• Sonuç bulunamadı

Organik ve konvansiyonel örtü altı sebze yetiştiriciliğinde üreticilerin teknik ve ekonomik sorunlarının belirlenmesi ( Sivaş ili Ulaş ilçesi örneği)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Organik ve konvansiyonel örtü altı sebze yetiştiriciliğinde üreticilerin teknik ve ekonomik sorunlarının belirlenmesi ( Sivaş ili Ulaş ilçesi örneği)"

Copied!
89
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ORGANĐK VE KONVANSĐYONEL ÖRTÜ ALTI SEBZE YETĐŞTĐRĐCĐLĐĞĐNDE ÜRETĐCĐLERĐN TEKNĐK VE EKONOMĐK SORUNLARININ BELĐRLENMESĐ

( SĐVAS ĐLĐ ULAŞ ĐLÇESĐ ÖRNEĞĐ ) Levent TANER

Yüksek Lisans Tezi Tarım Ekonomisi Anabilim Dalı

Doç.Dr. Halil KIZILASLAN 2010

(2)

TARIM EKONOMĐSĐ ANABĐLĐM DALI

YÜKSEK LĐSANS TEZĐ

ORGANĐK VE KONVANSĐYONEL ÖRTÜ ALTI SEBZE YETĐŞTĐRĐCĐLĐĞĐNDE ÜRETĐCĐLERĐN TEKNĐK VE EKONOMĐK SORUNLARININ BELĐRLENMESĐ

( SĐVAS ĐLĐ ULAŞ ĐLÇESĐ ÖRNEĞĐ )

Levent Taner

TOKAT 2010

(3)
(4)

Tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu tezin yazılmasında bilimsel ahlak kurallarına uyulduğunu, başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel normlara uygun olarak atıfta bulunulduğunu, tezin içerdiği yenilik ve sonuçların başka bir yerden alınmadığını, kullanılan verilerde herhangi bir tahrifat yapılmadığını, tezin herhangi bir kısmının bu üniversite veya başka bir üniversitedeki başka bir tez çalışması olarak sunulmadığını beyan ederim.

(5)

i ÖZET Y. Lisans Tezi

ORGANĐK VE KONVANSĐYONEL ÖRTÜ ALTI SEBZE YETĐŞTĐRĐCĐLĐĞĐNDE ÜRETĐCĐLERĐN TEKNĐK VE EKONOMĐK SORUNLARININ BELĐRLENMESĐ

( SĐVAS ĐLĐ ULAŞ ĐLÇESĐ ÖRNEĞĐ ) Levent TANER

Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tarım Ekonomisi Anabilim Dalı Danışman: Doç. Dr. Halil KIZILASLAN

Organik örtü tarım ve konvansiyonel örtü altı tarım son yıllarda hızla gelişen bir tarım faaliyeti haline gelmiştir. Kullanılan kimyasal maddeler, genleri ve yapıları değiştirilmiş tohumlar sonucunda; organik tarıma ilgi hızla artmış ve kendi piyasasını oluşturmuştur. Bu çalışmada, Sivas ili Ulaş ilçesindeki köylerde organik örtü altı tarım ve konvansiyonel örtü altı tarımla uğraşan üreticilerle anket çalışması yapılarak bir alan çalışması gerçekleştirilmiştir. Araştırmada, organik tarım ve konvansiyonel örtü altı üretimde üreticilerin bu konuda ne kadar bilgili olduğu, teknik bilgilerini nereden aldığı, teknoloji kullanımı ve kültürel etkilerinin araştırılması amaçlanmıştır. Anket çalışmaları çalışması Mart 2009 ve Mayıs 2009 arası döneminde arasında Sivas ili Ulaş ilçesine bağlı 4 farklı köyde toplam 30 üreticiye uygulanmıştır. Anketlerin yanıtlanmasında yüz yüze görüşme yöntemi uygulanmıştır. Yapılan anket çalışmaları, SÜRKAL’ın BTC projesi kapsamında 2006 yılından itibaren düzenli olarak proje köylerinde verdiği uygulamalı ve teorik eğitimlerin yararlı olduğu ve üreticilerin teknik bilgi seviyelerini artırmada etkili olduğunu göstermektedir. Ancak halen organik örtü altı tarım ve konvansiyonel örtü altı tarımda önemli sorunların bulunduğu ve bundan dolayı yaygınlaşmada yavaş bir seyrin söz konusu olduğu anlaşılmaktadır. Satış ve pazarlama en önemli sorun olarak ortaya çıkarken, zararlılarla mücadele de önemli bir sorundur. Az bir alanda tarım yapan üreticilerin özellikle organik tarım yapma nedenleri arasında daha sağlıklı ve taze ürün tüketme nedeni ağır basmaktadır. Her ne kadar köy içindeki pazarlarda satış olsa da yaygın bir satışın olmadığı belirlenmiştir. Bunun yanı sıra, organik tarımın özellikle hane içindekilerin beslenme alışkanlıklarını değiştirmede etkili olduğu görülmektedir. Konvansiyonel örtü altı tarımda ise teknik bilgi düzeyinin daha fazla olduğu, en önemli sorun olarak satış ve pazarlamadan çok çapalama gibi işlerin olduğu bulgulanmıştır. Ücretsiz aile işçilerinin emek verdiği bu alanda yerel bir kooperatifin kurulması temel gereksinim olarak belirtilmiştir. Ayrıca üreticiler fide bulmada, organik ilaç ve tohum bulmada bölgede sorun yaşamaktadır.

(6)

ii ABSTRACT Master Thesis

DETERMINATION OF TECHNICAL AND ECONOMICAL PROBLEMS OF PRODUCERS IN ORGANIC AND CONVENTIONAL GREENHOUSE

VEGETABLE PRODUCTION (The case of Sivas Province, Ulaş District)

Levent TANER Gaziosmanpasa University

Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Agrulcutural Economics Supervisor: Asoc. Prof. Dr. Halil KIZILASLAN

Organic greenhouse farming and conventional greenhouse farming have become rapidly growing agricultural activities in recent years. As a result of the chemicals, genetically modified seeds that are used, organic agriculture has attracted more attention and created its own market. This study is a result of a field study implemented through a survey among producers involved in organic greenhouse faming and conventional greenhouse farming in the villages within the Ulaş district of the Sivas province. The aim of the research is to study the knowledge and know-how of the organic farming and conventional greenhouse farming producers, the source of their technical knowledge, the use of the technology and its cultural effects. Surveys have been carried out along March – May 2009 period at four different villages of Ulaş county of Sivas province among 30 producers. Face-to-face interview method has been used in conducting the questionnaires. The survey conducted regularly after 2006 shows that the theoretical and practical training provided by SÜRKAL under BTC project has served its purpose and has been effective in reinforcing the technical knowledge of the producers. However, considerable issues are still in effect on the organic greenhouse farming and conventional greenhouse farming, and as a result a retarded spread is observed. The most crucial problem is the sales and marketing, and pest control is among the other serious issues. One of the reasons the producers running agriculture on smaller areas prefer especially organic agriculture is the consumption of healthier and fresh products. Although there is selling in the villages, no widespread selling is observed. Besides, it is observed that the organic agriculture has been especially effective in changing the household food habits. Whereas, a higher level of knowledge is observed pertaining to the conventional greenhouse farming, the most crucial problem here is the weeding rather than sales and marketing. The essential need is stated to be the establishment of a local cooperative on this area, where family workers labor free of charge. Moreover, the producers face problems in finding seedling, organic drugs and seeds in the region.

Keywords: Organic farming, under cover and open area vegetable growing, organic green house cultivation, SÜRKAL

(7)

iii ÖNSÖZ

Yüksek lisans çalışmamın planlanması ve hazırlanması sırasında desteğini ve ilgisini benden esirgemeyen, bilimsel yaklaşım alanında kendilerinden çok şey öğrendiğim değerli hocam Doç. Dr. Halil KIZILASLAN’a en içten teşekkürlerimi sunuyorum. Çalışmamı hazırlarken birlikte geçirmemiz gereken zamanlarından çaldığım kızım Gülce ve eşim Nevin’e teşekkür ederim. Kaynakların sağlanmasında yardımları için SÜRKAL Derneği ve çalışanlarına, alan çalışmam boyunca anket sorularına büyük bir sabırla verdikleri cevaplardan ve misafirperverliklerinden dolayı araştırma kapsamında görüşülen tüm üreticilere çok teşekkür ederim. Kırsal kalkınma alanında yetişmeme en büyük desteği veren, aramızdan erken bir şekilde ayrılmış olan ve rahmetle andığım Doç. Dr. Ahmet SALTIK’a sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Ve Anneme..

Levent TANER Mayıs - 2010

(8)

iv ĐÇĐNDEKĐLER Sayfa ÖZET i ABSTRACT ii ÖNSÖZ iii KISALTMALAR DĐZĐNĐ vii ÇĐZELGELER DĐZĐNĐ viii GRAFĐKLER DĐZĐNĐ x 1. GĐRĐŞ 1 2. KAYNAK ÖZETLERĐ 4 3. MATERYAL VE YÖNTEM 11

4. ARAŞTIRMA BÖLGESĐ HAKKINDA GENEL BĐLGĐLER 12

4.1. Topoğrafik Yapı 12

4.2. Meteorolojik Veriler 12

4.3. Đl Arazisinin Dağılımı 13

4.4. Tarımsal Nüfus Yapısı 13

4.5. Đşletme Büyüklüğü ve Arazi Dağılımı 13

4.6. Tarım Arazisinin Kullanımı 14

4.6.1. Bitkisel Üretim 15

4.6.2. Tarla Ürünleri Üretimi 15

4.6.3. Sebze Üretimi 17

4.6.4. Meyve Üretimi 17

(9)

v 5.ARAŞTIRMA BULGULARI VE TATIŞMA

5.1. Üreticilerle Đlgili Genel Bilgiler 19

5.1.1. Üreticilerin Yerleşim Yerleri 19

5.1.2 Üreticilerin Yaş Dağılımı 20

5.1.3 Üreticilerin Öğrenim Durumları 20

5.1.4.Üreticilerin Meslek Durumu 21

5.1.5. Ailedeki Birey Sayısı 21

5.1.6. Mesleki Deneyim 22

5.1.7. Kooperatiflere Üyelik Durumu 23

5.1.8. Arazi Kullanım Durumu 24

5.1.9. Pazarlama Durumu 26

5.1.10. Hayvan Varlığı 28

5.2. Teknoloji Kullanımı Đle Đlgili Bilgiler 30

5.2.1. Sebze Üretimi 30

5.2.2. Girdi Temini 31

5.2.3. Yenilikleri Takip Etme 32

5.2.4. Organik Sebzecilikle Uğraşan Çiftçilere Özgü Teknik Bilgi

Durumu 33

5.2.5. Konvansiyonel Örtü Altı Sebzecilik ile Uğraşan Çiftçilere

Özgü Teknik Bilgi Durumu 37

5.3. Çevresel Etki Boyutu 39

5.4. Ekonomik Etki Boyutu 42

5.4.1. Gelir 43

5.4.2. Üretim Alanı 45

5.4.3. Verim 47

5.4.4. Ürünlerin Değerlendirme Şekli 47

(10)

vi

5.4.6. Organik Sebzecilikle Uğraşan Çiftçilerin Göreli

Üstünlükleri 49

5.5. Sosyal Kültürel Etki Boyutu 53

5.6. Kurumsallaşma Boyutu 59

5.7. Üreticilerin Bazı Teknik Konulara Bakış Açılarının

Değerlendirilmesi 65

6. SONUÇ VE ÖNERĐLER 66

(11)

vii

KISALTMALAR DĐZĐNĐ

Kısaltma Açıklama

BTC Bakü Tiflis Ceyhan Boru Hattı Şirketi FAO Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü PANKOBĐRLĐK Sınırlı Sorumlu Pancar Ekicileri Kooperatifleri SÜRKAL Sürdürülebilir Kırsal ve Kentsel Kalkınma Derneği

Vb. Ve benzeri.

(12)

viii

ÇĐZELGELER DĐZĐNĐ

Sayfa

Çizelge 5.1. Yaş Dağılımı 20

Çizelge 5.2. Öğrenim Durumu 20

Çizelge 5.3 Üreticilerin Meslek Dağılımı 21

Çizelge 5.4. Ailedeki Toplam Birey Sayısı 22

Çizelge 5.5. Üye Olunan Kooperatifler 24

Çizelge 5.6 Organik Örtü Altı Sebze Yetiştiren Đşletmelerin Đşlenen Alanlarının

Büyüklüğü 25

Çizelge 5.7. Konvansiyonel Örtü Altı Sebze Yetiştiren Đşletmelerin Đşlenen

Alanlarının Büyüklüğü 25

Çizelge 5.8 Girdilerin Bölgeden Temin Edilme Durumu 31

Çizelge 5.9. Organik Sebzecilik Đle Đlgili Yeni Bilgileri/Teknolojileri

Takip Etme 32

Çizelge 5.10. Organik Sebzecilik Yapmaktaki Amaç 33

(13)

ix

Çizelge 5.12. Üretimin Yapıldığı Alan (m2) 45

Çizelge 5.13. Organik Sebzecilikte Verim (kg) 46

Çizelge 5.14. Elde Edilen Ürünün Değerlendirilmesi 47

Çizelge 5.15. Organik Sebzecilikte Đş Bölümü(%) 54

Çizelge 5.16. Konvansiyonel Örtü Altı Sebzecilikte Đş Bölümü 55

Çizelge 5.17. Proje Sayesinde Öğrenilenler 58

Çizelge 5.18. Karşılaşılan En Önemli Sorunlar 62

Çizelge 5.19. Daha Önce Eğitim Almış Olma Durumuna Göre Organik

Sebzecilerin Teknik Bilgisi 64

Çizelge 5.20. Organik Sebzeciliğin Pazarlanmasında Bir Farkın Olmasına

Göre Organik Sebzecilik Faaliyetlerini Genişletme Düşüncesi 65 Çizelge 5.21. Konvansiyonel Sebzecilik ile ilgili Bilgilere Kolay Ulaşım ile

(14)

x

GRAFĐKLER DĐZĐNĐ

Sayfa

Grafik 5.1. Yerleşim Yeri 19

Grafik 5.2. Üreticilerin Tarımla Uğraştıkları Süre (Yıl ) 22

Grafik 5.3. Kooperatife Üyelik Durumu 23

Grafik 5.4. Organik Sebzelerin Satış ve Pazarlaması Konusundaki Sorunlar 26

Grafik 5.5. Yetiştirilen Ürünlerin Satıldığı Yer 27

Grafik 5.6. Organik Örtü Altı Sebze Üreticilerinin Hayvan Varlığı 29 Grafik 5.7. Konvansiyonel Örtü Altı Sebze Üreticilerin Hayvan Varlığı 29 Grafik 5.8. BTC- Sürkal Projesi Başlamadan Önce Aile Tüketimine ve/veya Pazara Yönelik Bir Sebze Yetiştirme Durumu 30 Grafik 5.9. Organik Tarım Hakkındaki Teknik Bilgi Seviyesi 34 Grafik 5.10. Daha Önce Organik Sebzecilik Eğitimi Alınma Durumu 35 Grafik 5.11. Tarım Đlaçlarının Zararlı Olduğunun Bilinmesi 36 Grafik 5.12. Konvansiyonel Örtü Altı Sebzecilikte Teknik Bilgiye Ulaşım 37 Grafik 5.13. Teknik Üretim Bilgilerinin Kullanım Düzeyi 38 Grafik 5.14. Örtü Altı Sebzecilik Faaliyetinin Bölgeye Uyumu 39 Grafik 5.15. Konvansiyonel Örtü Altı Sebze Üreticilerin Sulama Sistemi 40 Grafik 5.16. Konvansiyonel /Organik Örtü Altı Sebzecilikten Dolayı

Köy Suyunun Kullanımına Yönelik Sorunlar 40

Grafik 5.17. Köy Suyunun Paylaşımına Ait Sorunlar 41

Grafik 5.18. Örtü Altı Sebzecilikte Toprağın Kirlenme Durumu 42 Grafik 5.19. Organik Sebzeciliğin Haneye Ek Gelir Getirmesi 43

(15)

xi

Grafik 5.20. Cinsiyete Göre Organik ve Konvansiyonel Sebzecilikten Elde

Edilen Geliri Kimin Kullandığı 44

Grafik 5.21. Tarım Dışı Gelir 48

Grafik 5.22. Organik Sebze Đle Normal Sebzenin Pazarlanması

Arasında Farkın Olması 49 Grafik 5.23. Organik Örtü Altı Sebzecilik Faaliyetini Büyütmeyi Düşünme 50

Grafik 5.24. Gider Hesabının Yapılabilmesi 51

Grafik 5.25. Başlangıç Dönemine Göre Serayı Büyütme 51

Grafik 5.26. Hanedeki Kadınların Đş Yüküne Etkisi 52

Grafik 5.27. Organik ve Konvansiyonel Örtü altı Sebzeciliğin

Beslenme Alışkanlığına Etkisi 53

Grafik 5.28. Konvansiyonel Örtü Altı Sebzecilikte Erkeklerin Đş Yükü 56 Grafik 5.29. Organik Örtü Altı Sebzecilikte Đş Yükünün Paylaşımı 57

Grafik 5.30. SÜRKAL’dan Öğrenilenlerin Aktarımı 58

Grafik 5.31. Girdi ve Pazarlama Konusunda SÜRKAL Desteği Olmadan

Đşlerin Yapılması 59

Grafik 5.32. Yerel Bir Kooperatife Đhtiyacın Olması 60

Grafik 5.33. Aynı Üretimin Yapıldığı Komşularla Đlişkiler 61 Grafik 5.34. Konvansiyonel Örtü Altı Sebzeciliğin Gelecekte

(16)

1. GĐRĐŞ

Organik tarım, ekolojik sistemde hatalı uygulamalar sonucu kaybolan doğal dengeyi yeniden kurmaya yönelik, insana ve çevreye dost üretim sistemlerini içermekte olup, esas olarak sentetik kimyasal tarım ilaçları, hormonlar ve mineral gübrelerin kullanımını yasaklaması yanında, organik ve yeşil gübreleme, münavebe, toprağın muhafazası, bitkinin direncini artırma, doğal düşmanlardan faydalanmayı tavsiye eden, bütün bu olanakların kapalı bir sistemde oluşturulmasını öneren, üretimde sadece miktar artışının değil aynı zamanda ürün kalitesinin de yükselmesini amaçlayan alternatif bir üretim şeklidir (Altındişli, 2002).

Son yıllarda gerek tarımsal ilaçların, gerekse gübrelerin bilinçsizce kullanımı bitkisel üretimde artışın yanında kalitesiz ve insan sağlığını tehdit edecek ürünlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Toprağın derinlerine sızan fosfor ve nitrat tatlı su kaynaklarına ulaşmakta bu da insan, evcil hayvan ve yaban hayatı açısından ciddi problemlere yol açmaktadır. Ayrıca kimyasal tarım ilaçları toprakta birikmekte, bitki sağlığını olumsuz yönde etkileyerek ekolojik dengeyi bozmaktadır (Anonim, 2010).

Söz konusu olumsuz koşullar karşısında gelir düzeyi yüksek olan ülkeler başta olmak üzere birçok ülkede bilinçlenerek örgütlenen üretici ve tüketiciler, doğayı tahrip etmeyen yöntemlerle insanlarda zehirli etki yapmayan tarımsal ürünleri üretmeyi ve tüketmeyi tercih etmişler. Bu amaçla yeni bir üretim tarzı olarak Ekolojik veya Organik Tarım ortaya çıkmıştır.

Yukarıda belirtilen çerçevede ekolojik tarım hatalı uygulamalar sonucu kaybolan doğadaki dengeyi yeniden kurmaya yönelik, toprağın verimliliğinde devamlılık sağlayan biyolojik mücadele ile hastalık ve zararlıları kontrol altına alarak, insana ve çevreye dost üretim sistemlerini içeren, sentetik kimyasal gübre ve ilaçların kullanımını yasaklayan, organik ve yeşil gübreleme, ekim nöbeti ve toprak muhafazasını tavsiye eden, her aşaması kontrol altında olan elde edilen ürünün sertifika ile belgelendiği bir üretim şeklidir (Anonim, 2010).

(17)

Tanımdan da anlaşıldığı gibi, ekolojik tarım bir ürünün ekim veya dikiminden sonra hiçbir uygulama yapılmadan kendi haline terk edilmesi veya eskimiş bir işletmecilik şekline dönüş değildir. Aksine geleceğin ihtiyaçlarına yönelik görüşlere dayanan, dikkat, bilgi ve özveri gerektiren bir tarım şeklidir.

Organik sebzecilik ve konvansiyonel örtü altı tarım Dünya ve Türkiye için yeni bir pazar olduğu için konu üzerinde araştırılmaların yapılması, üreticilerin daha verimli ve etkili çalışabilmelerine yardımcı olacaktır. Organik üretim, tamamen kontrollü bir üretim şeklidir bu nedenle her aşaması yetkilendirilmiş sertifikasyon kurumu tarafından kayıt altına alınmaktadır. Konvansiyonel üretimde ise geleneksel veya tarımsal üretim tekniklerinin uygulandığı bir üretim şekli olup denetim ve kayıt altına alınma gibi bir durum söz konusu olmamaktadır.

Proje alanı olan Sivas ilinde Bakü Tiflis Ceyhan Şirketi (BTC) ham petrol hattının inşaası ve toplumsal yatırım projesinin onaylanmasından sonra, boru hattı üzerinde bulunan topraklarda kırsal kalkınmanın desteklenmesi amacıyla 2004–2011 yılları arasında yürütülecek olan Sivas Sürdürülebilir Kırsal Kalkınma Projesini onaylamış ve kaynak sağlamıştır. BTC şirketi bu programla boru hattının güvenliğini ve inşaattan etkilenen köylerde yaşayan hanelerin kalkınmasını ve boru hattının sahiplenilmesini sağlamayı amaçlamaktadır.

Toplumsal Yatırım Programı saha uygulayıcısı olan SÜRKAL Derneği 2001 yılında kırsal kalkınma konusunda uzmanlar ve akademisyenlerin bir araya gelerek kurduğu bir sivil toplum örgütüdür. 2001 yılından bu güne kadar Türkiye’de kalkınma, çevre, alan araştırması konularında ulusal ve uluslar arası fonlar ile projeler hazırlamakta ve yürütmektedir. SÜRKAL Derneği BTC projesi kapsamında kapasite geliştirme, tarım ve hayvancılığın desteklenmesi ve sosyal altyapı iyileştirmeleri çalışmaları ile kırsal kalkınmayı sürdürülebilir hale getirmek ve daha önceki deneyimlerini de bölgeye aktararak çalışmalarını sürdürmektedir.

(18)

Sivas ili Ulaş ilçesindeki köylerde BTC Toplumsal Yatırım Programı kapsamında 2004 yılında başlatılmış olan Sivas Sürdürülebilir Kırsal Kalkınma Projesi bölgede alternatif gelir kaynağı olabileceğini düşünerek başlattığı organik tarım ve konvansiyonel örtü altı tarım 5 yıllık bir süreç sonunda değerlendirilmiştir. Sivas ilinde bu anlamda daha önceden yapılmış herhangi bir üretim bulunmamaktadır. Bu faaliyetin başlangıcından itibaren üreticilere eğitimler düzenli olarak verilmiştir. Proje kapsamında yer alan organik ve konvansiyonel sebze üretimi yapan üreticilerle anket çalışması yapılarak bir alan çalışması gerçekleştirilmiştir. Araştırmada, organik tarım ve konvansiyonel örtü altı üretimde üreticilerin bu konuda ne kadar bilgili olduğu, teknik bilgilerini nereden aldığı, teknoloji kullanımı ve kültürel etkilerini araştırılması amaçlanmıştır. Bu araştırma neticesinde devam eden BTC projesinin üreticiler üzerindeki olumlu ya da olumsuz etkileri de tespit edilmiştir.

Geçimini büyük oranda tarım ve hayvancılık ile sağlayan kırsal kesimlerin, ekonomik ve sosyal anlamda çekim merkezi olma özelliklerini kaybetmesi insan ihtiyaçlarının karşılanmasında etken olan ve sürdürülebilir yaşam için gerekli olan tarım alanları da bu durumdan olumsuz etkilenmiştir. Bu nedenle sürdürülebilir kalkınma projelerinin hayata geçirilmesi büyük önem kazanmaktadır.

(19)

2. KAYNAK ÖZETLERĐ

Aksoy (1999) tarafından yapılan çalışmaya göre, yeni ve işlenmiş organik ürünlerin de ihraç ediliyor olması Türkiye’nin mevcut üretim ve ihracat kapasitesini giderek artırmaktadır.

Er ve Uranbey (1999) tarafından yapılan çalışmada, Türkiye’de organik tarım faaliyetleri 1986 yılında Avrupa’daki gelişmelerden farklı bir biçimde, ithalat yapan firmaların istekleri doğrultusunda, ihracata yönelik olarak başlatılmıştır. Başlangıçta ithalatçı ülkelerin bu konudaki mevzuatına uygun olarak yapılan üretim ve ihracata, 1991 yılından itibaren Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun (AET) yönetmeliği doğrultusunda devam edilmiştir. Daha sonra 2092/91 sayılı organik tarım faaliyetlerini düzenleyen yönetmeliğin 14 Ocak 1992 tarihinde yayımlanan 94/92 sayılı ekinde; AET’ye organik ürün ihraç edecek ülkelerin uymak zorunda olduğu hususlar ayrıntıları ile belirtilmiş ve söz konusu ülkelerin kendi mevzuatlarını uygulamaya koymaları ile bu mevzuatın da dahil olduğu çeşitli teknik ve idari konuları içeren bir dosya ile Avrupa Topluluğu’na başvurmaları zorunluluğu getirilmiştir.

Allen ve Kovach (2000) organik tarım sayesinde çevresel ve toplumsal ilerici hareketlerin gelişmek için orta vadede daha fazla tabana ulaşabileceğini bulgulamıştır. Aynı araştırmaya göre her ne kadar organik ürünlerin yaygınlaşabilmesi için gerekli yasal koşullar, olağan gıdalara kıyasla henüz başlangıç aşamasında ve zorlu süreçlere dayansa da, organik ürünlerin tüketiciler arasında giderek yaygınlaşmasıyla organik ürün çiftçileri tarım ürünleri piyasasında üreticilerin daha bilinçli hareket etmesi yönünde gelişim sağlayacaklardır.

Padel (2001) ’e göre Avrupa’da kadın çiftçiler organik tarıma daha fazla eğilimlidir. Aynı araştırmada organik tarımla uğraşmaya başlayanların müşteriler ve potansiyel müşterilerle olan iletişiminin daha iyi olduğu belirtilmiştir. Organik tarımla uğraşan çiftçilerin yaşam tarzı daha yeniliklere açıktır. Ayrıca Padel (2001) ’e göre organik tarımla uğraşmaya

(20)

başlayan çiftçiler, benimsedikleri yeni yaşan tarzından ötürü yaşadıkları köyde toplumsal izolasyona maruz kalabilmektedir.

Tress (2001) Danimarkalı çiftçiler arasında yaptığı araştırmada, Danimarkalı çiftçilerin organik tarıma geçmek konusundaki temel gerekçelerinin çevre duyarlılığını belirtmiştir. Aynı araştırmaya göre, organik tarım, normal tarımla benzerlikler göstermekle birlikte çok büyük ve çok küçük alanlarda da uygulanabilmesi, bölgesel ve çiftlik özelinde ürün özelleşmesi sağlayabilmesi gibi artılardan ötürü olağan tarımcılığa yeğ tutulmaktadır. Diğer yandan, Tress 2001’e göre, organik tarımla uğraşan çiftçiler bu uğraşlarına olağandan daha fazla zaman harcaya geldikleri için hobi ve boş zaman etkinliklerine daha az zaman ayırabilmektedir.

Altındişli (2002) tarafından yapılan çalışmada, organik tarım, organik sistemde hatalı uygulamalar sonucu kaybolan doğal dengeyi yeniden kurmaya yönelik, insana ve çevreye dost üretim sistemlerini içermekte olup, esas olarak sentetik kimyasal tarım ilaçları, hormonlar ve mineral gübrelerin kullanımını yasaklaması yanında, organik ve yeşil gübreleme, münavebe, toprağın muhafazası, bitkinin direncini artırma, parazit ve yokedicilerden yararlanmayı tavsiye eden, bütün bu olanakların kapalı bir sistemde oluşturulmasını öneren, üretimde sadece miktar artışının değil aynı zamanda ürün kalitesinin de yükseltilmesini amaçlayan bir üretim şeklidir.

Whelan (2002) ’ın yaptığı bir araştırmaya göre organik ürün tüketenlerin üçte ikisi yeğleyiş gerekçesi olarak sağlık ve beslenme gereksinimlerini işaret etmiştir. Araştırmaya katılanların %38'i tat, %30'u ise gıda sağlığını organik gıda yeğleyişlerinin gerekçesi olarak göstermiştir. Diğer yandan, aynı araştırmaya göre organik ürün tüketicilerinin yalnızca %26'sı çevresel duyarlılığın organik gıda seçimine temel teşkil ettiğini belirtmiştir.

Yalçınkaya (2002) tarafından yapılan araştırmaya göre, organik meyve yetiştiriciliğinin önemi vurgulanmış, organik meyve yetiştirme teknikleri aşamalarıyla anlatıldıktan sonra organik meyvecilik uygulamalarının yaygınlaştırılması için eğitim, üretim, tanıtım ve

(21)

pazarlama gibi alanlarda yapılması gerekenler ve uygulamaları kısıtlayan yüksek maliyet, verimde azalma, yüksek fiyat, tanıtım yetersizliği ve olumsuz propaganda gibi faktörler üzerinde durulmuştur.

Avrupa Birliği’ne Uyum Sürecinde Türk Tarım Ürünleri ve Gıda Sektörü Semineri (2002) çalışmasında, yukarıda sözü edilen tarımsal üretimdeki artışın yine de dünyadaki kıtlık ve açlık sorunlarına köktenci çözümler sağlamadığı, dahası kullanılan maddelerin ve mekanik yöntemlerin gerek doğal dengeyi gerek insan sağlığını giderek bozduğunu gören kişiler ve kurumlar bu konuda araştırmalarını yoğunlaştırmıştır. 1970’li yılların sonlarına doğru kimi kimyasal maddelerin kullanımı ABD’den başlayarak tüm dünyada yasaklanmıştır. Bunun sonucunda organik tarım gündeme gelmiş, 1980 yılından itibaren tüketicilerin baskısıyla aile işletmeciliği şeklinden çıkarak ticari bir boyut kazanmıştır. ABD’de 0-2 yaş grubu çocuk mamalarının imalinde organik ürünlerin kullanılmasını zorunlu tutan yasanın kabul edilmesi ve benzerlerinin Avrupa’da yürürlüğe konması da söz konusu ticari boyuta katkıda bulunmuştur. Organik ürünler ticarete konu olması kontrol ve sertifikasyona ilişkin yasal düzenlemeler yapılmasına, daha sonra 24 Haziran 1991 tarihinde Avrupa topluluğu içinde organik tarım faaliyetlerini düzenleyen 2092/91 sayılı yönetmelik yayınlanarak yürürlüğe girmesine yol açmıştır.

Türkiye gibi modern tarımın her yerde yapılmadığı, sebze ve meyve üreticilerin teknik bilgilerle tam donanımlı olmadığı bir ülkede organik sebzeciliğin geliştirilmesi için araştırılmaların yapılması önem kazanmaktadır. Genel durum araştırması, organik sebzecilik ve örtü altı sebzeciliğin Türkiye’deki durumu hakkında bilgi vereceği gibi bu konuda eksik ve hatalı yönlerin de belirlenmesinde yardımcı olacaktır.

Kaya (2003) tarafından yapılan araştırmaya göre, Türkiye’de yerli tüketicilerin organik tarıma ilgi duyduğu çeşitli araştırmalarla ortaya çıkarılmıştır. Ne var ki, Türkiye’de tüketicilerin büyük bölümü, organik ürünler ve bunların önemi konusunda yeteri bilgi ve bilince sahip olmayıp, konunun farkında olan az bir tüketici kitlesi ise bu ürünleri nerelerden temin edilebileceğini bilmemektedirler. Bu durum organik tarım üretimi yapan

(22)

diğer ülkelerde farklıdır: Arjantin’de organik üretimin yaklaşık % 15’i, Đtalya’da yaklaşık % 57’si iç piyasada tüketilmektedir.

Seppänen ve Helenius (2003) organik tarım uygulamalarının sertifikasyonunu ele aldıkları çalışmada, organik tarıma ilişkin teftişlerin standart olmayabileceğini ve öznellikler içerdiğini bulgulamıştır. Seppänen ve Helenius (2003) 'a göre, kurumsallaşmanın etkinleşmesi ile olumlu etkilenebilecek organik tarım denetleme etkinlikleri, diyalog ve çiftçilerin de katılacağı tartışmalar ile daha istenen hâle getirilebilir.

Lotter'a (2003) göre organik ürün üretimindeki artış bu alanda giderek daha fazla ve çeşitli yasal uygulamaların hayata geçirilmesini de gerekli kılacaktır. Aynı araştırmada organik ürün üretim yöntemlerinin şeffaf ve standartlara uygun olarak gerçekleştirilmesinin, organik ürünlerin küresel tarım skalasında daha fazla yer alması için kaçınılmaz olduğu belirtilerek, devletlerin hem organik hem de biyoteknolojik üretim yeniliklerine eşitlikçi yatırım anlayışı ile yaklaşmasının organik ürünler için de, organik olmayan ürünler için de en ideal tarımsal büyüme koşullarını hazırlayacağı belirtilmiştir.

Hanson ve arkadaşları (2004) organik tarımla uğraşan ABD'li çiftçilerin üretime ilişkin gördüklerin temel riskin genetik olarak değiştirilmiş organizmaların doğaya verdiği zarar olduğunu bulgulamıştır. Ayrıca organik ürün üretenler, sigorta şirketlerinin üretim maliyetlerine koşut sigorta primleri belirlemesinin, organik üretimin yüksek maliyeti ve olası yüksek zararları azaltmayı sağlayabileceğini belirtmiştir.

Uranbey (2004)’ e göre, organik tarım 20. Yüzyılın ikinci yarısında sıkça kullanılmaya başlamış bir tarım kavramıdır. 1930’lu yıllardan itibaren hızlanan dünya nüfus artışı ve bu nüfusa yetecek tarım ürünü sağlama endişeleri sonucunda ucuz gıda talebi artmış ve söz konusu talebi karşılamak adına gübreler, hormonlar, antibiyotikler gibi tarımsal girdiler tarımda yoğun olarak kullanılmaya başlamıştır. 1950 yılından sonra Amerika Birleşik Devletlerinin Marshall yardımı ile sağlanan ekonomik katkılar ve aşırı desteklemeler sonucu üretimin her biriminin üretim aracından daha yoğun kullanımı yaygınlaşmış,

(23)

tarımda makineleşme, kimyasal ilaç ve gübreler ile kimyasal katkı maddeleri kullanılmaya başlamıştır. 1960’larda Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun kurulması ve bu topluluğun tarımsal destek politikaları ile 1970’lerle birlikte tarımda kimyasal maddelerin (pestisitlerin) ve kimyasal gübrenin keşfedilmesi de ucuz tarımsal ürün yönünde kaydedilen mesafenin köşe taşları olmuştur.

IGEME (2004) tarafından hazırlanan çalışmada, Türkiye’de organik tarımın gelişmesi içim birçok proje yürütülmektedir. Bu projeler sayesinde organik tarımın daha fazla bölgede yapılabilmesi ve üretici ile tüketicinin bilgilendirilmesi hedeflenmektedir. Türkiye’de organik tarımın gelişmesinde önemli projelerden biri Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ile Aydın Doğan Vakfı’nın Gümüşhane - Kelkit çevresinde gerçekleştirdikleri organik tarım ve süt sığırcılığı projesidir. Organik tarım alanında lisans eğitiminin olması ve Harran Üniversitesi Suruç Meslek Yüksekokulu’nda “Sürdürülebilir Tarım Ders Programı” kapsamında organik tarım eğitimi verilmesi organik tarıma nitelikli işgücü sağlamak adına önemli gelişmelere işaret etmektedir.

Lea ve Worsley (2005) Avustralyalı tüketicilerin organik yiyecekleri nasıl algıladıklarını irdeledikleri çalışmada, organik gıdaların normal gıdalardan daha sağlıklı ve lezzeli olduğunun düşünüldüğü bulgulanmıştır. Ne var ki, organik gıdaların daha pahalı ve daha zor ulaşılabiliyor olması organik gıdanın daha ikincil algılanmasına yol açmaktadır. Aynı araştırmada kadınların erkeklerden daha fazla organik gıda yanlısı olduğu bulgulanmıştır.

Lea ve Worsley (2005) 'e göre çevre ve insanların eşitliğine daha fazla inananlar aynı zamanda organik gıdaya daha yakın duran tüketicilerdir.

Koç ve Babadoğan (2006) tarafından yapılan çalışmada, Türkiye’de başlangıçta sözleşmeli yetiştiricilik sistemi ile üretilen organik tarım ürünleri 2000’li yıllara gelindiğinde artan taleple birlikte farklı ürünlerin piyasaya sunulduğu ve sınandığı bir sektöre evrilmiştir. Bu bağlamda kuru üzüm, kuru incir ve kuru kayısı ile başlayan organik tarımları üretimi

(24)

bitkisel ürünler, işlenmiş gıda ürünleri ve diğer tarım ve gıda ürünleri olarak daha çeşitli bir ürün yelpazesine ulaşmıştır.

Koç (2007) tarafından yapılan çalışmada, katılım sürecinde, “Avrupa Birliği Müktesebatının üstlenilmesine ilişkin Türkiye Ulusal Programı” gereğince Avrupa Birliği Organik Tarım yönetmeliğinde yapılan ekler ve değişiklikler ile bitkisel, hayvansal ve su ürünleri de kapsayacak Grafikte hazırlanarak 11.07.2002 tarih ve 24812 sayılı Resmi Gazete de, “Organik Tarımın Esasları ve Uygulamasına ilişkin Yönetmelik” yayınlanmıştır. Organik ürünlerin üretimi, tüketimi ve denetlenmesine dair kanun tasarısı Hükümetin acil eylem planı içerisinde yer almış ve 5262 sayılı “Organik Tarım Kanunu” 03.12.2004 tarihli ve 25659 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Bu Kanuna gereğince hazırlanan “Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına Đlişkin Yönetmelik” 10.06. 2005 tarihli ve 25841 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Gökçe (2007) tarafından yapılan çalışmada, organik tarımda üretim olarak önemli paya sahip şehirlere bakıldığında, üretim hacmi bakımından en fazla üretim Şanlıurfa’da yapılmaktadır. 2006 yılı verilerine göre Şanlıurfa’da en fazla üretimi yapılan ürün organik pamuktur. Bölgede en fazla yetiştirilen ürünler pamuk, buğday, mercimek ve arpadır. Ayrıca organik mercimek üretiminde de iki kata yakın artış görülürken, buğday ve arpa üretim miktarlarında düşüş görülmüştür.

Merdan (2007) tarafından yapılan çalışmada, Gümüşhane ilini odak alarak gerçekleştirdiği araştırmada söz konusu ilin mevcut potansiyel varlıkları ve kurulu sınai kapasitesi düşünüldüğünde mevcut yatırımların verimli bir Grafikte sürdürülmesi ve geliştirilmesi zorunluluğundan ötürü organik tarımın diğer geleneksel sektörler denli destek verilmesi ve bilinç geliştirme çabalarına katkı sağlanması gereken bir alan olduğu bulgulanmıştır.

Koç ve Babadoğan (2008) tarafından organik tarım ürünlerinin Türkiye’de üretimi ve dış ticareti araştırılmıştır, organik meyve ve sebzeciliğin Avrupa’da günümüzde en çok talep gören organik sektörlerin başında geldiği ve bu alanda büyük potansiyele sahip ülkemizin

(25)

dış gelişmeleri dikkatle izlemesini gerekliliği vurgulanmıştır. Organik tarım ve örtü altı tarım son yıllarda artan bir talep doğrultusunda hızla gelişen bir tarım faaliyeti haline gelmiştir.

Tarım ve Köy Đşleri Bakanlığı (2008) tarafından yapılan araştırmaya göre, organik ürünlerin iç pazarda değerlendirilmesi, doğrudan üreticiden tüketiciye veya belirli bir pazarlama ağı ile üreticiden süpermarketler vasıtasıyla tüketiciye olmakta bunun yanı sıra ciddi miktardaki organik ürün, üreticiden gıda sanayine yönlenmekte, gıda sanayinin işlediği ürünlerin büyük kısmı yurt dışına gönderilmekte, küçük bir bölümü de organik marketler veya süpermarketlerin organik ürün reyonlarında tüketiciye sunulmaktadır.

Gök (2008) tarafından yapılan çalışmada, AET bünyesinde meydana gelen organik tarımla ilgili gelişmelere uyum sağlamak üzere Tarım ve Köy Đşleri Bakanlığı çeşitli kurum ve kuruluşların işbirliği ile yönetmelik hazırlama çalışmalarına başlamış ve “Bitkisel ve Hayvansal Ürünlerin organik Metotlarla Üretilmesine Đlişkin Yönetmelik” 24 Aralık 1994 tarih ve 22145 sayılı Resmi Gazete de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.

T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı (2009) verilerine göre, organik meyvelere örnek teşkil eden organik kayısı ve organik sebzelere örnek teşkil eden organik domatesin ve ülkemizde organik olarak üretilen diğer meyve ve sebzelerin iller bazındaki üretimi harita üzerinde gösterilmiştir. Buna göre en çok organik kayısı, Malatya, Kahramanmaraş, Isparta ve Antalya’da, Organik domates ise, Bursa, Isparta, Kahramanmaraş, Manisa, Đzmir ve Balıkesir’de yetiştirilmektedir.

T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Sivas Đl Tarım Müdürlüğü (2010) Kırsal alana dönük olarak hazırlanan kalkınma politikaları; kırsal alandaki toplumların ekonomik, toplumsal ve kültürel olanaklarını geliştirmek, bu toplumları ulusal yaşam düzeyine kavuşturmak, onların ulusal gelişmeye bütünüyle katılımlarını sağlamak üzere, toplum ve devletin birleşik çabaları sonucu ortaya çıkan ilerlemeyi kapsayan politikalardır.

(26)

3. MATERYAL VE YÖNTEM

Çalışmanın ana materyalini Sivas ili Ulaş ilçesine bağlı 4 farklı köyde toplam 30 üreticiden Mart-Mayıs 2009 tarihleri arasında anket yolu ile elde edilen orijinal veriler oluşturmaktadır.

Bu çalışmada organik tarım sertifikasına sahip ve BTC-SÜRKAL projesi kapsamında yer alan 2 köydeki bütün organik örtü altı sebze üreticileri ve proje kapsamında yer alan aynı dönemlerde üretime başlanmış olan konvansiyonel örtü altı üretim yapan diğer 2 köydeki 15 üretici ile görüşülmüştür. Üreticilere uygulanan anket formları tasarlanırken alınacak cevapların anlamlı ve kullanılabilir olmasına dikkat edilmiştir: Organik örtü altı sebzecilik ve konvansiyonel örtü altı sebzecilik anket formları benzer sorular içermektedir. Anketlerin yanıtlanmasında üreticiler ile yüz yüze görüşme yöntemi uygulanmış ve üreticilerin soruları en doğru şekilde anlaması ve cevaplandırması sağlanmıştır. Anketlere cevap veren üreticiler, çiftçi kayıt sistemine göre arazi sahibi durumundaki çiftçilerdir.

Anketlerin analizi SPSS 17 istatistik paket programı ile gerçekleştirilmiş olup, bütün sorulara ait yanıtlar yüzde ve frekans değerlerine göre incelenmiştir. Sorular organik tarım ve konvansiyonel örtü altı tarım sonuçlarına göre düzenlenmesi yanı sıra, toplamda çıkan sonuçlar da incelenmiştir. Sonuçlar grafik ve çizelge olarak sunulmuştur. Đki değişkenin sonuçlarına göre karşılaştırmalarda çapraz çizelgeler kullanılmıştır (Bülbül, 2001).

(27)

4. ARAŞTIRMA BÖLGESĐ HAKKINDA GENEL BĐLGĐLER

4.1.Topoğrafik Yapı

Sivas ilinin topografyası ülkenin genel topoğrafik yapısına paralel olarak batıdan doğuya doğru gittikçe yükselir ve sarplaşır. Đl sınırları içindeki iki büyük dağ silsilesi ise Kızılırmak vadisinde yer alan ve doğuya uzanan Kuzey Sıra Dağları ile Şarkışla sınırlarında başlayıp ilin ortalarına kadar uzanan Tecer Sıra Dağlarıdır.

Sivas ili genel olarak bir yayla görünümünde olup, tek veya sıradağlar arasında açılmış vadiler, çukurda kalmış ovalar ve yüksek düzlükler şeklindedir. Đl sınırları içerisinde Kızılırmak, Kelkit Çayı ve Çaltı Çayı olmak üzere 3 önemli vadi yer alırken, önemli düzlükler daha çok Kangal, Şarkışla ve Hafik-Zara bölgelerinde bulunmaktadır. Suşehri ilçesinde bulunan ova ise yüzölçümü bakımından fazla büyüklük arz etmese de yetiştirilen ürün yelpazesi bakımından büyük bir öneme sahiptir.

Su bakımından oldukça zengin kaynaklara sahip olan ilde en önemli akarsu kaynakları Kızılırmak, Yeşilırmak ve Tohma Çayı olup, en önemli durgun su kaynakları Hafik, Lota ve Gökpınar gölleridir.

4.2.Meteorolojik Veriler

Đl topraklarının Kızılırmak havzasına giren bölümünde karasal iklim, Yeşilırmak havzasına giren bölümünde Karadeniz ardı iklimi, Fırat Havzası’na giren bölümünde ise Doğu Anadolu iklimi hakimdir. Đlde kış ayları soğuk ve sert olup bol kar yağışlı, yaz ayları ise sıcak ve kurak geçer. Yaz mevsimi kısa süreli olup, kış ve yaz mevsimleri arasında sıcaklık farkı büyük olduğu gibi gece ve gündüz arasındaki fark da büyüktür.

Đlkbahar ve sonbahar ayları yağışlı geçen ilde, yıllık 420 mm. yağış ortalamasının %36’sı ilkbahar, %32’si kış, %22’si sonbahar ve %10’nu yaz mevsiminde görülür. Nisan ve Mayıs aylarında yağışlar azami düzeye ulaşırken, en düşük yağış ise Temmuz-Ağustos aylarında düşmektedir ( 4-7 mm).

(28)

Đl ve ilçe merkezlerine ait meteorolojik parametrelere göre; yıllık ortalama sıcaklık 9,0ºC, yıllık en yüksek sıcaklık ortalaması 36,1ºC, yıllık minimum sıcaklık ortalaması -23,1ºC, ortalama yağış miktarı 362,9 mm, yıllık nispi nem ortalaması ise yüzde 59’dur.

4.3. Đl Arazisinin Dağılımı

2.848.767 hektar alana sahip Sivas il topraklarının %43’ünü tarım, %42’sini çayır-mera, %12’sini orman ve fundalık, %3’ünü de tarım dışı alanlar oluşturmaktadır. Đlde tarım yapılan 1.216.707 hektarlık arazinin %28,49’luk kısmını oluşturan 346.647 hektar alanda yapılan kuru tarım V-VIII. sınıf araziler üzerinde bulunmaktadır. Bu araziler toprak yapısı ve topoğrafik şartlar bakımından işlemeye ve ekonomik üretim yapmaya elverişli olmadıkları gibi bu gibi topraklar üzerinde yapılan işlemeler erozyonu daha da hızlandırmaktadır.

4.4. Tarımsal Nüfus Yapısı

Sivas ilinde işgücünün sektörel dağılımına bakıldığında, tarım ve hayvancılığın ilde çok büyük ekonomik etkinliğe sahip olduğu görülmektedir. Đldeki iktisaden faal nüfusun %66,5’ini oluşturan tarım sektöründe çalışanların %54,7’sini kadınlar, %45,3’ünü erkekler oluşturmaktadır. Tarım sektöründe yer alan faal nüfusun %91,6’sının kırsal kesimde yaşadığı dikkati çekmektedir.

4.5. Đşletme Büyüklüğü ve Arazi Dağılımı

2001 yılında DĐE tarafından yapılan “VII. Genel Tarım Sayımı Tarımsal Đşletmeler Anketi”ne göre, Sivas’ta yer alan tarımsal işletme başına düşen ortalama toprak büyüklüğü 95 dekar olup, 60 dekar olan Türkiye ortalamasından 35 dekar daha fazladır. Ayrıca aynı ankette, Sivas’ta toplam 78.953 tarımsal işletme olduğu ve bunun %1,26’sının arazisinin olmadığı, geriye kalan %98,74’ünün ise 7.467.539 dekarlık araziyi işlediği belirtilmektedir. Toplam işletme sayısının %32,25’i gibi büyük bir oranını oluşturan 20-49 dekar arazi büyüklüğüne sahip olan işletmeler, toplam işlenen arazinin ancak %11,02’sini işlemektedir. Đşletme arazisi bakımından %35,41 ile en büyük paya sahip olan işletmeler 200-499 dekar

(29)

arazi büyüklüğüne sahip olan işletmelerdir. Đlde 5.000 dekardan büyük arazi işleyen sadece 2 işletme bulunmakta iken, toplam işlenen arazi içindeki payı %1,25’dir. Đldeki tarım işletmeleri daha çok 20-199 dekar arasında arazi büyüklüğüne sahip işletmeler iken, toplam işletme arazisi açısından da 20-499 dekar işletme büyüklüğüne sahip şirketlerde yoğunluk görülmektedir.

4.6. Tarım Arazisinin Kullanımı

2004 yılı itibariyle, Sivas ili tarım arazisinin %64,28’i tarla alanı, %0,48’i meyvelik, %0,14’ü sebzelik, %0,06’sı bağlık alan olarak kullanılırken, %33,95’i çeşitli nedenlerden dolayı kullanılmamaktadır. Toplam 782.126 hektar olan tarla alanının 504.046 hektarı ekilirken, 278.080 hektarı (%35,55) nadasa bırakılmıştır.

Sivas’ta tarımsal üretimde toprak işleme konusunda ortaya çıkan en büyük eksikliklerden birisi nadas diğeri ise tarıma elverişli olduğu halde kullanılmayan tarım arazisidir. Sivas’ta tarıma elverişli olduğu halde kullanılmayan arazi oranı %33,95’e (413.115 hektar) ulaşmaktadır. En fazla kullanılmayan tarım arazisine sahip ilçelerin başında ise Gürün ve Divriği ilçeleri gelmektedir.

Kullanım dışı tarım arazisi oranın yüksek olmasında en önemli etkenler arasında sulama yetersizliği, tarımsal altyapının sağlanamaması ildeki verim ortalamalarının düşük olması ve tarımsal maliyetin yüksek olmasından dolayı tarımsal üretime olan ilginin gün geçtikçe azalması sayılabilir.

Tarım arazilerinin dağılımı ilçeler bazında incelendiğinde, en fazla tarım arazisine sahip olan Kangal ilçesinin aynı zamanda en geniş tarla alanına sahip olduğu da görülmektedir. Đl toplamında sadece %0,14 gibi çok düşük oranlarda olan sebzelik alanların %18’i Gemerek, %17’si Divriği, %16’sı ise Koyulhisar ilçesinde yer almaktadır. Geriye kalan %41’lik bölümü ise diğer ilçelere dağılmakla beraber, Đmranlı, Doğanşar, Hafik ve Altınyayla ilçelerindeki sebzelik alanlar yok denecek kadar azdır.

(30)

Đlde meyveciliğin en fazla geliştiği ve meyvecilik yapılan tarım alanının %33’üne sahip Gürün ilçesini Koyulhisar ve Merkez ilçesi izlemektedir. Toplam tarım arazisi içerisinde %0,6 gibi çok düşük orandaki bağlık alanlar sadece altı ilçede yer almakta olup, %56’lık bölümü Divriği ilçesi sınırlarındadır.

Tarım yapılan araziler içerisinde tarla alanlarından sonra yer alan çayır arazileri il genelinde tüm ilçelerde geniş alanlar kaplamaktadır. En geniş çayır arazisi 2.500 hektar ile Kangal ilçesinde bulunurken, en küçük çayır arazisine sahip ilçe 50 hektar ile Đmranlı ilçesidir. Toplam tarım arazileri içerisinde küçümsenemeyecek kadar fazla oranlarda olan ve yıllar itibariyle değişiklik gösteren nadas alanlarının son beş yıldaki ortalaması %38,32’dir. 2001 ve 2002 yıllarında artan nadas alanları, nadas alanlarının daraltılması çalışmaları sonucunda günümüze kadar gerileyerek 2004 yılı itibariyle %35,55 oranına düşmüştür. Son yıl itibariyle en fazla nadas alanına sahip ilçe Kangal ilçesi olurken, Merkez ilçesi ve Şarkışla onu izlemektedir. En az nadas alanı ise Doğanşar ve Gölova ilçelerindedir.

4.6.1. Bitkisel Üretim

Đlde bitkisel üretim olarak akla ilk olarak tarla ürünleri gelmektedir. Tarla ürünleri içerisinde hububat ilk sırada yer alırken, endüstri bitkileri ve yem bitkileri de tarla ürünleri içerisinde önemli bir yere sahiptir. Đlde yıllık yağış toplamın az ve mevsimlere göre dengesiz dağılması kuru tarım sistemine sebep olmaktadır. Bu nedenle, hububat üretiminde nadas yoğun bir şekilde uygulanmaktadır.

Đlde hüküm süren sert iklim koşulları sebebiyle sebze ve meyve üretimi fazla gelişememiş ve bu nedenle öz tüketime yönelik, daha çok ek gelir getirici olarak yapılmaktadır. Ancak, sert iklim koşullarına uygun vişne, elma, armut ve dut üretimi yapılmaktadır.

4.6.2. Tarla Ürünleri Üretimi

Sivas ilinde bitkisel ürünler üretimi içerisinde en önemli gelir kaynağı olarak ilk sırada yer alan tarla ürünleri hububat, yem bitkileri, endüstri bitkileri ve yemeklik baklagiller olmak

(31)

üzere dört ana grup altında değerlendirildiğinde gerek üretim miktarı gerekse ekiliş alanı açısından ilk sırada hububatlar gelmektedir. Üretim miktarı açısından %56 ile ilk sırada yer alan hububatları %29 ile endüstri bitkileri izlerken, ekiliş alanı açısından da %86 ile ilk sırada bulunan hububatları %9 ile yem bitkileri izlemektedir.

Yemeklik baklagiller ürün grubu içerisinde gerek üretim miktarı gerekse ekilen alan bakımından nohut ilk sırada yer almakta olup, baklagillerin %78’ini oluştururken, kuru fasulye ve yeşil mercimek çok daha az miktarlarda üretilmektedir. Ayrıca son iki yılda kırmızı mercimek üretimine başlanarak üretim çeşitliliği artırılmaya çalışılmaktadır. Çoğunlukla III. ve IV. alt bölgelerde yapılan baklagil tarımı en fazla Gölova ilçesinde yapılmakta ve ilçenin toplam tarım alanının %6’lık kısmında baklagil üretimi gerçekleştirilmektedir. Ayrıca Akıncılar ve Suşehri ilçelerinde de baklagil bitkileri üretim alanı il ortalamasının oldukça üzerinde yer almaktadır.

Tarla bitkileri içerisinde üretim miktarı açısından %29’luk paya sahip olan endüstri bitkileri içerisinde şeker pancarı %88’lik üretim miktarı payı ile en büyük paya sahiptir. Tarla bitkileri içerisinde en yüksek verime sahip olan şeker pancarı hektar başına 42.912 kg verimle üretilmektedir. Endüstri bitkileri içerisinde patates de geniş alanlarda üretilir ve yüksek verim alınırken, ayçiçeği ekilen alanlarda ve üretim miktarında düşmeler görülmektedir. Toprak ve iklim sınıflandırmasının yanı sıra üreticilerin henüz tam olarak ayçiçeği üretim tekniklerini öğrenememiş olması bu alandaki üretimde büyük zorluklar yaratmaktadır.

Đlde bitkisel üretimin yanı sıra hayvancılığında en önemli ekonomik faaliyetlerden biri olması yem bitkileri üretimini önemli hale getirmektedir. Bu bağlamda, çayır ve mera alanlarının fazla olmasının yanı sıra ekilen tarla alanlarının %9’u yem bitkileri üretimine ayrılmıştır. Đlde yem bitkisi olarak daha çok yonca ve korunga ekilirken, hasıl ve silaj mısırda fazla miktarlarda üretilmektedir. Son zamanlarda desteklemelerin, kooperatifleşmenin ve süt toplama merkezlerinin sayısındaki hızlı artışa paralel olarak silajlık mısır üretimi artmaktadır. Son üç yılda ise triticale üretimi gerçekleştirilmiş fakat son yılda gerek ekilen alan gerekse üretim miktarı açısından azalma olmuştur.

(32)

4.6.3. Sebze Üretimi

Đl tarım alanlarının %0,14 gibi oldukça küçük bir bölümünde gerçekleştirilen sebze üreticiliğinin gelişmesini engelleyen en büyük etken sert iklim koşullarıdır. Ek gelir yada kendi öz tüketimini karşılamaya yönelik olarak sebze yetiştiriciliğinde daha çok yaprağı ve meyvesi yenen sebzelerden lahana, domates, biber, karpuz, kavun, hıyar, kabak ve fasulye üretimi yapılmaktadır.

Yıllar itibariyle bakıldığında söz konusu ürünlerin üretim miktarında belirgin azalmalar gözlenmiş fakat 2004 yılında tekrar artış gözlenmiştir. Đl genelinde 2004 yılı itibariyle 1.740 hektarlık alanda sebze üretimi yapılarak 26.305,3 ton sebze elde edilmiştir. Bu üretim değerinin büyük bölümünü meyvesi yenen sebzeler oluştururken, yaprağı yenen sebzeler ve baklagil sebzeler de önemli oranlarda bulunmaktadır.

4.6.4. Meyve Üretimi

Sivas ilinde hayvancılığın ve hububat üretiminin yanı sıra ek bir gelir kaynağı ya da ailelerin kendi tüketimlerine yönelik olarak yapılan meyvecilik fazla gelişmiş değildir. Ancak son yıllarda uygulanan meyveciliği geliştirme çalışmaları neticesinde bu konuda belirgin bir artış görülmektedir.

Đlde yetiştirilen meyveler yumuşak çekirdekliler, sert çekirdekliler, sert kabuklular ve üzümsü meyveler olmak üzere dört ana grup altında toplanmaktadır. 2004 yılı verilerine göre, %59’luk üretim payı ile ilk sırada yer alan sert çekirdekli meyveleri %35 ile yumuşak çekirdekliler, %4 ile sert kabuklular, %2 ile de üzümsü meyveler izlemektedir. Üretim miktarlarına paralel olarak meyve ağaçlarındaki dağılımda üretim miktarı ile doğru orantılı olarak değişmekte ve sert-yumuşak çekirdekli meyve ağaçları ildeki meyve ağaçlarının %94’ünü oluşturmaktadır.

(33)

4.6.5. Örtü Altı Tarım

Sivas ilinde örtü altı tarım diğer bir ifade ile seracılık daha yeni yeni gelişmeye başlamaktadır. 2000 ve 2001 yıllarında sadece 5 ilçede 59 hane/işletme tarafından 13,3 dekarlık alanda örtü altı tarımı yapılmaktayken, 2002 yılında ise seracılık yapan ilçe sayısı 11’e, işletme sayısı 185 ve alan miktarı da 57 dekara çıkmıştır. 2004 yılı itibariyle ise 2000 yılına oranla artarak işletme sayısı 210’a çıkmasına rağmen, örtü altı tarım için kullanılan alan miktarında herhangi bir değişiklik olmayıp 57 dekarda kalmıştır. Çünkü Sivas’da iklim sera tarımı için kısıtlayıcı bir faktördür.

Seracılık faaliyetleri ilçeler bazında değerlendirildiğinde, en fazla işletme/hane sayısına sahip ilçenin Suşehri ilçesi olduğu, onu Koyulhisar ve Altınyayla ilçelerinin izlediği görülmektedir. En fazla işletme sayısı Suşehri ilçesinde olmasına karşın en geniş sera alanına sahip ilçe Altınyayla’dır.

Seralarda yetiştirilen ürünler bazında en geniş alan kapsayan ve en fazla ürün alınan sebzeler domates ve hıyardır. Bu sebzeleri göbekli ve kıvırcık marul, biber, patlıcan, sakız kabağı, ıspanak, nane, maydanoz ve yeşil soğan izlemektedir.

(34)

5. ARAŞTIRMA BULGULARI VE SONUÇLAR

5.1. Üreticilerle Đlgili Genel Bilgiler

Çalışmanın bu bölümünde üreticilerle ilgili genel bilgiler verilmiştir.

5.1.1. Üreticilerin yerleşim yerleri

Üreticilerin yerleşim yerleri Grafik 5.1. de verilmiştir.

80% 20%

Boğazdere Kurtlukaya

Konvansiyonel Örtü Altı Sebze Yetiştiriciler

27%

73%

Hacımırza Karaşar

Organik Örtü Altı Sebze Yetiştiriciler

Grafik 5.1. Yerleşim Yeri

Bölgede organik ve konvansiyonel sebze üretimi yapan üreticiler sertifikalandırma sistemi ve projenin uygulama alanındaki üreticilerin talepleri nedeni ile farklı köylerde yer almaktadır. Proje kapsamında Hacımirza ve Karaşar köylerinde tarımsal alanların tamamına yakını organik tarım sistemine kayıtlı olup yasal yükümlülüklerini yerine getirmektedirler. Konvansiyonel örtü altı sebzecilik yapanların %80’ni (12) Boğazdere köyünde, kalan %20’si ise Kurtlukaya köyünde yaşamaktadır. Organik örtü altı sebzecilik ile uğraşan 15 kişiden 11’i Karaşar, kalan 4’ü ise Hacımirza köyünde yaşamaktadır.

(35)

5.1.2 Üreticilerin Yaş Dağılımı

Çizelge 5.1 de üreticilerin yaş dağılımları verilmiştir. Çizelge 5.1. Yaş dağılımı

Organik Örtü Altı Sebze

Konvansiyonel

Örtü Altı Sebze Toplam Yaş Grupları Frekans % Frekans % Frekans %

17-35 yaş 3 20,00 - - 3 10,00

36-45 yaş 6 40,00 2 13,33 8 26,66

46-55 yaş 5 33,33 6 40,00 11 36,66

56 + 1 6,66 7 46,66 8 26,66

Toplam 15 100 15 100 30 100

Organik örtü altı sebzecilik ile uğraşanların %20’si 17-35 yaş, %40’ı 36-45 yaş, %33’ü 46-55 yaş ve %7’si 56 yaşın üstündedir. Konvansiyonel örtü altı sebzecilik ile uğraşanların ise %13’ü 36-45 yaş, %40’ı 46-55 yaş aralığında ve %47’si ise 56 yaş ve üzerindedir. Toplamda ise 17-35 yaş aralığında %10, 36-45 yaş aralığında %27, 46-55 yaş aralığında %37 ve 56 ve üstü yaşta %27 kişi bulunmaktadır.

5.1.3 Üreticilerin Öğrenim Durumları

Üreticilerin öğrenim durumuna ilişkin bilgiler Çizelge 5.2 de verilmiştir. Çizelge 5.2. Öğrenim Durumu

Organik Örtü Altı Sebze

Konvansiyonel

Örtü Altı Sebze Toplam

Frekans % Frekans % Frekans %

Okuryazar olmayan 1 6,66 5 33,33 6 20,00 Okuryazar 2 13,33 1 6,66 3 10,00 Đlköğretim 10 66,66 8 53,33 18 60,00 Meslek Lisesi 1 6,66 - - 1 3,33 Yüksekokul 1 6,66 1 6,66 2 6,66 Toplam 15 100 15 100 30 100

Organik örtü altı sebzecilik ile uğraşanların büyük bir kısmı olan %67’si ilkokul mezunu iken konvansiyonel örtü altı sebzecilik yapanların da büyük bir kısmı %53’ü ilköğretim mezunudur. Konvansiyonel örtü altı sebzecilik ile uğraşanların %33’ü okuryazar değil iken,

(36)

yüksekokul mezunu bir kişi bulunmaktadır. Đşletmeler ortalaması da (%60) ilkokul mezunudur.

5.1.4.Üreticilerin Meslek Durumu

Üreticilerin meslek durumuna ilişkin bilgiler Çizelge 5.3 de verilmiştir. Çizelge 5.3 Üreticilerin Meslek Dağılımı

Meslek

Organik Örtü Altı Sebze

Konvansiyonel

Örtü Altı Sebze Toplam

Frekans % Frekans % Frekans %

Çiftçi 12 80,00 6 40 18 60,00 Kadın Çiftçi 3 20,00 8 53 11 37,00 Mali Müşavir, Çiftçi 0 - 1 7 1 3,00 Toplam 15 100 15 100 30 100

Organik örtü altı ve konvansiyonel örtü altı sebzecilik ile uğraşanların meslek dağılımları incelenmiştir. Bu soruda arazi sahibi üreticilerin verdiği cevaplara göre örtü altı alanlarla daha çok eşlerinin ilgilendiği ortaya çıkmıştır. Organik örtü altı sebzecilerin büyük bir kısmı (%80’i), konvansiyonel örtü altı sebze yetiştiricilerinin %40’ı erkek çiftçidir. Kalan %20’si kadın çiftçilerdir. Konvansiyonel örtü altı sebzecilik yapanlardan %53’ü ev hanımıdır. Toplamda erkek çiftçilerin sayısı kadın çiftçilerin sayısından daha fazla çıkmıştır. 1 çiftçi aynı zamanda mali müşavir olduğunu belirtmiştir.

5.1.5. Ailedeki Birey Sayısı

Organik örtü altı ve konvansiyonel örtü altı sebzecilik ile uğraşanların ailelerindeki birey sayısı incelenmiştir. Đncelenen ailelerde organik sebzecilik yapanların %60’ı 6 kişi ve daha az bireyden ailelere sahip iken, konvansiyonel örtü altı sebzecilik yapanların %93’ü 6 ve daha az kişiden oluşan aileye sahiptir. 12 ve daha fazla aileye sahip sadece 2 katılımcı

(37)

çıkmıştır. Ailedeki toplam birey sayısı bakımından genelde az bireyli ailelerin olduğu belirlenmiştir. Ailedeki birey sayısına ilişkin bilgiler Çizelge 5.4 de verilmiştir.

Çizelge 5.4. Ailedeki Toplam Birey Sayısı Ailedeki Birey

Sayısı

Organik Örtü Altı Sebze

Konvansiyonel

Örtü Altı Sebze Toplam

Frekans % Frekans % Frekans %

1-3 kişi 1 6,66 9 60 10 33,33 4-6 kişi 8 53,33 5 33,33 13 43,33 7-9 kişi 4 26,66 1 6,66 5 16,66 9 kişi + 2 13,33 - - 2 6,66 Toplam 15 100 15 100 30 100 5.1.6. Mesleki Deneyim

Çalışmada organik örtü altı ve konvansiyonel örtü altı sebzecilik ile uğraşanların meslekî deneyimleri incelenmiştir. Aşağıdaki grafikte de görülebileceği gibi organik sebze yetiştiricilerinin %47’si 20-29 yıldır tarım yapmaktadır. %40’ı ise 30-49 yıldır tarımla uğraşmaktadır. Üreticilerin tarımla uğraştıkları süreye ilişkin bilgiler Grafik 5.2 de verilmiştir.

Grafik 5.2. Üreticilerin Tarımla Uğraştıkları Süre (Yıl )

8% 4% 13% 7% 47% 8% 29% 40% 62% 50% 23% 11% 0% 10% 20% 30% 40% 50% 60% 70% Organik Örtü Altı Sebze Konvansiyonel

Örtü Altı Sebze Toplam

0 -9 yıl 10 -19 yıl 20 -29 yıl 30 -49 yıl 50 yıl +

(38)

Konvansiyonel örtü altı sebzecilik yapanların ise büyük bir kısmı olan %62’i si 30-46 yıl arasında tarımla uğraşmaktadır. %23’ü ise 50 yıl ve daha fazla yıldır tarım yapmaktadır. Toplamda ise katılımcıların yarısı 30-49 yıldır, %29’u ise 20-29 yıldır tarım yapmaktadır. Buradan da anlaşılacağı üzere konvansiyonel sebze üretimi yapan üreticilerin daha uzun yıllardır tarımla uğraştıkları tespit edilmiştir.

5.1.7. Kooperatiflere Üyelik Durumu

Üreticilerin üye oldukları kooperatiflere ait bilgiler Grafik 5.3 de verilmiştir.

69% 31%

Evet Hayır

Konvansiyonel Örtü Altı Sebze Yetiştiricileri

60% 40%

Evet Hayır

Organik Örtü Altı Sebze Yetiştiricileri

Grafik 5.3. Kooperatife Üyelik Durumu

Çalışmada organik örtü altı ve konvansiyonel örtü altı sebzecilik ile uğraşanların kooperatiflere üyelik durumları da ele alınmıştır. Organik sebze üreticilerine tarımsal bir kooperatife üye olup olmadıkları sorulduğunda 9’undan (%60) evet, kalan 6 katılımcıdan hayır cevabı alınmıştır. Konvansiyonel örtü altı sebze yetiştiricileri ise %69’u evet derken, %31’i hayır demiştir. Toplamda ise 30 kişiden 15’i bir kooperatife üyedir. Sivas genelinde örgütlenme ve birlikte iş yapma durumu başarısız örneklerin çokluğu nedeni ile sınırlıdır. Üreticiler bu anlamda girdi desteği sağlayabildikleri Tarım Kredi ve Pankobirlik

(39)

üyeliklerini belirtmişlerdir fakat bölgelerinde münfesih durumdaki tarımsal kalkınma kooperatiflerine de üye olanlar vardır ama bunu ankette belirtmemişlerdir. Üreticilerin üye olduğu kooperatiflerin hangileri olduğu Çizelge 5.5. de verilmiştir.

Çizelge 5.5. Üye Olunan Kooperatifler

Üye Olunan Kooperatifler

Organik Örtü Altı Sebze

Konvansiyonel Örtü Altı

Sebze Toplam

Frekans % Frekans % Frekans %

Pankobirlik 1 17 1 11 2 13

Tarım Kredi 4 67 7 78 11 73

Her iki kooperatife üyelik 1 17 1 11 2 13

Toplam 6 100 9 100 15 100

Organik örtü altı sebze üretimi yapan üreticilerin %17’si Pankobirlik, %67’si Tarım Kredi ve kalan %17’si ise birden fazla kooperatife üyedir. Konvansiyonel örtü altı sebze yetiştiricileri ise %11’i Pankobirlik, %78’i Tarım Kredi ve kalan %11’i de birden fazla kooperatife üyedir. Toplamda ise kişilerin %73’ü Tarım Krediye üyedir.

5.1.8. Arazi Kullanım Durumu

Çalışmada organik örtü altı ve konvansiyonel örtü altı sebzecilik ile uğraşanların arazi kullanımları da ele alınmıştır. Đşletmelerle ilgili tarım alanı ve örtü altı tarım alanı büyüklüğü bilgileri Çizelge 5.6. ve Çizelge 5.7.’de belirtilmiştir.

(40)

Çizelge 5.6 Organik örtü altı sebze yetiştiren işletmelerin işlenen alanlarının büyüklüğü Alan (Da) Toplam Đşlenen Alan Kuru

arazi+Nadas Sulu arazi Çayır

Bağ-Bahçe-Sebze

Organik Sebze (m2)* Frekans % Frekans % Frekans % Frekans % Frekans % Frekans %

0-100 4 27 11 73 14 93 3 20 0 0 8 53 101-200 3 20 2 13 1 7 0 0 1 7 7 47 201-300 3 20 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 301-400 2 13 2 13 0 0 0 0 0 0 0 0 401-500 2 13 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 1 7 0 0 0 0 12 80 14 93 0 0 Toplam 15 100 15 100 15 100 15 100 15 100 15 100 *Organik tarım sebze üretim alan birimi metrekare olarak alınmıştır.

Sadece organik örtü altı sebze üretim alanları metre kare ölçü birimiyle verilmiştir. Diğer alanlar için ölçü birimi dekar (da) kullanılmıştır. Toplam işlenen alanda 15 tarımla uğraşan varsa, 14 kişi 100 dekarın altında kuru arazi bıraktığını belirtirken, sulu arazide de 14 üretici 100 dekarın altında alana sahip çıkmıştır. Çayır olarak sadece 3 üretici alan ayırmışken, 1 kişi 101-200 dekar arasında bağ, bahçe ve sebze üretimi için toprak ayırdığını belirtmiştir. Katılımcıların, 7’si 101-200 dekar ve kalan 8 üretici de 100 metre kare ve altı alanda organik tarım için alan ayırdığını belirtmiştir.

Çizelge 5.7. Konvansiyonel örtü altı sebze yetiştiren işletmelerin işlenen alanlarının büyüklüğü Alan (Da) Toplam Đşlenen Alan Kuru arazi+Nadas Sulu arazi Çayır Bağ-Bahçe-Sebze Örtü altı Sebze (m2)* Frekans % Frekans % Frekans % Frekans % Frekans % Frekans %

0-100 5 33 10 67 14 93 0 0 15 100 12 80 101-200 3 20 2 13 1 7 0 0 0 0 2 13 201-300 3 20 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 301-400 3 20 2 13 0 0 0 0 0 0 0 0 401-500 1 7 0 0 0 0 0 0 0 0 1 7 0 0 0 1 7 0 0 15 100 0 0 0 0 Toplam 15 100 15 100 15 100 15 100 15 100 15 100

(41)

Konvansiyonel örtü altı sebze üreticilerden 1 tanesi 400 dekardan daha fazla toplam işlenen alana sahip iken, 3 tanesi 301-400 arası,, 3 tanesi 201-300 arası, 3 tanesi 101-200 arası ve kalan 5 tanesi de 100 dekar ve daha az alana sahip çıkmıştır. Kuru arazi olarak 10 kişi 100 dekar altı alan ayırdığını belirtirken, sulu arazide de 14 üretici 100 dekar altı alan ayırdığını belirtmiştir. Konvansiyonel örtü altı sebze üreticilerinden 12 üretici 100 metrekare alan ayırmışken, 2 üretici ise 101-200 metre kare ayırdığını belirtmiştir.

5.1.9. Pazarlama Durumu

Üreticilerin satış ve pazarlama durumuna ait bilgiler Grafik 5.4 de verilmiştir.

Grafik 5.4. Organik Sebzelerin Satış ve Pazarlaması Konusundaki Sorunlar

Çalışmada organik örtü altı ve konvansiyonel örtü altı sebzecilik ile uğraşanların pazarlamaya yönelik algı ve yaklaşımları da incelenmiştir. Organik örtü altı sebzecilerin %47’lik kısmı yetiştirdikleri organik sebzeleri pazarlarken sorunlarla karşılaştıklarını dile getirmişlerdir. Haneye yönelik üretim yaptığını belirterek yetiştirdikleri organik sebzeleri

7% 7% 7% 47% 47% 93% 0% 10% 20% 30% 40% 50% 60% 70% 80% 90% 100% Organik Örtü Altı Sebze Konvansiyonel Örtü Altı Sebze Toplam Sorunum yok Haneye yönelik üretim yapıyorum Sorunlarım var

(42)

satma niyetinin olmadığını belirten katılımcıların oranı %46’dır. Organik ve konvansiyonel örtü altı üretim yapan işletmeler toplam olarak ele alındığında %93 oranında haneye yönelik üretim yapıldığı belirtilmiştir. Buradan anlaşılacağı üzere üreticilerin büyük bir kısmı hane tüketimine yönelik olarak üretim yaptıklarını belirtmiş olmalarına rağmen tüketim fazlası olan büyük miktarlarında köy içi ve ilçe pazarlarında satışa sunulduğu bilinmektedir. Sorun olarak görülen ise üreticilerin bireysel olarak satış yapmaya çalışmaları ve birlikte satış konusunda isteksiz olmalarıdır.

Üreticilerin satış yaptıkları yere ait bilgiler Grafik 5.5 de verilmiştir.

22% 64% 14% Köyde Đlçe pazarında Diğer: hane için

Organik Örtü Altı Sebze

13% 54% 33% Köyde Đlçe pazarında Diğer: hane için

Konvansiyonel Örtü Altı Sebze

Grafik 5.5. Yetiştirilen Ürünlerin Satıldığı Yer

Organik örtü altı sebze üreticilerinin %59’u ürünlerini ilçe pazarlarında sattığını belirtirken, %17’sini köyde satmaktadır. Kalan %24’lük kesim ise hane için üretim yaptıklarını

(43)

belirtmiştir. Konvansiyonel örtü altı sebze üretimi yapanların ise %54’ü ilçede satış yaptığını, %33’ü hane içinde tükettiğini ve kalan %13’ü de köyde sattığını belirtmiştir. Organik ürünlerin iç pazarda değerlendirilmesi, doğrudan üreticiden tüketiciye veya belirli bir pazarlama ağı ile üreticiden süpermarketler vasıtasıyla tüketiciye olmaktadır (Tarım ve Köy Đşleri Bakanlığı, 2008). Sivas ili Ulaş ilçesi köyleri örneğinde ise dağıtımın daha çok ilçe pazarı üzerinden yapıldığı ya da yapılmadığı (yani köyde ve hane halkı tarafından tüketildiği) gözlemlenmiştir. 2007 yılında kurulmasına destek sağlanan Ulaş Kalkınma Derneği üreticilerin pazarlama sorununu çözmek için desteklenmektedir.

Dağıtım ve daha büyük pazarlara ulaşma olanağının sağlanması ilçedeki organik tarım bilincini ve bu tarımla uğraşan halkın refahını olumlu etkileyebilecektir. Organik ürünlerin dağıtım kanallarında satılabilmesi için ürünlerin vaktinde ve uygun koşullarda dağıtım kanallarına gelmesi gerekmektedir. Organik ürün tüketen tüketicileri bu ürünleri genel olarak sağlıklı oldukları için tercih ettikleri için ürünlerinde üretimden sonra kısa zamanda müşteriye ulaştırılması gerekmektedir. Çünkü ürünlerin tüketicilere ulaşmasının en ekonomik yolu etkin bir dağıtım ağı kurmaktan geçer (Çağdaş, 2003). Söz konusu sonuçlar organik ürünlerin ya köyde ya da toplayıcı tüccar üzerinden pazarlandığını bulgulayan Erkoyuncu’nun (2008) bulguları ile örtüşmektedir.

5.1.10. Hayvan Varlığı

Çalışmada organik örtü altı ve konvansiyonel örtü altı sebzecilik ile uğraşanların hayvan varlıkları da ele alınmıştır. Grafik 5.6.’da ve Grafik 5.7.’de organik ve konvansiyonel sebze yetiştiricilerinin hayvan varlığı hakkında bilgi verilmektedir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Ortanca değer 2’den farklı olarak çıkan bu değerler wilcoxon testine göre (p<0,05) anlamlı olarak saptanmıştır. Bu sonuçlara ışığında “H 3 )

Yapısında bol miktarda kollagen ve elastik iplikler, damarlar, bağ doku hücreleri, sinirler, yağ ve ter bezleri, kıl folikülleri ile kılı dikleştiren muskulus arrektor

Prognosis in cases with cervical involvement due to brucellosis is worse than in cases involving the lumbar region, and more neurological damage is observed (19).. In a review by

İncelenen işletmelerde üretim dönemine bakıldığında ankete katılan işletmelerin tamamına yakını (%96.49) çift ürün yetiştiriciliği yaparken, geriye kalan

Ancak sebze yetiştiriciliğinde sulama, arazi tesviyesi ve ekim nöbeti (münavebe) daha önemli ve öne çıkan unsurlardır.. Amatör Sebzecilik (Hobi Sebzeciliği)

 İklim koşullarının kısmen veya tamamen kontrol altına alınabildiği ortamlarda yapılan yetiştiriciliğe Örtü Altı Yetiştiriciliği, bu amaca yönelik olarak

Toprak yüzeyini örten malçlama adı verilen çok küçük sistemlerden, alçak tünel, yüksek tünel ve sera denilen yüksek sistemlere kadar, gerek yapı, gerekse örtü

Bu çalışma ile Kumluca ilçesindeki cam ve plastik seralarda bulunan yabancı ot türlerinin tespit edilmesi, tespit edilen türlerin yaşam süreleri, hayat formları ve