• Sonuç bulunamadı

Konya'da Selçuklu Dönemi yapı kitâbelerinin (inşâ-tamir) hat san'atı bakımından değerlendirilmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Konya'da Selçuklu Dönemi yapı kitâbelerinin (inşâ-tamir) hat san'atı bakımından değerlendirilmesi"

Copied!
212
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ GELENEKSEL TÜRK EL SANATLARI ANA SANAT DALI GELENEKSEL TÜRK EL SANATLARI SANAT DALI. KONYA’DA SELÇUKLU DÖNEMİ YAPI KİTÂBELERİNİN (İNŞA-TAMİR) HAT SAN’ATI BAKIMINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ. Betül ERİKOĞLU. YÜKSEK LİSANS TEZİ. Danışman Prof. Dr. Fevzi GÜNÜÇ. KONYA-2009.

(2)

(3) ii T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü. BİLİMSEL ETİK SAYFASI. Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.. Öğrencinin Adı Soyadı (İmza).

(4) iii T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü. YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU. Betül Erikoğlu tarafından hazırlanan “Konya’da Selçuklu Dönemi Yapı Kitâbelerinin (İnşâ-Tamir) Hat San’atı Bakımından Değerlendirilmesi” başlıklı bu çalışma 23.02.2009 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir..

(5) iv ÖNSÖZ Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi’nin önemli alanlarından biri olan yazı, Emevîlerden itibâren İslâm Mimârîsinde yer almış ve asırlar boyunca mimârînin olduğu kadar ona bağlı olarak gelişen san’at kollarının da vazgeçilmez unsuru olmuştur. Bu alanda, mekân ve mânâ dengesi gözetilerek estetik bakımdan önemli eserler vücûda getirilmiştir. Tezimin ana temasını teşkil eden kitâbeler, taşıdıkları bilgi yanında estetik yönleriyle de târihimize ışık tutan önemli belgelerdir. Konya, bu eşsiz san’at belgelerini bünyesinde barındıran önemli şehirlerimizden biridir. Hiç şüphesiz Konya şehrini bu kadar önemli kılan husus, Selçuklular devrinde payitaht olmasıdır. Selçuklular devrinde kitâbeler, yapılar kadar önem arzetmektedir. Şimdiye kadar kitâbelerin sadece taşıdığı bilgi yönü değerlendirilmiş, estetik yönü değerlendirilmemiştir. Bu durum bizi böyle bir çalışmaya yönlendirmiştir. Kitâbe yazılarının hat san’atı bakımından değerlendirilmesini konu alan bu tezde, kitâbe metinleri doğru bir şekilde kaydedilmeye ve özellikle estetik bakımdan incelenmeye ve değerlendirilmeye çalışılmıştır. Dolayısıyla beni böyle önemli bir çalışmaya yönlendiren ve yol gösteren danışman hocam Prof. Dr. Fevzi GÜNÜÇ’e; benden yardımlarını esirgemeyen, kitâbelerin okunuşunda yardımcı olan sayın Ahmet GEDİK Bey’e; kaynakları temin etmemde kolaylık gösteren İlâhiyat Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa YILDIRIM hocama ve bu çalışma süresince benden sabrını ve desteğini esirgemeyen sevgili eşime teşekkürü bir borç bilirim.. Betül ERİKOĞLU Konya 2008.

(6) v T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ. Öğrencinin. Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü. Adı Soyadı. Betül Erikoğlu. Numarası. 054254001003. Ana Bilim / Bilim Dalı Programı. Geleneksel Türk El Sanatları Ana Sanat Dalı / Geleneksel Türk El Sanatları Sanat Dalı Tezli Yüksek Lisans Doktora. Tez Danışmanı. Prof. Dr. Fevzi GÜNÜÇ. Tezin Adı. Konya’da Selçuklu Dönemi Yapı Kitâbelerinin (İnşa-Tamir) Hat San’atı Bakımından Değerlendirilmesi. ÖZET Tezin konusunu teşkil eden kitabeler, taşıdıkları bilgi yanında estetik yönleriyle de tarihimize ışık tutan belgelerdir. Selçuklu devrinde başkent olan Konya şehri bu eşsiz sanat belgelerini bünyesinde barındırmaktadır. Devrinin siyasi, iktisadi, ilmi, fikri ve kültürel hayatının ortaya konulmasında önemli rol oynayan kitabeler şimdiye kadar sadece taşıdıkları bilgi ve malzeme yönüyle ele alınmış, hat sanatı bakımından incelenmemiştir. Dolayısıyla çalışmamız, kitabeleri sanat ve estetik açıdan ele almayı, istif özelliklerini, dönem özelliklerini ve istif yeniliklerini tesbit edip açıklamayı, bu konuda yazının tarihi seyrine katkıda bulunmayı hedeflemiştir. Tez, Konya'da Selçuklu dönemi yapılarına ait olan bazı inşa ve tamir kitabelerinin (1178-1288) yazı hususiyetlerinden oluşmaktadır. Yapılar tespit edildi ve bu tesbit edilen yapıların inşa ve tamir kitabeleri yerinde görülüp incelendi ve fotoğrafları çekildi. Selçuklu döneminde Konya tarihi hakkında kısa bilgi verildi. Ardından Celi ve Celi Sülüs yazının izahatı yapıldı. Son olarak kitabeler hat sanatı bakımından değerlendirildi. Bu bölümde yazılar kitabelerde görülen şekli ile ve arapça okunuş kuralları dikkate alınarak kaydedilmiş ve her bir kitabe resimlerle desteklenerek harf, istif ve dönem özellikleri bakımından ayrı ayrı incelenip değerlendirilmeye tabi tutulmuştur..

(7) vi. T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ. Öğrencinin. Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü. Adı Soyadı. Betül Erikoğlu. Numarası. 054254001003. Ana Bilim / Bilim Dalı Programı. Geleneksel Türk El Sanatları Ana Sanat Dalı / Geleneksel Türk El Sanatları Sanat Dalı Tezli Yüksek Lisans Doktora. Tez Danışmanı. Prof. Dr. Fevzi GÜNÜÇ. Tezin İngilizce Adı. The evaluation of structures inscription (construction- repair) in terms of Calligraphy belonging to the Seljuk period in Konya. SUMMARY The topic of the thesis constitute the inscription and the information they carry the next aesthetic aspects and includes documents that shed light on our history. Konya is the capital city of Seljuk transfer that harbour unique art documents under. Political, economic, scientific, intellectual and cultural life of this transfer are put in place play a critical role in the inscription, so far only they carry direct information and materials were discussed with the line in terms. Hence, art work, writing and art and aesthetics in terms of the handling, stacking features, period features and innovations found stacked and description, type it in the course of the history of contributing to the aims. The thesis consist of structures belonging to the Seljuk period in Konya, the construction and repair some of the inscriptions (1178-1288) of articles. Buildings were determined and the construction and repair of structures and inscriptions seen in place and period photos were captured. Selçuklu brief information about the history of Konya was given. Next, article of Celi ve Celi Sülüs writtings inscription was performed. This section of text on the shape and the inscription in Arabic reading the rules, and each tablet to take into account the saved image will be supported with letters, stacked and has been reviewed separately in terms of period features, has been subject to evaluation..

(8) vii İÇİNDEKİLER BİLİMSEL ETİK SAYFASI .......................................................................................... ii YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU ................................................................. iii ÖNSÖZ ........................................................................................................................... iv ÖZET............................................................................................................................... v SUMMARY .................................................................................................................... vi İÇİNDEKİLER ............................................................................................................. vii KISALTMALAR ............................................................................................................ x GİRİŞ............................................................................................................................... 1 1- Konunun Tanıtımı ve Amacı ..................................................................................... 1 2- Araştırmanın Kapsamı............................................................................................... 1 3- Araştırmanın Yöntemi............................................................................................... 1 4- Konu İle İlgili Literatür ............................................................................................. 3 I. BÖLÜM I.1. SELÇUKLULAR DEVRİNDE KONYA ................................................................. 5 II. BÖLÜM II.1. İSLÂM YAZI SAN’ATI.......................................................................................... 8 II.1.1. İslâm Yazı San’atı............................................................................................... 8 II.1.2. Celî, Celî Sülüs Yazı ........................................................................................... 9 II.1.3. Dînî Mimârîde Uygulanan Celî Sülüs Örnekleri ................................................ 10 III. BÖLÜM III.1. KONYA’DA SELÇUKLU DÖNEMİ YAPI KİTÂBELERİNİN (İNŞA-TAMİR) HAT SAN’ATI BAKIMINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ (KATALOG) ....... 13 III.1.1. II. Kılıç Arslan Türbesi İnşâ Kitâbesi............................................................... 13 III.1.2. Konya Kalesi Tâmir Kitâbesi ........................................................................... 16 III.1.3. Kınacı Mescidi İnşâ Kitâbesi ........................................................................... 18 III.1.4. Kızılören Hanı İnşâ Kitâbesi ............................................................................ 20 III.1.5. Dokuzun Hanı İnşa Kitâbesi ............................................................................ 22 III.1.6. Akıncı Mescidi İnşâ Kitâbesi ........................................................................... 25 III.1.7. Seyfeddin Ferruh Kervansarayı İnşâ Kitâbesi................................................... 27 III.1.8. Hacı Ferruh Mescidi İnşâ Kitâbesi ................................................................... 29.

(9) viii III.1.9. Beşarabey (Ferhuniye) Mescidi İnşâ Kitâbesi................................................... 32 III.1.10. Alâeddîn Câmii İnşâ Kitâbesi......................................................................... 35 III.1.11. Alâeddîn Câmii İnşâ Kitâbesi......................................................................... 38 III.1.12. Alâeddin Câmii İnşâ Kitâbesi......................................................................... 40 III.1.13. Şekerfürûş Mescidi İnşâ Kitâbesi ................................................................... 42 III.1.14. Alâeddin Camii İnşâ Kitabesi......................................................................... 44 III.1.15. Erdemşah Mescidi İnşâ Kitâbesi .................................................................... 46 III.1.16. Konya Kalesi İnşâ Kitâbesi ............................................................................ 48 III.1.17. Alâeddin Câmii İnşâ Kitâbesi......................................................................... 50 III.1.18. Alâeddin Câmii İnşâ Kitâbesi......................................................................... 52 III.1.19. Hoca Ahmet Fakih Türbesi İnşâ Kitâbesi ....................................................... 54 III.1.20. Konya Kalesi İnşâ Kitâbesi ............................................................................ 57 III.1.21. Hatuniye Mescidi Tamir Kitâbesi................................................................... 59 III.1.22. Zazadin Hanı İnşâ Kitâbesi ............................................................................ 62 III.1.23. Zevle Sultan Mescidi İnşâ Kitâbesi ................................................................ 64 III.1.24. Konya Kalesi İnşâ Kitâbesi ............................................................................ 66 III.1.25. Konya Kalesi İnşâ Kitâbesi ............................................................................ 68 III.1.26. Konya Kalesi İnşâ Kitâbesi ............................................................................ 70 III.1.27. Konya Kalesi İnşâ Kitâbesi ............................................................................ 72 III.1.28. Konya Kalesi İnşâ Kitâbesi ............................................................................ 74 III.1.29. Konya Kalesi İnşâ Kitâbesi ............................................................................ 75 III.1.30. Konya Kalesi İnşâ Kitâbesi ............................................................................ 76 III.1.31. Konya Kalesi İnşâ Kitâbesi ............................................................................ 77 III.1.32. Konya Kalesi İnşâ Kitâbeleri ......................................................................... 79 III.1.33. Konya Kalesi İnşâ Kitâbesi ............................................................................ 81 III.1.34. Konya Kalesi İnşâ Kitâbesi ............................................................................ 82 III.1.35. Konya Kalesi İnşâ Kitâbesi ............................................................................ 83 III.1.36. Konya Kalesi İnşâ Kitâbesi ............................................................................ 84 III.1.37. Konya Kalesi İnşâ Kitâbesi ............................................................................ 85 III.1.38. Konya Kalesi İnşâ Kitâbesi ............................................................................ 86 III.1.39. Konya Kalesi İnşâ Kitâbesi ............................................................................ 87.

(10) ix III.1.40. Konya Kalesi İnşâ Kitâbesi ............................................................................ 88 III.1.41. Konya Kalesi İnşâ Kitâbesi ............................................................................ 89 III.1.42. Konya Kalesi İnşâ Kitâbesi ............................................................................ 90 III.1.43. Konya-Havzan Çeşmesi İnşâ Kitâbesi............................................................ 91 III.1.44. Zazadin Hanı İnşâ Kitâbesi ............................................................................ 93 III.1.45. …………….. İnşâ Kitâbesi............................................................................ 95 III.1.46. Mes’ud İbn-İ Şerefşah Hanîkâhı İnşa Kitâbesi ............................................... 97 III.1.47. Sırçalı Medrese İnşâ Kitâbesi......................................................................... 99 III.1.48. Karaarslan Türbesi İnşâ Kitâbesi.................................................................. 102 III.1.49. Karatay Medresesi İnşâ Kitâbesi .................................................................. 104 III.1.50. Abdülaziz Mescidi İnşâ Kitâbesi.................................................................. 109 III.1.51. Sahip Ata Câmi İnşâ Kitâbesi ...................................................................... 112 III.1.52. Pir Esad Türbesi İnşâ Kitâbesi ..................................................................... 114 III.1.53. Anber Reis Türbesi İnşâ Kitâbesi................................................................. 116 III.1.54. Sa’deddin Ömer Dârü’l-Huffazı İnşâ Kitâbesi.............................................. 118 III.1.55. Sahip Ata Hangâhı İnşâ Kitâbesi.................................................................. 121 III.1.56. Sadreddin Konevî Camii İnşâ Kitâbesi......................................................... 123 III.1.57. Abdü’l-Mü’min Mescidi Tamir Kitâbesi...................................................... 126 III.1.58. Sahip Ata Türbesi Tamir Kitâbesi ................................................................ 128 III.1.59. Ateş-Bâz-I Velî Türbesi İnşâ Kitâbesi.......................................................... 131 III.1.60. Şeyh Alaman Zâviyesi İnşâ Kitâbesi ............................................................ 133 III.1.61. Şeyh Alaman Türbesi İnşâ Kitâbesi.............................................................. 135 III.1.62. Emir Nureddin Türbesi İnşâ Kitâbesi ........................................................... 137 IV. DEĞERLENDİRME VE SONUÇ........................................................................ 139 BİBLİYOGRAFYA..................................................................................................... 147 RESİMLER LİSTESİ ................................................................................................. 151.

(11) x KISALTMALAR. a.g.e.. : Adı geçen eser. a.g.m.. : Adı geçen makale. bkz.. : Bakınız. C.. : Cild. Çev.. : Çeviren. DİA. : Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. H.. : Hicrî. M.. : Milâdî. S.. : Sayı. s.. : Sayfa. S.Ü.. : Selçuk Üniversitesi. T.C.. : Türkiye Cumhuriyeti. yy.. : Yüzyıl.

(12) 1 GİRİŞ 1- Konunun Tanıtımı ve Amacı Bu çalışma; Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Geleneksel Türk El San’atları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fevzi Günüç’ün danışmanlığında Yüksek Lisans Tezi olarak hazırlanmıştır. Tezin konusu “Konya’da Selçuklu Dönemi Yapı Kitâbelerinin. (İnşa-Tamir). Hat. San’atı. Bakımından. Değerlendirilmesi”. olarak. belirlenmiştir. Türk tarihinin en güvenilir vesikaları olan kitâbeler, devrinin siyâsî, iktisâdî, ilmî, fikrî ve kültürel hayatının ortaya konulmasında önemli rol oynamaktadır. Kitâbeler şimdiye kadar, sadece taşıdıkları bilgi ve malzeme yönüyle ele alınmış, fakat hat san’atı bakımından incelenmemiştir. Ayrıca bu kitâbeler estetik açıdan Selçuklu döneminin en önemli yazıları olması ve tasarım yönünden farklı özellikler taşıması bakımından değerlendirilmelidir. Bu konunun bugüne kadar ele alınmamış olması nedeniyle kitâbelerin hat san’atı bakımından incelenmesi, çalışmamızın esasını teşkil etmiştir. Çalışmamız, kitâbeleri sanat ve estetik açıdan ele almayı, istif özelliklerini, dönem özelliklerini ve istif yeniliklerini tespit ve açıklamayı, bu konuda yazının tarihi seyrine katkıda bulunmayı hedeflemiştir. Böylece eksik olan bir bölüm tamamlanmış ve araştırmalar bütünlük kazanmış olacaktır.. 2- Araştırmanın Kapsamı Araştırmamız, Konya’da Selçuklu dönemi yapılarına ait olan inşâ ve tamir kitâbelerinin yazı hususiyetlerinden oluşmaktadır. Bunun dışındaki kitâbeler araştırmamıza dahil edilmemiştir. Kitâbeler, celî sülüs yazı çeşidiyle yazıldığı için bu yazı çeşidinin hususiyetlerini dikkate alarak değerlendirmeye tâbi tutulmuştur.. 3- Araştırmanın Yöntemi Araştırmamıza ilk önce Konya ve yapılarıyla ilgili yayınlanmış kitap, tez, makale gibi dökümanların elde edilmesiyle başlandı. Bu kaynaklardan, Konya’da Selçuklu dönemi yapıları tespit edildi ve bu tespit edilen yapıların inşâ ve tamir kitâbeleri yerinde görülüp, incelendi ve fotoğrafları çekildi. Yerinde görülemeyen kitâbelerin fotoğrafları ise kaynaklardan temin edildi..

(13) 2 Bu çalışma, giriş ve dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm, Selçuklu döneminin tarihi ve Konya’nın bu dönemdeki konumunun genel olarak izâhından, ikinci bölüm, İslâm yazı san’atı başlığı altında Celî ve Celî Sülüs yazının tarifi ve dinî mimârîde uygulanan celî sülüs örneklerinin açıklamalarından, çalışmanın esasını teşkil eden üçüncü bölüm ise, kitâbelerin kronolojik sıra takip edilerek incelenmesi ve hat san’atı bakımından değerlendirilmesinin yapıldığı katalog kısmından oluşmaktadır. Her eser aşağıdaki şablona göre ele alınmıştır: ÖRNEK NO: ESER ADI: Kitâbedeki Târih Kaydı: (Hicrî/Milâdî yıl olarak verilmiştir) Kitâbenin Şimdiki Durumu: Resim: Kitâbenin Ölçüleri: Yazının Metni: Okunuşu: Anlamı: Dili ve Gramer Özellikleri: Yazının Türü: Hattatı: Malzeme ve Tekniği: Yazının Hat San’atı Bakımından Değerlendirilmesi: Kitâbelerdeki Arapça yazılar, kitâbelerde görülen şekli ile kaydedilmeye dikkat edilmiştir. Kitâbede, kelimelerin eksik kısımları parantez içinde verilmiştir. Metinlerin okunuşu ise arapça okunuş kuralları dikkate alınarak kaydedilmiştir. Her bir kitâbenin istif özellikleri, dönem özellikleri ve istif yenilikleri ayrı ayrı “Yazının Hat San’atı Bakımından Değerlendirilmesi” başlığı altında incelenmiştir. Dördüncü bölüm olan “Değerlendirme ve Sonuç” kısmında ise, Selçuklu dönemi yazı hususiyetleri genel bir değerlendirmeye tâbi tutularak sonuca ulaşılmıştır..

(14) 3 4- Konu İle İlgili Literatür  İbrahim Hakkı Konyalı, Âbideleri ve Kitâbeleri İle Konya Tarihi, Konya 1997. Eserde, Konya tarihi ve yapıları hakkında geniş bilgiler mevcuttur. Kitâbelerin hepsinin metinleri ve anlamları verilmiştir. Çoğunun da fotoğrafları mevcuttur.  Mehmet Önder, Mevlânâ Şehri Konya, Konya 1971. Eserde; Konya tarihi ve yapılarının özellikleri hakkında bilgiler mevcuttur. Kitâbelerin hepsinin metinleri ve anlamları verilmiştir. Çoğunun da fotoğrafları mevcuttur.  Faik Soyman, İbrahim Tongur, Konya Eski Eserler Kılavuzu, Konya 1944. Konya tarihi hakkında kısaca bilgi verilmiştir. Milâttan evvele ait eserler, Selçuk, Karamanoğulları, Osmanlı ve Konya kazalarındaki eserlerin tarihçeleri hakkında kısa malumat mevcuttur. Bazı kitâbelerin fotoğrafları, metinleri ve anlamları kaydedilmiştir.  Konya Belediyesi, Konya Rehberi, Konya 1923. Osmanlı Türkçesiyle hazırlanan bu eserin başında Konya tarihi hakkında bilgiler verilmiştir. Bazı önemli Konya yapılarının tarihçeleri hakkında da bilgi verilen bu eserde, kitâbelerin metinleri kayıt hataları ile doludur.  Remzi Duran, Selçuklu Devri Konya Yapı Kitâbeleri (İnşa ve Tamir), Ankara 2001. Eserde, Selçuklu devri Konya yapı kitâbeleri (inşa-tamir)nin fizikî özellikleri ve muhtevaları incelenmiş, ayrıca Konya kitâbeleri Kayseri ve Sivas kitâbeleri ile karşılaştırılmıştır. Kitâbelerin metinleri, anlamları ve fotoğrafları birlikte verilmiştir.  Hakkı Önkal, Anadolu Selçuklu Türbeleri, Ankara 1996. Eserde, Selçukluların Anadolu’ya ayak basmalarından, Selçuklu Devleti’nin yıkılışına kadar geçen sürede inşâ edilmiş türbeler plân, ölçü, inşâ tekniği, tezyînat, yapının bugünkü durumu, eserin kitâbeleri ve eserin tarihlendirilmesi başlıklarıyla ayrıntılı olarak incelenmiştir. Kitâbelerin metinleri, anlamları ve resimleri de verilmiştir.  Orhan Cezmi Tuncer, Anadolu Kümbetleri-1-Selçuklu Dönemi, Ankara 1986. Eserde; Selçuklu Dönemi Anadolu Kümbetleri’nin hususiyetleri ayrıntılı olarak incelenmiştir..

(15) 4  Oktay Aslanapa, Türk Sanatı, Ankara 1990. İslâmdan önce Türk sanatı ve İslâmdan sonra Türk sanatı hakkında bilgiler verilmiş, ayrıca Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu ve Beylikler dönemine ait yapıların genel özelliklerinden bahsedilmiştir.  Tuncer Baykara, Türkiye Selçukluları Devrinde Konya, Konya 1998. Konya’nın Fiziki Görünümü (Savunma Tesisleri, Şehrin İç Sahası, Meydan, Bahçeler), Kurumları (İdâre, Dinî, Öğretim, Sağlık ve İçtimâî, Esnaf Teşkilâtı ve Sikkeler) ve Halkı (Selçuklu Öncesi Yerlileri, Türkler, Gayri Müslimler ve Türkiye Selçukluları Devrinde Konya Nüfusu) hakkında mâlûmat verilmiştir..

(16) 5 I. BÖLÜM I.1. SELÇUKLULAR DEVRİNDE KONYA Konya adının, Türklerin Bizans dönemlerindeki “İkonium” kelimesinden Türkçeleştirdikleri, Phrig dilindeki “Kawania” veya Grekçe “Eikon”dan çıktığı kabul edilir. “Yunan ve Roma çağlarında Eikoniean ve İkonium diye anılıyordu.” (Küçükdağ ve Arabacı, 1994: 1). Çağdaş Latin kaynaklarında da İconium veya Yconium diye adlandırılır. Keza devrin batı kaynaklarında “Como”, “Cunnyo”, “Coigno”, “Coine”, “Coyne” ve “Kon” şekillerinde de zikrederler (Baykara, 1998: 1; Yıldırım, 1997: 1). Türkler, daha ilk dönemlerde bu adı, 1928’lere kadar devam eden imlâsı ile, yani “Qonya” diye kabul etmişlerdir. Konya şehri, milâttan önce IV. yüzyılın ikinci yarısında İskender İmparatorluğuna, onun ölümünden sonra Selefkîlere, ardından da Bergama krallarının eline geçmiştir. III. Attalos’un. ölümü. üzerine. Roma. İmparatorluğu. topraklarına. katılmış,. Roma. İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasından sonra VII. yüzyılın ortalarından itibaren Arap ordularının hedefi olmuştur. Emevîler döneminde Mervân b. Muhammed Konya’yı fethetmiştir. Abbasîler zamanında halîfe Mutî’lillâh zamanında Konya’ya bir sefer düzenlenmiş, ancak bu hâkimiyet geçici olmuştur (Baykara, 2002: 182-183). Türkler, Konya’yı ilk defa 1068’de fethetmişlerdir. Fakat Türklerin Anadolu’ya hızlı bir şekilde yerleşmesi 1071 Malazgirt savaşından sonradır. Süleyman-şâh 1075 yılında İznik’i fethedip Türkiye Selçukluları Devletini kurmuştur (Turan, 1971: 45). Kılıç Arslan dönemi, I. Haçlı seferi sırasında İznik Bizanslılar’ın eline geçmiş ve Konya başşehir seçilmiştir (Baykara, 2002: 183). Sultan Mes’ûd, Türkiye’nin kuruluşunda ve Anadolu’nun vatan oluşunda çok büyük roller üstlenmiş önemli bir sultandır. Konya şehri, Sultan Mes’ûd tarafından imâra kavuşmuştur (Turan, 1971: 194-195). Sultan Mes’ûd’dan sonra oğlu II. Kılıç Arslan Bizans İmparatorluğunu yenerek Anadolu’da millî birliği sağlamıştır. Yaşlandığında ise oğulları arasında çıkan taht kavgaları sonucunda Konya’yı merkez yaparak memleketi onbir oğluna taksim etmiştir (Turan, 1971: 194-195). Oğullarının en ihtiraslısı Melikşah, Konya’yı işgal ederek karşı çıkmıştır. II. Kılıç Arslan ise bir diğer oğlu Gıyâseddin Keyhüsrev’in yanına sığınmış.

(17) 6 birlikte Konya üzerine yürüyüp şehri elde etmişlerdir. Bu esnada da II. Kılıç Arslan ölmüştür (Kombassan, 1994: 258). Konya, II. Kılıç Arslan döneminde de iktisâdî ve kültürel bakımdan yükselmiş ve mâmur olmuştur. F. Barberos’un gelişinde Konya’yı büyük ve muhteşem, sûr ve hendeklerle çevrili bir şehir ve ortasında kale olarak tasvir ederler. Babası Sultan Mes’ûd tarafından inşâsına başlanan ve Alâeddin Keykubâd’a isnad olunan câmi ve Konya sarayının onun ve diğer Selçuklu sultanlarının eseri olduğunu kitâbeleri göstermektedir (Turan, 1971: 233-234). Konya, en parlak devrini I. Alâeddin Keykubâd devrinde yaşamıştır. Alâeddin Keykubâd, olası bir istilâ tehlikesi karşısında Sivas, Kayseri, Konya gibi büyük şehirleri korumak için sûr ve kalelerin yapılmasına önem vermiştir. Sultan Haçlı seferleri yüzünden harap olan Konya sûrlarının inşâsı için mimâr ve ressamları toplayıp sûrların, burçların ve kapıların yapılması için etrafı dolaşmıştır. Yapılan projeleri tetkik ettikten sonra inşaatın başlaması için dört büyük kapı ile birkaç burç ve sûr bedeninin hazîne-i hassa’dan, diğerlerinin de beylere taksim edilip kudretleri nisbetinde kendileri tarafından süratle inşaatın yapılmasını emretmiştir. Başlayan çalışma neticesinde sûrlar, burçlar ve kapılar yapılmış; her emîrin kendi eseri olan kısımlarda kendi isimleri ile kitâbeleri konmuştur. Sultan Alâeddin, mermerlerin üzerine âyetler, hadîsler, hikmetli sözler, Şâh-nâme şiirleri yazdırıp kabartma, resim ve heykellerle süsletmiştir. Konya sûrlarının tezyînâtı, resimleri, heykelleri ve ihtişâmı şehrin 12 kapısı üzerinde kale gibi kuleleri ile asırlarca seyyahların hayranlığını çekmiş; onlar üzerindeki kabartmalar XIX. asıra kadar devam etmiştir (Turan, 1971: 331-333). Alâeddin Keykubâd, ilim adamlarını himâyede çok ileri gider, nitekim Moğol istilâsından kaçan Türkistanlı, İranlı ve başka âlim, edip, şâir ve sanatkârları Türkiye’ye getirtip memleketin kültürünü yükseltmiş. Şam’da bulunan Müneccime Bîbî, Necmeddin Râzî ve Mevlânâ Celâleddin gibi ilim adamlarını davet edip Türkiye’ye yerleştirmiştir (Turan, 1971: 392-393). Alâeddin Keykubâd’dan sonra yerine geçen II. Gıyâseddin Keyhüsrev’in devleti yönetim ve koruma noktasındaki kifayetsizliği, Selçukluların 1243 Kösedağ mevkiinde Moğol ordusu tarafından büyük bir hezîmete uğramalarına sebep olmuştur. Bu olaydan sonra Moğollar Anadolu’yu yarım asırdan fazla sömürmüşler, Gıyâseddin Keyhüsrev’den.

(18) 7 sonra tahta çıkan sultanlar da Moğol idarecilerinin birer siyaset aleti hâline gelmişlerdir. Kösedağ savaşından itibaren, son Selçuklu devletinin tarihe gömüldüğü 1308 yılına kadar, Anadolu sözde sultanların, şehzâdelerin birbirleri ile mücâdeleleri, devlet adamları ve beylerin ihtirasları ve tahrikleri, suikastler, Moğollara karşı isyânlar, malî darlık ve iktisâdî çöküntü içerisinde bulunmuştur (Kafesoğlu, 1972: 104-105). XIII. yüzyıl sonlarına doğru, gittikçe zayıflayan Moğol zorbalığı karşısında Türk beyleri ve halkının yer yer direnmeleri görülmüş, bunun üzerine yavaş yavaş Anadolu beylikleri. teşekkül. etmiştir(Kafesoğlu,. 1972:. 106).. Bu beyliklerden. biri. olan. Karamanoğulları, Konya’ya çeşitli tarihlerde saldırılarda bulunmuş fakat şehre tam anlamıyla 1366-1367 yılından sonra hakim olmuşlardır (Kafesoğlu, 1972: 184)..

(19) 8 II. BÖLÜM II.1. İSLÂM YAZI SAN’ATI II.1.1. İslâm Yazı San’atı Hat san’atı, Arap yazısına bağlı olarak doğmuş ve Güzel San’atların müstesnâ dallarından birisi olmuştur. Arap yazısının doğuşu hakkında farklı görüşler ortaya atılmakla birlikte son zamanlardaki yaygın görüşün, Arap yazısının Nabatî ve Arâmî halklarıyla Fenike yazısına bağlandığı şeklindedir. İslâm dinini kabul eden bütün milletlerin benimsediği Arap yazısı, İslâm ümmetinin ortak değeri hâline gelmiş, “Arap Hattı” sözü zamanla “İslâm hattı” vasfını kazanmıştır. Nabat yazısının “cezm ve meşk” diye adlandırılan iki üslûbu vardır. Bu iki üslûp İslâmiyet’ten sonra devam eden yıllar içerisinde güzelleşerek sanat yazısı seviyesine yükselmiş, meşk tarzı, yuvarlak ve yumuşak karakterinden dolayı cezm tarzına göre daha fazla tercih edilmiştir (Derman, 1997: 427-428). Hazreti Peygamber, bilginin kayıt altına alınması gerektiği hususunda çok hassas davranması ve yazının güzel yazılması üzerine de tavsiyelerde bulunması sebebiyle kâtiplerin, yazının güzelleştirilmesi için daha hassas ve dikkatli durmalarını sağlamıştır. Bu teşvik, Emevîler ve Abbasîler döneminde san’at değeri yüksek eserlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Nitekim Emevîler döneminde, harf ve kelimelerin ölçüleri taspit edilmiş böylece yazının gramer çağı başlamıştır (Günüç, 1991: 10). Abbasîler devrinde yazı, ölçülü olarak şekillenmeye başlamış, İbn Mukle’nin (ö.328/940) nizam ve âhengini kaidelere bağladığı “mensûb hat” doğmuştur. XI. Asrın başlarında muhakkak, reyhânî ve nesih hatları doğmuştur. İbnü’l-Bevvâb (ö.413/1022), İbn Mukle, yolunu değiştirmiş ve bu üslûb XIII. yüzyılın ortalarına kadar devam etmiştir. Aynı yolda çalışan İbnü’l Hâzin (ö.518/1124) tevki’ ve rikâ’ yazılarına yön vermiştir. XIII. yüzyılda Yâkût el-Musta’sımî (ö.698/1298) aklâm-ı sitte denilen sülüs, nesih, muhakkak, rehyânî, tevki’, rikâ’ hatlarını en gelişmiş şekliyle tesbit etmiştir (Derman, 1997: 428)..

(20) 9 II.1.2. Celî, Celî Sülüs Yazı Celî, sözlükte “âşikâr, meydana çıkmış, belli” mânâlarına gelmektedir. Hat san’atında ıstılah olarak ise, bir yazı cinsinin belli ölçüsünden daha iri yazılmış şekline denir. Meselâ, 3 mm’lik kalemle yazılan sülüs yazı, bu ölçüyü aştığı takdirde celîleşmeye başlıyor demektir (Alparslan, 1985: 27). Bu açıklamaya göre celî, bir yazı çeşidi değil, bir yazı karakteridir (Alparslan, 2004: 105). Başlangıçta kûfî veya müstedîr iki tip yazının büyük yazılan boylarına “celîl”, büyük boy kağıtlar kullanıldığı için de “tûmâr” denmiştir. IX. Asırdan sonra “celîl” yerine “celî” tâbiri kullanılmaya başlanmıştır (Serin, 2003: 78). Bu açıklamalardan her yazının irisi celîdir gibi bir sonuç çıkıyorsa da, her yazının irisi “celî” değildir. Bu Aklâm-ı Sitte’de sadece Muhakkak, Sülüs ve istisnâi olarak Nesih için mümkün olan bir husustur. Reyhânî, Muhakkak’ın küçüğü olduğu için büyük yazılırsa tekrar Muhakkak elde edileceği için ancak Muhakkak’ın celîsi mümkündür. Tevkî ve Rikaa’ ise; kullanıldıkları yerler itibâriyle kabul edilmiş ölçülerin dışına çıkamadıkları için bunların celîsi mümkün değildir. Celî Divanî bu ölçülerin dışındadır. Çünkü ne Divanî büyük yazıldığı takdirde Celî Divânî adını alır, ne de Celî Divânî küçüldüğü takdirde Divânî olarak tanımlanır (Alparslan, 1985: 27). Celî Divânî gerek müfredâtı gerekse kuralları itibâriyle farklıdır (Serin, 2003: 78). XVI. asırdan itibâren Reyhânî yazı yerini neshe, muhakkak yazı ise yerini Sülüs’e bırakmıştır (Alparslan, 2004: 105). Yazının mimarîde daha çok kullanılmaya başlamasıyla birlikte daha iri olması ihtiyâcı doğmuş, uygun olan yazı nevileri celîleşerek bu ihtiyaç karşılanmıştır. Yani celî yazı bir ihtiyaçtan doğmuştur. İslâm’ın ilk yıllarından itibâren kûfî yazı kullanılmakla beraber, “kıvrak ve haşmetli” (Çetin, 1992: 35) görünüşü ile celî sülüs hattı, yazılışındaki kolaylık, görünüşündeki yumuşaklık nedeniyle kitâbe yazısı olmaktan sıyrılıp levhalarda, mimârî alanlarda, mezar kitâbelerinde en çok kullanılan yazı türü olmuştur. Osmanlılarda celî sülüs için genellikle “celî” ifâdesi kullanılmıştır. Bu yüzden celî dendiği zaman akla ilk gelen celî sülüs olup diğer yazıların celîleri akla gelmez (Alparslan, 2004: 105). Celî sülüs ve sülüs arasındaki farklardan biri, istif yani kompozisyondur. Sülüs, satır hâlinde yazılmasına mukâbil, Celî sülüs’te kompozisyon zarûreti vardır. İstif, harf ve kelimelerin bir kâide içinde, üst üste fakat ibârenin okunmasını zorlaştırmayacak bir.

(21) 10 şekilde yerleştirilmesi demektir. Bu durumda aşağıdan yukarı doğru bir sıra takip edilir. İstif hazırlanırken harflerde simetriyi bozacak bir eksikliğe veya fazlalığa yer verilmez. Harf ve kelimelerin birbirleriyle uyumu gözetilir (Alparslan, 2004: 28). Metinde Allah lafzı geçerse aşağıda kalmaması (Çetin, 1992: 34-35), ayrıca metnin okuma sırasının göz önünde bulundurulması, harflerin incelik ve kalınlıkları, harf aralıkları, metnin konulacak veya yazılacak yerin yüksekliği, gözden uzaklığı ve mekânın ölçüsü gibi (Serin, 2003: 79) gibi kâidelere dikkat edilir.. II.1.3. Dînî Mimârîde Uygulanan Celî Sülüs Örnekleri İslâm’ın ilk yıllarında daha çok Mushaf-ı Şerîf, hadisler ve günlük ticârî yazışmalarda kullanılan yazının, fetihlerle birlikte mimârî eserlerde yer almaya başladığını kaynaklardan öğreniyoruz. Dînî mimârimizde kullanılan ilk celî yazıya ise Emevîler döneminde rastlıyoruz. Hâlid b. Ebu’l-Heyyâc adındaki san’atkâr Medîne’de Mescidü’n-Nebî’nin kıble tarafındaki duvarına Ve’ş-şemsi ve Duhâ sûresinden Kur’an-ı Kerîm’in sonuna kadar olan ve 93 ayet tutan 24 sûresini altınla yazmıştır (Çetin, 1992: 21). Mimâri eserlerde tezyînâtın bol kulanıldığı Emevîler döneminde, yazıya daha az yer verilmiştir. Emevî dönemine ait 58 (678) yılında Muâviye’nin Tâif’te inşa ettiği sette bulunan kitâbelerde yazı, ilk örneklerine göre, ahenkli ve daha gelişmiştir. Harfler nisbetli ve hendesî kurallara uygundur. Bazı harflerde yuvarlak hatlar da görülür. Ayrıca noktalı harflere de yer yer nokta konmuştur (Serin, 2003: 52). Kûfî’nin etkisinden sıyrılıp aklâm-ı sitte’ye dönmeye başlayan yazıyı sistematize eden İbn Mukle (ö.328/940), İbnu’l-Bevvâb (ö.413/1022) ve Yâkutü’l-Musta’simî (ö.698/1298)’nin Abbasîler döneminde yaşamış olmaları bu dönemde yazının ciddî gelişme yaşamasına sebep olmuştur. Bu dönemde tezyînî kûfî örneklerine rastlamakla birlikte celî sülüs örneklerine rastlamayadık. Fatımîler döneminde Halîfe el-Muntasır’ın kudretli kumandanlarından Emîrü’lCuyûş Bedrü’l-Cemâlî tarafından yaptırılan El-Cuyûşî Camii (m. 1085) mihrabı içerisinde zemini tezyînatlı celî sülüs yazı örneği mevcuttur. İlk Müslüman Türk devletlerinden biri olan Karahanlılar (840/1211) döneminde yapılan Muhammed b. Nasr Türbesi’nde zemini tezyînatla uygulanan celî sülüs örneklerine rastlamaktayız (Berk, 2003: 73-74)..

(22) 11 Büyük Selçuklu mimârisinde kullanılan kûfî yazılar, Celî’ye göre sayıları bakımından hem de estetik yönden daha ileri durumdadırlar (Günüç, 1996: 186). Fakat önceki dönemlere göre Büyük Selçuklu devrinde celî sülüs mimârîde daha fazla tercih edilmiştir (Tüfekçioğlu, 2001: 13). Büyük Selçuklu döneminde yazılan celîler, zeminde helezonî, kıvrımdal motifler ve rûmîlerden oluşmaktadır. Bu dönemde ibâredeki genel serbestliğe göre dik harflerin gruplanması, yine dik harflerde kalemin tabii seyrine dikkat edilmeksizin düz hatlarla yazılması, harf bünyesindeki hareketlerin ya çok cılız, ya da çok şişkin olması, elif ve başlangıcı elif gibi olan “rı, lâm, dal, kâf” gibi harflerin üst kısımlarında görülen “zülfe” dediğimiz tamamlayıcı unsurların henüz görülmemesi bu dönemin genel özellikleridir. Belh’de 1108-1109 tarihli Devlet-âbâd minâresinin gövdesindeki zemîni müzeyyen yazı kuşağı bu döneme ait örneklerden biridir (Günüç, 1996: 186). Ali Alparslan, Selçuk Celî Sülüs’ünü, girift, cılız ve küt olmak üzere üç tipe ayırmış, bu üç tipin müşterek noktalarını şöyle açıklamıştır: Dikey harflerin üst kısımları kalın, alt kısımları ise üste nisbetle daha incedir. Dikey harflerin zülfeleri1 küttür, ayrıca bunların üst kısımları oldukça düzdür. Dikey harfler pek sık bir şekilde yan yana dizilmektedir. “Cim” ve “ayın” gibi yuvarlak harfler diğer harflere nisbetle küçüktür (Alparslan, 2004: 107). Kâf harflerinin üst kısımlarında bulunan ve “seren” adı verilen düz bir çizgi yerine kavisli bir seren yapılması da bu dönemin tipik özelliklerindendir (Günüç, 1996: 188). Fevzi Günüç, Anadolu Selçukluların celî yazıyı mimârî eserlerinde Büyük Selçuklular’a göre daha fazla kullandıklarını belirtmiş, Selçuklu döneminde yazıyı iki kısımda incelemiştir. Birincisi nebâtî örgü ile iç içe olan şekli, ikincisi de düz bir zemîne çoğu kez girift olarak yazılandır. Zemin tezyînâtı dönem sonlarına doğru azalsa da, celî yazıdaki gelişme henüz tam olarak sağlanamadığı için, zemini müzeyyen celî yazılar tamamen terk edilememiştir. Selçuk celî sülüsünün en tipik örnekleri Konya Alâeddin Camii (1220) mihrabının bordürü, Konya Sırçalı Medrese (1242) eyvanının bordürü, Konya İnce Minâreli Medrese (1258) tak kapısı, Konya Sâhip Atâ Camii (1258) tak kapısının bordürü, Konya Karatay Medresesi (1251) tak kapısında bulunmaktadır. 1. Zülfe: Elif ve lâm gibi harflerin üst sağ taraftaki saçağın adı..

(23) 12 Zemini nebâtî ve helezonî motiflerle süslü celî yazı, Büyük Selçuklulardan itibâren devam eden bir gelenek olup Beylik ve Erken Osmanlı döneminde de örnekleri görülmüş ve bu dönemde son bulmuştur (Günüç, 1996: 190-191). Celî yazı, Selçuklulardan sonra Osmanlılarda Fatih devrine kadar, istif hususunda ise XVII. yy’a kadar “Selçuk Celîsi” etkisinde devam etmekle birlikte yazıda ciddî bir gelişme yaşanmıştır. Celî yazının gelişme tarihinin başlangıcı ortalama 1453, bu tarihten sonra olgunluk (kemâl) devrinin başlangıcı ise 1800 tarihi olarak kabul edilmiştir (Alparslan, 1985: 29)..

(24) 13 III. BÖLÜM III.1. KONYA’DA SELÇUKLU DÖNEMİ YAPI KİTÂBELERİNİN (İNŞATAMİR) HAT SAN’ATI BAKIMINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ (KATALOG). ÖRNEK: 1 III.1.1. II. KILIÇ ARSLAN TÜRBESİ İNŞÂ KİTÂBESİ2 Kitâbedeki Târih Kaydı : Kitâbede târih kaydı mevcud değildir.3 Kitâbenin Şimdiki Durumu: Kitâbe, türbenin doğu tarafında, türbe külâhı etrafında bulunmaktadır. Resim: 1a. 2. 3. Türbe, Konya Alâeddin Câmii’nin avlusunda yer almaktadır. Anadolu’da bilinen on kenarlı tek türbe olan II. Kılıç Arslan Türbesi tuğladan ehrâmî külâhla örtülü yüksek bir yapıdır. Bedeni kırmızımtırak sert bir Sille ve yer yer Gödene taşı ile yapılmıştır. İki katlı olan eserin üst katına iki yönlü ve altışar basamaklı bir merdivenle çıkılır. Kapının altında türbenin mumyalığının, bodrum katının kapısı vardır. Türbenin içinde sekiz sanduka vardır. Sandukaların bir kısmı çini kaplıdır. Çiniler zamanla dökülmüş ve son tamirlerden birinde, sandukalar üzerine rastgele kaplanmıştır. Önder’in araştırmalarına göre türbede şu sultanlar medfundur: Vefat Tarihi 1- Sultan I. Mes’ud (?) 1156 2- II. Kılıç Arslan 1192 3- II. Rükneddin Süleyman 1204 4- I. Gıyâseddin Keyhüsrev 1211 5- I. Alâeddîn Keykubâd 1237 6- II. Gıyâseddin Keyhüsrev 1246 7- IV. Kılıç Arslan 1265 8- III. Gıyaseddin Keyhüsrev (?) 1283 Eserin tarihçesi ve mimâri özellikleri hakkında daha fazla bilgi için bkz. (Konyalı, 1997: 576-584; Önder, 1971: 93-95; Soyman ve Tongur, 1944: 28; Oral, 1957: 48-49; Önkal, 1996: 185-190; Tuncer, 1986: 178182; Aslanapa, 1990: 252). İnşâ kitâbesinin yanı sıra türbe külâhının altında gövdeyi çevreleyen çini zemin üzerinde Âyet el-Kürsî, çininin altında taş zemin üzerinde “cihan melikinin çalışma ve gayretleriyle sultanım onu elde etti” anlamını ifade eden “.....‫ن    ن آ ان  ا   ن و‬....” farsça ibâre yer almaktadır. Bir de türbenin giriş kapısının üzerindeki pencere çerçevesi içinde “Hocend’li Abdu’l-Gaffâr oğlu Yusuf’un eseri. Allah ona ve cümle Müslümanlara mağfiret etsin” anlamlı “ ‫"! ا ﻝ وﻝ‬#‫ اﻝ‬، ‫* ا) (' اﻝ& ر‬+ ,( ) -‫ ”اﻝ‬usta kitâbesi yazılıdır. Önkal, kitâbenin ifâdesinden, türbenin I. Kılıç Arslan henüz hayatta iken yapıldığı, II. Kılıç Arslan 1192 senesinde vefât ettiğine göre türbenin bu tarihten önce inşâ edilmiş olabileceği, kitâbedeki “Rum ve Şam beldelerinin sahibi” ifâdesine istinad edilerek türbenin Malatya’yı hakimiyeti altına aldığı ve son Danişmendli kolunu ortadan kaldırdığı 1178’den sonra yapılmış olabileceği mânâsını çıkarmıştır (Önkal, 1996: 190). Konyalı, birinci kitâbenin son satırındaki sağ olanlar için kullanılan (‫ ا‬.(‫ )ا‬dua cümlesinden türbenin 1156’dan 1192’ye kadar hükümdarlık yapan II. Kılıç Arslan tarafından yaptırıldığını belirtmiştir (Konyalı, 1997: 580)..

(25) 14 Kitâbenin Ölçüleri: Kitâbe yüksek yerde yazılı bulunduğu için elimizde net bir ölçü yoktur. Ayrıca geçtiği kaynaklarda, kitâbenin ölçüleri bulunmamaktadır. Yazının Metni: )‫آ‬2‫ اﻝ‬,0 3 )45-‫اﻝ ك واﻝ‬78 ) -‫م واﻝ‬5:‫) رآ) ا‬+‫اﻝﻥ واﻝ‬.( <=1‫  ن اﻝ‬-‫ اﻝ‬0‫ ر‬1  ‫ ا‬-1 4. ‫ا ﻝ‬.(‫ ا اﻝ ") ا‬C ‫ن ﻥ‬5‫ ? ار‬3 ) ‫د‬1- ) ‫ن‬5‫ ? ار‬3 AB‫ م ااﻝ‬2‫د اﻝوم واﻝ‬5 ‫   ن‬-2. Okunuşu: 1- Emera biimâretihi’s-sultânü’l-muazzam İzzü’d-dünyâ ve’d-dîn rüknü’l-islâm ve’lmüslimîn fahrü’l-mülûk ve’s-selâtîn katilü’l-müşrikîn 2- Sultanü bilâdi’r-rûm ve’ş-şâm ebu’l-fethi Kılıç Arslan bin Mes’ud bin Kılıç Arslan nâsıru emîri’l-mü’minîn e‘azallahü lehu. Anlamı: Bu imâretin yapılmasını, muazzam sultan, din ve dünyanın izzeti, İslâm ve Müslümanların direği, sultanların ve meliklerin iftihar ettiği, müşriklerin katili, Rum ve Şam beldelerinin sultânı, fetihler babası, müminlerin emîrinin yardımcısı, Kılıç Arslan oğlu Mes’ud oğlu Kılıç Arslan emretti. Allah onu aziz kılsın. Dili ve Gramer Özellikleri: Arapça. Yazının Türü: Celî sülüs. Hattatı: Kitâbede ve kaynaklarda hattatı hakkında herhangi bir bilgi mevcut değildir. Malzeme ve Tekniği: Kitâbe, taş üzerine kabartma tekniği ile işlenmiştir. Yazının Hat San’atı Bakımından Değerlendirilmesi: Kitâbenin yarısından fazlası tahrip olduğu için, ancak bir kısmı değerlendirilebilecektir. Bu kısım çerçeve ile birbirinden ayrılmamış iki satırdan oluşmaktadır. Hemen hiç hareke kullanılmamıştır. İki satır, yükseklik olarak dar bir alana sığdırıldığı için sıkışık bir görüntü 4. Kitâbe çok yüksekte ve bazıları çok aşınmış olduğu için bir metin oluşturulamadı. Bu yüzden M.Z. Oral’ın ve H.Önkal’ın okuyuşunu esas alındı. Bkz. (Oral, 1957: 56); (Önkal, 1996: 189). Konyalı da aynı şekilde okumuş fakat birinci satırdaki ()‫( ) رآ‬78) ikinci satırda (AB‫ ) ااﻝ‬ve (‫ ) ﻝ‬kelimelerini kaydetmemiştir. Bkz. (Konyalı, 1997: 580). Soyman, Tongur’un ve Konya Belediyesi’nin hazırlamış olduğu eserde aynı hatalar mevcuttur. Birinci satırda “ <=1‫ “ اﻝ‬kelimesini “<=(:‫ “ ا‬şeklinde yazmışlar ve “)‫آ‬2‫ اﻝ‬,0 3 “ kelimesini kaydetmemişlerdir. İkinci satırda ise “? 3 “ kelimelerini “ ?" 3 “ şeklinde yazmışlardır. Bkz. (Soyman, Tongur, 1944:28); (Konya Belediyesi, 1923: 73)..

(26) 15 arzetmektedir. Harfler ufak yazılmıştır. Dikey harfler, üst satırın harflerine neredeyse değecek pozisyondadır. Buna rağmen cümlelerin okunuşunda güçlük yaşanmamaktadır. Dikey harflerin bazısı sağa bazısı da sola bakmakta, aynı yönlere uzanmamaktadırlar. Dikey harfler kalın başlamış aşağı doğru incelmiş ve kısa yazılmıştır. Zülfeler ise kalın ve toktur..

(27) 16 ÖRNEK: 2 III.1.2. KONYA KALESİ5 TÂMİR KİTÂBESİ6 Kitâbedeki Târih Kaydı: 600/1203 Kitâbenin Şimdiki Durumu: Kitâbe, Konya-Taş ve Ahşap Eserler Müzesi, 872 envanter numarada kayıtlıdır. Resim: 2 Kitâbenin Ölçüleri: 0.82 x 0.84 m. Yazının Metni: ‫ن )   ن‬5‫ ? ار‬3 AB‫) ااﻝ‬+ّ‫ رآ) اﻝّﻥ واﻝ‬-1 :‫َر ا‬5-َ:‫ ا‬:‫ اﻝ'ج ا‬7 G‫ا َ ( رة ه‬-2 ,1‫ اﺡ ) ا‬...8... )+‫ اج اﻝ‬, ّ  -3 N+ B N" O+‫ ر‬0 ................ 9 ………… -4 Okunuşu: 1- Rüknü’d-dünya ve’d-dîn ebu’l-fethi Kılıç Arslan bin Süleyman 2- Emera imâreti hâzâ’l-burcu’l-emîri’l-isfehsalari’l-e 3- cel Sirâcü’d-dîn ……………….. Ahmed bin İsmâîl 5. Konya Kalesi ikiye ayrılır. Bunlardan biri iç kale, diğeri dış kaledir. İç kale, Konya’nın merkezini teşkil eden Alâeddin Tepesi’ni, dış kale ise iç kaleyi de içine alarak şehrin merkezini ve mahallelerini çevrelemektedir. Kaynaklarda, iç kalenin ne zaman yapıldığı hakkında bir bilgi mevcut olmamakla beraber, kalenin inşâsının Romalılara ve Bizanslılara dayandığı belirtilmiştir. (Konyalı, 1997: 121); Önder, 1971: 57; Baykara, 1998: 18-20). İncelemekte bulunduğumuz bu kitâbeye göre iç kaleyi III. Kılıç Arslan onarmıştır. I. Alâeddin Keykûbâd, tahta geçtiği zaman dış tehlikelerden Konya’yı korumak amacıyla dış kalenin inşâsına karar vermiş, Konya’nın etrafını dolaşmış, burç ve bedenlerde kale kapılarının yerlerini tespit ettirmiş, projelerini hazırlatmıştı. 618/1221 yılında tamamlanan kalenin dört kapısı ile birkaç burcu hazineden, diğer 140 burc 140 emir tarafından yaptırılmıştır. Konya kalesi XIX. yy’a kadar ayaktayken bu yüzyılın ikinci yarısında tahribâta uğramış, günümüze hemen hiçbir iz kalmamıştır. Şehabeddin Uzluk Konya’nın 14 kapısını tespit etmiştir. Bunlar: Larende kapısı, Atpazarı kapısı, Telli kapı, Sille kapısı, Aksaray kapısı, Lâdik kapısı, Erdaş kapısı, Çeşme kapısı, Ayaz kapısı, Antalya kapısı, Yeni kapı, İstanbul kapısı, Çaşnigir kapısı, Ayap kapısıdır. Kale hakkında daha fazla bilgi için bkz. (Konyalı, 1997: 121-175); (Önder, 1971: 52-70); (Baykara, 1998: 17-28); (Sarre, 1967). 6 Konyalı, Önder ve Baykara, kitâbenin üzerindeki 600 tarihinden evvel de iç kalenin var olduğunu eski kaynaklara dayanarak ispat ve kabul etmişlerdir. Bu tarihte daha dış kale mevcut olmadığından bu kitâbenin iç kaleye ait olduğunu bildirmişlerdir. İç kale, defalarca kuşatılmış ve bu kuşatmanın sonunda tahrip olmuş, III. Kılıç Arslan zamanında da onarılmıştır. Biz de bu açıklamalar doğrultusunda bu kitâbenin bir tâmir kitâbesi olduğunu kabul ettik. Bkz. (Konyalı, 1997: 122-123); (Önder, 1971: 58); (Baykara, 1998: 19). 7 Kitâbede “hâzâ”dan sonra gelmesi gereken “elif” yazılmamıştır. Duran “‫ا‬G‫ “ ه‬şeklinde kaydetmiştir. Bkz. (Duran, 2001: 33). 8 Bu kısım tam okunamamaktadır. 9 Bu kısım kırıktır..

(28) 17 4- …………………..tarîh sene(te) sittimie. Anlamı: Dinin ve dünyanın rüknü, fetihler babası, Süleyman oğlu Kılıç Arslan (zamanında) bu burcu Sipehsalar Emîri İsmail oğlu Sirâcü’d-dîn Ahmed10 ……… 600 senesinde yaptırdı. Dili ve Gramer Özellikleri: Arapça Yazının Türü: Celî sülüs11 Hattatı: Kitâbede ve kaynaklarda hattatı hakkında herhangi bir bilgi mevcut değildir. Malzeme ve Tekniği: Yazı, mermer üzerine, kabartma tekniği ile işlenmiştir. Yazının Hat San’atı Bakımından Değerlendirilmesi: Kitâbe, üç cetvelle dört satıra ayrılmıştır. Bu cetveli diğer kitâbelerdeki cetvellerden ayıran hususiyeti, birbirinin üstünden atlayarak devam eden iki iplikten oluşmasıdır. Kitâbenin sağ ve sol üst kısım altları sol ve orta kısım maalesef kırılmış, yazılar da zamana yenik düşerek tahrip olmuştur. Genel olarak yazılar ne çok girift ne çok geniş; ne çok iri ne de çok ufaktır. Yazının kalem kalınlığı bulunduğu mekâna uyum sağlamıştır. Hemen hemen çoğu harflerin noktaları mevcuttur. Hareke olarak “üstün, şedde ve ötre” kullanılmıştır. “Şedde”, birinci satırda, “ötre” ise üçüncü satırdadır. Birinci satırdaki çanaklı “cim” harfleri normal boyutlarda, ikinci ve üçüncü satırdaki “cim” harfleri ise biraz daha büyük yazılmıştır. İkinci satırın sonundaki “lâmelif”, üçüncü satırda bulunan “ahmed” kelimesinin “dal” harfi ve satır sonundaki “lâm” harfi, olduğundan büyük yazılmıştır. Dikey harfler, kalın başlayıp aşağı doğru incelerek son bulmuştur. Zülfeler ise kalın ve toktur.. 10 11. Sirâcü’d-dîn Ahmed Danişmendoğullarından İsmail’in oğludur. Bkz. (Konyalı, 1997: 153). Konyalı, “sülüs” şeklinde ifâde etmiştir. Bkz. (Konyalı, 1997: 153)..

(29) 18 ÖRNEK: 3 III.1.3. KINACI MESCİDİ12 İNŞÂ KİTÂBESİ13 Kitâbedeki Tarih kaydı: 604/1207 Şevval ayı. Kitâbenin Şimdiki Durumu: Mescidin giriş kapısının sağ tarafında bulunan pencerenin üst kısmında bulunmaktadır. Resim: 3 Kitâbenin Ölçüleri: Yazının Metni: ‫ م‬+‫! ا‬8 Q ( 14 )" P‫ ا اﻝ‬- -1 ‫=<  ث اﻝﻥ‬1‫  ن اﻝ‬-‫ اﻝ‬-2 1‫ ار‬N" ‫! ال‬8 )+‫ واﻝ‬-3 ‫د‬# ‫) "آ ن‬+B‫ آ‬+ U‫ و‬-4 *+. 15. ) -5. Okunuşu: 1- Mescidü emîri’l-mü’minîn alâ fî eyyâmi 2- Es-sultâni’l-muazzam Gıyâsü’d-dünyâ 3- Ve’d-dîn fî şevval sene (te) Erbaa 4- Ve sittimie kemterîn-i Bendegân Mahmud 5- Bin Yusuf. 12. Mescid, Mihmandar Mahallesi’nde Kınacı sokağı çıkmazının sağ köşesindedir. Mescid, 1942 yılında mahallenin hayır severlerinin yardımı ile yeniden yaptırılmıştır. Bkz. (Konyalı, 1997: 440). 13 Mescid, yeniden yaptırılırken son cemaat yerinde bulunan mermer bir kitâbe taşı mabedin batı duvarına aşağıdan okunamayacak şekilde yerleştirilmiş, kenarına da çimentodan bir çerçeve yapılmış, yazının bir kısmının üstü de çimento ile sıvanmıştır. İ.H.Konyalı 1943 yılında kitâbenin mühim bir kısmını meydana çıkarmıştır. Bkz. (Konyalı, 1997: 440). ayrıca; İ.H.Konyalı bu kitâbe taşının bu mescide ait olup olmadığının kesin olarak bilinmediğini belirtmiştir. Bkz. (Konyalı, 1997: 444). 14 “ )" P‫ “اﻝ‬şeklinde yazılması gereken kelime “ ) P‫ “ اﻝ‬şeklinde yazılmıştır. 15 İ.H.Konyalı’nın belirttiğine göre; iki kelime arasında bulunan ()‫ ) ا‬kelimesinin hemzesi düşer. Yalnız satır başında bulunursa yazılır. O halde beşinci satırın başında bulunan ()) kelimesi ()‫ ) ا‬şeklinde yazılmalıydı. Bkz. (Konyalı, 1997: 441)..

(30) 19 Anlamı: Mescid, mü’minlerin emîri, muazzam sultan I. Gıyasü’d-dîn Keyhüsrev tarafından 604 yılının şevval ayında Kemterîn-i Bendegân Yusuf oğlu Mahmud’a16 yaptırılmıştır. Dili ve Gramer Özellikleri: Arapça Yazının Türü: Celî sülüs17 Hattatı: Kitâbede ve kaynaklarda hattatı hakkında herhangi bir bilgi mevcut değildir. Malzeme ve Tekniği: Yazı mermer üzerine, kabartma olarak işlenmiştir. Yazının Hat San’atı Bakımından Değerlendirilmesi: Kitâbe çerçevelenmemiş beş satırdan oluşmaktadır. Satırlar çerçeveyle ayrılmadığı için cümleler girift gözükmektedir. Kitâbe, erken devre ait olduğu için yazı hususiyetleri açısından ibtidâî özellikler taşımaktadır. Dikey harflerin kısa ve kalın olması, bazılarına zülfe konulup bazılarına konulmaması, yazı içinde tekrarlanan harflerin birbirine benzememesi (üçüncü satırdaki “vav” harfleri) bu özellikler içinde sıralanabilir. Ayrıca ikinci satırda bulunan “‫ “ ث‬harfi yarım yazılmış, dördüncü satırdaki “kef” harfinin sereni kıvrımlı ve kısa yazılmıştır. Beşinci satırda bulunan “*+ ) “ kelimesi dördüncü satırla neredeyse iç içedir. Kitâbede çoğu harfler noktalanmamıştır. Hareke olarak “üstün”, tezyîn işâreti olarak da “tirfil” kullanılmıştır. Tirfil, birinci satırda “- ” ve ikinci satırda “‫  ن‬-‫ ”اﻝ‬kelimelerinde bulunan “sin” harfinin üstündedir.. 16. Konyalı, kitâbede kendisi için (Kemterîn-i bendegân) terkîbini kullanan Mahmud’un; Selçuk Sarayı teşkilâtına mensup olduğu veyâhut bu hânedânın muhibleri, hâdimleri arasında bulunduğu ayrıca Danişmendoğulları hükümdarlarından Yağıbasan’ın oğlu Muzaffered-dîn Mahmud olduğu ihtimâlini belirtmiştir. Daha geniş bilgi için bkz. (Konyalı, 1997: 444). 17 Konyalı, “Selçuk sülüsü” şeklinde tanımlamıştır. Bkz. (Konyalı, 1997: 440)..

(31) 20 ÖRNEK: 4 III.1.4. KIZILÖREN HANI18 İNŞÂ KİTÂBESİ Kitâbedeki Tarih Kaydı: 604/1207 Kitâbenin Şimdiki Durumu: Hanın kışlık kapısının üzerinde bulunmaktadır. Resim: 4 Kitâbenin Ölçüleri: 0,80 x 1,20 m. Yazının Metni: ‫َ=َ<  ث اﻝﻥ‬1‫  َن اﻝ‬-‫ اﻝ‬N‫ دوﻝ‬Q8 -1 ‫ رة‬1‫ اﻝ‬G‫ ه‬-2 ‫ م د‬+‫ ا‬Q8 ‫ اﻝ ط‬-3 ‫  ن اﻝ' و‬-‫ اﻝ‬N‫ وﻝ‬-4 ) ‫و‬-7‫ آ‬AB‫ ا اﻝ‬#'‫ اﻝ‬-5 )" P‫ ا اﻝ‬C ‫ن ﻥ‬5‫ ? ار‬3 -6 ................................. -7 ................................. -8 19. + B‫ ار و‬................... -9. Okunuşu: 1- Fî devleti’s-sultâni’l-muazzam Gıyâsü’d-dünyâ 2- Haze’l-imâreti 3- Er-ribâti fî eyyâmi de 4- vleti’s-sultâni’l-berri ve’ 5- l-bahri ebu’l-fethi Keyhüsrev bin 6- Kılıç Arslan nâsıru emîri’l-müminîn 7- ……………………….. 18. 19. Han; Konya-Beyşehir yolu üstündedir. Halk arasında Hanönü Hanı olarak da bilinen bu hanın iç, dış duvarları, kemerleri ve tonoz kubbeleri tamamen muntazam kesme taşla yapılmıştır. Yazlık ve kışlık kısımdan oluşmaktadır. Han; 604 H., 1207 M. yılında I. Gıyasü’d-dîn Keyhüsrev’in ikinci defaki hükümdarlığı zamanında yapılmıştır. Daha fazla bilgi için bkz. (Konyalı, 1997:1038-1041); (Aslanapa, 1991: 272). Kitâbe okunamayacak kadar fazla harap olduğu için Konyalı’nın okuyuşu esas alınmıştır. Bkz. (Konyalı, 1997:1040).İkinci satırda bulunan “hâzâ”nın sonunda bulunması gereken (he) harfi kitâbeye yazılmamıştır..

(32) 21 8- ………………………… 9- ………………… erbaa ve sittimie Anlamı: Bu ribat mâmuresi deniz ve karanın sultânı, müminlerin emîrinin yardımcısı, fetihler babası Kılıç Arslan oğlu Keyhüsrev zamanında 604 yılında yapılmıştır. Dili ve Gramer Özellikleri: Arapça Yazının Türü: Celî sülüs20 Hattatı: Kitâbede ve kaynaklarda hattatı hakkında herhangi bir bilgi mevcut değildir. Malzeme ve Tekniği: Yazı, mermer üzerine, kabartma tekniği ile işlenmiştir. Yazının Hat San’atı Bakımından Değerlendirilmesi: Kitâbe, çok tahrip olduğu için yazı hususiyetlerini anlayabilmek mümkün değildir. Birinci satır, kitâbenin çevresine yarım ay şeklinde yazılmıştır. İlk üç satırından anlaşılabildiği kadarıyla hareke olarak “üstün” kullanılmıştır. Dikey harfler önceki kitâbelerde târif edildiği gibi kalın başlayıp incelerek son bulmuştur. Zülfeler de kalın ve toktur.. 20. Konyalı, “sülüs” şeklinde tanımlamıştır. Bkz. (Konyalı, 1997: 1040)..

(33) 22 ÖRNEK: 5 III.1.5. DOKUZUN HANI21 İNŞA KİTÂBESİ22 Kitâbedeki Târih Kaydı: 607/1210 Muharrem ayı. Kitâbenin Şimdiki Durumu: Han’ın giriş kapısının üzerinde bulunmaktadır. Resim: 5a-b-c Kitâbenin Ölçüleri: Asıl kitâbe 1,60 x 1,10 m. ebadındadır. Kitâbenin üstündeki parça ise 0,33 x 0,39 m. ebadındadır. Yazının Metni: ‫ ا‬Q ( U ‫آ‬0 -1 ‫\  ن‬-‫ اﻝ‬U‫ م دوﻝ‬+َ‫! ا‬8 َ‫ا اﻝَ ط‬G‫ (َِ رة ه‬-2 ‫ن‬5‫ ? ار‬3 ) ‫و‬-7‫ آ‬AB‫) ااﻝ‬+‫=<  ث اﻝُﻥ واﻝ‬1‫ اﻝ‬-3 N‫! رﺡ‬ َ ‫َ ج اﻝ‬B#ُ‫* اﻝ_ اﻝ‬1`‫َ' اﻝ‬1‫َ ﺡ' اﻝ‬C )" P‫ ا  اﻝ‬C ‫ ﻥ‬-4 0 !ِ8 ‫ ن‬G‫  اآ‬:‫ ا‬23ِa  ) <‫ اَه‬Q ‫ ﺡ‬Q‫َ ﻝ‬10  ِ ‫ ا‬-5 )‫ ن ) (َ'اﻝﺡ‬b( ,َ( َ+ B ‫ َ' و‬N"َ ‫م‬# O+‫ ر‬-6 Okunuşu: 1- Tevekkeltü alâllah 2- Imâretü hâzâ’r-ribât fî eyyâmi devleti’s-sultâni’ 3- l-muazzam Gıyâsi’d-dünyâ ve’d-dîn ebu’l-fethi Keyhüsrev bin Kılıç Arslan 4- Nasıri emîri’l-mü’minîn sâhibe’l-abdü’d-daîfü’l-fakîrü’l-muhtâc ilâ rahmeti’ 5- llâhi teâlâ hacı İbrahîm bin Ebu-bekri’l-emîri İğdişân fî tâ 6- rîh Muharrem sene (te) seb’ın ve sittimie amile Osman bin Abdurrahman. 21. 22. 23. Han, Konya’nın 24 kilometre kuzeyinde İstanbul-Kadınhanı yolu üzerindeki Dokuz Mahallesi, Yeni İstanbul Caddesi’ndedir. Kitâbeye göre Han; I. Gıyâseddin Keyhüsrev zamanında Emîr-i İğdişan Ebubekir oğlu Hacı İbrahim tarafından 607 yılında Abdurrahman oğlu Osman’a yaptırılmıştır. İğdişler adıyla da bilinen bu han, mütevazı olup yazlık ve kışlık kısımlardan oluşmaktadır. Yazlık kısmı, tamamen yıkılmıştır. Daha fazla bilgi için bkz. (Konyalı, 1997:1028-1032); Soyman ve Tongur, 1944: 122); (Duran, 2001: 33,34). Kitâbe, üç parça malzeme üzerine yazılmıştır. Birinci satır, küçük bir parça üzerine; ikinci, üçüncü ve dördüncü satır ayrı bir parça üzerine; beşinci ve altıncı satırda ayrı bir parça üzerine yazılmıştır. Konyalı, birinci, ikinci ve üçüncü satırın yazıldığı taşın eski bir mimarî eserden alındığını belirtmiştir. Bkz. (Konyalı, 1997: 1028). Kitâbeye “a‫ “ا‬isminin ilk harfi olan “elif” yazılmamıştır. Konyalı ve Duran, “a‫ “ا‬şeklinde kaydetmişlerdir. Bkz. (Konyalı, 1997: 1028); (Duran, 2001: 34)..

(34) 23 Anlamı: Allah’a tevekkül ediyorum. Bu Ribat’ın24 yapılışı, muazzam sultân fetihler babası, müminlerin emirinin yardımcısı Gıyâsi’d-dünyâ ve’d-dîn ebü’l-feth Kılıç Arslan oğlu Keyhüsrev’in saltanatı günlerindedir. Sahibi, Allah’ın rahmetine muhtaç, fakir ve zayıf kul, Emîr-i İğdişân25 Ebubekir oğlu Hacı İbrahim’dir. 607 Muharrem ayında, Abdurrahman oğlu Osman yapmıştır. Dili ve Gramer Özellikleri: Arapça Yazının Türü: Celî sülüs Hattatı: Kitâbede ve kaynaklarda, hattatı hakkında herhangi bir bilgi mevcut değildir. Malzeme ve Tekniği: Kitâbe üç ayrı parça taş üzerine, kabartma tekniğiyle işlenmiştir. Yazının Hat San’atı Bakımından Değerlendirilmesi: Kitâbe, üç ayrı taş üzerine yazılmıştır. Birinci satır ayrı bir taştadır. Bu yazı, satır hâlinde değil de bir form içine istif edilerek yazılmıştır. Bu satırda bulunan “lafzatullah” gelişen istif anlayışına uyum sağlayarak üst kısımda yerini almıştır. “U ‫آ‬0 “ kelimesinde bulunan “kâf” harfi, alışık olunmayan şekilde arası açık (. ), “Q ( “ kelimesindeki “ye” harfi ise. “ya-yı ma’kûs” şeklinde yazılmıştır. Hareke olarak “üstün” kullanılmıştır. İkinci taş üzerinde, iki cetvelle ayrılmış üç satır bulunmaktadır. Harflerin ölçülerinde bazı nisbetsizlikler mevcuttur. Birinci satırda “‫ا‬G‫ “ه‬kelimesinde bulunan “zâl” harfi, “‫ م‬+‫“ا‬ kelimesinde bulunan “ye” harfi, “‫  ن‬-‫ “اﻝ‬kelimesinde bulunan “nun” harfi normal ölçüsünden daha büyük yazılmıştır. Birinci satırdaki “Q8“ ya-yı ma’kûs şeklinde yazılmıştır. İkinci satırda bulunan “)+‫ “واﻝ‬kelimesindeki “vav” harfi gözsüz yapılmış, “dâl” kendinden sonra gelen harfle birleşmemesi gerektiği halde “ye ve nun” harfiyle birleşmiştir “ “ 24. 25. ”. Yine aynı satırda geçen “‫و‬-7‫ “آ‬kelimesindeki “kâf” harfinin sereni. “ şeklinde yazılmıştır. Üçüncü satırda “'‫ ﺡ‬C” kelimesinde bulunan “sad” harfi dişli Ribat: İslam imparatorluğunun kara ve deniz hudutlarının mühim noktalarında yapılan, mücâhitlerin barındığı, dîni karakterleri olan ve bir kervansaray vazifesini de gören müstahkem mevkilere verilen isim. Ribatlar, mürekkep fonksiyonların icâbı olarak bir surla kuşatılmış; bir mescit, müteaddit odalar, anbarlar, ahırlar, sarnış…ve aynı zamanda gözcü kulesi vazifesini gören bir minâreyle teçhiz edilmişlerdir. Bkz. (Yetkin, 1959: 479). İğdişler, Konya şehrinde halkın ve ordunun yiyecek ve mal ihtiyacını temin eden kişilerdir. Ancak bunlar küçük iş ve üretimle meşgul olmayıp, daha büyük mikyasda mal üretir veya dışarıdan getirirlerdi. Yiyecek için koyun, askeri ihtiyaç için at beslemek, bunların işi olup gerektiğinde ticâret yapıp, dışarıdan mal veya eşya getirirler, bunun için de ticâretin kolaylaşması maksadıyla yollar üzerinde hanlar yaptırırlardı. Emîr-i İğdişân’da bu teşkilâtın başındaki kişidir. Daha fazla bilgi için Bkz. (Baykara, 1998: 90)..

(35) 24.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bursa Millî Eğitim müdürü bulunduğu sırada bıı vilâ­ yet milli eğitiminin İslahı ile ilgili olarak hazırlayıp zamanın Millî Eğitim Bakanlığılın

Bu yüzden benim di¤er fliflmanlara nazaran çok daha dikkatli olmam gerekiyor; çün- kü fliflmanl›k gibi dertlerin ço¤u gençlik ça¤lar›nda bafllar. Zaten her

Most generally, they stress the importance of a reliable auditory input, one that provides consistent information on the salient acoustic cues subserving speech (Kuhl,

Nous allons nous rencontrer ce soir au Kurfürstendam avec les Süleyman Sirri, et nous prendrons notre repas ensemble.. Il paraît qu.Emin est très occupé avec

Bu çalışmada, yığma duvarların mikro model ile analizinde 3 boyutlu sabit doğrultulu yayılı çatlak modelinin etkinliği incelenmiştir. Duvarın harç ve tuğla

Mustafa Reşid Paşa oğlu Ali Galip Paşayı Osmanlı hanedanından Fatma Sultan ile evlendirirken önce yalıyı 250 bin altına saraya sat­ mış sonra da genç

Yayım âleminde çok defa yazarların yarattıktan birta­ kım kahramanların ölmesine okuyucular razı olmazlar.. Nitekim meşhur tngiliz yazan Conan Doyle’nin kahramanı

ka şiirlerinde hep kısayı aradı. Bir gün de onu yüzüne karşı avi dikten istifa etmişti. Kendi beğenmek istedim. zırı haksız yere onun derecesi­ ni