• Sonuç bulunamadı

Türkiye'de öğrenim gören yabancı uyruklu üniversite öğrencilerinin yaşam doyumları ve psikolojik yardım almaya ilişkin tutumlarının incelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türkiye'de öğrenim gören yabancı uyruklu üniversite öğrencilerinin yaşam doyumları ve psikolojik yardım almaya ilişkin tutumlarının incelenmesi"

Copied!
112
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK

BİLİM DALI

TÜRKİYE’DE ÖĞRENİM GÖREN YABANCI UYRUKLU

ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN YAŞAM DOYUMLARI VE

PSİKOLOJİK YARDIM ALMAYA İLİŞKİN TUTUMLARININ

İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Yasin GÖKER

Ankara Eylül, 2013

(2)

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK

BİLİM DALI

TÜRKİYE’DE ÖĞRENİM GÖREN YABANCI UYRUKLU

ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN YAŞAM DOYUMLARI VE

PSİKOLOJİK YARDIM ALMAYA İLİŞKİN TUTUMLARININ

İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Yasin GÖKER

Danışman: Yar. Doç. Dr. Leyla ERCAN

Ankara Eylül, 2013

(3)
(4)

ÖN SÖZ

Öncelikle tez sürecinde bana yapabileceğime inanma gücünü veren ve yaptığım her aşamada beni destekleyen, yapabildiklerimi paylaşmam için bana uygun zamanı seçmemde yardımcı olan, danışmanım Yrd.Doç.Dr. Leyla ERCAN hocama içten teşekkürlerimi sunuyorum. Ayrıca tez jürimde bulunan ve araştırmama desteklerini esirgemeyen Şeref Tan ve Yaşar ÖZBAY’a da katkılarından dolayı minnettar olduğumu belirtmek istiyorum.

Çalışmamı bitirebilmem için beni sürekli cesaretlendiren ve araştırma verilerini toplamamda bana yardımcı olan mesai arkadaşlarım Uzman Psikolojik Danışman Murat EROL, Hasan ÇELİK ve İlker KABA hocama; eğitim hayatım boyunca beni her anlamda destekleyen, yanımda olduklarını hissettiren aileme; varlığı, anlayışı ve sabrı ile hayatıma anlam katan sevgili eşime teşekkür ederim.

(5)

ÖZET

TÜRKİYE’DE ÖĞRENİM GÖREN YABANCI UYRUKLU

ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN YAŞAM DOYUMLARI VE

PSİKOLOJİK YARDIM ALMAYA İLİŞKİN TUTUMLARININ

İNCELENMESİ

GÖKER, Yasin

Yüksek Lisans, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı Tez Danışmanı: Yar. Doç. Dr.Leyla ERCAN

Eylül, 2013, 99 sayfa

Bu araştırmanın amacı, Türkiye’de öğrenim gören yabancı uyruklu üniversite öğrencilerinin yaşam doyumları ve psikolojik yardım alma tutumlarının belirlenmesi: daha sonra yaşam doyumu ve psikolojik yardım alma tutumunun; sınıf düzeyi, akademik başarı, ikamet edilen yer, sınıfta kalma ve daha önce psikolojik yardım alma değişkenlerine göre anlamlı düzeyde farklılaşıp farklılaşmadığını incelemektir.

Araştırma verileri, Ankara ilinde bulunan özel ve devlet üniversitelerinde öğrenim görmekte olan çeşitli ülkelerin vatandaşı olan yabancı uyruklu öğrencilerden (N=170) kolaylıkla bulunabileni örnekleme yöntemi ile gönüllülük esasına dayalı olarak toplanmıştır.

Araştırma değişkenlerine ilişkin verilerin toplanmasında üniversite öğrencilerinin psikolojik yardım almaya ilişkin tutumlarını ölçmek amacıyla Türküm (1997) tarafından geliştirilen Psikolojik Yardım Almaya İlişkin Tutum Ölçeği, yaşam doyumlarını belirlemek üzere Diener, Emmons, Larsen ve Griffin (1985) tarafından geliştirilen Yaşam Doyumu Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin analizinde Tek Yönlü Varyans Analizi ve Basit Regresyon Analizi teknikleri kullanılmıştır.

Öğrencilerin, yaşam doyumlarının sınıf düzeyi ve ikamet edilen yer değişkenlerine göre farklılaşmadığı; akademik başarı düzeyi, sınıf tekrarı ve daha önce psikolojik yardım alma değişkenlerine göre ise anlamlı şekilde farklılaştığı, psikolojik yardım alma tutumunda ise psikolojik yardım almaya yönelik olumsuz tutumun sınıf düzeyinde anlamlı şekilde farklılaştığı görülmüştür. Araştırma bulgularına göre yabancı

(6)

uyruklu üniversite öğrencilerinin yaşam doyumu ve psikolojik yardım alma tutumu arasında pozitif yönde ve düşük bir ilişki bulunmuştur.

(7)

ABSTRACT

STUDYING IN TURKEY FOREIGN UNIVERSITY STUDENT'S ATTITUDES TO TAKE LIFE SATISFACTION AND PSYCHOLOGICAL ASSISTANCE

GÖKER, Yasin

MA. Dissertation, Division of Psychological Counseling and Guidance Supervisor: Asst.Prof.Dr. Leyla ERCAN

September, 2013, 99 Pages

The purpose of this study is to investigate association between international collage students’ attitudes toward seeking professional psychological help and their life satisfaction in Turkey. Firstly, we described these students’ life satisfaction and their attitudes toward seeking professional psychological help to clarify this purpose. Secondly, we identified correlation between their academic success, grade level, social background, grade retention, past counseling service experience and their life satisfaction, and attitudes toward seeking professional psychological help. Finally, we explained that correlation between life satisfaction and attitudes toward seeking professional psychological help.

Participants who come from different nationality were 170 international college students who were studying in private and state university in Ankara, Turkey. In addition, these participants attended this study voluntarily.

The student’s attitudes for taking counseling services was measured with Attitudes Toward Counseling Services Scale (Turkun, 1997). The student’s life satisfaction was identified with the Satisfaction with Life Scale (SWLS; Diener, Emmons, Larsen & Griffin, 1985). In order to clarify our thesis, we have used One-way analysis of variance and have used simple linear regression.

This study showed that no correlation between the students’ grade level, social background and life satisfaction. On the other hand, positive relationships between the students’ academic success, grade retention, past counseling service experience and life satisfaction. We also found that correlation between the students’ attitudes toward seeking professional psychological help and their grade level. Finally, the study

(8)

identified that strong relationship between attitudes toward seeking professional psychological help and life satisfaction.

(9)

İÇİNDEKİLER

Jüri Üyelerinin İmza Sayfası ………... ... Ön Söz ... Özet ... Abstract ... Tablolar Listesi ... Kısaltmalar Listesi ... 1. Giriş ………... 1.1. Problem Durumu ……… 1.2. Araştırmanın Amacı ………... 1.3. Araştırmanın Önemi ………... 1.4. Varsayımlar ……… 1.5. Sınırlılıklar ………. 1.6. Tanımlar ………. 2. Kavramsal Çerçeve ve Literatür Taraması ………

2.1.Yaşam Doyumu ………..………. 2.1.1.Yaşam Doyumu Kavramı ………. 2.1.3. Yaşam Doyumu ile İlgili Araştırmlar ………..…… 2.2. Psikolojik Yardım Alma Tutumu ………... 2.2.1. Tutum Kavramı…………..………..……… 2.2.2. Psikolojik Yardım Alma Tutumu ……… 2.2.3. Psikolojik Yardım Alma ile İlgili Araştırmalar …………..

2.3. İlgili Araştırmaların Sentezi ………. 3. Yöntem………. 3.1. Araştırmanın Modeli………. 3.2. Araştırma Grubu……… 3.3. Verilerin Toplanması………. 3.3.1. Yaşam Doyum Ölçeği………..……… 3.3.2. Psikolojik Yardım Almaya İlişkin Tutum Ölçeği ………... 3.4. Verilerin Analizi ………. 4. Bulgular ve Yorum ………... 5. Tartışma... iii iv v vii xi xiii 1 1 3 4 5 5 6 7 7 7 12 14 25 27 30 39 40 40 40 41 42 42 43 45 47

(10)

6. Sonuç ve Öneriler ...………... Kaynakça ………... Ekler ………... 67 72 76

(11)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo Adı Sayfa No

Tablo 1. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Cinsiyet, Sınıf Düzeyi,

Yaşadıkları Bölge Değişkenlerine Göre Dağılımı………. 46 Tablo 2. Yaşam Doyumu ve Psikolojik Yardım Alma Tutumu Arasındaki

Korelasyon Değerleri……… 50 Tablo 3. Psikolojik Yardım Alma Tutumlarının Yaşam Doyumunu

Yordamasına İlişkin Çoklu Regresyon Analiz

Sonuçları……… 51

Tablo 4. Öğrencilerin Yaşam Doyumlarına İlişkin Ortalama ve Standart

Sapma Değerleri……… 52

Tablo 5. Yaşam Doyumu Sonuçlarının Sınıf Düzeyi Değişkenine İlişkin

Betimsel Değerleri………. 53

Tablo 6. Yaşam Doyumu Sonuçlarının Sınıf Düzeyi Değişkenine Göre Tek Yönlü Varyans Analizi Sonuçları……….. 53 Tablo 7. Yaşam Doyumu Sonuçlarının İkamet Edilen Yer Değişkenine

İlişkin Betimsel Değerleri………. 54 Tablo 8. Yaşam Doyumu Sonuçlarının İkamet Yeri Değişkenine Göre Tek

Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları………... 55 Tablo 9. Yaşam Doyumu Sonuçlarının Akademik Başarı Değişkenine

İlişkin Betimsel Değerleri………. 55 Tablo 10. Yaşam Doyumlarının Akademik Başarı Düzeyi Değişkenine Göre

Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları……… 56 Tablo 11. Yaşam Doyumu Toplam Puanlarının Sınıf Tekrarı Yapma

Değişkenine Göre t Testi Analiz Sonuçları……... 57 Tablo 12. Yaşam Doyumlarının Psikolojik Yardım Alma Değişkenine Göre t

Testi Analiz Sonuçları………... 58 Tablo 13. Öğrencilerin Psikolojik Yardım Almaya İlişkin Ortalama ve

Standart Sapma Değerleri……….. 59 Tablo 14. Olumsuz Psikolojik Yardım Alma Tutumu Sonuçlarının Sınıf

(12)

Tablo 15. Olumsuz Psikolojik Yardım Alma Tutumunun Sınıf Düzeyi Değişkenine Göre Tek Yönlü Varyans Analizi Sonuçları………… 61 Tablo 16. Olumlu Psikolojik Yardım Alma Tutumu Sonuçlarının Sınıf

Düzeyi Değişkenine Göre Betimsel

Değerleri……… 62 Tablo 17. Olumlu Psikolojik Yardım Alma Tutumunun Sınıf Düzeyi

Değişkenine Göre Tek Yönlü Varyans Analizi Sonuçları………

62

Tablo 18.

Olumsuz Psikolojik Yardım Alma Tutumu Sonuçlarının İkamet Edilen Yer Değişkenine İlişkin Betimsel Değerleri……….. 63 Tablo 19

Olumsuz Psikolojik Yardım Alma Tutumunun İkamet Yeri Değişkenine Göre Tek Yönlü Varyans Analizi Sonuçları………… 64 Tablo 20

Olumlu Psikolojik Yardım Alma Tutumu Sonuçlarının İkamet Edilen Yer Değişkenine İlişkin Betimsel Değerleri……….. 64 Tablo 21

Olumlu Psikolojik Yardım Alma Tutumunun İkamet Yeri Değişkenine Göre Tek Yönlü Varyans Analizi Sonuçları………… 65 Tablo 22

Olumsuz Psikolojik Yardım Alma Tutumu Sonuçlarının İkamet Edilen Yer Değişkenine İlişkin Betimsel Değerleri……….. 66 Tablo 23

Olumsuz Psikolojik Yardım Alma Tutumunun Akademik Başarı Değişkenine Göre Tek Yönlü Varyans Analizi Sonuçları………… 66 Tablo 24

Olumlu Psikolojik Yardım Alma Tutumu Sonuçlarının İkamet Edilen Yer Değişkenine İlişkin Betimsel Değerleri……….. 67 Tablo 25

Olumlu Psikolojik Yardım Alma Tutumunun Akademik Başarı Değişkenine Göre Tek Yönlü Varyans Analizi Sonuçları………… 67 Tablo 26

Psikolojik Yardım Alma Tutumu Sonuçlarının Sınıf Tekrarı Değişkenine Göre t Testi Analiz Sonuçları……… 68 Tablo 27

Psikolojik Yardım Alma Tutumu Sonuçlarının Psikolojik Yardım Alma Değişkenine Göre t Testi Analiz Sonuçları………. 69

(13)

KISALTMALAR LİSTESİ

a. YDÖ: Yaşam Doyum Ölçeği.

b. PYTÖ: Psikolojik Yardım Almaya İlişkin Tutum Ölçeği c. GAP: Güney Doğu Anadolu Projesi

(14)

I.BÖLÜM GİRİŞ

Bu bölümde araştırmanın problemin durumu, önemi, amaçları, sayıltısı ve sınırlılıkları belirtilmekte, araştırma için gerekli tanımlara yer verilmektedir.

1.1.Problem Durumu

Küreselleşen dünyada, yükseköğretim de giderek ülkelere özgü bir etkinlik olmaktan çıkmaktadır. Genç nüfusun yüksek olduğu gelişmekte olan ülkelerden, gelişmiş ülkelere yönelik aşırı yükseköğrenim talebi karşısında, bu ülkelerin yükseköğretim sistemleri, öğrenci hareketliliğine giderek daha açık hale gelmektedir. Bir başka deyişle, yükseköğretim sürekli olarak uluslararası boyut kazanmakta, kısa süreli öğrenci ve akademik personel hareketliliğinin yanında; lisans ve lisansüstü öğrenim için yabancı ülkelere uzun süreli giden öğrenci sayısı devamlı artmaktadır. Çinli bir öğrenci ABD’ de, Koreli bir öğrenci ise Türkiye’de eğitim alabilmektedir. Bu öğrenci dolaşımı öyle boyutlara ulaşmıştır ki bazı ülkeler bunu bir sektör haline dönüştürmüşlerdir.

Gençlerin, üniversite öğrenimi görmek amacıyla doğup büyüdükleri bölgelerden ayrılarak yeni bir çevreye uyum yapma zorunluluğu, onlarda bazı psikolojik etkilere neden olabilmektedir. Kendini güvensiz ve yetersiz hisseden, insanların destek ve yönlendirilmesine çok önem veren bağımlı kişilik yapısıyla genç, üniversiteye geldiğinde karşılaştığı çeşitli yaşam değişiklikleri, sosyal ve akademik başarı beklentileri ile baş etmekte güçlük çekebilmektedir. Bununla birlikte, gencin, aile ortamındanve çevresinden ayrılarak büyük şehir ve yurt hayatına geçmesi veya tek başına yapamaması onu uyumsuzluğa itebilmektedir (Gökay,1974).

Yağcı ve arkadaşları (2007) tarafından yapılan araştırmada da Hacettepe Üniversitesi’nden Erasmus programı ile yurt dışına giden öğrencilerin günlük yaşam, akademik yaşam ve öğrenci destek hizmetlerine ilişkin memnuniyet düzeylerini belirlemeyi çalıştıkları araştırmada öğrencilerin büyük çoğunluğunun günlük yaşam, akademik yaşam ve öğrenci destek hizmetleri konusunda beklentilerinin karşılandığını

(15)

ortaya koymaktadır. Bununla birlikte birçok öğrencinin de hizmetlerden beklentisini karşılayamadıkları sonucuna ulaşılmıştır.

Çöllü ve Öztürk (2009) tarafından yapılan çalışmada yabancı uyruklu öğrencilerin ülkelerine ve ailelerine duydukları özlemin uyum sorunlarına yol açtığını eğerşendirmişlerdir. Misafir öğrencilerin uyum sorunlarının daha Türkiye’ye geldikleri ilk günlerden itibaren belirlemenin önemli olduğunu ve bu nedenle de üniversitelerin psikolojik danışma merkezlerinin daha etkin olması gerektiği ifade etmişlerdir. Ayrıca yabancı dil bilen psikolojik danışmanların da bu merkezlerde istihdam edilmeleri gerekliliğini vurgulamışlardır.

Traş ve Güngör (2011) araştırmasında Avrupa ülkelerinden gelen yabancı uyruklu Türk asıllı üniversite öğrencilerinin, üniversite öğrenimleri sırasında algıladıkları sosyal destek ve sosyal bağlılık durumları ile ilgili görüşlerini incelemişlerdir. Bulgular sonucunda öğrencilerin öğrenim gördükleri sırada herhangi bir sorun yaşamadıkları, çevrelerinden yeterli düzeyde sosyal destek algıladıkları ve kendilerini üniversitede öğrenim gören diğer öğrencilerin bir parçası olarak sosyal bağlılık duygularının yüksek olduğu şeklinde görüş bildirdiklerini göstermiştir.

Yaşam doyumu son yıllarda gelişmekte olan ve karşımıza çıkan kavramlardan biridir. İlk kez 1961 yılında Neugarten tarafından ortaya atılan yaşam doyumu kavramı, bir insanın beklentileri ile sahip olduklarının karşılaştırılması ile elde edilen durum ya da sonuç veya kişinin amaçlarına erişmedeki bilişsel değerlendirmelerin bir ürünü olarak tanımlanmaktadır (akt: Köker, 1991). Bu kavram çerçevesinde yapılan çalışmalar değerlendirildiğinde, psikoloji veya psikolojik danışma alanında araştırma yapanların, insanların iyilik halini sürdürme ve önleyici hizmetler üzerinde yoğunlaştıkları görülmektedir. Bu kapsamda kişilerin mutluluğu konusu, psikolojik iyi olma, yaşam kalitesi, yaşam doyumu ve olumlu duygulanım gibi kavramlar yoğun bir şekilde incelenmektedir (Tuzgül Dost, 2007).

Türkiye’de yabancı uyruklu üniversite öğrencilerinin yaşam doyumları ve psikolojik yardım almaya ilişkin tutumlarına yönelik yeterli sayıda araştırmaya rastlanılmamıştır. Bu araştırma ile yabancı uyruklu üniversite öğrencilerinin psikolojik yardım almaya ilişkin olumlu ve olumsuz tutumlarının incelenmesinin onların iyilik halinin korunması açısından önemli olduğu değerlendirilmektedir. Psikolojik yardım

(16)

almaya yönelik olumsuz tutumların hangi değişkenler ile ilişkili olduğu ve yükseköğretimde önleyici rehberlik hizmetlerinin bunun sonucuna göre düzenlenmesi ile de öğrencilerin iyilik halinin devam edeceği değerlendirilmektedir. Olumsuz etmenlerin varlığı, yaşamdan alınan doyumu belirlemektedir. Bir başka deyişle stresini kontrol altında tutabilen, kaygısını orta seviyede yaşayan öğrencilerin araştırmalarında gösterdiği şekilde yaşam doyumunun artacağı ve bunun sonucunda da hayattan daha fazla keyif alçağı düşünülmektedir.

Eğitim süreci içerisindeki yabancı uyruklu üniversite öğrencilerinin akademik, günlük ve kişisel boyutta yaşadıkları sorunları ile nasıl başedebilecekleri ve bu süreçte de profesyonel yardım almaları ile yaşam doyumlarının artacağı değerlendirilmektedir. Bu nedenle yabancı uyruklu üniversite öğrencilerinin yaşam doyumları ve psikolojik yardım almaya ilişkin tutumlarını etkileyen değişkenlerin ve aralarındaki ilişkilerin bilinmesi; psikolojik danışmanlık ve rehberlik hizmetlerinde söz konusu kavramların olumlu yönde değiştirilebilmesi ve geliştirilebilmesi için büyük önem arz etmektedir.

1.2.Araştırmanın Amacı

Bu araştırmanın genel amacı yabancı uyruklu üniversite öğrencilerinin yaşam doyumları ve psikolojik yardım almaya ilişkin tutumları arasındaki ilişkiyi çeşitli değişkenler açısından incelemektir.

Bu amaç doğrultusunda geliştirilen alt amaçlar aşağıda sıralanmıştır:

1. Yabancı uyruklu üniversite öğrencilerinin psikolojik yardım alma tutumları yaşam doyumlarını yordamakta mıdır?

2. Sınıf düzeyi değişkenine göre yabancı uyruklu üniversite öğrencilerinin yaşam doyumları farklılaşmakta mıdır?

3. Akademik başarı düzeyi değişkenine göre yabancı uyruklu üniversite öğrencilerinin yaşam doyumları farklılaşmakta mıdır?

4. İkamet edilen yer değişkenine göre yabancı uyruklu üniversite öğrencilerinin yaşam doyumları farklılaşmakta mıdır?

5. Sınıf tekrarı yapma değişkenine göre yabancı uyruklu üniversite öğrencilerinin yaşam doyumları farklılaşmakta mıdır?

(17)

6. Daha önce psikolojik yardım alma değişkenine göre yabancı uyruklu üniversite öğrencilerinin yaşam doyumları farklılaşmakta mıdır?

7. Sınıf düzeyi değişkenine göre yabancı uyruklu üniversite öğrencilerinin psikolojik yardım alma tutumları farklılaşmakta mıdır?

8. Akademik başarı düzeyi değişkenine yabancı uyruklu üniversite öğrencilerinin psikolojik yardım alma tutumları farklılaşmakta mıdır?

9. İkamet edilen yer değişkenine göre yabancı uyruklu üniversite öğrencilerinin psikolojik yardım alma tutumları farklılaşmakta mıdır?

10. Sınıf tekrarı yapma değişkenine göre yabancı uyruklu üniversite öğrencilerinin psikolojik yardım alma tutumları farklılaşmakta mıdır?

11. Daha önce psikolojik yardım alma değişkenine göre yabancı uyruklu üniversite öğrencilerinin psikolojik yardım alma tutumları farklılaşmakta mıdır?

1.3.Araştırmanın Önemi

Yurt içi ve yurt dışı literatürde, psikolojik yardım alma tutumu ve yaşam doyumu ile ilgili yapılmış birçok araştırma bulunmaktadır. Bu çalışmaların çok büyük bir kısmı üniversite öğrencileri üzerinde gerçekleştirilmiştir. Özellikle, Türkiye’de yapılan çalışmalar göz önünde bulundurulduğunda, yabancı öğrencilerin yaşam doyumları ve psikolojik yardım alma tutumları konusunda yapılan araştırma sayısının oldukça az olduğu görülmüştür.

Yaşam doyumu, bireylerin ruh sağlıgı açısından oldukça önemli bir kavramdır. Bray ve Gunnell (2006); Zullig, Valois ve Huebner’in (2005) araştırma sonuçlarına göre düşük yaşam doyumu depresyon, anksiyete ve intihar ile ruhsal sağlık problemlerinin önceden bilinmesinde öngörü sağladığını ortaya koymuştur. Üniversitelerde öğrenim gören yabancı uyruklu öğrencilerin yaşam doyum düzeylerinin çeşitli değişkenlerle ilişkisi ortaya konularak elde edilen bilgilerle yaşamlarından daha yüksek doyum alabilmeleri için alınması gereken önlemler ve sunulması gereken önleyici rehberlik hizmetleri açısından yaşam doyumu ve psikolojik yardım almaya ilişkin tutumların incelenmesi gerekliliği bu nedenle önemlilik arz etmektedir. Bu yüzden araştırmadan elde edilen sonuçlara dayalı olarak yabancı uyruklu öğrencilerin yaşam doyumlarının ve iyi oluşlarının anlaşılması öğrencilere verilecek rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinin kalitesini artıracaktır.

(18)

Dünyanın çok farklı yerlerinden ve farklı kültürlerinden gelen yabancı uyruklu üniversite öğrencilerinin yaşam doyumları ve psikolojik yardım almaya ilişkin tutumlarını olumlu ve olumsuz yönde etkileyen faktörlerin tanımlanmasının, yükseköğretimdeki psikolojik danışma hizmetlerinin yeniden düzenlenmesi ve geliştirilmesi sürecine katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

Tüm bu nedenler göz önünde bulundurularak yabancı uyruklu üniversite öğrencilerinin psikolojik yardım almaya ilişkin tutumlarının ve yaşam doyumlarının incelenmesi anlamlı görülmüştür.

1.4. Varsayımlar

1. Araştırmaya katılan örneklem grubunun ilgili özellik bakımından tüm evreni yansıttığı varsayılmaktadır.

1.5.Sınırlılıkları

1. Araştırma verileri, Ankara ilinde bulunan özel ve devlet üniversitelerinde öğrenim görmekte olan çeşitli ülkelerin vatandaşı olan yabancı uyruklu öğrencilerden gönüllülük esasına dayalı olarak toplanmıştır.

2. Araştırmada örneklem grubunun yaşam doyumları “Yaşam Doyum Ölçeği” ile ölçülecektir. Bu nedenle örneklem grubunun yaşam doyumları söz konusu ölçeğin ölçtüğü özelliklerle sınırlı olacaktır.

3. Araştırmada örneklem grubunun psikolojik yardım almaya ilişkin tutumları “Psikolojik Yardım Almaya İlişkin Tutum Ölçeği” ile ölçülecektir. Bu nedenle örneklem grubunun psikolojik yardım almaya ilişkin tutumları söz konusu ölçeğin ölçtüğü özelliklerle sınırlı olacaktır.

(19)

1.6. Tanımlar

Yaşam doyumu: Bir insanın beklentileriyle (ne istediği), elinde olanların (neye sahip olduğu) karşılaştırılmasıyla elde edilen durum ya da sonuçtur (Vara,1999).

Psikolojik yardım alma: Kişinin duygusal, sosyal, kişiler arası ve benzeri psikolojik içerikte sorunlarının çözümüne yönelik profesyonel yardım arama çabasıdır (Atkinson ve Gim, 1989; Fisher ve Turner, 1970; Özbay, 1996).

(20)

II. BÖLÜM

KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE LİTERATÜR TARAMASI

Bu bölümde, yaşam doyumu ve psikolojik yardım alma tutumu ile ilgili kavramsal açıklamalara ve konuyla ilgili yurt içinde ve yurt dışında yapılan bazı araştırmalara yer verilmiştir.

2.1.Yaşam Doyumu (Life Satisfaction)

2.1.1. Yaşam Doyumu Kavramı

Aristo’dan günümüze kadar nasıl mutlu olunur sorusuna cevap aranılmaktadır. 19. yüzyılın başında psikoloji bilimi alanında çalışanlar daha çok depresyon, kaygı gibi olumsuz duygular hakkında araştırma yapmışlar, olumlu duygulara dikkat etmemişlerdir. Pozitif psikolojinin 1980’li yıllarda gelişimi ile birlikte de mutluluk konusunda giderek artan çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Bunun etkisi ile de literatürde öznel iyi oluş, mutluluk, iyilik hali ve yaşam doyumu konularında yazınlar yayınlandığı görülmüştür (Myers ve Deiner, 1995).

Doyum; beklentilerin, gereksinimlerin, istek ve dileklerin karşılanması veya başka bir ifadeyle; bireydeki açlık, susuzluk, cinsellik vb. gibi temel biyolojik ihtiyaçların ya da merak, sevgi, yakınlık, başarı vb. gibi ruhsal ihtiyaçların giderilmesi sonucu denge durumunun yeniden kurulmasıdır (Budak, 2000:226). “Yaşam doyumu” ise, bir insanın beklentileriyle, sahip olduklarının karşılaştırılmasıyla elde edilen durum ya da sonuçtur. Yani kişinin olmak istediği ile gegerçek yaşamının kıyaslanmasıyla ortaya çıkan sonuçtur (Özer ve Karabulut, 2003).

İlk kez Neugarten (1961), tarafından ortaya atılan "yaşam doyumu" kavramı daha sonra pek çok araştırmacı tarafından çalışılagelmiştir. Vara (1999) yaşam doyumunu, kişinin beklentilerinin, sahip oldukları ile kıyaslanmasıyla ortaya çıkan bir sonuç olduğunu, yaşam doyumu ile genel olarak kişinin tüm yaşamını ve bu yaşamın çok çeşitli boyutlarını içerdiğini belirtmektedir. Yaşam doyumu denildiğinde, genel olarak bireyin tüm hayatını kapsayan bir doyum anlaşılır. Mutlu olma, moralli olma gibi değişik açılardan iyi olma halini ifade eder.

(21)

Yetim (1992) yaşam doyumunu tarif ederken, bireyin yaşamına ilişkin genel değerlendirmeleri içeren öznel bir yargı olduğunu belirtmiştir. Bu açıdan değerlendirildiğinde yaşam doyumunun, bireyin bütün yaşamı dikkate alındığında sahip olduğu olumlu ya da olumsuz değerlendirmeleri ve yaşama karşı genel bir tutumdur.

Yaşam doyumu temel varsayım olarak birey ve çevre arasında karşılıklı etkileşimi içermektedir. Çevrenin değerlendirilmesi açısından bakıldığında, yüksek yaşam doyumu, insan gereksinimlerini karşılayacak kaynakların bulunmuş olmasını belirler. Bu yaklaşıma göre yaşam kalitesi, birey ile çevrenin uyum düzeyidir. Çevre ile bireyin konumlarının karşılıklı ilişkisi doyumun belirleyicisidir. (Bilgin, 2000: 134-139).

Yaşam doyumu, yaşam hakkındaki genel duyguları yansıtmakta ve duygusal mutluluğun bir ölçütü olarak kabul edilmektedir (Aşan ve Erenler, 2008). Yaşam doyumu, yaşamın belirli alanlarından tatmin gibi bir seviyede değerlendirilebileceği gibi yaşamın geneli için de değerlendirilebilmektedir. Başka bir ifadeyle, kişinin kendi yönlendirdiği hayatından ne kadar çok hoşlandığıdır ve bu kavram, yaşam ile ilgili olumlu duyguları ifade eder. Yaşam doyumu, bireyin bir bütün olarak kendi hayatını genel manada olumlu olarak değerlendirmesinin derecesidir.

Yaşam doyumu kavramı, bazı kavramlar ile karışabilmektedir. Yaşam kalitesi, mutluluk, öznel iyi veya iyilik hali gibi kavramlarla bunlardan bazılarıdır. Bunun sebebi, bu kavramların birbirleriyle olan yakın ilişkileri ve iç-içe geçmişlikleridir. Literatür incelendiğinde bu kavramların birçok defa birbirlerinin yerlerine kullanıldığı görülmüştür. Bu nedenle benzer kavramların açıklanmasının, yaşam doyumu kavramının da daha açık ve anlaşılır hale gelmesine yardımcı olacaktır.

Yaşam kalitesi, bireyin yaşamı yorumlaması ve algılamasında, kendi tarzını ya da paradigmasını geliştirdiği ve onunla şekillendirdiği bir yaşam felsefesi, dünya görüşü, değerler, hedefler, ilkeler, inançlar ve duygular bütünüdür (Keser, 2003;182).

Benzer şekilde öznel iyi olma, yaşamını değerlendiren bireyin verdiği tepkiler ve yargılar olarak tanımlanmıştır (Köker, 1991). Mutluluk ise bütün özlemlere, bütün isteklere eksiksiz bir biçimde ve sürekli olarak erişilmekten duyulan kıvanç durumudur

(22)

(Diener ve Lucas, 2000). Yaşam doyumu ise yaşamın geneline ilişkin değerlendirmelerden oluşan sonuçtur (Pavot, Diener, Colvin ve Sandvik, 1991).

Kişilerin öznel iyi olma durumlarının yüksek olması ile yaşam doyumu algısının yüksek olması, olumlu duygular içinde olması ve azda olsa olumsuz duyguları yaşaması beklenmektedir. Öznel iyi olma düzeyi düşük olan bireyin yaşamında ise doyumsuz olması, genelde olumsuz duygular, daha sık öfke, gerginlik, tedirginlik gibi duygular içinde olması beklenmektedir (Yetim, 2001).

Literatür değerlendirildiğine yaşam doyumu ile ilgili bazı unsurlara ulaşılmıştır. İlk olarak öznel olma durumudur. İkincisi ise yaşam doyumunun olumlu ölçümleri kapsadığıdır. Yaşam doyumunda olumsuz etmenlerin varlığı, yaşamdan alınan doyumu belirlemektedir. Üçüncüsü de yaşam doyumu ölçeklerinin genelde kişi yaşamının tüm yönlerini kapsayan evrensel değerlendirmeleri ölçtüğüdür (Vara, 1999).

Keser (2005), yaşam doyumunu etkileyen faktörleri şu şekilde sıralanmıştır. a. Yaşamı anlamlı bulmak,

b. Günlük yaşamdan mutluluk duymak, c. Pozitif bireysel kimlik,

ç. Amaçlara ulaşma konusunda uyum, d. Ekonomik güvenlik,

e. Fiziksel olarak bireyin kendisini iyi hissetmesi, f. Sosyal ilişkiler.

Myers ve Diener (1995) yaşam doyumu ile ilgili yaptıkları çalışmalarda cinsiyet, ırk ve gelir durumunun yaşam doyumunu ve mutluluğu yordamada hemen hemen hiçbir etkiye sahip olmadığı sonucuna ulaşmışlardır. Bununla birlikte psikolojik değişkenlerin, mesela kişisel yönelimlerin, yakın ilişkilerin ve içinde yaşanılan kültürünve sosyalleşmenin birey üzerindeki etkisinin yaşam doyumunu daha fazla etkilediğine dikkat çekmişlerdir.

(23)

Fiziksel ve ruhsal olarak sağlam olmak, özgürlük, demokrasi, açık fikirli olmak, aktif olmak, politik istikrar, kendi hayatının kontrolünün kendi elinde olduğunu hissetmek, ailesi ve arkadaşlarıyla iyi ilişkiler içerisinde bulunmak, spor yapmak, güvenilir bir bölgede yaşamak, evli olmak, sosyal çevrenin geniş olması, pozitif bireysel kimliğin yaşam doyumunu etkileyen faktörlerden olduğu belirlenmiştir (Khakoo, 2004).

Veenhoven’a (1996) göre yaşam doyumunun belirleyicilerini; hayattaki değişmeler, tecrübe, duyguların içsel üretimi ya da hoşlanma kapasitesi, yaşam olaylarının gidişatı, gelişimin içsel ilerlemesi, hesap etme ya da sonuç çıkarma, yaşam alanı ve bütünün gelişimindeki farklar, yaşam doyumu ve doyum alanı arasındaki ilişkiyi ifade etmektedir. Yaşam doyumu kişinin ruh sağlığı durumunu gösteren önemli bir göstergedir. Yaşam doyum düzeyinin düşmesinde hayatta meydana gelecek çeşitli engellenmeler, zorlanmalar, çatışmalar ve ani olumsuz değişimler etkili olabilmektedir (Demirel ve Canat, 2004).

Meulemann’a (2001) göre yaşam doyumu uzak geçmişe ilişkin bir değerlendirme ile değil, son zamanlardaki ya da yakın geçmişteki başarılar göz önüne alınarak gerçekleşmektedir. Bir başka ifadeyle yaşam doyumunun şimdiye yönelik bir durum olmadığı, yakın geçmişe ait bir durum olduğu düşüncesindedir. Ehrhardt, Saris ve Veenhoven’a (2000) göre ise yaşam doyumunun şu ana ilişkin bir değerlendirme ile ele alınmasının daha uygun olacağını, geleceğe ilişkin değerlendirmelerde değişiklik gösterebileceğinden şimdinin önemli olduğunu ifade etmişlerdir.

Psikolojik sağlamlık ile yaşam doyumu arasındaki ilişki değerlendirildiğinde Clark (1995), psikolojik sağlamlık düzeyi yüksek olan kişilerin stresli durumu kontrol altına alarak kaygı düzeylerinin azalttıklarını ve bu şekilde yaşam doyumlarını arttırdıkları sonucuna ulaşmışlardır.

Kişilik özelliklerinin etkisi altında yaşam doyumu incelendiğinde, öznel iyilik durumu açısından daha iyi durumda olan bireylerin başlarına gelen olaylar hakkındaki yorumlarını daha olumlu bakış açısıyla değerlendirmeleri söz konusudur. Bu tür bireylerin iyimser yükleme şekli kullanarak sonuçta yine mutluluklarına katkıda bulunacak şekilde davrandıkları görülmektedir. Bu durum, yaşam doyumu yüksek olan bireylerin daha ha iyimser olduklarına dair bir açıklama getirmektedir (Ryan ve Deci, 2001: 149).

(24)

Leung ve Leung (1992), ergenlik döneminde algılanan yaşam doyumunun önemli bir psikolojik etkiye sahip olduğunu değerlendirmişlerdir. Ergenlerin bedensel ve ruhsal değişimlerine uyum sağlayamaması sonucu mutsuz olmalarına ve sorunlar yaşamalarına neden olacaktır. Bununla birlikte ergenlerde olumsuz doyumununda, gelişigüzel cinsellik, aşırı alkol tüketimi, riskli davranışlar ile bağlantılı olduğu düşünülmektedir (Mcknight, Huebrer ve Suldo, 2002).

Yaşam doyumu kavramının eğitim seviyesiyle ilişkili olduğuna dair bulgulara rastlanmaktadır. Bireyin eğitim seviyesinin sosyal statüsüne etki ettiği kaçınılmaz bir gerçektir. Eğitim seviyesi yüksek bireylerde genel yaşam kalitesinin arttığından söz edilebilir. Nitekim yapılan bir çalışmada da eğitim seviyesi ile yaşam doyumu arasında pozitif bir ilişki olduğu bulunmuştur. Eğitim seviyesi arttıkça, yaşam doyumu düzeyinin de arttığı ifade edilmiştir (Doruk, 2008).

Yaşam doyumu 1960’lardan itibaren ölçülmeye başlanmıştır ve anket araştırmalarına ortak konu olmaya başlamıştır. Bu durum yaşam doyumu ile ilgili sorulan anket sorularının geçerliliği ile ilgili tartışmayı da beraberinde getirmiştir. Yaşam doyumunun anket sorularıyla ölçülmesinin ne kadar doğru olduğu halen tartışılan bir konu olmaktadır (Baştemur, 2006:74).

Baştemur’a göre (2006) yaşam doyumu ölçümünde yaşanan sıkıntılardan biride, birçok insanın yaşamları ile ilgili duydukları doyum hakkında hiçbir fikirlerinin olmamasıdır. Yaşam doyumu ile ilgili anketleri değerlendirdiğinde, anketlere cevap veren birçok kişinin ne kadar doyuma ulaştıklarından çok, ne kadar doyuma ulaşmaları gerektiğini düşünerek cevap verdiklerini değerlendirmiştir. Bu da araştırmanın amacının dışına çıkmasına neden olmaktadır.

Yaşam doyumu ile ilgili geliştirilen ölçekler değerlendirildiğinde;

Tek Maddeli Ölçekler: Yaşam doyumunu ölçmede genelde tek maddeli ölçekler kullanılmıştır. Tek maddeli ölçekler genel bir görüntü verme avantajına sahip olmasına rağmen, birçok durumda da eksiklikleri vardır.

Çok Maddeli Ölçekler: Özellikle yaşlı insanların yaşam doyumlarını ölçmek amacıyla geliştirilmiştir. Genç ve orta yaşlı kişiler için uygun değildir. Bunun nedeni ölçeklerdeki maddelerin yaşa ve zamana bağlı olmsıdır. Bu ölçekler, genelde bireyin

(25)

duyguları ve kendi yaşamına ilişkin bilişsel değerlendirmeleri ile oldukça yüklenmiş ölçeklerdir. Bu ölçeklerin yüksek oranda geçerli olduğu bulunmuştur.

2.1.3.Yaşam Doyumu ile İlgili Araştırmalar

Üniversite öğrencilerinin ve ergenlerin yaşam doyumu ve iyi oluşları ile ilgili yurt dışında ve ülkemizde pek çok araştırma yapılmaktadır. İlhan’ın (1994) üniversite öğrencileriyle yaptığı araştırmasında, yaşam doyum düzeyinin yaş, sınıf düzeyi ve günlük davranış alanları değişkenlerine göre anlamlı farklılık göstermediğini değerlendirmişti. Bununla birlikte aynı çalışmada bölümünden memnun olanların yaşam doyum düzeyleri memnun olmayanlarınkinden, kızların erkeklerinkinden ve ekonomik sıkıntı çekmeyenlerin çekenlerinkinden yüksek olduğu görülmüştür. Cenkseven (2004) de, yaptığı araştırmasında üniversite öğrencilerinin sosyo-ekonomik düzeylerine göre yaşam doyumu ve öznel iyi olma puanlarının yüksek sosyo-ekonomik düzey lehinde farklılaştığını belirlemiştir.

Yurtdışında üniversite öğrencilerinin iyi oluşları ile ilgili olarak yapılan araştırmalarda, algılanan anne-baba tutumu, içsel ve yakınlığı ergenler, etnik özellikler ve gelir düzeyinin güney Afrikalı üniversite öğrencileri (Moller,1996) ile ilişkili olduğu saptanmıştır. Sam (2001) ise Norveç’te öğrenim görmekte olan Avrupalı ve Kuzey Amerikalı öğrencilerin yaşam doyumunun Asyalı ve Afrikalı öğrencilerin yaşam doyumlarından daha yüksek olduğunu saptamıştır. Aynı çalışmada öğrencilerin yaşam doyumunu, arkadaş sayısı, mali durumdan alınan doyum ve algılanan ayrımcılık değişkenlerinin anlamlı olarak etkilediği sonucuna ulaşılmıştır.

Huebner, Gilman ve Laughlin (1999), araştırmalarında 290 ortaokul öğrencisinin benlik saygısı ve yaşam doyumunu üç farklı yaklaşım ile keşfetmeye çalışmışlardır. Çocukların akademik yeterlilik algıları, yaşam doyumundan ziyade daha fazla benlik saygısıyla ilişki göstermiştir buna karşın çocukların aile ilişkilerinin kalitelerini algılamaları, yaşam doyumuyla en güçlü ilişki göstermiştir. Bulgular, daha sonra 183 ilköğretim öğrencisinde (3. ve 5. sınıf) tekrarlanmıştır. Birlikte ele alındığında, bulgular çocukların çok boyutlu öznel iyi oluş raporlarının yanı sıra genel yaşam doyumunun yapısı, güçlü derecede anlamlı destek sağlamıştır.

(26)

Dindarlığın farklı seviyesindeki insanlar arasında yaşam doyumu ve mutluluğu geniş ve temsil edici bir örneklemde sınamak amaçlı yapılan çalışmada, dindar olan insanların sıklıkla ortalamadan daha mutlu olduğu ve yaşam doyumunun daha yüksek olduğu gözlenmiştir (Diener, Suh, Lucas ve Smith, 1999). Dindarlık ile yaşam doyumu arasında gücü zaman zaman değişmekle beraber pozitif bir ilişki olduğu görülmüştür (Myers ve Diener, 1995; Ellison, Gay ve Glass, 1989).

Diener ve Lucas (2000) 41 ülkedeki üniversite öğrencileri ile yaptıkları araştırmalarında, yaşam doyumu ile kültürler arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir. Araştırma sonucuna göre Porto Riko ve Litvanya en yüksek yaşam doyumuna sahip ülke, Kore’nin en düşük yaşam doyumuna sahip ülke olduğu görülmüştür. Türkiye ise sıralamada 37. sırada yer almaktadır. Araştırmaya göre, hem bireysel hem de ulusal düzeyde iyimserliğin yaşam doyumuyla anlamlı bir ilişkisi olduğu değerlendirilmiştir. Bireysel düzeyde gelir durumunun yaşam doyumuyla anlamlı bir ilişkisi varken ulusal düzeyde anlamlı bir ilişki gözlenmemiştir.

Keng, Jung, Jiuan ve Wirtz (2000), yaptıkları araştırmada materyalist eğilimin, yaşam doyumu üzerindeki etkisini incelemişlerdir. Araştırmanın örneklemini, yüksek ve düşük gelirli iki gruptan gelen, yaşları 15 ve üzeri olan, 1600 kişi oluşturmuştur. Araştırmanın bulgularına göre, daha yüksek düzeyde materyalist eğilimi olan grubun, daha az materyalist eğilimi olan gruba göre yaşam doyumu düzeyi daha düşük bulunmuştur.

Neto (2001) araştırmasında, Portekiz’deki göç etmiş ailelerdeki ergenler ile göç etmemiş ergenlerin yaşam doyumu düzeylerini karşılaştırmıştır. Araştırmanın örneklemini, 313 göç etmiş ergen (yaş ortalaması 15) ile göç etmemiş 362 ergen oluşturmuştur. Araştırmanın bulgularında, göç etmiş ailelerden gelen ergenler ile göç etmemiş ailelerden gelen ergenlerin yaşam doyumu düzeyleri arasında anlamlı farklılıklar bulunmuştur. Göç etmemiş ailelerden gelen ergenlerin yaşam doyumu düzeyleri göç etmiş ailelerden gelen ergenlerden daha yüksek olduğu görülmüştür.

Demiröz’ün (2001) Hakkari, Menemen, Muğla ve Ankara’da görev yapan 201 subay ve astsubayı örneklem olarak seçtiği araştırmasının sonuçlarına göre, subaylarda yaş ile iş doyumu arasında anlamlı ve pozitif yönde bir ilişki vardır. Subaylarda rütbe arttıkça iş ve yaşam doyumu artmakta ve iş stresi düşmektedir.

(27)

Ünal, Karlıdağ ve Yoloğlu (2001)’nun hekimlerde tükenmişlik, iş doyumu düzeylerinin ve bazı sosyodemografik değişkenlerin, yaşam doyumu düzeyleri ile ilişkisinin araştırıldığı çalışmalarında, yaşam doyumu puanları kadınlarda erkeklere göre, hekimlikle ilgili ek işi olanların olmayanlara göre, evlilerin bekarlara göre, aylık gelirlerini yeterli bulanların bulmayanlara göre daha yüksek bulunmuştur. Kırk yaş üzerinde olanlar, 6 yıldan uzun süredir çalışanlar, öğretim üyesi olanların yaşam doyumu diğer gruplardan daha fazla saptanmıştır. İş doyumu yaşam doyumu üzerinde en fazla etkili değişken olduğu belirlenmiştir.

Frey ve Stutzer (2002), insanların kendi işsizliklerinin mutluluklarını azalttığını vurgulamışlardır. Enflasyon gibi makroekonomik koşullar ve işsizlik stres unsurudur ve bireysel doyumunu etkiler. Çalışır pozisyonda olanların durumlarıyla yaşam doyumları arasında pozitif nedensellik bulunmaktadır (Greene ve Yoon, 2003). Yani çalışma koşullarının nitelikleri yaşam doyumunu yordayabilmektedir. Benzer şekilde işsiz olmanın özelliklerinin de yaşam doyumunu negatif yönde yordadığı bilinmektedir.

Keser’in (2003) 11 firmada 562 kişi ile yaptığı araştırmada, yaşam doyumu düzeyinin yaş değişkenine göre anlamlı bir farklılık göstermediği sonucuna ulaşılmıştır. Aynı araştırmaya göre, lise ve alt eğitim kademesinden mezun olanların yaşam doyumları üniversite mezunu olanların yaşam doyum düzeylerinden yüksek çıkmıştır.

Wardle, Steptoe, Gulis, Sartory, Sek, Todarova, Vogele ve Iarko (2004) ise Bulgaristan, Macaristan, Polonya, Romanya ve Slovakya (Doğu Avrupa) üniversitelerinde öğrenim gören öğrenciler ile Belçika, Fransa, Almanya, İngiltere ve Hollanda(Batı Avrupa) üniversitelerinde öğrenim gören 8300 öğrencinin yaşam doyum düzeylerini inceledikleri araştırmalarının sonuçlarına göre, hem Doğu hem Batı Avrupa ülkelerindeki yaşı büyük olan öğrencilerin yaşam doyum düzeyleri küçük olan öğrencilerden ve kendi hayatları üzerinde az kontrolü olduğuna inanan öğrencilerin kontrolün kendinde olduğuna inananlarınkinden daha düşük olduğuna ulaşmışlardır.

Virta, Sam ve Westin (2004), Norveç ve İsveç’te yaşayan, yaş ortalaması 16 olan Türk ergenlerin psikolojik uyum süreçlerini çeşitli demografik değişkenler açıcından incelemişlerdir. Araştırma sonuçlarına göre sosyo-ekonomik durum, benlik saygısı ve sağlık durumu üzerinde anlamlı bir farklılık ortaya koymazken yaşam doyumu üzerinde anlamlı bir farklılık saptanmıştır. Bu ülkelerde doğan Türk ergenler

(28)

sonradan yerleşen Türk ergenlerden daha yüksek yaşam doyum düzeyine sahiptirler. İsveç’te yaşayan Türkler Norveç’te yaşayan Türklerden yüksek yaşam doyum puanı ortalamasına sahiptirler. Norveç ve İsveç’te yaşayan Türkler ülke halkından düşük yaşam doyum puanı ortalamasına sahip olmalarına rağmen aralarında anlamlı bir farklılık yoktur.

Demirel ve Canat’ın (2004), Ankara’daki beş eğitim kurumunda ergenlerin kendini yaralama davranışı üzerine yaptıkları araştırmada; düşük yaşam doyumuna sahip ergenlerin yüksek intihar olasılığına ve yüksek depresyon düzeyine sahip oldukları bulunmuştur.

Aysan ve Bozkurt (2004) yaptıkları çalışmada okul psikolojik danışmanlarının, yaşam doyumu, stresle başa çıkma stratejileri ve olumsuz otomatik düşünceleri arasındaki ilişkileri araştırmışlardır. Çalışmada İzmir il merkezi ve ilçelerindeki ilköğretim ve ortaöğretim okullarında görev yapan 112 kadın ve 29 erkek olmak üzere toplam 141 okul psikolojik danışmanına ulaşılmıştır. Elde edilen bulgularda, psikolojik danışmanların yaşam doyumu, başa çıkma stratejileri ve olumsuz otomatik düşünceleri arasında anlamlı düzeyde ilişkiler olduğu belirlenmiştir.

Çetinkaya (2004) tarafından yapılan araştırmada de beden imgesi, beden organlarından memnuniyet, benlik saygısı, yaşam doyumu ve sosyal karşılaştırma düzeylerinin cinsiyete, medeni duruma ve eğitim durumuna göre farklılaşıp farklılaşmadığına bakılmıştır. Bu araştırmada evli bireylerin evli olamayan bireylere göre yaşam doyumlarının daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.

Chow (2005) üniversite öğrencilerinin yaşam doyumunu incelediği araştırmasında cinsiyetin yaşam doyumu üzerinde anlamlı etkiye sahip olmadığını söylemiştir. Ancak sosyo-ekonomik düzey, not ortalaması ve akademik yaşantıları ile ilgili tatmin, benlik saygısı, önemli diğerleri ile ilişkiler, yaşama koşullarının rahatlığı arttıkça, yaşam doyumunun arttığı bildirilmektedir.

Annak (2005), sosyal destek, sosyal ağ, yaşam kalitesi ve yaşam doyumu; duygu-durum ve anksiyete bozukluğu tanısı alan kişiler ve düzenli hemodiyaliz tedavisi gören hastalar açısından bir karşılaştırma adlı araştırmasında Mersin’de yaşayan duygu-durum bozukluğu veya anksiyete bozukluğu tanısı almış 100 kişi, düzenli hemodiyaliz

(29)

tedavisi gören 100 kişi ve fiziksel ve ya psikolojik rahatsızlığı olmayan; sağlıklı 100 kişi olmak üzere toplam 300 kişi örneklem olarak çalışılmıştır. Sonuçlar değerlendirildiğin de psikolojik sorunu olan hastaların yaşam kalitesi, yaşam doyumu, algılanan sosyal destek ve sosyal ağ puanları hemodiyaliz hastalarından ve sağlıklı bireylerden daha düşük bulunmuş; bireylerin cinsiyetine göre psikolojik sağlık, sosyal ilişkiler ve çevre puanlarının farklılık gösterdiği belirlenmiştir. Bireylerin medeni durumuna göre ise yaşam doyumu ve sosyal ilişkiler puanlarının farklılaştığı bulunmuştur.

Heller ve David (2006) tarafından yapılan bir araştırmada yaşam doyumunun dinamik sürecini incelemiştir. Psikoloji eğitimi alan 127 öğrenci üzerinde yapılmış olan araştırmada öğrencilere iki haftalık günlük tutmaları istenmiştir. Günlüklerin değerlendirilmesinde, kişiye yetenekleri dahilinde özerklik verilir ve temel ihtiyaçları karşılanır ise psikolojik olarak sosyal ihtiyaçlarının karşılandığı hissi oluştuğu ve bununda yaşam doyumunu olumlu etkilediği sonucuna ulaşılmıştır.

Kaya (2006) tarafından askeri öğrencilerin yaşam doyumlarının incelendiği çalışmada askeri öğrencilerin yaşam doyum düzeylerinin sınıf düzeyi, algılanan akademik başarı düzeyi, algılanan sağlık durumu, algılanan maddi durum, son bir yıl içerisinde başından önemli bir yaşam olayı geçip geçmemesi, boş zaman etkinlikleri ve tabur/onur teşkilatında görev alıp almama değişkenlerine göre anlamlı farklılık gösterdiği; bağlı olunan kuvvet, eğitim-öğrenim görülen bölüm, evci olup olmama, yaşamın çoğunun geçirildiği yerleşim birimi, bir kız arkadaşa (flörte) sahip olup olmama değişkenlerine göre ise anlamlı farklılık göstermediği sonuçlarına ulaşılmıştır.

Poulsen, Ziviani, Cuskelly (2006), boş zaman faaliyetlerine katılım, benlik kavramı algılamaları ve bireysel amaç yönelimlerinin 10-13 yıldır fiziksel aktiviteleri olan bireylerin yaşam doyumu ve benlik kavramı arasındaki ilişkileri incelemişlerdir. Araştırmanın sonuçları fiziksel aktivitesi az olan bireylerin, fiziksel aktivitesi yüksek ve orta olan bireylere göre fiziksel yetenek ve görünüm, akran ve aile ilişkileri, genel benlik kavramının ve yaşam doyum düzeyinin daha düşük olduğu bulunmuştur.

Nabia (2007) Amerika’daki 45-65 yaşları arasındaki profesyonel olan ve olmayan İranlı kadınlardan seçilmiş araştırmasında yaşam doyumu üzerindeki sosyal ve kişisel faktörleri açıklamayı amaçlamıştır. Bu çalışmanın sonuçları, yüksek düzeyde eğitim alma, profesyonel kariyere sahip olma kadar yaşam doyumu üzerinde ölçülebilen

(30)

bir etkiye sahip değildir. Yine bu araştırma sonuçlarına göre göç yaşı ve Amerika’da geçirilen sürenin uzunluğu, uyum sağlama ve yaşam doyumu üzerinde etkili olmaktadır. Sertifikalı atletizm çalıştırıcıları iş-aile çatışması ve yaşam doyumu arasındaki ilişkinin incelendiği bir çalışmada yetersiz personel ve çalışma saatlerinin düzensizliği iş-aile çatışmasına buda beraberinde iş ve yaşam doyumunda olumsuzluklara neden olmaktadır (Mazerolle v.d.,2008:520). Benzer bir çalışmada da üniversite antrenötörlerin örgütsel desteğin, iş-aile çatışması ve iş ve yaşam doyumuna etkisinin araştırıldığı bir çalışmada kişiye sunulan örgütsel destek kısmen iş ve yaşam doyumuna olumlu yansıdığı sonucuna varılmış(Dixon v.d.,2007:246).

Üniversite öğrencilerine yönelik yapılan başka bir araştırmada ise öğrencilerin okudukları bölümle ilgili düşünceleri, kendilerine göre bölümde okuma sebepleri ve üniversite yaşantısını çeşitli boyutlarıyla ilgili hoşnutluk düzeylerinin yaşam doyumu üzerindeki etkisini incelenmiştir. Bulgular değerlendirildiğinde, okuduğu bölüme açıkta kalmamak için girdiğini düşünen öğrencilerin yaşam doyumu, eğitim doyumu ve öğretim üyeleriyle ilişkilerinden hoşnutluk puanları, o bölümü özellikle istedikleri için okuduğunu düşünen öğrencilere göre daha düşük çıkmıştır (Gündoğar, Gül, Uskun, Demirci ve Keçeci, 2007).

Bulut (2007), okul psikolojik danışmanlarının yaşam doyumu, stresle başa çıkma stratejileri ve olumsuz otomatik düşünceleri arasındaki ilişkileri incelediği çalışmasında İzmir il merkezi ve ilçelerindeki ilköğretim ve ortaöğretim okullarında görev yapan 112 kadın ve 29 erkek olmak üzere toplam 141 okul psikolojik danışmanına ulaşmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgularda, mezun olunan kurumda kazandırılan bilgi ve becerileri yeterli olarak algılayan danışmanların yeterli algılamayanlara göre, “problem çözme” ve “yaşam doyumu düzeyleri” yüksek bulunmuştur. Korelasyon analizi sonuçlarına göre “Yaşam doyumu” ile “olumsuz otomatik düşünme” ve “kaçınma” arasında negatif yönde; “Kaçınma” ile “olumsuz otomatik düşünceler arasında” da pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur.

Tuzgöl-Dost (2007)’un üniversite öğrencilerinin yaşam doyumlarını incelediği çalışmasında, algılanan akademik başarısı, algılanan ekonomik durumu yüksek olan üniversite öğrencilerinin yaşam doyumunun düşük olanlara göre daha fazla olduğu bulgusunu elde ederken, gelecekten beklentisinin gerçekleşeceğine inanan ve dini inancı

(31)

çok olan öğrencilerin yaşam doyumu puanlarının daha yüksek olduğu sonucuna ulaşmıştır.

Karaırmak (2007) paikolojik sağlamlık ile yaşam doyumu arasındaki ilişkiyi incelediği ve depremden etkilenen katılımcılarla çalıştığı araştırmasında yaşam doyumunun psikolojik sağlamlıkla ilgili önemli rol oynadığını tespit etmiştir. Başka bir çalışmada da ÖSS ye girecek olan öğrencilerin psikoloik sağlamlı dereceleri ile yaşam doyumları arasında pozitif yönde anlamlı ilişkilerin olduğu sonucuna ulaşılmıştır (Oktan, 2008).

Şahin (2008) tarafından beden eğitimi öğretmenleri üzerinde yapılan çalışmada devlet okullarında görev yapan beden eğitimi öğretmenlerinin daha fazla tükenmişlik yaşadıkları ve yaşam doyumu düzeylerinin düşük olduğu, kişisel başarı düzeyi artan beden eğitimi öğretmenlerinin yaşam doyumu düzeyleri yüksek bulunmuştur. Çalışmada ayrıca haftalık ders yükünün yaşam doyum düzeylerini etkilediği değerlendirilmiştir.

Çeçen (2008) taptığı araştırmada üniversite öğrencilerinin yaşam doyumunun yordanmasında bireysel bütünlük duygusu (anlaşıla bilirlik, anlamlılık, yönetme), aile bütünlük duygusu ve benlik saygısı değişkenlerinin ne düzeyde katkıda bulunduğunu incelemiştir. Araştırma bulgularına bakıldığında, yasam doyumu ile bireysel, ailesel bütünlük duygusu ve benlik saygısı arasında olumlu orta ve göreli olarak güçlü düzeyde ilişkiler olduğunu göstermiştir. Yaşam doyumunu yordamaya en fazla katkıda bulunan değişkenin ise bireysel bütünlük duygusunun alt boyutu olan anlaşılabilirlik boyutu olduğu bunu sırasıyla aile bütünlük duygusu, benlik saygısı, yönetilebilirlik ve anlamlılık değişkenlerinin izlediği saptanmıştır.

Kaya ve Siyez’in (2008) yaşam doyumu ve sosyometrik statülerle ilgili yaptığı araştırmasında, popüler öğrencilerin yaşam doyumlarının reddedilen ve ihmal edilen öğrencilerden anlamlı düzeyde yüksek olarak, yine popüler öğrencilerin aile yaşamından elde ettikleri doyumun ihmal edilen öğrencilerden, arkadaş ilişkilerinden elde ettikleri doyumun ise reddedilen ve ihmal edilen öğrencilerden daha yüksek olduğunu, reddedilen öğrencilerin arkadaş ilişkilerinden elde ettikleri doyumun da ihtilaflı öğrencilerden daha düşük olduğunu ifade etmiştir.

(32)

Ho, Cheung ve Cheung (2008), yaptıkları araştırmada ergenlerin kişilik özellikleri, yaşam olayları ve yaşam doyumu arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir. Araştırmanın örneklemini, yaşları 12 ile 18 arasında değişen, 21 liseden 1961 ergen oluşturmuştur. Araştırmanın bulgularına göre, olumsuz yaşam olayları ile yaşam doyumu arasında olumsuz yönde anlamlı ilişki bulunmuştur. Yine bulgulara göre, yaşam doyumunun yordanmasında, kişilik özelliklerinin üzerindeki olumsuz yaşam olaylarının kısmi bir arabulucu etkisinin olduğunu değerlendirilmiştir.

Proctor, Linley ve Maltby (2009), çok yüksek yaşam doyumu düzeyleri gösteren ergenlerin özelliklerini incelemişlerdir. Araştırmanın örneklemi, üç yaşam doyumu grubundan oluşan 410 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırma sonucuna göre, yaşamın anlamı, minnet, benlik saygısı ve olumlu duyguların, çok mutsuz ergenlerden ziyade çok mutlu olan ergenlerin yaşam doyumları üzerinde anlamlı derecede çok olumlu bir etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir.

İran’da Birjand Tıp Bilimleri Üniversitesine bağlı bir hastanede en az iki yıl iş tecrübesi olan 250 hemşire üzerinde yapılan çalışmada örgütsel bağlılığın kişinin iş ve yaşam doyumuna etkisi incelenmiştir. Çoğu kadın ve evli olan hemşirelerin duygusal örgütsel bağlılık toplam puanlarının korelasyonu ve çalışma ortamı koşulları ile anlamlı ve pozitif bir ilişki göstermiş, istatiksel olarak duygusal örgütsel bağlılık ve yaşam doyumu arasında da anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur (Vanaki ve Vagherseyyedin, 2009:408). İran’da yapılan başka bir araştırmada da kadın çalışanların erkek çalışanlarının arasında çalışıyor olmaları, çalışma saatleri ve iş-aile etkileşiminin yaşam doyumunu olumsuz etkilediği sonucuna ulaşılmıştır (Karimi, 2009:140).

Dingiltepe (2009) tarafından yapılan araştırmada; parçalanmış ve tam aileye sahip ergenlerin yaşam doyumu düzeyleri ile yaşam kalite düzeyleri karşılaştırılmıştır. Araştırmadan elde edilen sonuçlar, parçalanmış aileye sahip ergenlerin yaşam doyumları ve fiziksel alan dışında tüm üç alanda (psikolojik, sosyal ilişkiler ve çevre yaşam kalitesi) yaşam kalitelerinin tam aileye sahip ergenlere oranla anlamlı bir biçimde farklılaştıklarını göstermiştir.

Hilooğlu, 2009 yılında yaptığı çalışmada öğrencilerin zorba ve kurban olma davranışlarını sosyal beceri ve yaşam doyumlarının ne oranda açıkladığını belirlemek, bunun yanında cinsiyete göre öğrencilerin zorbalık statülerini ve zorbalığa karışıp

(33)

karışmamaya göre sosyal beceri ve yaşam doyumlarını incelediği araştırmasında öğrencilerde kurban olmayı yordayan değişkenleri saptamak için yapılan aşamalı regresyon analizi sonucunda cinsiyet kontrol edildiğinde, açıklanan toplam varyans katkılarına göre sırasıyla arkadaşlıktan algılanan doyum, olumsuz sosyal davranışlar, yaşam doyumundaki çevre ve okuldan algılanan doyum kurban olmanın anlamlı yordayıcısı olduğu görülmüştür.

Evde ve yurtlarda kalan üniversite öğrencilerinin yaşam doyumlarını inceleyen bir araştırmada da evde ve yurtta kalan yüz öğrencinin yaşam doyumları değerlendirildiğinde; ekonomik durumunu, fiziksel ve ruhsal sağlığını, kişilerarası ilişkilerini, yaşam kalitesini “kötü” olarak değerlendiren, evde veya yurtta kalmaktan memnun olmayan öğrencilerin yaşam doyumunun daha düşük düzeyde olduğu saptanmıştır (Özgür, Babacan-Gümüş ve Durdu, 2010).

İlköğretim öğretmenlerinin yaratıcılık, mesleki tükenmişlik ve yaşam doyumu düzeylerini inceleyen Şahin (2010), öğretmenlerin duygusal tükenme ve yaşam doyumu düzeylerini algılanan düşük sosyo-ekonomik düzeye sahip olma yönünde anlamlı bulmuştur. Öğretmenlerin yaratıcılık ve yaşam doyumu düzeyleri ise, cinsiyet, medeni durum, kıdem yılı, kol ve eşin mesleğine göre farklılaşmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Boes ve Winkelmann (2010), araştırmalarında gelirin öznel iyi oluş üzerindeki asimetrik etkisini incelemişlerdir. Araştırmada, Alman Sosyo-Ekonomik Panel 1984-2004 verileri kullanılmıştır. Araştırmaya yaşları 25 ile 65 arasında olan, 5008 erkek ile 4727 kadın katılmıştır. Araştırmanın bulgularına göre, gelirin, doyumsuzluğu azalttığı yönünde anlamlı sonuçlar bulunmuştur; fakat gelirin, yüksek yaşam doyumu üzerinde küçük bir etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir.

Yıldız (2010) tarafından yapılan araştırmada sokakta çalışan ilköğretim ikinci kademe öğrencileri ile sokakta çalışmayan alt gelir düzeyine sahip ve sokakta çalışmayan üst gelir düzeyine sahip ilköğretim ikinci kademe öğrencilerini benlik saygısı, yaşam doyumu ve depresyon düzeyleri açısından karşılaştırmıştır. Araştırmaya göre, sokakta çalışan çocuklar ile sokakta çalışmayan alt gelir düzeyine sahip çocukların benlik saygısı ve yaşam doyumu düzeyleri normal değerlerin altında iken ve depresyon düzeyleri ise normal kabul edilen değerlerin üzerinde bulunmuştur. Sokakta çalışmayan üst gelir düzeyine sahip çocukların benlik saygısı ve yaşam doyumu düzeyleri normal

(34)

kabul edilen değerlerin üzerindeyken; depresyon düzeyleri ise normal kabul edilen değerlerin altında olduğu tespit edilmiştir.

Cheng ve Lam (2010), araştırmalarında sokak çocuklarının öznel iyi oluş düzeylerini incelemişlerdir. Araştırmanın örneklemini yaşları 13 ile 18 arasında değişen (% 90.9’u erkek, % 9.1’i kız) toplam toplam 88 sokak çocuğu oluşturmuştur. Araştırmanın bulgularına göre, sokak çocuklarının yaşam doyumu düzeyi kabul edilen normların altında düşük bulunmuştur. Diğer bir bulguya göre, sokak çocuklarının benlik saygısı düzeyi ile genel yaşam doyum düzeyi arasında anlamlı bir ilişki bulunamamış olmasına rağmen benlik saygısı düzeyleri, öznel iyi oluşun alt boyutları olan, olumlu duygulanım (affect) ve olumsuz duygulanım puanları ile anlamlı bir ilişki göstermiştir.

Yiğit (2010) yaptığı araştırmasında ergenlerin benlik saygılarını yaşam doyumu ve bazı özlük nitelikleri açısından incelenmiştir. Araştırma sonucunda 13-14 yaş grubundaki ergenlerin benlik saygısı puanlarında kardeş sayısına, anne eğitim durumuna, aile aylık gelir durumuna göre anlamlı bir farklılaşma olduğu bulunmuştur. 13-14 yaş grubundaki ergenlerin benlik saygısı düzeylerinde cinsiyete, doğum sırasına, anne çalışma durumuna, baba eğitim durumuna ve baba çalışma durumuna göre anlamlı bir farklılaşmanın olmadığı, yaşam doyumu puanlarının benlik saygısını anlamlı düzeyde y Acar-Arasan (2010) çalışmasında akademisyenlerin yaşam doyumlarını, iş doyumu ve tükenmişlik ile değerlendirmiştir. İşini değiştirmek isteyen akademisyenlerin iş ve yaşam doyumlarının, işini değiştirmek istemeyen akademisyenlerin iş ve yaşam doyumlarından daha düşük bulmuştur.

Maden-Turgut (2010), İstanbul'da bulunan devlet üniversite hastanelerinde çalışan ameliyathane hemşirelerinin iş doyumu ile yaşam doyumu arasındaki ilişkiyi belirlemek, iş doyumu belirleyicileri ile yaşam doyumu arasındaki ilişkilerin varlığını ve yönlerini araştırmıştır. Araştırmada İstanbul'daki devlet üniversite hastanelerinde görev yapan toplam 194 ameliyathane hemşiresi ile çalışılmıştır. Elde edilen veriler sonucunda iş doyumu ile yaşam doyumu arasında pozitif bir ilişki olduğu görülmüştür. İş doyumu arttıkça yaşam doyumu da artmaktadır.

Temiz (2010), uzmanlık tezi araştırması olan görme engellilerde ruhsal belirtilerin, yaşam doyumunun ve stresle baş etme tarzlarının araştırılması adlı çalışmasını 110 görme özürlü kişinin oluşturduğu örneklemde gerçekleştirmiştir.

(35)

Araştırmanın yaşam doyumu değişkenine ilişkin bulgularına bakıldığında genel olarak yaşam doyum oranlarının orta ve yüksek düzeylerde olduğu görülmüştür. Yaşam doyum oranları sosyodemografik verilerden eğitim düzeyi ve bir işi olma durumu ile istatistiksel olarak anlamlı düzeyde ilişkili bulunmuştur.

Güngör (2011) tarafından yapılan araştırmada Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Resim-İş Eğitimi Anabilim Dalı'nda okuyan öğrencilerin durumluk-sürekli kaygı düzeyleri ve yaşam doyumları arasındaki ilişkiyi ve cinsiyet, sınıf düzeyi, akademik başarı algıları ve yaşlarına göre farklılaşıp farklılaşmadığını incelemiştir. Yapılan araştırmada elde edilen bulgular sonucunda, süreklilik kaygı ölçeğiyle yaşam doyumu arasında negatif korelasyon bulunmuştur. Sınıf düzeyi, algılanan akademik başarı düzeyi ve yaşa göre Durumluk-Süreklik Kaygı ve Yaşam Doyumu düzeyleri açısından anlamlı farklılık bulunamamıştır.

Tuzgöl-Dost (2011) başka bir araştırmasında Güney Afrika ve Türkiye’de ki üniversite öğrencilerinin öznel iyi oluş ve yaşam doyumlarını çeşitli açılardan incelemiştir. 403’ü Güney Afrika’dan ve 400 tanesi Türkiye’den olmak üzere 803 öğrenciye ulaşılmıştır. Sonuçlara bakıldığında Güney Afrikalı öğrencilerin öznel iyi oluş ve yaşam doyum düzeyleri Türk öğrencilerinden yüksek çıkmıştır. Ayrıca iki ülke öğrencilerinin öznel iyi oluş ve yaşam doyum düzeylerinin algılanan akademik başarı, algılanan ekonomik durum ve algılanan anne-baba tutumu değişkenlerine göre farklılaştığı görülmüştür.

Karaçay (2011) tarafından yapılan araştırmada işsiz kalma durumunun, bu bireylerin yaşam doyumuna etkisini; eğitim düzeyi, dindarlık eğilimi ve sistemi meşru algılama değişkenleri açısından incelemek, işsizliğe ilişkin çeşitli değişkenlerle birlikte bu değişkenlerin yaşam doyumuna etkisini araştırmıştır. Araştırmada işsiz bireylerin sistemi meşru algılama düzeyleri ile yaşam doyumları arasında anlamlı ve güçlü bir ilişki bulunmuştur. İş arayan bireyler, sistemi meşru algıladıkça yaşam doyumları yükselmektedir. İşsiz bireylerin, dindarlık eğilimi ile yaşam doyumları arasında da anlamlı ilişki gözlenmiştir. Bununla beraber çalışmada, iş arayan bireylerin eğitim durumlarının yaşam doyumu üzerinde anlamlı bir etki yaratmadığı ve eğitim durumuyla yaşam doyumu arasında anlamlı bir ilişki olmadığı görülmüştür.

(36)

Kıral (2011) demans (bunama) hasta yakınlarında sosyal destek ve adil dünya inancının bilişsel duygu ayarlama stratejileri ile depresyon ve yaşam doyumu arasındaki ilişkiye yaptığı düzenleyici etkiyi incelemiştir. Araştırmada Mersin’de yaşayan toplam 104 hasta yakını çalışmaya alınmıştır. Sonuçlar pozitif odaklanma ve felaketleştirmenin, depresyon ve yaşam doyumu ile ilişkili olduğunu göstermiştir. Ayrıca, sosyal destek ve adil dünya inancı bilişsel stratejiler ile depresyon ve yaşam doyumu arasındaki ilişkiye güçlü düzenleyici etki göstermişlerdir. Bununla birlikte sosyal destek ve adil dünya inancının felaketleştirme üzerindeki düzenleyici etkisi yaşam doyumunu düşürdüğü sonucuna ulaşılmıştır.

Taş (2011) tarafından yapılan araştırmada öğretmenlerde yaşamın anlamı, yaşam doyumu, sosyal karşılaştırma ve iç-dış kontrol odağı arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırma sonucunda yaşam anlamının mevcut anlam alt boyutu ile yaşam doyumu ve sosyal karşılaştırma arasında pozitif; iç-dış kontrol odağı arasında negatif ilişki olduğu tespit edilmiştir. Öğretmenlerde yaşam doyumunun cinsiyet açısından anlamlı farklılık gösterdiği, yaş, meslekteki çalışma süresi, eğitim durumu ve medeni durum açısından anlamlı farklılık göstermediği bulunmuştur.

Yiğit ve arkadaşlarının (2011) polisler üzerindeki iş ve yaşam doyumunu inceledikleri çalışmalarında ise emniyet personelinin yaş değişkenine göre iş doyum puan ortalamalarının anlamlı düzeyde farklılaştığı gözlenirken, yaşam doyum puan ortalamalarının anlamlı düzeyde farklılaşmadığı gözlenmiştir. Eğitim düzeyi değişkenine göre iş ve yaşam doyumlarının anlamlı düzeyde farklılaştığı görülmektedir. Diğer bir bulgu ise, rütbe değişkenine göre iş doyumları ve yaşam doyumlarının anlamlı düzeyde farklılaştığıdır.

Albano (2011) araştırmasında üstün zekalı çocukları incelemiş ve benlik kavramı yüksek olan üstün zekalı çocukların yaşam doyumlarının yüksek olduğunu bununla birlikte, ebeveynleri tarafından eleştirilen üstün zekalı çocukların eleştiri almayanlara göre daha düşük yaşam doyumuna sahip olduğunu değerlendirmiştir.

Eryılmaz (2012) tarafından yapılan araştırmada üniversite öğrencilerinde, yaşam doyumu, benlik saygısı, iyimserlik ve kontrol odağı değişkenlerinin psikolojik sağlamlığı yordama gücünü incelenmiştir. Yaşam doyumu, benlik saygısı, iyimserlik

(37)

değişkenlerinin, psikolojik sağlamlığı yordamada istatistikî açıdan anlamlı katkılarının olduğu tespit edilmiştir.

Yılmaz-Boylu (2012)’nun Adalet Bakanlığına bağlı kurumlarda çalışan personelin yaşam doyumlarını değerlendirdiği çalışmasında kadın ve erkek personel arasında yaşam doyumu, iş doyumu ve tükenmişlik alt boyutları gibi durumlar dikkate alındığında cinsiyetlerine göre dikkati çekecek bir farklılığın olmadığı, çalışan personelin hizmet süresi arttıkça mesleki tükenmişlik duygularının yükseldiği, yaşam ve iş doyumlarının düştüğü, çalışanların yaşam doyumu düştükçe duygusal tükenme yaşadıkları saptanmıştır. Çalışanların yaşam doyumu düştükçe de duyarsızlaştıkları veya duyarsızlaştıkça yaşama karşı doyumlarının azaldığını değerlendirilmiştir.

Kabasakal ve Girli (2012) tarafından yapılan ve üniversite öğrencilerinin kadına yönelik şiddet hakkındaki görüşlerinin, deneyimlerinin bazı değişkenler ve yaşam doyumu ile ilişkisini incelediği çalışmada; aile içinde şiddete maruz kalanların kalmayanlara göre, şiddete tanık olanların tanık olmayanlara göre yaşam doyumları anlamlı düzeyde daha düşük bulunmuştur.

Korkut (2012) tarafından yapılan araştırmada 14-18 yaş aralığında bulunan öğrencilerde görülen çocukluk örselenme yaşantıları ve öfke ifade biçimleri ile benlik saygısı ve yaşam doyumu arasındaki ilişkileri incenlemiştir. Araştırma sonuçlarına göre geçmişlerinde fiziksel, duygusal ve cinsel istismara uğrayan öğrencilerin, benlik saygısı ve yaşam doyum puanları, uğramayan öğrencilere göre daha düşük bulunmuştur. Bu araştırma sonuçlarına göre çocuklukta geçirilen örselenme yaşantılarının ergenlik dönemlerinde onların öfkelerini ifade etme biçimlerini, benlik saygılarını ve yaşam doyumlarını olumsuz yönde etkilediği değerlendirilmiştir.

Ümmet (2012) tarafından yapılan araştırmada, üniversite öğrencilerinin özgecilik davranışlarını, onların Transaksiyonel Analiz Ego durumları ve yaşam doyumları bağlamında incelemiştir. Öğrencilerin toplam özgecilik davranışında ve gönüllü faaliyetlere katıltma, maddi yardım, fiziksel güce dayalı yardım, eğitim sürecinde yardım ve yakınlık duygusundan kaynaklanan yardım alt boyut davranışlarında sadece TA (Transaksiyonel Analiz) Koruyucu Ebeveyn Ego Durumun pozitif yönde ve anlamlı düzeyde yordayıcı etkisinin olduğu; yaşam doyumu puanlarının pozitif yönde ve anlamlı düzeyde yordayıcı etkisinin olduğu; Koruyucu

Şekil

Tablo Adı                                                                                        Sayfa No
Tablo  5’te  görüldüğü  gibi  yabancı  uyruklu  üniversite  öğrencilerinin  yaşam  doyumlarının toplam puan ortalamalarına bakıldığında en düşük ortalama ikinci sınıfta  öğrenim  görenlere(   ̅  =21.90,  ss=6.34);    en  yüksek  ortalama  ise  hazırlık  sı
Tablo  16’da  görüldüğü  gibi  yabancı  uyruklu  üniversite  öğrencilerinin  olumlu  psikolojik  yardım  alma  tutumu  toplam  puan  ortalamalarına  bakıldığında  en  düşük  ortalama  ikinci  sınıfta  öğrenim  görenlere( ̅=24.03,  ss=7.17);    en  yüksek
Tablo  22’de  görüldüğü  gibi  yabancı  uyruklu  üniversite  öğrencilerinin  olumsuz  psikolojik  yardım  alma  tutumu  toplam  puan  ortalamalarına  bakıldığında  en  düşük  ortalama 2.50-4.00 akademik ortalamaya sahip olanlara( ̅ =15.71, ss=4.39);  en yü
+2

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu sonuçlara göre sağlık bilimleri ve veteriner fakültesinde öğrenim gören üniversite öğrencilerinin ruhsal hastalığa sahip bireylerin tehlikeli olduğunu, ruhsal

3146 sayılı yasanın 25 nci maddesinde, Çalışma Meclisi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı sürekli kurulları arasında sayılmış, 26 ncı maddesinde ise Çalışma

Bu çalışma, bir üniversite has- tanesi yetişkin YB ünitelerinde aktif olarak kullanılan monitörlerin alarm değerlerinin alt ve üst sınırlarının ayarlanıp

Bunu şu şekilde açıklarsak, tekerleme içerikli etkinliklerin uygulandığı deney grubunun konuşma değerlendirme formu puanları incelendiğinde; ön testte ortalama

Accordingly, rather than focusing on traditional literacy, it can be argued that schools should provide students with multiple literacy curricula in which learners‘ cognitive

Whatever else Christmas may stand for, one thing it still means is eating. Christmas has traditionally been a time of the year when people have tried to cheer themselves up during

Araştırmanın elde edilen diğer bir bulguya göre üniversite öğrencilerinin annelerinden algıladıkları helikopter ebeveyn tutumlarının psikolojik iyi oluş düzeyleri

Materials and Methods: Morphometric nuclear parameters, such as roundness factor, form ellipse, area, length, and perimeter, were evaluated based on specimen slides of 130