• Sonuç bulunamadı

Günümüzde de Tevfik Fikret...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Günümüzde de Tevfik Fikret..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

t?.

SAYFA

nrl-__________________ 13

BU AŞAMADA

|

ŞÜKRAN KURDAKUL________

Günümüzde de Tevfik Fikret..

Tevflk Fikret, 19 Ağustos 1915’te öldü. Aynı yıl doğan

şairlerimiz arasında, Melih Cevdet gibi, klasikleştiğini söyleyebileceğimiz yaratıcılar var.

Fikret’in yaşadığı yıllarda Türkçenin bağımsız bir dil olacağına inanmak Osmanlı kurumlarına tutkun kimse­ lerce donkişotluk sayılıyordu.

Ölümünden sonraki 79 yılda kaç kuşağın şairi, roman­ cısı yapıtlarıyla dilimizin gizil gücündeki zenginliğin ürünlerini koydu Ortaya.

Fikret, 1905’lerde,

"Ümidimiz bu, ölürsek biz yaşar mutlak, Vatan sizinle şu zindan karanlığından uzak"

dizeleriyle geleceğe güvenini tazeledi.

Görmediği I. Dünya Savaşı yenilgisinden sonra, şiirle­ rini özümseyenler, Kurtuluş Savaşı duyarlığını, bilincini kültürümüzün vazgeçilmez bir parçası düzeyine ulaştır­ dılar.

Fikret,

"Haksızlığın envaını gördük. Bu mu kanun? En gamlı sefaletlere düştük. Bu mu devlet? Devletse de, kanunsa da artık yeter olsun, Artık yeter olsun bu deni zulmü cehalet"

dizelerini yazmıştı.

I. Dünya Savaşı kuşağı, emperyalizmin kucağına otu­ ran Sarayı da, Sadareti de, Kürt Mustafa Divan-ı Harp- leri’ni de elinin tersiyle iterek karanlıktan aydınlığa çıkmasını bildi.

"Bu harmanın sonu gelir, kapıştırın giderayak... Yarın bakarsınız söner bugün çatırdayan ocak Bugün ki mideler kavi, bugün ki çorbalar sıcak, Atıştırın, tıkıştırın kapış kapış, çanak çanak... Yiyin efendiler, yiyin, bu han-ı pürneva sizin Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!"

Fikret, son dizelerini okuduğumuz 'Han-ı Yağma’yla II. Meşrutiyet dönemi devletlilerinin yakalarına yapışıyor gibiydi.

Bugün de aynı dizeler, “hayali /hracaf’ çetelerinin tril­ yonları aşan yolsuzluklarını komisyonlarda uyutan siya­ sal partiler erkanının suratlarında şaklayabilir.

Şiirin yapısına getirdiği yeniliklerle de dönemini etki­ leyen bir şairdi Tevfik Fikret.

1983 tarihini taşıyan bir yazımda ileri sürdüğüm yargı­ ları yinelemek istiyorum:

Yahya Kemal de Haşini de yetiştikleri yıllar Tevfik Fik­

ret’le karşılaştılar. Haşim’in Göl Saatleri'ndeki (1921) şi­ irlerinden çoğu ilk kez Fikret'in serbest müstezatlarında kurmayı başardığı yapılara benzer. Neden sonra çıkar o yörüngeden Haşim.

Yahya Kemal, yazılarında ölçüden, uyaktan söz et­ mişse Tevfik Fikret’i anmıştır. İçerikten, coşkudan, yeni­ likten, şiirimizin çağdaşlaşmasından söz etmişse Fik­ ret'i anmıştır. Üstelik ergin, kendisinden öncekilerle he­ saplaşma yaşlarının ürünleridir o yazılar. Ama bu belirt­ tiğim özelliğe karşın Yahya Kemal gibi, eşi bulunmaz benbenci bir şair bile Fikret’in yerini belirlemeye çalışır­ ken tarihsel raydan sapmamaya özen göstermektedir:

"Tevfik Fikret -bütün zaafları ve noksanları ile bera­ ber- günümüzün içindendl. Şiirimizin alafrangaya doğ­ ru bir istikamet alacağı zamanda gelmiş, o istikametin başına geçmiş, göreceği işi görmüş, eserini de şahsiye­ tini de Türk Edebiyatına müebbeden hak etmişti. ” (Siya­

si ve Edebi Portreler, 1968 basımı, sf. 22)

'Diyorlar k i’de (1918) Ruşen Eşrefin konuştuğu Ab-

dülhak Hamid, Halide Edlb, Refik Hallt, Mehmet Fuat (Köprülü), Ahmet Haşim vb. edebiyat adamları da pay­

laşırlar Yahya Kemal’in yargısını.

Ahmet Haşim’in sözleriyse hayranlığın yarattığı coş­ kunun "şairane”ye dönüşmesi sayılabilir.

"Fikret benim için kudurmuş bir deniz karşısında ka­ yalar üzerinde yükselen altından bir ışık ve altından bir kuledir." (Diyorlar ki, 1972 bas. Haz.: Şemsettin Kutlu,

sf. 258-259)

Yazıyı, Çağdaş Türk Edebiyatı’ndaTevfik Fikret’e ayır­ dığım bölümün son satırlarıyla bitirmek istiyorum:

“Namık Kemal, ‘Değişmez fen mi vardır, mustakır eş­

ya mı kalmıştır?’ diye yazmıştı. Fikret yenilik ve değişim

ile birlikte evrim düşüncesini geliştirerek birbirini ta­ mamlayan düşünsel bir bütünlük yaratmıştır. İnsanoğlu­ nun düşünme gücüne, yaratı yeteneklerine, usuna gü­ venmek bu bütün içinde sönmeyen bir ışık görünüşün- dedir. Bu ışığı algılaması ile öteki çağdaşlarının 'dar

hendesesi'ne sığmaz Fikret.

Yaşadığı tarihsel kesitin olumlu olumsuz çatışkıları içinde gelişmekte olanı görmüştür çünkü. Bu nedenle insanın toplumsal varlığı çıkar onun şiirinde karşımıza. Belirleyici gücünün farkına varmış, kim olduğunun bilin­ ciyle hareket eden insan.. ”

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Esasen piyesdeki hakikate uygun olanı da bu İkincisi idi ve esasen üvey kızını parmak kadar çocuk­ ken yaşlıca bir adama verdirerek başından al­ dıran

Gökçek, Abdullah Cevdet Sokak’ın isminin iade edilip, edilmeyeceği yönündeki soruya ise “yeni bir tartışma yaratır” gerekçesi ile yanıt vermedi.

Karanl›k enerjiyi aç›klamaya aday olarak yeniden incelenen kozmolojik sabitin ku- ramsal ç›kar›mlar›yla gözlemlenen ivmelen- me de¤eri aras›ndaki tutars›zl›klar,

Does the evidence thus interpreted in fact suffice to support the idea of the Mycenaeans being enticed chiefly by this factor, and, secondly, does it support the notion that

Adaları daha canlı hale getirmek, bu ara­ da onun turistik değerini de arttırmak için onun karakteristiğine eğilmek ve öteden beri güzellik ve özellikleri ile ün

[r]

Kalp yetmezli¤i olmas›, büyük veje- tasyon saptanmas›, emboli varl›¤›, medikal tedavide yetersiz- lik, prostetik kapak varl›¤› veya hemodinamik bozukluk du-

Objective: We aimed to compare the effects of axillary nerve block and IVRA (Intravenous Regional Anesthesia) techniques used in patients planned to undergo hand