• Sonuç bulunamadı

[Mehmed Şakir Paşa ve ailesinden bazı kişelerin biyografileri]

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "[Mehmed Şakir Paşa ve ailesinden bazı kişelerin biyografileri]"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Asker, komutan ve diplomat Mehmed Şakir Paşa.

Şakir Paşa'nın kızı Fahrünnissa Hanım, bir kıyafet balosunda.

ne (BOA, D.i. 73779; İ l Muharrem 1302/31 Ekim 1884) ve Roma Ataşemiliterliklerinde bu­ lundu. 1889’da Resmo (Girit) Başkumandanlığı­ na ve Vali Vekilliğine atandı (BOA, G .l. 795; 7 Zilhicce 1306/4 Ağustos 1889). Bu görevdey­ ken İM T İY A Z N İŞA N I (BOA, D.İ. 92130; 27 Ramazan 1307117 Mayıs 1890) ve MECİDÎ NtŞANI (BOA, D.İ. 91249; 22 cemazielevvel 1307/14 Ocak 1890) ile taltif edildi. Daha sonra­ ki yıllarda önce Bükreş Sefirliğine (BOA, H.l. 5; 17 Safer 1310/30 Ağustos 1893), sonra da Atina Sefirliğine atandı (BOA, H .l. 14; 15 Zil- k a ’de 1311/20 Mayıs 1894). Bir yıl sonra bu gö­ revinden azledilerek (BOA, H .l. 2; 2 Cemazi­ elevvel 1313/20 Kasım 1895) Teftiş-i Askeri Ko­ misyonu üyeliğine getirildi. Askerlikten sonra «Diplomat» unvanını aldı. Ferik (Korgeneral) rütbesindeyken kendi isteğiyle emekliye ayrıla­ rak (1908) bir süre Mekteb-i Sultani’de Galata­ saray Lisesi) Fahri tarih öğretmenliği yaptı. Af- yonkarahisar’da bir çiftlik alan Şakir Paşa.

r

-Şehbal Sokağında eskiden yer alan Rosolato Köşkü’nün bahçe Kapısı, ilk sahibi mimar Rosolato’dan sonra köşk, Şakir Paşa ailesinin uzun yıllar konutu olmuştu.

Rosolato köşkünde misafir salonu

bir Ramazan günü kaza kurşunu ile öldü, cena­ zesi İstanbul'a getirilerek Büvükada’va gömül­ dü. (N EVSAL-1 SERVET-İ FÜNÛN-Yıl: 3,1st. 1312 (1896), s. 50).

ESERLERİ

1 - Yeni Osmanlı Tarihi (5 cilt; ikisi yayınlan­ dı); 2 - Tarih-i İslâm ve Osmanî (Okullarda ders kitabı olarak da okutulan bu eser, Türk-İs- lâm tarihini konu almaktadır); 3 - Selâhaddin-i Eyyubî (2 cilt); 4- Selâhaddin-i Eyyubi (Oyun).

KAYNAK

1- Nasrattmoğlu, İ.Ü ., Afyonkarahisarlı Şair­ ler ve Yazarlar, Ank. 1971, s. 184-185; 2 - Türk. A., c. IV, s. 142; 3 - T.M.A., s. 365; 4 - T.I.T.,c. II, k.2, s. 317.

(229) 1886 yılında İstanbul'da doğan Cevat Şakir Kabaağaçlı (Halikarnas Balıkçısı), asker, ko­ mutan ve diplomat Mehmet Şakir Paşa’nın oğ­ ludur. Babasının görevi nedeniyle çocukluk yıl­ larının bir kısmı Atina ve Girit’te geçti. İlköğ­ renimini Büyükada Mahalle Mektebi’nde, orta öğrenimini Robert Koley’de yaptı (1904). Yük­ sek öğrenim için Ingiltere’ye giderek Oxford Üniversitesinin Yeni Çağlar Tarihi Bölümü’nü bitirdi (1908). İstanbul’a dönünce RESİMLİ AY, İNCİ gibi dergilerde yazılar yazdı, çeviri­

ler yaptı, kapak resimleri, süslemeler ve kari- Fahrünnissa Hanım (1917).

(2)

Şakir Paşa'nın Büyiikada’daki kabri.

Şakir Paşa nın ağabeyi Sadrazam Cevad Paşa (I Aralık 1893).

Soldan sağa: Asım Kabaağaç, Ayşe E m er, Prenses Atiye, Nermidil (Ayşe Erner'in kızı), Ahmet Erner (Ittihadçılar zamanında Istanbul Polis Müdürü), Hayreddin Lala, Büyükada’daki Şakir Paşa

Köşkü-Şakir Paşa’nın çocukları; soldan sağa: Hakkiye Koral (Füreya’nm annesi), Cevat Şakir ve Ayşe Erner, dadıları Alman Schreiber ile.

Rosolato Köşkünün misafir salonu.

(3)

katürler çizdi (1909-1924). Yazılışından çok sonra yayınlanan bir öyküsünde “Halkı Savaş aleyhine kışkırttığı" gerekçesiyle İstiklâl Mah­ kemesi tarafından yargılanarak 3 yıl Bod­ rum’da kalebendliğe mahkûm edildi (1924). Üç yıllık sürgün cezası bittikten sonra da, çok sev­ diği bu sahil kasabasından aynlmayıp süngerci­ lik ve bağcılıkla uğraştı. Bodrum’un eski adı olan Halikamas'ı “Halikarnas Balıkçısı"şeklin­ de benimseyerek kendine takma ad olarak aldı. Bodrum’da özellikle Yatağan adlı teknesiyle deniz üzerinde çeviriler yaptı, öyküler, roman­ lar yazdı, rehberlik yaptı. Balıkçılıkla geçimini sağlamaya başladı. Bu arada Bodrum’un güzel­ leşmesi çabalarında da bulundu. Bella Sombra, Okaliptüs, Greypfrut, Mandalina gibi birçok ağaç ve bitkilerin tohumlarını yurt dışından ge­ tirterek yetiştirdi. Sünger avcılığı da yaptı ve avcılıkla ilgili yeni yöntemler bulup Bodrumlu balıkçılara öğretti. Çocuklarının öğrenimleri nedeniyle İzmir’e yerleşti (1947). Bu arada Ak­ deniz ve Ege’yi gezerek yazılarıyla insanlığa ta­ nıtıp sevdirdi. Bu hizmetinden dolayı Bod­ rum’un girişindeki en büyük caddeye Cevat Şakir adı verildi. İngilizce, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Latince eski ve Yeni Grekçe, Arapça ve Farsçayı ana dili gibi konuşan Cevat Şakir Türkiye’nin ilk tercüme rehberidir. Ya­ zarlığının yanı sıra ressamlığı, şairliği, tezhipçili-

ği ve heykeltraşlığı da vardır.

13 Ekim 1973 günü İzmir’de ölen Halikar- nas Balıkçısının yazarlık hayatı iki ana dönem­ le belirlenmiştir. 1904-1924 arasında önce batı kültürünün kaynaklarından geniş ölçüde yarar­ lanarak bir hazırlık dönemi geçirdi. Asıl kişili­ ğini Bodrum'a yerleştikten sonra yazdığı hikâ­ ye ve romanlarıyla kazandı (1926-1931). Türk edebiyatında deniz ve insanlarını, balıkçıların doğa mücadelesini, gerçek bir sanatçı duyarlığı ile bir destansı hava ile veren tek Türk yazan oldu. Dil ve anlatımındaki aksaklıklara rağmen, konulannm yaşanmış hissini veren canlılığı, deniz insanlannı gerçek bir tutku ile sevmiş ol­ ması, hikâye ve romanlanna ayn bir nitelik ka­ zandırdı. Denizi tüm yönleriyle gerçekten bilen Halikarnas Balıkçısı, herşeyden önce insan sevgisine bağlı, özgür ruhlu bir yazardır. Ro- manlannda da hikâyelerinde işlediği malzeme­ yi kullandı. “Ötelerin Çocuğu" (1956) da Hoş- bulduk Selim Dede ile Haydut Kerimoğlu’nun kişüiklerinde deniz adamlanmn iyilikleriyle ka­ ra adamlanmn kötülüklerini, birbirlerini zin­ cirleyen olaylarla anlatır. Bu eserde bir çeşit

Köroğlu, Çakıcı tipi eşkiya romantizmini usta­ lıkla yansıttığı görülür. Roman boyunca yürü­ yüp giden bir tek kişi Haydut Kerrmoğlu’dur. Diğer kişüer, yüzlerce halkası bulunan bir an­ latı zincirine verilir. “Selim Dede, Ulalı Haş- men Bey, Danacıların Hanife, On Çocuklu Zey­ nep, Evlâtlık Emine, Alyanak Cafer, Dalgıç

Ha-Türk edebiyatı tarihine adı «Halikarnas Balıkçısı» diye geçen Cevat Şakir KABAAGAÇLI, Şakir Paşa’nm ikinci oğluydu.

ŞAKİR PAŞA AİLESİ: Ayaktakiler: Soldan sağa Hakkiye Koral, Asım Kabaağaçlı, Şakir Paşa, eşi Sara İsmet, Cevad Şakir; ortada oturan Ayşe Erner; öndekiler Fahrünnissa Zejd, Suat Şakir ve Aliye Belger (1909).

(4)

F o t. A ra G Ü L E R .

Cevat Şakir Kabaağaçlı Bodrum da. Şakir Paşa’nın ikinci kızı Ayşe Errrer.

Şakir Paşa’nın üçüncü kızı ressam Prenses Fahrün-

nissa ZEÎD. Fahrünnissa Zeid, Amman'da açtığı sergide Kral Hüseyin ile.

cı Haşan, Ethem Reis vs.) Romanın ana temi, deniz insanlarının gelecekteki mutlu dünyayı kuracaklarına inançtır. Onun en değerli eserle­ rinden biri de “Aganta, Burina, Bur i nata" (1946)'dır. D enizin bir kişi, bir kahraman gibi işlendiği ilginç bir romandır bu. Deniz sevgisi, deniz özlemi, bir şiirli dille işlenir. Halikarnas Balıkçısı, başarısını bu içtenlikle dolu deniz tutkusuna borçludur,

(230) 1901 yılında İstanbul’da doğan Fahrunissa Zeid, baba tarafından medrese sahipleri ve sil­ silece müderrislik yapan Kabaağaçlf lardan ve ana tarafı da silsilece hattat olan, tarihçi, diplo­ mat ve asker Şakir Paşa’mn kızıdır. Sadrazam Cevad Paşa’nın yeğeni, tanınmış yazar Cevat Şakir (Halikarnas Balıkçısı) ve ressam Aliye Berger’in kardeşi. 1920’de İstanbul Sanayi-i Nefise Mektebi’nde başladığı resim öğrenimine Paris’te Ranson Akademisi’nde Stalback ve Bissier’nin, İstanbul’da Namık İsmail’in Atöl­ yesinde sürdürdü (1929-1930). Irak Prenslerin­ den Emir Zeyd’le evlenerek (1934) Türki­ ye’den ayrıldı. Bu arada Türkiye’ye dönerek resimlerini sergilemekten de geri kalmadı. 1941’de İstanbul’da özel bir sergi açtı. 1942’de “D" Grubu’na katılarak bu grubun sergilerine

iştirak etti. 1944’de Maçka’daki evinde açtığı Özel sergisi büyük yankılar uyandırdı. 1946’da Avrupa’ya giderek Londra ve Paris’e yerleşti. Gerek Avrupa'nın başkentlerinde, gerek Ame­ rikanın çeşitli şehirlerinde belli başlı galeriler ve müzelerde düzenlenen sergiler sonucu, Batı dünyasında Çağdaş Resim sanatının ileri gelen sanatçılarından biri olarak ün saldı. 1951'de Réalités Nouvelles Salon’da teşhir ettiği 6 X 3 m. boyunda soyut “Cehennemin” adlı tablosu salonun en beğenilen ve sözü geçen eseri oldu. Bütün sergileri arasında en çok beğenilen ve sözü geçen eseri oldu. Bütün sergiler arasında en çok yankı uyandıranı Ankara’da 1966’da Hitit Müzesi’nde açtığı soyut Resim Sergisi ile Mayıs 1972’de Paris’te Katia Granoff Galeri- si’nde açtığı ilginç portre sergisi oldu. Sanatçı­ nın yurt içinde katıldığı sergiler: İstanbul’da Özel Sergi (1944. evinde; 1945'de yine evinde); 1946’da İzmir Halkevi’nde; Güzel Sanatlar Akademisi’nde (1964); Hitit Müzesi’nde (An­ kara, 1964), yurt dışında ise katıldığı sergiler şunlardır: Cemuschi Müzesi Unesco Sergisi (Paris, 1946), St. George Galerisi (Londra, 1947), Gimpbel Fils Galerisi (Londra, 1948), Colette Alendy Galerisi (Paris, 1949), Güzel

Sanatlar Akademisi (Dublin, 1949), Modern Sanat Sergisi (Bristol, 1949), Hugo Galerisi (New York, 1950), Milletlerarası Kadın Res­ samlar Sergisi (Londra, 1950), Beaume Galerisi (Paris, 1951), Réalités Nouvelles Salonu (Lon­ dra, 1951), Fransız Ekolü Sergisi (Paris, 1051), Seize Galerisi (Zürich, 1952), Babylone Galeri­ si (Ecole de Paris; Paris, 1952), Craven Galerisi (Paris, 1952), Sanat Müzesi (Ecole de Paris; Be- loit/U.S.A., 1952), Réalités Nouvelles Salonu (Paris, 1052), Réalités Nouvelles Salonu (Paris, 1953), Modern Sanat Enstitüsü (Retrospektif Sergi; Londra, 1954), Modem Sanat Enstitüsü (Retrospektif Sergi: Londra, 1954). Réalités No­ uvelles Salonu, (Paris, 1954), Kleber Galerisi (Paris, 1954), La Hune Galerisi (Paris, 1955), Milletlerarası Gravür Sergisi (Cincinnati, 1955), American Fédération Society of Art (New York, 1955), Ressamlar Derneği (Bağdat, 1955), Dina Viemy Galerisi (Poliakoffla birlik­ te; Paris, 1955), Güzel Sanatlar Sarayı (Retros­ pektif Sergi; Brüksel, 1956), Lords Galerisi (Londra, 1957), Sanat Müzesi (Ecole de Paris; Düsseldorf, 1959), Karma Sevgi (Ischia!İtalya, 1959), Dina Viemy Galerisi (Paris, 1961), Paris Katia Granoff Guaiconti, Paris Krystalos Sergisi.

(5)

Fahrünnissa Hanım, ilk eşi izzet Melih ile balayı gezisinde (Venedik-1919).

Sanatçı resimlerinde, aşın bir modemizm ve kaynağı Doğu’dan gelen bir lirizmi birleştir­ miştir. Portreleri, çin mürekkep peyzajlan da ilgi çekicidir. Fahrünissa Zeid'in Paris'te Mo­ dem Sanat Müzesi’nde, Amerika’da New York Modern Sanat ve Cincinnati Müzeleri ile İstan­ bul Resim ve Heykel Müzesi’nde eserleri var­ dır.

SERGİLERİ

Prenses Fahrünnissa, eşi Emir Zeid, kızı Şirin (Dev­ rim) ve oğlu Emir Raad ile Bağdat’da (1938).

1- İstanbul’da ilk kişisel sergi (1944); 2- İstan­ bul’da ikinci kişisel sergi (1945); 3- İzmir, Pa­ ris, Cemuschi Müzesi (1946); 4- Londra, St. George Gallery (1947); 5- Londra Gimpel & Sons (1948); 6- Paris, Colette Allendy Gallery (1949); 7- New York, Hugo Gallery; Dublin, Güzel Sanatlar Akademisi; Bristol, Çağdaş Sa­ nat Sergisi; Londra, Uluslararası Kadın Res­ sam ve Gravürcüler Sergisi (1950); 8- Paris, Gailene de Beaune; Paris, Salon des Réalités Nouvelles; Floransa, Fransız Ressamlar Sergisi (1951); 9- Paris, Craven Galerisi; Beme, Kunsthalle; Zurich Gallery 16; Beloit (ABD); Paris, Babylone Galerisi; L’Ecole de Paris (Charles Estienne tarafından düzenlenmiştir); Brüksel, Güzel Sanatlar Sarayı; Paris, Kleber Galerisi; “Alis Harikalar Diyarında” (1952); 10- Paris, Dina Viemy Galerisi ve Paris, Salon des Réalités Nouvelles (1953); 11- Londra, Çağdaş Sanat Enstitüsü; Paris, Salon des Réalités Nou­ velles (1954); 12- Paris, Le Hune Kütüphanesi Galerisi; Dina Viemy Galerisi (Poliakov ve Pichette ile) (1955); 13- Brüksel, Güzel Sanat­ lar Sarayı; Paris, Kleber Galerisi (1956); 14- Cincinnati, (ABD), Uluslararası Gravür Sergi­ leri (1955-1956); 15- New York, Amerikan

Sa-387

(6)

. - •

Faharünnissa Hanım, Bağdad’ta aba giyerken (1938).

$akir Paşa’nın kızlan Fahrünnissa (ayakta) ve Aliye (oturan) hanımlar (1933).

nat Demeği Federasyonu (1955-1956); 16- Londra, Lord Gallery (1957); 17- İsehia (İtal­ ya) (1959); 18- Paris, Din Viemy Galerisi (1961); 10- İstanbul, Güzel Sanatlar Galerisi; Ankara, Hitit Sanat Müzesi (1964), Paris, Katia Granoff Galerisi (1969, 1972); 20- Paris, Salon d’Automne O nur Misafiri; Akaba Festivali; Amman, Fahriinnisa Zeid Enstitüsü (1981). (231) 24 Aralık 1903’de Büyükada’da doğan Aliye

Berger, asker, diplomat ve tarih yazan Şakir Paşa’nm kızıdır. Okuma yazmaya evde ablala- nnın İngüizce öğretmenlerinin yardımı ile baş­ ladı (1908). İlk öğrenimini babasının kurulma­ sında katkıda bulunduğu Büyükada İlkoku- lu’nda yaptı (1909-1912). İstanbul'da Nötre Da- me de Sion Fransız Okulu’na girdi (1912) ise de I. Dünya Savaşı yüzünden okul kapanınca (1915), M. me Broggiotti’nin özel Fransız Oku­ lu’na girdi ve 1920 yılında Fransız Büyükelçili­ ğinde sınav vererek diplomasını aldı. Bu arada özel olarak resim ve piyano çalıştı. Tanınmış Virtüöz ve Pedagog Kari Berger’le tanıştı (1924). Berlin ve Paris’te ablası ressam Fahrü- nissa Zeid’in konuğu olarak bulundu. 1947

yı-Fahrünnissa Zeid, Kral Hüseyin’in eşi Kraliçe Nur (sağda) ve oğlu Emir Raad (solda) ile birlikte İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth’in Ürdün’ü ziyareti dolayısıyle Amman’da verilen resmi kabulde (1986).

Unda evlendiği Kari Berger’in ölümü üzerine Londra’da bulunan ablası Fahrünissa Zeid’in yanına giderek gravüre başladı. John Bucland Wright Atölyesi’nde gravür sanatının çeşitli türlerine çalıştı. İstanbul’a döndüğünde (1951) 140 parçalık sergisiyle Türkiye'nin ilk gravür ve grafik sanatçısı olarak kendini tanıttı. Gra­ vürü yaygınlaştırmak ve yaşamını sürdürmek için yılbaşı tebrik kartları yaptı (1951-1954). İs­ tanbul’da Yapı ve Kredi Bankası'nın düzenle­ diği Uluslararası Sanat Kritikleri sergi ve bü­ yük resim yarışmasında BİRİNCİLİK ödülünü kazandı (1954). Türkiye’den başka Paris, Tok­ yo, Viyana’da kişisel sergiler açtı. Brüksel (1963), Bükreş (1965), Moskova, Leningrad, Paris (1958, 1964), Londra (1957, 1961), Edin­ burg (1957), Leipzig (1960), Roma (1967), Bel­ çika (1972/de düzenlenen Türk sanatı sergile­ rine katıldı. Tahran da düzenlenen Uluslararası Resim Sergisi İKİNCİLİK ÖDÜLÜ'nü, (1966), İstanbul’da Türk Ressamlar Cemiyeti’nin ikin­ cilik ödülü olan GÜMÜŞ M A D A L YA 'yı (1968) aldı. Eserleriyle Cincinatti Sanat Müzesi renkli baskılar bienaline (1956), Paris Uluslararası

Kadınlar Klübü (1958, 1960), Tokyo Uluslara­ rası Gravür Bienali (1960). Tahran Uluslararası Resim Sergisi (1966), Nebraska Sheldon Art Galery (1970), İskenderiye Bienali (1971), Pa­ kistan Sanat Sergisi (1971), Karma sergilerine katılan sanatçı 1972 yılında Taksim Sanat Ga- lerisi’nde yepyeni eserlerle sergi açtı. Aynı ser­ giyi Ankara’ya götürdü ve orada hastalandı. Uzun süre hastahane ve sanatoryumda kaldı. Ölümünde (9 Ağustos 1974) Büyükada müslü- man mezarlığına gömüldü.

Aliye Berger'in Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nde 4 parça, Viyana'daki Albertina Museum’da 3 parça ve bazı dünya özel kolek­ siyonlarında eserleri yer almaktadır.

KAYNAK

1 - T.P.S.A., o.I, s. 87; 2 - T. 1923-1973 A., cJI, s.676; 3 - Ak.D., İst, 1967, S: VII, s.54; 4 - M.L., c.II, s.301; 5 - YALMAN, T., ‘Aliye Ber­ ger Arılatıyor" VATAN Sanat Sayfası, 19.9.1954; 6 - ÂDİL, F„ "Aliye Berger Boro­ nai Sergisi", Resim Kronikleri, YENİ İSTAN­ BUL, 1955; 7 - KİPER, H., “Aliye Berger" MİLLİYET. 14 Ekim 1954.

(7)

Şakır Paşa'nın esi Sara İsmet ve Sadrazam Cevad Paşa’mn eşi Nimet Hanımefendiler. (Resmin sağındaki Nimet Hanımefendi, padişah II. Abdülhamid tarafından verilen ŞEFKAT

nişanım taşımaktadır).

FAHRÜNNİSSA ZEİD: "Dervişler". Yağlıboya (1980). FAHRÜNNİSSA ZEİD: "Türk Hamamı " Yağlıboya (1943).

(8)

Fahrünnissa Zeid, Paris’teki Salon d’Automne’da açtığı sergisini onurlandıran Paris şehri Belediye Başkanı Jacques Chirac ile (1981).

(9)

Şakir Paşa nın dördüncü kızı Aliye, Büyükada'daki köşklerinin bahçesinde (1926).

Emin Paşa, Eskişehir'de 4. Kolordu Kumandam olduğu sırada, kızı Füreya ve Şakir Paşa’nın kızı Aliye, eski Osmanlı kıyafetiyle (1926).

(10)

Şakır Paşa nın kızlarından ressam Aliye BERGER, bir baloda “La Boheme"deki Mimi kıyafetinde.

Füreya Kılıç Ali (28 Şubat 1937).

(232) 1910 yılında Büyükada'da doğan Füreya Ko- lal, emekli general bmin Koralin kızıdır. İs­ tanbul’da Notre-Dame de Sion Fransız Lise- si’ni bitirdikten (1928) sonra Edebiyat Fakülte­ si Felsefe Bölümü'ne 2 yıl devam etti (1929- 1930). İlk sanat eğitimine amatör resim ve ke­ man çalışmalarıyla başladı. İsviçre ve Paris’te Lausanne’da, ünlü Fransız seramikçisi Ser- re’nin desteğiyle resim, heykel ve seramik ça­ lışmaları yaptı. Paris’te Mai Galerisi’ndeki ilk sergisinden (1951) sonra İstanbul’da kendi se­ ramik atölyesini kurdu. Atölyesinde Anado- ( lu’nun çinicilik geleneğinin özüne bağlı kalma­ ya çalışarak, Mısır Hamuru, Sert toprak (Gres) tekniklerinde çalıştı. 1963 yılından sonra biçim araştırmalarına da yönelerek özellikle sert top­ rağın olanaklarından yararlanarak biçim/doku ilişkisine ağırlık vermeye başladı, yüzey çalış­ malarında da bir ölçüde renkten uzaklaşarak dokusal değerleri öne alan araştırmalara girişti. Böylece, asıl amacı olan mimarlığın seramikle bütünleşmesi konusundaki tutarlılığını verimli bir doğrultuda korumayı başardı. Duvar deko­ rasyonu, pano ve şömine üstüne da çalışmalar­ da bulundu. 1960 yılında Ankara'daki bir otel için büyük bir pano yaptı. Diğer eserleri ara­ sında, 1963 yılında Ankara’da Ulus Çarşısı’na, İstanbul Manifaturacılar çarşısına, 1966 yılın­ da İstanbul’da Ziraat Bankasına, 1969 yılında İstanbul Divan Oteli’ne yaptığı panolar sayıla­ bilir. 195 l ’den günümüze kadar yurt içinde ve dışında 33 sergi açan sanatçı, eserlerini Pa­ ris’teki Salon d’Octobre, Mexico City’deki Mo­

Şakir Paşa’mn üçüncü oğlu Suat Şakir Kabaağaçlı (1925).

dem: Sanat Müzesi, Prag’da Napstkovo Muze- um, Washington’da Smithsonian institute ve Türkiye’nin çeşitli yerlerindeki galerilerde ser­ giledi. Cannes’da Uluslararası Seramik Sergi- si’nde GÜMÜŞ M AD A LYA (1955), Prag’daki Uluslararası Seramjk Sergisi’nde A L T IN M A ­ D ALYA (1962), Washington D.C.’de Smithso­ nian Instiftıte’da ÖDÜL, İstanbul’daki Ulusla­ rarası Seramik Sergisi’nde GÜMÜŞ M A D A L ­ YA (1967) ve Fransa’da Vallauris-Biennale’de ONUR D İPLO M ASİM İ.

* ) 1923 yılında İstanbul’da doğan Nejad Melih Devrim, yazar İzzet Melih Devrim’in ve ressam Fahrünnissa Zeid’in oğlu, Şirin Devrim’in ağa­ beyidir, Galatasaray Lisesi’ni ve İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nin Resim Bölümü’nü bitir­ di (1946). Akademi’de Fransız ressamı Leopold Levy’nin öğrencisi oldu. İlk özel sergisini 1944 yılında «Halikarnas» adıyla Taksim Bahçesi Ga­ lerisinde açan Nejad Devrim, Paris’e yerleşti (1946). Bu tarihten sonraki eserlerinde canlı ve parlak renkler kullandığı ve soyut bir anlayışa yöneldiği görülür. Bizans mozaikleriyle eski Türk yazılan konusundaki incelemeleri soyut resim anlatısının kaynaklan arasında yer alır. Tabalolannı uluslararası çeşitli ve İstanbul Dev­ let Resim ve Heykel Müzesinin sergilerinde teş­ hir eden sanatçı, tekniği, uyarlığı, araştırmacılı­ ğı ve modadan uzak tutumuyla gerçek bir kişilik olarak yeni yeni dönemleri bir birliği ulaştırma çabası içinde bulunmaktadır. Çeşitli şeh,irlerin ünlü galeri ve salonlannda (Galeri Lydia/19591, Galerie Beaune! 1951!, Facchetti Stüdyosu!19551,

Salon des Realiti Nouvelles, Salon de Mai) açtığı veya katıldığı karma ve kişisel sergilerden sonra, resimleri Paris Modem Sanatlar, Saint-Etienne, Grenoble, Brüksel Güzel Sanatlar, Varşova, Havana, Pekin müzelerine alındı. Kopenhag’da açtığı üç özel sergi büyük yankılar uyandırdı, hemen hemen bütün eserleri DanimarkalIlar ta­ rafından satın alındı, ayrıca Tristan Tzara’mn «Le Temps Naissanı» ve Paul Eluard’ın «Sens de Tous les Instants» adlı şiir kitaplannı gravür­ leriyle resimlemiştir. Önemli eserleri arasında «Buhara» ve «Tinteretto’ya Saygı» sayılabilir. 1952’de Salon d’Octobre’un kurucularından biri ve ilk başkanı olan Nejad Devrim, 1954-1962 yıllan arasında, her yü yenilenen «Ecole de Pa­ ris» seıgiterine katıldı. Dünyanın dört bucağın­ da (Fransa, ABD , Danimarka, Ingiltere, Polon­ ya, Çin...) kişisel sergiler açan Nejad Devrim’in resimleri, 1950 yılından bu yana, Paris Modem Sanatlar Müzesi, Belçika Kraliyet Müzesi, Var­ şova Millî Müzesi, Saint-Etienne, Grenoble, Nantes, Aalborg ve Aarthus (Danimarka) mü­ zelerinde yer aldı.

(**) 1926 yılında İstanbul’da doğan Şirin Devrim, Yazar İzzet Melih Devrim’in ve ressam Fahrün­ nissa Zeid’in kızı, ressam Nejad Devrim’in kız- kardeşidir. İlk kez 16 yaşında Amerikan Kız Koleji’nde Sophocles’in Electra piyesinde «Kra­ liçe Klythemnestra» rolünde sahneye çıktı. Ar- navutköy Amerikan Kız Koleji’ni ve Yale Üni- versitesi’nin (ABD ) Tiyatro Bölümü’nü bitirdi (1950). Dormen Tiyatrosu’nda profesyonel

ola-392

(11)

Fahrünnissa Zeid’in oğlu Ressam Nejat Devrim, Paris’teki atölyesinde (1946).

Şirin Devrim, Kral Hüseyin ile (Amman-Aratık 1987).

rak Türk sahnesine Peter Shoffer’in «Be; Par­ mak» adlı oyununda çıktı (1959). Daha sonra girdiği İstanbul Şehir Tiyatrolarında 10 oyun sahneye koydu, 15 oyunda rol aldı (1960-1966). Başarılı oyunları arasında Şhakespeare’in «Hır­ çın K ızı (Yem Tiyatroda) ve «Macbeth»i (Ru­ melihisarı "mda). Wilder'in «Çöpçatan«ı, Ko- pil'in «Alı Baba Vah Baba »sı, Luce'ın -Katlın- lar«ı (Tepebap Tiyatrosunda) «Mağara«, «Ki­ reçli Bahçe». G arda Lorca'nın "House o f Ber­ nardo Alba "sı anılmaya değer. Şehir tiyatrola­ rının tarihinde ilk kadın yönetici olan Şirin Devrim, tekrar. ABD'ye gidip orada çeşitli şe­ hirlerde oyunlar, sahneye koydu, oynadı Pitts- burg'da Carnegie-Mellon Üniversitesinde ti­ yatro profesörlüğü yaparak, tiyatro tarihi, tek­ niği ve oyunculuğu okutlu. Amerikan profes­ yonel tiyatro tarihinde oyun sahneleyen ve oy­ nayan ilk kadın sanatçı olan Şirin Devrim. Mil­ waukee 'de oynadığı «Mağara» ve son olarak Sincinatti'de oynadığı «Medea» (Euripides), Stanford'da sahneye koyduğu «Mağara» ve son olarak Sincinatti'de oynadığı «Şatoda Davet« (Molnar) adlı oyunlarındaki başarısından dola­ yı geniş yankılar uyandırarak Amerikan bası­ nında övüldü (Milwaukee JotrmaÇ Ocl. 6, 197(1: San Francisco Examiner. Dec. I, 1967: Cincinnatii Post Times, Star. 7 Temmuz 1972). Amerika'nın çeşitli şehirlerinde tiyatro hakkın­ da konferanslar veren sanatçı halen o ülkede sanat faaliyetlerini sürdürmektedir.

Şirin Devrim, New York’taki Yale Üniversitesi’nin Tiyatro Bölümü’nden mezun olduğu yıl (1950).

e <

Şirin Devrim, Bağdat'da mahalli kıyafetle (Abayek veya Purdak ile) /7 Mart 1943).

Şirin Devrim, “House o f Bemardo Alba" oyununda (Şehir Tiyatrosu).

Şirin Devrim, Milwakee Repertuvar Tiyatrosunda «Medeanda (Kasım 1970).

393

(12)

/

h C>J?

/ V ----7

l

s '

ö -1

£ ^ '7 ' J Ş 'Z

Referanslar

Benzer Belgeler

Sunuculuğunu Rüştü Asyalı’nın yapacağı geceye konuşmacı olarak Ilhan Selçuk, Yağmur Atsız, Ülkü Tamer ve sağlık durumu el verirse Melih Cevdet Anday

Avrupa Nadir Hastalık Örgütü’nün (EURORDIS) nadir hastalıklardaki tanı gecikmeleriyle ilgili yaptığı bir araştır- ma, Ehlers Danlos sendromu denen bir

Yazarın söylediklerinden hareketle “Yeni Lisan” makalesini bir edebiyat anlayışının bildirgesi olarak okunmayı mümkün kılacak bir başka örnek de şudur:

Venedik’e hiç güvenmediği gibi, açıkça güvenlik nedenleriyle Osmanlı bağlaşıklığını yeğlemiş olan Sırbistan despotuna da güvenmiyordu, öyle ol­ duğu için

Bay Misyonerin dinler arasında mukayese yapma­ mayı ısrarla tavsiye etmesine rağ­ men, biz yine mukayeseden vaz- geçemiyeceğiz (çünki Dinler Tari­ hi ve Dinler

Ben kendi hesabıma, dâ - hiyane bir buluş olan banka­ larımızın mesken inşaatı sis­ temini bütün kalbimle alkış­ lıyorum ve bu yolda devam etmelerini

Ingiliz Dışişleri Bakanlığından öğrenildiğine göre, Dışişleri Ba­ kanı Lord Curzon yukarıdaki su allerin hiç birini açıkça cevaplan dırmayan fakat

Saffet Arıkan, hayata askerlikle başlamış, ikinci Büyük Millet Mec lisine Kocaeli milletvekili sıfatiy- le girinceye kadar, asker olarak I yaşamıştır.. Sivil