• Sonuç bulunamadı

Büyük bir adam:Cemil Topuzlu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Büyük bir adam:Cemil Topuzlu"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

I T '

-

■■■

T \ J \ Y T A y a t r 0 s u

Ş u b a t 1058 — N o: 310

Y ı l : 26

(2)

T Ü R K T İ Y A T R O S U

— Aylık Tiyatro Dergisi —

Y IL : 26 — Şubat 1958 — Sayı: 310

B U S A Y I D A

Büyük Bir Adam: Cemil Topuzlu ... Haiit Fahri Ozansoy 3 «Türk Tiyatrosu» ndan «Darülbedayi» e ... Vasfi Rıza Zobu 5 Pierre Barillet ... 6 Tristan Bernard’ın nükteleri ... 6 Marc - Gilbert Sauvagon ... ... 7 Tiyatro âlemi ... Turhan Doyran 10 Fehim efendinin hâtıralarından ... ... 11 André Roussin (III) ... Halit Fahri Ozansoy 12

Temsillerden sahneler ... 15 Şaşılacak bir benzeyiş ... 16

_________ _ Kapak resmi __________ 1

Cemil Topuzlu

İmtiyaz sahibi: İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu Müdürü

Basri Dedeoğlu

Yazı işlerini idare eden: Halit Fahri Ozansoy

Basıldığı yer : Çeltüt Matbaası

(3)

D A R Ü L B E D A Y İ, sonradan Ş E H İR T İY A T ­

ROSU olan bugünkü sahnemizin ilk ışığı ve

temelidir. Onu, İstanbul'un fikir ve sanat âşığı bir fen ve idare adamı kurmuştu:

C E M İ L T O P U Z L U

Bugün, ebediyete intikal eden bu büyük ruhun önünde hürmet ve teessürle eğiliyoruz.

Ş E H İ R T İ Y A T R O S U

BÜYÜK BİR ADAM:

CEMİL TOPUZLU

Cemil Topuzlu... Bu ismi, «Şehremini Ce­ mil Paşa» diye anarak, bugün yaşları elliyi ge­ çen hangi İstanbullu en güzel hâtıraları arasın­ da saklamaz? Vakaa o, büyük operatör ve bü - yük profesör vasıfları ile bizim kadar batı â- leminin de tanıdığı bir çehredir. Fakat bizim için operatör Cemil Topuzlu kadar bir de Şeh - remini Cemil Topuzlu vardır ve bugün, onun, ölümünün içimize hüzün veren karanlık perde­ si arkasından sanki hâlâ bizleri, bu güzel şeh - rimizdeki hemşehrilerini düşünüyor gibi hisse­ debileceğimiz o şehreminlik çehresi, hiç şüp - hesiz ötekinden, İlmî çehresinden daha az ışıklı değildir.

Cemil Topuzlu îstanbulda ne yapmıştı? Bir kere, ilk iş olarak, İstanbul Belediyesini pe­ rişanlığından kurtararak düzene koymuş, o za­ mana göre imkân nisbetiııde imanna çalışmış, mezbaha, yeni hastahaneler ve daha başka mü - esse$eler açmış, İstanbul sokaklarım dolduran

Halit Fahri OZAN SO Y

ve tehlikeli sürüler halinde dolaşan mahalle köpeklerini toplatıp Hayırsız Ada’ya sürdürmüş ve ayni zamanda pislikle, hattâ lağvından evvel bu meselede ilk zamanlar karşısına dikilen ka- pitülâsyan güçlükleriyle mücadele etmiş, kana­ lizasyon yaptırmış ve medenî bir şehre lâyık o- lan yeni Belediye nizamlarını cesaretle tatbike koyulmuştu. Büyük bir cesareti de, geri kafalı­ ların bütün itirazlarına rağmen, o zamana ka - dar kadınla erkeğin - aile ferdleri de olsalar - İs­ tanbul’un göbeğinde yanyana bir umumî bahçe­ de dolaşamıyacakları zannına galebe çalmasıdır. Gülhane Parkım tanzim ettirerek açması bu ba­ kımdan İstanbul şehri için bir zafer sayılabilir­ di. Artık havasız mahallelerde bunalan İstanbul­ luların çoğu her gün parka akın etmeğe başla­ mışlardı. Ne sevinilecek bir inkılâptı bu! Gülha­ ne parkı bu suretle muaşeret usullerinin en iyi tatbik edilebileceği bir gezinti yeri de olmuştu.

(4)

O günler gözlerimin önünde ne zaman can- lansa şu levhayı hatırlarım: parkın açılışından beri bir ay geçmiş, geçmemişti. Bir akşam üstü sarıklı bir hoca efendi parka giriyordu. Daha parmaklığı geçerken, büyük bir dikkatle cübbe­ sinin yakasını ve sarığının köşesini düzeltti.. Belli idi ki, umumî bir yere girerken, medenî hayatta, kılığına bir çeki düzen vermeği düşün­ müştü. Bence o hoca efendi, parkın açılmasına itiraz edenlerin çoğundan daha aydın düşünce - li idi.

Fakat Cemil Topuzlu’nun İstanbul’a bir başka himmeti ve hediyesi daha var ki, o da, şimdiki Şehir Tiyatromuzun ilk ışığı ve ilk beşi­ ği olan Darülbedayi’dir. O, bu müesseseyi bir konservatuvar olarak kurmağı tasarlamıştı. Bu­ na imkân da vardı. Zira, o zamanki «Cemiyet-i Umumiye-i Belediye» de üye olarak bulunanlar arasında sanatı ve tiyatroyu seven, benimse­ yen bir hayli kişi bulunuyordu. İşte «Şehremini Cemil Paşa», bu teşeşbbüsü, onların da kendisi­ ne el uzatmaları ile kolayca başarmanın yolu­ nu buldu.

Güzel fikir, güzel talih ve güzel yardım! Bu bakımdan Cemil Topuzlu gerçekten bahtiyar adamdı. İlk önce bir konservatuvar tesisini «C e­ miyet-i Umumiye-i Belediye» ye teklif etti, Be­ lediye meclisi de bu iş için üç bin hra tahsisat ayırdı. O tarihte, bu, mühim bir para idi. Fakat işi hakkiyle başarmak için bir ecnebi mütehas­ sısa, ünlü bir tiyatro adamına ihtiyaç vardı. Böy­ le birini getirmek lâzım geliyordu. Bunun düşü­ nünce, ilk aklına gelen, o yıllarda Paris’te O - deon tiyatrosu’nun müdürü olan Antoine oldu. Ne iyi hatırlamıştı onu! Çünkü Antoine, evvelce ilk kurduğu Théâtre Libre’de gerek reji, gerek mizansen ve teknik bakımından yenilikler yap­ mış bir inkılâpçı sanatkârdı. Böyle bir şahsiyet, İstanbul konservatuvarını kurmak için bulun - maz bir nimetti.

Şehreminimiz, Paris sefaretimiz vasıtasiy- le hemen Antoine’la müzakereye girdi, ayrıca mektuplaştı, anlaştı ve onunla resmi mukavele­ yi imzalayabilmek için Belediye meclisinden karar aldı. Bu kararı istemek için Belediye en­ cümenine yazdığı tezkere 21 Mayıs 1330 tarih ­ lidir.

Kendisinin başkanlığı altmda toplanan «Encümen-i Emanet» istenilen kararı derhal verdi. Bu suretle İstanbul tiyatro konservatuva- rı -musiki konservatuvarını da içine alarak-

Darütbedayi namiyle kuruldu ve Antoine İstan­

bul’a gelerek Şehzadebaşı’nda «Letafet» apart­ manında umum müdür ve rejisör sıfatiyle bu

büyük işin başına geçti. Tiyatro şubesi müdür - lüğüne de Reşat Rıdvan bey getirildi.

öğrencilik için açılan müsabakaya 197 a - day isimlerini yazdırmıştı. Bu müsabaka y a p ıl­ dı, öğretmenler tayin olundu ve konservatuvar, trajedi, dram, komedi sımflariyle, üç bölümde faaliyete girişti. Çok kısa süren bu hummalı çahş ma devri esnasında çok geçmeden Birinci Cihan Harbi patlak verdi. Fransa’nın da dahil olduğu devletlere karşı bizim de harbe girdiğimiz veya girmek üzere olduğumuz sırada, Antoine muka­ velesini bozarak acele memleketine döndü. G i ­ derken çok üzüntülü idi, Fransa’nın mağlûp o- lacağını sanıyordu.

Antoine gitti, fakat atılan temel üzerinde konservatuvar Reşat Rıdvan beyin müdürlüğü altında az bir müddet daha devam etti. Derken, Cemil Topuzlu Şehremanetinden çekildi ve bir gün, 14 Ağustos 1914 tarihinde çıkan gazeteler­ de «Ahval-i hâzıra-i fevkalâde ilcasile Darülbe­ dayi derslerinin tasnifi ve mektebin küşadı ilâ- n-ı ahîre kadar tâlik edilmiştir» ihbarı okun­ du ve Letafet apartmanının kapısına kilit vu - ruldu. Vuruldu ama, bu menhus kilit hayırlı bir teşebbüs sonunda yine kırılacaktı.

Evet, acı bir gerçek, Cemil Paşa Şehrema­ netinden çekilmişti, fakat açtığı ışıklı sanat yo­ lu sönmiyecek ve müessese, yeni Şehremini İs­ met beyin zamanında bir temsil heyeti olarak tekrar ismini ve faaliyetini duyuracaktı.

Artık Darülbedayi konservatuvar değildi. Bu, büyük bir ziyandı. Ancak, tam Avrupai bir zihniyetle temsiller vermeğe başlayan bir tiyat­ ro topluluğu halinde bir sanat hareketi uyan - drrması bir an için sönen alevin yeniden parla - ması demekti. İşte o zamanın genç ve bugünün yaşlı sanatkârları, bu üstadlık pâyesine erince - ye kadar uzun yıllar bu sahnede çalıştılar ve Da­

rülbedayi firmasını halka sevdire sevdire Şehir

Tiyatrosu’na kadar geçen devreyi büyük mahru­ miyetler pahasına da olsa derin bir sanat heye- caniyle yaşadılar ve yaşattılar. İçlerinde rah­ metle andıklarımız da bu asîl topluluğun unu - tulmaz çehreleridir. Görüyoruz ki, bugün iftihar ettiğimiz Darülbedayi = Şehir Tiyatrosu, en kı­ sa bir tarihçe ile bütün bu safhalardan geçmiş bulunuyor. Bu müesseseyi ilk kuran da Cemil Topuzlu! Nur içinde yatsın.

Cemil Topuzlu! Bu isim, tiyatro tarihimiz­ de, bu sanat mâbedinin ilk temelini atan ve ilk meşalesini tutuşturan büyük bir insan olarak daima yaşayacaktır.

Türk Tiyatrosu No. 310 j

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

(3) Yalıya bey bu beyitlerden sanrft İstanbul halkının, hususiyle gençleri» nin ve güzellerinin deniz safasm t. ağzının suyu akarak

Maarif Vekili Haşan Âli Yücel, bilhassa ihtifali açmak için Ankaradan gelecek ve memleketin irfan ordusu mümessillerinden bir çok şahsiyetlerle birlikte büyük

GEMİ DÜDÜĞÜ (FAKAT KÖTÜ GÖRÜŞLERDE VE BAŞKA GEMİLERİ RAHATSIZ ETMİYECEK ŞEKİLDE & DÜMEN DEĞİŞTİRME TALİMATI8. ( Eğer gemide olmayan madde var ise,

Gazeteci Ümit Deniz Sok... Gazeteci Ümit Deniz

İklim değişikliğini etkileyen ve iklim değişiminden etkilenen etkenler olan denizcilik, hayvancılık, ormancılık, tarım gibi doğrudan insan etkenli faktörler ve

İlk şiiri 1936’da Varhk Dergiıd’ndr yayın­ lanan Melih Cevdet Anday, llaedcıı arkadaş­ ları olun Orhan Veli ve Oktay Rıfat İle bir­ likte

Bu dakikada Bü­ yük Ölünün şerefli hatırasını tebcil edi­ yor ve Onun halefinin yüksek idaresi altında Türkiyenin daima terakki yolun­ da ilerliyeceğini ve

Il sera lu avec agréipent et utilité, et je ne puis que le signaler à tons ceux que ces graves questions intéressent, c ’est-à-dire en somme à tous les Français qui