• Sonuç bulunamadı

Yetişkinlerde sağlık okuryazarlığı ve hasta aktivasyonunun genel sağlığa etkisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yetişkinlerde sağlık okuryazarlığı ve hasta aktivasyonunun genel sağlığa etkisi"

Copied!
99
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C

TRAKYA ÜNİVERSİTESİ

TIP FAKÜLTESİ

AİLE HEKİMLİĞİ

ANABİLİM DALI

Tez Yöneticisi Doç. Dr. Ayşe ÇAYLAN

YETİŞKİNLERDE SAĞLIK OKURYAZARLIĞI VE

HASTA AKTİVASYONUNUN GENEL SAĞLIĞA

ETKİSİ

(Uzmanlık Tezi)

Dr. Kamil YAYLA

(2)

TEŞEKKÜR

Uzmanlık eğitimim boyunca gösterdiği her türlü destek ve yardımlarından dolayı Trakya Üniversitesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve tez danışmanım Doç. Dr. Ayşe Çaylan’a, yardımlarını ve katkılarını esirgemeyen Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. H. Nezih Dağdeviren’e, Doç. Dr. Serdar Öztora’ya ve Yrd. Doç. Dr. Önder Sezer’e, eğitimimde emeği geçen tüm hocalarıma, sevgili aileme ve birlikte çalıştığım tüm asistan arkadaşlarıma sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

(3)

İÇİNDEKİLER

GİRİŞ VE AMAÇ

... 1

GENEL BİLGİLER

... 3

SAĞLIK OKURYAZARLIĞI ... 3

HASTA AKTİVASYONU KAVRAMI ... 10

SAĞLIK OKURYAZARLIĞI VE HASTA AKTİVASYONU ... 14

SAĞLIKLA İLİŞKİLİ YAŞAM KALİTESİ ... 15

GEREÇ VE YÖNTEMLER

... 17

BULGULAR

... 20

TARTIŞMA

... 62

SONUÇLAR

... 70

ÖZET

... 72

SUMMARY

... 74

KAYNAKLAR

... 76

EKLER

(4)

SİMGE VE KISALTMALAR

HAÖ: Hasta Aktivasyonu Ölçeği

SF-36: Short Form-36

(5)

GİRİŞ VE AMAÇ

Dünya Sağlık Örgütü sağlık tanımları sözlüğünde; sağlık okuryazarlığı, bireylerin sağlığını korumak ve sürdürmek için kazanımları doğrultusunda bilgileri anlama ve kullanma yeteneği, bilişsel ve sosyal beceriler olarak tanımlanır. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre sağlık okuryazarlığı bilgi seviyesi ve kişisel beceriler, kişisel ve toplumsal sağlığı geliştirmek için yaşam tarzı değişikleri yapmak üzere harekete geçme başarısını içerir. Böylece sağlık okuryazarlığı broşürleri okumaktan daha fazla anlam içerir. The Committee on Health Literacy of the Institude of Medicine’na göre sağlık okuryazarlığı; herkesi kapsamakta olup, sağlığın korunması ve geliştirilmesiyle, hastalıkların önlenmesiyle, erken tarama, sağlık bakımı ve sağlık politikalarıyla bağlantılıdır. Sağlık okuryazarlığı becerileri; sağlık bilgilerini okumada, grafik yorumlamada, araştırmalara katılma konusunda karar vermede, kişisel ve aile sağlığı için medikal imkanları kullanmada, ilaç doz ve zaman hesaplamada, sağlık veya çevre konularına katılabilmede diyalog ve müzakere yapabilmek için gereklidir. İnsanların sağlık bilgilerine ulaşma imkanı ve bunu etkili kullanma kapasiteleri geliştikçe sağlık okuryazarlığı daha kritik önem kazanır. Sağlık okuryazarlığı genel okuryazarlık üzerine daha bağımlıdır. Düşük okuryazarlık insanların kişisel, kültürel ve sosyal gelişimlerini engelleyerek hem kişilerin sağlığını direk olarak etkiler hem de sağlık okuryazarlığının kendi gelişimini engeller (1).

Aktif hasta, nasıl sağlık durumunu yöneteceğini, nasıl işlevlerini devam ettireceğini ve nasıl sağlığının kötüye gitmesini engelleyeceğini bilen kişi olarak kavramsallaştırılmıştır. Bu kişiler sağlığını yönetebilecek, sağlık ekibiyle işbirliği yapabilecek, sağlık işlevlerini sürdürebilecek, uygun ve yüksek kaliteli bakıma erişebilecek bilgi ve davranışa sahiptir. Yapılan çalışmalarda; hasta aktivasyonu seviyesi yüksek hastalarda, sağlık hizmeti

(6)

gereksinimlerinin karşılanmasının, zamanında sağlık bakımı alınmasının ve sağlık hizmeti sunanların desteğinin artmasının daha muhtemel olduğu bulunmuştur (2).

Bilgi ve becerilerini kullanma yeteneği konusunda kendine güvenen ve motive insanlar büyük olasılıkla sağlığın geliştirilmesi ve sürdürülmesinde aktif katılımcı olurlar. Hasta aktivasyonu benzeri kavramların eklenmesi ile sağlık okuryazarlığı daha ilgi çekici hale gelmiştir ama son iki dekatta sağlık okuryazarlığını değerlendiren temel ölçümler bu yapıyı değerlendiremez; bunlar daha çok bilişsel fonksiyonları ölçerler. Tanımlamalar ve kavramsal modellere göre ikisinin tek bir çatı altında bir terim olarak birleştirilmesi, sağlık okuryazarlığı ve hasta aktivasyonunun sağlık sonuçlarının geliştirilmesine benzersiz katkılarının ihmal edilmesi tehlikesini oluşturabilir. Bugüne kadar birkaç çalışmada sağlık okuryazarlığı ve hasta aktivasyonunun ikisinin de sağlık sonuçlarıyla ilişkisi araştırılmıştır. Yapılan bir çalışmada, hasta aktivasyonunun kronik hastalık yönetimi gibi sağlık sonuçlarıyla daha ilişkili olduğu fakat sağlık okuryazarlığının bilgiyi sağlıkla ilgili kararlarda kullanma yeteneğiyle daha yakından ilişkili olduğu göstermiştirilmiştir (3).

Çalışmamızda bireylerin sağlık okuryazarlığı ve hasta aktivasyonu düzeyini belirlemek, sağlık okuryazarlığı ve hasta aktivasyonunu etkileyen faktörleri belirlemek, sağlık okuryazarlığı ve hasta aktivasyonu ile sağlıkla ilişkili yaşam kalitesi arasındaki ilişkinin araştırılması planlanmaktadır.

(7)

GENEL BİLGİLER

SAĞLIK OKURYAZARLIĞI

En genel ve geleneksel tanımı ile okuma-yazma, alfabe sayesinde yazılı materyallerin okunması ve yazılması olarak ifade edilmektedir. Teknolojinin baş döndürücü hızla ilerlediği yeni bin yılda okuryazar kavramı konusunda da değişim olmakta, okuma-yazma ve okuryazar tanımları arasındaki anlam farkı giderek artmaktadır. Kağıt üzerindeki harfleri çözümlemeyi temel alan okuryazar görüntüsünün karşısında, anlamlandırmayı temel alan okuryazarlık görüntüsü her geçen zaman yeni terimlerle birlikte adlandırılarak (medya okuryazarlığı, sağlık okuryazarlığı vb.) içeriği genişlemektedir (4).

İnsanoğlunun varoluşundan bugüne, tıpta ihtiyaçlar doğrultusunda çeşitli gelişmeler olmuştur. Birçok hastalığın tedavisi bulunmuş, birçok hastalığın ilerleyişinin önüne geçilmiş ya da ilerleyişi yavaşlatılmıştır. Kişilerin hayatlarını sağlıklı sürdürebilmeleri için uygun şekilde sağlık bilgisini edinmeleri, anlamaları ve bu bilgi doğrultusunda davranabilmeleri önem kazanmış, bu sahada yapılan çalışmalar sayesinde sağlık okuryazarlığı tanımı ortaya çıkmıştır (5).

Modern sağlık sistemlerinin, sağlık bakımından yararlanan kişilerden beklentisi giderek artmaktadır. Sağlık bakımında artan bireysel sorumluluk nedeniyle kişilerden kendi sağlık sorumluluklarını üstlenmeleri, bilgiyi anlamaları, kendileri ve diğer bireyler için sağlık kararları alma noktasında yeni roller almaları istenebilir. Tüm bu beklentilerin temelinde kişilerin sağlık okuryazarlığı yetenekleri yer alır (6). Sağlık okuryazarlığı kavramı ilk kez Simond tarafından 1974 senesinde “Health Education as Social Policy” isimli bir makalede kullanılmıştır (7). Sağlık okuryazarlığı kavramı 1990’lı senelerin sonunda farkındalığın

(8)

arttığı, değerlendirmede faydalanmak üzere birçok ölçeğin geliştirildiği aynı zamanda üzerinde birçok araştırmanın gerçekleştirildiği bir alan olmuştur (8).

Bin dokuz yüz doksan iki yılında Amerika’da “National Adult Literacy Survey” çalışmasında araştırmacılar sağlıkta okuma ve sayısal becerileri fonksiyonel sağlık okuryazarlık olarak tanımlamıştır. Bu beceriler; onam formlarını, ilaç etiketlerini, sağlık hizmeti ile ilgili ilan ve bilgileri okuma, sağlık personeli tarafından verilen yazılı ve sözel bilgileri anlama, ilaç tedavisi ve randevu programı gibi zorunlu prosedürler ve direktifler doğrultusunda hareket etme yeteneklerini içerir (1).

Dünya Sağlık Örgütü’nün 2013 tanımlaması “sağlık okuryazarlığı ile genel okuryazarlık arasında ilişki olup, bireylerin yaşamları süresince sağlık hizmetleri ile ilişkili konularda karar verebilme, sağlıklarını korumak, devam ettirmek ve geliştirmek, yaşam kalitesini artırmak için sağlıkla ilişkili bilgileri ve mesajları doğru olarak kavrama ve anlama konularındaki arzuları ve kapasiteleri” şeklindedir (4).

Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan Sağlığın Teşviki ve Geliştirilmesi Sözlüğü’nde sağlık okuryazarlığı için yapılan tanımlama “bireylerin, iyi sağlığını teşvik edecek ve sürdürecek şekilde bilgiye erişme, bilgiyi anlama ve kullanma becerisi ve motivasyonu belirleyen bilişsel ve sosyal becerileri temsil eder” şeklindedir (9).

Sağlık okuryazarlığında giderek zorluğun ve yeteneğin arttığı üç seviye kavramsallaştırılmıştır. Fonksiyonel sağlık okuryazarlık; sağlıkla ilişkili temel okuma yazma becerileri ve sağlıkla ilgili eğitim materyallerini okuma becerileridir (10). Bu seviyedeki bireyler, sağlık hizmetlerinin kullanımıyla ilgili (reçete, prospektüs vb.) okuyup anlayabilirler (4). Etkileşimli sağlık okuryazarlık, gelişmiş bilişsel ve sosyal becerilerin bulunmasıdır. Bu beceriler sağlıkla ilgili mesajları anlama ve sağlık aktivitelerinde aktif rol almaktır (10). Eleştirel sağlık okuryazarlık; en üst seviyede bilişsel ve sosyal becerilerin kazanılmasıdır. Bu seviyedeki bireyler sağlık bilgilerini analiz edebilir, sağlığın sosyal ve ekonomik yönlerini görebilir, kişisel ve sosyal kapasitelerini geliştirebilirler (10).

Matriks modeli 2012’de Sorenson ve arkadaşları tarafından geliştirilmiş olup Şekil 1’de görülmektedir. Bu modelde çekirdekte bilgi, yeterlilik ve motivasyon bulunmaktadır. Matriksin çemberlerini erişim, anlama, değerlendirme, uygulama, sağlık bakımı, hastalıklardan korunma ve sağlığın geliştirilmesi oluşturmaktadır. Bir bütün olarak matriks yorumlandığında sağlık okuryazarlığının dört bileşeninin (sağlık bilgisine erişme, erişilen bilgiyi anlama, bilgiyi değerlendirme, bilgiye göre davranış geliştirme) üç farklı sağlık

(9)

görülmektedir. Ayrıca, bireysel düzey ile toplumsal düzeyin birbirini etkilediği de görülmektedir (5). Geniş kapsamlı tanımlamaya göre bu model dört tip yeterlilik gerektirir. Erişimden kast edilen, sağlık bilgisini arama, bulma ve elde etme yeteneğidir. Anlama, erişilen sağlık bilgisini kavrayabilme yeteneğidir. Değerlendirme, erişilen sağlık bilgisinin yorumlanması, yargılanması ve değerlendirilmesi olarak tanımlanır. Uygulama, sağlık bilgisini, sağlığı sürdürmek ve geliştirmek için kullanma yeteneğidir. Bu yeterliliklerin her biri; elde edilen bilginin kalitesine bağlı olarak ve bilişsel vasıflar gerektiren, sağlık okuryazarlığının hayati boyutunu temsil eder. Ayrıca bu yeterlilikler, Nutbeam tarafından önerildiği gibi fonksiyonel, etkileşimli ve eleştirel sağlık okuryazarlığı ile birleştirilmiştir (11).

Şekil 1. Entegre sağlık okuryazarlığı modeli (5)

Bireysel kapasiteler, sağlıkla ilişkili yazılı ve sözlü okuryazarlık ve sağlık sonuçları arasındaki ilişkinin kavramsal modeli Şekil 2’de görülmektedir. Akıcı okuma yazılı materyalleri ve yeni bilgileri zihinsel işleme yeteneğidir. The First National Adult Literacy Study akıcı okumayı üçe ayırmıştır. Bunlar düz yazıyı okuma ve anlama yeteneği,

Ulaşım Anlama Bilgi Yeterlilik Motivasyon Sağlık bilgisi Uygulama Yorumlama Sağlık hizmeti Hastalık önleme Sağlığın geliştirilmesi Sağlık servisi kullanımı Sağlık davranışı Eşitlik Katılım Sağlık harcamaları Sağlık sonuçları Güçlendirme Süreklilik

(10)

belgelerdeki bilgileri bulma ve kullanma yeteneği ve yazılı belgelerdeki sayısal bilgileri kullanma ve aritmetik işlemler yapabilme yeteneğidir. Ön bilgi bireyin yazılı materyalleri okumadan veya sağlık personeli ile görüşmeden önce bireyin anlayabileceği kelimelerden ve vücudun nasıl çalıştığı gibi kavramsal bilgilerden oluşur. Bu görüşe göre; eğer bireylere aşina oldukları kelime ve kavramlar sunulursa, bireyler yazılı ve sözlü iletişimi daha iyi anlayabilir. Genel okuma ile sağlıkla ilişkili okuma akıcılığı arasındaki ayrım araştırmacılar için önemlidir çünkü bireyin sağlıkla ilgili materyalleri okuma yeteneğinin ölçüsü genel okuryazarlığın ölçüsüne göre sağlık sonuçlarıyla daha ilişkilidir. Sağlıkla ilişkili yazılı ve sözlü okuryazarlık, bireyin sağlıkla ilişkili okuma akıcılığına, sağlıkla ilişkili kelime haznesine, kendisine sunulan sağlık kavramalarına aşinalığına, yazılı veya sözlü mesajın karmaşık ve zorluğuna bağlıdır. Bu nedenle sağlık okuryazarlığı üzerinde, bireysel özellikler ve sağlık sisteminin özellikleri belirleyici olmaktadır. Sağlık okuryazarlığı, yeni bilgileri edinme, daha pozitif tutumlar; daha iyi öz bakım, pozitif sağlık davranışları ve daha iyi sağlık sonuçlarını kazanımda etkili sosyal durum, kültür, sağlık bakımına erişim gibi pek çok faktörden biridir (12).

Şekil 2. Bireysel kapasiteler, yazılı ve sözlü okuryazarlık ve sağlık sonuçları (12)

Sağlık Okuryazarlığı ve Sağlık Sonuçları

Düşük sağlık okuryazarlık seviyesi olan insanlar, yüksek sağlık okuryazarlığı olanlara göre daha kötü sağlık sonuçlarına sahiptir. Bu insanlar, hastalıklar hakkında daha az bilgiye,

Sağlıkla ilişkili yazılı okuryazarlık Bireysel kapasite Sağlıkla ilişkili sözlü okuryazarlık Akıcı okuma -düz yazı -sayısal -döküman Gelişmiş sağlık sonuçları Yeni bilgi Pozitif tutumlar Daha iyi öz bakım Davranış değişikliği Ön bilgi kelime -sağlıkla ilişkili kavramsal bilgi Diğer faktörler: Kültür ve değişim önündeki engeller Sözlü mesajların karmaşıklığı Yazılı mesajların karmaşıklığı

(11)

düşük kişisel bakıma, kötü öz yönetim becerilerine, düşük tarama oranına, düşük ilaç uyumu oranına, yüksek hastaneye yatış oranına sahiptir. Buna ek olarak, yüksek sağlık okuryazarlığının faydaları, yüksek oranda koruyucu bakım ve hastalığın erken teşhisi, kronik hastalık yönetimi ve sağlık bakımının en uygun şekline ulaşma yeteneklerini içerir (13). Düşük sağlık okuryazarlığı ve diyabet, astım, hipertansiyon gibi kronik hastalığı olan yoksul popülasyonda yapılan çalışmalarda, hastaların hastalık ve tedavisi ile ilgili daha az bilgilerinin olduğu hem de doğru öz yönetim becerilerinin yüksek sağlık okuryazarlığı olan hastalardan daha az olduğu gösterilmiştir. Örneğin; astımı olan düşük sağlık okuryazarlığı seviyesine sahip hastalarda, sağlık okuryazarlığı yüksek olan hastalara göre doğru doz inhaler kullanma yeteneği daha azdır (14). Diyabeti ve yetersiz sağlık okuryazarlığı olan hastalarda yeterli sağlık okuryazarlığı olanlara göre daha kötü glisemik kontrol ve daha yüksek oranda retinopati görülmektedir (15).

Hastalardan özellikle bayan ve eğitimi az olanlar, almaları gereken tedavi hakkında daha fazla bilgi sahibi olmayı istemektedirler. Hatta bilgi ihtiyacı karşılansa bile bu hastalar sıklıkla hekimlerin anlaşılabilir açıklamalar yapmadığından şikayet ederler (14). Düşük sağlık okuryazarlığı olan hastalar gelecek randevunun ne zaman olacağını bilememektedirler (15).

Düşük sağlık okuryazarlığı olan yetişkinlerin daha az koruyucu sağlık hizmetlerini ve kanser taramalarını kullandığı ve daha yüksek mortaliteye sahip olduğuna dair kanıtlar mevcuttur (16). Yapılan bir çalışmada düşük sağlık okuryazarlığı ile kolorektal kanser hakkında daha az bilgiye sahip olma ve kolonoskopi ya da gaytada gizli kan gibi taramaları yaptırmama arasında ilişki olduğu bulunmuştur (17).

Sağlık bilgisini araştırma davranışları, sağlık okuryazarlığının sağlık sonuçlarına olan etkisini değiştirebilmektedir. Bu davranışların sağlık bilgisi ile ilişkili olduğu gösterilmiştir. Daha az eğitimli insanlar sağlık bilgisi için aile ve arkadaşlarına güvenme eğilimindeyken, daha eğitimli insanlar sağlık profesyonelleri, gazete, internet gibi daha fazla kaynaktan araştırma yapma eğilimindedir (16).

Düşük okuryazarlığı olan pek çok hasta reçete yönergelerine uyamamaktadır. Hastalara “günde X kez 1 tablet alınız” dendiğinde ilaçların uygunsuz doz veya aralıkla alındığı görülmüştür. “Her X saatte bir tablet alınız” dendiğinde hastaların daha doğru anlaması ve uygulaması daha olasıdır (15).

Düşük sağlık okuryazarlığı olan insanların sağlığı geliştirici davranışlar gösterme düzeyi de daha düşüktür. Buna ek olarak yüksek sağlık okuryazarlığın faydaları gelişmiş koruyucu bakım, hastalıkların erken taraması, kronik hastalıkların en uygun bakım ve yönetimine ulaşma yeteneğidir. İngiltere’de yapılan bir araştırmada yüksek sağlık

(12)

okuryazarlığın meyve ve sebze tüketimi gibi sağlıklı beslenme davranışlarıyla ve yaş, cinsiyet, ırk, medeni durumdan bağımsız olarak sigara kullanmamayla ilişkili olduğu bulunmuştur (13).

Yapılan bir çalışmada yüksek düzeyde sağlık okuryazarlığı ile sigara kullanmama arasında ilişki bulunmuştur. Aynı çalışmada yeterli sağlık okuryazarlığı olan katılımcıların büyük çoğunluğunun haftada en az bir kez egzersiz yaptığı gösterilmiştir (18).

Düşük okuryazarlık, yeterli sağlık bakımı almada önemli bir bariyerdir çünkü hastalar randevu fişlerini, ilaç etiketlerini, öz bakım açıklamalarını, onam formlarını ve sağlık eğitim materyallerini anlayabilmeleri gerekmektedir. Yapılan bir çalışmada hastalık etki profiline göre kötü sağlık sonuçlarıyla ile ilişkili olduğu gösterilmiştir. Birçok çalışma, medikal bilgilerin sıklıkla hastaların okuma seviyelerinin üzerinde olduğunu göstermiştir (19).

Basitçe, insanları sigara bırakma, beslenme, alkol, fiziksel aktivite, obezite gibi risk faktörleri hakkında bilgilendirmek, yaşam tarzı değişiklikleri meydana getirmek için genellikle yeterli değildir. Aksine ortak karar verme ve iyi iletişime dayalı hasta ve hekim ortaklığı, güven duygusu geliştirme, yaşam tarzı değişikliği yeteneği için zorunlu görülmektedir. Yeterli sağlık okuryazarlığı olmayan insanlar, sağlıklarını yönetme kapasitesine ve yaşam tarzı değişikleri ile kronik hastalıkların gelişmesini önleme kapasitesine sahip değildir (20).

Düşük sağlık okuryazarlığı becerileri olan kişiler, önemli sağlık bilgilerini anlayamaz ve bu kişiler kanserden korunmada, hastalıkların erken tanısında, kanser tarama testlerin öneminin farkında değildirler. Gerçekte sınırlı okuryazarlığı olan erkek ve kadınlarda ileri evre prostat ve meme kanseri tanısı daha olasıdır (21).

Yapılan birçok çalışmada, sınırlı sağlık okuryazarlığı olan kişilerin basit tıbbi terimleri ve medikal kavramları anlamada kötü oldukları gösterilmiştir. Örneğin bir çalışmada hastaların “kolon”, “tarama testi”, “gaytada gizli kan” gibi terimlerin ne anlama geldiğini anlamadıkları bulunmuştur. Bir başka çalışmada dört kadından birinin mamografinin ne olduğunu bilmediği gösterilmiştir (22).

Suzanne ve ark. (23) yaptığı çalışmada düşük sağlık okuryazarlığı olan hastaların, yeterli sağlık okuryazarlığı olanlara göre 30 gün içinde hastaneye ya da acil servise başvuru oranının 1,46 kez yüksek olduğu bulunmuştur.

Sekiz Avrupa ülkesinde (Almanya, Avusturya, Bulgaristan, Hollanda, İrlanda, İspanya, Polanya, Yunanistan) yapılan geniş kapsamlı çalışmada sağlık okuryazarlığı puanına göre ülkeler yetersiz, problemli, yeterli, çok iyi seviyede olmasına göre 4 gruba ayrılmıştır. Bu

(13)

%29’unun, Bulgaristan’da ise %62’sinin kötü ve problemli grupta yer aldığı görülmüştür. Yeterli ve çok iyi düzeyde olan ülkeler arasında İspanya’nın (%42) ve Bulgaristan’ın son sıralarda olduğu bulunmuştur (4).

Yetersiz sağlık okuryazarlığı olan insanlar sıklıkla sağlık hizmeti alırken zorluklarla karşılaşırlar, bu insanlar sağlık hizmetine erişimde gecikme yaşamaktadırlar ve koruyucu sağlık hizmetlerini araştırma eğiliminde değillerdir. Ayrıca bu insanlar düşük okuryazarlıklarını saklamak için sağlık personeli ile olan iletişimlerini sınırlandırma eğilimindedir. Bu insanlar koruyucu bakım almaya karar verseler bile, fizyolojik değişikliler yapmak üzere yeterli derecede bakım alamamakta buda bu değişiklilerin sürdürülmesi ve desteklenmesinde başarısızlığa neden olmaktadır. Bu bir parça sağlık personeline de bağlı olabilir çünkü sağlık personeli düşük okuryazarlığı olan insanlarla daha az iletişim içindedirler. Bakımla ilgili durum ve işlemlerin tam olarak açıklanmaması, hastaların ilgisiz olması, sağlık bakımında daha az aktif olma arzusu doğurabilmektedir (24).

Amerika’da birinci basamakta tamamlayıcı ve alternatif tıp ile sağlık okuryazarlığının ilişkisinin araştırıldığı bir çalışmada özellikle yetersiz sağlık okuryazarlık meditasyon kullanımıyla ilişkiliyken, yeterli sağlık okuryazarlığın vitamin kullanımıyla ilişkili olduğu bulunmuştur (25).

Sağlık okuryazarlığının sağlık bakım maliyet ve kalitesinde önemi giderek artan bir faktör olduğu kabul edilmektedir. Sağlık sigortasından yararlanan düşük sağlık okuryazarlığı olanlar arasında belirgin olarak yüksek acil servis maliyeti ve yatan hasta maliyeti bulunmaktadır. Yapılan bir çalışmada tıbbi bakıma muhtaç popülasyonda düşük okuryazarlık seviyesinin yıllık toplam yatarak tedavi ücretlerinin daha yüksek olmasının önemli bir faktörü olduğu bulunmuştur (26).

Hastaların tıbbi problemlerini açık bir şekilde anlatamadıkları durumda ortaya çıkabilecek toplumsal ve ekonomik sonuçlardan biri, doktorların kendilerine verilen sınırlı veya hatalı bilgilerle hareket ederek bu hastalara yanlış tanı koyma riskinin artmasıdır. Bir diğer muhtemel problem reçeteler, ilaçlar ve bunların uygulaması konusundaki yanlış anlamalardır. Hekim tarafından verilen bilgilerin, talimat ve önerilerin anlaşılmamasının kişiyi olumsuz etkilemesi kaçınılmazdır. Bu süreç sadece kişileri etkilemekle kalmamakta, ayrıca tedavinin artan harcamalarının ekonomik yükünü toplumun diğer kısmına iletmekte sonuç olarak ülkenin sağlık maliyetlerini etkilemektedir (27).

Düşük sağlık okuryazarlığı olan hastalar genellikle utanmış ve kendilerini değersiz hissederler ve hekimlerine talimatları veya ilgili diğer bilgileri açıklaması ya da tekrarlaması için soru sormaktan utanırlar. Yardımcı sağlık personelinden yardım istemek, gelirken

(14)

yanında randevuları tutabilen okuyabilen birini getirmek, gözlüklerimi unuttum gibi bahaneler üretmek, ilaç kullanımında uyumsuzluk, tavsiyelere yeterince uymama (örneğin; reflüde yatak başını yükseltmek gibi), karar vermeyi erteleme (eve gidince okuyacağım gibi), diğer kişileri izleme (taklit davranışlar) yetersiz sağlık okuryazarlığı becerilerini düşündüren davranışlardır (15).

Sağlık okuryazarlığı çalışma gruplarının ve Williams ve ark.’larının (28) araştırmaları sonucunda yetersiz sağlık okuryazarlığı olan hastalarla iletişimde altı adım önerilmiştir. Acele etmemek ve hastaların sağlık okuryazarlığı becerilerini anlamak için zaman ayırmak, tıbbi terminoloji yerine oturma odası dili kullanmak, anlamayı ya da hatırlamayı kolaylaştırmak için resim göstermek veya çizmek, talimatları tekrarlamak, anladığını onaylamak için geri bildirim almak (bu uygulama hekimin hastanın anladığını göstermesini istemeyi, yeterince öğrenmesi için sorumluk almayı içerir; örneğin, ilaçların nasıl alınacağını tekrarlatmak gibi), hastaların kendi sağlık bakımlarına katılımını güçlendirmek için saygılı, sevecen ve duyarlı olmak, düşük sağlık okuryazarlığı olan hastalarda anlamayı geliştirmek için önerilen altı adımdır (28).

Türkiye’de Sağlık Okuryazarlığı

Sağlık okuryazarlığı kavramına, son senelerde ülkemizde de ilgi çekmiştir ve çeşitli faaliyetler yürütülmektedir (5). Tanrıöver ve ark.’ları (8) tarafından Avrupa Sağlık Okuryazarlığı Ölçeği esas alınarak yapılan araştırmada ülkemizde toplumun %64,6’sının “sorunlu veya düşük” sağlık okuryazarlığı seviyesinde yer aldığı görülmektedir.

Özdemir ve ark.’larının (1) çalışmasında Rapid Estimate of Adult Literacy in Medicine test skoruna göre çalışma grubunun %58,7’si yeterli sağlık okuryazarlığa sahipken Newest Vital Sign test skorlarında bu oran %28,1’dir.

Sezer ve ark. (29) tarafından yapılan çalışmada literatür desteği ve uzman tavsiyeleri ile geliştirilen Yetişkin Sağlık Okuryazarlığı Ölçeği’nin (YSOÖ) sağlık okuryazarlığını ölçmede geçerli ve güvenilir bir ölçek olduğu erişkin bireylerle yapılacak benzer araştırmalarda kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.

HASTA AKTİVASYONU KAVRAMI

Aktif hasta; nasıl sağlık durumunu yöneteceğini, nasıl işlevlerini devam ettireceğini ve nasıl sağlığının kötüye gitmesini engelleyeceğini bilen kişidir ve bu kişiler sağlığını yönetebilecek, sağlık ekibiyle işbirliği yapabilecek, sağlık fonksiyonlarını sürdürebilecek

(15)

çalışmalarda; aktif hastalarda, sağlık hizmeti gereksinimlerinin karşılanmasının, zamanında sağlık bakımı alınmasının ve sağlık hizmeti sunanların desteğinin artmasının da daha muhtemel olduğu bulunmuştur (2).

Hastalarının sağlıklarının yönetiminde aktif olmasını desteklemek aile hekimleri için önemli bir görevdir. Aile hekimlerinin klinik pratiklerinde hasta aktifliğini değerlendirmek için spesifik, pratik ölçüm araçlarına ihtiyacı vardır. Hasta Aktivasyonu Ölçeği (HAÖ), hasta aktivasyonunu ölçen güvenilir ve geçerli bir ölçektir (30).

İki bin dört yılında aktif olma bir kavram olarak tanımlandı ve 22 maddelik hasta aktivasyonu ölçeği ve 13 maddelik kısa bir şekli geliştirildi. HAÖ’nün birkaç anlamsal farklılıkla birlikte kronik hastalığı olan ve olmayan insanları hedefleyen iki versiyonunu hazırlandı (31). Cevaplar kesinlikle katılmıyorumdan kesinlikle katılıyoruma kadar dağılım gösterir ve uygun değil seçeneği mevcuttur. Ölçümler 0’dan 100’e kadar puanlanır ve hasta aktivasyonu ölçeği puanı daha yüksek bireylerin sağlık durumuna aktif katılımının önemini anlaması daha muhtemeldir ve daha sorumluluk sahibi olduğu kabul edilir (32).

Hasta Aktivasyonu Ölçeği, güçlü psikometrik özelliklere sahiptir ve sağlıkla ilgili davranışları büyük ölçüde öngörür. HAÖ puanlarına göre klinik önemi olan 4 farklı seviye belirlenmiştir (32). Seviye 1’de insanlar kendi sağlıklarında aktif rol alma konusunda kendilerine yeterli derecede güvenmezler ve pasif bakım alma eğilimindedirler. Seviye 2’de insanların sağlıklarını yönetmede önerilen rejimleri anlamada güven eksikleri vardır. Seviye 3’de insanlar eyleme geçmek için önemli unsurlara sahiptir fakat davranışlarını sürdürmede güven ve beceri eksikliği olabilir. Seviye 4’de insanlar sağlık bakımında aktif rol oynamak için bilgi, beceri, güvene sahiptir ve yeni sağlık davranışlarını benimseyebilir fakat stres ve krizle karşılaşıldığında bunu korumak mümkün olmayabilir (2).

İki bin dört yılından beri yapılan kesitsel araştırmalarda hasta aktivasyonunun sağlık davranışlarıyla ilişkili olduğu (örneğin; fiziksel aktivite, meyve-sebze tüketimi) sağlık hizmetlerinin uygun kullanımıyla ilişkili olduğu (örneğin; düzenli ve geciktirmeden bakım alma) hizmet almaya yönelik davranışlar ile ilişkili olduğu (örneğin; doktorun niteliklerini araştırma, doktor vizitinden önce soru listesi hazırlama) kronik bakım öz yönetimi ile ilişkili olduğu (örneğin; diyabette göz muayenesi, kan basıncı günlüğü tutmak) kronik hastalık kontrolü ile ilişkili olduğu (örneğin; HbA1c kontrolü, daha az hastaneye yatış) bulunmuştur (33).

Uluslararası birçok çalışma HAÖ’den yüksek puan alan insanların düşük puan alanlara göre check up, tarama ve bağışıklama gibi koruyucu sağlık hizmetlerini belirgin şekilde daha çok kullandığını göstermiştir. Daha yüksek aktivasyonu olan insanlar belirgin olarak düzenli

(16)

egzersiz, sağlıklı diyet gibi sağlık davranışlarını daha fazla gösterirler. Üstelik uyuşturucu ve sigara gibi sağlığa zarar veren davranışlardan kaçınırlar. Yüksek aktivasyonu olan hastaların düşük aktivasyon seviyelerine göre doktor vizitinden önce sorular hazırlaması, sağlık durumu ile alakalı tedavi kılavuzlarını bilmesi, sağlık bilgilerini arayıp bulması, sağlık hizmetinin kalitesini karşılaştırması iki kat veya daha fazla olasıdır. Hastalık şiddeti ve demografik özelliklerinin araştırıldığı çeşitli çalışmalarda yüksek aktivasyonu olan hastalarda düşük aktivasyonu olanlarla karşılaştırıldığında acil servis başvurusu ve hastaneye yatış gibi pahalı işlemler daha düşük orandadır (34). Daha aktive hastalar düşük aktive hastalara göre daha az acil servisi kullandığı, ve daha az hastaneye yattığına dair kanıtlar mevcuttur. Önemli olarak bazı çalışmalar güven ve beceriyi geliştiren müdahalelerin hastaların aktivasyon seviyelerini yükselttiğini ve sonuçların iyileştiğini göstermiştir. Hastaların problemlerini çözme becerilerinin geliştirilmesi ve desteklenmesini sağlayan müdahalelerin hasta aktivasyonunu artırdığı ve sağlık sonuçlarını geliştirdiği görülmüştür. Sonuç olarak hastanın aktivasyon seviyesine özel destekleyici müdahaleler aktivasyon seviyesini artırmada, sağlık sonuçlarını geliştirmede, hastaneye yatış ve acil servis kullanımı masraflarını azaltmada başarılıdır (35).

Bazı çalışmalarda toplum sağlığı merkezlerine gelen hastalara yapılan kısa girişimlerin aktiflik seviyesine etkisi incelenmiş olup, bu çalışmalarda merkeze başvuru öncesinde soru oluşturma becerisini ölçmeye odaklanılmış, hastalara sağlık personeline sorabilecekleri soru hazırlayabilmeleri konusunda desteklenmiştir. Hasta aktifliğini geliştirici bu girişim ile daha efektif hasta sağlık personeli görüşmelerinin gerçekleşmesi sağlanarak, hastanın aktiflik düzeyinin geliştirildiği saptanmıştır (36).

Bugüne kadar diyabetli hastalarda yapılmış birkaç çalışmada hasta aktivasyonunun yaş, cinsiyet, etnik köken, hastalığın şiddeti, süresi ve komorbitide ile ilişkili olduğu gösterilmiştir (37).

Hasta ve birinci basamak ekibi arasındaki destekleyici etkileşimler hastaların sağlığını etkileyebilir. Destekleyici etkileşimler; her hastanın kendine özgü değerlere, endişe ve beklentilerinin ihtiyacına saygı gösterme ve kabul, açık, dürüst ve rahatlatıcı bir şekilde hastalarla iletişim, soru sormaya teşvik ve soruları cevaplamak, her hastanın kendine özgü psikososyal koşullar göz önüne alınarak kişiye özel bakım planları geliştirilmesi, teknik bilgilerin örneklerle açıklanmasıdır. Bu etkileşimler doğrultusunda birinci basamak hekimleri hastalarının sağlığını geliştirmek için bilgi, güven ve motivasyon sağlayabilir. Etkilenen hastaların doğruluk, güvenilirlik, yardımseverlik, yardım, destek ve anlayış hissetmesi güven inşa eder. Hasta hekim etkileşimin desteklenmesi hastanın güven ve aktivasyonunu artırır

(17)

Hastalar her geçen gün hayatlarında sağlıklarını ve bakım ihtiyaçlarını etkileyen seçimler yapmak durumunda kalmaktadır. Kronik hastalığı olan hastalar sıklıkla karmaşık tedavi rejimlerini izlemek, sağlık durumlarını izlemek, yaşam tarzı değişikliği yapmak, ihtiyaçları olan profosyonel bakımı araştırmak ve karar vermek, problemlerin üstesinden kendi başlarına gelmek durumunda kalabilmektedir. Özellikle bir veya daha fazla kronik hastalık olduğunda kendi sağlıklarını yönetmede etkili rol almak yüksek düzeyde bilgi, beceri ve güven gerektirir (39).

Düşük aktivasyon seviyesine sahip insanların, sağlıklarını yönetme göreviyle boğulmuş hissetmesi, sağlığı üzerinde olumlu etkiye sahip güven yeteneğinin daha az olması, bakım sürecindeki rollerini yanlış anlaması, sınırlı problem çözme yeteneğine sahip olması, sağlıklarını yönetmek için başarısız deneyime sahip olması ve sağlık yönetiminde pasif olması, sağlıkları hakkında düşünmediğini söylemek daha olasıdır (40).

Çalışmalar hasta aktivasyonunda yaş, eğitim, gelir ve cinsiyetin %5-6 oranında sorumlu olduğunu göstermiştir. Bu hasta aktivasyonunun sadece kişinin geliri, kültürü ve yaşın yansıması olmadığını göstermektedir. Belki de en önemlisi hasta aktivasyonunun ırk ve yaş gibi sosyodemografik faktörlerden daha iyi bir sağlık sonuçlarının belirleyicisi olmasıdır (40).

On üç çalışmada HAÖ skorları ile sosyodemografik ve sağlık durumu arasındaki ilişki incelenmiş ve hepsinde sosyodemografik özellikler ve sağlık durumu arasında belirgin ilişki olduğu bulunmuştur. Diğer çalışmalarda evli olmak, gelir, eğitim ve hasta aktivasyonu skorları arasında belirgin ilişki bulunmuştur. Ancak bazı çalışmalarda HAÖ skorları ve yaş ya da cinsiyet arasında direk bir ilişki olmadığını gösteren çelişkili kanıtlar bulunmuştur (41).

İki bin on bir yılında yapılan bir çalışmada hasta aktivasyonu ile birinci basamak sağlık hizmetlerinin içerdiği erişim, kullanım, duyarlılık, kişiler arası iletişim, kronik hastalığı olan veya olmayanlarda hasta memnuniyeti gibi faktörler arasındaki ilişki araştırılmıştır. Bulgular hastalar ve onlara bakım sağlayanlar arasındaki ilişkinin kalitesinin ve süre olarak zamanın yüksek aktivasyon seviyeleri ile ilişkili olduğunu desteklemektedir. Örneğin; kronik hastalığı olanlar eğer doktorlarıyla yeterli vakit geçirirlerse ya da birincil bakım verenler kişiler arası iletişimde şefkat aktarabilirlerse, karar verme sürecine dahil edebilirlerse, sonuç açıklama ya da kaygı giderme yeteneği yüksekse, daha yüksek hasta aktivasyonu skoru görülmektedir. Benzer şekilde kronik hastalığı olmayan hastalar düzenli sağlık bakımı sunanlarla daha fazla zaman geçirdiklerinde eğer test sonuçları açıklanır ve az aceleci iletişim tecrübe ettirilirse daha yüksek hasta aktivasyonu skorlarına sahip olurlar (41).

Hasta ve hekimler arasındaki statü ve bilgi farklıkları, güç farklılıkları, tıp kültürüne yerleşmiş, tıbbi karşılaşmalar boyunca pasif hasta rolü ve baskın, paternalist hekim rolü

(18)

gelenekselleşmiş ve güçlendirilmiştir. Bu geleneksel rol aktive hasta hekim rolü için geçersizdir. Bu yeni rolde, bakımlarına aktif katılanlar ve hekimleri tarafından daha işbirlikçi ortaklık ve eşitlik ile bu aktivasyonu desteklenen ve teşvik edilen hastalar, güçlendirilmektedir (42).

Birinci basamak bakım hastaların bakım sunanlara aktif olarak bağlandığı, uzun dönem ilişki kurmaya başladığı, mantıksal olarak sağlılarını yönettiği yerdir ve onların deneyimleri öz yönetimde güven ve yeteneklerini artırmalıdır. Birinci basamak sağlık hizmetlerinden hasta aktivasyonu ile ilişkili yönlerini değiştirebilmesi ve makul olarak hastaların aktivasyon seviyelerini etkileyebilmesi beklenmektedir. Hastaların öz bakım için yetenek ve güvenlerini artırmak birinci basamak sağlık bakımının önemli ve acil sorunudur (43).

SAĞLIK OKURYAZARLIĞI VE HASTA AKTİVASYONU

Günümüzde bir taraftan sağlık sistemindeki giderek fazlalaşan yük sonucu hastalara sağlık sunanlar tarafından ayrılan zaman azalmış ve hastalar daha kısa sürede taburcu edilmeye başlanmıştır. Diğer taraftan bu erken taburculuklar ile kronik hastalıkların sıklığına bağlı olarak evde bakım giderek daha önemli hale gelmiştir. Ayrıca hastalar daha aktif olarak tedavileri konusunda karar verme sürecine dahil olmak ve sağlık bakımında aktif olmak istemektedirler. Çağımız sağlık sistemiyle alakalı bu durum, sorumluluk sahibi olabilmeleri için, bu hastaların eğitim almasını ve eğitimde yazılı materyallerin yüksek oranda kullanılmasını gerekli kılmaktadır (4).

Yapılan çalışmalar sağlık okuryazarlığı seviyesi yetersiz olan kişilerin genel sağlık, hastalık ile tedaviye ilişkin bilgilerinde özellikle kronik hastalıkla ilişkili bakım ve hastalığı yönetmede kötü olduklarını göstermektedir. Ayrıca sağlık bakımına ulaşmak için gerekli yeteneklerin yetersiz olduğu ve bunun sonucunda sağlık bakımı harcamalarının, tıbbi hataların ve ölüm oranlarının daha yüksek olduğu saptanmıştır (4).

Yapılan bir çalışmada hasta aktivasyonu ve sağlık okuryazarlığının yetişkinlerin sağlıklarını etkili yönetebilmeleri için gerekli beceri ve davranışlar üzerine olan göreceli katkıları incelenmiş ve hasta aktivasyonu ve sağlık okuryazarlığının yetişkinlerin sağlık sonuçlarını etkileyen iki önemli farklı faktör olduğu bulunmuştur. Sağlık okuryazarlığının sağlık bakımına karar vermede güven ve karşılaştırma yapabilecek bilgiyi etkin kullanma üzerine pozitif etkileri vardır. Diğer yandan hasta aktivasyonunun sağlık bakımının, sağlığın ve kronik hastalıkların yönetiminde büyük etkisi vardır. Hasta aktivasyonunu hedefleyen geliştirici müdahaleler sağlığı ve öz yönetim davranışlarını destekler, bu amaçla okuryazarlık

(19)

becerilerine yönelmek ya da materyallerin okunabilirliği, yetişkinlerin etkin sağlık bakımı kararını vermesini sağlar (44).

Bir çalışmada hasta aktivasyonu ve fonksiyonel sağlık okuryazarlığın birbiriyle kısmen ilişkili olduğu bulunmuştur. Hasta aktivasyonu ve fonksiyonel sağlık okuryazarlığının her ikisi de sağlık bilgisini araştırma ve kullanma ile ilişkili olduğu, hasta aktivasyonunun fonksiyonel sağlık okuryazarlığından daha güçlü bir belirleyici olduğu kanıtlanmıştır. Bu anlamda sağlık bilgisini kullanmak yalnızca okuma becerilerine bağlı olmayıp, bireyin kendi sağlığından sorumlu hissetmesi, bilgiyi araştırma motivasyonu ve soru sorma konusunda kendine güvenmesi gibi özeliklerle ilişkilidir (45).

Aktivasyon kişinin sağlığını yönetebilmesi için gerekli gücü ve motivasyonu içerir. Sağlık okuryazarlığı sağlığı geliştirmek için gerekli bir dizi beceri içerir, yalnızca kelime, sayı, belge ve şekilleri anlama kapasite değildir. Aynı zamanda öz bakım görevlerini yerine getirme, bilgi toplama, sağlık bakımı sunanlarla başarılı etkileşim kapasitesidir. Uygun sağlık bilgisini araştırma ve kullanma aktifliğin bir parçasıdır. Bu nedenle sağlık bilgisini anlama ve işlemi yeteneği önemli hale gelmektedir. Sağlık okuryazarlığı ve hasta aktivasyonunun her ikisi de yetişkinlerin karar vermesinde etkili olduğu bulunmuştur (46).

SAĞLIKLA İLİŞKİLİ YAŞAM KALİTESİ

Dünya Sağlık Örgütü sağlığı, “sadece hastalığın bulunmayışı değil fiziksel, ruhsal ve sosyal tam bir iyilik hali” şeklinde tanımlamıştır. Yaşam kalitesi, “kişinin kendi durumunu kültürü ve değerler sistemi içinde algılayış biçimi” olarak tanımlanmıştır. Yaşam kalitesi arzulanan ve sahip olunan yaşam şekli arasındaki farkı yansıtır. Yaşam kalitesi ile sağlık durumu ölçümleri uygulamada birbirinin yerine kullanılmaktadır. Ancak kişisel özelliklerin yaşam kalitesine üzerine etkisi olduğundan sağlıkla ilişkili yaşam kalitesi tanımı kullanılmaya başlanmıştır (47). Tıbbın giderek geliştiği günümüzde sadece hastalıkların önlenmesi değil bireylerin yaşam kalitelerinin artırılması da amaçlanmaktadır (48).

Sağlıkla ilişkili yaşam kalitesinin birden fazla tanımı olmakla birlikte birçok araştırmacı fiziksel, mental, sosyal, işlevsel, duygusal gibi pek çok alanını değerlendirdiği için çok boyutlu bir kavram olduğu ortak görüşüne varılmıştır. Sağlık hizmetleri alanında daha çok kullanılan sağlıkta yaşam kalitesi fiziksel ve sosyal rol açısından fonksiyonellik, toplumsal etkileşimin kalitesi, ağrı benzeri somatik duygular ile yaşam memnuniyeti gibi birçok bileşene sahip olduğundan bireyin sağlık durumunu yansıtmaktan daha geniş bir perspektifi vardır (49).

(20)

Tıp alanında görev yapan hekimler ve araştırmacılar son dönemde çalışmalarını sağlığın sonuçlarını ölçmeye yoğunlaştırmıştır. Toplum sağlığı ölçümünde günümüze kadar yaygın olarak kullanılan morbidite ve mortalite yaklaşımı ve beklenen yaşam süresinin artık sağlığın değerlendirilmesinde yetersiz olduğu görülmüştür. Sağlık bakımı ile ilgili müdahalelerin araştırılmasında sağlıkla ilgili yaşam kalitesinin değerlendirilmesinin zorunlu olduğu görüşü gündeme gelmiştir. Var olan göstergelerin genelinin hastalık modeline uyması, tıbbın yalnızca patolojik bozuklukları hastalık olarak ele alması sorunun bireysel düzeyde tanımlanmasını kısıtlamaktadır. Tıbbın hasta olarak nitelendirmediği bir birey kendini rahatsız hissedebilmektedir. Sağlık durumunun değerlendirilmesi her iki kavramı da göz önüne almalıdır (50).

Short Form-36 (SF-36) yaşam kalitesi ölçeği bireylerin yaşamlarını, fiziksel, sosyo-ekonomik, psikolojik olarak değerlendirmesini sağlamaktadır. Ölçek klinik çalışmalarda ve tedavide sağlık durumunu ölçmek ve medikal tedavinin sonuçlarını değerlendirmek amacıyla giderek daha fazla kullanılmaktadır (51).

Short Form-36 Alt Ölçekleri

Fiziksel işlevde; gün içinde yapılan aktiviteler (koşmak, ağır kaldırmak, spor, günlük alışveriş, masa çekmek, merdiven çıkmak, eğilmek, diz çökmek, yürümek) değerlendirilir. Fiziksel rolde; kişinin vücut sağlığının sonucunda iş ve günlük yaşamda bir problemle karşılaşıp karşılaşmadığı değerlendirilir. Ağrı alt ölçeğinde; ağrının miktarı ve bireyin işini engelleyip engellemediği araştırılır. Genel sağlık alt ölçeğinde; bireyin genel sağlığı yönünden düşüncesi ve diğer insanlarla kendini karşılaştırması değerlendirilir. Enerji alt ölçeğinde, bireyin kendini yaşam dolu, enerjik hissedip hissetmemesi, tükenmişlik, yorgunluk olup olmaması değerlendirilir. Sosyal işlev alt ölçeğinde, bireyin vücut sağlığının, duygusal sorunlarının, çevreyle olan ilişkisini ne oranda etkilediği araştırılır. Duygusal rol alt ölçeğinde; bireyin duygusal sorunlarının iş ve diğer aktivitelerine etkisi araştırılır. Mental sağlık alt ölçeğinde; bireyin sinirli, üzgün, sakin, ılımlı durumu veya üzüntülü, kederli durumu araştırılır (51).

(21)

GEREÇ VE YÖNTEM

Bu araştırma, Edirne İl Merkezinde bulunan 17 Aile Sağlığı Merkezine kayıtlı olan 20-64 yaş arası kadın ve erkek nüfusun sağlık okuryazarlığı ve hasta aktivasyonunun sağlıkla ilişkili yaşam kalitesine olan etkisinin araştırılması amacıyla tanımlayıcı ve kesitsel desende tasarlanmıştır.

Şehir istatistik verilerinin sağlıklı kullanılması ve Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımladığı adölesan grubu içermemesi açısından başlangıç yaşı 20 olarak seçilmiştir. 65 yaş ve üzeri yaşlılık olarak değerlendirildiği için çalışmaya 20-64 yaş arası popülasyonun çalışmaya dahil edilmesi planlanmıştır. Çalışmanın evrenini Edirne il merkezindeki 20 Aile Sağlığı Merkezine bağlı 111992 kişi oluşturmaktadır. Çalışmada minimum örneklem hacmi hesaplaması için 2014 yılı Türkiye Sağlık Okuryazarlığı Araştırması’na göre sağlık okuryazarlık düzeyi yetersiz olanların beklenen prevalansı %24,5 olarak alınmıştır. Edirne il merkezindeki 20 aile sağlığı merkezine kayıtlı 20-64 yaş arası nüfusun, %1 fark %95 güvenilirlikle anlamlı bulmak için 285 bireyin çalışmaya alınması hesaplanmıştır.

Etik kurul onayı (Ek 1) ve Edirne İl Halk Sağlığı Müdürlüğü onayı (Ek 2) alındıktan sonra 01.03.2016 tarihinden itibaren Edirne İl Merkezinde bulunan, çalışmayı kabul eden, 17 Aile Sağlığı Merkezine kayıtlı, gönüllü 143 kadın ve 142 erkek olmak üzere 285 olgu ile görüşüldü.

Edirne il merkezindeki 20 Aile Sağlığı Merkezine Aralık 2015 ile Haziran 2016 tarihleri arasında kayıtlı olmak, 20-64 yaş arasında olmak ve çalışmaya katılmayı kabul etmek araştırmaya alınma kriterleri olarak belirlendi. İletişimi engelleyecek bir problemin bulunması, çalışmaya katılmayı kabul etmemek, 20 yaşın altında olmak ve 64 yaşın üstünde olmak araştırmaya alınmama kriterleri olarak belirlendi.

(22)

Katılımcıların kayıtlı oldukları Aile sağlığı merkezlerinde, araştırmacı tarafından yüz yüze görüşülerek anketlerin doldurulması sağlandı. Araştırmamızda hastaların kimlik bilgileri toplanmadı. Araştırmaya katılacak olan bireyler sözlü olarak bilgilendirildi ve onayları alındı. Bu bilgilendirme ve onam alma süreci, çalışma anketinin giriş bölümünde bulunan, araştırmayı açıklayan ve katılımlarını isteyen bir metin yardımıyla sağlandı ve çalışmaya katılmayı kabul ettiklerini bildiren gönüllüler çalışmaya alındı.

Çalışmada veriler, araştırmacı tarafından hazırlanan bir anket kullanılarak toplandı. Ankette; katılımcıların kilo, boy, sosyodemografik ve medeni durum bilgileri, sigara, alkol alışkanlığı bilgileri, kronik hastalık varlığı, egzersiz, diyet yapma durumu, genel olarak sağlık bilgisine ilk nereden ulaşıldığı ve sağlık kurum ve kuruluşlarına en sık başvuru nedenini içeren 20 soru bulunmaktaydı. Ek olarak bireylerin hasta aktivasyonunu değerlendiren 13 soruluk HAÖ, sağlık okuryazarlığını değerlendiren 23 soruluk YSOÖ ve sağlıkla ilişkili yaşam kalitesini değerlendirmek amacıyla SF-36 ankete dahil edildi. Araştırmada uygulanan anketler Ek-3’de görülmektedir.

Hasta Aktivasyonu Ölçeği

İki bin dört yılında 22 maddelik “Patient Activation Measure” ve 13 maddelik kısa formu geliştirilmiştir (31). 2016 yılında Yayla ark. (52) tarafından kısa formunun Türkçe güvenilirliği yapılmış olup; 13 maddelik ölçeğin güvenilirlik analizi sonucunda Cronbach’s alfa değeri 0,887 bulunmuştur. Guttman tipi ölçüm aracı olup cevaplar “şiddetle katılmıyorum” ve “şiddetle katılıyorum” şeklinde 1’den 4’e kadar puanlanır ve “uygun değil/ilgisiz” seçeneği mevcuttur. Ölçek değerlendirilirken önce bir ham puan hesaplanır. Örneğin; eğer katılımcı 2 tane “uygun değil/ilgisiz” seçeneği işaretlemişse alınan puan 13’le çarpılır ardından 11’e bölünür ve çıkan değer ondalık sayısına göre yuvarlanır. Sonra 13’den 52’ye kadar olan bu ham puan Ek-4’de verilen tablodan 0-100 arasında aktivasyon puanına çevrilir. Aktivasyon puanı 47,0 ve daha düşük olanlar seviye1, 47,1 ile 55,1 arasında ise seviye 2, 55,2 ile 67,0 arasında ise seviye 3, 67,1 ve daha üzerindeyse seviye 4 aktivasyon olarak değerlendirilir.

Yetişkin Sağlık Okuryazarlığı Ölçeği

Sezer ve ark. (29) tarafından geliştirilen geçerlik güvenilirliği test edilen ölçek yetişkin bireylerin sağlık okuryazarlığı konusundaki yeterliliğini belirlemeye yönelik sağlık bilgileri ve ilaç kullanımı ile ilgili toplam 22 madde ve 1 adet vücuttaki organların yerini bilme ile

(23)

doldurma, 4 tanesi çoktan seçmeli, 2 tanesi eşleştirmelidir. Soruların puanlaması her soru tipi için ayrı ayrı yapılmaktadır. Evet/hayır yanıt tipindeki sorularda pozitif ifadeleri işaretleyenlere 1, negatif ifadeleri işaretleyenlere 0 puan, boşluk doldurma tipindeki sorularda doğru yanıta 1, yanlış yanıta 0 puan verilmektedir. Çoktan seçmeli sorularda iki ve ikiden fazla doğru yanıt işaretleyenlere 1 puan, hiç bilmeyenlere ya da doğru ile birlikte yanlış yanıt işaretleyenlere 0 puan verilmektedir. Eşleştirme tipindeki sorularda ise ikiden fazla doğru eşleştirenlere 1, diğerlerine 0 puan verilmektedir. Ölçekten alınabilecek puanlar 0-23 arasında değişmektedir. Ölçekten alınan puan arttıkça sağlık okuryazarlık düzeyi artmaktadır. YSOÖ cronbach alpha katsayısı 0,77, test tekrar test güvenilirlik katsayısı 0,87 olarak bulunmuştur. Genel kapsam geçerliliği indeksi %90,71 olan ölçek 23 maddeden oluşmuştur. Faktör analizi sonucunda toplam varyansın % 60,68’ini açıklayan 8 faktörlü bir yapı ortaya çıkmıştır ancak anlam bütünlüğü açısından ölçeğin tek boyutlu kullanımına karar verilmiştir.

Short Form-36 Yaşam Kalitesi Ölçeği

Short Form-36 yaşam kalitesi ölçeğini Rand Corporation 1992 senesinde geliştirmiş ve kullanıma sunmuştur. Ölçek adından da anlaşılacağı üzere 36 madde içermekte fiziksel ve mental bileşenlerden oluşmaktadır. Fiziksel bileşenler genel sağlık, fiziksel işlev, fiziksel işleve bağlı rol kısıtlılığı, ağrı alt ölçeklerinden; mental bileşenler ise mental sağlık, duygusal işleve bağlı rol kısıtlılığı, yaşamsallık (enerji), sosyal işlev alt ölçeklerinden oluşmaktadır. Alt ölçekler sağlığı 0’dan 100’e kadar puanlandırır ve “0” kötü sağlık anlamına gelmektedir. Ölçekte son bir ayda ve son bir haftada olan sağlıktaki değişim algısını değerlendiren maddeler bulunmaktadır. SF-36 yaşam kalitesi ölçeğinin Türkçe versiyonu Koçyiğit ve ark. tarafından hazırlanmıştır (53).

İstatiksel Analiz

Araştırmada elde edilen verilerin istatistiksel analizleri SPSS 19 (Statistical Package for the Social Sciences, version 19, seri no: 10240642) istatistik programı kullanılarak yapıldı. Araştırmadaki HAÖ, YSOÖ ve SF-36 alt boyutlarının verilerinin normal dağılıma uygun olmadığı saptandığı için çalışmamızda non-parametrik testler kullanıldı.

İstatistik yöntem olarak tanımlayıcı istatistikler, Spearman korelasyon analizi, Mann-Whitney U, Kruskall–Wallis H testleri kullanıldı. İstatistiksel anlamlılık düzeyi (p) ilgili testlerle birlikte gösterildi (p<0,05 olduğunda anlamlı, p>0,05 olduğunda anlamsız kabul edildi).

(24)

BULGULAR

TANIMLAYICI İSTATİSTİKLER

Araştırma Edirne il merkezinde bulunan Aile Sağlığı Merkezlerine kayıtlı örneklemi hesaplanmış 20-64 yaş arası 143 kadın (%50,2) ve 142 erkek (%49,8) olmak üzere 285 kişide yapıldı.

Katılımcıların yaş ortalaması 39,42±11,21 (minimum 20, maksimum 64) ayrıca ortanca değer 37 olarak hesaplandı.

Medeni durumlarına bakıldığında 216’sı (%75,8) evli, 52’si (%18,2) bekar, 10’u (%3,5) ayrılmış/boşanmış, 7’si (%2,5) duldu.

Katılımcılardan 211’i (%74) çocuk sahibiyken, 74 katılımcının (%26) çocuğu yoktu. Sahip olunan çocuk sayısı incelendiğinde; 1 çocuğu olan 91 (%31,9) katılımcı, 2 çocuğu olan 94 (%33,0) katılımcı, 3 çocuğu olan 20 (%7,0) katılımcı, 4 çocuğu olan 6 (%2,1) katılımcı mevcuttu.

Hanede yaşayan kişi sayısı ortalama 3,36±1,09 (minimum 1, maksimum 6) olarak bulundu.

Katılımcılardan 93’ü (%32,6) kirada, 192’si (%67,4) kendi evinde yaşadığını belirtti. Ev özellikleri incelendiğinde katılımcılardan 211’nin (%74) apartmanda, 5’nin (%1,8) gecekonduda, 69’nun (%24,2) müstakil evde yaşadığı bulundu.

(25)

Şekil 3. Katılımcıların eğitim durumlarına göre dağılımları

Katılımcıların mesleklere göre dağılımı Şekil 4’de gösterilmiştir.

Şekil 4. Katılımcıların mesleklere göre dağılımları

Katılımcıların bir yılda okuduğu ortalama kitap sayısı 4,16±6,08 (minimum 0, maksimum 30) olarak bulundu. Katılımcıların bir haftada ortalama 2,99±2,71 gün (minimum 0, maksimum 7) gazete okuduğu öğrenildi.

0 20 40 60 80 100 120 140 okuryazar değil

okuryazar ilkokoul ilköğretim /ortaokul

lise ön lisans lisans yüksek lisans n 0 0 38 42 89 42 68 6 % 0 0 13,4 14,7 31,2 14,7 23,9 2,1 0 20 40 60 80 100 120 140 160

emekli ev hanımı işci memur öğrenci serbest

n 26 44 46 106 16 47

(26)

Katılımcıların haneye giren aylık geliri incelendiğinde ortalama 3022,28±1778,67 (minimum 400, maksimum 15000) olduğu görüldü.

Katılımcılardan 85 kişide (%29,8) en az bir kronik hastalık bulunmaktaydı. Kronik hastalığı bulunanların 13’ünde (%4,6) kalp ve damar hastalığı, 12’sinde (%4,2) diyabet, 28’inde (%9,8) hipertansiyon, 1’inde (%0,4) KOAH, 7’sinde (%2,5) astım, 1’inde (%0,4) böbrek hastalığı, 5’inde (%1,8) karaciğer hastalığı, 7’sinde (%2,5) romatolojik hastalık, 1’inde (%0,4) kanser, 5’inde (%1,8) psikiyatrik hastalık, 5’inde (%1,8) başka diğer bir hastalık bulunmaktaydı.

Katılımcıların VKİ’leri değerlendirildiğinde ortalama 25,98±3,90 kg/m2 (minimum 17,9 kg/m2,maksimum 45 kg/m2) olarak hesaplandı.

Katılımcıların sigara kullanımlarına bakıldığında 147 (%51,6) katılımcının sigara içmediği ve daha önce kullanmadığı, 41 katılımcının (%14,4) sigarayı bıraktığı, 97 (%34) katılımcının sigara kullandığı öğrenildi. Sigarayı bırakan 41 katılımcı değerlendirildiğinde ortalama 10,27±6,16 (minimum 1, maksimum 30) paket yıl sigara kullandıkları bulundu. Sigara kullanan 97 katılımcı göz önüne alındığında günde ortalama 15,4±7,27 (minimum 2, maksimum 40) adet sigara kullanıldığı hesaplandı.

Alkol tüketimi sorgulandığında 52 kişi (%18,2) alkol kullandığını belirtti, 233 kişi (%81,8) alkol kullanmadığını bildirdi. Alkol kullanım miktarında riskli içici sınırı olarak, haftada 7 veya tek seferde 3 içkiden fazla içen kadın ve haftada 14 veya tek seferde 4 içkiden fazla içen erkek sınırı alınmıştır. Alkol aldıklarını ifade eden bu 52 kişinin kullandıkları alkol miktarları sorgulandığında sadece 9 kişinin (%3,2) riskli kullanım sınırında alkol aldığı tespit edildi.

Katılımcıların egzersiz tercihleri değerlendirildiğinde 203 (%71,2) katılımcının yürüyüş, 12 (%4,2) katılımcının yüzme, 25 (%8,8) katılımcının toplu sporlar, 11 (%3,9) katılımcının spor salonunda egzersizi tercih ettiği, 34 (%11,9) katılımcının herhangi bir egzersiz tercihi olmadığı görüldü.

Katılımcılardan 13’ü (%4,6) diyetisyen tarafından verilen diyeti yaparken, 48’i (%16,8) kendi bilgilerine dayanarak diyet yapıyordu. Katılımcılardan 224’ü (%78,6) diyet yapmıyordu.

Katılımcıların “Genel olarak sağlık bilgisine ilk nereden ulaşırsınız?” sorusuna verdikleri cevaplar Şekil 5’de gösterilmiştir.

(27)

Şekil 5. Genel olarak sağlık bilgisine ilk ulaşım

Katılımcıların “Genel olarak sağlık kurum ve kuruluşlarına (sağlık hizmetlerine) en sık başvuru nedeniniz nedir?” sorusuna verdikleri cevaplar Şekil 6’da gösterilmiştir.

Şekil 6. Genel olarak sağlık kurum ve kuruluşlarına en sık başvuru nedeni

Katılımcıların HAÖ puanları hesaplandığında ortalamanın 47,88±11,23 (minimum 27,1, maksimum 91,6) olduğu görüldü. Katılımcıların HAÖ’ye verdiği cevapların dağılımı Tablo 1’de görülmektedir.

0 50 100 150 200 250 tv radyo gazete/ dergi

internet doktor hemşire eczacı diğer

sağlık çalışanl arı diğer n 36 0 2 65 181 1 0 0 0 % 12,6 0 0,7 22,8 63,5 0,4 0 0 0 0 50 100 150 200 ilaç yazdırmak akut durumlar kronik hastalık takibi koruyucu sağlık hizmetleri diğer n 87 148 23 27 0 % 30,5 51,9 8,1 9,5 0

(28)

Tablo 1. Hasta Aktivasyonu Ölçeğine verilen cevapların dağılımı

Şiddetle

katılmıyorum Katılmıyorum Katılıyorum

Şiddetle katılıyorum

Uygun değil Her şey söylendiğinde

ve yapıldığında, sağlık durumumu idare etmekle sorumlu olan

kişi benim n=3 (%1,1) n=15 (%5,2) n=229 (%80,4) n=36 (%12,6) n=2 (%0,7) Kendi sağlık

bakımımda aktif rol almam sağlığımı ve işlevselliğimi belirleyen en önemli faktördür n=1 (%0,4) n=10 (%3,5) n=229 (%80,4) n=45 (%15,7) n=0 (%0,0) Sağlık durumumla ilişkili bazı belirtileri

veya problemleri azaltacak veya önleyecek eylemleri yapabileceğim konusunda kendimden eminim n=8 (%2,8) n=29 (%10,2) n=222 (%77,9) n=25 (%8,7) n=1 (%0,4) Reçete edilen ilaçlarımın her birinin

ne işe yaradığını bilirim n=11 (%3,9) n=102 (%35,8) n=141 (%49,4) n=30 (%10,5) n=1 (%0,4) Sağlık problemimle ne

zaman baş edebilirim ve ne zaman tıbbi bakım almaya ihtiyacım olduğunu ayırt edebileceğim konusunda kendimden eminim n=3 (%1,1) n=63 (%22,1) n=185 (%64,9) N=33 (%11,5) n=1 (%0,4) Sağlık hizmetimi verenlerin sormadığı

zaman bile benimle ilgilendiğini kendimden emin olarak

söyleyebilirim n=22 (%7,7) n=118 (%41,4) n=123 (%43,2) n=17 (%5,9) n=5 (%1,8)

Evde yapmam gereken ilaç tedavilerini uygulayabileceğim konusunda kendimden eminim n=8 (%2,8) n=38 (%13,3) n=202 (%70,9) n=34 (%11,9) n=3 (%1,1) Sağlık durumumun nedenlerini ve tabiatını anlarım n=16 (%5,6) n=92 (%32,3) n=152 (%53,3) n=23 (%8,1) n=2 (%0,7)

(29)

Tablo 1. (devamı) Hasta Aktivasyonu Ölçeğine verilen cevapların dağılımı

Şiddetle

katılmıyorum Katılmıyorum Katılıyorum

Şiddetle katılıyorum

Uygun değil Sağlık durumum için

mevcut farklı tedavi seçeneklerini bilirim n=18 (%6,3) n=128 (%44,9) n=122 (%42,8) n=15 (%5,3) n=2 (%0,7) Sağlığım için yaptığım

yaşam tarzı değişikliklerini sürdürebilmem mümkün olmuştur n=8 (%2,8) n=79 (%27,7) n=174 (%61,1) n=19 (%6,6) n=5 (%1,8) Sağlık durumumla

ilgili daha ileri problemleri nasıl önleyeceğimi bilirim n=10 (%3,5) n=116 (%40,7) n=145 (%50,8) n=13 (%4,6) n=1 (%0,4) Sağlık durumumla

ilgili yeni durumlar veya problemler ortaya

çıktığı zaman çözebileceğimden eminim n=11 (%3,8) n=136 (%47,7) n=130 (%45,6) n=7 (%2,5) n=1 (%0,4)

Stresli zamanlarda bile egzersiz ve diyet gibi

yaşam tarzı değişikliklerini sürdürebileceğim konusunda kendimden eminim n=16 (%5,6) n=142 (%49,8) n=112 (%39,3) n=14 (%4,9) n=1 (%0,4) n: Kişi sayısı

Katılımcıların HAÖ puanlarına göre aktivasyon seviyelerinin dağılımı incelendiğinde seviye 1 olan 166 (%58,3) katılımcı, seviye 2 olan 54 (%18,9) katılımcı, seviye 3 olan 44 (%15,4) katılımcı, seviye 4 olan 21 (%7,4) katılımcı olduğu bulundu. Şekil 7’de katılımcıların aktivasyon seviyelerine göre dağılımı görülmektedir.

(30)

Şekil 7. Katılımcıların aktivasyon seviyelerine göre dağılımı

Katılımcıların YSOÖ Puanları değerlendirildiğinde ortalama 13,26±3,34 (minimum 2, maksimum 22) olarak hesaplandı.

“Aşağıdakilerden hangileri tansiyonun düşme belirtileridir” sorusuna katılımcıların verdiği cevaplar incelendiğinde 129 katılımcının (%45,3) “0” puan, 156 katılımcının (%54,7) “1” puan aldığı görülmüştür.

“Aşağıdakilerden hangileri tansiyonun yükselme belirtileridir” sorusuna katılımcıların verdiği cevaplar incelendiğinde 220 katılımcının (%77,2) “0” puan, 65 katılımcının (%22,8) “1” puan aldığı görülmüştür.

“Düzenli olarak tartılır mısınız” sorusuna 182 katılımcı (%63,9) “evet”, 103 katılımcı (%36,1) “hayır” cevabını vermiştir.

“Kilonuzun boyunuza göre normal değerler arasında olup olmadığını biliyor musunuz” sorusuna 237 katılımcı (%83,2) “evet”, 48 katılımcı (%16,8) “hayır” cevabını vermiştir.

“Yetişkin bireylerde ateş olması için vücut ısısı kaç derece olmalıdır” sorusuna katılımcıların verdiği cevaplar incelendiğinde 191 katılımcının (%67) “0” puan, 94 katılımcının (%33) “1” puan aldığı görülmüştür.

“Ev ortamında ateşli durumlarda ilk olarak neler yapılabilir” sorusuna katılımcıların verdiği cevaplar incelendiğinde 176 katılımcının (%61,8) “0” puan, 109 katılımcının (%38,2) “1” puan aldığı görülmüştür. seviye 1 n=166 %58,3 seviye 2 n=54 %18,9 seviye 3 n=44 %15,4 seviye 4 n=21 %7,4

(31)

“Aşağıdakilerden hangileri gebelikten korunmada güvenilir yöntemlerdendir” sorusuna katılımcıların verdiği cevaplar incelendiğinde 185 katılımcının (%64,9) “0” puan, 100 katılımcının (%35,1) “1” puan aldığı görülmüştür.

“Doktorunuz günde iki kez antibiyotik almanızı önerdi. İlk tableti sabah 8 de alırsanız ikincisini saat kaçta alırsınız” sorusuna katılımcıların verdiği cevaplar incelendiğinde 249 katılımcının (%87,4) doğru, 36 katılımcının (%12,6) yanlış cevap verdiği görülmüştür.

“Doktorunuzun iki günde bir almanızı önerdiği bir vitamin ilacının ilk dozunu Salı günü aldınız. İkinci dozunu hangi gün alırsınız” sorusuna katılımcıların verdiği cevaplar incelendiğinde 234 katılımcının (%82,1) doğru, 51 katılımcının (%17,9) yanlış cevap verdiği görülmüştür.

“Doktorunuzun aç karnına almanızı önerdiği bir ilacı ne zaman alırsınız” sorusuna katılımcıların verdiği cevaplar incelendiğinde 151 katılımcının (%53) “0” puan, 134 katılımcının (%47) “1” puan aldığı görülmüştür.

“Yemekten sonra midenizde yanma, şişlik, hazımsızlık hissediyorsunuz. Bu durumda aşağıdaki kliniklerden hangilerine başvurabilirsiniz” sorusuna katılımcıların verdiği cevaplar incelendiğinde 190 katılımcının (%66,7) “0” puan, 95 katılımcının (%33,3) “1” puan aldığı görülmüştür.

“Tuvalete gittiğinizde idrarınızı yaparken yanma ve ağrı hissediyorsunuz. Bu durumda aşağıdaki kliniklerden hangilerine başvurabilirsiniz” sorusuna katılımcıların verdiği cevaplar incelendiğinde 279 katılımcının (%97,9) “0” puan, 6 katılımcının (%2,1) “1” puan aldığı görülmüştür.

“Aşağıda belirtilen tarama testlerini yapılma zamanlarına göre doğru harflerle eşleştirip parantezlere yazınız” şeklindeki eşleştirme sorusuna verilen cevaplar incelendiğinde 177 katılımcının (%62,1) “0” puan, 108 katılımcının (%37,9) “1” puan aldığı görülmüştür.

“Aşağıda hastane ile ilgili bazı klinikler verilmiştir. Her kliniği tanımlayan doğru harflerle eşleştirip parantezlere yazınız” şeklindeki eşleştirme sorusuna verilen cevaplar incelendiğinde 18 katılımcının (%6,3) “0” puan, 267 katılımcının (%93,7) “1” puan aldığı görülmüştür.

“Sağlık hizmetleri alırken hasta haklarınızın neler olduğunu biliyor musunuz” sorusuna 165 katılımcı (%57,9) “evet”, 120 katılımcı (%42,1) “hayır” cevabını vermiştir.

“Sağlık kurumuna başvurunuzda veya sağlık sorunlarınızla ilgili hizmetleri alırken zorlanır mısınız” sorusuna 107 katılımcı (%37,5) “evet”, 178 katılımcı (%62,5) “hayır” cevabını vermiştir.

(32)

“Hastaneden nasıl randevu alabileceğinizi biliyor musunuz” sorusuna 268 katılımcı (%94) “evet”, 17 katılımcı (%6) “hayır” cevabını vermiştir.

“Doktor/hemşireye sağlık sorununuzu anlatmakta zorluk yaşarmışınız” sorusuna 55 katılımcı (%19,3) “evet”, 230 katılımcı (%80,7) “hayır” cevabını vermiştir.

“Doktora/hemşireye sağlık durumunuz ile ilgili rahatça soru sorabilir misiniz” sorusuna 229 katılımcı (%80,4) “evet”, 56 katılımcı (%19,6) “hayır” cevabını vermiştir.

“Sağlıkla ilgili haberleri takip eder misiniz” sorusuna 218 katılımcı (%76,5) “evet”, 67 katılımcı (%23,5) “hayır” cevabını vermiştir.

“Sağlıkla ilgili gazete/dergi v.s okur musunuz” sorusuna 102 katılımcı (%35,8) “evet”, 183 katılımcı (%64,2) “hayır” cevabını vermiştir.

“Sağlıkla ilgili broşürleri okuma ve anlamada zorlanır mısınız” sorusuna 151 katılımcı (%53) “evet”, 134 katılımcı (%47) “hayır” cevabını vermiştir.

Vücuttaki organların yerini bilme ile ilgili şekli içeren soruya katılımcıların verdiği cevaplar incelendiğinde 10 katılımcının (%3,5) “0” puan, 275 katılımcının (%96,5) “1” puan aldığı görülmüştür.

Katılımcıların SF-36 alt ölçeklerinin sonuçları Tablo2’de gösterilmiştir.

Tablo 2. Katılımcıların SF-36 alt ölçeklerinin değerlendirmesi Short Form-36

alt ölçeği

N Ortalama SS Minimum Maksimum

Fiziksel işlev 285 83,92 16,37 0 100 Fiziksel rol 285 77,89 33,80 0 100 Ağrı 285 72,49 20,18 10 100 Genel sağlık 285 62,23 17,63 5 100 Yaşamsallık 285 60,82 17,71 10 100 Sosyal işlev 285 75,08 19,56 0 100 Duygusal rol 285 72,04 35,08 0 100 Mental sağlık 285 63,65 15,36 8 100

SF-36: Short form-36; N: Kişi sayısı; SS: Standart sapma

ÇOKLU KARŞILAŞTIRMALAR

Katılımcılar İçin Hasta Aktivasyonu Karşılaştırmaları

Katılımcıların cinsiyetleri ile HAÖ puanları karşılaştırıldığında istatiksel olarak anlamlı ilişki saptanmadı (Z=-1,169; p>0,05). Cinsiyete göre HAÖ puan ortalamaları ve istatistiksel analiz sonuçları Tablo 3‘de gösterilmiştir.

(33)

Tablo 3. Hasta Aktivasyonu Ölçeği puanı ve cinsiyet arasındaki ilişki

Hasta Aktivasyonu Ölçeği puan

İstatistiksel analiz

Ortalama Standart sapma

Cinsiyet Erkek 47,25 11,34 MWU Z*=-1,169; p=0,243 Kadın 48,50 11,13 * Mann-Whitney U Test

Katılımcıların yaşları ile HAÖ puanları arasındaki ilişki Tablo 4’de gösterilmiştir. Yaş ile hasta aktivasyonu arasında anlamlı ilişki bulunamadı (r=-0,091; p>0,05).

Tablo 4. Hasta Aktivasyonu Ölçeği ve yaş arasındaki ilişki

Yaş

r * P

Hasta Aktivasyonu -0,091 0,123

*Spearman’s Korelasyon Analizi

Katılımcıların medeni durumlarına göre HAÖ puanları arasındaki ilişki Kruskal Wallis testi ile incelendiğinde aralarında istatistiksel olarak anlamlı farklılık olduğu saptandı (x2=13,951; p=0,003). Medeni duruma göre HAÖ puan ortalamaları ve istatistiksel analiz sonuçları Tablo 5‘de gösterilmiştir.

Tablo 5. Hasta Aktivasyonu Ölçeği ve medeni durum arasındaki ilişki Hasta Aktivasyonu Ölçeği

puanı İstatistiksel

analiz Ortalama Standart sapma

Medeni durum Evli 47,38 11,28 KW Χ2* =13,951; p=0,003 Bekar 50,87 11,64 Ayrılmış/Boşanmış 49,36 5,36 Dul 38,68 5,71

*Kruskal-Wallis H Test İstatistiği

Katılımcıların çocuk sahibi olup olmama durumuna göre HAÖ puanları arasındaki ilişki incelendiğinde aralarında istatistiksel olarak anlamlı farklılık olduğu saptandı

Referanslar

Benzer Belgeler

• Bu sayın tüm kliniklere başvuru sayısının % 28,58’ ini (Çocuk acil muayene dahil) oluşturmaktadır ve en fazla muayene oranına sahip branş sıralamasında acil tıp

Sağlık Hizmet Sunucuları; SGK’nın Üçüncü Kişilere Rücu İşlemine Konu Olan İş Kazası, Meslek Hastalığı Trafik Kazası ve Diğer Tüm Adli Vakalar ile İkili

Çimen’in (2015) kronik hastalığı olan bireylerde yaptığı çalışmada SOY puan ortalaması ile genel sağlık durumu değerlendirildiğinde, sağlıklarını iyi ve

• İki ya da daha çok örneklem ortalamasının birbirinden manidar bir farklılık gösterip göstermediğinin test edilmesinde kullanılır.. • Tek yönlü varyans analizinin

Genel sağlık sigortası, sağlık hizmetlerinden yararlanacakları ilgilendirdiği gibi aynı zaman- da sağlık alanında hizmet veren sağlık hizmeti sunucuları ile tüm eczacılar,

Şu anda hemen hemen her sağlık ocağında (hatta bazı köy sağlık ocaklannda bile) birden fazla sayıda hekim görev yapmaktadır. Aile hekimi ise tek

Laserasyon olmayan grupla epizyotomi gru- bu arasında SFQ28’in uyarılma (lubrikasyon) ve orgazm alanında anlamlı fark saptanmamıştır.. Laserasyon olma- yan grupla sezaryan

Sağlık okuryazarlığı ile hastaların olacağı operasyona bakıldığında SOYÖ ve bilgiye erişim, değer biçme ve uygulama alt boyutlarına ait puan