• Sonuç bulunamadı

Lale Devrinde Türk - Fransız Elçileri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Lale Devrinde Türk - Fransız Elçileri"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

YAZAN : TAHA TOROS

. . I ÂLE DEVRİ» adı ile tarihimize mal olan III. Sultan ” 1» Ahmet ve damadı Sadrazam İbrahim Paşa zamanın­ da, Türkiye'ye 4 - 5 Fransız elçisi gelmiş, Türkiye'den Fransa'ya iki elçi gönderilmişti.

17 00 -17 09 mutlu ve eğlence yılları arasında, İstan­ bul'da Fransız Elçisi olan, De Ferrlol cinnet getirerek öldü.

Gerek De Ferriol, gerek 1711 yılında yerine gelen Yeni Fransız Elçisi, Comte des Alleurs'ün başlıca iki görevi vardı:

Türklerl Fransa'nın düşman olduğu milletler aleyhi­ ne savaşa zorlamakl

Türk idarecileri ise, harpten çok barışı korumak, bu arada zevk ve sefalarla her günü bir bayram ha­ vası İçersinde yaşamak arzusundaydılar.. Bu itibarla Fransız elçilerinin sözlerine İtibar etmediler.

Lâle Devri'nin en başarılı Fransız Elçisi Marquis de Bonnac oldu. 17 1 6 -2 4 yılları arasında Osmanlı Pa­ dişahı nezdlnde Fransa'yı temsil etti. Devlet idarecileri İle dostane İlişkiler kurdu. Türkiye'deki müşahedeleri­ ni hatırat şeklinde topladı. ( 1 )

Marquis de Bonnac'tan sonra, yerine gelen Fransız Elçisi Plcon, hiç bir başarı gösteremedi.

Fransa'ya verilen son kapitülasyonları kapsayan an­

laşmayı Marquis de Villeneuve 1740 yılında imzala­ makla Fransa'ya başarılı oldu. Kendisi esasen Fran­ sa'da da daha sonra ün yapan büyük bir politikacı İdi. Fransızların, Lâle Devrl'nde en çok tutulan ve Türk dostu olarak bilineni Marquis de Bonnac'tır.

Zaman zaman Lâle Devri âlemlerine katılan bu Elçi, ( 1 ) ( Mémoire Historique sur L'Ambassade de France A Constantinople) Par le Marquis de Bonnac. Publié avce un Précis de ses Négociations A la Porte Otto­ mane. Par M. Charles Schefer. Membre de l'Institut — Paris, 1894.

(2)

?ÿ

Fransız Elçilerinden

M a rq u is De V ille -

neuve, Sadrazam ib­

rahim Paşa’dan bah­

sederken: «Pek narin

ve nazikli, üncak ziy­

net ve süslenmeye

düşkündü» diyordu.

Fransız Elçisi Marquis De Bonnac.

Fransız ressamlarının gözüyle Lâle Devri'nde bir Türk eğlencesi.

Damat İbrahim Paşa'nın çok samimî dostu idi. Sad­ razamda Fransa temayülünü uyandıran o idi. 28 Meh­ met Çelebi'nin elçi olarak Fransa'ya gönderilmesinde hizmeti dokundu. Fransa'daki toplum hayatından Tür­ kiye'de bilinmeyenlerin gelmesine, Lâle Devri'nin eğ­ lenceyi sever idarecilerini memnun edecek hediyele­ rin, bahçe ve köşk planlarının, modern eşyaların Fran­ sa'dan getirtilmesinde büyük rolü oldu. De Bonnac, aynı zamanda komşu milletlerin politikasına iyi nü­ fuz eden kültürlü bir adamdı. Bu itibarla. Lâle Dev­ ri'nde İstanbul'da bulunan, yabancı elçilerin en nü­ fuzlusu olarak diğerlerine tercih edilirdi.

Esasen Fransa lehine verdiğimiz kapitülasyonların tatbikatına göre, Fransız elçileri diğer yabancı elçi­ lere tekaddüm ederlerdi. Meselâ Fransız sefirlerinin İstanbul'a ilk gelişinde, Sadrazamın meyve ve çiçek göndermesi âdetti. Fransız elçilerinin Sadrazam tara­ fından kabulünde merasimde, diğer yabancı elçilere na­ zaran, aşikâr farklar bulunurdu.

Fransız Elçisi Marquis de Bonnac, İstanbul'a gelir­ ken beraberinde bir de ressam alm ıştı. İstanbul'da ise, daha ünlü bir ressamı, HollandalI (Van Mor) u bul­ du. Ona sarayla ilgili merasimleri mevzu olarak ha­

tırlattı. Bu ressam vasıtasıyle yaratılan eşsiz tablo­ lar, dünyadaki meşhur müzelerin şaheserleri arasında yer aldı. ( 2 )

De Bonnac'ı III. Sultan Ahmet tarafından 1717 yı­ lındaki kabulü pek parlak oldu. Burada göreceğiniz gravür o zaman yapılmış olup, Paris'te basıldı.

Elçi De Bonnac, Fransa'dan İstanbul'a geniş bir aile topluluğu ile geimişti. Eşinden başka, 3 oğlu, 1 kızı ve rahip olan kayınbiraderi de yanında idi.

1720 yazında Padişahın 3 çocuğunun bir arada sün­ net düğünü yapılacaktı. Bu vesile ile Sâdâbâd'a davet­ li olan Fransız Elçisi De Bonnac, Damat İbrahim Pa­ şa ile mevcut olan dostluğuna güvenerek, gerek sün­ net düğününde, gerekse Padişahın huzuruna kabulü sırasında, iki çocuğunu da getirmek için müsaade is­ tedi. Bu izin kendisine memnuniyetle verildi. Fakat merasim günü Fransız Elçisi, çocuklarının yerine ka­ yınbiraderi rahip Biron'u götürdü. Sadrazam, merasim başlarken De Bonnac'ı gördü ve çocukları niçin getir­ mediğini sorunca, E lç i:

— Onlar henüz küçük yaştadırlar. Bu kadar şaşaa­ lı merasimi görürlerse, gözleri kamaşır! Onların yeri­ ne kayınbiraderimi getirdim, dedi.

Sadrazam, kayınbiraderinin gelişine memnuniyetini belirterek çocukların getirilmesini istedi. Çünkü sünnet edilecek şehzadelere bunlardan bahsedilmişti ve onların sefir çocuklarını görmek istedikleri bildirildi. Fransız Elçisinin çocuklarına haber gönderildi. Onla­ rın gelmesine dek sünnet düğünü geciktirildi.

Bu büyük ve dostane alâka, Fransız Elçisi için şa­ şırtıcı bir teveccüh olmuştu.

O günkü sünnet düğünü pek haşmetli geçti. 20 000 yeniçeri, düğüne katılm ıştı. Padişah III. Ahmet, hep­ sine bol keseden ihsanda bulundu. Düğünü seyretmek için halk bütün sırtları sarm ıştı. İstanbul böyle bir eğ­ lence görmemiş, düğünü seyredemeyip sonradan din­ leyenler, böyle bir masal işitmemişlerdi.

De Monnac'ın Babıâli ile kurduğu dostluk o derece ileriydi ki, Sadrazam İbrahim Paşa, Rusya ile Iran ger­ ginliği sebebiyle onunla istişarede bile bulundu. Hat­ ta bir gün, hükümet büyükleri ile yaptığı toplantıda konuşurken: «Herkesçe malumdur ki Fransız Elçisi

bi-( 2 ) Ünlü ressam bi-(Van Mor) İstanbul'da 30 sene kalmış ve 1737 senesinde 70 yaşında İstanbul'da öl­ müştür.

f f l

(3)

m«n»

Yine bir Fransız ressamının gözüyle Lâle Devri'nde harem eğlenceleri

zim son derece dostumuzdur. Bize iyi mütalâalar ve­ receği muhakkaktır,» demişti.

Fransız Elçisi De Bonnac, Türk idarecilerini ve on­ ların harbi sevmediklerini yakından biliyordu. Bu yön­ den, Türklerin harbe sürüklenmemesi için büyük gay­ ret gösterdi.

O sırada Türk - Rus münasebetleri bozulmuştu. Her iki devlet harbe sürüklenmek üzere iken, Fransız El­ çisi De Bonnac, arabuluculuk yaptı. Denebilir k i, 8 temmuz 1724 tarihinde Ruslarla imzalanan anlaşmada, Marquis de Bonnac'ın büyük hizmeti olmuştur.

Marquis De Bonnac'ın bu uzlaştırıcı tutumu, Ruslar tarafından, Türkler tarafını tuttuğu yolunda yorum­ landı. O zamanki Rus Elçisi Neplo Nief, Çar'a gön­ derdiği bir mektupta: «De Bonnac, bizden hediye ola­ rak 2 000 duka altın ile, paha biçilmez bir samur kürk almış olduğu halde, hasımlarımızın (yani Türk­ lerin i tarafını tuttu,» demektedir.

Fransız Elçisi De Bonnac'ın Türk - Fransız ilişki­ lerindeki hizmetlerinden biri de, yukarıda temas edil­ diği üzere, X V . Louis nezdînde elçi payesi ile gönderilen 28 Mehmet Çelebi'nin seyahatinde kolaylıklar sağla- masıydı.

Sadrazam İbrahim Paşa ile ilk dostluk kurduğu sı­ rada, ona, Fransa'ya bir elçi göndermesini telkin et­ mişti. Fakat bu elçinin rast gele seçilmemesini, çok ka­ liteli bir kimse olmasını da sözlerine eklemişti. Damat İbrahim Paşa, yeniçeriler arasında yetişmiş, defterdar­ lık yapmış, 28 Mehmet Çelebi'yi gözüne kestirmişti. Mehmet Çelebi'nin Fransa'ya gitmesi için kalabalık mai­ yetini göz önünde tutan De Bonnac, onlara müsait bir gemi tahsis ettirdi. Fransa'da karşılanmasında, Fran­

sız topraklarındaki seyahatinde, Paris'te ikametinde, yardımcı olabilecek bütün yazışmaları hükümetiyle za­ manında yaptı.

28 Mehmet Çelebi'nin Paris'te bir anlaşma imzala­ madan dönmesi üzerine — zahirî sebebi— Sâdâbâd kasırları için planlar vesair mefruşat getirtmek üzere, sefaret kâtibi (Lenoire) ın Paris'e gitmesini yine De Bonnac sağladı.

Fransız Sefaret Kâtibi Lenoire, bu seyahatinde si­ yasî bir başarı kazanamadı. Fakat Lâle Devri'ne uy­ gun olarak, Fransa'dan çok kıymetli, nadide eşya ile döndü. Ayrıca Fransız Elçisi de Padişah için Fransa' dan 40 adet portakal fidanı getirtti. Kış - yaz yaprağı dökülmeyen bu ağaçları III. Ahmet pek beğendi.

Fransız Sefaret Kâtibinin getirdiği eşya arasında göz­ lük camları, dürbünler, mikroskoplar, aynalar, kâse­ ler, goblen halıları, balmumundan insan başları, yeşil, sarı ve kırm ızı papağanlar, katmerli Hollanda çiçek­ leri, ipekli kumaşlar, 1 000 şişe şampanya, 500 şişe Burgonya şarabı ve Fransız bahçelerine ait planlar vardı.

Derhal Kâğıthane'ye — Fransız zevkine ve mimarî­ sine uygun — kâşaneler kuruldu ve zarif eşyalarla süslendi. Fakat bu kâşanelerin ömrü uzun olmadı. Ara sıra Fransız Elçisinin de katıldığı Lâle Devri âlemleri, 1730 yılında nihayete erdi. III. Sultan Ahmet tahttan düşürülüp Damat İbrahim Paşa öldürüldü ve Lâle Dev­ ri ile ilgili bütün eğlence yerleri yakıldı.

1728 yılında gelen Fransız Elçisi Marquis de Ville- neuve de Babıâli ile yakın dostluk kurmak istedi. Sad­ razam Damat İbrahim Paşa tarafından Sefirin kabul edilişi, (Şarkta Bir Fransız Sefarethanesi) adlı kitapta şöyle hikâye edilmektedir:

« . . . Sadrazam İbrahim Paşa, pek narin ve nazikti. Tavırlarındaki kibarlık insanı hayrette bırakıyordu. An­ cak, ziynet ve süslenmeye düşkündü. Parmakları tıp­ kı kadınlarınki gibi yüzüklerle dolmuştu. Elbisesi pa­ ha biçilmez kıym etteydi...»

Yeni Fransız Elçisi Marquis De Vileneuve, Sadraza­ mı böyle tarif etmekle beraber, onunla kendisinden ev­ velki sefir De Bonnac gibi, dostluk kuramadı. Hatta bir gemi kazası dolayısıyle şikâyetini ona duyuramadı. Sadrazam, Sefirin ziyaretini ve görüşme talebini çok ile­ riye atıyordu. Fihayet Fransız Elçisi, aynı zamanda Pa­ dişahın kızı olan, Sadrazam Damat İbrahim Paşa'nın karısı, Fatma Sultan'a baş vurdu.

Fransız Elçisi, Fatma Sultan'ın dantelaya pek me­ raklı olduğunu öğrenerek — Saraya serbestçe girip, çı­ kan Cenevizli bohçacı — bir kadın vasıtasıyle, derdi­ ni ona ulaştırdı. Fatma Sultan:

— Ben, Fransızları pek severim. Bir haksızlığa uğ­ ramalarını asla istemem! diyerek, Sefirin gönderdiği kadına teminat verdi.

Gerek Padişah, gerek Sadrazam, devlet işlerine ka­ dın parmağı karıştırmamışlardı ama, bu tarzdaki di­ leği, bir kereye mahsus olmak üzere, yerine getirmeyi uygun gördüler.

Fatma Sultan'ın bu alâkasından mütehassis olan Fransız Elçisi, Sultan'a hediye olarak 3 kıymetli el­ mas düğme gönderdi. Fakat Fatma Sultan, bunları reddetti ve almamakta direndi.

Fransız Elçisi Villeneuve, hatıratında, ısrar edildiği cihetle — nezaket icabı olarak — Sultan'ın bunu is­ temeyerek ve fakat asalet duyguları içerisinde, kabul ettiğini belirtmektedir.

H a y a tin

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Oldu, fakat onu bazı harekâtından dolayı (lıusu sa harekâtından ziyade hiddet saikasile söylemiş olduğu büyük sözlerden dolayı) mes’ul tutup da hâlâ

Şekil 5.1.de de görüldüğü gibi öğretmen adaylarının analojik ilişkilerine göre fonksiyonel analoji, sunuluş biçimine göre sözel analoji, soyutlanma düzeyine göre

İki parmaklı veya iki tırnaklı tutucular, kullanımı kolay, üretimi basit, fiyat açısından ekonomik ve birçok endüstriyel uygulama için uygun oldukları için en temel

lıca erkek hamamlarıy­ sa şunlardı: Fındıklı Hamamı, Kılıç Ali Paşa Ha­ mamı, Galata’da Buğuluca Hamamı, Yeşildirek Hama­.. mı, Kasımpaşa

Abdülaziz’in davetiyle İstan­ bul'a gelip (1874) bir ay kadar Osnianlı Devleti Başmiman Sarkis Balyan’ın evinde misafir ola­ rak kalan ünlü ressam Ayvazovski

Türk güzel sanatları sergisini fevkalade bir şekilde tertib eden "Musée des Arts Décoratifs" in kütübhanelerini ve Türk - Fransız dostluğunu takviye

Birkaç ay süren yurt dışı gezileri­ mizde de çalışmalarımız daha önceden programlanan biçimde yürür, öğleden sonra söyleşilerimize de zaman ayırır­

Kış geceleri, haftada en az 3-4 gün Hanedan Odalarını ziyaret eden babam, daha ben dogma­ dan önce, Abdülhamit devrinde, İstanbul’daki^ bir tarih dersinde