• Sonuç bulunamadı

2.4. Fiziksel Uygunluk

2.4.1. Sağlıkla İlişkili Fiziksel Uygunluk Parametreler

Vücut Kompozisyonu

Vücut ağırlığı, bireyin büyüklüğü ya da kütlesine karşılık gelmektedir. Vücut kompozisyonu kas, kemik ve yağ dokularının kesin ve değişken miktarlarındaki vücut ağırlığını gösterir (91). Vücuttaki yağ dokusu fazla olduğu zaman vücuda ekstra yük olarak biner ve kişilerin çalışma kapasitesini düşürür (92). Konu ile ilgili çocuklarda yapılan çalışmalara bakıldığında vücutta yağ oranının artmasının sağlığı ve performansı olumsuz olarak etkilediği bildirilmektedir (93). Özellikle aşırı kilo ve obezite çocukluk döneminde ciddi bir halk sağlığı problemi olarak belirtilmektedir (94). Amerika’da okul öncesi çocuklarda obezite oranı %22,8, okul dönemi çocuklarda %34,2 olduğu belirtilirken (95), ülkemizde bu oranlar sırasıyla %4 (96) ve %7,5 olarak ifade edilmekle (97) birlikte; okul öncesi kilolu çocukların normal yaşıtlarına göre 5 kat daha fazla obezite riski taşıdığı vurgulanmaktadır (98). Ayrıca vücuttaki yağ oranının artması kronik sırt, eklem ve kas ağrısı, hiperlipidemi, koroner kalp hastalığı ve tip 2 diyabet gelişimi gibi obezite ile ilişkili hastalıklara da zemin hazırlamaktadır (99). Dolayısıyla çocukların vücut kompozisyonunun belirlenmesi sağlık ve performansla ilişkili uygunluklarının değerlendirilmesinde önemlidir (93).

Vücut kompozisyonun belirlenmesinde Su Altı Tartı Metodu, Dual-Enerji X- ray Absorptiometre gibi hassas ve doğru sonuçlar veren yöntemlerin yanı sıra skinfold kaliper (deri altı yağ kalınlığı ölçümü), Vücut Kütle İndeksi (VKİ) hesaplaması, bel- kalça oranı, vücut çap ve çevre ölçümleri gibi yöntemler kullanılmaktadır (100).

Kardiorespiratuar Uygunluk

Kardiorespiratuar uygunluk, çalışan kaslara etkin olarak oksijen ve besin ihtiyacını sağlamak için kalp, akciğer ve dolaşım sisteminin yeteneği olarak tanımlanır (101, 102). Başka bir ifadeyle kişinin maksimal bir çalışma sırasında maksimum oranda oksijen kullanma kapasitesi anlamına gelmektedir (103, 104). Ayrıca aerobik egzersiz kapasite olarak da ifade edilir. Bu egzersizler orta şiddetten yüksek şiddete doğru büyük kas gruplarını içeren dinamik egzersizleri kapsar. Böylece ne kadar çok oksijen dokulara ulaşırsa, kişinin yorgunluk oluşmadan o kadar daha çok iş yapabilme veya egzersize devam edebilmesi anlamına gelmektedir (105).

Çocuklarda kardiorespiratuar dayanıklılık puberte döneminde önce kız ve erkekler de benzer artışlar göstermektedir. Puberteden sonra da bu artış her iki cinsiyette devam eder; ancak erkeklerde daha fazla artış gösterir (106). Ayrıca çocukluk döneminde kardiorespiratuar sistemin yüksek seviyede olması ileriki dönemlerde daha sağlıklı bir kardiorespiratuar sistemi belirler (107).

Kardiorespiratuar endurans ve fonksiyonel aerobik kapasiteyi değerlendirmek için maksimal, submaksimal ve saha testleri kullanılmaktadır. Bunlardan dereceli egzersiz testi olan koşu bandı ve bisiklet ergometresinde maksimum oksijen tüketimi direkt olarak hesaplanır ve en kabul gören yöntemlerdir (101). İndirekt yöntemler olan saha testlerinde ise önceden belirlenmiş süre ya da mesafe yürüme, koşma gibi aktivite testleriyle yapılmaktadır. Örneğin 12 dk, 6 dk, 2.4 km gibi (91). Ayrıca egzersiz öncesi ve sonrası kalp atım hızı hesaplanması da kardiorespiratuar uygunluğu tahmin etmede kullanılır (67). Okul öncesi çocuklarda kardiorespiratuar uygunluğu değerlendirmek için 20m mekik koşu testi kullanılmaktadır (108-110). Orijinal 20 m mekik koşu testinden bu yaş aralığına adapte edilmiş maksimal bir testtir. Bu teste göre çocuk 20 m aralıkla belirlenmiş iki çizgi arasında ileri ve geri koşar. Önceden kaydedilmiş bir video sinyaliyle her seferinde 20 m çizgisine ulaşmak zorundadır. Video sinyali “bip” sesi 6,5km/h hızla başlar her dakika 0,5km/h artarak devam eder. Test çocukların hızlarını ayarlayabilmesi için önde ve arkada olmak üzere çocuklarla birlikte koşan iki araştırmacı gerekmektedir. Eğer çocuk arka arkaya iki sinyal arasında çizgiye ulaşamazsa veya yorgunluktan durursa test bitirilir. Tamamlanan tur sayısı skoru belirler. Test sırasında çocukların en iyi skoru yapması için cesaretlendirilir (111).

Kassal Uygunluk

Günlük yaşam aktivitelerini yapmak, ya da belirli bir fonksiyonel aktiviteyi yorgunluk oluşmadan yerine getirmek için minimal seviyede kassal kuvvet ve endurans, kassal fiziksel uygunluk için gereklidir (91). Kas kuvveti, bir kas veya kas grubunun bir dirence karşı maksimum bir kuvvet uygulayabilme yeteneği olarak tanımlanırken, kas enduransı submaksimal bir kuvveti devam ettirebilme yeteneğidir (91, 112).

Çocuklarda kas fibril kompozisyonu değişiklik gösterir ve kas fibril dokusunun olgunlaşmasıyla birlikte kas kuvveti de artar. Bu artış aynı zamanda yaşa, cinsiyete,

gelişme düzeyine, önceki fiziksel aktivite seviyesine ve beden ölçülerine bağlıdır (113). Kuvvet gelişimi çocuklarda puberte dönemine kadar cinsiyet açısından paraleldir (114). Puberteden sonra kız ve erkeklerin maksimal kuvvet gelişimleri birbirinden belirgin şekilde ayrılır. Bu gelişim erkeklerde 20-30 yaş arasında, kızlarda ise 20 yaş civarında zirveye ulaşmaktadır (115). Çocuklarda sağlık ve performans açısından yararları bilindiği için pek çok çalışma kas kuvvetinin artırılmasının önemini vurgulanmaktadır (116, 117).

Kas kuvvet ve dayanıklılığını ölçmek için izometrik, izotonik ve izokinetik yöntemler kullanılmaktadır. İzometrik (statik) kuvveti değerlendirmek için kablolu tensiyometre ve dinamometreler kullanılırken, izotonik kuvveti değerlendirmede bir tekrarlı kaldırılan en yüksek ağırlık, üst ve alt ektremite kuvveti için bench pres ve leg pres yöntemler kullanılmaktadır. İzokinetik yöntemlerde ise bilgisayar ilaveli aletler kullanılır ve kas kuvveti, kas gücü ve kas enduransını ölçmede en geçerli yöntem olarak kabul edilir (91). Bu ölçüm yöntemlerinin dışında kas kuvvetini; ağır bir objeyi fırlatma, el dinamometresiyle kavrama, dikey sıçrama veya uzun atlama gibi aktivitelerle de ölçmek mümkündür (118).

Esneklik

Eklem hareket açıklığını tamamlamak için bir eklem ya da eklemler serisinin hareket yeteneği anlamına gelen esneklik; kemik yapısı, ligamentler ve diğer konnektif dokular tarafından kısıtlanır (101). Vücut tipi, yaş, cinsiyet ve fiziksel aktivite gibi faktörlerden etkilenmektedir. Ayrıca yaşla birlikte yumuşak dokuların elastisitesi ve fiziksel aktivetinin azalması da esnekliği azaltmaktadır (91).

Esneklik, eklemlerin uygun eklem hareket açıklığına sahip olmasını sağlayarak, sakatlanmayı önler, performansı ve aktivite verimliliğini artırır (119, 120). Bu açıdan bakıldığında esneklik her yaş için önemlidir. Bütün yaşlarda kızlar erkeklerden daha fazla esnekliğe sahipken puberte dönemi sonrası bu farklılık daha belirgindir (121). Esnekliği ölçmek için klinik olarak gonyometre, fleksiometre, saha testi olarak otur uzan testi gibi yöntemler kullanılmaktadır (122).

Benzer Belgeler