak lığının acısını duyuyorduk.
Ya şimdi! Bu yıl Nâzım’a yapılan törenle, ona yapılmış olan haksızlık bir nebze olsun giderildi. Ya o çınar ağacı!.. “O çınara hasret, biz ona has
re t" sözleri! Mezarının başına, Anadolu’dan ge
tirilen bu ağacın dikilmesiyle bu isteğinin, vasi yetinin yerine getirilmesi!
Bütün bunları hem sevinerek hem de ağlaya rak izlememek olası değil. Ama acaba onun en büyük hasreti neydi?
Kuşkusuz insancıl bir dünya. İnsanların özgür yaşadığı, çocukların aç kalmadığı, gençlerin ge leceğe ümitle bakabileceği bir düzen. Her şey den çok, şiirlerinde sözünü ettiği “büyük insanlı*
ğ ı” sevmişti Nâzım. Ve onun uğruna yaşamının
en güzel yıllarını hapiste geçirmiş, son yıllarında ise sıla acıları yüreğinde yer edinmişti.
Garip rastlantı:
Onun mezarının başına bir çınar ağacı dikildi ği sırada, Berlin’de, büyük devletlerin başbakan- lan, “Yeni Dünya Düzeni"nin insanlığa getirdiği acı ları tartışıyor, bu acıları hafifletmenin yollarını arı yorlardı. Çünkü dünya halkları arasında önemli bir dalgalanma başlamıştı. İşçiler, emekçiler, aydın lar, zanaatkârlar, öğrenciler; küreselleşen serma yenin, liberal ekonominin, bilgisayar çağının ge tirdiği işsizliği, sosyal haksızlıkları, sefaleti, açlı ğı protesto ediyorlardı. Dünya bilginleri, eşitsiz likleri azaltacak, sosyal devleti canlandıracak, gerçek özgürlükleri sağlayacak, insancıl bir dü zen arayışına girişmişlerdi.
Nâzım, mezarından başını kaldırıp bu durumu görseydi herhalde gene gürleyecekti:
“Ben yanmasam, sen yan masan, bizyanmasak Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?”
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi