• Sonuç bulunamadı

Fotoğraflarında tutkusu okunurdu:Fotoğraf dünyası, hala onun eksikliğini duyuyor. Sami Güner aramızdan ayrılalı beş yıl oldu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Fotoğraflarında tutkusu okunurdu:Fotoğraf dünyası, hala onun eksikliğini duyuyor. Sami Güner aramızdan ayrılalı beş yıl oldu"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SAYFA

CUMHURİYET

12

KULTUR

o

Fotoğraf dünyası, hâlâ onun eksikliğini duyuyor... Sami Güner aramızdan ayrılalı beş yıl oldu

Fotoğraflarında tutkusu okunurdu

M EHM ET BAYHAN____________

Beş yıl oldu aramızdan ayrılalı. San­ ki o çok sevdiği yurt gezilerinde bir yerlerde kalıvermiş gibi. Çalışmalar için listeleri tararken onun adına gelin­ ce takılıp kalıyorum her seferinde. Yo­ ğun işlerine karşın ilk yanıtlayan olur­ du, çoğunluk hiç kımıldamazken. Be­ raberliklerdeki coşkusu, sevecenliği. Soran, anlatan, gülen güldüren, dert­ leri paylaşan. Sıra ülke sevgisine ge­ lince sesi gürleşen.

Sami G üner’i sizler de özlemedi­

niz mi? söz aramızda, fotoğrafımızda bir boşluk bıraktı. Yeri doldurulama- dı. Belki de bir dönemin sonuncusuy- du.

Fotoğraf, gelişen sosyal düze­ yin artan gereksinmelerini karşı­ layabilmek için yeni teknolojiler arayışının bir sonucuydu. Her teknoloji gibi zayıftı başlangıçta. Geliştikçe yeni fotoğraf alanları açıldı ve uzmanlaşan fotoğrafçı­ lar yetişti. Böylece elde edilen görüntüler toplumun algılayış ve düşünüşünü derinden etkiledi. Daha yeni görüntüler arandı ve teknolojiler geliştirildi. Ki bu ge­ lişim bazı fotoğraf konularının geride kalmasını veya fotoğrafta dönemleri getirdi. Varacağı nok­ ta ise fotoğrafın yok oluşudur.

1960’lann başında ülkemizde renkli fotoğraf yaygınlaşmaya başladı. Beraberinde matbaacı­ lıkta gelişmeler oldu. Kitlelere dağıtılacak renkli baskılar için yurt görünümleri aranıyor ve ye­ ni bir fotoğrafçı tipi gerekiyor­ du: İyimser, güzellikleri arayıp bulan, dünyaya sevgi ile bakan. Sami Güner’iri profesyonel ya­ şamının başladığı dönemdi ve aranan tipi tam karşıladı. Üstüne kendi değerlerini ekledi: Büyük bir coşku ve çalışkanlık. İşini, ya­ şamayı, ülkesini, insanları ve doğayı tutku ile seviş. Çalıştıkça, köşe bucak dolaştıkça daha çok sevdi. Duygusal bakışını fotoğraflarına aktardı. İki- üç nesil onun fotoğraflarıyla yetişti. Son­ ra de beklenmedik şekilde çekildi sah­ neden, âşığı olduğu güzelliklere ka­ rıştı.

Uygarlığın işleyişi acımasızca hız­ lanmakta her geçen gün. İnsan deği­ şimlerden geçmekte. Korkarım duy­ gusal boyutunu yitirmekte. Artık ge­ zip dolaşmaya, sevip okşamaya zaman yoktur, fstek de yoktur, daha doğrusu böyle bir gereksinme yoktur. Güncel

deyişle, programdaki bu kayıt silin­ mektedir. İyi de yerini ne doldurmak­ tadır?. Sami Güner kendisini şöyle an­ latıyordu: “ Ney sesleriyle Mcvla-

na’ya, bir başka gün martıların pe­ şinde Bebek’ten Kalamış’a akar yıl­ dız gibi. Guruba dalar Salacak’ta, sonra Akdeniz’in sıcaklığında, hüz­ nü yaşar Bolu’nun sonbaharında. Çiçekleri koklar bahçelerde, bur­ kulur yüreği şu evin kapısında, yo­ rulduğunda çeşme başında, iftar vakti gözleri minarelerde öylesine mahzun dalıp gitmiştir. Güneş do­ ğarken Ağrı yam açlarında, üzüm koparır Manisa bağlarında, susuz­ luktan yandığında önüne çıkıveren

çağlayana şaşıp kalmıştır.”

Çocukluğumda çok yolculuk ettik. Yirmi beş kişilik burunlu otobüslerle tozlu yollarda kıvrılarak. Tepeyi dö­ nünce önümüze çıkıveren çınarın se­ rinliğindeki çeşmede yüzümüzü yıka­ yıp, uzayıp giden yeşilliğin din hava­ sını ciğerlerimize doldurarak. Şimdi çınar da yok çeşme de iki yanı demir­ de sınırlanmış yolda durmak yasaktır. Bakmak, dokunmak: Suyun serinliği­ ni, böğürtlenin, dikenin, başka bir kal­ bin atışını algılamak da yoktur. Hep bir yerlere yetişilecektir. Bir an önce va­ rılmalı, bilgisayarın başına

oturulma-lı, sanal ortamda tüm ilişkilerden ko- pulmalıdır. Birileri ile karşılaşıldığın­ da ise görsel alanımızdan hemen uzak­ laşmaları gereken bulanık lekeler ol­ duklarını varsayarak. Ayrıntılarına gi­ rilmesi gerekmeyen. Kaşı, gözü, bakı­ şı, sesi, endamı, sıcaklığı, duygulan, öyküsü bizi hiç ilgilendirmeyen. Peki biz başkalannı neden ilgilendirelim ki?. İşte bütün bu nedenlerle Sami Gü­ ner bir dönemin son fotoğrafçısıydı. Onunla berbaber o dönem de kapan­ dı.

Doğal güzellikleri arayıp bulmak pek de gerekmiyor şimdi. Tüm zaman­ ları kapsayan yücelik değildir varıl­ mak istenen, anlık “ W rating” Ierle

yctinilmcktedir. Ekranın karşı­ sında tuşlara basmak yeterlidir. Görünüm içindeki ağaç beğenil- miyorsa değiştirilir veya şu tara­ fa kaydırılır. “Alanya’nın çivit

mavisi,” Haliç’e yamanır. Ba­

caklarınız güzel değilse de olur, bilgisayar sizin için güzelleştirir. Hanri Cartier Bresson’un “ su­ yun üstünden atlayan’’fotoğrafı­ nı herkes yaratabilir. Hem de to­ puğu suya daha yaklaştırarak. Yedigöller’deki yapraklar sarar- mamışsa veya dökülmüşse ne gam. Artık duvara asılacak tab- lo-fotoğraflar değil işlenecek malzemeyi içeren CD-Rom’lar gereklidir. Oturur biçimlersiniz. Ancak insan ruhunun derinli­ ğindeki boşlukları dolduracak zenginliklerin sonsuz çeşitleme­ si dışarıda kalabilir. Bir gün ruh­ sal arkeologlarca yeniden bu­ lunmayı bekleyerek ve üstlerini hüzün örterek. Aletinize yüklü programın ve elinizdeki malze­ menin sınırlan içinde, gerçekte çok dar ve duygu yoksunu bir koridorda, çeşitliliğe sahip olun­ duğu yanılgısı yaşanır. Sayısal teknolojinin 0-1 dizilişindeki olasılıklarla yetinerek bilimsel katılı­ ğın, duygusallığın naif sıcaklığını yok- samasına aldınııayarak. Belki de bu­ nun için hiçbir alanda sorunlar çözü­ lemez artık ve insanlığın kaderi de yok olmaktır. Belki bunun için Köroğlu “ Delikli demir icad oldu mertlik bo­ zuldu” diye yakınmaktadır.

Kendisi için yazdığı şiiri şöyle bitir­ mişti: “ İşte böyle geçti günlerim ge­

celerim / Velhasıl ömrüm. / Sîzlere biraz olsun tattırabildiysem / Bu doyulmaz lezzeti, / Hatırlarsınız bel­ ki bir gün / Dostunuz Sami Gü­ ner’i..

oğal güzellikleri arayıp

/

1 bulmak pek de

J L ^ gerekmiyor şimdi. Tüm

zamanlan kapsayan yücelik

değildir vanlmak istenen

Ekranın karşısında tuşlara

basmak yeterlidir. Görünüm

içindeki ağaç beğenilmiyorsa

değiştirilir. ‘Alanya’nın çivit

mavisi’ Haliç’e yamanır.

Bacaklarınız, güzel değilse de

olur, bilgisayar sizin için

güzelleştirir... İşte bütün bu

nedenlerle de Sami Güner bir

dönemin son fotoğrafçısıydı.

Referanslar

Benzer Belgeler

ıBen, işini, Kendi czkayııaklanyla yapm asını seven bir adam ım Şimdiye kadar bütün yadnm tanm ı, özkayıiaktan yaptım Bu y ıl İlk defa biraz açıldım

1960 son­ rasının ileriye dönük şairleri Nâzım Hik­ met’in ve genel olarak toplumcu Türk şi­ irinin mirasçısı, devam ettiricisi oldukla­ rı gibi, Türk şiirinin

İzmir’de de Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne ve Görüntü Sanatları Bölümü tarafından düzenlenen Muhsin Ertuğrul Semineri sona

Türk gazeteciliğinin piri Agâh Efendinin torunu, merhum Çapanoğlu Süleyman bey ile merhume Çürllk- sulu Zekiye Hanımefendinin oğullan, Neşide Çapan-

It was revealed that the oil-gas-condensate filtrate samples did not contain significant Pu isotopes content (<0.02 Bq/1), and this enables to suppose Pu isotopes to be

BizanslIlar tarafından tesis edilmiş olan Hiyeron mevkiini hükümdar Prosyas Milâddan 192 sene evvel zaptetmiş, az sonra buradan çekilme­ ğe mecbur olmuştu.. Çok

Bu yalı bilâhare Haşim Paşaya in­ tikal edince, Paşa tabiatı iktizası bü­ tün emlâkinde yaptığı gibi bunu dahi aşı boyası rengine boyatmış­

Surphiraşdagabet Kilisesi bugün çevresinde ibadet edecek Ermeni vatandaşların sayısı azaldığı için haftanın sadece iki günü kapılarını açıyor: Perşembe ve