• Sonuç bulunamadı

Kutb'un Farsçadan Türkçeye çevirdiği Ḫüsrev ü Şīrīn adlı mesnevisinde fiiller

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kutb'un Farsçadan Türkçeye çevirdiği Ḫüsrev ü Şīrīn adlı mesnevisinde fiiller"

Copied!
262
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANA BİLİM DALI

TÜRK DİLİ BİLİM DALI

KUTB’UN FARSÇADAN TÜRKÇEYE ÇEVİRDİĞİ

ḪÜSREV Ü ŞĪRĪN ADLI MESNEVİSİNDE FİİLLER

Medine YILDIZ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Prof. Dr. Ufuk Deniz AŞCI

(2)

TEZ KABUL FORMU ... ii ÖN SÖZ ... iii ÖZET ... v ABSTRACT ... vi TRANSKRİPSİYON ALFABESİ ... v KISALTMALAR ve SİMGELER ... vi GİRİŞ ... 1

1. Eserin Mütercimi ve Telif Tarihi ... 1

2. Eserin Müstensihi ve İstinsah Tarihi ... 3

3. Eserin Nüshası... 5

4. Eserin Konusu ve İçeriği ... 5

5. Eserin Dili ... 10

5. 1. Eserin Dil Tarihi Açısından Yeri ve Önemi... 10

5. 2. Fiillerin Fonetik ve Morfolojik Özellikleri ... 13

6. Eser Üzerinde Yapılan Çalışmalar ... 18

İNCELEME ... 19

1. YAPI BAKIMINDAN FİİLLER ... 20

1. 1. Basit Fiiller ... 20

1. 1. 1. Ünlü + Ünsüz Kuruluşunda Olan Basit Fiiller ... 21

1. 1. 2. Ünsüz + Ünlü Kuruluşunda Olan Basit Fiiller ... 21

1. 1. 3. Ünlü + Ünsüz + Ünsüz Kuruluşunda Olan Basit Fiiller ... 21

1. 1. 4. Ünsüz + Ünlü + Ünsüz Kuruluşunda Olan Basit Fiiller ... 21

1. 1. 5. Ünsüz + Ünlü + Ünsüz + Ünsüz Kuruluşunda Olan Basit Fiiller ... 22

1. 2. Türemiş Fiiller ... 22

1. 2. 1. İsimden Fiil Yapan Ekler ... 23

1. 2. 1. 1. +A- ... 23

1. 2. 1. 2. +AD- ... 23

1. 2. 1. 3. +Al- ... 23

(3)

1. 2. 1. 8. +GAr- / +KAr- ... 24 1. 2. 1. 9. +I- / +U- ... 25 1. 2. 1. 10. +(I/U)K- ... 25 1. 2. 1. 11. +KIr- ... 25 1. 2. 1. 12. +lA- ... 25 1. 2. 1. 13. +(I/U)r- ... 27 1. 2. 1. 14. +rA- ... 27 1. 2. 1. 15. +(I/U)rGA- / +(I/U)rKA- ... 28 1. 2. 1. 16. +sA- ... 28

1. 2. 2. Fiilden Fiil Yapan Ekler ... 28

1. 2. 2. 1. -A- ... 28 1. 2. 2. 2. -Ar- ... 28 1. 2. 2. 3. -çIr- ... 29 1. 2. 2. 4. -ḏ- > -y- ... 29 1. 2. 2. 5. -DUr- ... 29 1. 2. 2. 6. -GA- ... 30 1. 2. 2. 7. -GUr- ... 30 1. 2. 2. 8. -GUz- ... 31 1. 2. 2. 9. -I-/-U- ... 31 1. 2. 2. 10. -(I/U)K- ... 31 1. 2. 2. 11. -(I/U)l- ... 31 1. 2. 2. 12. -mA- ... 32 1. 2. 2. 13. -(I/U)n- ... 35 1. 2. 2. 14. -(I/U)r-... 36 1. 2. 2. 15. -sIK- ... 37 1. 2. 2. 16. -(I/U)ş- ... 37 1. 2. 2. 17. -(I/U)t- ... 38 1. 3. Birleşik Fiiller ... 39

(4)

1. 3. 1. 1. 3. ḳıl- ... 57

1. 3. 1. 2. Bir Yanı İsim Bir Yanı Asıl Fiil Olan Birleşik Fiiller ... 80

1. 3. 1. 2. 1. aç- ... 80 1. 3. 1. 2. 2. açıl- ... 81 1. 3. 1. 2. 3. aḳıt- ... 81 1. 3. 1. 2. 4. al- ... 82 1. 3. 1. 2. 5. aş- ... 83 1. 3. 1. 2. 6. at- ... 83 1. 3. 1. 2. 7. ay- / ayt- ... 84 1. 3. 1. 2. 8. baġışla- ... 86 1. 3. 1. 2. 9. baġla- ... 86 1. 3. 1. 2. 10. başla- ... 87 1. 3. 1. 2. 11. bil- ... 87 1. 3. 1. 2. 12. bir- ... 87 1. 3. 1. 2. 13. bul- ... 90 1. 3. 1. 2. 14. çal- ... 90 1. 3. 1. 2. 15. çat- ... 91 1. 3. 1. 2. 16. çek- ... 91 1. 3. 1. 2. 17. çıḳ- ... 91 1. 3. 1. 2. 18. çıḳar- ... 92 1. 3. 1. 2. 19. ıḏ- ... 92 1. 3. 1. 2. 20. ıġla- / yıġla- ... 92 1. 3. 1. 2. 21. iç- ... 93 1. 3. 1. 2. 22. ilin- ... 93 1. 3. 1. 2. 23. ḳal- ... 93 1. 3. 1. 2. 24. keltür- / ketür- ... 95 1. 3. 1. 2. 25. kes- ... 96 1. 3. 1. 2. 26. kiç- ... 96 1. 3. 1. 2. 27. kiçür- ... 97

(5)

1. 3. 1. 2. 31. kizle- ... 101 1. 3. 1. 2. 32. ḳoḏ- / ḳoy- ... 101 1. 3. 1. 2. 33. ḳol- ... 102 1. 3. 1. 2. 34. kör- ... 102 1. 3. 1. 2. 35. köter- / kötür- ... 103 1. 3. 1. 2. 36. köy- ... 104 1. 3. 1. 2. 37. ḳur- ... 104 1. 3. 1. 2. 38. mün- ... 105 1. 3. 1. 2. 39. oḳı- ... 105 1. 3. 1. 2. 40. öt- ... 105 1. 3. 1. 2. 41. saç- ... 105 1. 3. 1. 2. 42. saḳla- ... 105 1. 3. 1. 2. 43. sal- ... 106 1. 3. 1. 2. 44. sun- ... 106 1. 3. 1. 2. 45. sür- ... 106 1. 3. 1. 2. 46. tap- ... 107 1. 3. 1. 2. 47. tart- ... 108 1. 3. 1. 2. 48. tig- ... 109 1. 3. 1. 2. 49. tigür- ... 109 1. 3. 1. 2. 50. tik- ... 109 1. 3. 1. 2. 51. tişle- ... 110 1. 3. 1. 2. 52. tök- ... 110 1. 3. 1. 2. 53. tur- ... 110 1. 3. 1. 2. 54. tut- ... 111 1. 3. 1. 2. 55. tüş- ... 114 1. 3. 1. 2. 56. tüz- ... 115 1. 3. 1. 2. 57. ur- ... 116 1. 3. 1. 2. 58. üz- ... 118 1. 3. 1. 2. 59. yar- ... 118

(6)

1. 3. 1. 2. 63. yut- ... 120

1. 3. 1. 2. 64. yüri- / yürü- ... 120

1. 3. 1. 2. 65. yürit- ... 120

1. 3. 1. 2. 66. Diğer Asıl Fiillerle Kurulan Birleşik Fiiller... 121

1. 3. 2. Bir Yanı Sıfat-Fiil Bir Yanı Yardımcı Fiil Olan Birleşik Fiiller ... 126

1. 3. 2. 1. -Ar bol- ... 126

1. 3. 2. 2. -mAz bol- ... 126

1. 3. 2. 3. -mIş bol- ... 126

1. 3. 3. Bir Yanı Zarf-Fiil Bir Yanı Fiil Olan Birleşik Fiiller ... 126

1. 3. 3. 1. Tasvir Fiilleri ... 126 1. 3. 3. 1. 1. Süreklilik Fiilleri ... 127 1. 3. 3. 1. 1. 1. ḳal- ... 127 1. 3. 3. 1. 1. 2. otur- / oltur- ... 127 1. 3. 3. 1. 1. 3. tur- ... 127 1. 3. 3. 1. 2. Tezlik Fiilleri ... 128 1. 3. 3. 1. 2. 1. bar- ... 129 1. 3. 3. 1. 2. 2. bir- ... 129 1. 3. 3. 1. 2. 3. kil-... 130 1. 3. 3. 1. 2. 4. ḳop- ... 130 1. 3. 3. 1. 2. 5. ḳoy- ... 130 1. 3. 3. 1. 2. 6. kör- ... 130 1. 3. 3. 1. 3. Uzaklaşma Fiilleri ... 130 1. 3. 3. 1. 3. 1. kit-... 130 1. 3. 3. 1. 4. Yaklaşma Filleri ... 131 1. 3. 3. 1. 4. 1. yaz- ... 131 1. 3. 3. 1. 5. Yeterlik Filleri ... 131 1. 3. 3. 1. 5. 1. bil-... 131

1. 3. 3. 2. Diğer Fiillerle Kurulan Birleşik Fiiller ... 132

(7)

3. ÇEKİMLİ FİİLLER ... 143

3. 1. Basit Kipler ... 143

3. 1. 1. Bildirme Kipleri ... 143

3. 1. 1. 1. Görülen Geçmiş Zaman Kipi ... 144

3. 1. 1. 2. Öğrenilen Geçmiş Zaman Kipi ... 152

3. 1. 1. 3. Geniş Zaman Kipi ... 154

3. 1. 1. 4. Gelecek Zaman Kipi ... 160

3. 1. 2. Tasarlama Kipleri ... 165 3. 1. 2. 1. Emir Kipi ... 165 3. 1. 2. 2. İstek Kipi ... 172 3. 1. 2. 3. Şart Kipi ... 173 3. 1. 2. 4. Gereklilik Kipi ... 178 3. 2. Birleşik Kipler ... 179 3. 2. 1. Hikâye ... 180

3. 2. 1. 1. Görülen geçmiş zamanın hikâyesi ... 180

3. 2. 1. 2. Öğrenilen geçmiş zamanın hikâyesi ... 180

3. 2. 1. 3. Geniş zamanın hikâyesi ... 182

3. 2. 1. 4. Gelecek zamanın hikâyesi ... 184

3. 2. 1. 5. Şart kipinin hikâyesi ... 185

3. 2. 2. Rivayet ... 186

3. 2. 2. 1. Geniş zamanın rivayeti ... 186

3. 2. 3. Şart ... 186

3. 2. 3. 1. Görülen geçmiş zamanın şartı ... 186

3. 2. 3. 2. Öğrenilen geçmiş zamanın şartı... 187

3. 2. 3. 3. Geniş zamanın şartı ... 187

3. 3. Olumsuzluk ... 188

3. 4. Soru ... 190

4. ÇEKİMSİZ FİİLLER ... 190

(8)

4. 2. Sıfat-Fiiller ... 197

4. 2. 1. Geçmiş Zaman Sıfat-Fiilleri ... 197

4. 2. 1. 1. -DUk ... 197

4. 2. 1. 2. -mIş ... 197

4. 2. 2. Geniş Zaman Sıfat-Fiilleri ... 200

4. 2. 2. 1. -Ar / -(U)r... 200

4. 2. 2. 2. -mAz ... 202

4. 2. 2. 3. -GAn ... 202

4. 2. 2. 4. -(I/U)GlI ... 207

4. 2. 2. 5. -GUçI ... 207

4. 2. 3. Gelecek Zaman Sıfat-Fiilleri ... 209

4. 2. 3. 1. -GU ... 209 4. 3. Zarf-Fiiller ... 212 4. 3. 1. -A / -(y)I / -(y)U ... 212 4. 3. 2. -GAç ... 226 4. 3. 3. -GInçA ... 226 4. 3. 4. -IçAk ... 227

4. 3. 5. -mAdI / -mAdIn / -mAyIn ... 227

4. 3. 6. -(I/U)p ... 227

4. 3. 7. Sıfat-Fiil Ekleri ile Kurulan Zarf-Fiiller ... 235

4. 3. 7. 1. -ArdA / -(U)rdA ... 235 4. 3. 7. 2. -GAndA... 235 4. 3. 7. 3. -mAzdIn ... 235 4. 3. 7. 4. -mIşçA... 236 4. 3. 7. 5. -mIşdA ... 236 4. 3. 7. 6. -mIşdIn ... 237

4. 3. 8. İr- Fiili ile Kurulan Zarf-Fiiller ... 237

4. 3. 8. 1. -ken ... 237

(9)
(10)
(11)
(12)

ÖN SÖZ

Ḫüsrev ü Şīrīn adlı mesnevi, Fars edebiyatının en önemli isimlerinden biri olan Genceli Nizamî tarafından 12. yüzyılda yazılmıştır. Eserinde, Sasani hükümdarı Hüsrev ile Ermeni melikesinin yeğeni Şirin’in aşk hikâyesini anlatır. Genceli Nizamî’nin Ḫüsrev ü Şīrīn adlı mesnevisi, 14. yüzyılın ilk yarısında Kutb mahlaslı şair tarafından Farsçadan Türkçeye çevrilmiştir. Eser, 1383 tarihinde bir Kıpçak Türkü olan Berke Fakih tarafından istinsah edilmiştir. Kutb’un çevirisi Türk edebiyatında bugüne kadar bilinen ilk Ḫüsrev ü Şīrīn mesnevisidir.

Harezm, Altın Ordu ve Memlük Kıpçak sahasında yazılan eserler genellikle dinî içerikli eserler ve sözlüklerdir. Bu dönem eserleri arasında Ḫüsrev ü Şīrīn tercümesinin önemli bir yeri vardır. Kutb’un Ḫüsrev ü Şīrīn’i bir aşk mesnevisidir. Konusu bakımından devrin diğer eserlerinden ayrılmaktadır.

Ḫüsrev ü Şīrīn, Türk dili tarihi açısından önemli bir yere sahiptir. Eser, Harezm Türkçesi, Kıpçak Türkçesi ve Oğuz Türkçesi hususiyetlerini taşımaktadır. Bu sebeple eserin dili hakkında Türkologların muhtelif görüşleri vardır. Çalışmanın giriş kısmında ayrıntılı bir şekilde bu görüşlere yer verilmiştir.

Ḫüsrev ü Şīrīn’in bilinen tek nüshası, Berke Fakih’in istinsah ettiği nüshadır. Bu nüsha, Paris Bibliothèque Nationale’de kayıtlıdır. Eser üzerinde ilk çalışmayı Ananiasz Zajączkowski yapmıştır. Zajączkowski, 1958 yılında eserin transkripsiyonlu metnini ve tıpkıbasımını, 1961 yılında ise eserin sözlüğünü neşretmiştir. Transkripsiyonlu metin Hacıeminoğlu tarafından da neşredilmiştir. Kelimelerin okunuşunda Zajączkowski ile Hacıeminoğlu’nun birbirlerinden ayrıldıkları noktalar vardır. Eserin tek nüsha olması ihtilafta kalınan kelimelerin okunuşunu mukayese etme fırsatı vermemektedir. Çalışmamızda Zajączkowski’nin ve Hacıeminoğlu’nun eserlerinden faydalansak da esas aldığımız tıpkıbasımdır. Filler, tıpkıbasımdan okunarak taranmıştır. Tıpkıbasım, eksiksiz ve okunaklı bir şekilde elimizde mevcuttur. Lakin müstensihten kaynaklanan hatalar göze çarpmaktadır.

Çalışmamız, Giriş ve İnceleme olmak üzere başlıca iki bölümden meydana gelmektedir. Giriş kısmında Ḫüsrev ü Şīrīn’in mütercimi Kutb ve telif tarihi, müstensihi Berke Fakih ve istinsah tarihi, nüshası, konusu ve içeriği hakkında

(13)

bilgiler verilmiştir. Eser, dil tarihi açısından değerlendirilmiş ve fiillerin fonetik ve morfolojik özellikleri verilmiştir. Eser üzerinde yapılan çalışmalardan da bahsedilmiştir. Çalışmamızın esas konusunu, Kutb’un Ḫüsrev ü Şīrīn adlı mesnevisindeki fiiller oluşturmaktadır. İnceleme bölümü Yapı Bakımından Fiiller, Şahıs Ekleri, Çekimli Fiiller ve Çekimsiz Fiiller başlıklarından meydana gelmektedir. Eserden seçilen örnekler ilgili başlıklar altına transkripsiyonlu şekilde ve cümle içindeki anlamına göre Türkiye Türkçesi karşılıklarıyla verilmiştir.

Kelime hazinesi oldukça geniş olan Kutb’un Ḫüsrev ü Şīrīn mesnevisindeki fiilleri inceleyerek Türk dili sahasına katkıda bulunmayı amaç edindik. Başta Orta Türkçe dönemi olmak üzere Türk dilinin tarihî dönemleri üzerine yapılmış nitelikli çalışmalar arasında yer almayı ve tezimizin bundan sonraki yapılacak çalışmalara da faydası olmasını ümit etmekteyiz.

Ders ve tez dönemi boyunca gereken ilgiyi ve desteği benden esirgemeyen, yapıcı eleştirileriyle her zaman yol gösteren, bilgisini ilgiyle ve sabırla aktaran, kendisini örnek aldığım değerli hocam Prof. Dr. Ufuk Deniz AŞCI’ya en içten teşekkürlerimi sunarım.

(14)

ÖZET

12. yüzyılda Genceli Nizamî tarafından Farsça yazılan Ḫüsrev ü Şīrīn adlı mesnevi, 14. yüzyılın ilk yarısında Kutb mahlaslı bir şair tarafından Türkçeye çevrilmiştir. Mesnevide, Sasani hükümdarı Hüsrev ile Ermeni melikesinin yeğeni Şirin’in aşk hikâyesi anlatılır. Kutb’un Ḫüsrev ü Şīrīn adlı mesnevisi Harezm-Altın Ordu Türkçesi eserlerindendir. Mesnevi, Berke Fakih tarafından 1383 tarihinde istinsah edilmiştir. Ḫüsrev ü Şīrīn’in tek nüshası, Berke Fakih’in istinsah ettiği nüshadır. Bu nüsha, Paris Millî Kütüphanesinde 312 numara ile kayıtlıdır. Mesnevi, doksan başlıktan ve 4733 beyitten oluşmaktadır.

Çalışmanın giriş kısmında Ḫüsrev ü Şīrīn adlı mesnevi hakkında bilgiler verilmiş, eser üzerinde yapılan çalışmalardan bahsedilmiştir. Çalışmanın esas konusunu, mesnevideki fiiller oluşturmaktadır. Eser, “Yapı Bakımından Fiiller, Şahıs Ekleri, Çekimli Fiiller, Çekimsiz Fiiller” başlıkları altında incelenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Genceli Nizamî, Kutb, Berke Fakih, Ḫüsrev ü Şīrīn, 14. Yüzyıl, Mesnevi, Harezm-Altın Ordu Türkçesi, Fiiller.

(15)

ABSTRACT

The masnavi, Ḫüsrev ü Şīrīn, written in Persian by Genceli Nizamî in the 12th century, was translated into Turkish by a poet with pseudonym of Qutb in the first half of the 14th century. In the masnavi, the love story of the Sasani ruler Ḫusrav and the Armenian queen’s niece Şīrīn is told. The masnavi of Qutb, Ḫüsrev ü Şīrīn, is a work of Khwarezm-Golden Horde Turkish. The masnavi was duplicated by Berke Fakih in 1383. Ḫüsrev ü Şīrīn is the only copy which was duplicated by Berke Fakih. This copy is registered at number 312 in Paris National Library. The work consists of ninety titles and 4733 couplets.

In the introduction of the study, the information about the masnavi, Ḫüsrev ü Şīrīn, was given and the researches on work were mentioned. The main theme of the study is the verbs of the masnavi. The work has been examined under the titles of “Verbs in Terms of Structure, Person Affixs, Finite Verbs, Infinite Verbs”.

Key Words: Genceli Nizamî, Kutb, Berke Fakih, Ḫüsrev ü Şīrīn, 14th Century, Masnavi, Khwarezm-Golden Horde Turkish, Verbs.

(16)

TRANSKRİPSİYON ALFABESİ

Harf Transkripsiyon Alfabesi ا a ā, e , آ a ā , ء ʾ ب b, p پ p ت t ث ẟ ج c ç , چ ç ح ḥ خ ḫ د d ذ ẕ, ḏ ر r ز z ژ j س s

Harf Transkripsiyon Alfabesi

ص ṣ ض ż, ḍ ط ṭ ظ ẓ ع ʿ غ ġ ف f, w ﭫ w ق ḳ ك g k , ل l م m ن n ﻚﻨ ŋ و o, ö, ō, u, ü, ū, v ه h, e, a ی ı, i, ī, y ش ş

(17)

KISALTMALAR ve SİMGELER

bk. Bakınız

C Cilt

çev. Çeviren

DİA Diyanet İslam Ansiklopedisi DLT Dîvânu Lugâti’t-Türk

DTCF Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi

haz. Hazırlayan

M Miladi

öl. Ölüm tarihi

T.C. Türkiye Cumhuriyeti vb. ve benzeri

A, I, U Gramer tahlilinde ünlü değişimini gösterir: a/e, ı/i, u/ü D, G, K Gramer tahlilinde ünsüz değişimini gösterir: d/t, g/ġ, k/ḳ - Gramer tahlilinde fiil kök veya tabanı, fiile gelen ek + Gramer tahlilinde isim kök veya tabanı, isme gelen ek < Geldiği şekli gösterir

> Gittiği şekli gösterir

/ veya, ya da

// Fonem parantezi

~ Seslerin birbirinin yerine geçmesi, nöbetleşme; benzer şekil

(18)

GİRİŞ

1. Eserin Mütercimi ve Telif Tarihi

12. yüzyılda Genceli Nizamî tarafından yazılan Ḫüsrev ü Şīrīn adlı mesnevi, Kutb mahlaslı şair tarafından 14. yüzyılda Farsçadan Türkçeye çevrilmiştir. Eserin mütercimi Kutb, Ḫüsrev ü Şīrīn’i kısa bir süre tahtta kalan Tini Bek Han ve onun eşi Melike Hatun adına kaleme almış ve hükümdara sunmuştur. Altın Ordu tarihine bakarak eserin yazılış tarihini tahmin edebilmekteyiz. Altın Ordu hükümdarı, Mengü Timur’un torunu Özbek Han’ın devletin başına geçmesi ve ölümü kaynaklarda farklı şekillerde geçmektedir: 1312-1340 (Yakubovskiy, 1992: 50), 1312-1341/42 (Fahreddin, 2003: 51-55), 1312-1342 (Kurat, 1972: 130), 1312/13-1340 (Köprülü, 2016: 361), 1313-1340 (Kafalı, 2007: 107). Özbek Han’ın ölümünden sonra yerine oğlu Tini Bek Han geçmiştir. Kısa bir süre sonra Tini Bek Han, kardeşi Canı Bek tarafından öldürülmüştür. Canı Bek’in tahta çıkışı 1342 (Yakubovskiy, 1992: 110; Fahreddin, 2003: 57) yılıdır. Verilen tarihler bize Ḫüsrev ü Şīrīn’in 14. yüzyılın ilk yarısında, 1340-1342 yıllarında Türkçeye tercüme edildiğini göstermektedir.

Kaynaklarda, eserin mütercimi Kutb ile ilgili çok fazla bilgi yoktur. Eckmann, Kutb’u Harezm veya Maveraünnehir menşeli bir şair olarak nitelendirir (Eckmann, 2017: 4). İnan, Kutb’un Harezm’den geldiğini belirterek onu aslen Kıpçaklardan olsa dahi Harezm’de tahsil görmüş, edebî kültürünü orada almış bir şair olarak değerlendirir (İnan, 1998: 53).

Eserdeki IX. bölüme yani Hüsrev ile Şirin’in hikâyesinin başlangıcına kadarki bölümler, bilhassa Şehzade Tini Bek Han ve eşi merhume Melike Hatun’a methiyelerle sebeb-i telif kısmı, bize, hakkında kaynaklarda çok fazla bilgiye rastlayamadığımız Kutb ve şairliği ile ilgili yorumlar yapmamızı sağlamaktadır.

Ḫüsrev ü Şīrīn’i Farsçadan Türkçeye çeviren Kutb, manzumeyi Nizamî gibi nazmetmek istediğini belirtir:

niẓāmī naẓmı yaŋlıġ tüz sözüŋni anın belgüt ḫanıŋġa bu özüŋni (244) ḳazan tig ḳaynap uş sevdā bişürdüm

(19)

niẓāmī balıdın ḥalvā bişürdüm ḫanım atınġa uşbu pārsī tilni

çewürdüm tüzdüm uş naẓm üzre ḳılnı (248-249)

Eserin sebeb-i telif kısmında Kutb; hükümdarın huzuruna varmayı çok istediğini, Tini Bek Han ve eşi Melike Hatun adına bu eseri kaleme aldığını belirtir:

niçe yıl boldı cānım ösker irdi köŋülde uşbu endīşe bar irdi niteg şāh tapġıŋa bir barġamen tip bu köŋlüm ḳaḏġusını tarġamen tip körüp köŋlüm kim asru raġbetim bar buyurdı kim ḳatıġlan imdi iy yār revān iy ḳuṭb terkin kiç bolur bil ni bilgeyler sini sözletmeseŋ til niẓāmī naẓmı yaŋlıġ tüz sözüŋni anın belgüt ḫanıŋġa bu özüŋni ḫanım birle melīke atıŋa bir

kitābı ḳılġuḳa ḳıl tidi tedbīr (240-245)

Kutb, hükümdarın huzuruna gitmek için yolculuk esnasında günlerce sıkıntı çekmiş ve sonunda hükümdarın huzuruna çıkıp muradına ermiştir:

murādım irdi ol kim bu ḳapuġda kilip yol tapsamen tip bu tapuġda sefer rencin kördüm özüm ḳaç eyyām tapuġḳa yittim imdi uş serencām (253-254) bu kilmeklikde maḳṣūd irdi bu kim

(20)

biḥamdi’llāh tilekke ḥaḳ yitürdi tilek ilgi umınç yasını ḳurdı (257-258)

Bölümün sonunda, bu âlemin aşk ile hayatta olduğunu söyler ve kendisi de bu aşkla eserin esas konusunu teşkil eden Hüsrev ile Şirin’in hikâyesini başlatır:

ayur ʿışḳ birle tirig uşbu ʿālem eger ʿışḳ bolmasa bolmaz irdi ādem cānım ʿışḳdın feraḥ taptı ise bildim köŋül birdim yiringe ʿışḳ aldım bu ʿışḳım birle başlap dāstānnı

ṣalā tip ʿışḳḳa ündedim cihānnı (272-274)

Köprülü, Kutb’un nazım kaidelerine vâkıf olduğuna, düzgün ve akıcı bir üsluba, mükemmel bir tasvir kudretine sahip olduğuna dikkat çeker ve asrın çok değerli bir sanatkârı olarak nitelendirir (Köprülü, 2016: 389-390). Hacıeminoğlu da eserde yer yer karşımıza çıkan vezin hatalarına değinirken, bu hataların Kutb’a ait olmadığına dikkat çeker. Tercümesindeki kudrete ve kabiliyete değinerek Kutb’un basit vezin hataları yapmasının mümkün olmadığını, bu hataların müstensihe ait olduğunu ifade eder. Eserin sonunda müstensihin eklediği manzumedeki vezin hatalarının da bu tahmini kuvvetlendirdiğini belirtir (Hacıeminoğlu, 2000: VIII).

2. Eserin Müstensihi ve İstinsah Tarihi

Ḫüsrev ü Şīrīn, Berke Fakih tarafından 25 Safer 785 (M 1383) tarihinde istinsah edilmiştir:

tārīḫ yiti yüz yıl seksen bişinde ṣafer ayınıŋ yigirmi bişinde yol üzre ni bolsa bitidim kitāb

ḫaṭımnı żaʿīf tip ḳılmaġıl ʿitāb (4731-4732)

Berke Fakih’in tek çalışması Ḫüsrev ü Şīrīn adlı mesnevi değildir. İstanbul Süleymaniye Kütüphanesi Ayasofya Bölümü’nde kayıtlı bir başka eserin de

(21)

müstensihidir. Melik ve sultanlara yol göstermek maksadıyla Arapçadan satır altı tercüme edilen, fıkha ait konuları ihtiva eden İrşâdü’l-Mülûk ve’s-Selâtîn adlı eserin yazarı ve mütercimi bilinmemekle beraber 789/1387 yılında İskenderiye şehrinde tamamlanan bu eserin müstensihinin Berke Fakih olduğu bilinmektedir (Toparlı, 1992: 25-28).

Berke Fakih hakkında kaynaklarda çok fazla bilgi mevcut değildir. Ḫüsrev ü Şīrīn’in sonuna eklediği 66 beyitlik manzume, bize müstensih hakkında bilgiler vermektedir. Berke Fakih’in fıkıh ile ilgilendiğini adındaki fakih kelimesinden anlamaktayız. Bu manzumede bunu kendisi de ifade etmektedir. Aslen Kıpçak olduğunu, Mısır’da fakih olarak meşhur olduğunu belirtir:

ataġım ma berke faḳīh tip ançaḳ

özüm mü’min ü müslim me aṣlım ḳıpçaḳ (4705) munuŋ birle meşhūr mıṣırda özüm

faḳīh tip ayurlar iy iki közüm (4707)

Eseri İskenderiye’de maiyetinde bulunduğu Altın Boğa adına istinsah etmiştir: alṭınboġa atlıġ bir big ḳatında

tururmen mülāzım uş ḫıḏmatında bu ḫıḏmatta irken bitidim bitig

sözümge ḫuld tapma baḳġıl yitig (4708-4709)

Berke Fakih, kafirlerden müminlerin öcünü almak için savaş niyetiyle İskenderiye’ye gelmiş ve Altın Boğa ile beraber seferde bulunmuştur:

kilip sikenderge tecrīd üçün alayın tip kāfirden mü’min öçün bilesinde kildim niyyet-ü ġazā

tüketdim ḳitābnı uş anda yaza (4689-4690) bu alṭınboġa big birle ḳıldım seferni

(22)

Kendisi de fakih olan müstensih; fakihlerin rağbet görmediklerini, fakihlere hürmet edilmediğini, bazen tok bazen aç bir şekilde güçlükle yaşadığını söyleyerek yaşadığı devri eleştirir:

bu zamān faḳīhḳa raġbet ḳılmaz hīç faḳīh tip kimse ḥürmet ḳılmaz hīç (4712) yürürmen tapuġda ni bolsa küçün

gehī toḳ bolurmen gehī köp açın (4715)

Köprülü, şiir kabiliyeti olmadığını ve nazım kaidelerine vâkıf olmadığını söyleyerek Berke Fakih’in şairliğini eleştirir (Köprülü, 2016: 402).

3. Eserin Nüshası

Ḫüsrev ü Şīrīn’in bilinen tek nüshası, Berke Fakih’in istinsah ettiği, Paris Millî Kütüphanesinde 312 numara ile kayıtlı olan nüshadır (Mss. Turcs, Anc. F. 312).

4. Eserin Konusu ve İçeriği

Genceli Nizamî, eserinde Sasani hükümdarı Hüsrev (öl. 628) ile Ermeni melikesinin yeğeni Şirin’in aşk hikâyesini anlatır.

Köprülü, Kutb’un tercümede bazen Nizamî’den ayrılıp kısaltmaya gitse de hikâyenin genelinde Nizamî’ye uyduğunu belirtir. Bazı tasvirleri Farsça aslından farklı olarak kendi içinde bulunduğu zamandan etkilenerek yaptığına dikkat çeker. Hüsrev’i, Altın Ordu hükümdarları gibi tasvir etmesini örnek olarak verir (Köprülü, 2016: 388-389). Konu olarak Hüsrev ile Şirin’in aşkı ön planda olsa da mesnevide Hüsrev’in siyasi hayatı ve savaşları da yer almaktadır.

Eser “mefâîlün mefâîlün feûlün” vezni ile yazılmıştır. Kutb da bu eseri tercüme ederken vezinde Genceli Nizamî’ye sadık kalmıştır. Sadece “resūl ʿaleyhi’s-selāmnıŋ tört yārı ögdüsi” başlıklı bölüm, Kutadgu Bilig’in de yazılmış olduğu “feûlün feûlün feûlün feûl” vezniyle yazılmıştır.

Ḫüsrev ü Şīrīn, 4733 beyitten oluşmaktadır. Eserde toplam doksan başlık vardır. Bu başlıklar aşağıda Romen rakamlarıyla belirtilmiş, karşılarına da başlıkların yer aldığı sayfa numaraları verilmiştir.

(23)

I. Allāhu teʿālānıŋ tevḥīdin ayur (s.4)

II. eflāk ḥarekātınıŋ sözi (s.6)

III. teŋri teʿālānıŋ münācātı (s.8)

IV. resūl ʿaleyhi’s-selām naʿtı (s.10)

V. resūl ʿaleyhi’s-selāmnıŋ tört yārı ögdüsi (s.11) VI. şāh-zāde tini bek ḫan medḥi (s.12)

VII. melīke-i merḥūme ḫan melek medḥi raḥimehu’llāh (s.14) VIII. kitāb naẓm ḳılmaḳḳa sebeb beyān ayur (s.16)

IX. ḫusrav (u) şīrīn ḥikāyetiniŋ evveli (s.17) X. hürmüz ḫusravnı yazuḳlaġanı (s.20)

XI. ḫusrav atasınġa uluġlarnı şefāʿatke keltürgeni (s.22) XII. ḫusrav tüşinde uluġ atası nūşirevānnı tüşde körgeni (s.23) XIII. şāvur şīrīn ḥikāyetin ḫusravḳa aytu birgeni (s.24)

XIV. şāvur ḫusravḳa şīrīn ḥikāyetin ḳılġan ṣūratı (s.25) XV. şāvur kühistānḳa barıp ḥīle ḳılġanın ayur (s.29) XVI. şāvur şīrīnge ḫusrav ṣūratın körgüzgenin ayur (s.31) XVII. şāvur şīrīnge ikinç ḳatla ḫusrav ṣūratın körgüzgeni (s.33) XVIII. şāvur ḫusravnıŋ ṣūratın şīrīnge üçünçi körgüzgeni (s.34) XIX. şīrīn ḫusravnıŋ ṣūratın körüp ʿāşıḳ bolġan ṣūratı (s.35) XX. şāvur ḫusrav ḥikāyetin şīrīnge beyān ḳılġanı (s.36) XXI. şāvur şīrīnge ḫusravnıŋ körkin ṣıfat ḳılġan ṣūratı (s.38) XXII. şāvur ḫusravnıŋ yüzükin şīrīnge birgen ṣūratı (s.40) XXIII. muhīn bānūdın şīrīn ḳaçıp medāyinḳa barġan ṣūratı (s.42)

XXIV. ḫusrav hürmüzdin ḳaçıp ermenge barurda çeşmede şīrīnge yoluḳḳanı (s.45)

(24)

XXV. şīrīn ḫusravdın ayrılıp medāyinge kilgen sözi turur (s.51) XXVI. şīrīn üçün ḳarşı ḳopartıp şīrīn ḳarşıḳa barġanı (s.52)

XXVII. ḫusrav atası hürmüzdin ḳaçıp muhīn bānū ḳatınġa kilgeni (s.54) XXVIII. ḫusrav ʿişret ḳılurda öz nökerleri şāvur kilgen ṣıfatı (s.56) XXIX. şāvur şīrīnni medāyinḳa isteyü barġan ṣıfatın beyān ḳılur (s.59) XXX. ḫusravnıŋ atası vefātın ḫusravḳa peyk ḫabar keltürgeni (s.63) XXXI. ḫusrav muhīn bānū ḳatındın kitip atası taḫtıŋa olturup ʿadl ḳılġanı (s.64)

XXXII. şāvur şīrīnni medāyinge mehīn bānū ḳatınġa keltürgeni sözi (s.65) XXXIII. ḫusrav behmen çuri birle uruşup ḫusrav bulardın ḳaçḳanı (s.66) XXXIV. behrāmdın ḳaçıp īrānḳa barurda şīrīnge yoluḳḳanı (s.68)

XXXV. mehīn bānū şīrīnge pend birgeni şīrīn ḫusravdın özin saḳlaġanı (s.70) XXXVI. şīrīn birle ḫusrav irtesi cemʿiyyet ḳılġanınıŋ sözi (s.71)

XXXVII. ḫusrav şīrīn yaz vaḳtında bāġlarda ʿişret ḳılġanı (s.74) XXXVIII. ḫusrav meclisde arslan öltürgeni ṣıfatın beyān ḳılur (s.76)

XXXIX. ḫusrav şīrīn ḳatında on ḳız olturup efsāne aymışın beyān ḳılur (s.78) XL. ol on ḳız olturup efsāne ḳılmışları (s.80)

XLI. şīrīndin ḫusrav murād tilemişin beyān ḳılur (s.84) XLII. şīrīn ḫusravḳa cevāb ayġanın beyān ḳılur üstād (s.86)

XLIII. ḫusrav rūmġa barıp ḳayṣardın çerig alıp behrām çūbīn birle uruşḳanı (s.91)

XLIV. ḫusrav behrāmnı ḳaçırıp atası taḫtın alıp sulṭānlıḳ ḳılġanı (s.93)

XLV. ḫusrav şīrīnge öfkelep kitmişindin soŋ şīrīn ḫusrav firāḳındın zārī ḳılmışı (s.96)

XLVI. mehīn bānū ḫasta bolup ölgeniniŋ sözi bu turur (s.99) XLVII. şīrīn mehīn bānūnıŋ taḫtınġa olturġanı sözi (s.102)

(25)

XLVIII. ḫusrav sulṭānlıḳınıŋ ṣıfatı yeme behrām ölümin ḫusrav işitgeni (s.104) XLIX. ḫusrav şīrīn üçün meryemge şefāʿat ḳılġan sözi (s.108)

L. şāvurnı ḫusrav şīrīn ündeyü barmışında şīrīn efkelegeni (s.110)

LI. ḫusrav şāvurnı şīrīnge ıḏġanında şīrīn şāvur sözinge ġażab ḳılġanı (s.119)

LII. şāvur ferhādnı şīrīn ḳatıŋa keltürgeni taḳı ferhād şīrīnge ʿāşıḳ bolġanı (s.119)

LIII. ferhād şīrīn ʿışḳındın taġlarġa tüşgenleri ṣıfatı (s.123)

LIV. ḫusrav ferhādnıŋ şīrīnge ʿāşıḳ bolġan ḫabarın işitgeni (s.126)

LV. ḫusrav ferhād birle münāẓara ḳılıp ferhād taġ ḳazmaḳlıḳı sözi (s.128) LVI. ferhād taġnı ḳazarda şīrīn ṣūratıŋa ḳarşu zārī ḳılġanı (s.131)

LVII. şīrīn ferhādnı bīsütūn taġıŋa ferhādnı körmekke barġanı (s.135) LVIII. ḫusrav fitneler ḳılġanı taḳı ferhād vefātı sebebin beyān ḳılur (s.137) LIX. ferhād vefātıdın soŋ ḫusrav efsūs birle şīrīnge taʿziyetnāme ıḏġanı (s.140)

LX. şīrīn ḫusrav nāmesinge cevāb ıḏġanı efsūs birle meryem vefātı üçün (s.143)

LXI. şīrīnniŋ nāmesin ḫusrav oḳıp şīrīn işinge ʿāciz bolġanı (s.146)

LXII. ḫusravnıŋ bārgāhınıŋ sözi yeme öz bigleri birle ʿişret ḳılurda söz ayġanı (s.147)

LXIII. ḫusrav ıṣfāhanḳa barıp şeker çengini alġan sözi (s.149)

LXIV. şīrīn şāvurdın yalġuz ḳalıp teŋrige celle celāluhūḳa münācāt ḳılġanı (s.157)

LXV. ḫusrav awḳa aṭlanıp şīrīn ḳatıŋa barġanı (s.161)

LXVI. ḫusrav şīrīn sözinge cevāb ayġan beyān ḳılur üstād (s.168) LXVII. şīrīn ḫusrav sözinge cevāb ayġan ṣıfatın beyān ḳılur (s.170)

(26)

LXVIII. şīrīndin ḫusrav taŋlap şīrīnge cevāb ḳaytarġanı (s.172) LXIX. şīrīn ḫusrav sözinge ḳopup ḫusravḳa cevāblar ayġanı (s.174) LXX. ḫusrav şīrīn sözinge cevāb ayġan ṣıfatın beyān ḳılur (s.177) LXXI. şīrīn ḫusrav sözinge cevāb ḳaytarġanınıŋ sözi (s.179)

LXXII. şīrīndin ḫusrav şāvurḳa şikāyet ḳılıp şāvur ḫusravḳa ʿöẕr ḳılġanı (s.184) LXXIII. ḫusrav barmışındın soŋ şīrīn peşīmān bolup soŋınça barġanı (s.186) LXXIV. şīrīn tilindin nikīsā nirse ayġanınıŋ sözi (s.192)

LXXV. bārīd ḫusrav tilindin nirse ayıtġanı (s.193)

LXXVI. nikīsā şīrīn tilindin ikinçi nirse ayġanı sözi (s.194) LXXVII. bārīd ḫusrav tilindin ikinçi nirse ayıtġanı (s.196) LXXVIII. nikīsā şīrīn tilindin üçünçi şiʿr ayġanın aytur (s.197) LXXIX. ḫusravnıŋ tilindin bārīd üçünçi kez nirse ayġanı (s.199)

LXXX. şīrīn özi olturġan çāderdin çıḳıp ḫusrav ḳatıŋa kilip körüşgeni (s.201) LXXXI. ḫusrav şīrīnni ḳaṣrındın ündetip medāyinḳa keltürgeni (s.204)

LXXXII. ḫusrav şīrīn birle turup kirtekke kirgenin beyān ḳılur (s.205) LXXXIII. şīrīn ḫusravḳa ʿadl u dād ḳılġuḳa pend birgeniniŋ sözleri (s.212) LXXXIV. şīrīn birle ḫusrav olturup ḫusrav büzürgümmīddin su’āller ḳılur (s.213) LXXXV. ḫusrav oġlı şīrūye ḥikāyetin beyān ḳılur üstād (s.218)

LXXXVI. şīrūye ḫusravnı şīrīn üçün öltürgeni beyānı aytur (s.222) LXXXVII. şīrīn ḫusrav üçün yas tutġanınıŋ beyānı ḳılur (s.225) LXXXVIII. ḫusrav mülki ḫarāb bolmaḳınıŋ sebebin beyān ḳılur (s.228) LXXXIX. resūl ʿaleyhi’s-selām ḫusravḳa daʿvet ḳılıp nāme iḏgeni (s.229) XC. niçe söz ḫātimet kitābda aytur üstād (s.232)

(27)

5. Eserin Dili

5. 1. Eserin Dil Tarihi Açısından Yeri ve Önemi

Ḫüsrev ü Şīrīn’in dil özellikleri bakımından hangi döneme ait olacağı hususunda farklı görüşler vardır. Hacıeminoğlu, eserin fiil çekim şekilleri bakımından Çağatay öncesine yakın olduğunu, ses hususiyetleri ve kelime hazinesi bakımından Kıpçakçanın hususiyetlerini taşıdığını belirtir (Hacıeminoğlu, 2000: XI). Ercilasun, Ḫüsrev ü Şīrīn’i Harezm Türkçesi eserleri içerisinde göstermiştir (Ercilasun, 2011: 373). Eckmann da eseri Harezm Türkçesi içerisinde değerlendirir. Harezm Türkçesini, Karahanlı Türkçesinden Çağatay Türkçesine geçiş dili olarak kabul etmekte ve Harezm Türkçesinin dil tarihi açısından büyük önem taşıdığını ifade etmektedir. Ayrıca müstensih Berke Fakih’in eserin sonuna eklediği manzumeyi Memlük Kıpçak şiirinin ilk ürünü olarak göstermektedir (Eckmann, 2017: 2-55). Köprülü; Anadolu ve Azerbaycan sahaları müstesna olmak üzere Timurlular devrinden başlayarak son zamanlara kadar meydana gelen doğu lehçeleri ürünlerini, hatta Timur’dan önceki Harezm ve Altın Ordu eserlerini de dâhil ederek Çağatay edebiyatı başlığı altında toplanabileceğini ifade eder. (Köprülü, 2016: 353). Bu yüzden, o, Ḫüsrev ü Şīrīn’i “XIV. Asırda Çağatay Edebiyatının İnkişafı” bölümünde “Altın Ordu’da Türk Lisan ve Edebiyatı” başlığı altında değerlendirir. İnan, Kutb’un dilini XIV. yüzyılda Altın Ordu ulusunda yazılmış olan Harezm Türkçesiyle karışık Altın Ordu edebî dili olarak nitelendirir (İnan, 1998: 53). Ata, eserlerin yazıldığı yeri, müelliflerin yetiştiği bölgeyi dikkate alarak “Ḫüsrev ü Şīrīn, Muḥabbet- -nāme, Dāsitān-ı Cumcuma” adlı eserleri ve Altın Ordu sahasına ait yarlık ve bitikleri “Harezm-Altın Ordu” eserleri başlığı altında değerlendirmektedir. Altın Ordu sahası eserleri için “Harezm-Altın Ordu” ismini vermesinin nedeni ise Altın Ordu Türkçesi ile Harezm Türkçesini birbirinden ayıran ölçütlerin ortaya konulamamış olmasıdır (Ata, 2002: 16-17).

Harezm Türkçesinin Orta Asya Türk yazı dili içerisinde özel bir devre teşkil ettiğini ilk olarak ortaya koyan Samoyloviç, Kutb’un Ḫüsrev ü Şīrīn’i ve Harezmî’nin Muḥabbet-nāme’sinin dil özelliklerine dayanarak Orta Asya edebî dilini üç döneme ayırmıştır: 1. Karahanlı (Hakaniye) Türkçesi veya Kaşgar Türkçesi

(28)

(XI.-XII. yüzyıl), 2. Oğuz-Kıpçak Türkçesi (XIII.-XIV. yüzyıl), 3. Çağatayca (XV.-XX. yüzyıl başları) (Ata, 1997: XXIII).

Eckmann ise Orta Asya edebî dilini şu şekilde sınıflandırmıştır: 1. Karahanlıca veya Hakaniye Türkçesi (11.-13. yüzyıllar), 2. Harezm Türkçesi (14. yüzyıl), 3. Çağatayca (15. yüzyıl-20. yüzyılın başı) (Eckmann, 2017: 21).

Ata, Harezm Türkçesini şu şekilde ifade eder: “Harezm Türkçesi, XI-XII. yüzyıllarda gerek etnik yapı gerekse siyasi hayat bakımından Türkleşen Harezm bölgesinde Oğuz, Kıpçak ve Kanglı boylarının yerleşik hayata geçmelerinin sonucu olarak Türk dilinin doğu kolunu teşkil eden Karahanlı (Hakaniye) Türkçesi temelinde, güneybatı kolunu teşkil eden Oğuz Türkçesi ve kuzeybatı kolunu teşkil eden Kıpçak Türkçesinin bu bölgede karışıp kaynaşmasından oluşan Türkçeye verilen addır. Böylece bölge halkının etnik yapısı gibi oluşan dil de karma bir şekil almıştır. Harezm bölgesine yerleşen Oğuz, Kıpçak ve diğer Türk boylarının ağızlarından alınan unsurlarla Harezm Türkçesinin özellikle şekil bilgisi ve kelime hazinesi bakımından kazandığı farklı yapı, onun en başta gelen dil özelliğini teşkil etmektedir” (Ata, 2002: 12).

Caferoğlu, “Moğol öncesi Harezm Türkçesi ‘Oğuz-Kıpçak’ eğiliminde idi. Daha sonraları Kıpçak Türkçesi etkisi ile içerisine Karluk-Uygur unsurlarını da alarak Moğollar devri Altın Ordu Türkçesine mal edilmiştir. Harezmin yayılması ve güçlenmesi ile Oğuz-Kıpçak Türkçesi etkisi de o nispetle artmış ve yerli dil gelişmesine yardımcı olmuştur.” diyerek Harezm Türkçesini değerlendirir (Caferoğlu, 2015: 87).

Harezm Bölgesi, Altın Ordu çağında da önemini muhafaza etmiş ve uzun süre siyasi bakımdan Altın Ordu’ya bağlı kalmıştır. Moğol akını, burada İslami Türk edebiyatının gelişmesine engel olamamıştır. XIII. yüzyıl sonlarında Harezm’de gelişen kültür faaliyetine, XIV. yüzyılda Saray ve Kırım da katılmış ve Harezm’den birçok bilgin, şair ve yazar Altın Ordu’ya göç ederek bu bölgede konuşulan Türk yazı dilinin Altın Ordu sınırları içinde yayılmasını sağlamıştır. Altın Ordu sahasında konuşulan mahallî şiveye Harezm Türkçesinin de katılmasıyla Türk dilinin Kıpçak kanadında yeni bir yazı dili ortaya çıkmıştır. Bu kadar geniş sahada kullanılan bu edebî dilin bir birlik sağlayamadığı, eski ve yeni biçimlerin yerli ağız özellikleri ile

(29)

karıştığı görülmektedir. Bu dil evresi Timurlular devrinde sona ermiş ve yerini Çağatay Türkçesine bırakmıştır (Ata, 2002: 13).

Harezm, Altın Ordu ve Memlük Kıpçak sahasında yazılan eserler genellikle dinî içerikli eserler ve sözlüklerdir. Kutb’un Ḫüsrev ü Şīrīn’i aşk mesnevisi olması bakımından konusuyla devrin diğer eserlerinden ayrılır.

Timurtaş, Altın Ordu sahasında yetişmiş bir şair olarak nitelendirdiği Kutb’un Ḫüsrev ü Şīrīn tercümesinin, Türk edebiyatında bugüne kadar bilinen ilk Ḫüsrev ü Şīrīn mesnevisi olduğunu belirtir (Timurtaş, 1959: 70).

Ḫüsrev ü Şīrīn, kelime hazinesiyle de oldukça zengin bir eserdir. Kutb, Nizamî’nin mesnevisini yüzde seksen oranında Türkçe kelimeler kullanarak yazmıştır (Hacıeminoğlu, 2000: X). Eserdeki Soğdca (ajun “dünya”, tamuġ “cehennem”, uçmaḥ ~ uçtmaḥ “cennet”, sanduvaç “bülbül”), Çince (piet “fırça” > biti- “yazmak”, ts’ü “merhametli” > soyurḳa- “bağışlamak”), Moğolca (nöker “asker; arkadaş”, ṭutḫavul ~ tatġavul “hazinedar”) gibi birkaç dilin dışındaki alıntı kelimeler daha çok Arap ve Fars dillerindendir.

Kuruluş bakımından incelediğimizde yapım ekleriyle veya fiillerle kurulmuş aynı anlama gelen fiilleri görebilmekteyiz: ʿayıbla- (2064) ~ ʿayb it- (3293) ~ ʿayb ḳıl- (2833) “ayıplamak, kınamak”, eksil- (2874) ~ eksük bol- (2875) “eksilmek, azalmak”, fermānla- (984) ~ fermān ḳıl- (943) “emretmek, buyurmak”, ḫˇārla- (2201) ~ ḫˇār kör- (3585) “horlamak, hor görmek”, ḳaḏġur- (2703) ~ ḳaḏġu yi- (4437) ~ ḳaḏġu yut- (1080) “kaygılanmak”, ögütle- (4260) ~ ögüt bir- (2954) “öğüt vermek”, saḳşa- (1999) ~ saḳış it- (4347) “düşünmek”, sarar- (3395) ~ sarıġ bol- (2430) “sararmak”, yoḳal- (4258) ~ yoḳ bol- (2742) “yok olmak” vb.

Ḫüsrev ü Şīrīn, deyim ve atasözleri bakımından da zengindir. Verdiğimiz örnekler günümüzdeki karşılığıyla anlamlandırılmıştır: ḳulaḳḳa ḥalḳa ḳıl- “kulağına küpe etmek” 1350, barmaḳ tişle- “parmak ısırmak, büyük şaşkınlık duymak” 1169, ḳulaḳ tut- “kulak vermek” 2478, cerāḥat üzre tuz ikil- “yaraya tuz biber ekmek” 2182, öti yar- “ödü patlamak” 305, kilimüŋge köre kösül ayaḳnı “ayağını yorganına göre uzat” 2047, teŋ irmez ilde on barmaḳ “beş parmağın beşi bir olmaz” 3573, igri olturup tüz sözlegeyin “eğri oturup doğru konuşalım” 2214, aşuḳġan terk arar yügrüp yol almaz “acele yürüyen yolda kalır” 1904, ikip men arpa ordum imdi

(30)

buġday “arpa ektim darı çıktı” 3877, çayan iniŋe sıçġan sıġmaz irken, sipürtke ḳuḏruḳıŋa baġlar andan “fare deliğe sığmamış, bir de kuyruğuna kabak bağlamış” 1855.

Bu bilgilerden yola çıkarak diyebiliriz ki Kutb’un Ḫüsrev ü Şīrīn tercümesi, dil tarihi açısından önem arz etmekle beraber Kutb’un bilgisini, dil becerisini, kelime hazinesindeki zenginliğini ve şairliğini gösterebilecek nitelikte bir eserdir.

5. 2. Fiillerin Fonetik ve Morfolojik Özellikleri Fonetik Özellikler

1. Eserde, ilk hecede /e/ ve /i/ meselesinde karışık bir durum sergilenmektedir. Daha çok /i/ temayülünde olduğu için karışık yazılan kelimelerin /i/ şeklinde okunması tercih edilmiştir.

Eserde hem ﻯ ile hem de ﻯ kullanılmadan yazılmış örnekler mevcuttur:ﺮﻭﻠﻜ (424) ~ﺮﻭﻠﻳﻜ (803), ﺮﺍﺰﻜ (1801) ~ ﺮﺍﺰﻳﻜ (2481), ﻯﺩﺮﻭﺗﻜ (1233) ~ ﻱﺩﺮﻭﺗﻳﻜ (2410), ﻞﻳﻜﺗﻳﺸﺍ (2140) ~ ﻞﻴﻜﺖﻳﺸﻴﺍ (4338), ﺎﺴﺗﻜ (1943) ~ ﺎﺴﺗﻳﻜ (1403), ﻱﺩرﺍ (224) ~ ﻱﺩﺮﻳﺍ (2213), ﻞﻴكروﻜﺗ (4685) ~ ﻞﻴكروﻜﻴﺗ (2321).

Eserde az da olsa hareke ile yazılmış örnekler de mevcuttur: ﺮﻻﻱﺪﺍﺮﺒ (4537), ِِ ـﺗ يتﺴَک

ﺮﻻ (394), بﻴنﺎﻜم ﺍ (1282), ﻱﺩر ﺍ (85), روتﻠَک (13).

2. Eserde kelime başındaki /t/ ünsüzünün korunduğu görülmektedir. Bir fiilde Oğuz Türkçesinde görülen t- > d- değişimi mevcuttur: ti- (330) ~ di- (4284) “demek, söylemek”.

3. Eski Türkçedeki kelime içinde ve sonunda bulunan /d/ ünsüzü, Karahanlı Türkçesine ve Harezm Türkçesine /ḏ/ olarak geçmiştir. Çağatay Türkçesinde ise /y/ sesine dönüşmüştür.

Eserde /ḏ/ ünsüzünün korunduğu örnek mevcuttur: ıḏ- “göndermek” 2632. ḏ > y ses değişimi de görülmektedir: küy- “beklemek” 742, toy- “doymak” 3513, yoy- “yok etmek, silmek” 2102.

ḏ ~ y sesinin nöbetleşe kullanıldığı örnekler de mevcuttur: ḳoḏ- (1131) ~ ḳoy- “koymak” 4478, tıḏ- (2872) ~ tıy- (797) “engel olmak”, uḏı- (2743) ~ uyu- (2741)

(31)

“uyumak”, aḏır- (2745) ~ ayır- (1189) “ayırmak”, aḏrıl- (1151) ~ ayrıl- (XXV) “ayrılmak”, keḏ- (136) ~ key- (365) “giymek”.

4. Kelime başında /b/ ünsüzü korunmuştur: bar- “varmak” 773, bir- “vermek” 1635, biril- “verilmek” 3186. Eserde, kelime içinde /b/ ünsüzünün korunduğu örnek de mevcuttur: yalbar- “yalvarmak” 3650.

Eski Türkçedeki /b/ sesi; Karahanlı ve Harezm Türkçesinde /w/, Çağatay Türkçesinde /v/ şekline dönüşür. Eserde hem /w/ ve hem de /v/ ünsüzünün kullanımı görülmektedir: awın- “avunmak” 4254, awut- “avutmak” 1046, ewür- “çevirmek” 1727, sew- “sevmek” 169, ḳuvar- “kurumak, solmak” 1854.

5. Eserde kelime başındaki /b/ ünsüzü kendinden sonra bulunan diş ve geniz ünsüzü /n/ veya /ŋ/ ünsüzlerinden dolayı /m/ sesine dönüşmüştür: maŋla- “bağırmak, ötmek” 3794, meŋzet- “benzetmek” 3057, mindür- “bindirmek, çıkarmak” 3346, mün- “binmek” 1650.

6. Birden fazla heceli kelimelerin hece başındaki /G/ ünsüzünün korunduğu görülmektedir: bulġa- “karıştırmak” 1461, bulġan- “bulanmak” 4516, bulġaş- “bulaşmak” 4562, belgürt- “ortaya çıkarmak” 4328.

Bazı örneklerde ise bu sesin hem korunduğu hem de Oğuz Türkçesindeki gibi düştüğü görülmektedir: belgür- (2952) ~ belür- (1971) “belirmek, ortaya çıkmak”, bitgür- (3771) ~ bitür- (2397) “bitirmek, tamamlamak”, sızġur- (2730) ~ sızur- (4203) “eritmek”, yitgür- (4069) ~ yitür- (4413) “ulaştırmak, götürmek”, sarġar- (981) ~ sarar- (3395) “sararmak”.

“-GInçA” zarf-fiil ekinin başındaki /G/ sesinin düşerek “-(y)InçA” şeklinde kullanıldığı iki örnek mevcuttur: bar-ınça “gidince” 2157, alma-y-ınça “almayınca” 4078.

7. Eserde, hece sonunda ḳ > ḫ ses değişimi görülmektedir: oḫşa- “benzemek” 529, oḫşat- “benzetmek” 497.

8. ġ, g ~ w sesinin nöbetleşe kullanıldığı örnekler mevcuttur: kigür- (1156) ~ kiwür- (3777) “girdirmek”, yaġu- (1928) ~ yawu- (1196) “yaklaşmak”.

(32)

9. f ~ w sesinin nöbetleşe kullanıldığı örnekler mevcuttur: öfkelen- (4646) ~ ewkelen- (1661) ~ efkelen- (3584) “öfkelenmek”, uftan- (2722) ~ uwtan- (216) “utanmak”.

10. ç ~ ş sesinin nöbetleşe kullanıldığı bir örneğe rastlanmıştır: ḳaç- (1281) ~ ḳaş- (2963) “kaçmak”.

11. Kelime başında /y/ ünsüzünün bazı örneklerde hem kullanıldığı hem de kullanılmadığı görülmektedir: ıġla- (2623) ~ yıġla- (2772) “ağlamak”, ırġa- (3888) ~ yırġa- (3464) “refah ve saadet içinde yaşamak”.

12. Eserde ünlülerde değişiklikler görülmektedir. Kelimenin kökündeki ünlülerde, eklerdeki ünlülerde, bağlayıcı ünlülerde ikili kullanımlar karşımıza çıkmaktadır.

ı ~ u / i ~ ü: awıt- 1862 ~ awut- (1046) “avutmak”, ıçġın- (1278) ~ uçġun- (1576) “kaçırmak, kaybetmek”, ḳurı- (921) ~ ḳuru- (4145) “kurumak”, oḳı- (2150) ~ oḳu- (2704) “çağırmak”, sınıḳ- (1881) ~ sınuḳ- (2243) “kırılmak; yenilmek”, unıt- (2081) ~ unut- (2278) “unutmak”, oynayı (3624) ~ oynayu (1697) “oynayıp”, bit- (3719) ~ büt- (1736) “bitmek”, min- (1150) ~ mün- (1732) “binmek”, süri- (3624) ~ sürü- (4349) “sürümek”, yüri- (518) ~ yürü- (3092) “yürümek”, yürit- (609) ~ yürüt- (1407) “yürütmek, dolaştırmak”, tileyi başla- (1628) ~ tileyü başla- (2890) “istemeye başlamak”.

ö ~ e: öfkele- (XLV) ~ efkele- (3646) “öfkelenmek”, öfkelen- (4646) ~ efkelen- (3584) “öfkelenmek”, söw- (3687) ~ sew- (169) “sevmek”.

a ~ u: ḳonaḳla- (3258) ~ ḳonuḳla- (1751) “ağırlamak, misafir etmek”.

e ~ ü: körgez- (2384) ~ körgüz- (78) “göstermek”, öre tur- (3675) ~ örü tur- (1186) “ayakta durmak, beklemek; ayağa kalkmak”, köyermen (2631) ~ köyürmen (2606) “yanarım”, körersen (3499) ~ körürsen (2527) “görürsün”.

Morfolojik Özellikler

1. Metindeki birleşik kiplerde çoğunlukla “ir-” ek-fiili varlığını muhafaza etmiştir. “ir-” fiilinin “i-” şeklinde kullanımı da mevcuttur. Yalnız bu kullanım birkaç örnekle sınırlıdır: bolġay idi 4443, bolmaz imiş 3674, feraḥ taptı ise 273.

(33)

Bazı örneklerde ise “i-” ek-fiilinin düştüğü görülmektedir: baḳtısa 883, ıḏdısa 954, işittise 648, izderdi 2695, tirig bolsadı 188, tolġaydı 4112, uftanurmış 441.

2. Geniş zamanın 1. teklik şahıs olumsuz çekiminde Batı Türkçesi özelliğinin görüldüğü örnekler vardır: bilmen “bilmem” 940, ḳaçman “kaçmam” 1718, körmen “görmem” 2640, ölmen “ölmem” 2642, salman “salmam, bırakmam” 3497, timen “demem” 3343, yatman “yatmam, kalmam” 3348.

3. Geniş zaman olumsuzluk eki “-mAz”dır. Birkaç örnekte “-mAs” şeklindedir: it-mes “yapmaz” 2048, ḳoy-mas “bırakmaz” 1519, tanı-mas “tanımaz, ayırt etmez” 1308, tüken-mes “tükenmez, bitmez” 1216.

4. Öğrenilen geçmiş zaman çekimi “-mIş” ekiyle yapılmaktadır. “-(U)p” zarf-fiil ekinin ve “-(U)p” zarf-zarf-fiil ekinin “tur-” yardımcı zarf-fiili alarak “-(U)p turur” şeklinde öğrenilen geçmiş zaman çekimi için kullanılması incelediğimiz eserde sayılı örnekte karşımıza çıkmaktadır: bulutda kizlep irdi ay tig özin “kendini bulutta ay gibi gizlemişti” 951, turur irdi bolup köŋli perīşān “gönlü perişan olmuştu” 2337.

5. Metinde emir kipinin ikinci teklik şahsının çekimi ya fiilin ek almadan yalın hâlde bulunmasıyla ya da fiile “-GIl” ekinin getirilmesiyle yapılmaktadır. Bir örnekte ekin “-ġul” şeklinde yuvarlak ünlü ile kullanımı mevcuttur: berḫūrdār bol-ġul “mesut ol” 4004.

6. Kıpçak Türkçesi eserlerinde de gördüğümüz emir kipinin birinci teklik ve çokluk şahıs çekiminde ekin başında /G/ ünsüzünün türemesi incelediğimiz metinde de görülmektedir: iŋre-geyin “inleyeyim” 2274, izle-geyin “arayayım” 2601, kizle-geyin “gizleyeyim” 2256, közle-kizle-geyin “gözleyeyim” 2601, yi-geyim “yiyeyim” 2242, yıġla-ġayın “ağlayayım” 2239, aş yi-gelim “yemek yiyelim” 1129, oyna-ġalıŋ “oynayalım” 1374.

7. Emir kipinin ikinci çokluk şahıs çekiminde kullanılan “-(I/U)ŋ” şahıs ekinin “-(I)ŋlAr” şeklinde kullanımı da mevcuttur: bil-(i)ŋler “biliniz” 4107, biti-ŋler “yazın” 4598, oḳu-ŋlar “çağırın” 2514.

8. Şart kipi çekiminde iyelik eki kaynaklı şahıs ekleri kullanılmaktadır. Şart kipinin birinci teklik ve çokluk şahıs çekimlerinde zamir kaynaklı şahıs eklerini de

(34)

görmek mümkündür: nāz it-se-men 1652, yat-sa-men 2640, cān al-sa-men 3414, cān bir-se-men 3918, ḳan tök-se-men 2500, sözle-se-biz 2545, ti-se-biz 3257, tap-sa-mız 3788, ṭoyla-sa-mız 1027.

9. Şart kipinin ikinci teklik şahıs çekiminde “-sAŋAn” şeklinde kullanımı da mevcuttur: emget-seŋen “eziyet etsen, yorsan” 3561, körgüz-seŋen “göstersen” 2754, kör-seŋen “görsen” 697, köydür-seŋen “yaksan” 1859, sayrat-saŋan “öttürsen” 2096, sözlet-seŋen “söyletsen, konuştursan” 2096, tap-saŋan “bulsan” 1208, tig-seŋen “geçsen, erişsen” 1725, yi-seŋen “yesen” 3086.

Yalnız bir örnekte ek, “-seŋin” şeklinde kullanılmıştır: tile-seŋin “istesen, dilesen” 2535.

10. Gelecek zaman çekiminde kullanılan “-(y)IsAr” eki Oğuz Türkçesi özelliğidir. Oğuz Türkçesinde bu ek, yaygın olarak kullanılmaktadır. İncelediğimiz metinde iki örnekte mevcuttur: yıġlayısar “ağlayacak” 4589, ḳalmayısar “kalmayacak” 3950.

11. Oğuz Türkçesinde görülen “-AsI” sıfat-fiil eki ile yapılan gelecek zaman çekimi, incelediğimiz metinde bir yerde karşımıza çıkmaktadır: kim ol dīvāne irge ni ḳıl-ası, ni çāre birle andın ḳurtul-ası “o divane adama ne yapacağız, nasıl bir çareyle ondan kurtulacağız?” 2499.

12. Metinde yeterlik fiili “bil-” yardımcı fiili ile kurulmaktadır. Olumsuz biçimi “bilme-” şeklindedir: baḳa bilme- “bakamamak” 674, ḳaytu bilme- “geri dönememek” 3247, süre bilme- “sürememek” 3658, uça bilme- “uçamamak” 505.

Oğuz Türkçesinde görülen, yeterlik fiilinin olumsuz biçiminde kullanılan “u-” (yapabilmek, muktedir olmak) fiili ile kullanımına eserde rastlanmamaktadır.

13. Metinde “-(I)p” zarf-fiil ekinin genişletilmiş “-(I)bAn” şekli ile kullanıldığı bir örnek mevcuttur: hem birge kiliben bolup yoldaşım 4697.

Bu kullanım, Oğuz Türkçesini yansıtan bir özelliktir.

14. Soru eki “mU” şeklinde yuvarlak ünlü ile yazılmaktadır. İki örnekte ekin ünlüsü düzdür: kelgü mi 2836, ḳılnur mı 4382.

(35)

6. Eser Üzerinde Yapılan Çalışmalar

Kutb’un Ḫüsrev ü Şīrīn adlı mesnevisi üzerine ilk çalışmayı Ananiasz Zajączkowski yapmıştır. 1958 yılında eserin transkripsiyonlu metnini ve tıpkıbasımını1, 1961 yılında ise eserin sözlüğünü2 yayımlamıştır. 1968 yılında Necmettin Hacıeminoğlu, eserin transkripsiyonlu metniyle birlikte imla, ses ve şekil hususiyetlerini içeren çalışmasını yayımlamıştır.3 2014 yılında ise Ümit Özgür

Demirci ve Sibel Karslı eserin dizinini neşretmiştir.4

Fuat Köprülü, Ḫüsrev ü Şīrīn’i edebiyat tarihi çerçevesinde değerlendirmiş, eserin muhtevası, mütercimi ve müstensihi ile ilgili bilgiler vermiştir.5 Abdülkadir İnan, eserden örnekler vererek Ḫüsrev ü Şīrīn’in dil özelliklerine, mütercimine ve müstensihine değinmiştir.6 E.İ. Fazılov, Ḫüsrev ü Şīrīn yazmasında bulunan

kayıtlarla ilgili çalışma yapmış ve metin dışı notları yayımlamıştır.7 János Eckmann da eseri, Harezm Türkçesi başlığıyla kaleme aldığı yazısında dönemin diğer eserleriyle beraber değerlendirmiştir.8

Bu kapsamlı çalışmaların dışında ansiklopedilerde, tezlerde, dil ve edebiyat tarihi kitaplarında da esere kısmen değinilmiştir.

1Zajączkowski, Ananiasz (1958), Najstarsza Wersja Turecka Ḫusräv u Šīrīn QuṭbaI-II, Warszawa. 2Zajączkowski, Ananiasz (1961), Najstarsza Wersja Turecka Ḫusräv u Šīrīn QuṭbaIII, Warszawa. 3Hacıeminoğlu, M.Necmettin (1968), Kutb’un Husrev ü Şirin’i ve Dil Hususiyetleri, İstanbul:

İstanbul Üniversitesi Yayınları.

4Demirci, Ümit Özgür ve Karslı, Sibel (2014), Kutb’un Husrav u Şīrīn’i (Dizin), İstanbul: Kesit

Yayınları.

5Köprülü, Fuat (2016), Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul: Alfa Yayınları.

6İnan, Abdülkadir (1998), Makaleler ve İncelemeler, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları: VII. 7Fazılov, E.İ. (1973), Kutb’un “Husrev ü Şirin” Yazmasında Bulunan Kayıtlar, (çev. Nazif Hoca),

İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, 89-96.

8Eckmann, János (1979), Tarihî Türk Şiveleri, (çev. Mehmet Akalın), Atatürk Üniversitesi Yayınları,

(36)
(37)

1. YAPI BAKIMINDAN FİİLLER 1. 1. Basit Fiiller

Basit fiiller, kendi içlerinde daha basit anlamlı ögelere ayrılamayan kök fiillerdir. Dilimizde, bugün daha basit ögelere ayrılamadığı için kök fiil sayılan iki heceli fiiller de vardır (Korkmaz, 2014: 488).

Ergin, kökün ses veya ses topluluğu hâlinde bulunduğunu ve tek ses hâlinde bulunan köklerin çok az olduğunu, tek sesli köklerin ancak vokal olabileceğini söyler. Köklerin büyük çoğunluğunun bünyelerinde birden fazla ses bulunduğunu, bunların bir veya birden fazla heceli olduğunu belirtir. Türkçede kelime köklerinin genellikle tek heceli olduğu görüşündedir. Türkçede bugün bile birden fazla heceli köklerin az olduğunu, bunların da genellikle iki heceli olduğunu dile getirir (Ergin, 2012: 107).

Hacıeminoğlu’na göre Türk dili, tek heceli ve sabit köklere dayanmaktadır. Türkçe yapısı gereği çok yavaş gelişmekte ve az değişmektedir. Bu değişmeler sadece belirli seslerde olmaktadır. Bu sesler b/p; d/t; ġ/ḳ; g/k sesleridir. Bugünkü Türk lehçelerindeki r~z; l~ş; y~s; d~t farklılıkları ise gelişme değil ikamedir. Yani o lehçelerin tercihidir. Fiiller, tek ünlüden veya bir ünsüz ve bir ünlüden ibarettir. Hacıeminoğlu, Türkçedeki kök fiillerin sayısını ünlü sayısıyla bir tutmakta, uzun ünlülerle birlikte on altı ünlü ve asli on altı kök ortaya koymaktadır (Hacıeminoğlu, 1991: 16-17).

Ercilasun, “Türkolojideki araştırmalar ilerledikçe daha çok kelimenin ilk şekline ve köküne doğru gidilmekte ve Türkçedeki bütün köklerin (dolayısıyla fiil köklerinin) tek heceli olduğu kanaati daha çok yerleşmektedir.” diyerek basit fiillerde tek heceyi kabul etmiştir. Türkçe kelimelerde iki heceliliğin esas olduğunu savunan Ramstedt’in görüşü ise pek çok Türkolog tarafından tenkit edilmiştir (Ercilasun, 2014: 29).

Ḫüsrev ü Şīrīn’deki tek heceli basit fiiller, aşağıda ünlü ve ünsüz birleşimlerine göre verilmiştir. Eserde daha basit ögelere ayrılamayan, kök fiil sayılan iki heceli fiiller de vardır.

(38)

1. 1. 1. Ünlü + Ünsüz Kuruluşunda Olan Basit Fiiller

aç- “açmak” 3525, aġ- “yükselmek” 4271, aḳ- “akmak” 4073, al- “almak” 273, aŋ- “anmak” 2616, ar- “yorulmak” 861, aş- “aşmak” 995, at- “atmak” 1728, ay- “söylemek” 528, ew- “acele etmek” 1901, iç- “içmek” 3895, ig- “eğmek” 2791, ik- “ekmek” 288, im- “emmek” 3459, in- “inmek” 953, is- “esmek” 4573, it- “yapmak” 2048, oŋ- “onmak” 3528, öç- “sönmek” 2513, ög- “övmek” 1168, öl- “ölmek” 1567, öp- “öpmek” 1473, öt- “ötmek” 3143, uç- “uçmak” 3392, uḳ- “anlamak” 649, ur- “vurmak” 1787, ut- “kazanmak, yenmek” 1786, uy- “uymak” 47, ün- “bitmek, yetişmek, büyümek” 4103, üz- “koparmak” 1536.

1. 1. 2. Ünsüz + Ünlü Kuruluşunda Olan Basit Fiiller

sı- “kırmak, parçalamak” 4658, ti- “demek” 330, yi- “yemek” 1516, yu- “yıkamak” 4516.

1. 1. 3. Ünlü + Ünsüz + Ünsüz Kuruluşunda Olan Basit Fiiller

art- “artmak, çoğalmak” 576, ölç- “ölçmek” 3486, ürk- “ürkmek, korkmak” 3199.

1. 1. 4. Ünsüz + Ünlü + Ünsüz Kuruluşunda Olan Basit Fiiller

baḳ- “bakmak” 924, bar- “varmak, gitmek” 863, bas- “basmak” 4195, bat- “batmak, gömülmek” 4449, biç- “biçmek” 223, bil- “bilmek” 4704, bir- “vermek” 2413, biş- “pişmek” 3572, bit- “bitmek” 3474, bol- “bulunmak” 1137, bul- “bulmak” 2361, buş- “öfkelenmek, sinirlenmek” 2874, buz- “bozmak” 132, bük- “bükmek, dürmek” 4635, büt- “inanmak” 3475, çal- “çalmak” 2084, çap- “koşmak” 779, çıḳ- “çıkmak” 2158, çız- “çizmek” 505, çom- “dalmak, gömülmek” 2191, çök- “çökmek” 2589, çöz- “çözmek” 4051, ḳaç- “kaçmak” 1281, ḳaḳ- “vurmak, çalmak” 1154, ḳal- “kalmak” 3393, ḳan- “kanmak, doymak” 3576, ḳap- “kapmak” 1641, ḳar- “karmak, karıştırmak” 1553, ḳat- “katmak, karıştırmak” 1002, ḳav- “kovmak” 2230, ḳaz- “kazmak” 2678, kes- “kesmek” 394, kez- “gezmek” 311, ḳıl- “yapmak” 979, ḳır- “öldürmek, yok etmek” 4696, kiç- “geçmek” 2513, kil- “gelmek” 719, kit- “gitmek” 1753, ḳol- “istemek” 1578, ḳop- “kalkmak, ayağa kalkmak” 3692, ḳoş- “koşmak” 3501, köç- “göçmek” 4072, köm- “gömmek” 2720, ḳuç- “kucaklamak”

(39)

3057, kül- “gülmek” 2406, min- “binmek” 1150, saç- “saçmak, dağıtmak” 3280, sal- “salmak, atmak” 1435, sat- “satmak” 3877, sew- “sevmek” 320, sıġ- “sığmak, girmek” 2528, sız- “erimek” 2435, sil- “silmek” 383, siz- “sezmek” 644, soḳ- “sokmak, koymak” 4607, sol- “solmak” 2814, sor- “sormak” 596, sög- “sövmek” 2056, sön- “sönmek” 1351, sür- “sürmek” 1394, şeş- “çözmek” 1422, taḳ- “takmak” 2237, tal- “yorulmak” 1904, tap- “bulmak” 400, tar- “dağıtmak” 241, taş- “taşmak” 2267, tat- “tatmak” 1736, tın- “dinlenmek” 824, tıŋ- “dinlenmek” 2656, tig- “ulaşmak” 376, tik- “kurmak” 1453, til- “dilmek, yarmak” 4512, tip- “tepmek” 1805, tir- “toplamak” 1589, tiş- “delmek, deşmek” 4199, toŋ- “donmak” 3536, toz- “tozmak, dağılmak” 1357, tög- “dövmek” 1877, tök- “dökmek, saçmak” 1291, tön- “dönmek” 3273, töz- “dayanmak, tahammül etmek” 3279, tur- “durmak” 2114, tut- “tutmak” 2313, tuy- “duymak, hissetmek” 3699, tüş- “düşmek” 2456, tüt- “tütmek, yanmak” 3496, tüz- “düzenlemek” 131, yaġ- “yağmak” 3654, yap- “yapmak” 984, yar- “yarmak” 4484, yat- “yatmak” 2308, yaz- “yazmak” 4698, yıġ- “toplamak, bir araya getirmek” 363, yıḳ- “yıkmak” 1789, yil- “koşmak, hareket etmek” 901, yit- “ulaşmak, varmak” 751, yor- “yormak, tabir etmek” 3784, yum- “yummak, kapamak” 2457, yut- “yutmak” 3137, yüz- “yüzmek” 481.

1. 1. 5. Ünsüz + Ünlü + Ünsüz + Ünsüz Kuruluşunda Olan Basit Fiiller

ḳorḳ- “korkmak” 840, sanç- “saplamak” 3517, sarḳ- “sarkmak” 4142, tart- “çekmek” 1828, yırt- “yırtmak” 3336.

Metinde, tek heceli kök fiiller dışında basit ögelere ayıramadığımız iki heceli fiiller de vardır: asra- “bakmak, besleyip büyütmek” 1923, ırġa- “sallamak” 3810, oḫşa- “benzemek” 529, ḳaḳı- “öfkelenmek” 4525, ḳarı- “ihtiyarlamak, yaşlanmak” 4245, ṣaṣı- “bozulmak, pis kokmak” 1946, sawu- “soğumak” 1675, tanı- “tanımak” 1296, yada- “yorulmak” 2055, yasa- “idare etmek” 2914.

1. 2. Türemiş Fiiller

İsim kök ve gövdelerine isimden fiil yapan ekler, fiil kök ve gövdelerine de fiilden fiil yapan ekler getirilerek yeni fiiller türetilir. Ḫüsrev ü Şīrīn’de bazı eklerin yaygın bazı eklerin ise seyrek olarak kullanıldığı görülmektedir.

(40)

1. 2. 1. İsimden Fiil Yapan Ekler 1. 2. 1. 1. +A-

Eski Türkçe döneminden beri kullanılan bir ek olup isimlerden geçişli ve geçişsiz filler türetmektedir. İki heceli ünsüzlerle biten isimlere geldiğinde ikinci hecedeki ünlü, orta hece vurgusuzluğu sebebiyle düşmektedir.

aşa- < aş+a- “yemek yemek” 744, ata- < at+a- “adlandırmak” 2564, bize- < beḏiz+e- “bezemek, süslemek” 3793, boyna- < boy(u)n+a- “isyan etmek” 1882, bulna- < bul(u)n+a- “esir etmek” 2388, ḳına- < ḳın+a- “kınamak, cezalandırmak” 933, oġra- < oġ(u)r+a- “uğramak” 517, orna- < or(u)n+a- “yerleşmek” 2462, oyna- < oy(u)n+a- “oynamak” 566, örte- < ört+e- “yakmak” 433, saḳşa- < saḳ(ı)ş+a- “düşünmek” 3784, sana- < san+a- “saymak” 3573, sına- < sın+a- “sınamak, denemek” 4149, tile- < til+e- “dilemek, istemek” 1716, töşe- < töş+e- “döşemek, sermek” 3219.

1. 2. 1. 2. +AD-

Eklendiği fiile “Bir şey olmak veya yapmak” anlamı veren bu ek, Eski Türkçe döneminde +d-, +Ad- şeklindedir (Gabain, 2007: 48). Eski Türkçe döneminden sonra +Aḏ-, +Ay- şeklinde karşımıza çıkmaktadır. İncelediğimiz eserde ekin, +Aḏ-, +Ay- ve +At- şekliyle kullanımları mevcuttur.

közeḏ- < köz+eḏ- “gözetmek” 2050, ulġay- < ul(u)ġ+ay- “büyümek” 4398, yoḳat- < yoḳ+at- “yok etmek” 4449.

1. 2. 1. 3. +Al-

Ek, ünsüzle biten isimlerden sonra +Al- şeklinde gelmektedir. Ünlüyle biten isimlere geldiğinde ise ünlü çarpışmasından dolayı +A- ögesi erimekte, köke yalnız +l- eki eklenmektedir. Korkmaz, ekin +A- ekiyle edilgenlik bildiren -l- çatı ekinin kaynaşmasından oluştuğunu belirtir (Korkmaz, 2014: 173-174).

sustal- < sust+al- “gevşeklik göstermek, güçsüz kalmak” 3906, tüzel- < tüz+el- “düzelmek” 4396, ulal- < ul+al- “büyümek, olgunlaşmak” 4258, yinçgel- < yinçge+l- “incelmek” 1215, yoḳal- < yoḳ+al- “yok olmak” 4650.

(41)

1. 2. 1. 4. +Ar- < +A-r-

Ek, +A- ve -r- eklerinin birleşmesinden oluşmakta, geçişli fiiller türetmektedir (Korkmaz, 2014: 174).

başar- < baş+ar- “başarmak” 2754.

1. 2. 1. 5. +Ar- < er-

Daha çok renk adlarına gelmektedir. “Eski Türkçedeki er- fiilinin bir süre sonra birleştiği sözlerle kaynaşarak ekleşmesinden oluşmuştur” (Korkmaz, 2014: 174). DLT’de açıklamalarıyla verilen örnekler de bu ekin er- yardımcı fiilinden oluştuğunu göstermektedir.9

ḳarar- < ḳara+r- “kararmak” 2343, ḳızar- < ḳız+ar- “kızarmak” 585, sarġar- < sarıġ+ar- “sararmak” 981, yaşar- < yaş+ar- “yeşermek” 2767, ḳuvar-10 < ḳuba+r-

“kurumak, solmak” 1854. 1. 2. 1. 6. +DA-

Ek, incelediğimiz eserde tek heceli isimlere gelmektedir. Ekin hem +da-, +de- hem de +ta-, +te- şekilleriyle kullanımı mevcuttur.

alda- < al+da- “aldatmak, kandırmak” 2573, izde-11 < iz+de- “istemek” 2535,

tılta- < tıl+ta- “sebep olmak” 3308, ünde- < ün+de- “seslenmek, çağırmak” 2410. 1. 2. 1. 7. +GA- / +KA-

Seyrek kullanılan isimden fiil yapma ekidir. yarlıḳa- < yarlıġ+ḳa- “affetmek, bağışlamak” 110. 1. 2. 1. 8. +GAr- / +KAr-

Seyrek kullanılan isimden fiil yapma ekidir. suġar- < suw+ġar- “sulamak” 37.

9Kızardı “kırmızı oldu” anlamında kızıl erdi’dir, karardı “kara oldu” anlamında kara erdi’dir

(Ercilasun-Akkoyunlu, 2015: 279).

10Clauson, kuba kelimesinin sarıya yakın bir renk olduğunu, hayvanlar ve insanlar için kullanıldığını

belirtir (Clauson, 1972: 581).

(42)

1. 2. 1. 9. +I- / +U-

Eski Türkçe döneminden beri kullanılan bir ek olup ünsüzle biten kelimelerden geçişli ve geçişsiz filler türetmektedir.

aġrı- < aġ(ı)r+ı- “acı çekmek” 1109, berki- < berk+i- “sağlamlaşmak” 1845, biti-12 < bit+i- “yazmak” 4711, ḳuru- < ḳur+u- “kurumak” 916, yaru- < yar+u- “aydınlanmak, parlamak” 1698.

1. 2. 1. 10. +(I/U)K-

İsimlerden geçişsiz fiiller türetmektedir.

birik- < bir+(i)k- “bir araya gelmek, toplanmak” 714, çawuḳ- < çaw+(u)ḳ- “ünlenmek, meşhur olmak” 1812, tarıḳ- < tar+(ı)ḳ- “(içi) daralmak, sıkılmak” 3117, yoluḳ- < yol+(u)ḳ- “karşılaşmak, rastlamak” 2531.

1. 2. 1. 11. +KIr-

Seyrek kullanılan isimden fiil yapma ekidir. Yansıma seslere gelerek fiiller türetmektedir.

bısḳır- < bıs+ḳır- “gülümsemek” 667. 1. 2. 1. 12. +lA-

Eski Türkçe döneminden beri kullanılan bir ek olup geçişli ve geçişsiz fiiller türetmektedir. İncelediğimiz eserde en çok kullanılan isimden fiil yapma ekidir.

aġırla- < aġır+la- “ağırlamak” 1313, aŋla- < aŋ+la- “anlamak” 71, ārzūla- < ārzū+la- “arzulamak” 2890, aşla- < aş+la- “eklemek” 690, aṭla- < aṭ+la- “atlanmak, ata binmek” 4069, awla- < aw+la- “avlamak” 616, āzārla- < āzār+la- “azarlamak” 3101, ʿazīzle- < ʿazīz+le- “yüceltmek” 2801, baġışla- < baġış+la- “bağışlamak” 96, baġla- < baġ+la- “bağlamak” 1855, başla- < baş+la- “başlamak” 6, beliŋle- < beliŋ+le- “ürpermek, korkmak” 4500, bisle- < besi+le- “beslemek, yetiştirmek” 4117, boġuzla- < boġuz+la- “boğazlamak, öldürmek” 3924, dāġla- < dāġ+la- “dağlamak” 827, eḏerle- < eḏer+le- “eyerlemek 1150, fermānla- < fermān+la- “buyurmak, emretmek” 409, ḫırāmla- < ḫırām+la- “salınarak yürümek” 652, ḫˇārla-

12

(43)

< ḫˇār+la- “horlamak, hor görmek” 2201, igle- < ig+le- “hasta olmak, hastalanmak” 4435, işle- < iş+le- “çalışmak” 2397, izle- < iz+le- “aramak” 2601, ḳapla- < ḳap+la- “kaplamak” 4533, kiçikle- < kiçik+le- “küçük görmek” 4462, kizle- < kiz+le- “gizlemek” 578, ḳonaḳla-13 < ḳonaḳ+la- “ağırlamak, misafir etmek” 3258, közle- <

köz+le- “gözlemek” 2601, ḳuçaḳla- < ḳuçaḳ+la- “kucaklamak, sarılmak” 4561, ḳuşla- < ḳuş+la- “kuş avlamak” 3191, küçemle- < küçem+le- “zulmetmek, zorlamak” 341, künile- < küni+le- “kıskanmak” 2118, maŋla- < maŋ+la- “bağırmak, ötmek” 3794, oġurla-14 < oġrı+la- “çalmak” 1332, otla- < ot+la- “otlamak” 348, öfkele-15 < öfke+le- “öfkelenmek” XLV, ögütle- < ögüt+le- “öğüt

vermek” 4260, saḳışla- < saḳış+la- “düşünmek” 4520, saḳla- < saḳ+la- “korumak” 1300, sewünçle- < sewünç+le- “müjdelemek, sevinçli haber vermek” 4099, sözle- < söz+le- “söylemek” 689, taŋla- < taŋ+la- “şaşırmak, hayret etmek” 2365, tapla- < tapı+la- “razı olmak” 1817, taşla- < taş+la- “atmak” 158, tıŋla- < tıŋ+la- “dinlemek” 230, tirle- < tir+le- “terlemek” 3617, tişle- < tiş+le- “(parmağını) ısırmak” 1169, ṭoyla- < ṭoy+la- “ziyafet vermek” 1034, uyuḳla- < uyuḳ+la- “uyuklamak” 3791, yasla- < yas+la- “yas tutmak” 2774, yazuḳla- < yazuḳ+la- “suçlamak, cezalandırmak” X, yıḏla- < yıḏ+la- “koklamak” 3309, yıġla-16 < yıġ+la- “ağlamak” 4542, yolçıla- < yolçı+la- “kılavuzluk etmek, yol göstermek” 2300, yükle- < yük+le- “yüklemek” 1905.

+lA- ekiyle türemiş fiiller, -n-, -ş-, -t- fiilden fiil yapma eklerini alarak genişletilebilmektedir. İncelediğimiz eserde daha çok -n- ekini almış örnekler mevcuttur.

+lAn- < +lA-n-: açıġlan- < açıġ+la-n- “öfkelenmek” 4027, aŋlan- < aŋ+la-n- “anlaşılmak” 4279, aşlan- < aş+la-n- “eklenmek” 2744, aṭlan- < aṭ+la-n- “atlanmak, ata binmek” 2162, āzārlan- < āzār+la-n- “üzülmek, zarar görmek” 3084, baġlan- < baġ+la-n- “bağlanmak, kapanmak” 2097, başlan- < baş+la-n- “başlanmak” 2401, bislen- < besi+le-n- “beslenmek” 4335, çulġan- < çuġ+la-n- “dolanmak” 1927, eḏerlen- < eḏer+le-n- “eyerlenmek” 2671, ḫoşlan- < ḫoş+la-n- “hoşlanmak” 2092,

13“ḳonuḳla-” şeklinde de yazılmıştır: 1751.

14DLT’de bu fiilin hem “oġurla-” hem de “oġrıla-” şekli yer alır (Ercilasun-Akkoyunlu, 2015:

771-772). “Hırsız” manasına gelen isim “oġrı”dır. İnceledeğimiz metinde sadece “oġurla-” şekli mevcuttur.

15“efkele-” şeklinde de yazılmıştır: 3646. 16“ıġla-” şeklinde de yazılmıştır: 363.

Referanslar

Benzer Belgeler

[r]

yolcusu yakında. Ankara’ya da bir kadın büyükelçi geliyor güneşin ülkesinden. Ankara- Tokyo trafiğinde başka yolcular da var. Tokyo “» Büyükelçimiz merkeze

In the present study, TF activity has been used as an indicator of tissue damage in VPA treatment and a significant increase was detected in VPA treated group whereas edaravone

Benign tümörler içinde en sık Pleomorfik Adenom (32 olgu, 44.), malign tümörler içinde en sık Asinik hücreli karsinom (6 olgu, 968,3) ile karşılaşılmıştır..

The basis of such model is forecasting, calculation and measurement of changes in the present value of bank assets, liabilities and off-balance sheet positions in various

Evlilikleri boşanma ya da ölüm nedeniyle sonlanan kadınların, dul ve boşanmış kadınlar olarak ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda neleri nasıl

Yukarıda da görüldüğü gibi - D U K eki, Eski Türkçe ve Karahanlı Türkçesinde (DLT hariç ) sadece sıfat fiil olarak bazı görevlerle kullanılmış görülen geçmiş

Tüm yaşamını müziğe vermiş, müzikle yoğrulmuş ve bu yolda gerek besteci olarak, gerekse yönetici ola­ rak ülkemizde «çoksesli, evrensel ve çağdaş