• Sonuç bulunamadı

CEP TELEFONU KULLANIM TERCİHLERİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER: ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "CEP TELEFONU KULLANIM TERCİHLERİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER: ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA"

Copied!
96
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

BÜRO YÖNETĠMĠ EĞĠTĠMĠ ANABĠLĠM DALI BÜRO YÖNETĠMĠ EĞĠTĠMĠ BĠLĠM DALI

CEP TELEFONU KULLANIM TERCĠHLERĠNĠ ETKĠLEYEN FAKTÖRLER: ÜNĠVERSĠTE ÖĞRENCĠLERĠ ÜZERĠNE BĠR ARAġTIRMA

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

Hazırlayan Songül DEMĠRKAN

Ankara Ağustos, 2010

(2)
(3)

BÜRO YÖNETĠMĠ EĞĠTĠMĠ ANABĠLĠM DALI BÜRO YÖNETĠMĠ EĞĠTĠMĠ BĠLĠM DALI

CEP TELEFONU KULLANIM TERCĠHLERĠNĠ ETKĠLEYEN FAKTÖRLER: ÜNĠVERSĠTE ÖĞRENCĠLERĠ ÜZERĠNE BĠR ARAġTIRMA

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

Songül DEMĠRKAN

DanıĢman: Prof. Dr. Emine ORHANER

Ankara Ağustos, 2010

(4)

i

JÜRİ ONAY SAYFASI

Songül DEMĠRKAN‟ın “Cep Telefonu Kullanım Tercihlerini Etkileyen Faktörler: Üniversite Öğrencileri Üzerine Bir AraĢtırma” baĢlıklı tezi 23.08.2010 tarihinde jürimiz tarafından Büro Yönetimi Eğitimi Ana Bilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiĢtir.

Adı Soyadı Ġmza

Üye (Tez DanıĢmanı): Prof. Dr. Emine ORHANER ... ...

Üye: Yrd. Doç. Dr. Eriman TOPBAġ ... ...

Üye: Yrd. Doç. Dr. Hakan KOÇ ... ...

(5)

ii

ÖNSÖZ

ÇalıĢmamın araĢtırma aĢamasında anketlerin uygulanması ve çözümlenmesi konularında zorluklarla karĢılaĢtım. Bu süreçte; acemiliğin verdiği telaĢı yol göstererek deneyime dönüĢtürmeme her zaman yardımcı olan danıĢmanım, değerli hocam Prof. Dr. Emine ORHANER‟e, anketlerin uygulanması için destek veren Avea ĠletiĢim A. ġ. ailesine ve takım liderlerime; anket çözümlemelerinde ve çalıĢmamla ilgili birçok konuda benden desteğini esirgemeyen Giresun Üniversitesi öğretim üyelerinden Yasin KELEġ‟e; desteklerinden dolayı aileme ve eĢim AliĢan DEMĠRKAN‟a teĢekkürlerimi sunarım.

(6)

iii

ÖZET

CEP TELEFONU KULLANIM TERCĠHLERĠNĠ ETKĠLEYEN FAKTÖRLER: ÜNĠVERSĠTE ÖĞRENCĠLERĠ ÜZERĠNE BĠR ARAġTRMA

DEMĠRKAN , Songül Yüksek Lisans, Büro Yönetimi Eğitimi Bilim Dalı

Tez DanıĢmanı: Prof. Dr. Emine ORHANER Ağustos–2010, 84 sayfa

AraĢtırmada kullanıcıların cep telefonu kullanım tercihlerini etkileyen faktörler, Gazi Üniversitesi Ticaret ve Turizm Eğitim Fakültesi esas alınarak incelenmiĢtir. AraĢtırmanın evrenini, Gazi Üniversitesi Ticaret ve Turizm Eğitim Fakültesi öğrencileri oluĢturmaktadır. AraĢtırmada öğrenci örneklemi %95 güven aralığında %5 hata payı ile 338 olarak hesaplanmıĢtır. Anketle toplanan veriler istatistik programı ile analiz edilmiĢtir.

ÇalıĢma sonucunda, kullanıcıların kiĢilik yapılarının ve cinsiyetlerinin cep telefonu kullanım amaçlarını, kullanma sıklıklarını, servis kullanım tercihlerini ve cep telefonu kullanmadan geçirebilecekleri süreyi etkilediği görülmüĢtür. Bu bağlamda, gsm hat sunucularının ve cep telefonu üreticilerinin kullanıcıların kiĢilik yapılarını ve cinsiyetlerini dikkate alarak ürün, kampanya vb. sunumlar yapmaları önerilmektedir.

(7)

iv

ABSTRACT

AN INVESTIGATION ABOUT FACTORS THAT AFFECTS USING MOBILE PHONE PREFERENCE

DEMĠRKAN , Songül Graduate Education, Office Management

Supervisor: Prof. Dr. Emine ORHANER August–2010, 84 pages

In this research, factors that affects using mobile phone preference examined by considering Gazi University, Faculty of Commerce and Tourism. Gazi University, Faculty of Commerce and Tourism stundent‟s constitute population of research. Student sample has been calculated as 338 at 95 percent confidence interval. Data collected by poll and interview questions has been analyzed via programme.

As a result of investigation, consumer‟s sex and personality effects consumer‟s results for using mobile phone density of using mobile phone preferences of using services and the time without mobile phone. So, operators and firms that produce mobile phone have to produce campaing, product etc. by in focus at consumer‟s sex and personality.

(8)

v

İÇİNDEKİLER

JÜRĠ ONAY SAYFASI ... i ÖNSÖZ ... ii ÖZET ... iii ABSTRACT ... iv ĠÇĠNDEKĠLER ... v TABLOLAR LĠSTESĠ...vii KISALTMALAR ... ix I. BÖLÜM : GĠRĠġ ... 3 1.1. Problem Durumu ... 3 1.2. AraĢtırmanın Amacı ... 5 1.3. AraĢtırmanın Önemi ... 6 1.4. AraĢtırmanın Varsayımları ... 7 1.5. AraĢtırmanın Sınırlılıkları ... 7 1.6. Tanımlar ... 7

II.BÖLÜM : ĠLETĠġĠM TEKNOLOJĠLERĠ ve YENĠLĠK ... 9

2.1. ĠletiĢimin Tanımı ve Önemi ... 9

2.1.1. ĠletiĢimin Tarihsel GeliĢimi ... 12

(9)

vi

2.1.3. ĠletiĢim Biçimleri ... 14

2.2. Teknolojinin Tanımı ve Önemi ... 17

2.2.1. Teknolojinin ĠĢlevleri ... 19

2.2.2. Teknolojinin Tarihsel GeliĢimi ... 20

2.2.3.1. Türkiye‟de Teknolojinin Tarihsel GeliĢimi ... 22

2.2.3.2. Teknolojik GeliĢmelerin Dünya Tarihine Etkisi ... 23

2.3. ĠletiĢim Teknolojileri ... 24

2.3.1. Ülkemizde ĠletiĢim Teknolojileri ... 25

2.3.1.1. Posta Telefon Telgraf ... 25

2.3.1.2. Gazetecilik ... 25

2.3.1.3. Radyo Televizyon Yayıncılığı ... 26

2.3.1.4. Bilgisayar ... 27

2.3.2. Cep Telefonu Kullanımları ... 27

2.3.2.1. Birinci Nesil Cep Telefonları (Analog Sistemler) ... 28

2.3.2.2. Ġkinci Nesil Cep Telefonları (UMTS-Universal Mobile Telecommunications System) ... 28

2.3.2.3. Üçüncü Nesil Cep Telefonları (UMTS-Universal Mobile Telecommunications System) ... 29

2.4. Yeniliğin Tanımı ve Önemi ... 30

2.4.1. Yeniliğe Yakın Kavramlar ... 34

2.4.1.1. Yaratıcılık ... 34

2.4.1.2. DeğiĢim... 35

(10)

vii

2.4.1.4. Teknoloji... 36

2.4.2. Yenilik ÇeĢitleri ... 37

2.4.2.1. Ürün ve Süreç Yenilikleri ... 37

2.4.2.2. Radikal ve YavaĢ Ġlerleyen Yenilikler... 39

2.4.3. Yenilik Stratejileri ... 41

2.4.3.1. Saldırgan Strateji ... 42

2.4.3.2. Savunmaya Yönelik Strateji ... 43

2.4.3.3. Taklitçi ve Bağımlı Stratejiler ... 43

2.4.3.4. Geleneksel ve Fırsatları Ġzleme Stratejileri ... 44

III. BÖLÜM: ARAġTIRMANIN YÖNTEMĠ ... 46

3.1. AraĢtırma Modeli ... 46

3.2. Evren ve Örneklem ... 46

3.3. Verilerin Toplanması ... 47

3.4. Verilerin Analizi ... 47

IV. BÖLÜM : ARAġTIRMANIN BULGULARI ve YORUMLAR ... 48

4.1. Öğrencilerin KiĢisel Bilgilerine ĠliĢkin Bulgular ... 48

4.2. Hipotezlerle Ġlgili Bilgiler ... 50

V. BÖLÜM : SONUÇLAR VE ÖNERĠLER... 69

5.1. Sonuçlar ... 69

(11)

viii

KAYNAKÇA ... 73 EK...84

(12)

ix

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. Katılımcıların Cinsiyetlerine Göre Dağılımları ... 48 Tablo 2. Katılımcıların Bölümlerine Göre Dağılımları ... 49 Tablo 3. Katılımcıların Verilen Ġfadelere Uygun Olarak Verdikleri Cevapların Dağılımları ... 49 Tablo 4. Katılımcıların Cep Telefonu Kullanma Durumları ... 50 Tablo 5. Katılımcıların Cep Telefonu Kullanma Nedenleri ... 51 Tablo 6. Cinsiyetle Telefon Kullanma Amaçlarının KarĢılaĢtırılmasına Yönelik t Testi ... 52

Tablo 7. Ġçedönük ve DıĢadönük Katılımcıların Cep Telefonu Kullanım Amaçlarının KarĢılaĢtırılmasına Yönelik t Testi ... 53 Tablo 8. KonuĢma DıĢındaki Özellik Kullanımlarına ĠliĢkin Dağılım ... 54 Tablo 9. KonuĢma DıĢındaki Özelliklerin Kullanımlarının KarĢılaĢtırılmasına ĠliĢkin Bonferroni Analizi ... 55 Tablo 10. KonuĢma DıĢındaki Özelliklerin Kullanımının Bölümlere Göre KarĢılaĢtırılmasına ĠliĢkin ANOVA Testi ... 57 Tablo 11. KonuĢma DıĢındaki Özelliklerinin Cinsiyetlere Göre KarĢılaĢtırılmasına ĠliĢkin t Testi ... 58 Tablo 12. Katılımcıların Cep Telefonlarının Servislerini Kullanımlarının Bölümlerine Göre KarĢılaĢtırılmasına ĠliĢkin ANOVA Testi ... 60 Tablo 13. Cep Telefonunda Kullanılan Servislere ĠliĢkin Dağılımları ... 61

(13)

x

Tablo 14. Katılımcıların Cep Telefonlarının Servislerini Kullanımlarının KarĢılaĢtırılmasına ĠliĢkin Bonferroni Analizi ... 62 Tablo 15. Katılımcıların Cep Telefonları Servislerini Kullanımlarında Cinsiyetlere Göre KarĢılaĢtırılmasına ĠliĢkin t Testi ... 63 Tablo 16. Ödeme Tipinin Ucuzluğunun Cep Telefonu Kullanıcıların GörüĢlerine Göre Dağılımları ... 64 Tablo 17. Ġçedönük ve DıĢadönük Katılımcıların Faturalı veya Faturasız Hat Kullanım Tercihlerinin KarĢılaĢtırılmasına Yönelik t Testi ... 64 Tablo 18. Cinsiyetle Hat Kullanım ġekli Tercihlerinin KarĢılaĢtırılmasına Yönelik t Testi ... 65 Tablo 19. Cep Telefonu Kullanıcılarının Cep Telefonlarını Kullanmadan Geçirebilecekleri Süreye ĠliĢkin Dağılımları ... 66 Tablo 20. Cinsiyetle Telefonsuz Geçirebilecekleri Zaman KarĢılaĢtırılmasına Yönelik t Testi ... 66 Tablo 21. Cep Telefonu Kullanıcılarının Cep Telefonu Üreticileri Ġle Ġlgili Fikir PaylaĢımına ĠliĢkin Dağılımlar ... 67 Tablo 22. Cep Telefonu Kullanıcılarının Cep Telefonlarının Zararlarına Yönelik Tedbir Alma Durumlarına ĠliĢkin Dağılımlar ... 68

(14)

xi

KISALTMALAR

BTK : BiliĢim ve Teknoloji Kurulu CDMA : Kod Bölmeli Çoklu EriĢim D-AMPS : Dijital Mobil ĠletiĢim Servisi GSM : Mobil ĠletiĢim Küresel Sistemi MMS : Resimli Mesaj Servisi

SMS : Kısa Mesaj Servisi

TUİK : Türkiye Ġstatistik Kurumu

UMTS : Uluslararası Mobil ĠletiĢim Sistemi

(15)

I. BÖLÜM

GİRİŞ

Ġnsanoğlunun var oluĢundan itibaren sahip olduğu becerilerden birisi iletiĢimdir. ĠletiĢim; insanın birey olarak kabul görmesi, hayatını dilediği Ģekilde idame ettirebilmesi için büyük önem taĢımaktadır. Sosyal bir varlık olması sebebiyle insan, karĢısındaki kiĢiye kendini anlatma ve onu anlama güdüsü içerisindedir. ĠletiĢim kurarak kabul görmek, insanlar için önemlidir. Biyokültürel ve sosyal bir varlık olarak tanımlanan insan böylelikle toplum haline gelmiĢtir.

Günümüzde bilgi sürekli olarak yenilenmektedir. Yenilenen bilgiyle beraber yaĢamın birçok alanında da yenilikler olmaktadır. GerçekleĢen yeniliklerden uzak kalındığında günümüz yaĢamından da uzak kalınır. Ġnsanlar, sürekli güncellenen bilgilere eriĢmek için iletiĢim teknolojilerinden yararlanırlar. Bu iletiĢim teknolojilerinden biri de cep telefonudur.

Bu bölümde; cep telefonu kullanım tercihlerini etkileyen faktörlerin tespitine dair yapılan bu araĢtırmanın problem durumuna, araĢtırmanın amacına, önemine, varsayımlarına, sınırlılıklarına ve araĢtırmaya dair tanımlara yer verilecektir.

1.1. Problem Durumu

Günlük hayatımızın büyük bir bölümünü konuĢarak veya farklı Ģekillerde iletiĢim kurarak geçiririz. ĠletiĢim; özellikle reklam dünyasında, yayınların kitleler üzerindeki etkilerinde ön plana çıkıyor gibi görünse de insan yaĢamının geçmiĢ, Ģimdi ve gelecek olmak üzere her safhasında önemini aynı ağırlıkta korumaktadır (Ertem, 2006).

Birey diğer insanlarla etkin iletiĢim kurabilmek için günümüzün iletiĢim teknolojilerinden yararlanmaktadır. Bu iletiĢim teknolojilerinden birisi de cep telefonlarıdır.

(16)

Günümüzde cep telefonu neredeyse her insanın hayatına girmiĢ olan bir iletiĢim teknolojisidir. Elektrik Mühendisliği Dergisi‟nin 2007 yılı sayısında belirtildiğine göre, 2003 yılında dünya genelinde 1 milyar 382 milyon olan cep telefonu abone sayısı, 2004 yılında 1 milyar 714 milyona, 2005 yılında 2 milyar 177 milyona yükselmiĢ ve Dünya Hücresel Bilgi Servisi‟nin (WCIS) verilerine göre 2006 yılı sonunda tüm dünyada cep telefonu abone sayısı 2.7 milyar olarak gerçekleĢmiĢtir (Vural, 2008).

BiliĢim ve Teknoloji Kurumu‟nun resmi web sitesine göre Türkiye‟deki gsm kullanıcısı sayısı 2007 yılında, 61.975.807 kiĢidir (www.btk.gov.tr, 11.11.2009:19.30). Aynı yıl Türkiye nüfusu ise 70.586.256‟dır (www.tuik.gov.tr, 14.01.2009:16.20). Türkiye nüfusu 70.586.256 kiĢi iken gsm kullanıcı sayısının 61.975.807 kiĢi olması Türkiye‟de cep telefonu kullanımının oldukça yaygın olduğu sonucunu verecektir.

Cep telefonu kullanım oranları gün geçtikçe artmaktadır. Artan kullanım oranlarıyla birlikte cep telefonu sektörü de sürekli devam eden bir değiĢim içindedir. Sektörün değiĢen ihtiyaçlarının karĢılanabilmesi için kullanıcıların farklılaĢan kullanım tercihlerinin belirlenmesi, iĢletmelerin gerçekleĢen değiĢimin getirdiği yenilik ihtiyacını karĢılayabilmeleri açısından önemli bir husustur.

Cep telefonunu ve cep telefonu kullanımını farklı açılardan değerlendiren çalıĢmalar yapılmıĢtır. Bu çalıĢmalardan birkaçına değinmek faydalı olacaktır:

Çamlıdere (2005), “Konjoint Analizi ve Cep Telefonları Üzerine Bir Uygulama” baĢlıklı çalıĢmasında cep telefonu özelliklerine dair tercihleri Konjoint analizi ile ortaya koymuĢtur.

Ertem (2006), “Cep Telefonu Kullanımının Ġnsan ĠliĢkilerine Etkisi” baĢlıklı çalıĢmasında ise cep telefonlarının sosyalleĢmeyi engelleyip engellemediği ve kullanıcıların sesli görüĢme yapmak yerine mesaj göndermeyi yoğun olarak tercih etmelerinin nedenini sorgulamıĢtır.

(17)

Kelleci (2008)‟nin “Ġnternet, Cep Telefonu, Bilgisayar Oyunlarının Çocuk ve Gençlerin Ruh Sağlığına Etkileri” baĢlıklı çalıĢmasında, cep telefonlarının çocuk ve gençlerin psikolojisindeki olumlu ve olumsuz etkileri ortaya konulmuĢtur.

Vural (2008), “Cep Telefonu Sektör Analizi” baĢlıklı çalıĢması ile cep telefonu sektörünün mevcut durumu üzerinde durulmuĢtur.

Bu çalıĢmada ise ana problem, kullanıcıların cep telefonu tercihlerini etkileyen faktörlerin tespitidir. ÇalıĢmada kullanıcıların cinsiyetlerinin, kullanım tercihlerini etkileyip etkilemedikleri sorgulanmıĢtır. Giyim, spor, eğlence vb. sektörlerde cinsiyete göre farklılaĢtırılan ürün ve hizmetler bulunmaktadır. Bu farklılaĢmanın cep telefonu sektörü için de gerekli olup olmadığı ortaya konulmuĢtur.

DıĢadönük insanlarla içedönük insanlar arasında telefon kullanım tercihleri açısından bir farklılık olup olmadığı sorgulanmıĢtır. DıĢadönük insanlar diğer insanlarla daha rahat iletiĢim kurabilirler. Bu iletiĢim için cep telefonlarını yoğun olarak kullanıp kullanmadıkları veya hangi özellik ve servisleri tercih ettikleri ortaya konulmuĢtur.

1.2. Araştırmanın Amacı

Bu araĢtırmanın amacı, kullanıcıların cep telefonu kullanımlarını etkileyen faktörleri ortaya koymaktır. Kullanıcıların cep telefonu kullanımında hangi faktörlerin etkisinde kaldıkları bu konuda oluĢturulan sorulara verdikleri cevaplarla tespit edilecektir. Böylelikle cep telefonu ve cep telefonunun tamamlayıcı ürünü olan gsm hat firmalarının pazarlama, üretim vb. stratejik öneme sahip fonksiyonlarını yerine getirirken doğru, yerinde karar almalarına katkıda bulunulacaktır. Bu amaçla, aĢağıdaki hipotezler belirlenmiĢtir:

H1.Kullanıcıların içedönük-dıĢadönük olması ile cep telefonu kullanım amaçları arasında anlamlı bir farklılık vardır.

(18)

H2.Kullanıcıların cinsiyetleri ile cep telefonu özelliklerini kullanma sıklıkları arasında anlamlı bir farklılık vardır.

H3.Kullanıcıların cinsiyetleri ile cep telefonu servisleri kullanımları arasında anlamlı bir farklılık vardır.

H4.Kullanıcıların içedönük-dıĢadönük olması ile faturalı ve faturasız hat kullanımı arasında anlamlı bir farklılık vardır.

H.5.Kullanıcıların cinsiyetleri ile cep telefonu kullanmadan geçirebilecekleri süre arasında anlamlı bir farklılık vardır.

1.3. Araştırmanın Önemi

Cep telefonu sektöründeki iĢletmeler de diğer sektörlerdeki iĢletmeler gibi entropiye karĢı koymak için ürünlerini müĢteri ihtiyaçlarına, tercihlerine göre güncellemek durumundadırlar. Bu noktada, cep telefonu kullanım tercihlerini etkileyen faktörlerin tespiti önemli bir husustur.

Cep telefonu özellikleri ve servisleri, cep telefonu iĢletmeleri tarafından kullanıcıya sunulan ürünlerdir. Cep telefonu özellikleri, cep telefonunun, cihazın ayrılmaz bir parçası olarak içeriğinde bulunan unsurlardır. Örneğin; fotoğraf, radyo, müzikçalar vb. olarak sıralanabilir. Cep telefonu servisi ise, cep telefonunun desteklemesinin yanında operatör tarafından da servis sağlandığı takdirde kullanılabilecek unsurlardır. Örneğin; müzikindir, çalarken dinlet, bilgi paketleri vb. olarak sıralanabilir.

Kullanıcıların cep telefonu özellikleri ve servislerinden yararlanırken hangi faktörlerden etkilendiklerini ortaya koymayı amaçlayan bu çalıĢma, sektördeki iĢletmeler tarafından kullanıcıların ihtiyaç ve kullanım özelliklerine uygun ürün ve

(19)

hizmet sunabilmeleri için veri oluĢturacaktır. Sağlanan bu veriler, iĢletmelerin özellikle kaynaklarını optimum fayda ile kullanabilmeleri adına etkin kararlar verebilmeleri açısından önem arz etmektedir.

1.4. Araştırmanın Varsayımları

- AraĢtırmaya katılanların anketleri doğru olarak cevaplayacağı varsayılmıĢtır. - AraĢtırmada anket formu ile elde edilen bilgilerin gerçeği yansıttığı

varsayılmıĢtır.

1.5. Araştırmanın Sınırlılıkları

- AraĢtırma Ticaret ve Turizm Eğitim Fakültesi ile sınırlıdır.

- AraĢtırmada ele alınan değiĢkenler, uygulanan ölçüm araçlarının güvenirlik ve geçerlilik boyutlarıyla sınırlıdır.

- Anket soruları, üç kiĢisel ve on hipotezlerle ilgili soru ile sınırlıdır.

1.6. Tanımlar

Cep Telefonu Kullanımı

(20)

Cep Telefonu Özellikleri

Cep telefonu özellikleri, cep telefonunun, cihazın ayrılmaz bir parçası olarak içeriğinde bulunan unsurlardır. Örneğin; fotoğraf, radyo, müzikçalar vb. sıralanabilir.

Cep Telefonu Servisleri

Cep telefonu servisi, cep telefonunun desteklemesinin yanında operatör tarafından da servis sağlandığı takdirde kullanılabilecek unsurlardır. Örneğin; müzikindir, çalarken dinlet, bilgi paketleri vb. sıralanabilir.

Faturalı Hat

Belirli tarih aralıklarında kullanılan hizmet ve ürünlerin bedelinin kullanıldıktan sonra ödenmesini sağlayan hat tipidir.

Faturasız Hat

Hizmet ve ürünlerin kullanılmadan önce bedelinin ödenmesini sağlayan hat tipidir.

(21)

II.

BÖLÜM

İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİ ve YENİLİK

Ġnsanın doğayla baĢa çıkma çabalarının sonucu ortaya koyduğu tüm ürünleri teknoloji olarak nitelendirmek mümkündür. Insanın doğayla baĢa çıkabilmesi için diğer insanlara ihtiyacı vardır. Bu noktada iĢbölümü ve iĢbirliğinin sağlanabilmesi önemlidir. Bu da ancak etkin iletiĢimle sağlanabilir.

Etkin iletiĢimin sağlanabilmesi için insan zamanla teknolojiyi de kullanmıĢtır. ĠletiĢim için kullanılan bu teknolojilere, iletiĢim teknolojileri denir. ĠletiĢim teknolojilerinin kullanımının yaygınlaĢmasıyla beraber birçok alanda hızla yenilikler yaĢanmıĢtır. Bu yeniliklere uyum, günlük hayata dahil olunabilmesi için önem arz etmektedir.

Bu bölümde; iletiĢim, teknoloji, iletiĢim teknolojileri ve yeniliğe değinilecektir.

2.1. İletişimin Tanımı ve Önemi

ĠletiĢim kavramı, benzeĢenlerin oluĢturduğu ortaklık ya da topluluk anlamına gelen Latincedeki “communis” sözcüğünden gelmektedir. ĠletiĢim sözcüğü, Latince kökenli “communication” sözcüğünün karĢılığıdır (Özçağlayan, 1996).

Akademisyenlerin ve araĢtırmaların genel olarak paylaĢtıkları tanımlarda iletiĢim bilgi, düĢünce ve tutumların ortak semboller sistemi aracılığıyla kiĢiler veya gruplar arasında değiĢ tokuĢ edildiği bir süreç; fikir ve bilginin herkesçe aynı Ģekil ve değerde anlaĢılır hale getirilmesi, paylaĢılması ve karĢılıklı etkinin sağlanması Ģeklinde değerlendirilmektedir (Özçağlayan, 1996).

Ġnsanın biyo-kültürel ve sosyal bir varlık olması nedeniyle diğer insanlarla iletiĢim kurmadan yaĢantısına devam etmesi mümkün olmayacaktır. Ġnsan yaĢantısı

(22)

boyunca gerek maddi gerek manevi ihtiyaçlarıyla ilgili diğer insanlarla iletiĢim kurmak durumundadır. Çünkü insan, toplumsal bir varlıktır. Toplum olmanın gereği, birlikte yaĢamayı becerebilmektir. Bu becerinin temelinde de insanın iletiĢim yeteneği yatmaktadır.

Oskay (1992)‟a göre iletiĢim, belirli bir coğrafya parçasında aynı doğa koĢulları içinde varlıklarını sürdürmek için araç ve gereçler bulan, bu konuda çeĢitli bilgiler üretmiĢ bulunan, bunları belirli iĢbölümü yöntemlerine göre kullanan, kendi aralarındaki bu iĢbölümünden kaynaklanan farklılaĢmaları haklılaĢtırmak için çeĢitli değerler ve inançlar üreterek toplumun farklı kesimlerini ortak üst kimlikler içinde kaynaĢtırmayı amaçlayan insanların etkinliğidir.

ĠletiĢim üzerine yapılan çalıĢmalar, iletiĢimin üç temel özelliğinin olduğunu göstermektedir. Bu özellikleri aĢağıdaki gibi sıralamak mümkündür (Çıtak, Tengilimoğlu, 2003):

ĠletiĢim etkinliği, insanları gerektirir. ĠletiĢim ancak insanların birbirlerini anlama ihtiyaçları sayesinde kurulabilir.

ĠletiĢim, paylaĢmayı gerekli kılar; yani iletiĢimde gönderici ve alıcı, mesajın ortak bir anlamı üzerinde anlaĢmalıdırlar.

ĠletiĢim semboliktir. Semboller; jestler, mimikler, sesler, harfler, rakamlar ve sözcüklerdir. Alıcı ve gönderici mesaja aynı anlamı verdiği zaman, tam olarak iletiĢim ortaya çıkar.

ĠletiĢim; kaynaĢtırma amacıyla bireyi toplumla bütünleĢtirmekte, bireylerden toplumu meydana getirmektedir. ĠletiĢimin ana fonksiyonlarına bakıldığında da bu bütünleĢtirme, toplum haline getirme özelliği vurgulanmaktadır. ĠletiĢimin ana fonksiyonlarını anlamak iletiĢimin önemini kavramak açısından gerekli olacaktır. AĢağıda iletiĢimin ana fonksiyonlarının tanımları sıralanmıĢtır (Özçağlayan, 1996):

(23)

Enformasyon : KiĢisel, çevresel, yerel, ulusal ve uluslararası koĢulları

anlamak, bilinçli tepkiler göstermek ve doğru sonuçlara ulaĢmak için gerekli olan haber, veri, bilgi, resim, mesaj, fikir ve yorumların toplanması, depolanması, iĢlenmesi ve yayılmasıdır.

Sosyalizasyon : KiĢilerin içinde yaĢadıkları toplumun etkin üyeleri olarak

faaliyet göstermelerini sağlayacak; toplumsal bağlılığı ve bilinci besleyecek genel bilgi birikimini oluĢturmak ve böylelikle, toplumsal yaĢama aktif bir Ģekilde katılmalarına izin vermektir.

Motivasyon : Her toplumun ve topluluğun yakın ve uzak hedeflerinin

koĢullarını oluĢturmak; kiĢisel tercihlerin ve isteklerin teĢviki; kiĢisel ve toplumsal etkinlikleri geliĢtirmek; herkesçe kabul gören doğru hedeflere ulaĢmaya yardımcı olmaktır.

Tartışma : KarĢılıklı fikir birliğini ve alıĢveriĢini kolaylaĢtırmak ve

kamuoyunu ilgilendiren konularda farklı görüĢleri netleĢtirmek için gerekli ortamı oluĢturmak; genelde kabul gören tüm yerel, ulusal ve uluslararası konularda daha geniĢ bir kamuoyu ilgisi ve katılımını sağlamaktır.

Eğitim : YaĢamın tüm aĢamalarında entelektüel geliĢme, kiĢilik

oluĢumu, kiĢisel yetenek ve kapasitelerin geliĢmesini sağlamak için bilgi aktarımıdır.

Kültürel Gelişme : GeçmiĢin mirasını koruma amacıyla kültürel ve sanatsal

ürünlerin yayınlanması, bireyin ufkunun geniĢletilmesi, hayal gücünün, estetik gereksinmelerin ve yaratıcılığın canlandırılması yoluyla kültürel geliĢimin sağlanmasıdır.

Eğlence : KiĢisel veya toplu olarak eğlenme amacıyla iĢaret,

sembol, ses ve görüntü aracılığıyla tiyatro, dans, sanat, edebiyat, müzik, spor vb. aktivitelerin yaygınlaĢtırılmasıdır.

(24)

Entegrasyon : Tüm insanların, grupların ve ulusların birbirlerini

tanımak ve anlamak; kendileri dıĢındakilerin yaĢam koĢullarını, görüĢlerini ve isteklerini değerlendirebilmek için gereksinim duydukları farklı mesajlara ulaĢmalarını sağlamaktır.

ĠletiĢim, bireyin toplumdaki fonksiyonunu yerine getirmesini sağlar. Ġnsan, toplumsal yaĢam içinde, diğer insanlarla kurduğu karĢılıklı diyaloglarla ortak bir dil konuĢma yeteneğine; onlarla yakın iliĢkiler kurmak için gereksinim duyduğu paylaĢma duygusuna ve ortak amaçlara ulaĢmak için yardımlaĢma duygusuna sahip olur. ĠletiĢim eylemiyle insanlar kendilerini ifade edebilirler, kendi görüĢ ve düĢüncelerinin yanında; kendilerinin diğerleriyle olan farklı taraflarını da tartıĢıp yorumlayabilirler (Özçağlayan, 1996). Böylelikle insan, diğer insanlarla bütünleĢerek toplum niteliğini kazanır.

2.1.1. İletişimin Tarihsel Gelişimi

Milattan önce 3000 yılında yazının bulunması ve kullanımı tarihin baĢlangıcı olarak birçok araĢtırmacı tarafından kabul görmektedir. Yazının bulunması aynı zamanda yazılı iletiĢimin de baĢlangıcı olarak kabul görmektedir. Kimi araĢtırmacılara göre iletiĢimin baĢlangıcı M.Ö. 3000 yılının sonunda birdenbire görülen bir kültürel atılım biçiminde gerçekleĢmiĢ bir devrimdir (ġenel, 2006). Ancak, sözlü ve yazılı iletiĢimin baĢlangıcından önce beden diliyle iletiĢim insanla birlikte var olmuĢtur.

Alâeddin ġenel (2006), sözlü iletiĢimin baĢlangıcını Ģöyle bir örnekle açıklar: “DehĢete düĢürücü anlık korkular yaratan olaylar, kana adrenalin salgılanmasına neden olur. Onun etkisi, kaslarda kasılmaya ve soluğun kesilmesine yol açar. Kaslar gevĢerken soluğun bir “çığlık” ile salıverilmesi sonucu doğar. Böylelikle tehlikede olan insan “Yardım edin!” mesajını alıcıya verir. KonuĢma dili ise kültürel birikimler sonrasında geliĢtirilmiĢtir.”

(25)

Amerika BirleĢik Devletleri‟nde II. Dünya SavaĢı sonrası dönemde iletiĢim biliminin varlığı ilk kez tartıĢılmıĢtır. O döneme kadar iletiĢim pek ilgi görmeyen bir alan olmuĢtur (McQuail, Windahl,1997).

ĠletiĢim alanında önemli geliĢmeler, 1950‟li yıllarda görülmüĢ olup bu dönemde iletiĢim modelleri oluĢturulmuĢ ve iletiĢim alanında birçok araĢtırma ortaya konmuĢtur. ĠletiĢim hakkındaki düĢüncelerini terimleĢtirerek model biçiminde formüle etmek üzere sosyal bilimcileri ilk harekete geçiren kiĢi Johnson ve Klare‟e göre, bir matematikçi olan Claude Shannon‟dur (McQuail, Windahl,1997).

ĠletiĢim terimleri ve modellerinin ortaya konulması, geliĢtirilmesiyle birlikte kitle iletiĢiminin önemi ve topluma etkisi üzerinde durulmuĢtur. GerçekleĢen bu geliĢmeler, günümüz dünyasını çevreleyen iletiĢim ağının oluĢmasına katkıda bulunmuĢtur (McQuail, Windahl,1997).

2.1.2. İletişim Süreci

ĠletiĢim çift yönlü bir süreçtir. Birey iletmek istediğini karĢı tarafa bir mesaj halinde iletir ve karĢı tarafın tepkisi doğrultusunda süreç tekrar baĢlar. Bu niteliği bakımından iletiĢim sürekli olarak değiĢen ve geliĢen bir olgudur.

ĠletiĢim süreci birkaç adımdan oluĢur. Süreç, göndericinin düĢüncelerini, duygularını veya görüĢlerini hedefe göndermesiyle baĢlar. Mesajı herhangi bir kanalla gönderen gönderici, gönderilen mesaj ve alıcı iletiĢim süreci unsurlarındandır. Bu unsurlardan biri eksik olursa, iletiĢim kurulamaz. Örneğin, gönderici mesajı gönderebilir, ancak alıcı onu duymaz veya algılayamaz ise iletiĢim gerçekleĢmez. ĠletiĢim süreci, kaynağın bir mesajı anlaĢılır biçimde kodlayarak, alıcıya göndermesiyle baĢlar (Çıtak, Tengilimoğlu, 2003).

(26)

ĠletiĢim sürecinde kaynak iletmek istediği mesajı, önce hedef tarafından algılanabilir ve anlaĢılabilir iĢaretlere dönüĢtürür; yani kodlar. Kodladığı mesajı bir araç veya kanal aracılığıyla gönderir. Mesajı alan hedef, gönderilen mesajın kodunu açar, onu algılar; yani yorumlar ve bu yorumuna göre tepkisini kodlayıp geri gönderir. Kaynak, hedefin tepkisine göre, kendi amacının, karĢısındakinin algılamasıyla aynı olup olmadığını kontrol etme olanağına sahip olur. ĠletiĢimin etkinliğini, iletiĢim sürecinin etkinliği belirler (Uygur, Koç, 2003).

2.1.3. İletişim Biçimleri

ĠletiĢimin genel kabul gören biçimleri; sözlü, yazılı, bedensel ve elektronik iletiĢim olarak sıralanabilir. Özçağlayan (1996) baĢlıca iletiĢim biçimlerini sözlü, belgesel, iĢitsel-görsel, kiĢisel gözlem ve kitle iletiĢimi olarak sıralamaktadır. Bununla birlikte iletiĢime sosyal yönüyle değinen George Mead, iletiĢim biçimlerini öz iletiĢim, kiĢilerarası iletiĢim, kiĢi-grup iletiĢimi, gruplar arası ve örgütler arası iletiĢim olarak nitelendirmektedir (Sabuncuoğlu, Tüz: 2003).

Etkinlik ve ulaĢtıkları topluluklar yönünden değiĢiklik gösteren çeĢitli iletiĢim biçimleri, bireyle veya küçük bir grupla kiĢisel bağlantı kurmada, fikir üretmede ve kavram bilincinin geliĢtirilmesinde etkili faktörlerdir. Toplantılar, konferanslar, sergiler, fikirlerin yayılması ve bağlantı kurulmasının kolaylaĢtırılması bakımından yararlıdır. Kesin bir enformasyon, dikkatleri üzerine çekerek veya diğer iletiĢim medyaları tarafından tanımlanacak belgesel nitelikteki bir sunumu gerekmektedir. Özel durumlarda kullanılan medyalar, kullanan gruplar veya bilgi türlerinin özenle nitelendirilmesi gerekmektedir (Uygur, Koç, 2003).

Göndericinin alıcıya vermek istediği mesajı iletebileceği iletiĢim biçimleri hakkında kısa bir bilgi vermek yararlı olacaktır. ĠletiĢim biçimleri; sözlü, yazılı, sözsüz ve elektronik iletiĢim olarak sıralanabilir.

(27)

a) Sözlü İletişim : ĠletiĢim Ģekillerinden en etkili ve hızlı olanı sözlü

ve yüz yüze olan iletiĢimdir. Sözlü iletiĢimde, gönderici konuĢan ile alıcı dinleyen bire bir iliĢki içinde oldukları için duygu, düĢünce ve bilgi aktarımı daha sağlıklı ve akıcı olur. Çünkü alıcı yalnızca duymakla kalmayıp göndericinin mesajını yorumlamada el ve yüz hareketlerinden faydalanır (Uygur, Koç,2003).

Sözlü iletiĢimde, göndericinin mesajı anında yorumlandığı ve jest-mimikleriyle desteklendiği için doğru anlaĢılıp anlaĢılmadığı hemen kontrol edilebilecektir. Bununla birlikte sözlü iletiĢim, bulunulan çevrenin koĢullarından oldukça fazla etkilenir.

b) Yazılı İletişim : Yazılı iletiĢimde etkinliğin ilk Ģartı, uygun

kelimeleri, deyimleri seçmek ve kiĢilerce belirlenmiĢ biçimde kelimeleri ve deyimleri birleĢtirmektir. AnlaĢılamayan ve kiĢilerce benimsenmeyen kelime ve sözcüklerle gerçekleĢtirilen iletiĢim, ya mesajı tam olarak alıcıya iletmeyecek ya da alıcının mesajı yanlıĢ yorumlamasına neden olacaktır (Uygur, Koç,2003).

Yazılı iletiĢim, Özçağlayan (1996)‟ın da belirttiği gibi belgesel; yani, kanıt niteliğindedir. Sözlü yapılan iletiĢimdeki mesaj unutulabilir; ancak, yazılı iletiĢimle mesaj kayıt altındadır.

c) Sözsüz İletişim : Kelime ve sözcükler kullanılmadan beden dili

kullanılarak yapılan iletiĢimdir. Ġnsanlar her yerde ve her zaman sözlü ve sözsüz iletiĢimde bulunurlar. Vücut, ses ve özellikler etkili ve önemli bir iletiĢim aracıdır. Nitekim yapılan testlere göre, vücudun yüzde 65-70 oranında iletiĢime katkıda bulunduğu anlaĢılmıĢtır (Uygur, Koç, 2003). Sözsüz iletiĢim; yani, beden dili insanlar tarafından her zaman kullanılır. Ġnsan; jest-mimik, duruĢ, ses tonu, ses hızı vb. ile sürekli olarak etrafına mesaj vermektedir.

d) Elektronik İletişim : Elektronik ve bilgi teknolojisindeki hızlı

geliĢmeler sayesinde insanlar teknolojiyi iletiĢimde kullanır hale gelmiĢ ve günlük hayatımızın önemli parçaları haline gelmiĢtir. Mail, mesaj, sesli veya görüntülü konuĢma ile istenilen mesaj anında karĢı tarafa iletilebilmektedir.

(28)

ĠletiĢim biçimlerine sosyal yönüyle yaklaĢan, sosyal iliĢkilerin doğasını inceleyen Amerikalı ünlü sosyolog George Mead; bireyin iletiĢimle toplum içinde, baĢkalarını tanıma ve kendisini baĢkalarına tanıtma gibi amaçlar taĢıdığını belirtmektedir. Bireyler kendi yaĢantısını yakından ilgilendiren durumlar ortak bir çabayı gerektiriyorsa grupla iletiĢim kurarlar. Bu nedenle, toplumsal bir varlık olan bireyi her grupta iliĢki kurması gereken bir kiĢi olarak değil; fakat kendi eğilimleri, özlemleri, umutları, çıkar ve amaçları doğrultusunda, çaba harcayan gruplarla iliĢki kurmak isteyen bir varlık olarak nitelemek gerekmektedir (Sabuncuoğlu, Tüz, 2003).

ĠletiĢim biçimleri George Mead‟in öne sürdüğü bu kuramdan yola çıkılarak öz iletiĢim, kiĢilerarası iletiĢim, kiĢi-grup iletiĢimi, gruplararası iletiĢim ve örgütlerarası iletiĢim olarak sıralanabilir (Sabuncuoğlu, Tüz,2003).

a) Öz iletişim : Öz-iletiĢim, bilinçaltı nedeniyle kiĢi ve düĢünce

yapısı arasında mesajların sürekli akıĢı olarak tanımlanabilir. ĠletiĢim süreci geniĢ anlamda, en az iki kiĢinin varlığını bir ilke olarak gerekli kılmakla birlikte, bireyin iki ayrı kiĢinin rolünü tek baĢına oynayarak aynı zamanda kendi kendisiyle haberleĢtiği bir gerçektir (Sabuncuoğlu, Tüz, 2003).

Birey; kendi iç dünyasıyla sürekli olarak iletiĢim halindedir. Herhangi bir duruma dair tepki ve düĢünceleri daha önce edindiği yaĢantılar doğrultusunda ortaya koyar. YaĢantılardan bilgiyi özümseme ve dıĢ dünyaya tepki verme sürecinde ve kendi hayat planlarımız vb. esnasında öz iletiĢim gerçekleĢmektedir.

b) Kişilerarası iletişim : Biyo-kültürel ve sosyal bir varlık olması

sebebiyle birey yalnızca kendisiyle iletiĢim kurmayacak, çevresiyle ve diğer insanlarla da hayatını idame ettirebilmek için iletiĢim kurmak durumunda kalacaktır.

KiĢilerarası iletiĢimde birey karĢı tarafa mesajı yönlendirdikten sonra karĢı taraftan gelen tepkiye göre mesajının doğru anlaĢılıp anlaĢılmadığını tespit eder. Aldığı sonuca göre gerekli geri bildirimi sağlar. Sağlıklı bir iletiĢim için mesajın karĢı tarafa doğru, anlaĢılır Ģekilde iletilmesi önem taĢımaktadır (Çıtak, Tengilimoğlu, 2003).

(29)

c) Kişi-Grup İletişimi : KiĢi-grup iletiĢimi iki yönlü olur. Birinci

durumda “bireyden gruba” iletiĢim söz konusudur. ĠĢletme yönetiminden örnek verilecek olursa bir genel müdürün idare meclisi ya da ortaklar kuruluna rapor verme görevi bu tür haberleĢmeyi gerektirir. Ġkinci durumda “gruptan bireye” iletiĢim söz konusu olmaktadır. Çoğu kez bir kurul tarafından alınan kararlar eyleme geçmesi için ilgili kiĢiye iletilir. Karar grup tarafından ortaklaĢa verilir. Ancak, bunun yerine getirilmesi yetkisi yüksek bir kiĢiye verilir. Ġdare meclisi ya da yönetim kurulu kararlarının, iĢletmenin genel müdürüne uygulanmak üzere iletilmesi, gruptan bireye iletiĢimin bir örneğidir (Sabuncuoğlu, Tüz, 2003).

d) Gruplar arası İletişim : Gruplararası iletiĢim, biçimsel ya da biçimsel

olmayan gruplar arasında veya zorlayıcı bir iletiĢim biçimidir. Komuta ve kurmay grupları, dikey ve yatay düzeyde birbirine bağlanan iletiĢim gruplar arası iletiĢime örnek verilebilir.

e) Örgütler arası İletişim : Bir örgütün, kendi sınırları dıĢında yer alan diğer

örgütlerle iliĢki kurması yaĢamsal bir değer taĢır. Örneğin, bir diğer iĢletme, fon sağladığı finansal durumlarla, ürünlerini toptan satacağı bir aracı firma ile ya da çeĢitli kamu kurumları ile birçok konularda iletiĢim zorunluluğu duyar (Sabuncuoğlu, Tüz, 2003).

2.2. Teknolojinin Tanımı ve Önemi

Latinceden alınan teknoloji sözcüğünün temelde; sanat ya da hüner anlamına gelen “techne” sözcüğü ile bilim ya da çalıĢma anlamına gelen “logia” sözcüğünün birleĢiminden oluĢmaktadır (Serbest, 2001).

Teknoloji, toplumun üretimine iliĢkin bilgi birikimi olarak tanımlanabilir (Barutçugil, 2002). BaĢka bir tanıma göre ise; teknoloji, teknik bilginin yaĢama

(30)

geçirilmesini öngören tüm toplumsal, ekonomik etkinlikler ve örgütlenmeleri de kapsayan bir alandır (Aksoy, 2008).

Teknoloji, insanı köleleĢtiren ve insancıl değerleri yıkan bir güç olarak görülebileceği gibi tanrısal bir kurtarıcı olarak da kabul edilebilir. Kötülenebilir veya yüceltilebilir. Ancak, teknolojinin önemi hiçbir Ģekilde küçümsenemez ve insanın yaĢamındaki etkileri görmezlikten gelinemez. Günümüzün insanı tümüyle teknolojik değiĢim ve geliĢim sürecinin içindedir (Barutçugil 2002).

Günümüzde, insanların gerek ev gerekse iĢ yaĢamlarını oldukça etkileyen bir değiĢim gözlenmektedir. Bu değiĢimin itici güçlerini, ekonomi, teknoloji ve politik eğilimler oluĢturmaktadır. Bilgisayarla tren ve uçak rezervasyon iĢlemleri, otomatik para çekme ve yatırma makinelerinin kullanımı, üniversitelerin yurtdıĢındaki üniversitelerle ve bilgi bankaları ile bağlantı kurması, evlerimizde günden güne çoğalan dijital teknoloji ürünleri tanık olduğumuz ve kullandığımız teknoloji örneklerinden birkaçını oluĢturmaktadır (Özalp, 1993).

Teknolojik değiĢim, elemanlar arasındaki iliĢki değiĢtiğinde veya yeni bağlantılar kurulduğunda gerçekleĢir. Yeni bileĢimlerin keĢfedilme olasılığı, bağlantıların sayısının artmasıyla artar. Daha yoğun bağlantıya sahip sistemler daha büyük teknolojik olanaklar seti ortaya çıkarırken, daha seyrek bağlantılar daha az olanak yaratırlar. Kısa bir Ģekilde ifade edersek; günümüz modern ekonomileri, sosyal değiĢimin geniĢ yapısına gömülü olan olağanüstü hızlı teknolojik, organizasyonel ve kurumsal yenilikten oluĢmaktadır (Aslan, 2005).

Teknolojik geliĢmeler, mal ve hizmet üretiminin miktar ve kalitesini artıran, yeni endüstri dallarının ve yeni iĢ alanlarının doğmasına yol açan değiĢimlerdir. Bu nedenle, teknolojik yenilikler, ekonominin geliĢmesini, toplumsal refah düzeyinin yükselmesini ve yaygınlaĢmasını doğrudan etkilemektedir (Barutçugil 2002).

Günümüzde hem geliĢmiĢ hem de geliĢmekte olan ülkeler açısından, bilim teknoloji politikalarının konusu olarak yenilik sistemi ve yeteneğini geliĢtirmek ön

(31)

plana çıkarılmıĢtır. Yenilik; bir teknolojinin edinilmesi, özümsenmesi, uyarlanması, kullanılması ve değiĢtirilmesi için gerekli yeteneklerin yanında yeni teknolojiler yaratma, yeni ürün ve süreç geliĢtirme yeteneğinden oluĢan değer yaratma sanatıdır (Çelik, 2009).

2.2.1. Teknolojinin İşlevleri

Teknoloji insanla birlikte baĢlar. Ġnsanın olduğu her yerde teknoloji vardır. Teknoloji insan tarafından, insan için üretilir. Teknolojinin ana gayesi insanın yaĢamını daha kolay hale getirmektir. Ġnsanın yaĢamını daha kolay hale getirmek amacıyla üretilen teknoloji bazı iĢlevler kazanmıĢtır. Bu iĢlevleri Ģu Ģekilde sıralamak mümkündür (Karahan, 2001):

İnsana Kolaylık Sağlama : Teknolojinin sundukları insanlar

tarafından kabul görüp kullanıldığı müddetçe iĢe yarar kabul edilecek ve yaygınlaĢacaktır. Ġnsan, hayatını kolaylaĢtırmayan bir ürünün uzun süre kullanımına devam etmeyecektir. Dolayısıyla bu ürünün yaygınlaĢması mümkün olmayacaktır. Bu bağlamda, teknolojinin önemli iĢlevlerinden birisi insana kolaylık sağlamasıdır.

Yaşama Düzeyini Yükseltme : Günümüzde insanların yapması gereken

iĢleri makineler yerine getirmektedir. Teknoloji kullanımının artmasıyla beraber insanlar adale gücü kullanma miktarı en aza indirgenmiĢtir. Örneğin, insanlar binek hayvanları ile bir günde ulaĢacakları yere otomobille bir saatte ulaĢmakta, bir ayda gerçekleĢtirdikleri harmanı, bir saatte harman makinesiyle yapmaktadırlar. Böylelikle daha az yorulan ve diğer iĢler için daha fazla zaman kazanan insan kendine, sosyal faaliyetlere daha fazla zaman ayırır hale gelmiĢtir.

Toplumu Bütünleştirme : Teknolojinin getirdiği iĢbölümü ve

uzmanlaĢma sayesinde insan kendisi dıĢındaki bireylere daha fazla vakit ayırma imkanı bulmuĢtur. Bununla birlikte ulaĢım ve iletiĢim araçlarının geliĢmesi ile insanların

(32)

birbirine dilediği zaman ulaĢabilmesini sağlamıĢtır. Ġnsanların daha rahat birbirlerine ulaĢıyor olması birçok toplumsal duruma karĢı hızla tepki vermelerini sağlamıĢtır. Böylelikle, toplum bütünleĢmektedir.

Verimlilik : Teknolojinin kısa sürede birçok iĢi yapmaya

imkan vermesiyle birçok alanda uzmanlaĢma olmuĢtur. Teknolojinin getirdiği uzmanlaĢma, iĢ bölümü ve iĢ akıĢlarını gerekli kılmıĢtır. ĠĢbölümüne gidilmesi ve iĢ akıĢlarının belirlenmesiyle verimlilik artmıĢtır.

Karar Verme : Günümüzde bilgisayarın getirdiği imkanlarla

çeĢitli konularda elde edilen araĢtırma verilerin kısa süre içerisinde çözümlenebilir olmasıyla birçok iĢletme piyasa araĢtırmalarını kolaylıkla yapabilir hale gelmiĢtir. Bununla beraber internet ve aracı iĢletmeler sayesinde mevcut yapılan araĢtırmaların sonuçlarından da yararlanabilme imkanına sahip olunmuĢtur. Elde edilen bu veriler dahilinde mevcut durumun tespiti, duruma göre iĢletme fonksiyonlarının yönetilmesi ve sürecin değerlendirilip gerekli güncellemelerin yapılması için yerinde ve zamanında karar verilmesine katkıda bulunulmuĢtur.

Zamanı Değerlendirme : Teknoloji sayesinde insanlar kısa süre içerisinde

birçok iĢi makineler sayesinde yapabilir hale gelmiĢtir. Birçok iĢ kısa süre içerisinde bitirilebildiği için insanların arta kalan zamanlarını değerlendirebilme Ģansı da doğmuĢtur. Bununla birlikte, arta kalan zamanların değerlendirilebilmesi için çeĢitli seçenekler sunan birçok iĢletme ortaya çıkmıĢ, sektör haline gelmiĢtir.

2.2.2. Teknolojinin Tarihsel Gelişimi

Teknoloji tarihi; somut nesnelerin, teknolojik araçların ve aletlerin icat edilmesi, üretilmesi ve kullanımları tarihsel olarak inceleyen bir disiplindir ve bir yönüyle somut nesnelerin çeĢitliliğini, diğer yönüyle de bu nesnelerin icat edilme sürecini ve bu çeĢitliliğin nasıl, ne zaman ve ne Ģekilde olduğunu koymaya çalıĢır (Unat, 2006).

(33)

Teknolojinin günümüz düzeyine ulaĢması zaman almıĢtır. Ġlk aracın yapılması teknolojinin baĢlangıç noktası sayılabilir. Ġnsanoğlunun araç kullanmak durumunda ya da zorunda kalıp doğada hazır nesnelerin elveriĢli olanlarını bulamadıklarında yapabilecekleri tek Ģey onları kopyalamak, daha önce kullandıkları araçlara benzer yeni ürünler ortaya koymak olacaktır. Bir milyon yıl önce kabataĢ baltayı kullanmayı akıl eden insanın ateĢi bulması, taĢ baltasını Ģekillendirmesi için 750 bin yıl geçmiĢ, tunç ve demiri ise ancak birkaç bin yıl önce kullanmaya baĢlayabilmiĢtir. Ġnsanlık tarihi açısından, yayın torna olarak tahta, kemik, fildiĢi, hatta tahta üzerinde düzgün deliklerin açılmasında kullanımı, teknolojiye yapılmıĢ önemli bir katkıdır (ġenel, 2006).

Ġnsanın tarıma baĢlamasıyla birlikte, yerleĢik hayata geçilmiĢtir. YerleĢik hayatın ve tarımcılığın gerektirdiği yeni ihtiyaçlarla yapılan, yaratılan araçlar da farklılaĢmıĢtır. Örneğin; demir, çelik, vida, silah, tulumba, hava ve suyla çalıĢan aygıtlar, makine, mimarlık ve karayolu yapımı gibi teknolojik geliĢmeler yaĢanmıĢtır. Tunç tekerlekli araç ve silah yapımına metal cevherlerinin soğuk dövme yerine ergitilerek iĢlenmesi ile o dönemin uygar zanaatçıların buluĢu olarak kullanılmaya baĢlanmasının, bölgedeki bilgi, beceri ve teknolojilerinin yayılmasında büyük katkısı olmuĢtur (ġenel, 2006).

Bilgi, beceri ve teknolojilerin yayılmasıyla birlikte teknolojik geliĢime katkıda bulunularak bir sonraki kuĢağa devredilmesiyle biriken kültürle bugünlere ulaĢılmıĢtır. OluĢan bu teknolojik birikimlerle kağıt, pusula, ipek, yel değirmeni, saat ve buhar makinesi bulunmuĢtur. Toprağa yerleĢemeyenler için bilgi, beceri ve teknoloji alıĢveriĢleriyle çeĢitli alanlarda ticarete baĢlanmıĢtır. Önceleri, çalıĢanların ayağına iĢin götürülmesiyle bu ticaret yürütülürken, sonrasında çalıĢanların iĢe gelmesiyle iĢverenin gözetimiyle gün doğumundan gün batımına kadar çalıĢılmıĢtır (Aslan, 2005).

Newcomen‟ın 1712‟de imal ettiği ilk buhar makinasını izleyerek 1765 yılında James Watt tarafından geliĢtirilip enerji kaynağı olarak kullanılmaya baĢlanması teknolojik açıdan, belirleyici dönüĢüm olguları olmuĢtur (Arıduru, Günay, 2001).

(34)

Aynı tesis içinde birden çok buhar makinesi kullanarak eski sistemin bu esnek olmayan yapısını değiĢtirmek için 1880 ve 1890‟lı yıllarda giriĢimlerde bulunulmuĢ ve elektrik genel olarak kullanılabilir hale getirilmiĢtir. Böylelikle buhar makinesinin yerine elektrik teknolojisinin büyük üstünlüğü ortaya çıkmıĢtır (Aslan, 2005).

2.2.3.1. Türkiye’de Teknolojinin Tarihsel Gelişimi

Anadolu toplumu buzul çağında henüz üretime geçilemediğinden doğadaki taĢlardan avlanma aletleri yapan ilkel toplum durumundadır. Önceleri taĢ, demir, çelik gibi maddelerle yapılan araçlar sonrasında daha dayanıklı olduğundan bakır, çinko ve kalay karıĢımı olan tunçla yapılır olmuĢtur. Tarımın baĢlangıcı üretimin ve teknolojinin de baĢlangıcı olarak nitelendirilebilir (ġenel, 2006).

Tarımın en erken baĢladığı yer, Yakındoğu ve Anadolu‟dur. Tarım ilk olarak, bundan yaklaĢık 10500 yıl önce, MÖ. 8500‟lerde bir bölümü Güneydoğu Anadolu‟da bulunan Musevilik, Ġsevilik ve Ġslam‟ın doğum yeri olan, Grek, Roma ve Ġslam uygarlıklarına da mekan olmuĢ “Bereketli Hilal”de baĢlamıĢtır (Arıduru, Günay, 2001). Türkiye‟deki tarım hayatına dair en ileri düzeydeki kalıntı, Orta Adadolu‟daki Konya dolaylarındaki Çatalhöyük yerleĢmeleridir (Unat, 2006).

Tunç tekerlekli savaĢ arabalarının M.Ö. 1875‟te Hititlilerle Mısırlılar arasında KadeĢ‟te yapılan büyük savaĢta kullanıldığı bilinmektedir. Bununla birlikte, Hititlerin ilk merkezlerinden biri olan KaneĢ‟te (Kayseri yakınındaki Kültepe) M.Ö. 18. yüzyılda çivi yazısı kullanılmaktaydı. Ayrıca halkın anlaĢması için kendi icatları olan resimli yazıları da vardı (Unat,2006). Görüldüğü gibi bu dönemde Anadolu insanı, doğayla baĢa çıkmanın yanında doğayı kendi ihtiyaçları için kullanmayı öğrenmiĢtir. Anadolu‟da özellikle maden, ağaç iĢçiliği, dokumacılık ve mimari alanlarında M.Ö. 1200-300 döneminde önemli geliĢmeler olmuĢtur (Unat, 2006).

(35)

Buhar makinesinin bulunmasıyla birlikte seri üretime geçilmesi, Anadolu için de önemli bir geçiĢ süreci olmuĢtur. Buhar makinesinin gün geçtikçe kullanım alanının artmasıyla günlük yaĢayıĢta köklü değiĢiklikler olmuĢtur. Artan talep karĢılanırken, insan veya hayvan gücünden makineleĢmeye doğru bir süreç yaĢanmıĢtır.

Elektriğin bulunmasıyla teknolojik geliĢmeler büyük ivme kazanmıĢtır. Türkiye‟de elektrik enerjisi, ilk kez 1902 yılında Tarsus‟ta kurulan hidroelektrik santral ile üretilmeye ve kullanılmaya baĢlanmıĢtır. Bu terminalle, ilk olarak Tarsus 15 Eylül 1902‟de elektrik enerjisinden yararlanmaya baĢlamıĢtır. (http://tr.wikipedia.orgwiki/ T%C BCrkiye,11.11.09).

Elektriğin kullanılmaya baĢlamasıyla birlikte; elektronik ev aletleri, radyo, televizyon, telefon gibi ürünler hayatımızın bir parçası haline gelmiĢtir. Teknolojinin geliĢim hızının artmasında özellikle bilgisayar kullanımının baĢlaması ve yaygınlaĢması etkili olmuĢtur.

2.2.3.2. Teknolojik Gelişmelerin Dünya Tarihine Etkisi

Tarih devirlerini sıraladığımızda, devirlerin o dönemde kullanılan teknolojilerin isimleriyle anıldığını veya bir devirden diğerine geçiĢte yine teknolojik geliĢmelerin etkili olduğu görülecektir. Jacques Ellu, “Teknolojik Toplum” isimli çalıĢmasında toplumun aldığı Ģeklin, yalnızca teknolojinin yansıması olduğunu ileri sürmektedir (Özçağlayan, 1996). Teknolojik açıdan ilkel toplumu kesici taĢ aletler, tarım toplumunu su değirmeni, sanayi toplumunu buhar makinesi temsil ederken biliĢim toplumunu ise bilgisayar ile temsil etmektedir (Arıduru, Günay, 2001).

Tarih öncesi devirler, taĢ devri ve maden devridir. Doğayla baĢa çıkmak, varlığını devam ettirebilmek için taĢ ve ardından maden kullanılmıĢtır. TaĢ devri; taĢın yontularak araç haline getirildiği yontma taĢ devri ve daha dayanıklı, sert araçların edinildiği cilalı taĢ devri olarak iki bölümde incelenmektedir. Maden devri ise; araç

(36)

yapımında kullanılan malzemeye göre bakır, tunç ve demir devri olmak üzere üç bölümde incelenmektedir.

Tarih sonrası devirleri ele aldığımızda ise, ilkçağ yazının bulunmasıyla baĢlayıp kavimler göçüne kadar devam etmektedir. Yazının bulunması, insanın doğayla baĢa çıkma çabalarından biridir. Ortaçağ, kavimler göçünden Ġstanbul‟un fethine kadar devam etmektedir. Kavimler göçü ve Ġstanbul‟un fethinde ulaĢım, silah vb. teknolojiler önemli yer almıĢtır. Yeniçağ, Ġstanbul‟un fethi ile Fransız Ġhtilali arasında geçen dönemdir. Fransız Ġhtilali‟nin oluĢmasında teknolojik geliĢmelerle beraber artan kültür seviyesinin etkisi büyüktür. Yakınçağ ise Fransız Ġhtilali‟nden günümüze gelen dönemdir.

Görüldüğü gibi, tarih devirlerinin isimlendirilmelerinin yanında devir değiĢikliklerinin olmasında döneme ait kullanılan teknolojik aletlerin etkisi bulunmaktadır.

2.3. İletişim Teknolojileri

ĠletiĢim teknolojileri kavramı, iletiĢim alanındaki bütün teknolojileri kapsayan bir kavramdır (Atabek, 2001). Ġnsanoğlu, günümüz dünyası gereği birbirinden uzak yerlerde de olsa iletiĢim kurma ihtiyacı içerisindedir. Ġnsan birbirinden uzaklaĢtıkça iletiĢim kurulabilmesi için iletiĢim kanallarına, araçlarına ihtiyaç duyulmuĢtur. Teknolojinin sunduğu iletiĢim araçları arasında; telgraf, telefon, faks, telsiz, radyo, televizyon, uydular, bilgisayar sıralanabilir (Barutçugil, 2002).

Teknolojinin sunduğu bu iletiĢim araçlarının günlük hayatta sıkça kullanılır olması; dünyanın dört bir yanını çevreleyerek insanları birbirine yer ve zaman farkı tanımadan ulaĢmalarını sağlamaktadır. Ancak bu tür iletiĢimin, birbirlerine ulaĢmak, yüz yüze gelmek için çaba göstermelerine ihtiyaç bırakmadığından insanı sosyal hayattan uzak bıraktığına dair olumsuz yorumlar da söz konusudur (Ertem, 2006).

(37)

2.3.1. Ülkemizde İletişim Teknolojileri

ĠletiĢim teknolojilerinin ülkemizdeki geliĢmelerine posta telefon telgraf, gazetecilik, radyo televizyon yayıncılığı ve bilgisayar baĢlıklarıyla yer verilmiĢtir.

2.3.1.1. Posta Telefon Telgraf

Ġlk Posta TeĢkilatı Tanzimat Fermanı ile yaĢanan geliĢmelerin sonucu olarak Osmanlı Devletinin tüm halkının ve yabancıların posta ihtiyaçlarına cevap vermek amacıyla Nezaret olarak 23 Ekim 1840 tarihinde kurulmuĢtur. Telgrafın icadından on bir yıl sonra 1843 yılında ülkemizde de telgraf hizmeti baĢlamıĢ, bu hizmeti disipline

etmek üzere 1855 yılında ayrı bir Telgraf Müdürlüğü kurulmuĢtur

(http://www.ptt.gov.tr, 11.01.2009:19.30).

Ġlk manuel telefon santralının 23 Mayıs 1909 tarihinde Ġstanbul‟da hizmete verilmesinden sonra Posta ve Telgraf Nezareti, 1909 yılında Posta, Telgraf ve Telefon Nezareti haline dönüĢtürülmüĢ, 1913 yılında da Posta, Telgraf ve Telefon Umum Müdürlüğü adını almıĢtır (http://www.ptt.gov.tr, 11.01.2009 : 19.30).

Cumhuriyetimizin ilk yıllarında ĠçiĢleri Bakanlığına bağlı olarak görev yapan PTT Genel Müdürlüğü 1933 yılında katma bütçeli bir idare olarak Bayındırlık Bakanlığına, 1939‟da ise UlaĢtırma Bakanlığı‟na bağlanarak hizmetine devam etmektedir (http://www.ptt.gov.tr, 11.01.2009 : 19.30).

2.3.1.2. Gazetecilik

Fransız Devrimini izleyen yıllarda Fransız Büyükelçiliğinde matbaanın kurulmasıyla yabancı kaynaklı birçok gazete Osmanlı Ġmparatorlüğu‟nda yayınlanır olmuĢtur. Bu dönemde II. Mahmut, Le Moniteur Ottoman‟ın yayını devam ederken bir

(38)

de Türkçe gazete çıkarmaya karar vermiĢtir. Amacı, bu gazete yoluyla yaptığı ve planladığı yenilikleri halka aracısız olarak, birinci elden verebilmektir. Bu amaçla, Takvim-i Vakayi 1 Kasım 1831‟de yayına girmiĢtir. Takvim-i Vakayi dokuz yıl boyunca Türkiye‟de yayımlanan tek Türkçe gazete olarak kalmıĢ, bundan sonra 1840 yılında ikinci Türkçe gazetemiz Ceride-i Havadis yayım hayatına girmiĢtir (Erdem, IĢık, 2008). Bu dönemlerden bugüne birçok gazete ülkemizde yayınlanmıĢ ve genel kabul görmüĢtür.

2.3.1.3. Radyo Televizyon Yayıncılığı

Türkiye‟de TRT‟nin 1 Mayıs 1964‟te kurulmasıyla radyo, televizyon yayınları baĢlamıĢtır. Ġstanbul Radyosu‟nun 6 Mayıs 1927‟de yayına baĢlamasının ardından 1928 yılında Ankara Radyosu ilk yayınlarını yapmıĢtır. Ġlk televizyon yayınları ise, 31 Ocak 1968‟de Türkiye‟nin ilk deneme televizyon yayını Ankara‟da MithatpaĢa Stüdyosu‟nda Mahmut Tali Öngören‟in açılıĢ konuĢmasıyla baĢlamıĢtır. Haftada üç gün, üçer saat olarak baĢlayan deneme yayınları bir yıl sonra haftada dört güne çıkmıĢtır. Daha sonra Ġzmir Televizyonu‟nun 1970‟de açılmasının ardından 1971‟de Ġstanbul Televizyonu faaliyete geçmiĢtir (http://www.trt.net.tr, 12.11.2009).

Günlük yayınlar 1974‟ten itibaren yapılmaya baĢlanmıĢtır. Giderek artan yayın saatleri ile birlikte ekran, 31 Aralık 1981 yılbaĢı gecesinden itibaren renklenmeye baĢlamıĢtır ve 1984 yılında tamamen renkli yayına geçilmiĢtir (http://www.trt.net.tr, 12.11.2009).

Türkiye‟de ilk özel televizyon yayını, 1 Mart 1990‟da Star-1‟in deneme yayınlarına baĢlamasıyla gerçekleĢmiĢtir. Hızla geliĢen radyo-televizyon yayıncılığının, yasal temelden yoksun olarak sürdürülmesi, Radyo ve Televizyon KuruluĢ ve Yayınları Hakkında Kanun‟un 20 Nisan 1994‟de yürürlüğe girmesiyle son bulmuĢtur (Erdem, IĢık, 2008).

(39)

2.3.1.4. Bilgisayar

Türkiye'ye ilk bilgisayar 1960 yılında yol yapımında gereken hesaplamaları daha hızlı yapabilmek için Karayolları Genel Müdürlüğü'ne gelmiĢtir. IBM-650 Veri ĠĢleme Makinesi (Data Processing Machine) adlı bilgisayar on iki yıl kullanılmıĢtır ve elektrikle çalıĢan ve elektronik veri iĢleme kapasitesine sahip 167 m² bir alana sığan ve ağırlığı 30 tonluk ilk bilgisayar Eniac, tam on beĢ yıl sonra edinilmiĢtir. Ġkinci bilgisayar ise akademik amaçlı kullanmak için Ġstanbul Teknik Üniversitesi'nin TaĢkıĢla binasına gelmiĢtir. Daha sonra Orta Doğu Teknik Üniversitesi bilgisayara sahip olmuĢtur. Türkiye'deki dördüncü bilgisayar ise Devlet Planlama TeĢkilatı'na gelmiĢtir. (http://tr.wikipedia.org/wiki/A7mi%C5%9Fi, 11.01.2010 : 23.01).

Günümüzde, tüm kayıt iĢlemleri, hesaplamalar tamamen bilgisayarlar tarafından yapılmaktadır. Bireylerin ve firmaların iletiĢimleri de bilgisayar üzerinden sağlanmaktadır. Tek bir tuĢla birçok kiĢinin uzun süre uğraĢmak durumunda kalacağı iĢlemler ve yazıĢmalar sağlanmaktadır. BaĢka bir deyiĢle, günümüz insanı bilgisayarla teknolojinin geliĢme hızını yakalama Ģansına sahip olmuĢtur.

2.3.2. Cep Telefonu Kullanımları

Sürekli hareket halinde olan birey yakınlarıyla iletiĢim kurmak durumunda kaldığında bundan on yıl önce çok fazla seçeneği yoktu. Ancak günümüzde günlük hayatımıza yerleĢen cep telefonları ile istediğimiz yerden istediğimiz kiĢiye ulaĢmakla birlikte; banka iĢlemlerinin yapılması, internet gezintileri, televizyon izleme, müzik dinleme vb. gibi uygulamalar yapılabilmektedir.

Kablosuz telefon çalıĢmaları, teknolojik geliĢmelerin sonucu olarak ortaya çıkmıĢtır. Ericsson firması, Ericofone adını verdiği bir telefon ile telefon tasarımı konusunda büyük bir adım atmıĢtır. Ġlk kez bir telefon, bir otomobile baĢarılı bir Ģekilde 1950‟lerde yapılan çalıĢmalar sonucu yerleĢtirilmiĢtir. Böylelikle kullanıcılar hareket halindeyken de iletiĢim kurmaya baĢlamıĢtır (Ertem, 2006).

(40)

Cep telefonu yaygın olarak 1980‟lerde insan yaĢamına girmiĢtir. Ġlk sunulduğu yıllarda iĢadamlarının ve zengin insanların kullandığı bir haberleĢme cihazı iken geçen yıllarla cep telefonları günlük hayatın vazgeçilmez bir parçası olmuĢtur (Akay, 2005). Diğer bir deyiĢle cep telefonu artık temel bir tüketici ürünü olarak görülmektedir.

Cep telefonu devrimi birden bire ortaya çıkarak oluĢmuĢ bir süreç değildir. Cep telefonlarının geliĢimini birçok kaynak birinci nesil, ikinci nesil ve üçüncü nesil olarak üç nesile ayırmaktadır (Vural, 2008).

2.3.2.1. Birinci Nesil Cep Telefonları (Analog Sistemler)

Birinci Nesil Hücresel Mobil telefon sistemleri 1970‟li yıllardan bugüne kadar değiĢik teknik standartlarla hayata geçirilmiĢtir. Ġlk önce analog teknolojiye dayalı sistemler uygulanmaya baĢlanmıĢtır. Ġlk sayısal sistemlerin dizaynı 1990‟lı yıllarda yapılarak, mevcut analog mobil telefon sistemleri tamamlayıcı nitelikte, abonelere değiĢik seçenekleri sunabilmek üzere iĢletmeye alınmıĢlardır (Vural, 2008).

Dünyada 1990‟lı yıllardan sonra dünyada analog mobil sistemlere sayısal (dijital) sistemlerin ilave edilmesi ile birlikte büyük bir abone artıĢı söz konusu olmuĢtur. GSM 900‟ün globalleĢerek ilk önce Avrupa‟ya daha sonra tüm dünyaya yayılması ile telekomünikasyon teknolojisi serbestlik kazanmıĢtır (Vural, 2008).

2.3.2.2. İkinci Nesil Cep Telefonları (UMTS-Universal Mobile

Telecommunications System)

Mobil telefon sisteminde analog sistemlerden sonra ortaya çıkan dijital sistemler ikinci nesil olarak adlandırılmaktadır. Üç tane önde gelen ikinci nesil hücresel cep

(41)

telefonu standardı bulunmaktadır. Bunlar; GSM, CDMA, ve D-AMPS‟dır. Bu üç rakip standart arasında en yaygın olanı yaklaĢık %60 pazar payına sahip olan GSM‟dir (Vural, 2008).

2.3.2.3. Üçüncü Nesil Cep Telefonları (UMTS-Universal Mobile

Telecommunications System)

GSM teknolojisinin üzerine inĢa edilen UMTS sistemi data iletiĢim hızı ve diğer standartları sayesinde ikinci nesil sistemlerin oldukça ilerisindedir. UMTS‟nin özellikleri interaktif multimedya servisleri, görüntülü telefon ve video konferans gibi geniĢ bant uygulamaları için yeterli alt yapıyı oluĢturmaktadır (Vural,2008).

Yeni nesil cep telefonlarının özellikleri arasında; dizüstü ve masaüstü bilgisayarlarla bağlantı kurabilme, anında mesajlaĢma, bazı ajanda veya e-posta uygulamalarıyla veri paylaĢımı ve aktarımı, yeni belge oluĢturma ve bu belgeye yazı giriĢi yapabilme, internet üzerinden video izleme sayılabilir. Bununla birlikte yeni nesil cep telefonlarında kullanıcının dilediği Ģekilde telefonu güncelleme imkanı vardır. Örneğin, kullanıcı telefondaki ajandayı beğenmemiĢse bu ajandayı kaldırıp yerine dilediği ajandayı yükleyerek kullanabilecektir. Böylelikle kullanıcının cep telefonuna uyum sağlaması yerine, telefonun kullanıcıya uyum sağlaması sağlanmıĢtır (Karlılar,2009).

AraĢtırmacılar, 2011 yılında bir milyar yeni nesil cep telefonu satılacağını öngörmektedir. Her ne kadar girdi değiĢkenleri toplama yöntemleri farklı olsa da piyasa araĢtırması yapan firmalardan bir kısmı 2012 yılında var olan cep telefonlarından %38‟inin dokunmatik ekranı olacağını düĢülmektedir. GeliĢmiĢ dokunmatik ekran teknolojileri ekranda aynı anda birden fazla dokunuĢun algılanmasına olanak tanıyacaktır (Karlılar,2009).

(42)

Türkiye birinci nesil mobil telekomünikasyon teknolojisi ile 1986‟da, ikinci nesil teknoloji ile 1994 yılında tanıĢmıĢtır. Üçüncü nesil mobiller ise, 28 Kasım 2008 tarihinde üçüncü nesil mobil iletiĢim sistemleri (3G) ihalesiyle üç operatör tarafından devreye alınmıĢtır (Vural,2008).

2.4. Yeniliğin Tanımı ve Önemi

Yenilik, iĢletme tarafından bir düĢüncenin, aracın, sistemin, politikanın, programın, ürünün, hizmetin veya sürecin ilk kez sunulması ya da kullanılmasıdır (Bülbül, GüleĢ, 2004). Yenilik, rekabet avantajı elde etmede anahtar bir faktördür. Bu nedenle iĢletmeler, yeniliğe bir yan uğraĢı olarak yaklaĢmamalı, iĢletme stratejilerinin merkez noktasına yerleĢtirmelidirler (Durna, 2002).

Yenilik, bilim ve teknolojinin ekonomik ve toplumsal yarar sağlayacak Ģekilde yenilenmesi anlamına gelmektedir. Yenilik; basit anlamlı bir yenilenme değil, yenilenmesinin kuramsal aĢamasından baĢlayarak yenilik ürününü de içine alan ve pazarlanabilme niteliğini kabul eden bir süreçtir (Onağ, 2009).

Yenilik ileri teknoloji eĢiğine gelmiĢ ülkeler için özellikle önemlidir. Çünkü büyümeyi sürdürecek olan tek güçtür. Daha az geliĢmiĢ ülkeler mevcut teknolojileri uygulayarak veya minör geliĢimler sağlayarak üretkenliklerini arttırabilirken geliĢmiĢ ülkeler için bu yöntemler geçerli değildir. Bu ülkelerdeki firmalar rekabet avantajı sağlayabilmek için çığır açacak ürün ve süreçler yaratmalıdırlar (Baykal, 2007).

Örgütsel bağlamda yeniliği harekete geçiren veya örgütü yenilikçi olmaya iten en temel faktörün, örgütün amaçlarına ve hedeflerine en etkin ve verimli Ģekilde ulaĢmak istemesi olduğu söylenebilir. Bu temel faktör pek çok alt bileĢeni içermekte ancak hepsi nihayetinde örgütün bu en genel amacına hizmet etmektedir. Bu kapsamda bir örgüt içerisinde yeniliği önemli kılan ve yeniliğin ortaya çıkmasına neden olan temel faktörler Ģu Ģekilde sıralanabilir (Tunç, 2007).

(43)

- Karlılığın ve verimliliğin arttırılması, maliyetlerin düĢürülmesi isteği, - Örgütsel etkinlik ve etkililiği yükseltme, performansını geliĢtirme isteği, - Rekabet koĢullarına ayak uydurma zorunluluğu ve rakiplerin itici gücü, - Yeni pazar fırsatlarını değerlendirmek,

- Örgütün niceliksel ve niteliksel geliĢimini ve büyümesini sağlamak, - Üretim ve üretim faktörlerinin geliĢtirilmesini sağlamak,

- Örgütün içerisinde yer aldığı çevreye uyumunu sağlamak, - Örgütsel süreklilik ve devamlılığı sağlamak,

- DeğiĢime ayak uydurmak veya değiĢime öncülük etmek,

- DeğiĢen ekonomik, sosyal, toplumsal, siyasi yapının neden olacağı olası risk ve belirsizliklere karĢı alternatifler yaratmak,

- Toplum ve sosyal çevre içerisinde sürükleyici bir rol üstlenmek, topluma geliĢmelere önderlik etmek,

- Sosyal sorumluluk ve etik kurallarını yerine getirmek, toplumun beklentilerini karĢılamak.

Yenilik yapma nedenleri, Peter Drucker tarafından yapılan ayrım da dikkate alınarak aĢağıda anlatıldığı gibi iĢletme içi nedenler ve iĢletme dıĢı nedenler olarak ikiye ayrılabilir (ÇeliktaĢ, 2008):

- ĠĢletme Ġçi Nedenler : ĠĢletme içi yenilik yapma nedenleri arasında yenilikçi tanınmak ve bunu sürekli kılmak, seçim yapılabilecek geniĢ bir ürün yelpazesine sahip olmak, karı yükseltme umuduna ve isteğine sahip olmak, iĢletmede morali yüksek tutmak ve daha fazla yenilik yapabilecek, yaratıcılığa elveriĢli örgütsel ortamlar oluĢturabilmektir. Ayrıca yetenekli ve istekli iĢgörenleri iĢletmeye çekebilme ve bunların iĢletmede kalmasını sağlamak, iĢletmede tüm iĢgörenlere iĢlerinden zevk almaları ve iĢlerine anlam kazandırma olanakları vermek ve iĢletmenin sorunlarının çözümünde onlardan yardım isteyerek onları iĢe karĢı motive etmek gibi iĢgörenlerle ilgili sebepler de olabilir.

(44)

- ĠĢletme DıĢı Nedenler : Pazarla ilgili ve sosyal nedenler olmak üzere ikiye ayrılır. Pazarla ilgili nedenler öncü iĢletme olmak, öncülüğü korumak, rakipler karĢısında teknik üstünlük sağlamak, pazarda bir ürünün tek satıcısı olmak gibi kaygılara dayanmaktadır. Sosyal nedenler ise değiĢiklik bekleyen tüketicileri tatmin etmek, kamu organları karĢısında iĢletmenin toplumsal yararlılığını kanıtlamak ve büyük iĢletmelerle ilgili olarak Ģüpheleri olan kamuoyu hakkında olumlu bir izlenim bırakmaktır.

Elçi (2008)‟ye göre bir iĢletmede yeniliğin yapılabilmesi dört önemli adım uygulanmalıdır. Elçi‟nin vurguladığı bu dört adım Ģu Ģekilde sıralanmaktadır:

- Farkındalık : Öncelikle, yeniliğin ne olduğunu ve öneminin kuruluĢtaki yönetim ve çalıĢanları tarafından anlaĢılması ve kavranması Ģarttır. Yeniliğin, sadece kuruluĢun karlılığı için değil; bireylerin yaĢam kalitelerinin ve refah seviyelerinin yükseltilmesi; toplumsal kalkınmanın ve ülkenin ekonomik geliĢiminin sağlanması; sürdürülebilir kalkınmanın garanti altına alınması için en önemli araç olduğu konusunda bilinç oluĢmalıdır. - Mutabakat : Yeniliğin önemi ve vazgeçilmezliğinin tüm yönetici ve

çalıĢanlar tarafından kavranmasından sonra, bu amaçla elbirliğiyle çalıĢmak konusunda kurum genelinde söz, fikir ve anlayıĢ birliği oluĢturulmalıdır. - Strateji : KuruluĢ yönetiminin çalıĢanlarla birlikte yenilik

sürecinde nasıl ilerleyeceğine dair bir stratejiyi birlikte belirlemesi ve uygulamaya koyması atılacak üçüncü adımdır. Yenilik stratejisi, kuruluĢun daha fazla değer yaratabilmesini sağlayacak hamleleri tanımlar. Bu hamleleri yapabilmek için gereken eylemler de stratejinin bir parçasıdır. Yenilikte yatırım öncelikle strateji yardımıyla belirlenir. KuruluĢun kısıtlı kaynaklarının ne tür yenilik faaliyetleri için nasıl kanalize edileceğinin yanıtını bulmak strateji sayesinde mümkündür.

- Sistem : Yeniliğe hazırlık aĢamasında atılacak son adım, yenilik döngüsünü yönetmek için gerekli sistemin kurulmasıdır. Bu sistem,

Şekil

Tablo 1. Katılımcıların Cinsiyetlerine Göre Dağılımları
Tablo 2.  Katılımcıların Bölümlerine Göre Dağılımları
Tablo 4.  Katılımcıların Cep Telefonu Kullanma Durumları
Tablo 5. Katılımcıların Cep Telefonu Kullanma Nedenleri
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Yaklaşık 2 milyon zebra ve gnu antilobundan olu şan dünyanın en muhteşem yaban hayatı göçüne sahne olan ve Dünya Küresel Mirası sayılan Tanzanya’nın Serengeti Milli

son 40 y~lda Türkiye'de ~eyh ~amil ve onun mücadelesi ile ilgili ancak 5-6 eser yay~nlanm~~~ olup, bunlar da bizim anlad~~~m~z anlamda bi- limsel eserler de~ildir' Bu konuyla

Böyle bir seçici beyin sessizleştirme araştırması, yalnızca hastaları iyileştirmek için değil, aynı zamanda normal bir beyindeki farklı tip nöronların ve

1973 yılında Motorola adına dünyanın ilk taşınabilir telefonunu icat eden Cooper, sadece günümüzde kullanılan cep telefonlarının mucidi olarak değil aynı zamanda

Bu çalışma sonucunda öğrencilerin cep tele- fonu sahipliğinin yaygın olduğu ve cep telefonu kullanmaya başlama yaşının ve kulaklık kullanımı- nın düşük

Ayrıca, hidrofilleştirme işleminin ananas lifli kumaşlar üzerine etkisinin değerlendirilebilmesi için direk ham kumaş üzerine optimum ozonlu ağartma şartlarında

Telefonun patlamasına neden olabilecek bir diğer et- ken, telefonu daha fazla enerji yoluyla, hızla şarj etmeye çalışmak. Bu da bataryanın kısa devre yapmasına

Literatürdeki ça- lışma sonuçlarına bakıldığında, Sungur ve ark.’nın (2016) çalışmasında erkek öğrencilerin genel olarak üniversiteye uyumları ve sosyal