• Sonuç bulunamadı

Kolorektal Karsinogenez

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kolorektal Karsinogenez"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

K

Ko

ollo

orre

ek

ktta

all K

Ka

arrssiin

no

og

ge

en

ne

ez

z

Berna SAVAfi, Hilal ER‹NANÇ, Sibel PERÇ‹NEL, Arzu ENSAR‹

Ankara Üniversitesi T›p Fakültesi, Patoloji Ana Bilim Dal›, Ankara

G‹R‹fi

Kolorektal karsinomalar, Bat›’da, akci¤er ve meme karsinomalar›ndan sonra en s›k ölüme neden olan malignite grubunu oluflturmakta ve insidans› birçok ülkede art›fl göstermektedir (1). Kolorektal kanserde befl y›ll›k yaflam flans› yaklafl›k %40 kadard›r. Kolo-rektal kanser tedavisinde baflar› elde edilebilmesi için erken tan›nmas›, bunun için de kolorektal karsi-noman›n prekürsör lezyonlar›n›n bilinmesi ve kolo-rektal karsinogenez modelinin anlafl›lmas› gerek-mektedir. Bu yaz›da, kolorektal karsinogenezin iki farkl› geliflim modeli üzerinde durulacakt›r. Bu ba¤-lamda, her iki modelin öncü lezyonlar›n›n morfolo-jik de¤erlendirmesi, kolorektal intraepitelyal neopla-zi kavram› ve herediter sendromlar ayr› ayr› tart›fl›la-cakt›r.

K

KOOLLOORREEKKTTAALL KKAARRSS‹‹NNOOGGEENNEEZZ

Kolorektal karsinogenezde genomik instabilitenin ti-pine ba¤l› olarak iki farkl› moleküler geliflim modeli tan›mlanm›flt›r (2, 3): 1. kromozomal instabilite ara-yolu ve 2. DNA mikrosatellit instabilite araara-yolu. Ko-lorektal karsinogenezdeki bu geliflim modellerinden ilkinde çeflitli onkogen ve tümör süpressör genlerde görülen seri mutasyonlar›n ard› ard›na kümülasyonu sonucu kromozomal instabilite ortaya ç›kmaktad›r.

Bu arayolda, moleküler de¤ifliklere tan›mlanabilen bir dizi morfolojik de¤iflik efllik etmekte ve lezyonla-r›n progresyonu sonucu kolorektal karsinoma gelifl-mektedir. En erken lezyon lokalize epitelyal prolife-rasyonlar fleklindedir (4). Bunu, küçük adenoma olu-flumu ve daha sonra bunlar›n büyümesiyle displastik de¤iflikliklerin ortaya ç›kmas› ve sonunda da invaziv kanserin geliflimi izlemektedir (5). Bu modele ade-noma-karsinoma sekans› ad› verilmifltir ve ilk olarak Fearon and Vogelstein taraf›ndan 1990 y›l›nda ta-n›mlanm›flt›r (6). Bu konsepte göre, APC tümör sup-resör gende görülen mutasyon adenom geliflimi bo-yunca erken dönemde yer almakta, daha sonra ade-nomatöz evre boyunca k-ras mutasyonu, maligniteye geçiflte ise p53 mutasyonu ve kromozom 18q deles-yonundan söz edilmektedir. APC’deki germ-line mutasyonlar Familyal Adenomatöz Polipozis send-romuna yol açarken, sporadik kolorektal karsinomla-r›n %80’inde APC’de somatik mutasyon saptanm›fl-t›r. Bu model tan›mland›ktan sonra geçen süre içinde baflka mutasyonlar da tan›mlanm›flt›r. Ancak baz› ge-netik de¤iflikliklerin sekansda hemen daima ve belli aflamalarda yer ald›¤› izlenirken baz›lar›n›n ise se-kansda daha de¤iflken olarak yer ald›¤› görülmüfltür. Günümüzde kolorektal karsinogenezde alternatif arayollar›n varl›¤› da araflt›r›lmaktad›r.

G

(2)

‹kinci arayol ise DNA mismatch onar›m genlerinde-ki genetik bozukluklar nedeniyle oluflan mikrosatel-lit instabimikrosatel-litesi üzerinden gerçekleflmektedir. Burada da çeflitli gen mutasyonlar›n›n akümülasyonu söz ko-nusudur ancak etkilenen genler farkl›d›r ve adeno-ma-karsinoma sekans›ndan farkl› olarak bu genetik de¤iflikliklerin tam karfl›l›¤› olabilecek morfolojik de¤ifliklikler henüz tam olarak idantifiye edilmemifl olmakla birlikte, son y›llarda, “serrated” morfolojiye sahip öncü lezyonlar›n karsinoma ilerleyebilecekleri ileri sürülmektedir (7, 8).

DNA “mismatch repair” genler (MMR) spontan mu-tasyonlar sonucu DNA’da oluflan uyumsuz baz çifti eflleflmelerini belirler ve hatan›n tespit edilmesinden sonra ortadan kald›r›lmas› ve düzeltilmifl nükleotidin yerlefltirilmesinden sorumludur. DNA “mismatch re-pair” genler replikasyon boyunca do¤ru DNA sente-zinin sa¤lanmas›nda rol alarak genomun stabilizas-yonunu sa¤larlar. Etkin MMR gen aktivitesinin yok-lu¤unda mikrosatellit instabilite (MSI) gözlenir. DNA onar›m genlerindeki germline mutasyonlar “Herediter Non Polyposis Colorectal Cancer” (HNPCC)’e neden olurken, somatik mutasyonlar sporadik kolorektal kanserlerin %10-15’inde görül-mektedir (3, 9). MSI gösteren tümörlerin farkl› kli-nik özellik gösterdi¤i saptanm›flt›r. Bu tümörler proksimal kolonda lokalizedir, genellikle musinöz

veya andiferansiye özelliktedir. Stromalar›nda belir-gin lenfositik infiltrasyon bulunmaktad›r ve mikrosa-tellit stabil tümörlere göre daha iyi prognoz gösterir-ler. Özellikle sa¤ kolonda lokalize baz› hiperplastik poliplerin bu tümörlerin öncü lezyonlar› olabilecek-lerine iliflkin son y›llarda literatürde birçok çal›flma yer almaktad›r. Bu arayolda da hiperplastik polip, serrated adenoma ve müsinöz karsinoma fleklinde geliflebilecek bir morfolojik spektrumun bulunabile-ce¤i düflünülmektedir.

A

Addeennoommaa--KKaarrssiinnoommaa SSeekkaannss›› vvee PPrreekküürrssöörr L Leezzyyoonn--llaarr

Kolorektal karsinogenezin genetik de¤iflikliklerin akümülasyonu ile normal mukozadan karsinomaya do¤ru ilerleyen farkl› morfolojik de¤iflikliklere yol açarak farkl› lezyonlar›n geliflimi ile karakterli bir süreç oldu¤u kabul edilmektedir. Histolojik gözlem-ler sonucunda ço¤u kolorektal kanser olgusunda mu-kozada normal epitel-adenomatöz epitel-adenomatöz displazi ile karakterli giderek ilerleyen bir sekans ol-du¤u gösterilmifltir (fiekil 1) (2, 6, 9). Kolorektal kar-sinomlar›n büyük k›sm›n›n bu sekans üzerinden ge-liflti¤i kabul edilmektedir. Adenoma-karsinoma se-kans›nda tan›mlanm›fl en erken morfolojik prekürsör lezyon “aberrant kript oda¤›”d›r (4, 10).

A

Abbeerrrraanntt KKrriipptt OOddaa¤¤›› ((““AAbbeerrrraanntt CCrryypptt FFooccii””:: AACCFF))::

Kolorektumda epitelyal neoplazinin en erken

(3)

lojik prekürsörü olarak kabul edilen ACF’›n normal kolon mukozas› ve adenomatöz polip aras›nda bir geçifl lezyonu oldu¤u düflünülmektedir (4, 10). Kolo-rektal karsinogenezdeki rolü, baz› ACF’lerde displa-zinin ve kolorektal kanserde gözlenen baz› genetik ve epigenetik de¤iflikliklerin (APC de¤ifliklikleri, K-ras mutasyonlar›, MSI ve p16 geni ve di¤er CpG adalar›n›n metilasyonu gibi) saptanmas› ile destek-lenmektedir. ‹lk olarak azoxymetan verilmifl s›çan-larda metilen mavisi ile boyal› mukozal tabakan›n mikroskopik muayenesi veya “magnifying” endos-kopla ya da kromoendoskopi ile azalm›fl musin içeri-¤i ile birlikte normale göre daha genifllemifl, kal›nlafl-m›fl ve koyu boyankal›nlafl-m›fl kriptler fleklinde tan›mlan-m›flt›r. ACF tek bir kript ya da 200 veya daha fazla kriptten oluflabilir. Yüzey düz ya da hafif kabar›k olabilir. Mikroskopik olarak ise Hiperplastik (hete-roplastik/nondisplastik), Displastik ve Mikst tipleri vard›r. ACF’›n %65-95’inin hiperplastik özellikte oldu¤u bildirilmektedir. Displastik ACF, FAP olgu-lar›nda sporadik kolorektal kanserlere göre daha s›k görülmektedir.

A

Addeennoommaa::Kolorektumda neoplastik polipler, epitel-yal proliferasyon ve prolifere epitelde displazi gelifli-mi ile karakterizedir ve adenomatöz polip veya ade-noma olarak adland›r›l›rlar (5). Adeade-nomatöz polipler gerçek neoplastik lezyon olup, karsinoma prekürsö-rüdürler. Kolorektal karsinomalar›n büyük ço¤unlu-¤unun adenomatöz poliplerden geliflti¤i düflünül-mektedir. Kolorektal adenokarsinoma prevalans› yüksek olan ülkelerde kolonik adenomatöz polip prevalans›n›n da yüksek olmas›, adenomatöz polip geliflen hastalarda kolorektal karsinoma geliflimi ris-kinin artmas›, adenomatöz poliplerin karsinomalara göre daha genç yafl grubunda görülmesi, kolonosko-pik polipektomi yap›lan hastalarda kolorektal kanser insidans›nda azalma bildirilmesi gibi bulgular da bu-nu desteklemektedir. Adenomatöz polip prevalans› 40 yafl öncesi yaklafl›k %20-30 iken, 60 yafltan sonra %40-50’dir (11). Kad›n ve erkeklerde eflit oranda iz-lenir. Adenomatöz polipler histolojik olarak epitelde hiperselülarite, hiperkromatik nükleus, de¤iflik dere-celerde stratifikasyon ve polarite kayb› ile karakter-lidir (5, 11).

T

Tüübbüülleerr AAddeennoommaa ((TTAA))::Genellikle protrude, sferik ve pedünküle ya da non-protrude (“flat”) olurlar. Mikroskopik olarak displastik glandüler komponent luminal yüzeyin en az %80’ini kaplar. Sapl› TA’da sap, normal kolon mukozas›ndan oluflur, adenoma-töz epitel ise polibin bafl k›sm›nda yer al›r. Nadiren çaplar› 2,5 cm’yi geçebilir.

V

Viillllöözz AAddeennoommaa ((VVAA)):: Tipik olarak sesildirler ve 10 cm gibi büyük çaplara ulaflabilirler. Mikroskopik olarak displastik glandüler epitelle döfleli ince villöz projeksiyonlar luminal yüzeyin %80’inden fazlas›n› kaplar. Villöz projeksiyonlar normal kolorektal mu-kozan›n iki kat›ndan daha fazla yüksekliktedir.

T

Tüübbüülloovviillllöözz AAddeennoommaa ((TTVVAA)):: Tübüler ve villöz komponentlerin %80/%20 ile %20/%80 aras›ndaki oranda birarada bulunmas›yla tan›mlan›r.

““SSeerrrraatteedd”” nneeooppllaazzii sseekkaannss›› vvee pprreekküürrssöörr lleezzyyoonnllaarr

“Serrated” neoplazi sekans›ndaki prekürsör lezyon-lar “serrated” arkitektüre sahip bir polip spektrumun-dan oluflmaktad›r ve bu nedenle bu poliplere “serra-ted” polipler ad› verilmifltir. ‹lk olarak Longacre ve Fenoglio-Preiser kolorektumda 3 tip “serrated” polip tan›mlam›fllard›r: hiperplastik polip, mikst hiperplas-tik-adenomatöz polip ve “serrated” adenoma (12).

H

Hiippeerrppllaassttiikk PPoolliipp ((HHPP)):: S›kl›kla rektum yerleflimli benign epitelyal proliferasyonlard›r. Sigmoid kolon-da kolon-da bulunabilirler. Proksimal kolonkolon-da kolon-daha az göz-lenirler. Ço¤u hiperplastik polip 3-6 mm boyutunda-d›r. Boyut nedeniyle s›kl›kla semptomsuzdur. Kolo-noskopi s›ras›nda insidental olarak tespit edilirler. Hiperplastik polip insidans› yafl ile iliflkili olup, 40 yafltan sonra insidans› artar. Makroskopik olarak çevre mukoza ile ayn› renkte ya da daha soluk görü-len, küçük konveks yap›dad›r. Nadiren pedinküllü olabilir. Mikroskopik olarak iyi diferansiye goblet hücreleri ve absorbtif epitel ile döfleli, dar lamina propria ile birbirinden ayr›lan çok say›da kript içerir-ler. Genel olarak premalign lezyon olarak kabul edil-memelerine karfl›n, baz› subtiplerinin özellikle “ser-rated” neoplazi spekrumunda yer alabileceklerini gösteren çal›flmalar literatürde giderek artmaktad›r (fiekil 2).

(4)

SSeessiill ““sseerrrraatteedd”” PPoolliipp//aaddeennoommaa:: “Tehlikeli” hiperp-lastik polip konsepti ilk olarak Torlakovic ve Snover taraf›ndan ortaya at›lm›flt›r (12). Bu araflt›r›c›lar, Hi-perplastik Polipozis Sendromunda görülen hiperp-lastik poliplerin konvansiyonel hiperphiperp-lastik polipler-den farkl› oldu¤unu ve sendromun “serrated” apolipler-deno- adeno-matöz polipozis olarak adland›r›lmas› gerekti¤ini öne sürmüfllerdir. Bu varyant hiperplastik polipler, büyük çapl›, afl›r› “serration” gösteren, kript dilatas-yonu, horizontal kript bulunduran, subepitelyal kal›n kollagen band›n bulunmad›¤›, müsin sekresyonu art-m›fl, hiperprolifere ve endokrin hücre içermeyen po-lipler olarak tan›mlanm›flt›r. Daha sonraki çal›flmala-r›nda, bu lezyonlar›n tüm “serrated” poliplerin %18’ini oluflturduklar›n› göstermifllerdir. Bu neden-le, bu poliplere hiperplastik polip yerine sesil “serra-ted” adenoma ad›n›n verilmesini önermifllerdir. Sesil “serrated adenoma”n›n karakteristik özellikleri flun-lard›r: kript bazalinde afl›r› “serration”, yüzeyde vil-löz/papiller yap›n›n artmas›, kript dallanmas›nda ar-t›fl, horizontal kript yerleflimi, kript dilatasyonu, epi-tel/stroma oran›nda art›fl (> %50), kript proksimalin-de mitoz ve sitolojik atipi varl›¤› (büyük veziküler nükleus ve belirgin nükleolle karakterize), müsin ya-p›m›nda art›fl. Bu kriterlerden 4 ya da daha fazlas›n›n

bulunmas› durumunda hiperplastik polip varyant›; sesil “serrated” adenoma olarak de¤erlendirilmeleri önerilmektedir. Bu görüfllere destek olacak flekilde, daha sonraki y›llarda da, sa¤ kolon yerleflimli hiperp-lastik poliplerin MSI olan kolorektal adenokarsino-malarla iliflkisini gösteren kan›tlar elde edilmifltir.

““SSeerrrraatteedd”” AAddeennoommaa ((SSAA))::Di¤er adenomatöz polip-lere göre oldukça yeni tan›mlanm›fl antitelerdir (14-17). Morfolojik olarak yap›sal özellikleri hiperplas-tik poliplere benzerlik gösterirken, sitolojik özellik-leri adenomatöz poliplere benzemektedir. ‹nsidans› %0,6-1,3 olarak bildirilmifltir. Makroskopik olarak sapl› veya sesil olabilirler. Ortalama çap 2-10 mm aras›nda bildirilmifltir. Mikroskopik olarak küçük büyütmede kript epitelinde testere difli benzeri ”ser-rated” görünüm dikkati çeker, ancak hiperplastik po-liplere k›yasla kriptler daha elonge, dilate görünüm-de ve daha kompleks dallanma gösterirler. Sitoplaz-mik eozinofili dikkat çekicidir. Büyük büyütmede, kriptleri döfleyen stratifiye epitel daha immatür ve displastiktir ve nükleuslar daha elonge olup, belirgin nükleol ve atipi içerirler. Özellikle kriptlerin luminal k›sm›n› döfleyen epitelde bu de¤iflikliklerin görülme-si hiperplastik poliplerden ayr›m›nda çok de¤erli bir bulgudur. Bu poliplerde tübüler ya da villöz

(5)

nente rastlanabilmekle birlikte, düflük düzeyde MSI varl›¤› ve müsin konfigürasyonundaki de¤ifliklik “serrated” adenomlar›n ayr› bir antite olarak karakte-ristik özellikleridir. Literatürde, “serrated” adenom-larda da %7-15 oran›nda karsinoma in situya eflde¤er a¤›r displastik odaklara rastlanabilece¤i bildirilmek-tedir.

M

Miikksstt HHiippeerrppllaassttiikk--AAddeennoommaattöözz PPoolliipp ((MMPP)):: Klasik adenoma ve hiperplastik polibin kollizyonu olarak tan›mlanmaktad›r. Hem hiperplastik polip alanlar› hem de adenoma alanlar› bulundurmaktad›r. Litera-türde bu poliplerde de¤iflen derecelerde “serrated” komponentin de bulunabilece¤ini belirten çal›flmalar yan› s›ra bu poliplerin özellikle non “serrated” ade-nomlar ile hiperplastik polip kombinasyonu oldu¤u-nu ileri süren araflt›r›c›lar da vard›r. Bu antitenin var-l›¤› hiperplastik poliplerin nonneoplastik olma özel-liklerinin sorgulanmas›na yol açm›flt›r.

Literatürde, rektosigmoidin proksimalinde ve büyük hiperplastik poliplere, >1 cm çapl› herhangi bir “ser-rated” lezyona, mikst polip, “ser“ser-rated” adenom, sesil “serrated” polip olarak raporlanm›fl her polibe kufl-kuyla yaklafl›lmas› ve total eksizyonlar› ile uygun fle-kilde izlenmeleri önerilmektedir (15, 17, 18). Ayr›ca, bu poliplerin moleküler temellerine iliflkin çal›flma-larda, ilginç olarak, kolondaki lokalizasyonlar›n›n moleküler mekanizmalar› belirledi¤ine dair sonuçlar elde edilmifltir. Buna göre sa¤ kolon lokalizasyonlu olanlar›n MSI arayolunu izledi¤i, sol kolon lokali-zasyonlular›n ise birçok tümör süpressör gen ve on-kogen mutasyonlar›n›n akümülasyonu ile ortaya ç›-kan kromozomal instabilite gösterdi¤i anlafl›lmakta-d›r (19-21).

K

Koolloorreekkttaall iinnttrraaeeppiitteellyyaall nneeooppllaazzii

Yukar›da tan›mlanan her adenoma tipinde karsinom oda¤› bulunabilir ve genellikle bu odak tüm öncü de-¤iflikliklerin bir süreklili¤i fleklinde geliflir. Adenoma içinde hafiften a¤›ra dek de¤iflen displazi oda¤› ve devam›nda karsinom oda¤› görülebilir. Literatürde malign polip terminolojisinin invaziv karsinom (muskularis mukozay› geçerek submukozaya infiltre olmufl tümörler) bulunduran polipler için kullan›ld›-¤› görülmektedir. Bu tan›mda intraepitelyal ya da

intramukozal karsinom oda¤› içeren adenomlar yer almamaktad›r. Bunun gerekçesi olarak da, mukozal karsinomlar›n metastaz yapma potansiyelinin bulun-may›fl› gösterilmektedir. TNM evreleme sistemine göre pTis (is: in situ) glandüler bazal membranla s›-n›rl› malign hücreler (intraepitelyal karsinom) ile mukozal lamina propriaya infiltre olan malign hücre-leri (intramukozal karsinom) kapsamaktad›r. Musku-laris mukozaya infiltre olan ancak onu geçmeyen tü-mörler de intramukozal karsinom olarak de¤erlendi-rilmekte ve Tis kategorisinde yer almaktad›r. Mus-kularis mukoza penetrasyonu ya da submukozaya in-vazyon ise pT1 olarak de¤erlendirilmektedir. Yük-sek grade’li displazi ile intraepitelyal karsinom s›k-l›kla efl anlaml› terimler olarak kullan›lmaktad›r. Bu-rada dikkati çeken nokta, kolorektum d›fl›nda, nere-deyse tüm organ sistemlerinde, karsinoma in situ, bazal membran› penetre etmeyen maligniteler ve in-vaziv karsinoma, ise stromay› invaze eden tümörler için kullan›lan terimler olmalar›d›r (11). Stromal in-vazyon di¤er tüm maligniteler için son derece önem-li bir parametredir çünkü stromadaki lenfatikleri in-vaze etme olas›l›¤›n› ortaya koymaktad›r. Kolorektal kanserde ise, pTis intramukozal karsinomlar için kullan›lmakta ve kolorektal mukozan›n özelli¤inden ötürü, mukozal invazyon lenf nodu metastaz›na ne-den olmamaktad›r. Ancak, karsinoma in situ terimiy-le hem intraepitelyal karsinom, hem de intramukozal karsinomdan söz edilebiliyor olmas›, de¤erlendirme-de kar›fl›kl›klara nede¤erlendirme-den olabilecektir. Bu nede¤erlendirme-denle, int-raepitelyal karsinom ve intramukozal karsinom ter-minolojisinin de in situ karsinomun (pTis) yan›s›ra kullan›lmas› önerilmektedir.

Displazi de¤erlendirmesinde objektif kriterlerin bu-lunmay›fl› intra ve interobserver de¤iflkenli¤i artt›r-makta ve yine Do¤u ile Bat›’n›n displazi de¤erlen-dirmesinde kulland›¤› kriterlerin farkl›l›¤› literatürde de bir kaos yaflanmas›na yol açmaktad›r. Bu durumu düzeltmek amac›yla bir dizi konsensus toplant›s› ya-p›lm›fl ve sonuçta 2000 y›l›nda Viyana’da toplanan çok say›da eksper gastrointestinal patolog taraf›ndan yeni bir klasifikasyon flemas› oluflturulmufltur; Viya-na Klasifikasyonu (22). BuViya-na göre, kolorektal epitel-yal lezyonlar 5 gruba ayr›larak de¤erlendirilmekte,

(6)

her grup için histopatolojik kriterlerin ve ortak termi-nolojinin yan› s›ra lezyonlar›n klinik izlemlerine ilifl-kin de¤erlendirmeler de yer almaktad›r. Ancak lite-ratür incelendi¤inde rutin patoloji prati¤inde Viyana klasifikasyonunun beklenildi¤i kadar yayg›n kulla-n›lmad›¤› anlafl›lmaktad›r.

H

Heerreeddiitteerr SSeennddrroommllaarr

Kolorektal kanser geliflimin spektrumunda birçok herediter sendromun da yer ald›¤› bilinmektedir. An-cak bu yaz›da herediter sendromlar, özellikle mole-küler temelleri ve prekürsör lezyonlar› aç›s›ndan önemli oldu¤unu düflünülen üç sendromla s›n›rland›-r›lacakt›r.

FFaammiillyyaall AAddeennoommaattöözz PPoolliippoozziiss ((FFAAPP)):: “Adenoma-tosis Polyposis Coli” (APC) geninde germline mu-tasyon sonucu görülen, nadir olarak izlenen otozo-mal dominant geçiflli kal›tsal bir sendromdur (2, 9). FAP olgular›nda germline APC mutasyonuna kolon kanser hücresinde kalan allelde somatik mutasyon veya delesyon efllik eder. FAP’da kalan allelde izle-nen somatik gen mutasyonu veya delesyon desmoid tümör, duodenal adenom, gastrik veya periampuller karsinom gibi ekstrakolonik malignitelerle ilgilidir. Hastalarda ikinci veya üçüncü dekatta yüzlerce veya binlerce polip geliflimi ile karakterlidir. Sporadik ko-lorektal karsinomlara göre daha erken yaflta karsi-nom geliflimi gözlenir. Bu sendromda görülen polip-ler sporadik adenomlarla benzerdir. Olgularda kolon mukozas›nda ACF, oligokriptal adenom gibi erken prekürsör lezyonlara s›kl›kla rastlan›r. APC gende mutasyonun bulundu¤u alana göre de¤iflen fenotipik varyantlar› tan›mlanm›flt›r. Daha az say›da polip ge-liflimi ile karakterli “attenüe FAP”da germline mu-tasyon amino terminal bölgede ilk 157 aminoasitte gözlenmektedir. Attenüe FAP olgular›n›n aksine da-ha agresif seyirli ve 5000’in üzerinde polip geliflimi ile karakterli “agresif FAP”da germline mutasyon “mutation cluster region (MCR)” da izlenir.

Gardner sendromu olarak bilinen FAP’in farkl› bir fenotipik varyant›nda kolorektal polipozis yan›s›ra osteoma, fibroma ve epidermoid kistler görülmekte-dir. Gardner sendromunda “truncating” mutasyon 1453-1578 kodonlar› aras›nda gözlenir. FAP’›n

di-¤er bir varyant› olan Turcot sendromunda da Medul-lablastom ve kolorektal kanser birlikteli¤i gözlenir-ken genetik defektin germline APC mutasyonu oldu-¤u gösterilmifltir.

H

Heerreeddiitteerr NNoonn--ppoolliippoozziiss KKoolloorreekkttaall kkaannsseerr ((HHNNPPCCCC)):: Kolorektal kanserlerin %5-10 kadar›n› oluflturur (3). Otozomal dominant geçifllidir. HNPCC’de MMR genlerde (hMSH2, hMLH1, hPMS1, hPMS2, hMSH6) bir allelde germline mu-tasyon vard›r ve defektif MMR ve RER+ fenotip için di¤er allelde somatik mutasyon gerekmektedir. DNA MMR fonksiyonunun kayb› genom boyunca h›zla mutasyonlar›n oluflmas›na (özellikle mono-di nukle-otid tekrar sekanslar› olan genlerde) ve tan›mlay›c› bir prekürsör lezyon oluflmadan ya da saptanamadan h›zla adenokarsinom geliflimine yol açmaktad›r. HNPCC’de hemen hemen tüm olgularda mikrosatel-lit instabimikrosatel-lite gösterilmifltir. HNPCC olgular› 1991 ve1999 y›llar›nda “International Collaborative Gro-up on HNPCC” taraf›ndan belirlenen Amsterdam kriterlerine göre de¤erlendirilmektedir. Buna göre; 1. Kolorektal kanser biri birinci derecede olmak üze-re ailede en az›ndan 3 kiflide olmal›,

2. En az›ndan iki jenerasyonda gözlenmeli,

3. En az›ndan biri 50 yafl öncesinde tan› alm›fl olma-l›d›r.

H

Hiippeerrppllaassttiikk PPoolliippoozziiss::Kolorektumda yayg›n, büyük çapl›, özellikle proksimali tutan ve genellikle ailevi karakterde multipl hiperplastik polip varl›¤›yla ka-rakterli sendromdur (19, 20). Buradaki hiperplastik polipler rektosigmoidde s›k görülen soliter hiperp-lastik poliplere göre daha büyük çapa sahip, proksi-mal kolonda yayg›n olabilen ve epitelde displastik de¤ifliklikler gösterebilen kanser öncüsü lezyonlar-d›r. WHO (11) taraf›ndan önerilen tan› kriterleri flun-lard›r:

1. Sigmoid kolonun proksimalinde ikisinin çap› 10 mm’den büyük en az 5 hiperplastik polip

2. 1. derecede akrabas›nda HPS olan bir bireyde sig-moid kolon proksimalinde lokalize herhangi bir say›-da hiperplastik polip

(7)

3. Tüm kolonda yayg›n 30’un üzerinde herhangi bir çapta hiperplastik polip

Bunlar›n ço¤u histopatolojik olarak s›k görülen soli-ter hiperplastik poliplerden büyük çaplar› d›fl›nda farks›zd›r. Proliferasyon zonu sporadik HP’deki gibi kript bazalindedir ve kript proksimalinde epitelde “serration” vard›r. Küçük bir k›sm›nda konvansiyo-nel adenom ya da “serrated” adenom özelli¤inde displastik bir odak bulunabilir.

SONUÇ

Kolorektal karsinomlar, çok say›daki prekürsör lez-yonlar› ile birlikte, rutin patoloji prati¤inin ve özel-likle gastrointestinal patologlar›n önemli bir vaka grubunu oluflturmaktad›r. Önceleri, adenomlar› sub-tiplendirme, epitelyal displaziyi grade’leme, kanser-leflmeyi saptama, evreleme gibi de¤erlendirmeler

ya-parken, patologlar art›k “masum” sayd›klar›/sand›k-lar› hiperplastik poliplere daha “kuflkucu” yaklafla-cak, varyantlar›n› tan›yayaklafla-cak, sa¤ ve sol kolon tümör-lerinin morfolojik ayr›nt›lar›na ve belki de öncü lez-yonlar›n›n (varsa) ipuçlar›na dikkat edeceklerdir. Bunun yan› s›ra, adenoma-karsinoma sekans› gibi iyi tan›mlanm›fl ve moleküler temeli büyük oranda ay-d›nlat›lm›fl bir modele sahip olmas›na karfl›n, kolo-rektal karsinogenez yeni modellerin tan›mland›¤› di-namik bir süreç olarak araflt›rmac› patologlar aç›s›n-dan da tüm çekicili¤ini korumaktad›r. Burada özetle-nen bilgiler eflli¤inde, bizlere, Türkiye’de çal›flan pa-tologlara düflecek görev de kolorektal karsinom ve öncü lezyonlar›n›n ülkemizdeki da¤›l›m›n› ve bize özgü say›labilecek morfolojik ve moleküller özellik-lerini ortaya koymak üzere çok merkezli çal›flmalar planlamak olacakt›r.

KAYNAKLAR

1. Ponz De Leon M, Di Gregorio C. Pathology of colorectal cancer. Digest Liver Dis 2002; 33: 372-88.

2. Daniel C. Chung. The genetic basis of colorectal cancer: Insights into critical pathways of tumorigenesis. Gastroenterology 2000; 119: 854-65.

3. Lynch John P, Hoops Timothy C. The genetic pathogenesis of co-lorectal cancer. Hematol Oncol Clin N Am 2002; 16: 775-810. 4. Roncucci L, Pedroni M, Vaccina F. Aberrant crypt foci in

colorec-tal carcinogenesis. Cell and crypt dynamics. Cell prolif 2000; 33: 1-18.

5. Burgart LJ. Colorectal polyps and other precursor lesions. Need for an expanded view. Gastroenterol Clin N Am 2002; 31: 959-70. 6. Vogelstein B, Fearon ER, Hamilton SR, et al. Genetic alterations during colorectal tumor development. N Eng J Med 1988; 319: 525-32.

7. Lino H, Jass JR, Simms LA. DNA microsatellit instability in hyperplastic polyps, serrated adenomas and mixed polyps a mild mutator pathway for colorectal carcinoma. J Clin Pathol 1999; 52: 5-9.

8. Matsumato T, Mizuno M, Shimizu M. Clinical pathological featu-res of serrated adenoma of the colorectum: comparison with tradi-tional adenoma. J Clin Pathol 1999; 52: 513-6.

9. Houlston RS. What we could do now: molecular pathology of co-lorectal cancer J Clin Pathol 2001; 54: 206-14.

10. Shpitz B, Bomstein Y, Mekori Y, et al. Aberrant crypt foci in hu-man colons: distribution and histomorphologic charecteristics. Hum Pathol 1998; 29: 469-75.

11. SR Hamilton, B Vogelstein, S Kudo, et al. (Eds.), World Health Organization Classification of Tumours, Pathology & Genetics, Tumours of the Digestive System, IARC Press, Lyon 2000 103-47.

12. Longacre TA, Fenoglio-Preiser CM Mixed hyperplastic adenoma-tous polyps/serrated adenomas: a disticnt form of colorectal neop-lasia. Am J Surg Pathol 1990; 14: 524-37.

13. Torlakovic E, Snover DC. Serrated adenomatous polyposis in hu-mans. Gastroenterology 1996; 110: 748-55.

14. Jass JR. Serrated route to colorectal cancer. Back street or super highway? J Pathol 2001; 193: 283-5.

15. Huang CS, O’Brien MJ, Yang S, et al. Hyperplastic polyps, serra-ted adenomas, and the serraserra-ted polyp neoplasia pathway. Am J Gastroenterol 2004; 99: 2242-55.

16. Higuchi T, Jass JR. My approach to serrated polyps of the colorec-tum. J Clin Pathol 2004; 57: 682-6.

17. Higuchi T, Sugihara K, Jass JR. Demographic and pathological haracteristics of serrated polyps of colorectum. Histopathology 2005; 47: 32-40.

18. Jass JR. What’s new in hereditary colorectal cancer? Arch Pathol Lab Med 2005; 129 (11): 1380-4.

19. Hyman NH, Anderson P, Blasyk H. Hyperplastic polyposis and the risk of colorectal cancer. Dis Colon Rectum 2004; 47: 2101-4. 20. Ferrandez A, Samowitz W, DiSario JA, et al. Phenotypic charac-teristics and risk of cancer development in hyperplastic polyposis: Case series and literature review. Am J Gastroenterol 2004; 99: 2012-8.

21. Hawkins NJ, Ward RL. Sporadic colorectal cancers with mic-rosatellit instability and their possible origin in hyperplastic polyps in serrated adenoma. J Natl Cancer Inst. 2001; 93: 1307-13. 22. Schlemper RJ, Riddell RH, Kato Y, et al. The Vienna

Referanslar

Benzer Belgeler

Atopik dermatitli grupta , olgu bafl›na düflen ortalama nevüs say›s› 6,25; kontrol grubunda ise 4,54 olarak saptand›.Ancak hasta ve kontrol grubundaki nevüs

Preoperatif tan›da her kolon tümörü düflünülen olguda kolonoskopi yap›lmas› senkron tümör saptanmas› aç›s›ndan önemlidir.. Kolonoskopinin yap›lamad›¤›

Regresyonu olan 14 olgunun üçünde, regresyon olmayan 29 çocuğun beşinde nöbet öyküsü vardı; regresyon ile nöbet öyküsü ilişkisi açısından gruplar arasında anlamlı

9 Temmuz’daki k›sa GIP’› inceleyen ekip, bunun daha düflük flid- dette, görece daha yak›n bir mesafede meyda- na geldi¤ini ve ard›l ›fl›n›m›ndaki

Üniversiteden Eileen Crimmins’e göre, “erkeklerin tansiyon ve kolesterol bak›m›ndan kad›nlara k›yasla daha büyük risk grubunda oldu¤unu gösteren raporlar, art›k ABD

Bu çalışmada tanı anında uzak metastazı olmayan erken evre kolorektal karsinomlu hastaların karaciğer nüksünü predikte edebilecek faktörleri araştırmayı

Yayg›n kandida enfeksiyonlar› için altta yatan neden- ler; zaman›ndan önce do¤um, genifl spektrumlu antibiyo- tik kullan›m›, uzun süreli solunum yoluna tüp uygulamas›,

Çalışmamızda “zor” polip tanısıyla cerrahi rezeksi- yon uyguladığımız hastaların tamamında lezyonların premalign veya invaziv tümör görülmesi nedeniyle