• Sonuç bulunamadı

Tiyatromuz bir usta yazarını yitirdi:"Asiye nasıl kurtulur?"sorusu hala yanıtsız, Bir serüven yaşanmadan bitti

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tiyatromuz bir usta yazarını yitirdi:"Asiye nasıl kurtulur?"sorusu hala yanıtsız, Bir serüven yaşanmadan bitti"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

22 MA YIS 1984

KÜLTÜR

TİYATROMUZ, BİR USTA YAZARINI YİTİRDİ

“Asiye Nasd

sorusu hâlâ yanıtsız

ZELİHA BERKSOY

Vasıf, 1969 yılının bir eylül günü bizim A nkara’daki evin kapısını çaldı. Elinde “ Asiye Nasıl K urtulur” un metni. İlk karşılaşmamız böyle oldu. An­ nem Semiha Berksoy’la birlikte oyununu oynamamızı istiyordu.

Birkaç gün sonra buluştuğu­ muzda uzun uzun oyununu ko­ nuştuk. Bir süre sonra da prova­ lar başladı. Sonuna dek doğru­ lardan yana olan, haksızlığa baş- kaldıran sanatçının mücadelesiy- di bu. Kavaklıdere’de bir apart­ manın bodrumunda çalışıyor­ duk. Ne tiyatro binası vardı or­ tada, ne sahne, ne depara... Oy­ nayacağımız tiyatro henüz inşa­ at halindeydi. Bizlerse, apartma­ nın bodrumunda saatlerce Va- sıf’m çok önem verdiği yorum meselesi, dilinden hiç düşürme­ diği diyalektik sözcüğü, yaşamın diyalektiği, insanlar arasındaki çıkar çatışmaları, insanların bir­ birine yabancılaşması, insanın kendine yabancılaşması mesele­ lerini tartışıp duruyorduk.

Soru, bu düzende “ Asiye Na­

sıl Kurtulur?” sorusuydu. Bir

yandan da mutfakta koca bir tencereyle yemek pişer, birlikte yenilir içilir, çaylar kaynardı... Böylesine yoksul, ama umutluy­ du tiyatroda geçen günler. Artık sahneye çıkmamız gerektiğinde, kış ortasında ancak kabası bit­ miş, buz gibi, rutubetli bir salon­ du bizi bekleyen. Gündüzleri in­ şaat sürdüğünden provaları ge- ceyarısı yapardık.

Vasıf, kâh düşünür, kâh saz çalar, kâh saatlerce süren soh­ betlere girerdi. Sonunda bir gün provaya geldiğimizde, salonun koltuklarının takıldığını gördük. Çalıştığımız inşaat yeri, bir tiyat­ roya dönüşüyor, aylardır çekilen

Haziranın

TV filmleri

belli oldıı

Kültür Servisi— Haziran ayında televizyonda yayınlanacak filmler belli oldu. TV’de Sinema’da salı, cu­ martesi ve pazar günleri 6 yabancı, 3 yerli, toplam 9 film ekrana gelecek. TRT yayın programında bir değişik­ lik yapmazsa haziran ayında izleye­ ceğimiz filmler şöyle:

“Zaferin Bedeli” (The Reivers)/

William Faulkner’ın romanından uyarlama/ Yönetmen: Mark Rydell/

Oyuncular: Steve McQueen, Sharon Farrell, Mitch Vogel. Rupert Grosse/

1969 yapımı (2 Haziran Cumartesi);

“Renji” (Renji)/ Yönetmen: Joe C am p/ Oyuncular: Frances Bavier, Edgar Buchanan, Peter Brack/ 1975 yapımı (3 Haziran Pazar); “ Renkli Dünya”/ Yönetmen: Orhan A ksoy/

Oyuncular: Gülşen Bubikoğlu, Erol Evsin. İzzet Günay, Adile Naşit.

Nev-sefalet son buluyordu. Herkes daha bir güçlendi ve karlı bir ocak günü “ Asiye” bir sevinç çığlığı gibi başladı.

Aradan on dört yıl geçti, “ Asiye Nasıl Kurtulur?” soru­ su hâlâ yanıtsız.

Vasıf, tüm yaşamı boyunca hep böyle zor koşullarda uğraş verdi, çalıştı, üretti. Bir an çev­ reme baktığımda düşünüyorum; nasıldık, nereye geldik ve ne ola­ cak? Sanat adına öylesine yoz bir kandırmaca sürüp gitmekte ki.. Çıkar ilişkilerine dayalı bu soysuzluğun içinde Vasıf, top­ lumsal gerçeğe dayanan, insanın değişebilirliğine inanan, sanatı son nefesine kadar savunan bir yazardı. Vasıf, yaşamın gerçeği­ ni düşünsel ve sanatsal en ufak bir ödün vermeden ülkesinin in­ sanına ulaştırmak isteyen aydı­ nın bitmeyen çilesini yaşadı. P a­ halı ödedi bunu. Yaşamıyla öde­ di.

da bir damar daha kurudu. O, insanın değişebilirliğine inanan bir yazardı.

B ir se r ü v e n y a ş a n m a d a n b itti

AYŞEGÜL YÜKSEL

Genç kuşağı bir türlü oluşa- mayan Türk Tiyatrosu, bel bağ­ ladığı “ orta kuşak” yazarların­ dan birini daha yitirdi. Vasıf Ön-

gören’in zamansız ölümü, bek­

lenmedik bir “ eksiklik” , bir

“ yoksunluk” duygusu içine iti­

yor insanı. Bir sanatçının, vere­ bileceklerinin tümünü vereme­ den susuverişinin onarılmaz acı­ sını yaşıyoruz...

Yazar, yönetmen, oyuncu Va­

sıf Öngören tiyatronun m utfa­

ğında yetişmiş bir tiyatro ada­ mıydı. Öğrencilik yıllarında amatör oyunculukla başlayan ti­ yatroculuk serüveni, Almanya’­ daki öğrenimi sırasında kazan­ dığı tiyatro görgüsünü ve dene­ yimini özellikle yetmişli yıllarda Türkiye’de tiyatronun her ala­ nında değerlendirmesiyle sürdü, tiyatromuza armağan ettiği ya­ pıtlarla kalıcı ürünlerini verdi.

Öngören kaç yıldır yazmıyordu,

ya da yazdıkları gün ışığına çı- kamıyordu. Bir süredir de Türki­ ye’den uzaktı. Yine de tiyatro üstüne çalışan, üreten bir Vasıf vardı, biliyorduk. Karşımıza her an yeni bir tiyatro olayı çıkara­ bilirdi. “ Asiye Nasıl Kurtulur” düzeyinde yeni bir başyapıt bel­ ki... Oysa şimdi Vasıf yok, bili­ yoruz. Amsterdam’dan gelen ölüm haberiyle, serüven bütü­ nüyle yaşanamadan noktalanı­ verdi. Tiyatromuzda bir damar daha kurudu...

Vasıf Öngören toplumcu ger­

çekçi çizgide ürünler verdi.

Brecht’in epik diyalektik tiyatro

yöntemini benimsemiş ve bu yaklaşımla oluşturulmuş dört sağlam yapıt koymuştu ortaya:

“ Asiye Nasıl Kurtulur” , “ Al­ manya Defteri” , “ Oyun Nasıl Oynanmalı” ve “ Zengin Mutfa­ ğı.” Yapıtlarıyla yarattığı tiyat­

ro olaylarının hiçbiri rastlantısal değildi. Malzemesini özenle se­

çen, titizlikle işleyen, ne yaptığı­ nın baştan sona bilincinde olan bir tiyatro adamına yaraşır ba­ şarılardı hepsi. Vasıf Öngören, dört yapıtla da olsa tiyatro tari­ himizde önemli bir aşamayı be­ lirlemişti.

Vasıf’ın “ uygar sanatçı” kişi­

liğini tanımamı sağlayan yalnız­ ca bir tek anım var. Çünkü an­ cak bir kez karşılaştım onunla. Altı yedi yıl önce, çok kalabalık bir ödül töreninde özellikle ge­ lip tanıtmıştı kendini. “ Yönte­

minize katılmıyorum, ama eleş­ tirmen olarak çok tutuyorum si­ zi” demişti. Önemli saydığım bir

yazarın böylesine özentiden uzak, böylesine açık sözlü olma­ sından öyle büyük bir keyif duy­ muştum ki, “ yöntem” sözcü­ ğüyle ne demek istediğini sorma­ yı başka bir karşılaşmaya ertele- yivermiştim.

Bir başka karşılaşma ne yazık ki olmadı, olamadı...

37. Cannes Şenliğinden notlar

Politik sinem adan ilginç

ve çok değişik üç aym örnek

MEHMET BASÜTÇU __

Şenliğin ilk yarısı gerilerde ka­ lırken, Büyük ö d ü l’e aday ya­ pıtların genellikle yüksek bir dü­ zey tutturdukları gözlemleniyor. Bu konumda, Altın Palmiye için hiçbir adavm. diSerleri

arasın-şik, özgün yaklaşımların, aranış- ların ürünü, duyarlı ve birçoğu şaşırtıcı derecede olgun ilk dene­ meler geliyor önümüze...

YENİ BAKIŞ GETİRMEK GÜÇ

Cannes’da her vıl Dolitik

sine-aram ak. Yarışmalı ar.a bölüm­ de ardı ardına sunulan üç film, bu yaklaşımdan değişik örnekler getirdi.

Filipinli yönetmen Lino Broc-

ka, bir matbaada çalışan genç

çiftin hem iş hem de özel yaşam­ larında karşılaştıkları sorunları

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

70. yaşını coşkuyla kutladığımız Cumhuriyet' in kuruluşundan bugüne yaşadığımız tiyatro serüveni, Atatürk'ün, Türk toplumunun Batı ile Doğu arasında yaşadığı

Yönetimin hizmet kalitesine verdiği önem; çalışanı ödüllendirme, personel eğitimi, yetki, hizmette teknoloji desteği, destekleyici yönetim, hizmetkâr liderlik

Benim bütün kitaplarımda amacım klasik müzik gibi hep çatık kaşlı bilinen bir müziği daha popüler olarak gösterebilmek.. Bugüne dek Cemal Reşit

Bu amaçla akci¤er kanseri tan›s› alm›fl hastalar›m›z›n tan› hakk›nda bilgi sahibi olma, akci¤er kanserinin etiyolojisi, tedavi yöntemleri ve alternatif tedaviler

İstanbul Güzel Sanatlar Akademi­ si, Zeki Kocamemi atölyesini 1958 yılında birincilikle bitiren Arda, da­ ha o yıl açılan bir yarışmada "Sü- heylâ-Sabit

Çalışmada sekiz yetişkin insan EEG işareti incelemek için ele alınmıştır. Epileptik EEG verilerinin ikiz spektrumu yukarıda açıklandığı gibi hesaplanarak

Bu bağlamda Rusların Türkistan yayılmacılığı, bu yayılmacılık karşısında Hive, Hokand ve Buhara Hanlıkları, Afganistan ve İngiliz Hindistan Valiliği

Biz de bu çalışmamızda, İslam kültüründe âlimler arasında mühim bir konuma sahip olan müfessir Fahreddin er-Râzî’nin tefsir eseri olan