• Sonuç bulunamadı

Doğumunun 100. yılında Yakup Kadri Karaosmanoğlu:Eşi anlatıyor:Derinliğine giden insandır

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Doğumunun 100. yılında Yakup Kadri Karaosmanoğlu:Eşi anlatıyor:Derinliğine giden insandır"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

D

oğumunun

löö.

yilinda

ya

kup

ka

drîkaraosmanoğlu

erdal

ÜS Derinliğine giden insandır

Lem an K araosm anoğlu:

Edebi hayatını da

benliğini de kişiliğini de benden önce kurmuş bir

insandır. Yakup Kadri, beni sanırım en çok sesiyle

bend etti. Sonra da kişiliğini hiçbir şey önünde

sarsılmaz buldum. Romanlarında kadın tiplerini zayıf

bulurum da asıl kendisine benzeyen erkek tiplerini

güçlü bulurum.

6

— Yakup Kadri Bey yazılarını nasıl yazar?

— Sükunet içinde efendim. Hiçbir şey istemez. Gürültü iste­ mez. Ayrı bir odaya kapanmak is­ ter. Belki çok titiz bir yazar oldu­ ğu içindir bu.

— Gece ya da gündüz; yazar­ ken böyle bir zaman seçimi var mıdır?

— Hayır hayır, gece hiç yaz­ maz. Gündüzleri yazar, sabahla­ rı. Yani kahvaltısını eder. Giyin­ miş olur. Ondan sonra gelir ma­ sasının başına geçer ve yazmaya başlar.

— Her gün yazma alışkanlığı var mıdır?

sinde. Ama ne yazık ki o kitap se­ kiz yıl basılamadı, kaldı.

— Neden?

— Sekiz yıl sonra basıldı.

— Neden basılamadı?

— Neden basılmadı ?Nedenle- rini Yakup Kadri Bey’e sorunuz. Ben bilmiyorum.

— Siz bir romancıyla evlenmiş olmaktan hoşnut musunuz?

bir yazar. Yaşadıklarını yazan bir yazar.

— Evet, yaşadıklarını yazıyor, ama ben var mıyım, yok muyum, bilmiyorum. Kendimi pek bula­ mam hiçbirisinde. Sanmam ki be­ nim üzerimde durmuş olsun.

— Yaşamasına en çok katılan insanlardan birisiniz.

— Vallahi bilmiyorum efen­ dim. Yalnız, size hoş bir hikâye anlatayım. Atatürk bana bir gün Yakup Kadri’deıı söz ederken, iş­ te ta b ii büyük iltifa tla r:

“ Çocuğum” diyerekten, -hep ‘çocuğum’ diye başlardı Atatürk,

gençlerle konuşurken- “ Çocu­

ğum, kocanız Türkiye’nin en bü­ yük yazarıdır, nasıl, romanlarını

— Şimdi?

— O kitabın dışındaki bütün öbürleri sonradan geldi. Ama bir­ çok kitaplarını benden sonra yaz­ mıştır.

— Yani?

— Ondan önce meşhur olmuş­ tur, bir şey diyemem yani. Benim etkimle olmuştur değil, bilakis ha­ yatını benden önce yapmıştır. Her konuda, edebi hayatını da benli­ ğini de kişiliğini de benden önce kurmuş bir insandır.

— Ama sizin gözünüze, size gönderdiği o kitabıyla girmiş?

— Öyle mi? Hiç bilmiyorum vallahi, bilmem ki. Evet evet, yol­ ladı. Bana Yakup Kadri... En çok... Yani zaferin ertesi günü,

— Efendim, gazetecilikte evet.

— Sanatçı olarak?

— Sanatçı olarak her gün yaz­ maz tabii. Bir romana başladıy­ sa, tabii her zaman yazmaya otu­ rur. Nitekim Büyükelçiyken, Pa- naroma’lara orada başladı, birin­ ci Panarom a’ya, işte elçilik işle­ rinin dışında oturup yazıyordu. Ama onun dışında her gün yazı yazmak ihtiyacını duyacağını pek sanmıyorum. Ancak bir esere baş­ ladıysa yazar.

— Yazı yazmaya çok ara verir mi? Aylarca yazmadığı olur mu?

— Efendim, bir zamanlar öyle oldu, elçi olarak gittiği zaman. A tatürk’ün ölümünün hemen er­ tesinde, o sabah oturdu. O küçük

‘Atatürk’ kitabı ki, o başlı başı­

na bir tahlil değildir, ama yüreği­ nin bir sızısıdır, diyelim bir fer­ yadıdır, Yakup Kadri’nin bir dert­ leşmesidir; küçük bir şeydir; ya­ ni Atatürk’ün çapına göre bir eser değildir, ayrıca Yakup Kadri’ye göre de bir eser değildir; daha uzun yazılmalıydı, ama büyükel­ çi olduğu için vakti yoktu, ancak onu yazabilmiştir. Ve Yakup Kadri, ilk kitabı yazandır Atatürk hakkında, hemen ölümünün erte­

Büyük 'Zafer’in ertesi günü tanışmışlardı — Yakup Kadri, Leman Hanıma evlenmeden önce “Kadınlık ve Kadınlarımız” adlı kitabını göndermişti. Yakup Kadrl’yle Leman Hanım, ‘Zafer’in ertesi günü Falih Rıfkı Ataylar’da tanışmış­ lardı. (Fotoğraf: Barış Bil)

— Aa, çok tabii, çok, çok. Çünkü derinliğine giden insandır romancı, değil mi efendim?

— Bir şey sormak istiyorum si­ ze.

— Buyrun sorun.

— Sizi hiç yazdı mı?

— Beni? Kitaplarında beni mi yazdı?

—Soruyorum. Yarattığı kişiler­ den biri oldunuz mu siz?

— Onu hiç bilmiyorum. San­ mam. Sanmam. Kendi hayatın­ dan bir şey koymaz o, kendisin­ den koyar.

— Ama Yakup Kadri Bey, ken­ di yaşadıklarından çok yararlanan

biliyor musunuz? Kendisini tanı­ yor musunuz?” diye sormuştu.

Ben de henüz yeni evlenmiştim Yakup Kadri Bey’le. A tatürk’e dedim ki: “ Ben insan Yakup Kad-

ri’yle daha çok meşgul olarak ev­ lendim, değil mi efendim, asıl onu tanımak istedim, eserlerini okuyu­ cu olarak sonraya bıraktım” .

Onun üzerine bana ‘Nur Baha’­ sını sordu, öbür romanlarını sor­ du. “ Yalnız” , dedim, “ Yakup

Kadri bana, biz evlenmeden ön­ ce ‘Kadınlık ve Kadınlarımız’ di­ ye bir eseri vardır, onu gönder­ mişti, onu okumuştum, evlenme­ den önce, yalnız onu” dedim.

farkına vardım. Ve Yakup Kad­ ri, beni sanırım en çok sesiyle benddetti. Bu kesin.

— Bir şey daha sormak istiyo­ rum.

— Evet, sonra da kendi kişili­ ğini, yani her bakımdan, gerçek­ ten hiçbir şey önünde sarsılmaz buldum. Hiçbir şey önünde...

— Yakup Kadri’de, öbür ro­ mancılarımızda pek az görülen.

— Yani yolunda dümdüz yürü­ yüp istediğini söken bir insandır. Nasıl anlatayım, dönüş yapma­ dan, sapmadan söken bir insan­ dır. Her bakımdan.

— Yakup Kadri’de, öbür ro­ mancılarımızdan çok değişik bir ‘kadını ele alış’ var, kadım

yo-İlk buluşma, ilk telefon — "Falih Rıfkılar’da tanıdım kendisini. Hep Ata­ türk’ü sordum o gün. Bir çay içmiş­ tik Falih Rıfkılar'da. Ağabeyim Burhan Belge’yle birliktey­ dik. Ondan sonra bana ilk telefon et­ tiğinde, sesinin ha­ rikulade güzel olduğunu fark et­ tim. Yakup Kadri beni en çok sesiy­ le bend etti. Bu ke­ sin..."

r

İzmir’den dönüşünde, Falih Rıf- kı’larda tanıdım kendisini. Yanı­ ma geldi oturdu. Hep A tatürk’ü sordum o gün, sonra ayrıldık. Bir çay içmiştik işte Falih Rıfkı’lar- da. Ağabeyimle birlikteydik.

— Burhan Bclge’yle?

— Evet, ağabeyim Burhan Bel­ ge’yle. Yakup Kadri Bey’le görüş­ tük, sohbet ettik. Fakat hep za­ fere aitti konuşmalarımız. Ondan sonra bana ilk telefon ettiğinde, bu konuşmamızdan sonra; bilmi­ yorum, sanıyorum gene bir çay­ da falan buluşmak içindi, bir da­ vet konusundaydı, o zaman sesi­ nin harikulade güzel olduğunun

rumlayış var. Acaba kadını yo- rumlayışta sizin payınız nedir, ye­ riniz nedir?

— Bu konuda hiçbir payım, hiçbir rolüm olduğunu sanmıyo­ rum. Hiçbir rolüm. Hayır, sanmı­ yorum. Bilakis, Yakup Kadri’nin romanlarından kadın tiplerini za­ yıf bulurum da, asıl kendisine benzeyen erkek tiplerini güçlü bu­ lurum. Evet. — Teşekkür ederim. — Çok mersi.

Y a rın : N iyazi A kı,

Y a k u p K a d r i’yi

an latıy o r

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu menkıbenin tarihî nüvesi hakkında kesin bir şey söylemek mümkün değilse de, Türk gölge oyununun başlıca kişileri olan Karagöz ile Hacivat'ın bu

Ken­ dini dışarda tutmasını, kendini bile dışardan gözlemesini bilmiş.” (s. Benzerlik, Akın’dan yararlandığım düşüncesi­ ni doğurur muydu? Bu

tohumlarından elde edilen keten tohumu yağı, katlanabilir akıllı telefon ekranlarında hâlihazırda kullanılan cama alternatif olarak başvurulan yüksek

Veri setini toplamak ve daha kesin sonuçlar elde etmek için yemek tarifinde bulunan bileşenlere dayalı bir prosedür öngören araştırmacılar orijinal tarifte

Ayrıca üretilen protez hayvan için uygun değil- se ona daha fazla acı verebiliyor hatta daha ağır sa- katlıklara da

Bu çalışmada, genel anestezi altında sol taraf endoskopik sinüs cerrahisi yapılırken, hastanın sağ gözünde pro- pitozis gelişen ve anesteziden uyandırılma sonrası göz

41 yıllık menfâ hayatının tamamı Hollanda’da geçen eski Polis Müdürü, daha Edirne’de Türk topraklarına gir­ diği andan itibaren heyecanla etrafı

Yahya Kemal gibi bir türlü kitap haline getiremediği şiir­ lerini sonunda bu yakınlarda Yeditepe yayınları arasında bas­ tırmıştı.. Huzur adlı romanından