• Sonuç bulunamadı

Said-i Nursi'de kadın...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Said-i Nursi'de kadın..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

6 AĞUSTOS 1995 PAZAR

1E?

jp c

/*

“r t- ^ıı

lytşı

: . M . u _ . î v a { . ı « . t - m f - i + ı ._________________

ANKARA NOTLARI

MUSTAFA EKMEKÇİ

___

Said-i Nursi'de Kadın...

20 Haziran 1995 Salı günü çıkan “Canlandırılacak Köy...” başlıklı “Ankara Notları”nda, bir yerde şöyle yazmıştım:

“Cumartesi öğleden sonra, Mülkiyeliler B irliği’nden Prof. Alpaslan Işıklı’n/n, ‘Said-i Nursi ile Şerif Mar­

din’ konulu konuşması vardı; toplantıyı Çağdaş Ya­ şamı Destekleme Derneği düzenlemişti. Buna b ir gün değineceğim. ”

Olmadı, bugüne değin yazamadım. Bir gün, Al­ paslan Işıklı’yı gördüm:

- Senin ne kadar çok okuyucun var! dedi, bana so­ ruyorlar, ‘Ekmekçi ne zaman yazacak’ diye.

Biraz şişindim tabii, konu kafamdaydı, yazacaktım. Said-i Nursi öldüğünde 1960 yılı Martı’ydı, Vatan gazetesinin Ankara Bürosu’nda çalışıyordum. Foto muhabiri arkadaşım Nihat Ulukaya ile Nurcuların toplantı yaptıkları bir yapıyı sürekli gözlüyorduk. Göz­ lemeyi karşıdaki bir inşaatın üst katından gerçekleş­ tiriyorduk. Kalasların arasından tırmanarak görevi­ mizi yapmaya çalışıyorduk, Said-i Nursi (1876 - 23 Mart 1960) ölünce Nihat'a;

- Haydi, dedim, Nurculara gidiyoruz artık!

Büronun şefi Erol Ulgen, Said-ı Nursi’nin yerine ki­ min geçeceğini öğrenmemizi istiyordu. Ulus'taki Nur­ culara yollandık. Katları çıktık. “İşte burası!" deyip ne yapacağımızı kafamızdan geçirirken kapının önünde­ ki ayakkabıların çokluğu dikkatimizi çekti, İşin gari­ bi, asker ayakkabılarının bolluğuydu, içimde, .Subay- astsubay postalları olmalı bunlar” diye geçiriyordum. Nihat:

- Dur abi, ben şunların b ir resmini çekeyim, deyip makinesinin düğmesine bastı, Flaş ortalığı gündüz gi­ bi aydınlattı. Işık İçeriden fark edilmiş olmalı ki içeri­ den bir adam çıktı, kapıyı araladı. Bu sırada Nihat, tabana kuvvet kaçıyor, pat pat pat merdivenlerden iniyordu. Ben, adamla karşı karşıya kalmıştım,,

- Buyurun, dedi b ir şey m i istiyorsunuz?

- Efendim, ben gazeteciyim. Başınız sağ olsun! Sa­ id -i Nursi ’nin yerine kim geçecek acaba ? Onu öğren­ meye gelmiştim,,

• Hangi gazetedensiniz? Kekeleyerek;

- Tercüman gazetesi! dedim. Tercümanla bürola­ rımız altlı üstlüydü, komşuyduk. Hiç “Vatan" der mi­ yim?

- Buyurun içeri gelin! dedi. Biz, üstadın yerine ki­ min geleceğim kararlaştırmadık. Toplantılar yapıyoruz,

- Yok, ben rahatsız etmeyeyim! deyip ayrıldım, Ni­ hat aşağıda beni bekliyordu;

- Yahu niye kaçtın?

- Kapı açılınca korktum!

O gece, Adana'ya giden bir otobüsün en arka kol­ tuklarından birine oturmuş, Said-i Nursi'nin cenaze törenini izlemeye gidiyordum. Urfa’ya gidecektim ama, Urfa’ya otobüs mü yoktu ne? Adana'dsn ge­ çecektim- Adana’ya sabahleyin vardık, Hemen bir minibüse binip Urfa’ya yollandım. İJrfa'ya varıp ote­ le çantamı koydum koymadım, Said-i Nursi’nin ce­ nazesine, camiye koştum. Bütün gazeteciler oraday­ dı. Ilhami Soysal, Rafet Genç; onlar Milliyet’teydi- lar. l i r gün önceden gelmişlerdi, özel arabayla,.Va­ tan, Milliyet'e göre daha yoksul bir gazeteydi. Öyle her yere araba ne, tutamazdı, Senaze namazı kılın­ dı. Balıklı Göl’ün oraya götürülüp toprağa yerilecek. O sırada bir söylenti yayılmış. Urfa’da Nurcular, döv­ mek için gazetecileri arıyorlarmış. Ilhami Soysal:

- Kardeşim, biz arabayla Ankara’ya gidiyoruz. Se­ ni burada bırakamayız. Hadi, eşyalarını otelden al, gi­ diyoruz,,.

- Hoppala! Daha yeni geldim yav, haber de yazdır­ madım!

- Biz de yazdırmadık. Adana'dan yazdırırız. Gelmek istiyorsan acele et.,,

Meğer Ilhami, bir gün önce, Milliyet’e bir haber vermiş; "Kazılan Said-i N ursi’nin göm üldüğü yerden su çıktı, bu uğursuz sayılıyor!" filan gibi bir haber. Nurcular ayaklanmışlar, "Nasıl böyle yazarlar?" diye dövmek için bizleri ararlarmış.

Apar-topar eşyaları alıp yola çıktık, Urfa'yı şöyle bir iki saat bile görememiştim. Burada, Arap etkisi var gibi bir izlenim edinebildim oncağız..

Birkaç ay sonra, 27 Mayıs Devrimi olunca asker­ lerin, Sald-i Nursi'nin ölüsünü oradan çıkarıp gizli bir yere götürdükleri ya da denize attıkları söylentileri çık­ tı. Saıd-i Nursi'nin sürgün yaşamı sürdürdüğü İspar­ ta yöresinde, Emirdağ'da Nurculuğun yaygın oldu­ ğu söylenir. Gazetesi var, bilmem ne efendi hazret­ leri toz kondurmaz...

Prof. Alpaslan Işıklı, Şerif Mardin'in Said-i Nursi'nin görüşlerini paylaştığı, Amerika'da yayımlanan kitabı­ nı anlatıyor, eleştiriyordu. Nursi'nin kadına bakış açı­ sı şöyleydl:

1Açık bacağıyla dehşetli bıçaklarla ehli imana sal­ dırıyorlar. Nikah yolunu kapamağa, fuhuşhane yolu­ nu genişlettirmeğe çalışarak çokların nefislerini bir­ den esir edip ve kalp ve ruhlarını kebair ile (büyük öl­ çüde) yaralıyorlar. Belki o kalplerden b ir kısmını öldü­ rüyorlar. Birkaç sene nâmahrem hevesatına göster­ menin tam cezası olarak o bıçaklı bacaklar cehenne­ min odunları olup, en evvel o bacaklar yanacaklarını

ve dünyada emniyet ve sadakati kaybettiği için hilka­ ten çok istediği ve fıtraten çok muhtaç olduğu m ü­ nasip kocayı dahi bulamaz. Bulsa da başına bela bu­ lur. Hattâ bu halin neticesi olarak: O âhir zamanda bu yerlerde nikâha rağbetsizlik ve riayetsizlik yüzünden kırk kadına bir erkek nezaret edecek derecede ehem­ miyetsiz, sahipsiz, kıymetsiz b ir surete gireceği hâdi- sin rivayetinden anlaşılıyor. "(Gençlik Rehberi, 1951 S. 16, Çetin Özek, S.271)

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Tezimizin bu kısmında tezimize konu olan âhiret merhaleleri hakkında Bediüzzaman Said Nursî ve Elmalılı Hamdi Yazır‟ın âhiret görüĢlerini mukayeseli bir

Bu çiçeğin adı, Deli Ebe Beğendi Çiçeği olsun bundan böyle?. O vakit gidip bir bir kopartayım evin önüne açtığım

Krzan Yanma odaıl s|clkl|ğlnın dü.ük olı;ast nadafllylo azot ok,lt- lorl' İlİlilığo n6dan oiıcrk

Daha önce İsparta, Şanlıurfa ve Van’da kapalı toplantılar­ da anılan Said Nursi için ilk kez Anka­ ra’da Kocatepe Camisi’nde düzenlenen nevlide

Egzersizden 24 saat sonra ölçülen aldosteron düzeyleri egzersizden hemen sonra ve iki saat sonraki aldosteron düzeylerinden önemli şekilde düşüktü (p<0.05)..

hakkında da bilgi vermektedir. Muhabbet, ‘bir şeye arzu duymak ve ona meyletmek’ de- mektir. Bu duygunun Allah ile kul arasında bu şekilde gerçekleştiğini düşünmek doğru

Öyleyse tarikatlar, geçmişte, sık sık iktidara bağlı yorumcular tara­ fından zedelenen İslami ruhaniyeti yaşatmada rolü olan, halkı, siyasi baskılara ve

Tezin ana bölümü olan üçüncü bölümde ilk olarak genelleştirilmiş kesirli integraller yardımıyla bazı yeni özdeşlikler verilmiş ve bu özdeşlikler