,23 EKİM 1984
rr*
-.ftur*frı...
Protestan misyonerler taralından kurulan Amerikan Koleji'nin erkek bölü mü (üstte) ve kolejinclmnastik derslerinin yapıldığı bölüm ile yanındaki ki lise (a ltta )....
#
Ermeni terörizminin kökleriyle
ilgili dev bir araştırma:
I S O
VüU H
i#| Protestan
"" misyonerler. Ermeni
propagandası
hizmetinde
“American Board” ilk
misyonerlerini 1821’ de
I Türkiye’ye gönderdi
1830
I
’ lardan beri Amerikan tüc carıyla düşüp kalkan Ermeni simsar, gide rek kendisini Amerikan tücca rı gibi görmeye başladı. Zamanla biraz para yapınca ve hele bir ayağını Atlantik ötesine atınca, Ermeni simsa rın çalımından geçilmez oldu. Amerikan pasaportunu da ce bine koyduktan sonra Türki ye’ye dönünce, dünün Agop efendileri, Bedros ağaları bi rer Amerikan “ Yankee” si olup çıktılar. 1890’ların misyo ner yayınlarında Ermeniler- den “ Doğulu Yankeeler” diye söz edildiği görülür.“Üzüm üzüme baka baka kararır” demişler. Ermeni
simsar da Amerikan tüccarı na baka baka “kararmıştı”. Gözünde yücelttiği Amerikan -tüccarını, taklide koyuldu. Kendisini yüceltmeye çalışır- t ken, Türk’ü kötülemeyi de bir ' meslek edindi. Misyonerler l ve Amerikan tüccarı, yüzeysel I ye önyargılı bir değerlendir meyle, Türk'ü beceriksiz, dar kafalı, işten, ticaretten anla- I mayan, “bir hırka, bir lokma” I diyen, para kazanma hırsı hiç ^Olmayan, babasının, dedesi n i n yaşam düzeyiyle kanaat %eden, para üstüne para koy- »’mayan, durduğu yerde sayan, ^lyuşuk ve mıymıntı bir tip tolarak görüyor ve Amerika’ya V y l e ‘ gösteriyorlardı. Buna karşılık Ermeni, Türk’ün tam \ tersi bir tipti. Gözü açık,hırslı, .para kazanmayı bilen, koşan, ilerleyen ve sözünü sakınma dan bir insandı. Amerika’da -Ermeni propagandası önce ^böyle başladı. Türk İle Erme- ni’yi karşılaştırmak yoluyla Amerika’da olumsuz bir Türk imajı yaratıldı. Ermeni ne ka- -üdar Amerikalı Yankee ise, (r(Türk de o kadar başka bir “ dünyanın, başka bir çağın in s a n ıy d ı. Ermeni değerli, Türk
(değersiz bir insandı.
• HALICI
VARJABEDYAN’IN
J
KÜSTAHLIĞI...
ÜRKİYE'den Amerika’ .t,' I ya göç edip, Amerikan v- vatandaşlığına geç miş Varjabedyan adlı Ermeni /^lalı tüccarı, Aralık 1893’te '..Amerika Cumhurbaşkanı’na bir mektup yazar. Türkleri kö tüleyerek, Türkiye Ermenileri-ne muhtariyet verilmesini ister. İmzasının altına mağa-
Vzasının adını ve adresini koy- ¿'mayı da unutmaz. Cumhur başkanına gönderdiği mektu bun örneklerini de basına da mıtır. “ Washington Post” gazetesi, bunu olduğu gibi (Yayınlar.
-
-f-V Washington’daki OsmanlI elçisi Mavroyeni Bey, bu ko- ' buda 20 Aralık 1893 günü, a Amerika Dışişleri Bakanı Mr.
Gresham’a uzun bir nota su-
.nar. Devlet Başkam’na gönde r il m i ş bir mektubun, onun ı -rızası olmadan basında yayın lanm ış olmasından duyduğu
# 1893’te Amerika'ya yerleşmiş bir
Ermeni halı tüccarı, Cumhurbaşkanı na
yazdığı mektupta, Anadolu'daki
Ermenllere muhtariyet verilmesini
istiyor ve İmzasının altında dükkânının
adresi de olan bu mektup, Washington
Post gazetesinde yayınlanarak
reklam oluyordu
• Ermeni İşadamı, Türk düşmanlığına
sermaye yatırmıştır. Amerika'daki
Ermeni propagandası ve Türk
düşmanlığının arkasında sermaye vardır
%
iik Amerikan misyonerleri, Yunan
İhtilâlinin başlamasından önce
Türkiye'de boy gösterdiler. Ardından
Bulgar bağımsızlığı ve Ermeni
ayaklanmaları geldi
g Misyonerlerin Boston merkezi 1893
yılındaki raporunda, "Hamdolsun
Çanakkale ve Akdeniz kıyılarından Rus
sınırına ve Karadeniz'e kadar
Türkiye'nin hemen hemen bütün kent
ve köylerine erişebildik" deniliyordu
g Protestan misyonerlerin ulaşmadığı
Ermeni köyü ve evi kalmamıştı
Amerikan misyonerlerinin üç pilot bölgeye ayrılan Anadolu’da seçtikleri önemli yerlerden biri de, Merzifon'du. 1917'de çekilen yukarıdaki fotoğrafta, Ame rikan misyonerlerinin merkez binası görülüyor.
üzüntüyü bildirir. Varjabed
yan gibilerinin küstahlığını,
cüretini, alçaklığını vurgular. Bu gibi adamların ticarî rek lam için Türk düşmanlığı yap tıklarını belirtir. “ Bu halı
taciri, hele bu mevsimde, rek lam peşindedir. Onun içindir ki, imzasının altına mağazası nın da adresini koymuştur. Hükûmet-i Şahane'yi kötüle- yenler işte bu gibi kimseler dir” der.
• PALAZLANDIKÇA
SALDIRGAN
OLDULAR...
’terden baş layarak, A- m e r i k a ’ ya yerleşen Ermeni işadamları nın, henüz birer ayağı Türki ye’deydi. Mallarını Türkiye’ den getiriyorlardı. Türkiye’de simsarları, aracıları ve ticarî çıkarları vardı. Bu, onları açık tan açığa Türk düşmanlığı yapmaktan bir ölçüde alıko yuyordu.Ama, bunların Türkiye ile bağları zamanla azaldı ve kop
tu. Dolayısıyla, Amerika'da uluorta Türk düşmanlığı yap mak konusunda kendilerini frenleyen bir şey de kalmadı.
Ermeni işadamı ve tücca rı için Türk düşmalığı bir “gelenek” haline geldi. Bu
gelerek XIX. yüzyıldan beri sürmektedir. Maddî gücünün artışına paralel olarak, Erme ni işadamı ve tüccarı Ameri kan basınını, siyasal çevrele rini, kamuoyunu belli ölçüde etkileyebilecek duruma gel miştir. Bu gücünü Türk düş manlığını sürekli körüklemek, beslemek için kullanmıştır. Ermeni işadamının, parasıyla
Hınçak ve Taşnak komiteleri
daha 1890’larda Amerikan toprağında kök salabilmişler- dir. Ermeni işadamının para sıyla daha o tarihlerde Ameri ka’da Ermeni propaganda ya yınları alabildiğine serpilebil- miştir. Amerikan kanadı altın da Ermeni işadamı “en aggr-
resslve” insan olarak sivril
miş ve hep saldırgan, küstah, patavatsız, yırtık bir tip olarak kalmıştır. Türk düşmanlığına sermaye yatırmıştır. Kısacası, Amerika’daki Ermeni propa gandasının veya Türk düş
manlığının arkasında serma ye vardır.
• AMERİKAN
MİSYONERLERİ VE
PROTESTAN KİLİSESİ
A
MERİKA’dakl Ermeni propagandasının ve Türk düşmanlığının en önemli kaynaklanndan biri ve belki birincisi de, Amerikan misyonerleri ve Amerikan Protestan Kilisesi olmuştur.Amerika, Türkiye’ye iki kol dan girdi. Biryandan tüccarı nı gönderirken, öte yandan da misyonerini yolladı. Her iki grup da, önce Boston’dan gelmiş ve İzmir’e ayak bas mıştır. Boston kenti o gün, bu
gündür Amerika’da, Türk düş manlığının en önemli yuvala rından biridir. Bugün de
Ermeni propagandasının, söz de “bilimsel” yayın organı
“Armenian Review” dergisi
Boston'da yayınlanır. Ermeni propagandasının beyin takımı ve teorisyenleri Boston’da yu valanır. Bu, bir rastlantı değil dir. Boston, 1810 yılından beri Amerikan misyonerlerinin merkezidir.
Amerika’nın dışa yönelik misyoner örgütü, “American
Board of Commissioners for Foreign Missions” adıyla,
1810 yılında Boston kentinde kuruldu. Bu örgüt, 1819 yılın
da Türkiye’yi de programına aldı ve 1821 yılında ilk misyo nerlerini Anadolu’ya yolladı.
Yani Türkiye’ye ilk Amerikan Protestan misyonerlerinin ge lişi tam Mora’da, Yunan ayak lanmasının patlak verdiği dö neme rastladı.
• BAĞIMSIZLIK
İSTENİYOR
B
U rastlantı, anlamlı dır. OsmanlI Devleti, ulusal devletlere göre, parçalanmanın tam eşiğine gelmişti. Yunanlılar arasında m illiyetçilik duyguları geliş mişti ve artık Yunanistan için bağımsızlık isteniyordu. Tarihte İlk kez Osmanlı Impara- torluğu'nun bir parçası üze rinde bir ulusal devlet kurula caktı. Bağımsız Yunanistan'ı daha sonra Sırplar, Karadağ lılar ve Romenler izleyecekti. Osmanlı Hıristiyanları arasın da yalnız Bulgarlarla Ermeni- ler arasında henüz uyanış yoktu. Bu iki toplum, Osmanlı
toplumu içinde âdeta masse dilmiş durumdaydı. 1830’lar- da Bulgarlar günlük yaşamla rında Türkçe konuşuyorlar, yalnız kendi aralarında bir çe şit Slavpatoissi olan basit bir dille anlaşıyorlardı. Bir Bulgar yazılı edebiyatı yoktu. Yeryü zünde Bulgarca olarak yazıl mış yalnız iki kitap biliniyor du. Ermeniler de Osmanlı - Türk toplumu içinde entegre olmuş, günlük yaşamlarında Türkçe konuşan bir topluluk tu. Hattâ Türkçe şiirler yazan Ermeni saz şairleri de vardı. Ermeniler, kendilerini “tebai-
sadıka” sayıyorlar ve bunun
la övünüyorlardı.
Öyleyse, Bulgarlarla Er menileri de uyandırmak, onlar arasında da ulusal bilinci alevlendirmek ve onları da
Osmanlı Devleti'nden ayrıl maya hazırlamak gerekiyor du. Amerikan Protestan mis yonerleri bu misyonu üstlen miş gibi görünüyorlar.
• EV EV PROPAGANDA
ÇALIŞMASI...
T
ÜRKİYE'ye gelir gel mez misyonerler “ din aşkıyla” , Ermenilerle Bulgarları eğitip uyandırmaya ve kalkındırmaya giriştiler. 1830’larda İstanbul'u merkez yaptıktan sonra Türkiye’yi dört çalışma bölgesine ayırdı lar. Bu bölgelerden biri Rume li'de Bulgarlar için, diğer üçü ise Anadolu’da Ermeniler içindi.Bölgeler şunlardı: 1) Ru
meli Bölgesi: Filibe, Sama-
kov, Selanik ve Manastır yörelerini içine alıyordu. Ya ni yalnız Bulgarlar amaçlanı yordu. (1876 Bulgar ayak
lanması Filibe sancağında çıkmıştı ve 1903 Makedon ya Bulgar ayaklanmas. da Manastır ve Selanik yöreleri ni ateşe vermişti. Her iki böl ge de misyonerlerin çalışma bölgeleriydi.) Anadolu’da Er
meniler için ayrılan misyoner çşlışma bölgeleri de şunlardı:
2) Batı Anadolu Bölgesi:
İstanbul, İzmit, Bursa, İzmir, Merzifon, Kayseri ve Trabzon yörelerini kapsıyordu. 3) Orta
Anadolu Bölgesi: Toros Dağ-
ları’nın güneyinden Fırat Neh ri vadisine kadarki" yerleri içine alıyordu ve özellikle An- tep ve Maraş’a ağırlık verili yordu. 4) Doğu Anadolu
Bölgesi: Harput (Elazığ), Erzu
rum, Van, Mardin ve Bitlis kentlerinden başka Rus ve İran sınırına kadar bütün Do ğu Anadolu topraklarını kap sıyordu. Amerikan misyoner leri, çalışmalarının dörtte bi rini Bulgarlara, dörtte üçünü Anadolu'da Ermenilere ayır mışlardı. Anadolu, misyoner i çalışma alanlarına göre, baş- [ tan başa paylaşılmıştı.
• HER ERMENİ
KÖYÜNE
ULAŞMIŞLAR
H
İÇBİR bölge, misyo- | nerlerin çalışma alanı i dışında bırakılmamış- | tı. Amerikan misyoner örgütü \Boston Merkezi Sekreteri :
Judson Smith, 1893 yılında, ■ “Hamdolsun, Çanakkale ve : Akdeniz kıyılarından Rus sını rına ve Karadeniz’den Suriye’ ye kadar, Türkiye’nin hemen hemen bütün kent ve köyleri ne erişebildik” diyordu. Ger
çekten erişmişler, her Ermeni köyüne ulaşmışlar, hatta her Ermeni evinin içine kadar gir mişlerdi. Bu kadar kapsamlı bir çalışmayı, o zamana kadar Türkiye’de hiçbir başka örgüt başaramamıştı. Ingiliz, Fran sız misyonerlerinin çalışmala rı, belli noktalarla sınırlı kalmış, belli kasabaların veya misyoner istasyonlarının çev resini pek aşamamıştı. Ame rikan Protestan misyonerleri, Türkiye’deki çalışmalarının yaygınlığı ve derinliği bakı mından birinci sırayı aldıkla rını, öteki örgütleri çok çok geride bıraktıklarını övünerek yazarlar.
• BALKANLARDAKİ
"TEZG A H ’LAR...
B
ALKANLAR’daki Hıristiyan azınlıklarının. Osmanlı imparatorlu- ğu’ndan ayrılıp bağımsızlığa i ulaşmaları tarihi incelen- jdiğinde şu görülür: Bu top- i lumlar dört aşamadan geçe- \
rek imparatorluktan ayrılmış lardır. Şöyle ki:
1) Önce bu toplumlar bir eğitim-öğretim seferberliğin den geçirilmişlerdir.
2) Sonra uyanan bu kitle i arasında siyasal örgütlenme- i ye gidilmiş ve gizli ihtilâl ko- : mlteleri kurulmuştur.
3) Arkasından silahlı ayak lanmalar çıkarılmış; bastırılın- ' ca, Türkler katliam yapıyorlar : diye yaygara koparılmıştır.
4) Son aşamada da yaban cı devletlerden biri silahlı mü- . dahele etmiş ve “katliama
uğrayan Hıristiyan halkı kur tarmıştır.” Bir örnek verelim:
1830’lara kadar yalnız Rum okullarına giden ve kendileri nin tek bir okulu bulunmayan Bulgarlar, ilk Bulgar okulunu 1835 yılında, Balkan sıradağ larının içindeki Gabrova kasa basında açtılar. Ondan sonra Rus panislavistlerinin ve ya bancı misyonerlerin de büyük yardımlarıyla yoğun bir öğre tim seferberliğine giriştiler. 1876 yılında Bulgar okulları nın sayısı 1600’e ulaştı. Aynı zamanda Bulgarlar arasında siyasal örgütlenmeye gidildi ve 1867 ve 1875 yıllarında bir kaç silahlı ayaklanma dene mesinden sonra Bulgarlar 1876 yılında Filibe sanca ğında “Nisan Ayaklanması” denen ayaklanmayı çıkardılar. Ertesi yıl da Rusya,Osmanlı devletine savaş açtı ve 1878
Berlin Antlaşması’yla Bul garistan muhtar bir prens lik olup, Osmanlı devletin den koptu. Tuna ve Edir ne vilâyetlerinden 3 mil yon Türk yerinden-yurdundan sökülüp atıldı ve bunların 450.000 kadarı birkaç ay için de kılıçtan geçirilip öldürül dü. Bulgar devleti böyle kuruldu. Ermeniler bahane edilerek aynı kanlı oyun Ana dolu’da tekrarlanmak isteni yordu.
_
y a r i n__
İSTANBUL'DA ERMENİLER
İÇİN İLK MİSYONER
OKULU 1834'DE AÇILDI
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi