• Sonuç bulunamadı

Ortaöğretim onuncu sınıf dil ve anlatım dersinin drama yöntemi ile öğretiminin öğrencilerin ders tutumlarına, sosyal becerilerinin gelişmesine yönelik etkisinin incelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ortaöğretim onuncu sınıf dil ve anlatım dersinin drama yöntemi ile öğretiminin öğrencilerin ders tutumlarına, sosyal becerilerinin gelişmesine yönelik etkisinin incelenmesi"

Copied!
107
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

ORTA ÖĞRETİM SOSYAL ALANLAR EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI

TÜRK DİLİ ve EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI

ORTAÖĞRETİM ONUNCU SINIF DİL VE ANLATIM DERSİNİN

DRAMA YÖNTEMİ İLE ÖĞRETİMİNİN ÖĞRENCİLERİN DERS

TUTUMLARINA, SOSYAL BECERİLERİNİN GELİŞMESİNE

YÖNELİK ETKİSİNİN İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Özge ASLANEL

Ankara Haziran , 2011

(2)

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

ORTA ÖĞRETİM SOSYAL ALANLAR EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI

TÜRK DİLİ ve EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI

ORTAÖĞRETİM ONUNCU SINIF DİL VE ANLATIM DERSİNİN

DRAMA YÖNTEMİ İLE ÖĞRETİMİNİN ÖĞRENCİLERİN DERS

TUTUMLARINA, SOSYAL BECERİLERİNİN GELİŞMESİNE

YÖNELİK ETKİSİNİN İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Özge ASLANEL

Danışman: Prof. Dr. İsmet CEMİLOĞLU

Ankara Haziran, 2011

(3)

i

Özge ASLANEL’in “Orta Öğretim Onuncu Sınıf Dil ve Anlatım Dersinin Yaratıcı Drama Yöntemi İle Öğretiminin Öğrencilerin Ders Tutumlarına, Sosyal Becerilerinin Gelişmesine Yönelik Etkisinin İncelenmesi” başlıklı tezi 03/06/2011 tarihinde, jürimiz tarafından Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Bilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı İmza

Üye (Başkan-Danışmanı) : Prof. Dr. İsmet CEMİLOĞLU ………

Üye : Doç. Dr. Ali YAKICI ………

Üye : Yrd. Doç. Dr. Erol BARIN ………

(4)

ii

Bu çalışmada ortaöğretim onuncu sınıf Dil ve Anlatım dersi “Öyküleyici Anlatım” konusunun yaratıcı drama yöntemi ile işlenmesinin öğrencilerin ders tutumlarına ve sosyal becerilerinin gelişmesine yönelik etkisi araştırılmıştır.

Araştırmanın 1. Bölümünde problem durumu ortaya konularak, bu problem çerçevesinde ele alınan çalışmanın amacı, önemi, varsayımları ve sınırlılıkları belirlenmiştir.

Araştırmanın 2. Bölümünde ise kavramsal çerçeve ele alınmıştır. Dil ve Anlatım dersi Öğretim Programı, Dil ve Anlatım dersinin öğretiminde izlenen yollar ve yaratıcı drama ile ilgili bilgiler verilmiştir.

3. Bölüm olan “Yöntem” başlığı altında, araştırmanın modeli, evreni ve örneklemi, verilerin toplanma ve analiz aşamaları hakkında bilgiler verilmiştir.

Araştırmanın 4. Bölümünde elde edilen veriler istatistiksel işlemlere tabi tutularak çalışmanın sonucuna etki edecek bulgulara ulaşılmıştır. Bulguların anlamlılık düzeyleri, frekans ve yüzde dağılımları incelenerek tablolar halinde gösterilmiş ve yorumlanmıştır.

Araştırmanın son bölümü olan 5. Bölümde bulgular ışığında varılan sonuçlar ortaya konmuş, bu sonuçlar yorumlanarak gerek mevcut durumun iyileştirilmesi için, gerekse gelecekte alanla ilgili çalışma yapmak isteyenler için çeşitli öneriler getirilmiştir.

Kaynakça bölümünde künyeleri verilen eserlerden bir kısmı doğrudan doğruya yararlanılan eserlerdir. Bir kısmı ise tezin konusu ile ilgili olup bilgi sahibi olmak maksadıyla yararlanılan kaynaklardır.

(5)

iii

hocam ve danışmanım Sayın Prof. Dr. İsmet CEMİLOĞLU’ na, her aşamada, özellikle de istatistikleri hesaplamamda sabırlı yardımlarıyla her zaman desteği ile yanımda hissettiğim değerli dostum Ayfer SAYIN’a, teşekkürü borç bilirim.

Son olarak; bu çalışmayı zamanlarından çalarak yürüttüğüm, sevgileriyle, sabırlarıyla, sağladıkları çalışma ortamıyla bana her zaman destek olan çok sevdiğim aileme ve eşim Ali ASLANEL’e sonsuz teşekkürler...

Özge ASLANEL 2011, Ankara

(6)

iv

ORTAÖĞRETİM ONUNCU SINIF DİL VE ANLATIM DERSİNİN YARATICI DRAMA YÖNTEMİ İLE ÖĞRETİMİNİN ÖĞRENCİLERİN DERS TUTUMLARINA, SOSYAL BECERİLERİNİN GELİŞMESİNE YÖNELİK

ETKİSİNİN İNCELENMESİ ASLANEL, Özge

Yüksek Lisans, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Bilim Dalı Tez Danışmanı: Prof. Dr. İsmet CEMİLOĞLU

Nisan- 2011, 92 sayfa

Bu araştırma, ortaöğretim onuncu sınıf Dil ve Anlatım dersi Öyküleyici Anlatım konusunun yaratıcı drama yöntemi ile işlenmesinin öğrencilerin ders tutumlarına ve sosyal becerilerinin gelişmesine yönelik etkisinin incelenmesini kapsamaktadır.

Araştırma deneysel bir çalışma olup araştırmanın modelini kontrollü ön test-son test modeli oluşturmaktadır. Nicel araştırma yöntemi ile istatistikler hesaplanmıştır. Geleneksel yöntemin uygulandığı kontrol grubu ile drama yönteminin kullanıldığı deney grubu tutum ölçeği ve sosyal beceri ön-testlerinin sonuçları arasında anlamlı fark olup olmadığı istatistiksel yöntemlerden t testi ile test edilmiştir.

Araştırmanın evrenini Ilgaz ilçesinde bulunan tüm ortaöğretim kurumlarındaki onuncu sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise; Ilgaz ilçesinde bulunan tüm ortaöğretim kurumları arasından seçilen iki okuldaki onuncu sınıf

öğrencileri teşkil etmektedir.

Araştırmada geçerliği ve güvenirliği kanıtlanmış 5’li likert tipi tutum ölçeği ile sosyal beceri testi araç olarak kullanılmıştır. Elde edilen veriler SPSS paket programı kullanılarak analiz edilmiştir. Kontrol ve deney grubunun tutum ölçeği ve sosyal beceri testi ön-testleri ve son testleri arasında anlamlı bir fark olup olmadığı ayrı ayrı t testi ile test edilmiştir.

(7)

v

Araştırma sonucunda, Dil ve Anlatım dersinde, yaratıcı drama yönteminin uygulandığı deney grubu ile geleneksel öğretimin uygulandığı kontrol grubundaki öğrencilerin derse ilişkin tutumlarında ve sosyal becerilerinde deney grubu lehine anlamlı bir farklılık olduğu görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Dil ve Anlatım dersi öğretimi, yaratıcı drama, sosyal beceri, ders tutumu

(8)

vi

ANALYSIS OF THE EFFECT OF TEACHING OF SECONDARY EDUCATION TENTH GRADE LANGUAGE AND EXPRESSION LESSON THROUGH CREATIVE DRAMA METHOD TO THE STUDENTS’ COURSE ATTITUDES

AND IMPROVEMENT OF THEIR SOCIAL SKILLS

Özge ASLANEL

Master Thesis, Department of Turkish Language and Literature Teaching Supervisor: Prof. Dr. İsmet CEMİLOĞLU

April 2011, 92 pages

This study includes analysis of the effect of teaching of secondary education tenth grade Language and Expreesion Lesson topic of Narrative Expression through creative drama method to the students’ course attitudes and improvement of their social skills.

The study was an experimental and controlled pretest – posttest model formed the model of the study. Statistics were calculated by the method of quantitative research. Whether there is a significant difference between the results of attitude scale and social skill pretest of control group which was applied classical method and experimental group which was used drama method is tested via t test.

All tenth grade students in Ilgaz County created the population of the study. And selected two secondary schools and their tenth grade students in Ilgaz created the sample of the study.

In this study, 5 point likert type attitude scale and social skill test which are proved as valid and reliable, are used as tools. The data is analysed via SPSS package programme. Whether there is a significant difference between the pretests and posttests of attitude scale and social skill test of control and experimental groups is seperately tested via t test.

(9)

vii

As a result of the study, in the Language and Expression lesson, it was clearly seen that there was a significant difference in favor of experimental group in terms of students’ lesson attitudes and social skills.

Keywords: Teaching of Language and Expression Lesson, creative drama, social skill, lesson attitude

(10)

viii ÖN SÖZ ... ii ÖZET ... iv ABSTRACT ... vi İÇİNDEKİLER ... vii TABLOLAR DİZİNİ ... xi I.BÖLÜM ... 1 1. GİRİŞ ... 1 1.1. Problem Durumu ... 4 1.2. Araştırmanın Amacı ... 5 1.3. Araştırmanın Önemi ... 6 1.4. Varsayımlar ... 6 1.5. Sınırlılıklar ... 7 1.6. Tanımlamalar ve Kısaltmalar ... 7 II. BÖLÜM ... 9 2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE ... 9

2.1. Dil ve Anlatım Dersi Öğretim Programı ... 9

2.2. Dil ve Anlatım Dersi Öğretimde İzlenen Yollar ... 12

2.3. Yaratıcı Drama ... 14

2.3.1. Eğitimde Yaratıcı Drama ... 18

2.3.2. Yaratıcı Dramanın Ders Tutumuna Etkisi ... 20

2.3.3. Yaratıcı Dramanın Sosyal Becerilere Etkisi ... 21

2.3.4. Geleneksel Yöntemlerin Yaratıcı Drama Karşısındaki Durumu ... 23

2.3.5. Yaratıcı Drama Uygulamaları Yapan Öğretmenin Rolü ... 24

2.4. Yaratıcı Drama ile İlgili Yapılan Araştırmalar ... 26

III. BÖLÜM ... 32

3. YÖNTEM ... 32

3.1. Araştırmanın Modeli ... 32

3.2. Araştırma Grubu ... 32

3.3. Verilerin Toplanması ... 33

(11)

ix

3.3.2. Sosyal Beceri Ölçeği ... 37

3.4. Uygulama Aşaması ... 38

3.5. Verilerin Çözümlenmesi ve Yorumlanması ... 39

IV. BÖLÜM ... 40

4. BULGULAR ve YORUM ... 40

4.1. Ortaöğretim Onuncu Sınıf Dil ve Anlatım Dersinin Yaratıcı Drama Yöntemi ile Öğretiminin Deney ve Kontrol Grubu Öğrencilerinin Ders Tutumlarına Yönelik Değişkenliği Ne Düzeydedir? ... 46

4.1.1 Deney grubunda yer alan öğrencilerin Dil ve Anlatım dersine yönelik tutumlarının değişiminde cinsiyete göre bir farklılık var mıdır? ... 46

4.2.1 Kontrol grubunda yer alan öğrencilerin Dil ve Anlatım dersine yönelik tutumlarının değişiminde cinsiyete göre bir farklılık var mıdır? ... 48

4.2. Ortaöğretim Onuncu Sınıf Dil ve Anlatım Dersinin Yaratıcı Drama Yöntemi ile Öğretiminin Deney ve Kontrol Grubu Öğrencilerinin Sosyal Becerilerine Yönelik Değişkenliği Ne Düzeydedir? ... 50

4.1.1 Deney grubunda yer alan öğrencilerin sosyal becerilerinin değişiminde cinsiyete göre bir farklılık var mıdır? ... 57

4.2.1 Kontrol grubunda yer alan öğrencilerin sosyal becerilerinin değişiminde cinsiyete göre bir farklılık var mıdır? ... 59

V.BÖLÜM ... 62 5. SONUÇ ve ÖNERİLER ... 62 5.1. Sonuçlar ... 62 5.2. Öneriler ... 64 KAYNAKÇA ... 65 EKLER ... 65

EK-1: Öğrencilerin Demografik Özellikleri ... 62

EK-2: Araştırmada Kullanılan Testler ... 64

2.1. Kişisel Bilgi Formu ... 74

2.2. Dil ve Anlatım Dersine Yönelik Tutum Ölçeği ... 75

2.3. Sosyal Beceri Ölçeği ... 77

EK-3: Yapılan Etkinlikler ... 80

(12)
(13)

xi

Tablo 1. Öğrencilerin Betimsel Özellikleri………33 Tablo 2. Tutum Ölçeğindeki Maddelerin Faktör Yükleri……….….36

Tablo 3. Uygulama Takvimi………..38

Tablo 4. Tutum Ölçeği Betimsel İstatistikleri ve Kolmogorov-Smirnov Test Sonuçları……….……….40 Tablo 5. Dil ve Anlatım Dersine Yönelik Tutum Ölçeği Ön Test Puanlarının

Gruplara Göre t Testi Sonuçları…………..……….41 Tablo 6. Dil ve Anlatım Dersine Yönelik Tutum Ölçeği Son Test Puanlarının Gruplara Göre t Testi Sonuçları……….………..42 Tablo 7. DADYTÖ Kontrol Grubu Ön Test ve Son Test Ortalama Puanların t-Testi Sonuçları……….42 Tablo 8. SBÖ Kontrol Grubu Ön Test-Son Test Puanları Arasındaki İlişki……..43 Tablo 9. DADYTÖ Deney Grubu Ön Test ve Son Test Ortalama Puanların

t-Testi Sonuçları………...…………43 Tablo 10. DADYTÖ Deney Grubu Ön Test-Son Test Puanları Arasındaki İlişki...44 Tablo 11. Deney ve Kontrol Grubunda Bulunan Öğrencilerin Dil ve Anlatım Dersine Yönelik Tutumlarına İlişkin İlişkisiz t-Testi Sonuçları…….….45 Tablo 12. DADYTÖ Ön Test Sonuçlarının Cinsiyete Göre İlişkisiz t Testi

(14)

xii

Tablo 14. DADYTÖ Fark Puanlarının Cinsiyete Göre İlişkisiz t Testi Sonuçları...48 Tablo 15. DADYTÖ Ön Test Sonuçlarının Cinsiyete Göre İlişkisiz t Testi

Sonuçları………..48 Tablo 16. DADYTÖ Son Test Sonuçlarının Cinsiyete Göre İlişkisiz t Testi

Sonuçları………..49 Tablo 17. DADYTÖ Fark Puanlarının Cinsiyete Göre İlişkisiz t Testi Sonuçları...50 Tablo 18. Sosyal Beceri Ölçeği Betimsel İstatistikleri ve Kolmogorov-Smirnov Test Sonuçları……….……….51 Tablo 19. Sosyal Beceri Ölçeği Ön Test Puanlarının Gruplara Göre t Testi

Sonuçları………..………51 Tablo 20. Sosyal Beceri Ölçeği Son Test Puanlarının Gruplara Göre t Testi

Sonuçları……….…….………52 Tablo 21. Sosyal Beceri Ölçeği Kontrol Grubu Ön Test ve Son Test Ortalama

Puanların t-Testi Sonuçları………..53 Tablo 22. SBÖ Kontrol Grubu Ön Test-Son Test Puanları Arasındaki İlişki…….53 Tablo 23. Sosyal Beceri Ölçeği Deney Grubu Ön Test ve Son Test Ortalama

Puanların t-Testi Sonuçları………..54 Tablo 24. SBÖ Kontrol Grubu Ön Test-Son Test Puanları Arasındaki İlişki…..…55 Tablo 25. Deney ve Kontrol Grubunda Bulunan Öğrencilerin Sosyal Beceri

(15)

xiii

Testi Sonuçları………...………..57 Tablo 27. Sosyal Beceri Ölçeği Son Test Sonuçlarının Cinsiyete Göre İlişkisiz t

Testi Sonuçları……….58 Tablo 28. Sosyal Beceri Ölçeği Fark Puanlarının Cinsiyete Göre İlişkisiz t Testi

Sonuçları……….………….58 Tablo 29. Sosyal Beceri Ölçeği Ön Test Sonuçlarının Cinsiyete Göre İlişkisiz t

Testi Sonuçları……….59 Tablo 30. Sosyal Beceri Ölçeği Son Test Sonuçlarının Cinsiyete Göre İlişkisiz t

Testi Sonuçları……….60 Tablo 31. Sosyal Beceri Ölçeği Fark Puanlarının Cinsiyete Göre İlişkisiz t Testi

(16)

I. BÖLÜM 1. GİRİŞ

Türk Dili, geçmişi binlerce yıl öncesine dayanan sihirli bir varlık olarak günümüze kadar milletimizin oluşturduğu kültür ve medeniyetin ciltler dolusu ansiklopedisi gibidir. Türk dili, Türk kültürü ve Türk düşünce sistemi demektir. Bugünkü varlığını sonsuz bir geleceğe taşımak isteyen her millet gibi, biz de kendi kültürümüzü, düşünce sistemimizi, algılayış tarzımızı ve ortak davranış kalıplarımızı gençlerimize öğretmek ve bu yolla sürekliliği sağlamak zorundayız. Çünkü, millet olmak demek ortak değerlerden oluşan bir kimlik kartı taşımak demektir. Bu kimliğin en önemli yapı taşı da kültürün taşıyıcısı olan dildir. Bu nedenle Türk Dilini, Türk Edebiyatını ve dilin günlük iletişimde kullanılışını öğretmek insan yetiştirmenin temel taşlarından en önemlisini oluşturmak anlamını taşımaktadır (Cemiloğlu, 2003).

Bir milletin geleceğinin teminatı hiç şüphesiz dili ve bu dili konuşup yazarak geliştirecek olan çocuklarıdır. Millî geleceğin devamlılığını garantiye almak için her ikisinin de korunması ve geliştirilmesi ailelerin, eğitimcilerin, devletin, kısacası toplumun temel görevidir (İlhan, 2006). Witgenstein’ ın “Dilimin sınırları dünyamın sınırları demektir.” sözünde de vurguladığı gibi ana dilini kullanma beceri ve alışkanlığının yüksek sevide olması, kişinin dünyasını zenginleştirecek büyük bir kaynaktır. Dünyayı algılama, insanlara ve fikirlere bakış, kendini ifade etme gibi özellikler, ancak dilin iyi kullanılması ile sağlanır. Ana dili düşünceye nüfuz eder. “Duygu – düşünce esastır, dil ise bir vasıtadır. Dili öğretirken, aslında düşünceyi öğretiriz.”( Hengirmen, 1998: 11).

Dil düşüncenin ifade şekli ve vasıtasıdır; bunlar birbirlerinden ayrı düşünülemezler. Hiç kuşkusuz, bireyin ve toplumun eğitiminde ana dilinin önemi büyüktür. İşte bu sebeple ana dili eğitiminin önemi her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır. Eğitim Türkçe ile gerçekleştirileceği için öğrencilerin diğer derslerindeki başarısı üzerinde dilin etkisi büyüktür. Türkçenin ifade ve imkanlarını iyi kullanan öğrencilerin diğer derslerde de başarısı artacaktır. Ana dilinin öğretildiği derslerde diğer derslerin aksine bilgi vermekten daha çok beceri ve alışkanlık kazandırılır. Bu beceri ve

(17)

alışkanlıklar bireyin etkili okuması, yazması, dinlemesi ve konuşmasının yanında dilbilgisi kurallarını kavramasına, kendini iyi ifade etmesine vesile olur(Küçük, 1998:5).

Ortaöğretim Dil ve Anlatım ders programında; “Dil ve Anlatım dersinin hareket noktası, dili kullanmanın bilgiden çok beceriye dayandığı gerçeğidir. Programın hareket noktası da ilköğretimi bitiren öğrencilerin dili kullanma becerisi kazanarak zamanın ihtiyaçlarına cevap verebilecek aydın kişiler durumuna gelebilmelerini sağlamaktır. Bu derste öğrencilerin kazandıkları dil becerileri ile kendilerini her düzeyde sözlü ve yazılı olarak iyi, doğru ve güzel ifade etmeleri; her türlü Türkçe metni doğru anlayıp yorumlayabilme alışkanlığı kazanmaları hedeflenmiştir.” (MEB,2005) ifadesi yer almaktadır.

Yukarıda belirtilen amaca uygun bireyleri yetiştirmek, öğrencilerin serbestçe düşünebilecekleri, duygu ve düşüncelerini rahat bir şekilde ifade edebilecekleri ve yaratıcılıklarını ortaya çıkarabilecekleri bir eğitim-öğretim ortamıyla mümkün olabilir. Bu eğitim-öğretim ortamlarının oluşturulması ve öğrenme sürecinin gerçekleşmesinde görme ve işitme duyuları önemlidir; fakat bunlar öğrenme sürecinin tam olarak gerçekleşebilmesi için tek başına yeterli değildir. Yaparak ve yaşayarak öğrenme, öğrenciler üzerinde daha yararlı ve kalıcı sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Bir atasözünde;

‘‘İşitirim, unuturum; Görürüm, hatırlarım; Yaparım, öğrenirim.’’

biçiminde bir ifadeyle, yaparak ve yaşayarak öğrenmenin daha kalıcı olacağı gerçeği etkili bir şekilde vurgulanmıştır. İnsanoğlu, en ilkel zamanlarda bile birçok bilgiyi kendi yaşantısı yoluyla edinmiştir. Bulutlar kararınca yağmur yağdığını, güneş açınca suyun buharlaştığını, ateşin yaktığını, karın üşüttüğünü hep yaşayarak öğrenmiştir. Şüphesiz öğrenmenin en kalıcı şekli bu tarz olanıdır. Halk arasında yaygın olarak kullandığımız “Bir musibet bin nasihatten iyidir.” atasözümüz, anlamca olumsuz bir çağrışım yapsa da yaşayarak edinilen bir bilginin, dışarıdan pasif olarak alınan bilgiden çok daha kalıcı etkiler bıraktığını doğrulamaktadır.

(18)

Eğitim-öğretimde yaparak ve yaşayarak öğrenme daha etkili ve sürekli sonuçlar doğurmaktadır. Yaratıcı drama, eğitimcilere ve araştırmacıların birçoğuna göre bireyi bilişsel, duyuşsal ve sosyal yönlerden geliştirmekle beraber konuları canlandırarak işleme esasına dayanan, bunu yaparken de bireyin derse aktif olarak katılımını sağlayan çağdaş bir öğretim yöntemidir. Yaratıcı drama, öğrencilere onların duygularını, hayal güçlerini ihmal etmeden, yaparak ve yaşatarak eğitim-öğretim ortamı sağlamaktadır. Öğrenciler dramada çeşitli durumları yaşayarak özümser, kendi yaşantılarında da bu durumlardan yararlanarak daha etkili bir öğrenme gerçekleştirirler. Özellikle dili kurallarına uygun bir şekilde doğru ve etkili kullanmaya yönelik becerileri konu alan Dil ve Anlatım dersi, drama yöntemi ile işlendiğinde öğrenciler, geleneksel öğretim yöntemlerindeki durağanlıktan ve edilgenlikten sıyrılırlar. Bu sayede çeşitli gramer kurallarını yaparak ve yaşayarak özümseyip kendi yaşantılarından da yararlanarak yaratıcılıklarını kullanırlar. Böylece daha etkili ve katılımcı bir öğrenme gerçekleşmiş olur.

Millî Eğitim Tebliğler Dergisi’nde (1998) drama yönteminin öğrencilerin; dil gelişimini sağladığı, birlikte çalışma, paylaşma, yardımlaşma isteğini artırdığı, kendi dünyasını arkadaşlarıyla paylaşıp sosyalleştiği, kendi duygu, ilgi, yetenek ve beklentilerini oyunlarında ortaya koyup, bedenini duygularını ifade etmede kullanmayı öğrettiği ifade edilmektedir.

Günümüz dünyası bir bilim ve teknoloji dünyasıdır. Günümüzdeki değişmeler ve gelişmeler sadece teknoloji, endüstriyle kalmayıp insanların düşüncelerinde de kendini göstermektedir. Gelişen dünyayla birlikte nitelikli insan anlayışında da değişiklikler olmuştur. 21. yy’ da orta öğretimde gençlerden beklenen başlıca yeterliklerin yaratıcı ve eleştirel düşünme, iletişim, ekip çalışması, problem çözme, bilgiye ulaşma, yorumlama ve değerlendirme, kaynakları ve teknolojiyi kullanma olduğu bilinmektedir. Bu ihtiyaçları karşılayacak yeni bir nesil yetiştirmek de eğitimcileri yeni öğretim metotları aramaya yöneltmektedir. “Günümüzde alışılmış yollardan bilgi edinilmesi ve bunların korunması hemen hemen olanaksız bir hale gelmiştir. Bilgi çağında bireylere; kazandıkları bilgi ve becerileri uygulayabilme, karar verebilme, sorumluluk alabilme, iletişim kurabilme, ekip halinde çalışabilme gibi yeterlikler kazandırılmalıdır” (Doğan,1997). Okullara, üniversitelere ve diğer eğitim veren kurumlara baktığımızda eğitim ve öğretimde izlenen yolların elli yıl öncesinden

(19)

tamamen farklı olduğunu görüyoruz. Eğitim ve öğretimde öğrencileri ezbere iten, düşünmeye sevk etmeyen, öğrencinin pasif olduğu bir sistem artık çağımızda kabul görmemektedir. Bunun yerine karşılaştığı problemlere çözüm önerileri getiren, yaşadığı çevreyi sorgulayabilen, duygularını ve aklını birlikte kullanan, bilgiyi özümseyerek onu işe dönüştüren bireylerin yetişmesi öngörülmektedir. Ana hatlarıyla söyleyecek olursak, günümüzde, bilgiyi öğreten değil; öğrenmeyi öğreten, öğrenci merkezli olan modeller kabul görmektedir.

Bir toplumda eğitimin en genel amacı o toplumun bireylerini topluma yararlı hâle getirmektir. Bu amaca uygun olarak bireyin yetişmesinde canlı cansız elemanlarıyla tüm çevre etki yapar. Bu çevre kavramı içerisine bireyin ilişkili olduğu, aile kurumu başta olmak üzere iktisadi, siyasi, kültürel vb. kurumlar katılır. Ancak bu kurumlar içinde çocuğun yetişmesinde resmen sorumlu olanı eğitim kurumudur (Küçükahmet, 1998). Eğitim kurumları bu sorumluluk çerçevesinde sürekli günün koşullarını karşılayabilecek yeni kuramlar geliştirmelidir. Kaynaklar incelendiğinde, sıklıkla görülen iki eğitim anlayışı, amaçların gerçekleştirilmesinde yol gösterici olmaktadır. Bunlardan ilki geleneksel, ikincisi ise çağdaş eğitim anlayışıdır.

Geleneksel yöntemlerle yürütülen derslerde anlamlı ve kalıcı öğrenmenin sağlanamadığı bilinmektedir. Geleneksel yöntemlerin ezber üzerine kurulu olduğu ülkemizde, öğrenci merkezli etkinlikler, yaparak yaşayarak öğrenmeyi, düşünmeyi, araştırmayı, var olan bilgiyi kullanarak yeni bilgiler elde etmeyi sağlayacak şekilde olmalıdır. Fakat ülkemizde, çoğu zaman öğrencilerin ön bilgileri dikkate alınmadan, kavramlar ve kavramlar arası anlamlı ilişki kurulmadan, bilgi depolamaya dayalı bir öğretim yapılmaktadır. Bu yüzden, öğrenen merkezli bir eğitim anlayışının hayata geçirilmesi ve Millî Eğitimin amaçlarına ulaşabilmek için yeni öğretim metotlarının sınıflarımızda uygulanması gerekmektedir.

1. 1. Problem Durumu

Bir toplumda eğitimin en genel amacı o toplumun bireylerini topluma yararlı hâle getirmektir. Toplumdaki bireylerin resmen yetiştirilmesinden sorumlu olan kurum ise eğitim kurumudur (Küçükahmet, 1994).

(20)

Eğitim kurumlarımızın en temel amacı ise öğrencilere bilgi aktarmaktan çok onlara bilgiye ulaşma becerilerini kazandırmak olmalıdır. Başka bir deyişle ezberden çok kavrayarak öğrenme, karşılaşılan yeni durumlarla ilgili sorunları çözebilme ve bilimsel yöntem süreçlerini öğrenebilme, öğrencilere eğitim yoluyla kazandırılması gereken becerilerdendir.

Ortaöğretim eğitiminde Dil ve Anlatım dersi öğrencilerin hayata hazırlanmalarında ve toplumlaşma süreçlerinde büyük öneme sahip dersler arasında yer almaktadır. Geleneksel yöntemlerle devam ettirilen bu dersin ise sıkıcı bir hal aldığını ve öğrencilerin dil ve anlatım dersine karşı olan tutumlarının olumsuz yönde geliştiğini gözlemlemekteyiz.

Eğitimin temel amaçlarından biri olan bireylerin toplumlaşmasının ve öğrencilerin sosyal becerilerinin geleneksel yöntemlere göre yaratıcı drama yöntemiyle daha fazla gelişebileceğini düşünmekteyiz. Araştırmalarda son yıllarda geleneksel eğitim-öğretim anlayışında kullanılan yöntemlerin ortaya çıkardığı sorunlar nedeniyle, derslerin öğretiminde öğrencilerin derse aktif katılımını sağlayıp, dersleri eğlenerek öğrenmelerini sağlayan drama yönteminin önerildiği gözlenmektedir. Bu sebeple eğitimciler tarafından drama yöntemi, eğitim-öğretimde kullanılması gereken çağdaş bir yöntem olarak önerilmektedir.

Öğrencilerin sosyal becerilerinin artırılmasında, Dil ve Anlatım dersine karşı tutumlarının olumlu yönde olmasında yaratıcı drama yönteminin geleneksel yöntemden çok daha etkili bir yöntem olduğunu düşünmekteyiz. Bu da araştırmamızın temelini oluşturmaktadır.

1. 2. Araştırmanın Amacı

Bu araştırmanın amacı, 10.sınıf dil ve anlatım dersinin yaratıcı drama yöntemi ile öğretiminin öğrencilerin derse karşı olan tutum düzeylerine ve sosyal becerilerine olan etkisini belirlemektir. Öğretimde kullanılan yöntem ve tekniklerin esas gayesi, bilgi aktararak dersi öğretmekten ziyade bilgiyi çekici kılmak ve onu eğlenceli hâle

(21)

getirmek olmalıdır. Çünkü öğrenciler ilgi duydukları ve zevk aldıkları konuları daha iyi öğrenirler. Fakat öğretimde kullanılan bütün yöntem ve tekniklerin tüm derslerde ve konularda başarı getireceğini düşünmek de doğru değildir. Bu açıdan bakıldığında araştırmada “Öyküleyici Anlatım” konusunun öğretiminde dramanın nasıl kullanıldığı ve öğrencilerin, derse karşı tutum düzeylerini ve sosyal becerilerini nasıl etkilediği ve artırdığı gösterilmeye çalışılmıştır.

1. 3. Araştırmanın Önemi

Çağdaş eğitimciler, öğrencinin doğrudan doğruya kendi yaşantıları ile ilgili olarak çalışmasının ve düşünmesinin anlamlı olduğunu, başkalarının yaşadıklarının ya da anlattıklarının değil, kendi yaşantılarının anlamlı bilgi sağlayabileceğini belirtmişlerdir. Anlamlı olan bilgi ise daha kalıcıdır ve davranışlara yansır. Yaparak yaşayarak öğrenme anlamında ise yaratıcı drama yönteminden söz etmek gerekmektedir. Bu yöntem ile yürütülen öğretim etkinliği öğrencilerde hem derse karşı olan tutumu olumlu düzeye yükseltmekte hem de öğrencilerin derse ve etkinliklere isteyerek katılmasıyla sosyal becerilerinin gelişmesini sağlamaktadır. Ayrıca öğrenciler yaparak ve yaşayarak aktif bir biçimde öğrendiklerinden öğrenmenin kalıcılığı sağlanmaktadır.

Bu çalışma yaratıcı drama yönteminin dil ve anlatım dersi öğretiminde öğrencilerin dil ve anlatım dersine yönelik tutumları ve sosyal becerilerinin gelişmesinde etkili olup olmadığını anlamak açısından önem arz etmektedir. Bu sayede yapılacak bu araştırmanın sonuçları ile yaratıcı drama yöntemiyle dil ve anlatım dersi ünitelerinin öğrenciler tarafından daha kolay, zevkle öğrenilebileceği ve bu yöntemin yöntem seçiminde öğretmenlere ve diğer ilgililere yardımcı olacağı umulmaktadır.

1.4. Varsayımlar

(22)

1. Öğrencilerin sosyal beceri ve tutum ölçeğine vermiş oldukları cevaplar samimidir.

2. Yaratıcı drama yöntemini uygulayan öğretmen, işlenen konu alan bilgisine ve yaratıcı drama yöntemini uygulama bilgisine sahiptir.

3. Kontrol ve deney grubundaki öğrencilerin kontrol altına alınamayan değişkenlerden aynı şekilde etkilendikleri varsayılmaktadır.

4. Araştırmaya dahil olan öğrencilerin araştırmada ele alınan konuyu kavramaları için gerekli olan ön bilgilerinin mevcut olduğu varsayılmaktadır. 5. Araştırmayı uygulayacak öğretmenin kontrol ve deney gruplarına tarafsız

olarak aynı ağırlıkta ders işleyeceği varsayılmaktadır.

6. Araştırmaya katılan öğrencilerin araştırmaya severek ve isteyerek katıldıkları varsayılmaktadır.

1. 5. Sınırlılıklar

Bu araştırmada, aşağıda belirtilen sınırlı ve kısıtlı durumlar göz önünde tutulmuştur:

1. Araştırma 2009-2010 eğitim-öğretim yılı ile sınırlıdır.

2. Araştırma, araştırmanın uygulanacağı okullar ile bu okullarda öğrenim gören 10. sınıf öğrencilerinden kontrol grubu ve deney grubu olarak seçilecek öğrencilerle sınırlıdır.

3. Araştırma, 10. sınıf dil ve anlatım dersinin birinci dönem konularından “Öyküleyici Anlatım” konusu ile sınırlıdır.

4. Uygulama okullarının eğitim-öğretim ortamı ve ders saatleriyle sınırlıdır. 5. Araştırma, yaratıcı drama yöntemiyle sınırlıdır.

6. Millî Eğitim Bakanlığına bağlı ortaöğretim kurumlarından Ilgaz Atatürk Çok Programlı Lisesi ve Ilgaz Sağlık Meslek Lisesi onuncu sınıfları ile sınırlıdır.

1.6. Tanımlamalar ve Kısaltmalar

Öğretim: Öğrenmenin gerçekleşmesi ve bireyde istenen davranışların gelişmesi için uygulanan süreçlerin tümüdür (Varış, 1994).

(23)

Eğitim: Bireylerin davranışlarda, kendi yaşantısı yolu ile ve kasıtlı olarak istendik değişimi meydana getirme sürecidir (Demirel, 1995).

Öğretme yöntemi: Öğrencilere bilgi, beceri ve tutum kazandırması amacıyla yapılan, gözlem, deney, plânlama çalışmaları, uygulama ve çalışma tekniklerinin tümü (Fidan, 1985).

Drama: Doğaçlama, rol oynama vb. tiyatro ya da drama tekniklerinden yararlanılarak, bir grup çalışması içinde, bireylerin, bir yaşantıyı, bir olayı, bir fikri, kimi zaman bir soyut kavramı ya da bir davranışı eski bilişsel örüntülerin yeniden gözden geçirildiği “oyunsu” süreçlerde anlamlandırılması, canlandırılmasıdır (San, 1991).

Tutum: Bireyi belli insanlar, nesneler ve durumlar karşısında belli davranışlar göstermeye iten öğrenilmiş eğilim (Demirel, 2001).

Geleneksel (Klasik) Yöntem: Tek yönlü iletişime dayanan öğretmen merkezli yöntemler (Küçükahmet, 1989).

Sosyal beceri : Bireylerin sosyal etkileşimleri sırasındaki gözlenebilir davranışlarıdır (Shepherd, 1983,2; akt. Altınoğlu-Dikmeer,1997,13).

SBÖ: Sosyal Beceri Ölçeği

DADYTÖ: Dil ve Anlatım Dersine Yönelik Tutum Ölçeği MEB: Millî Eğitim Bakanlığı

(24)

II. BÖLÜM

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.1. Dil ve Anlatım Dersi Öğretim Programı

Türk Dili ve Edebiyatı eğitimi, çağdaş eğitimin önemli merkez noktalarından biridir. Çünkü bu eğitim, bireyin kendisini geliştirebilmesi, başkalarıyla iyi ilişkiler kurabilmesi, kendisini başkalarına ifade edebilmesi, kendisiyle ve çevresiyle barışık bir şekilde yaşayabilmesi gibi özellikler bakımından bireysel gelişime katkıda bulunan önemli bir eğitim alanıdır. Dile yön veren akıl ve mantığın yanında bir de ruh ve gönlün bulunduğu, bu ikisinin aynı zamanda estetiğin de kurucusu olduğu, bunların da ancak edebiyat eserleriyle verilebileceği herkesin bildiği bir gerçektir (Cemiloğlu, 2003: 7).

Türk Dili, geçmişi binlerce yıl öncesine dayanan sihirli bir varlık olarak günümüze kadar milletimizin oluşturduğu kültür ve medeniyetin ciltler dolusu ansiklopedisi gibidir (Cemiloğlu, 2003: V). Bu ansiklopedideki bilgileri aktarmaya çalışan Dil ve Anlatım dersi aslında bütün derslerin ana kaynağı durumundadır. Bu ders tam anlamıyla öğrenildiği takdirde diğer derslerin öğrenciler tarafından daha iyi kavranmasına zemin hazırlayacaktır. Ayrıca Dil ve Anlatım derslerinde kazandırılmaya çalışılan pek çok konunun tüm derslerin içeriğinde yer alması bir gerekliliktir. Unutulmamalıdır ki diğer ders öğretmenleri de doğal bir anadili öğretmenidir. Çünkü derslerin tamamı anadilinde gerçekleşmektedir. Yazma, dinleme, okuma, anlatma gibi alanlarda öğrenilenler sadece Dil ve Anlatım derslerinde değil, diğer derslerde de uygulama alanı bulmalıdır. Dil ve Anlatım dersinde konuşma becerisi geliştirilmeye çalışılan öğrencinin, örneğin Kimya dersinde de bu becerisi dikkate alınmalıdır. Bir derste konuşturulurken diğer derste susturulan öğrenci amaçlanan becerileri kazanamaz.

Dil ve Anlatım dersi dilin her düzey ve bağlamdaki kullanımını kavratmak, özelliklerini sezdirmek için ihtiyaç duyulan bir derstir. Bu derste öğrencilerin Türkçenin ifade gücünü ve imkânlarını, dinleme, konuşma, okuma, anlama ve yazma becerilerini geliştirerek anlamaları, Türkçeyi kullanma becerilerini olgunlaştırmaları ve bu dille

(25)

bireysel ve toplumsal düzeylerde kültür zenginliklerinin bilincine ermeleri amaçlanmıştır (MEB, 2005). Dil ve Anlatım dersi gençlerin kendileriyle ve içinde yaşadıkları toplumla barışık olmalarını sağlama, millî ve evrensel değerlerle donanma, Türkçeyi doğru ve güzel kullanma, kendilerini sözlü ve yazılı olarak ifade edebilme gibi görevleri yerine getirmekle yükümlüdür. Bu eğitim alanında öğrencilerin empatik süreçler sonunda duygu, düşünce, hayal dünyaları zenginleştirilmeli, hayatı anlamalarına ve açıklamalarına yardımcı olunmalı, eserlerdeki yaşamlarla kendi gündelik yaşamlarını ilişkilendirmeleri sağlanmalıdır.

Dil ve Anlatım Dersi Öğretim Programı ve Kılavuzu’nda (2005) Dil ve Anlatım dersinin genel amaçları aşağıdaki şekilde ifade edilmiştir:

1. Dilin rolünü ve önemini kavratmak 2. Dil- kültür ilişkisini kavratmak

3. İletişim aracı olarak dilin işlevlerini kavratmak

4. Türkçeyi doğru ve güzel kullanma yeteneği kazandırmak 5. Türkçenin dünya dilleri arasındaki yerini kavratmak

6. Kelime, cümle ve metin düzeylerinde dil- anlam ilişkisini kavratmak

7. Günlük hayatın ihtiyaçlarını karşılayacak yazma ve konuşma becerisi kazandırmak

8. Metin ve metin parçalarını, doğru ve güzel okuma, doğru anlama ve yorumlama becerileri kazandırmak

9. Anlatım türlerinin özelliklerini kavratmak

10. Her anlatım türünde yazma becerisi kazandırmak 11. Metin türlerinin özelliklerini kavratmak

12. Dinlediklerini ve okuduklarını doğru inceleme ve anlama becerisi kazandırmak

13. Dilbilgisi kurallarını; ses, kelime, kelime grubu, cümle ve metin düzeylerinde doğru uygulama becerisi kazandırmak

14. Türkçenin kendine özgü ses, yapı ve anlam özelliklerini metinler çevresinde kavratmak

15. Sanat metinlerini anlama, inceleme ve değerlendirme becerisi kazandırmak 16. Tartışma, değerlendirme becerisi kazandırmak

(26)

18. Türk diliyle edebi zevk ve estetik değerler taşıyan eserler verildiğini kavratmak

19. Türkçenin milli birlik ve bütünlüğümüzün vazgeçilmez unsurlarının başında geldiğini benimsetmek

20. Dinleme, konuşma, okuma, yazma faaliyetlerinde Türkçenin yazım kurallarına, söyleyiş özelliklerine ve inceliklerine özen göstermelerini sağlamak

21. Dinlediklerini, okuduklarını, anladıklarını, düşündüklerini söz ve yazıyla planlı, etkili akıcı, anlaşılır biçimde ifade edebilmelerini sağlamak

22. Konuşurken ve yazarken anlatım kurallarına uymalarını sağlamak

Tüm bu amaçlardan da anlaşıldığı üzere liselerde okutulan Dil ve Anlatım dersi öğretilmesi elzem kabul edilen derslerden biridir. Bunu yazının icadından bugüne kadar dünya üzerinde yaşamış her toplulukta anadili ve anadili ile meydana getirilen edebiyatın öğretilmiş olmasından da anlıyoruz.

Kültürel değerleri tanıtmanın ve benimsetmenin her eğitim sisteminin temel amacı olduğu düşünüldüğünde ve kültürel değerlerin ancak dil aracılığıyla gelecek nesillere aktarılabildiği dikkate alındığında Dil ve Anlatım dersinin ne denli önemli ve gerekli olduğu ortaya çıkmaktadır.

Kültür edebiyatta ifadesini bulur; edebiyatın aracı ise dildir. Bilinen bir hikâyedir; ünlü filozof Konfüçyüs’e sormuşlar: “Sizi devletin en üst makamına getirseler, ne yaparsınız?”

Konfüçyüs: “Ülkedeki bütün dil bilginlerini toplar, dili gözden geçirmelerini isterdim.”, demiş.

Çevresindeki adamlar Konfüçyüs’ün bu cevabına şaşırmışlar. Sağlık, ekonomi, eğitim gibi sorunlar dururken Konfüçyüs, neden dilin gözden geçirilmesini istemektedir?

Konfüçyüs: “Eğer bir ulus, dilini doğru ve güzel kullanmıyorsa, hiçbir kurum görevini yerine getiremez. Hasta derdini, öğretmen dersini, sanık sandalyesinde oturan

(27)

kişi suçsuzluğunu anlatamaz. İnsanlar birbirini anlamayınca toplum kargaşaya ve anarşiye sürüklenir. İşte bunu önlemek için dili iyi öğretmeliyiz; çünkü dil insanlar arasında anlaşmayı sağlar.” diyerek bunu açıklar.

Anadili ve anadiliyle oluşturulan edebiyatın öğretilmesi zarureti; “nasıl öğretileceği” sorusunu da beraberinde getirmektedir. Tüm eğitimciler salt anlatım yönteminin işlevsiz olduğu konusunda hemfikirdirler; çünkü kullanılan yöntem sadece işitme duyusuna hitap eder. Onun da öğrenmede payı %13’tür. Öyle ise eğitim öğretimde esas olan elden geldiğince fazla duyu organını harekete geçirmek, onları aktif hale getirmektir. Dil ve Anlatım dersinin amaçlarına bakıldığında bu amaçların sadece anlatmaya dayalı bir öğretim yöntemiyle kazandırılamayacağı açıktır.

2.2. Dil ve Anlatım Dersi Öğretiminde İzlenen Yollar

Günümüz dünyasında bilim ve teknolojideki gelişmeler bilginin çok hızlı bir şekilde artmasına, böylelikle bireyin kazanmak durumunda olduğu bilgi ve becerilerin de değişmesine etki etmektedir. Bu hızlı gelişmeye paralel olarak Dil ve Anlatım dersi öğretiminde de yeniliklere gidilmeli, daha verimli yollara, değişik yöntem ve tekniklere başvurulmalıdır.

Dil öğretimi, sadece kuru bilginin beyne yüklenmesinden öte, kişinin öğrendiği her yeniliği hayatının bir parçasında uygulamasını amaçlamaktadır. İnsanların eşitliğine, seçme seçilme haklarına, fırsat eşitliği, sağlık, seyahat ve eğitim eşitliğine giden yolun kapısı dil ve dil öğretiminden geçmektedir (Yalçın, 2006: 10).

Oğuzkan (1989) öğretimin ancak belirli yöntemlerle yapıldığı zaman istenilen davranışların kolayca kazandırabileceğini vurgulamaktadır. Öğretim yöntemi iyi seçildiği takdirde kısa zamanda birçok amaca erişilebilir. Başka bir deyişle çok yönlü öğrenme sağlanabilir. Böylece amaçlar, uygun yöntemin bulunup, uygulanmasıyla ancak işlerlik kazanırlar. Ayrıca, araçlar ve amaçlar birbirinden ayrı düşünülemez. (Haskew-Mclendon,1968; akt..Oğuzkan,1989,54).

(28)

Kaynaklar incelendiğinde, iki eğitim anlayışının amaçların gerçekleştirilmesinde yol gösterici olduğu görülmektedir. Bunlardan ilki geleneksel ikincisi ise çağdaş eğitim anlayışıdır.

Geleneksel eğitim anlayışında öğrenci etkin değildir; başrolde öğretmen vardır. Öğretmenin bilgi dağıtıcı bulunduğu sınıfta öğrenciler öğretmenin bilgiyle dolduracağı boş kutular olarak algılanmaktadır. Çağdaş eğitim anlayışında ise öğrenci merkezde yer almaktadır. Bu anlayışta amaç öğrencileri sadece bilişsel değil aynı zamanda duyuşsal, devinimsel ve sosyal açılardan da geliştirmektir. Katılımlı bir eğitimi amaçlayan çağdaş eğitim anlayışında kitaplarda yer alan metinler, öğretmenin anlattıkları tek başına yeterli değildir; bu anlayışta daha çok uygulamalara yer verilmektedir. Çağdaş eğitim anlayışına göre her birey, öğrenme sürecinde aktif hale getirilmeli ve kendi öğrenmesinden sorumlu olmalıdır (Yurdakul, 2005).

Dil ve Anlatım dersinin hareket noktası, dili kullanmanın bilgiden çok beceriye dayandığı gerçeğidir. Bu dersin kazanımlarının gerçekleştirilmesi için ders kitaplarında yer alan metinlerin okunup sorularının cevaplandırılması yeterli değildir. Aynal’ın (1989) Doğan’dan aktardığına göre, öğrencinin ilk günden itibaren faaliyete yöneltilmesi gerekmektedir. Çünkü “öğrenci bir işlemi doğru olarak, ancak işlemi yapmakla öğrenebilir. Özetle öğretmenle, öğrencilerle ve diğer öğretim materyalleriyle etkileşim içinde bulunan öğrenci daha iyi öğrenir (s. 180)”.

Sever, anadil öğretimi için şöyle der: “Anadili öğretimi bir bilgi dersi olmaktan çok bir beceri ve alışkanlık kazandırma dersidir; beceriler de uygulama yoluyla kazanılır. Öğrencilerin anlama ve anlatma becerilerinin geliştirilmesinde en etkili yol öğretim sürecinde öğrenciyi etkin kılacak ve onu uygulamaya yönlendirecek eğitsel önlemlerin alınmasıdır” (Sever, 2002:192).

Dil ve Anlatım dersi işlenirken katılımlı bir eğitim anlayışı izlenmelidir. Öğrencilerin aktif olabilecekleri sınıf içi etkinliklere daha çok yer verilmelidir. Yaratıcı drama hem sözel hem de sözel olmayan dilin kullanımına fırsat verdiği için etkili bir iletişim yöntemidir. Yaratıcı drama yaratıcı ve mantıksal etkinlikleri içerdiğinden beynin sağ ve sol yarım kürelerinin birlikte çalışmasını gerekli kılmaktadır (Akyol,

(29)

2008: 26). Yaratıcı drama yöntemi gereğince uygulandığı takdirde öğrencinin gerek başarısında gerekse derse karşı tutumunda kayda değer bir artış görülecektir.

Elbette bir dersteki kazanımların sağlanmasında yöntem tek başına yeterli değildir. Yöntemin yanında öğrencinin anlayacağı ve yaşadığı çağa tanıklık edeceği ürünlerin esas alınması da gerekmektedir. Bütün bunların yanında Türkçenin sevdirilmesi ve dil bilincinin kazandırılması üzerinde önemle durulmalıdır. Oflazoğlu'nun şu çarpıcı değerlendirmesi düşüncemize ışık tutmaktadır: Dili kaybetmek kimliği kaybetmekle eşdeğerdir. "İkide bir bağımsızlık savaşı mı vereceğiz biz? Atatürk çapında kişiler dünyamızı sık sık onurlandırmazlar ki. Yabancı bir sözün Türkçe karşılığı varken kullanmak, manevi mülkümüzden, ruhumuzun öz yurdundan bir parçayı gözden çıkarmaktır. Gönüllü sömürgeliktir bu”(Oflazoğlu, 2001:219).

2.3. Yaratıcı Drama

Yaratıcı drama kavramı 1900’lü yıllardan itibaren ilk olarak İngiltere’de ardından birçok ülkede kimi durumlarda bir öğretim yöntemi, kimi durumlarda ise ayrı bir ders ve disiplin olarak yer almaktadır. Öğretmen merkezli, ezbere dayalı, yaratıcılıktan uzak ve sıkıcı eğitim dizgesine bir çözüm olarak doğmuş ve gün geçtikçe yaygınlaşmıştır.

Ülkemizde 1980’li yıllardan sonra eğitimde dramatizasyon çağdaş yaklaşımlarla ve bilimsel olarak ele alınmaya başlanmıştır. Özellikle Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İnci San ve Devlet Tiyatrosu sanatçısı Tamer Levent’in Ankara’da birlikte yaptıkları çalışmalar sonucunda, eğitimde dramatizasyon, bilinen anlamı ile herhangi bir metni canlandırmanın ötesinde, “Eğitimde Yaratıcı Drama” kavramı olarak yerleştirilmeye çalışılmıştır. San ve Levent’in yaptıkları çalışmanın özü; en geniş anlamı ile katılımcıların önce yaratıcılık yeteneklerini geliştirmek, iletişim becerilerini arttırmak, bireyin kendisini ve başkalarını tanımasına yönelik bir dizi drama seminer ve kurslarından geçmek, sonra öğrenilen bu anlayışla kendi hedef kitlelerine yönelip aynı aşamaların bu kitlelerce yaşanmasını sağlamaktır (Adıgüzel,2006: 218). 1985 yılı Türkiye’nin yaratıcı drama kavramını tanımaya başlamasının yılıdır diyebiliriz.

(30)

San, drama sözcüğünün önünde kullanılan “yaratıcı” sözcüğünü özellikle ve bilerek eklediklerini belirtir. Ona göre yaratıcı drama kavramının “önceden yazılmış bir metin olmaksızın, katılımcıların kendi yaratıcı buluşları, özgün düşünceleri, öznel anıları ve bilgilerine dayanarak oluşturdukları eylem durumları, doğaçlama ve canlandırmalar” yanını kapsar ( San, 1998).

J. Norman’a göre drama etkinliği, drama yaşantısının somut olarak duyumsamasıyla kişinin evrensel, toplumsal, moral, etik ve soyut kavramları anlamlandırmasıdır (akt. Adıgüzel, 2006: 352).

Drama sözcüğünün birden çok anlama sahip olmasından dolayı yaratıcı drama kavramının da birçok tanımı vardır. Heathcote ve Herbert’e göre; sahneye çıkmadan ve bir oyunda rol yapmadan yaşam deneyimi genişletmek, O’ Neill’e göre düşüncenin alabildiğine genişletebildiği bir alan, Nixon’a göre bir öğrenme yolu, Mc Caslin’ e göre her insan için gerekli tümel bir sanat (Üstündağ,1997: 15) olarak tanımlanan yaratıcı drama, oyun süreçlerindeki ve yaşam durumlarındaki dramatik anların lider ya da uzman eşliğinde grup içi etkileşimler içerisinde canlandırılması olarak da adlandırılabilir (Adıgüzel, 2006: 21). Üstündağ, bugünkü yaygın kullanımı ile yaratıcı dramayı; “Doğaçlama, rol oynama vb. tiyatro ya da drama tekniklerinden yararlanılarak, bir grup çalışması içinde, bireylerin bir yaşantıyı, bir olayı, bir fikri, bir eğitim ünitesini, kimi zaman da soyut bir kavramı ya da davranışı, eski bilişsel örüntülerin yeniden düzenlenmesi yoluyla ve gözlem, deneyim, yaşantıların gözden geçirildiği “oyunsu” süreçlerde anlamlandırması, canlandırmasıdır.” Şeklinde tanımlamaktadır (1997).

Adıgüzel, dramanın çıkış noktasını oyunlar, çocuk oyunları olarak görmektedir. Oyun bir çocuk için vazgeçilmez bir yaşama biçimidir. Ancak oyunun çok çeşitli ve yönlü bir etkinlik olması oyuna getirilen tanım ve yaklaşımları da çeşitlendirmektedir. Oyun sözcüğünü Türkçede ve tüm dillerde görmek mümkündür (2006).

Yaratıcı drama bir yönüyle yaşamımızdaki tüm dramatik oyunların genişlemesi biçimiyle başlar, bu başlangıca lider, mekân ve diğer katılımcılar eklenir ve tüm katılımcılara kendi yaşamlarını anlamaları için onu canlandırma, oynama olanağını sunar (Adıgüzel, 2006: 21).

(31)

Yaratıcı drama doğaldır, yazılı bir metni yoktur. Sunuşsal değildir yani sahnelenmesi gerekmez. Olay merkezlidir, lider tarafından rehberlik edilen katılımcılar, yaşadıkları ve hayal ettikleri durumları, yaratıcı drama şekli içinde yansıtırlar. Lider grubun keşfetmesi, gelişmesi fikirlerini, duygularını dramatik oyunlar yoluyla ifade etmesi için rehber olur (Adıgüzel, 2010: 46).

Olay, olgu, yaşantı ve bilgileri yeniden yapılandırmaya yönelik olan drama çalışmalarında, tiyatro olgusunda olduğu gibi, bir başlangıç ve bir son bölümü olmayabilir. Ama bildiğimiz çocuk oyunlarındaki gibi, belli kuralları ve belli kurallar içinde sonsuz özgürlükleri içerir. Drama çalışmalarında ortaya konulanlar o anda yaratılanlardır, ilk kez vardırlar, dolayısı ile ortaya çıkanların doğrusu yanlışı yoktur (Adıgüzel, 2006:210).

Bir yaratıcı drama oturumunun amacına uygun gerçekleşebilmesi için grubun içerisindeki katılımcıların en başta bir grup çalışmasına hazır olmaları, kendilerini güvenli ve rahat hissetmeleri ve kendilerinde yeni ve değişik şeyler keşfetmeye hazır olmaları gereklidir ve bu yüzden de ilk olarak bireyin kendini ve karşısındakini tanımasına yönelik çalışmalar yapılmalıdır.

Yaratıcı Dramada Aşamalar

Drama çalışmalarında grubun yapısı ve katılımcıların özellikleri de dikkate alınarak bir esneklik içerisinde izlenmesi gereken bir sıralama bulunmaktadır.

1. Isınma : Çeşitli yöntemlerle beş duyuyu kullanma, gözlem yetisinin geliştiği, bedensel ve dokunsal alıştırmaların yapıldığı; tanışma, etkileşim kurma, güven ve uyum özelliklerini katılımcıya kazandıran ve oldukça kesin kurallarla belirlenen, grup liderinin yönlendiriciliğinde yapılan çalışmalardır.

(32)

2. Oynama (Pandomim ve Rol Oynama) : Belirlenmiş kurallar içinde özgürce oyun kurma ve geliştirme çalışmalarından oluşur. Yaratıcılık bu aşamada oldukça önemlidir.

3. Doğaçlama : Saptanan bir tema üzerinden yola çıkılarak, bir hedefe doğru belli aşamalarla yol alınır. Bireysel ve yaratıcılığın ön plana çıktığı çalışmalardır.

4. Oluşumlar : Sürecin nasıl gelişeceği ve nereye varacağı önceden belirsizdir. Süreç önceden belirlenmemiş bir noktadan başlar. Bu aşamaların her birinin sonunda grup üyeleri ile tartışmanın yapılması çalışmalar için oldukça önemlidir (Adıgüzel,2006:209).

Yaratıcı Dramada Değerlendirme

Yaratıcı dramada değerlendirme, çalışma öncesi, çalışma anı, çalışma sonu ve sonrasında yapılabilir. Dramanın aşamalarının her birinin ya da birkaçının ardından tartışmanın açılması eleştiri-özeleştiri, soru-cevap etkileşiminin başlaması değerlendirmenin somut başlangıcı olarak kabul edilebilir.

Drama çalışmalarında sonuçtan çok süreç önemlidir. Dramanın aşamalarından geçen katılımcıların çeşitli davranış biçimleri, nasıl düşündükleri, yaşadığı anları gözden geçirip, içsel irdelemeler yapabilmeleri ve kendi yaşamlarında bilinçli ve isteyerek yeni düzenlemeler oluşturabilmeleri değerlendirmenin önemli bir boyutunu oluşturur.

Dramada değerlendirme liderin ve katılımcıların kendi kendilerini değerlendirmeleri biçimindedir (Adıgüzel,2006:215). Katılımcıların kendilerinin ve yaşadıklarının farkına varmalarını sağlaması bakımından değerlendirme aşaması oldukça önemlidir.

(33)

2.3.1. Eğitimde Yaratıcı Drama

Yaratıcı drama, bireyi merkeze alan günümüz eğitim yaklaşımı için önemli bir seçenektir. Bireyi merkeze alan eğitim yaklaşımı; öğrenenin en iyi biçimde öğrenebilmesi için aktif duruma geçirilmesini, öğrenmenin öğrenci yaşantısından ayrılmamasını, öğrenenin ilgi ve ihtiyaçlarının ön planda tutulmasını gerektirir (Üstündağ, 1997).

Eğitimde yaratıcı dramanın eğitim dizgemizde modern anlamda yer bulma çabası ve çalışmaları oldukça yenidir (Adıgüzel,2006: 205). Bu yüzden ilk olarak bilmemiz gereken konulardan biri eğitimde yaratıcı dramanın kullanım biçimidir. Yaratıcı drama eğitim-öğretimde amaç ve araç olmak üzere iki şekilde kullanılır. Bunlar aynı zamanda yaratıcı dramanın boyutlarıdır. Araç boyutundan, bir konunun, ünitenin veya olayın drama yöntemiyle işlenmesini; amaç boyutundan ise dramanın öğretilmesini anlamamız gerekir. Yaratıcı drama uygulamalarında yaparak yaşayarak öğrenme, sosyal öğrenme, buluş yoluyla öğrenme, duygusal öğrenme, işbirliği kurarak öğrenme, devinim yoluyla öğrenme gibi etkin öğrenme yolları gerçekleştirilir.

Eğitimin başlıca amaçlarından olan yeni kuşakların toplum yaşamında yerlerini almak üzere hazırlanmaları ve bunun için gerekli bilgi, beceri ve davranışları geliştirmeleri ve kazanmaları, eğitimde drama çalışmalarında da başlıca amaçtır. Yaratıcı dramanın özellikleri, çok yönlü zekaya dönük uygulamalardaki işlevselliği nedeniyle sınıf dışındaki amaçlara uygun her türlü ortamlarda yaşantılara dayalı öğrenmeyi de gerçekleştirmede etkili bir yöntem ve disiplindir (Adıgüzel, 2010:258).

Eğitimde yaratıcı dramayı yöntemsel olarak düşündüğümüzde, eğitim ortamında değişik konuları öğretmek gibi bir amacı olduğunu da unutmamak gerekir. Çocukların ve ergenlerin ilgilerini genişletmek, gerçekliğe imgeleme aracılığı ile bakabilmelerini ve ulaşabilmelerini, onların oynamaktan çok anlamalarını sağlamak bu amacın içerisinde yer alır. Özetle yaratıcı drama kişinin kendi bedenine, duygularına, düşüncelerine ve çevresinde olup bitenlere karşı bilinçli olmasını amaçlar (Adıgüzel, 2010:259).

Eğitimde yaratıcı drama, öğrencilerin kendilerini başkalarının yerine koyarak, çok yönlü gelişmesi, öğrenme – öğretme sürecinde etkin rol almasıdır (Adıgüzel,2010:

(34)

46). Eğitimde drama genellikle, tarihten matematiğe ve yabancı dillere kadar çeşitli konuların öğretilmesinde kullanılan sınıf içi yöntemdir (Adıgüzel, 2010: 47).

Drama, eğitim programının eşsiz ve bütünleyici bir unsurudur. Eğitimde sistemli ve devamlı drama eğitimi vermek, öğrencilere değerlendirme, yaratma, keşfetme, çözümlemeye yönelik soru sorabilme becerilerine sahip olma şansı sağlar. Dramada bütün öğrenciler katılma hakkına sahiptir.

Dramatik etkinlikler, insancıl düşünme, hissetme ve davranmayla birlikte insanın kendisini ve diğerlerini tanımasına yardımcı olur. Öğrencileri, beceri sahibi, tutarlı, anlayışlı, sahip oldukları imkanlarla dünyalarını genişletmeye çalışan, yaşama kendi düşünceleri ile katılan, cesaretli bireyler olmaları yolunda destekler. Her drama etkinliğinin bir amacı olmalıdır. Bu amaç detaylandırılmış olmalı ve etkinlik yolu ile öğrenciye kazandırılmalıdır.

Eğitimde yaratıcı drama, gerek hazırlık gerekse uygulama ve değerlendirme aşamalarında öğrenci merkezli eğitimi baz alır. Amaç çocukları öğrenme süreci boyunca etkin kılmak, bu süreç içerisinde onların neşeli vakit geçirmelerini ve öğretilenlerin kalıcılığını sağlamaktır.

Gönen, etkinliklerde ödül ya da ceza yoluna başvurulmadığını, sözel takdirin aralıklı pekiştireç olarak verildiğini belirtmiştir. Bu etkinlikler asla bir oyuncu eğitimi olarak düşünülmemelidir. Dramanın oyuncuları aynı zamanda seyircileridir (1999).

Sonuç olarak eğitimde drama insanın:

- sosyal ve politik yönden bilinçlenmesini, - kendini yaratıcı olarak ifade edebilmesini, - özgüven duygusunun gelişmesini,

- bilişsel, dil, motor ve sosyal açıdan gelişmesini,

- kendini başkasının yerine koyarak çok yönlü düşünebilmesini, - işbirliği, dayanışma ve paylaşım duygusunun gelişmesini, - özgür ve özgün düşünme becerisi kazanmasını,

(35)

- değişik yaşantıları tanımasını,

- eğitim ve öğretimde aktif rol almasını, - rahatlamasını,

- sorumluluk duygusunun gelişmesini,

- kendini ve vücudunu tanımasını, nerede ve nasıl kullanabileceğini öğrenmesini,

- çevresini tanımasını, anlamasını, - yaşamı çok yönlü algılamasını,

- araştırma istek ve duygusunun gelişmesini,

- farklı görüş açılarına sahip olmasını, eleştirmeyi ve tartışmayı öğrenmesini sağlar.

Kendinden, çevresinden ve çağından sorumlu bireylerden oluşmuş toplumu oluşturan bireyler, yaratıcı düşünceye sahip olanlardır. Bu noktada yaratıcı dramanın belirtilen özellikleri sayesinde ideal bireylerin yetiştirilmesinde çok önemli bir görev üstlendiği görülmektedir.

2.3.2. Yaratıcı Dramanın Ders Tutumuna Etkisi

Klasik eğitim anlayışıyla yani öğrencinin konuşan yerine dinleyen, aktif yerine pasif, keşfeden yerine keşfedilmişi önünde bulan durumda olduğu eğitim anlayışıyla başarılı, sağlıklı ve yaratıcı düşünen bireyler yetiştirmenin imkansız olduğu ortadadır. Araştırmalar gösteriyor ki, birden fazla duyuya hitap edilen derslerde öğrenci katılımı ve öğrencinin dersi anlama oranı daha fazladır.

Eğitim – öğretimde amaçlanan konulardan biri de, çocuğun, birey olarak değerlendirilip toplumun bir üyesi olarak yetiştirilmesidir. Bunun gerçekleştirilmesi için bazı eğitsel amaçlar oluşturulmuştur. Bunlar:

1. Çocuğun okuma, yazma, matematik, fen, sosyal çalışmalarda ve sanatta önem verilen yetenekleri geliştirmesini,

2. Fiziksel ve düşünsel sağlığını geliştirmesini, 3. Düşünme yeteneğini geliştirmesini,

(36)

4. Değerler oluşturmasını, inanç ve umutlarını ifade edebilmesini,

5. Estetik anlayışı geliştirmesini, sözcükler, renkler, ses ve hareket gibi araçları kullanabilmesini,

6. Yaratıcı bir şekilde büyümesini ve kendi yaratıcı gücünü denemesini sağlamaya çalışmaktır (Adıgüzel, 2010: 301).

Belirtilen amaçlara ulaşmak için yapılacak çalışmalardan biri de eğitimde yaratıcı drama çalışmalarıdır. Yaratıcılığın eğitimdeki uygulama yanını yaratıcı drama çalışmaları üstlenmiştir diyebiliriz. Ezbercilik yerine yaparak – yaşayarak öğrenmeyi sağlayan yaratıcı drama, bir yandan tiyatro sanatının tüm araç ve yöntemlerini kullanmasına karşın, ezberlenen bir oyun metninin sahnelenmesi de değildir. Dramanın geleneksel eğitim yönteminden ayrıldığı yanlardan biri, her yaştan insana özgürlükler tanıması ve coşku yaşatmasıdır. Yaratıcı dramaya katılımda içtenlik sağlandığında, çocukların o güne kadar ortaya çıkmayan, ayrımına varılmayan yanları ortaya çıkar. Öte yandan duyguların denetim altına alınması ve uygun ortamlarda boşalımı sağlanır. Öfke, korku, kıskançlık gibi duyguları içeren oyunlara katılanlar, bu tür duygularını doğru ve sağlıklı ortamlarda boşaltım olanağı bulurlar (Adıgüzel, 2010: 301).

Yaratıcı drama ortaklaşa yapılan bir etkinliktir ve bütünleşmeye yöneliktir. Çocuğun edilgenlikten çıkarılıp etken kılınmasını amaçlar. Uygulamalarda fiziksel, düşünsel, duyusal, duygusal ve toplumsal kesitler görüp katılım içinde olması, çocuğun özgüvenini geliştirecektir. Yaşamında, karşılaşacağı sorunlara farklı çözümler üretmesini sağlayacaktır.

2.3.3. Yaratıcı Dramanın Sosyal Becerilere Etkisi

Sosyal beceri kavramından söz etmek için yanında sosyal yeterlilik kavramına da değinmemiz gerekir. Çünkü bu iki kavram iç içe geçmiş durumdadırlar ve ayrım yapmak oldukça güçtür.

Mc Fall’a göre sosyal beceriler, bireylerin toplum tarafından verilen görevleri/rolleri tamamladığını göstermesi için sergilemesi gereken belirli davranışlardır. Sosyal yeterlik ise, kişinin görevlerini/rollerini yeterli bir şekilde

(37)

yaptığını gösteren sonuç ve sonuç ve yargılamaya dayanan değerlendirmelerdir. Bu yargılar genel olarak başkalarının fikirlerine (arkadaş, aile, öğretmen) veya norm grubuna ya da başka bir ölçütle karşılaştırma yapılmasına dayanır (akt. Akfırat,2006).

Bacanlı’ya göre, sosyal yeterliliğin, sosyal becerinin değerlendirilmesi ve bu değerlendirme sonucunda kişinin gelecek davranışları hakkında ipuçları veren ve davranışlarda tutarlığı varsayan bir kavram olarak ele alınması uygun görülmektedir (Bacanlı, 1999).

Sosyal beceri eğitiminde kullanılan teknikler, model alma, liderlik, davranışsal prova-rol oynama, geri bildirim verme, uygulama-genelleme, sosyal algı, duygular ve ev ödevleridir. Yaratıcı drama, genel olarak bu teknikleri kapsamakta, eğitimin bilişsel, duyuşsal ve davranışsal boyutlarını da içermektedir. Sosyal beceri eğitimini amaçlayan yaratıcı drama eğitim programlarında, öğretilen becerinin günlük yaşamda gözlenmesine, denenmesine dair ev ödevlerinin verilebileceği düşünülmektedir (Akfırat, 2004).

Yaratıcı drama etkinliklerinde katılımcılar, farklı sosyal durumlarla ilgili deneyim kazanırken, farklı rollerde hissettiklerini anlamayı, anlatmayı, grup çalışmaları içinde üretirken karar verme ve sorun çözme becerilerini öğrenir ve geliştirir. Yaratıcı drama sürecinde geliştirilen bu beceriler sosyal beceriler olarak adlandırılırlar (Akfırat, 2006).

Yaratıcı dramada bireyler verilen konu, tema, olay, model çerçevesinde rol oyunları oynamakta, doğaçlamalar yapmakta ve bunlar üzerinde değerlendirmeler yaparak var olanı ve olması gerekeni anlayabilmektedirler. Sosyal beceri tanımları ile yaratıcı drama tanımları ve amaçları incelendiğinde kazandırılmak istenen davranışların aslında sosyal beceriler olduğu görülmektedir (Akfırat, 2006).

Sonuç olarak yaratıcı drama sahip olduğu pek çok özellik nedeniyle bilişsel, duyuşsal ve devinişsel becerilerin, diğer bir deyişle sosyal becerilerin öğretilmesinde etkin ve etkili bir öğretme ve öğrenme yöntemi olarak görülmektedir.

(38)

2.3.4. Geleneksel Yöntemlerin Yaratıcı Drama Karşısındaki Durumu

Günümüzde dünyasında çeşitli yatırım araçları vardır. Ancak hiç kuşkusuz insana yapılan yatırım bunlar içerisinde en verimlisi olarak düşünülmektedir. İnsan yetiştiren eğitim stratejilerinin de çağın gerisinde kalmaması, insanın en doğru şekilde yetişmesi için gerekli önlemleri alması gerekmektedir. Günümüz insanı problem çözme becerisine sahip, bilim ve teknolojiye ulaşabilen ve onu üretebilen, sosyal duyarlılığı gelişmiş, evrensel ve toplumsal değerlere açık ve özgüveni olan insandır. Bu özelliklere sahip insan yetiştirmek için de kalıplaşmış geleneksel eğitim programlarından uzaklaşmak gereklidir.

Yıllardan beri önemli değişikliklere uğramadan kullanılmaya devem edilen eğitim araçlarıyla öğrencileri ilgi ve yetenekleri ölçüsünde yetiştirmek olanaksızdır. Yetiştirilen bireye ezber bilgiler aktarmak yerine öğrenmeyi öğretecek temel kavramları anlama, yorumlama ve uygulayabilme olanağı verecek, problem çözme yetenek ve davranışlarını kazandıracak, bilimsel düşünme alışkanlığını yerleştirecek, araştırma yapmayı, ekiple çalışmayı, konuşma, tartışma ve yazışma yoluyla iletişim kurmayı benimsetecek, onu yaratıcılığa ve estetik bir bakış açısı kazandırmaya yönlendirecek süreçler yaratıcı drama dersi programı içerisinde sunulabilir (Üstündağ,1998).

Yaratıcı Drama, bireyi merkeze alan günümüz eğitim yaklaşımı için önemli bir seçenektir. Bireyi öğrenme öğretme sürecinin temelinde bulunduran anlayış, çocukluk döneminden başlayarak çevresindekileri taklit eden, böylece yeni durumlara uyum gösteren, diğer bir deyişle oyun oynama gereksinimini sona erdirmeyen bir anlayıştır. Biray merkezli eğitimin, konu merkezli eğitimden farkı insanın oyunlar oynaması ya da gerektikçe izlemesi ile ilgili olan süreç olarak görülmesidir. Yapılan araştırmalar ve çeşitli yayınlar incelendiğinde oyunun, öğretmenin yardımcısı ve aracı durumuna getirilmesi ile öğretimin bir o kadar etkili, verimli ve kalıcı olduğu görüşünde toplanmaktadır.

(39)

2.3.5. Yaratıcı Drama Uygulamaları Yapan Öğretmenin Rolü

Hemen belirtmek gerekir ki bir eğitim sisteminin bir öğretmenden beklediği özelliklerin tamamı bir drama öğretmeninden de beklenir. Öğretmen, eğitmen, yönlendirici ya da en çok kullanılan haliyle yaratıcı drama lideri, drama çalışmalarında katılımcılara “rehberlik” eden kişidir. Yaratıcı drama alanında süreci tasarlayan, biçimlendiren yöneten lider /eğitmen-öğretmen kavramından; yaratıcı drama süreçlerine hakim kurumsal ve uygulamalı çalışmalarda yeterli, uygulama becerisi de olan ya da aynı süreçleri bilip, farklı bir alanda uzman olan, yaratıcı dramayı bir yöntem olarak kendi alanında kullanan öğretmen anlaşılmalıdır (Adıgüzel,2010:89-96).

Lider yaratıcı dramanın en önemli ögelerindendir. Drama sürecini başlatan liderdir ancak sürecin nasıl gelişeceğini ve nasıl sonuçlanacağını yaratıcı drama lideri bilemez ancak sürece gidecek yollarda bir sorun oluştuğunda lider yönlendirme görevini yerine getirir.

Yaratıcı drama lideri, eğitmeni veya öğretmeni, yaratıcı drama etkinliklerini canlı, dinamik, özgün, olabildiğince yaratıcı, dikkat yoğunlaşmasını sağlayan, yaratıcı drama sürecinin bir anlamda temelini oluşturan kişidir. Yaratıcı drama sürecinde lider, çalıştığı grubu düşüncelerini canlandırmalar yoluyla aktarabilecekleri ortamı düzenleme, hazırlama görevini yerine getirmelidir (Adıgüzel,2010:89-96).

Bir grup çalışması içerisinde, bireylerin bir yaşantıyı ya da bir olayı kendi deyimlerini de işin içine katarak eylemlerinde oynayarak canlandırılması ve anlamlandırılması, liderin hedefleri ve yöntemleri ile ortaya çıkar ve belirlenir. Bu nedenle lider her şeyden önce yaratıcı drama ve oyun tekniklerini iyi bilen, iletişime açık ve istekli, gerektiğinde tiyatronun tekniklerinden yararlanabilen, yaratıcı ve yeterli oyun bilgisine sahip, grubun aynı zamanda üyesi olan, katılımcı, güven veren, doğal, spontan, analiz yapabilen kişidir. Yaratıcı drama liderinin oyunculuk ve tiyatro bilgisi eğitimi alması da önemlidir. Çünkü lider tüm katılımcılar, öğrencilerle birlikte onları yeni yolculuklara çıkarır, yeni buluşlara ilk adımı attırır.Yaratıcı drama çalışmalarını yürütebilecek olan bir lider/eğitmen, öğretmen, mesleki eğitimini; eğitim bilimleri, tiyatro, diğer sanatlar, estetik,

(40)

kültür bilimi, mitoloji, oyun ve tiyatro pedagojisi gibi alanlarda tamamlamalı, disiplinler arası bir ilişkide kendini yetiştirebilmelidir. Bu da değişmeye açık, gelişmeye elverişli esnek bir kişilikle mümkün olabilir. Söz gelimi bir yaratıcı drama lideri okul öncesi yaş grubunun gelişimsel özellikleri birikimine sahip olmalı ya da bilgiye ulaşacak kaynağı bulabilmelidir (Adıgüzel,2010:89-96).

Lisansüstü eğitim, bir branşta uzman deneyimli öğretmene ikinci bir branşta da yetişme ve kendini geliştirme olanağı sağlar. Ancak tüm ülkede seçimlik bir ders olarak yer alan drama dersi için öğretmeni yalnızca bu yolla yetiştirmek de olası görülmemektedir. Bu konuda da Millî Eğitim Bakanlığı’na önemli görevler düşmektedir: Hizmet içi eğitim kursları, yoğun yaz kursları vb.lerini düzenlemek gibi. Birçok üniversitede drama alanında yetişmiş öğretim elemanları bulunmaktadır. Bakanlık tarafından açılabilecek yoğun ve tekrarlanan yaz kursları ya da üniversiteler tarafından açılabilecek yoğun yaz okulları da bu alanda çözüm yollarından sayılabilir (Okvuran, 2001).

Bu alanda sivil toplum kuruluşlarına da görevler düşmektedir. Çağdaş Drama Derneği, Eğitim-Sen Ankara ve İstanbul Şubelerinde drama kursları yapılmaktadır. Önemli olan, alanın bilimsel ve etik kurallarına uyarak deneyimli uzman ve öğretmenlerle bu eğitimlerinin gerçekleştirilmesidir. Drama da tıpkı matematik, sosyal bilgiler, fen bilgisi gibi öğretim yöntemleri, yaklaşımları ve içeriği olan bir alandır. Bu alanı öğrenmeden kısa süreli eğitimlerle drama dersinin esas amacı olan yaratıcılık, eleştirel düşünme hedeflerinin gerçekleştirilmesi zordur. Dramanın esas malzemesi insandır. Bu nedenle drama yapan öğretmenin iletişime açık yaratıcı, demokrat ve drama alan bilgisi ve yöntem bilgisine sahip ve deneyimli olması esas beklentimizdir (Okvuran, 2001).

(41)

2.4. Yaratıcı Drama ile İlgili Yapılan Araştırmalar

Kaynak taramasında yaratıcı dramayla ilişkili, dramanın değişik amaçlarda ve içeriklerde ele alındığı, yurt dışında ve ülkemizde yapılmış pek çok araştırma olduğu görülmüştür. Burada sadece araştırma konusu ile yakından ilgili olduğu düşünülen araştırmalara yer verilmiştir.

Morgül (1999), “sanat eğitimi öğretmeni yetiştirmek üzere İngiltere’de eğitim gören Nevide Gökaydın’ın, 1956’da bir yıl süren atelye çalışmaları, ülkemizde yapılmış olan ilk doğrudan drama çalışması” (s. 12) olduğunu bildirmektedir.

Okvuran (1993) ise “ülkemizde genel bir ifadeyle eğitsel dramanın bugünkü anlamıyla ilgili ilk temellerinin 1982 yılında Prof. Dr. İnci San ve Devlet Tiyatrosu Sanatçısı Tamer Levent tarafından atıldığını” (s. 24) belirtir.

Çebi (1980), Üstündağ (2000), Ömeroğlu (2006), Okvuran (1993), Adıgüzel (1993), Bertiz (2005), Sönmez (2006), Morgül (2003), San (2003) ve Kaf (1999) gibi pek çok araştırmacı dramayla ilgili faydalı ürünler ortaya koymuşlardır.

Bu çalışmaların tamamı dramanın farklı alanlara etkisini incelemekte olup matematik eğitimi, hayat bilgisi, sosyal bilgiler, yaratıcılık, sanat eğitimi, okul öncesi, sosyal yeterlikler, benlik kavramı vb. konular kapsamında dramayı ele almıştır.

Koç ve Dikici (2003) tarafından yapılan “Eğitimde Dramanın Bir Yöntem Olarak Kullanılması” adlı çalışmada eğitimde drama kavramı kuramsal bir şekilde açıklanmaya çalışılmıştır. Eğitimde drama yönteminin kullanılmasının önemi, toplum yaşamına uyum sağlamada önemli bir rolünün olması ve öğrencinin yakın çevresindeki olayları somut şekilde yaşantıya dönüştürebilmesi ve öğrendiği birçok şeyi uygulama fırsatı bulmasına katkıda bulunduğu vurgulanmıştır. “Eğitimci öğrenciye ne öğretmek istiyor?” sorusu geniş bir şekilde açıklanmıştır.

Okvuran (2003) “Drama Öğretmeninin Yeterlilikleri” adlı çalışmasında drama öğretmeninin sahip olması gereken yeterlilikler ve beceriler üzerinde durmuştur. Dramanın tanımını, başlıca özelliklerini, ilköğretim ve lise öğrencilerinin drama eğitimi

Şekil

Tablo 2. Tutum Ölçeğindeki Maddelerin Faktör Yükleri
Tablo 4: Tutum Ölçeği Betimsel İstatistikleri ve Kolmogorov-Smirnov Test  Sonuçları
Tablo 5. Dil ve Anlatım Dersine Yönelik Tutum Ölçeği Ön Test Puanlarının  Gruplara Göre t Testi Sonuçları
Tablo 6. Dil ve Anlatım Dersine Yönelik Tutum Ölçeği Son Test Puanlarının  Gruplara Göre t Testi Sonuçları
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Here we report a rare case of signet ring cell gastric cancer associated with Krukenberg tumor developed LMC in follow-up who was treated with concurrent radiotherapy

getirdim. Onları uygun kentlere ve evlere yerleştirdim ve barış içinde yaşadılar. Ülkemin çeşitli yerlerinde saraylar inşa ettim. Ülkemin çeşitli yerlerini

• Diyelim ki birinci ve ikinci cümlelerin her açıdan uyumunun oldu ğ unu ama üçüncü cümlenin bu uyumu bozdu ğ unu gördük hemen cevap üçüncü cümledir demeyece ğ iz,

Arıci (2012), çoklu zekâ kuramı öğretimin ilköğretim sekizinci sınıf öğrencilerinin fiilimsileri kavrama durumlarına etkisini tespit etmek amacıyla kırk

becerilerinde anlamlı bir farklılaşma olduğu saptanmıştır. sınıf öğrencilerinin Dil ve Anlatım dersi sonrası öğrencilerin biyografi yazma “planlama”

Tartışmaya dayalı öğretim yöntemlerine ilişkin öğrenci görüşlerinde Edebiyat ( Χ =1,77) Fakültesinde öğrenim gören öğrencilerin, Eğitim Fakültesinde ( Χ =1,71) ve

Bu yazıda ciddi hiperbilirübinemi nedeniyle fototerapi uygulanan, 24 saatlik tedavi sonrası yeterli bilirübin azalması sağlanamayan, patolojik hiperbilirübineminin diğer

Temel basit cümlelerle başlayın ve çocuğa diğer cümle çeşitlerini oluşturması için yardım edin.. Örneğin, iki temel cümle çeşitli şekillerde