• Sonuç bulunamadı

Avrupa insan hakları sözleşmesi ve iç hukukumuzda koruma tedbiri olarak tutuklama

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Avrupa insan hakları sözleşmesi ve iç hukukumuzda koruma tedbiri olarak tutuklama"

Copied!
179
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

S.Ü.

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU HUKUKU ANA BİLİM DALI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ VE

İÇ HUKUKUMUZDA KORUMA TEDBİRİ OLARAK

TUTUKLAMA

Hazırlayan

ÖMER FARUK AYDINER

Danışman

YRD. DOÇ. DR. FARUK BİLİR

KONYA 2007

(2)

İ Ç İ N D E K İ L E R

KISALTMALAR CETVELİ………..IX GİRİŞ………XI BİRİNCİ BÖLÜM KİŞİ ÖZGÜRLÜĞÜ VE GÜVENLİĞİ I- KİŞİ ÖZGÜRLÜĞÜ VE GÜVENLİĞİ HAKKI……….. 4 1. Genel Olarak……… 4

2.Habeas Corpus Act……….. 6

3. Uluslar Arası Belgelerde Tutuklama ……… 8

A-Bildirilerde Tutuklama……….8

B- Sözleşmelerde Tutuklama………. 9

a . BM Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi……….. 9

b. Afrika İnsan ve Halkların Hakları Şartı………. 10

c. Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesi……… 10

d. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi……… 10

II-KORUMA TEDBİRİ... 12

1. Genel Olarak……… 12

2. Koruma Tedbirlerinin Özellikleri……….. 13

3. Koruma Tedbirlerinin Sınıflandırılması……… 14

A- Yöneldikleri Değerlere Göre Koruma Tedbirleri……… 14

B- Amaçları Bakımından Koruma Tedbirleri……… 15

C-Uygulandıkları Kişiler Açısından Koruma Tedbirleri………. 15

D- Karar Verme Ve Uygulama Yetkisine Göre Koruma Tedbirleri……….. 15

E- Tutucu Veya Önleyici Koruma Tedbirleri……… 16

4. Koruma Tedbirlerinin Ön Şartları……… 16

A-Gecikmede Tehlike Bulunması……….. 16

(3)

B- Haklı Görünüş……… 17

C- Orantılılık……… 18

D- Geçicilik ... 21

E-Tutuklamanın Araç Olması………. 21

III- TUTUKLAMA………22

1.Genel Olarak………. 22

2.Tutuklamanın Hukuki Niteliği Ve Amacı……… 24

3. Tutuklamanın Şartları……….. 30

A-Ceza Muhakemesi Şartlarının Gerçekleşmiş Olması……… 30

B-Açılan Davanın Kamu Davası Olması……… 31

C-Sanığa veya şüpheliye Teminat Belgesi Verilmemiş Olması………. 31

D-Orantılılık İlkesine Uyulması………. 32

E-Hakim Kararı Bulunması……… 33

F-Suçun İşlendiğine Dair Kuvvetli Belirti Bulunması………. 33

G-Olayda Tutuklama Nedenlerinden Birinin Bulunması……… 34

IV- TUTUKLAMA NEDENLERİ……….. 34

1.Genel Olarak………. 34

2. Tutuklama Nedenleri Konusunda Sistemler………. 35

A-Sebeplerin Kanuniliği İlkesi……… 35

a.Mecburilik Sistemi……… 35

b.İhtiyarilik Sistemi………. 35

c. Karma Sistem……… 37

(4)

İKİNCİ BÖLÜM

İÇ HUKUKUMUZDA TUTUKLAMA

I- İÇ HUKUKUMUZDAKİ TUTUKLAMA NEDENLERİ……… 39

1.1961 ve 1982 Anayasalarındaki Tutuklama Nedenleri ……… 39

2-Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunundaki Tutuklama Nedenleri……… 44

A-Kavram………. 44

B-Tutuklama Tedbirin CMK’daki yeri ……… 45

3.Tutuklamanın Koşulları……… 45

A-Tutuklamada Maddi Koşullar……… 46

a.Sanığın veya Şüphelinin Suçu İşlediğine Dair Kuvvetli Şüphe Olması……… 46

b.Kaçma ,Saklanma Veya Kaçma Şüphesi Oluşturan Somut Olguların Varlığı48 c.Şüpheli Veya Sanığın Davranışları ………. 50

aa)Delilleri Yok Etme ,Gizleme Veya Değiştirme Şüphesi……… 50

bb)Tanık,Mağdur Veya Başkaları Üzerinde Baskı Yapılması Girişiminde Bulunma Şüphesi……… 51

d.Tutuklama Sebebi Varsayılan Katalog Suçlar……… 52

e.Tutuklama Yasağının Bulunmaması……… 55

f. Adli Kontrol Tedbirlerinden Birine Karar Verilememesi……… 57

B- Tutuklamada Şekli Koşullar……… 57

a.Muhakeme Şartının Gerçekleşmiş Olması……… 57

b.Şüpheli Veya Sanığın Huzurda Olması……… 57

c.Tutuklamanın Hakim Tarafından Yapılması………. 59

d.Tutuklama Kararlarının Gerekçeli Olması……… 59

e.Sanık Veya Şüphelinin Müdafi Yardımından Faydalandırılması……… 62

f.Tutuklama Kararının Şüpheli Veya Sanığa Bildirilmesi……… 63

g. Tutuklamada Orantılılık İlkesine Uyulması……….. 63

h-Tutuklananın Durumunun Yakınlarına Bildirilmesi………. 64

aa)Hakim Kararıyla Gecikmeksizin Bildirme………. 64

bb)Bizzat Bildirme Hakkı……… 65

cc)Yabancıların Bildirme Hakkı……… 65

(5)

5.Özel Tutuklama Nedenleri……… 68

A- Kaçaklar Hakkında Tutuklama………. 69

B-Yol Tutuklaması………. 69

C-Sanığın Duruşma Arasında Tutuklanması ……… 70

D-Duruşmaya Gelmeyen Sanığın Tutuklanması(Yakalanması)……….. 71

E-Mahkeme Düzeninin Sağlanması İçin Tutuklama………. 71

F- Duruşma Sırasında İşlenen Suç Nedeniyle Tutuklama……… 71

G-Tanıklığa Ve Yemine Zorlamak İçin Tutuklama……… 71

6.Kanunumuzda Yer Almayan Tutuklama Nedenleri………. 72

A-Suçta Tekerrür Tehlikesi………. 72

B- Sanığın Serbest Olmasına Katlanılmazlık………. 74

II-TUTUKLAMA NEDENLERİ BAKIMINDAN TUTUKLULUĞUN DENETİMİ………. 75

1.Soruşturma Evresinde……….. 75

A- Cumhuriyet Savcısı Vasıtasıyla Tutukluluk Halinin Gözden Geçirilmesi …… 75

B- Cumhuriyet Savcısı, Şüpheli Ya da Müdafiinin Adli Kontrol Altına Alınarak Serbest Bırakılması İstemi ……… 76

C-Tutuklunun Salıverilme İstemlerinin Değerlendirilmesi………. 76

D-Cumhuriyet Savcısının Resen Serbest Bırakması ………. 79

2.Kovuşturma Evresinde………. 79

3.İstinaf Ve Temyiz Aşamasındaki İnceleme………. 80

4.Tutukluluğun İnceleme Usulü Ve Süresi ……… 80

5.Salıverilenin Yükümlülükleri ………...81

III-TUTUKLAMA YERİNE UYGULANACAK TEDBİRLER ………. 81

1.Adli Kontrol……….. 82

(6)

A-Maddi Şartlar……… 83

B-Şekli Şartlar……….. 84

a. Cumhuriyet Savcısının İstemde Bulunması... 84

b. Sulh Ceza Hakiminin Kararı……… 84

3.Adli Kontrol Kapsamındaki Yükümlülükler………. 85

A- Yurt Dışına Çıkamamak... 86

B- Hâkim Tarafından Belirlenen Yerlere, Belirtilen Süreler İçinde Düzenli Olarak Başvurmak………. 86

C- Hâkimin Belirttiği Merci Veya Kişilerin Çağrılarına Ve Gerektiğinde Meslekî Uğraşlarına İlişkin Veya Eğitime Devam Konularındaki Kontrol Tedbirlerine Uymak……… 87

D- Her Türlü Taşıtları Veya Bunlardan Bazılarını Kullanamamak Ve Gerektiğinde Kaleme,Makbuz Karşılığında Sürücü Belgesini Teslim Etmek87 E- Uyuşturucu, Uyarıcı Veya Uçucu Maddeler İle Alkol Bağımlılığından Arınmak Amacıyla, Hastaneye Yatmak Dahil, Tedavi Veya Muayene Tedbirlerine Tâbi Olmak Ve Bunları Kabul Etmek……… 88

F- Şüphelinin Parasal Durumu Göz Önünde Bulundurularak, Miktarı Ve Bir Defada Veya Birden Çok Taksitlerle Ödeme Süreleri, Cumhuriyet Savcısının İsteği Üzerine Hâkimce Belirlenecek Bir Güvence Miktarını Yatırmak……… 89

G-Silâh Bulunduramamak Veya Taşıyamamak, Gerektiğinde Sahip Olunan Silâhları Makbuz Karşılığında Adlî Emanete Teslim Etmek……….. 90

H- Cumhuriyet Savcısının İstemi Üzerine Hâkim Tarafından Miktarı Ve Ödeme Süresi Belirlenecek Parayı Suç Mağdurunun Haklarını Güvence Altına Almak Üzere Aynî Veya Kişisel Güvenceye Bağlamak……… 91

İ- Aile Yükümlülüklerini Yerine Getireceğine Ve Adlî Kararlar Gereğince Ödemeye Mahkûm Edildiği Nafakayı Düzenli Olarak Ödeyeceğine Dair Güvence Vermek……… 92

4.Çocuklar İçin Ek Adli Kontrol Tedbirleri……….. 92

A-Belirlenen Çevre Sınırları Dışına Çıkmamak……… 93

B- Belirlenen Bazı Yerlere Gidememek Veya Ancak Bazı Yerlere Gidebilmek… 94 C-Belirlenen Kişi Ve Kuruluşlarla İlişki Kurmama……… 94

(7)

5. Adli Kontrol Yükümlülüklerinin Kaydı Ve Takibi ………. 95

6.Güvencenin Kapsamı ……….95

7.Adli Kontrol Tedbirlerine Uymama………..97

8.Adli Kontrol Kararında Usul ve Adli Kontrol Kararlarının Değiştirilmesi……...97

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM I-AİHS’NDE TUTUKLAMA NEDENLERİ ve HAKSIZ TUTUKLAMA 1-Genel Olarak Kişi Hürriyeti,Özgürlüğü Ve Güvenliği………... 99

2-Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Doğuşu……… 102

3-Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Organları……… 102

A- 11.No’ lu Protokol Yürürlüğe Girmeden Önce Sözleşme Organları………….. 102

a. Avrupa İnsan Hakları Komisyonu………. 103

b.Bakanlar Komitesi……… 103

c.Avrupa İnsan Hakları Divanı……… 104

B-11 No’lu Protokolden Sonra Sözleşmenin Organları………. 104

4. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin İç Hukukumuzdaki Yeri Ve Önemi……… 104

5.Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine Göre Tutuklama Nedenleri ……… 105

A-Kişinin Yetkili Mahkemenin Verdiği Cezayı Çekmek Üzere Tutuklanması….. 111

B-Kişinin Yasal Bir Yükümlülüğü Yerine Getirmek Üzere Tutuklanması……… 113

C-Kişinin Yetkili Adli Makam Önüne Çıkarılmak Üzere Tutuklanması………… 115

a.Kişinin Suç İşlemiş Olma Şüphesi Altında Tutuklanması………. 116

aa)Makul Şüphe………. 116

bb) Yetkili Adli Makam………. 119

b.Kişinin Suç İşlemesini Engellemek Üzere Tutuklanması……… 121

c.Kişinin Suç İşledikten Sonra Kaçmasının Engellenmesi İçin Tutuklanması…. 123 D-Küçükler Hakkında Önlemler……….. 126

E-Tedavi,Eğitim Ve Islah Amaçlı Tutuklama……… 128

(8)

b.Serseriler Ve Alkolikler……….. 130 F-Kişinin Sınır Dışı Edilmek Veya İade Edilmek Amacıyla Tutuklanması……… 131 6. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine Göre Tutuklama Nedenleri Bakımından Tutukluluğun Denetimi……… 133

II-HAKSIZ TUTUKLAMA VE TAZMİNAT

1. Genel Olarak……… 139 2. Haksız Tutuklamanın halleri………. 141 A-Haksız Tutuklamanın Maddi Koşulları……….. 141 a.Kanunlarda Belirtilen Koşullar Dışında Yakalama, Tutuklama Veya

Tutukluluğunun Devamına Karar Verilmesi………. 141 b.Kanuni Gözaltı Süresi İçinde Hakim Önüne Çıkarılmaması……… 142 c.Kanuni Hakları Hatırlatılmadan Veya Hatırlatılan Haklarından

Yararlandırılma İsteği Yerine Getirilmeden Tutuklama………. 143 d.Kanuna Uygun Olarak Tutuklama Olduğu Halde Makul Sürede

Yargılama Mercii Huzuruna Çıkarılmaması Ve Bu Süre İçinde Hakkında

Hüküm Verilmemesi………. 144 e.Kanuna Uygun Olarak Yakalama Veya Tutuklamadan Sonra

Kovuşturmaya Yer Olmadığı Veya Beraat Karar Verilmesi……….. 144 f.Mahkum Olunup Da Gözaltı Ve Tutuklulukta Geçirilen Sürelerin Hükümlülük Sürelerinden Fazla Olan Veya İşlenilen Suç İçin Kanunda

Öngörülen Cezanın Sadece Para Cezası Olması Nedeniyle Zorunlu Olarak

Bu Cezayla Hükmedilmesi………. 144 g.Yakalama Veya Tutuklama Nedenleri Ve Haklarındaki Suçlamalar

Kendilerine, Yazıyla Veya Bunun Hemen Olanaklı Bulunmadığı

Hallerde Sözle Açıklanmaması………. 145 h.Kişilerin Yakalanma veya Tutuklanma Durumlarının yakınlarına

Bildirilmemesi……… 145

(9)

B-Haksız Tutuklamanın Sekli Koşulları………. 146

a.Süre………. 146

b.Yetki……… 148

c.Dava Dilekçesinin Şekli Şartları……….. 149

3.Maddi Ve Manevi Tazminatın Kapsamı……… 151

4.Haksız Tutuklama Tazminatın Geri Alınması Halleri……… 154

5.Tazminat İsteyemeyecek Kişiler………. 155

6. Haksız Tutuklamayı Önleyici Çözüm Yolları………... 156

A- Tutuklama Kurumunun Sanığı Cezalandırmak Amacıyla Kullanılmaması... 157

B-Tutukluluk Süresine Üst Sınır Getirilmesi……… 157

C-Tutuklama Yerine Başka Tedbirlerin Uygulanması……… 157

D- Haksız Tutuklamanın Verdiği Zararın Telafisi……….. 157

SONUÇ………. 159

(10)

KISALTMALAR CETVELİ

AD Adalet Dergisi

AGİK Avrupa Güvenlik İşbirliği Konferansı AİHS Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi AMK Anayasa Mahkemesi Kararları

AMKD Anayasa Mahkemesi Kararları Dergisi AÜHFD Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi AÜSBF Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi

AV Avukat

AY Anayasa

Bas K Basın Kanunu Bkz Bakınız

BM Birleşmiş Milletler

C Cilt

C.Savcısı Cumhuriyet Savcısı Çev Çeviren

CD Ceza Dergisi

CMK Ceza Muhakemeleri Kanunu CMUK Ceza Muhakemeleri Kanunu CTE Ceza tevkif Evleri

DEĞ Değişik

DEÜ Dokuz Eylül Üniversitesi DGM Devlet Güvenlik Mahkemesi Div K Avrupa İnsan Hakları Divanı Doç Tezi Doçentlik Tezi

E Esas

HMUK Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu HSK Hakim ve Savcılar Kanunu

İB İzmir Barosu

İBD İzmir Barosu Dergisi İHAS İnsan Hakları Sözleşmesi İHİD İdare Hukuku ve İlimler Dergisi İST İstanbul

İÜSBE İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

K Karar

(11)

Kt Karar tarihi

M Madde

MBD Manisa Barosu Dergisi MÜ Marmara Üniversitesi RG Resmi Gazete

Sh Sayfa

S Sayı

SK Sayılı Kanun

TBMM Türkiye Büyük Millet Meclisi TC Türkiye Cumhuriyeti

TCK Türk Ceza Kanunu

TRTK Türkiye Radyo Televizyon Kanunu Vd ve diğerleri

Yay Yayını Yarg Yargıtay

(12)
(13)

GİRİŞ

İnsan hakları, bütün insanlığın insan sıfatı ile doğuştan hatta doğmadan önce eşit, özgür bireyler olarak sahip oldukları haklardır. Bu haklar birbirinden ayrılmaz birbirine bağlı, ve birbirini destekler niteliktedir. Bu haklardan birinin ihlali diğerlerinin kullanılmasını, diğerlerinden yararlanılmasını da tehlikeye sokar. Bu nedenle günümüzde insan hakları sorunları birbirine bağlı sorunlardır.

İnsan hakları insanlığın varoluşundan günümüze kadar sayısız mücadelelerin sonucunda kazanılmış tüm insanlığın sahiplendiği bir konu olmuştur. İnsan hakları ülkelerin gelişmişlik düzeyleri ne olursa olsun hiçbir ayrım yapılmaksızın uygulanması kaçınılmaz bir olgudur. Çünkü bu olgu yeryüzünün en şerefli varlığı olan insanın onur ve saygınlığının bir sonucu ve onun ifadesidir.

Bir başka anlatımla, insanın doğasından kaynaklanan bireylerin insan olma sıfatı dolayısıyla insanlık onurunun gereği olarak sahip olduğu ve hiçbir iktidarın tanımasına ve korumasına bağlı olmayan, devletler ve iktidarlar tanımasa da saygı göstermese de yine de varlıklarını devam ettiren niteliklerini kaybetmeyen ve devletin saygı göstermesi karışmaması yanında gerçekleşmesi için çaba göstermesi gereken tüm hak ve özgürlükler olarak tanımlanabilir.

Bütün devletlerin hükümetlerin ödevi insan haklarının herkes için bir anlam ifade etmesini sağlamak, bunun için gerekli ortamı gerekli ekonomik toplumsal ve eğitsel koşulları yaratmaktır.

Anayasamızın 5.maddesi “kişinin temel hak ve hürriyetleri, sosyal hukuk devleti, ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak suretle sınırlayan siyasal ekonomik ve soysal engelleri” kaldırmayı bir görev olarak devlete vermiştir.

Tutuklama kişi özgürlüğünü kaldıran; çok ağır sonuçları olan bir ceza yargılama önlemidir. Bu nedenle uygulanması son çare olarak, zorunluluk hallerinde söz konusu olmalıyken, uygulamada durum bunun tam aksidir; tutuklama bir kalem işlemiymiş gibi rasgele uygulanabilmektedir. Bu yüzden her hukukçu tutuklamaya ilişkin kuralları iyi bilmeli ve yerinde uygulanmasını sağlamalıdır. Asıl olanın tutuksuz yargılama olduğu, sanığın kesin mahkumiyet hükmüne kadar masum sayılacağı ilkesi her zaman göz önünde bulundurulmalıdır. 1

(14)

Tutuklama doğrudan doğruya kişi özgürlüğüne yönelik koruma tedbiri olduğundan, toplumlarda bu kuruma karşı sürekli sınırlandırma ve keyfi uygulamaları önleme arayışı olmuştur. Nitekim, insanlık tarihine geçmiş belli- başlı devrim bildirgelerinin tümünde bir “güvenlik ilkesinin”, yani kişilerin keyfi olarak tutuklanmasını ve cezalandırılmasını engelleme ilkesinin yer aldığı gözlemlenmektedir. 1215 tarihinde İngiltere’de yayınlanan Magna Carta Libertatum’un 39.maddesinde, “eşitlerinin yasal bir hükmü ya da bir ülke yasası bulunmaksızın bir hür kişi tutuklanamaz ya da hapsedilemez” denilmiştir. 1679 tarihli Habeas Corpus Act aracılığıyla “güvenlik” güvence altına alınmıştır. Hukuk dilinde habeas corpus güvencesi deyiminin yerleşmesine yol açan bu son belge, İngiltere’de, hiç kimsenin, kral mahkemesinin kararı olmaksızın cezaevinde tutulamayacağının, hakim kararı olmaksızın özgürlüğü kısıtlanan kişinin durumunun mahkemece inceleneceğin, tutuklu olması gerekli değilse hemen salıverileceğinin ve özgürlüğü kısıtlandıktan sonra bir gün içinde hakım önüne çıkartılacağının güvencelendiği önemli bir belgedir. 2

Tutuklama kurumu, kişi özgürlüğü hakkının yargıçlar tarafından, hükümden önce sınırlanmasına izin veren bir önlemdir. Ceza yargılaması açısından ancak gerekli olan durumlarda kullanılması gereken bu önlemin, amacı dışında kullanılıp kullanılmadığı bu önlemin meşruiyetini belirler. Şekli koşullara riayet edilmiş olması; tutuklama sürelerine uyulması nedeniyle, görünürde yasal olan her tutuklama kararı meşru sayılır mı ? Bize göre bu sorunun yanıtı hayır. Kanımızca bu hususu doğrulayan verilerden en önemlisi bir süre tutuklu kaldıktan sonra, yargılandığı suçtan beraat eden veya hükmedilen özgürlüğü bağlayıcı cezası paraya çevrilen veya ertelenen kişilerin sayıca çokluğudur. Kanunun aradığı tutuklama nedenleri gösterilmeden hiçbir şekilde gerekçelendirilmeden verilen tutuklama kararları ve bu nedenle, tarafı olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Organları tarafından, saptanan Sözleşmeye aykırılıklar da, görünürde yasal olan her tutuklama kararının meşru olmadığını göstermektedir.

Anayasanın 90’ıncı maddesi karşısında uluslararası sözleşmeler iç hukukumuzda yasa hükmündedir. Bu durumda tutuklama nedenlerini incelerken, tarafı olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Sözleşme Organlarının oluşturduğu içtihatları göz ardı etmek düşünülemezdi. Bu nedenle iç hukukumuzdaki tutuklama nedenleri Sözleşme hükümleri ve Sözleşme Organlarının içtihatlarıyla karşılaştırmalı olarak ele alınmıştır.

(15)

Önemi nedeniyle seçilen bu konuda tez hazırlamaya karar vermemizde asıl önemli etken, 5271 sayılı yasa ile tutuklama konusunda oldukça önemli değişiklikler yapılmış olmasıdır. Bu çalışmanın konusu ağırlık 5271 sayılı yasayla hukukumuza giren yenilikler olmak üzere tutuklamanın bu yasadan sonra aldığı durumun incelenmesidir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve İç Hukukumuzdaki tutuklama müessesesine ilişkin hazırlanacak tez, dört (4) bölümden oluşacaktır. Birinci bölümde; kişi özgürlüğü ve güvenliği, Habeus Corpus güvencesi, kişi özgürlüğünün sınırlanmasına imkan veren koruma tedbirleri; Genel hatlarıyla tutuklama kurumu, kurumun hukuksal niteliği, ikinci bölümde iç hukuktaki tutuklama nedenleri, tutuklama yerine uygulanacak tedbirlerden adli kontrol müessesesi, üçüncü bölümde; Avrupa İnsan Hakları sözleşmesinde sayılan tutuklama nedenleri tutuklamayı sona erdiren nedenler, haksız tutuklama kavramı, tazminatı ve haksız tutuklamayı önleyici tedbirler konuları irdelenecektir.

(16)

BİRİNCİ BÖLÜM

KİŞİ ÖZGÜRLÜĞÜ VE GÜVENLİĞİ

I- KİŞİ ÖZGÜRLÜĞÜ VE GÜVENLİĞİ HAKKI

1. Genel Olarak

Özgürlüklerin temelinde bulunan kişi özgürlüğünün sağlanması ve korunmasıyla ilgili hükümler, insan hakları bildirilerinin ve ulusal anayasaların temel hükümlerindendir.

Bu hüküm kişilerin olduğu kadar polis ve yargı erki açısından da hayati önem taşır.3 Bu bağlamda kişi özgürlüğünün içeriği, bireyin bir yere kapatılmama, tutulu veya tutuklu durumda bulunmaması hakkıdır. Amaç, bireyin sözü edilen haktan keyfi olarak yoksun bırakılmasını önlemektir.4 Güvenlik hakkı mutlaktır ve tüm keyfi müdahalelere karşı kişinin korunmasını ifade eder.5 Özgürlük hakkı ise Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 5. maddesinin a-f bentleri uyarınca sınırlanabilir. 5. madde anlamında alınacak her kararın önceden var olan ulusal mevzuata esas/şekil yönünden uygun olması (yasallık- prescribed by law) gerekir.

Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, birinci kuşak haklar arasında yer almaktadır.6 Herhangi bir özgürlükten mahrumiyet, kişiyi kötü muamele riski ile karşı karşıya bırakır. Hakimler, özgürlük teminatının anlamlı olabilmesi için, herhangi bir özgürlük mahrumiyetinin istisnai, objektif gerekçesi olan ve mutlak surette gerekenden daha uzun süreli olmaması gerektiğini her zaman hatırda tutmalıdır7. Aksine uygulama, hakimin adeta kolluk kuvvetlerinin kararını onaylaması, bağımsız ve eleştirel karar verememesi anlamına gelir ve de özgürlükten mahrumiyet kararının gerekçeye dayanması esasına uygun olmaz.

3 Ünal Ş. Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi, Ankara, 2001, sh.135.

4 Reisoğlu S. Uluslar arası Boyutlarıyla İnsan Hakları, Beta yay., İstanbul, 2001, sh.96, Çakıcı-Türkiye kararı.

5Kabaoğlu İ. Özgürlükler Hukuku, İnsan Haklarının Hukuksal Yapısı Üzerine Bir Deneme, Afa yay., 1996, sh.160).

6 Gemalmaz M. S. Ulusalüstü İnsan Hakları Hukukunun Genel Teorisine Giriş, Beta yay, İstanbul, 1997, sh.388

7Macovei M. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 5. maddesinin Uygulanmasına İlişkin Klavuz, İnsan Hakları El Kitapları, Basım 2003, Ankara Açık Cezaevi , Avrupa Konseyi, sh.6.

(17)

Hukuk Devleti ilkesinin en önemli sorunu, kişinin, soyut olarak sahip olduğu hakların yaşama geçirilebilme düzeyidir. Bütün dünyada gelenekselleşen insan hakları ihlalleri devlet ve kişi arasında kurulması gereken hassas dengenin, henüz kurulamadığını göstermektedir. Kişi özgürlüğü ve güvenliği kavramlarının günümüzde kazandığı önem için ödenen bedelin en somut örneği “insan derisiyle kaplı Anayasa” dır.8

“İnsan haklarının öznesi hiç şüphe yok ki insan toplulukları değil yalızca birey olarak insanlardır.İnsan hakları birey haklarıdır Bunun nedeni çok basittir: Sadece bireyler seçebilir,tercihte bulunabilir. Çünkü seçmek bir seçeneği diğerlerinden ayırt etmeyi gerektiren nedenleri düşünebilme yeteneğinin varlığını gerektirir. Bu ise sadece bireylerde var olan bir yetenektir. Guruplar ,topluluklar,uluslar mecazi anlamda bile düşünemezler. Bu nedenle özgürlük dolayısıyla insan hakları sadece birey olarak insanlar için kullanılması anlamlı bir kavramdır. Bir sınıfın bir cemaatin bir ulusun özgürlüğünden söz edilemez, özgür olan bireydir.”9

Tarihte hiç bir zaman hürriyet sözcüğünün iyi bir tarifi yapılmamıştır.10 Geniş anlamda kişi özgürlüğü kavramı, kişiye belirli bir yaşam alanını saklı tutan ve devletin bu alana karışmasını engelleyen bir haktır.11

Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakları uluslararası bir çok sözleşmede düzenlenmiştir. Örneğin 1789 İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisinin 4’üncü maddesinde, özgürlük şu şekilde tanımlanmıştır; “Hürriyet başkasına zarar vermeyen, her şeyi yapabilmekten ibaret olup, her şahsın tabii haklarını kullanması, diğer cemiyet azasının aynı haklardan istifadelerini temin eyleyen hudutlarla sınırlanmıştır. Bu hudutlar yalnız kanun tarafından tayin olunabilir”.12

Özgürlük bir başka tanımla “fizik ya da beden özgürlüğü”dür.13 Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını düzenleyen 5 ‘inci maddesine göre, kişi özgürlüğü ve güvenliği kavramlarıyla anlatılmak istenen, kişinin beden veya fiziki özgürlüğü,

8 Tunaya T.Z lnsan Densiyle Kaplı Anayasa, lst,.1979, sh 5.

9 Erdoğan M. Anayasa Hukuku, 3.baskı, Pozitif Matbaacılık, 2005, sh.61 10 Kapanı M. Kamu Hürriyetler, Ankara 1993, sh. 4.

11 Balta. T.B. İdare Hukuku, Ankara, 1970, sh.09.

12 Kubalı,H.N. Anayasa Hukuku Dersleri Genel Esaslar ve Siyasi Rejimler, Ist., 1971, sh.2l7.

13 Gölcüklu. F. Kişi Özgürlüğü Ve Güvenliği Insan Haklarının iç Hukukta Uygulanması, AÜSBF Yayını, Hukuksal Kolokyum, 13/14 Eylül 1990, Ankara, 1992, sh. 38.

(18)

başka bir ifadeyle kişinin fizik, mekan içinde hareket yer değiştirme serbestisi kısacası kişinin bir yere kapatılamaması tutuklu bulunmamasıdır.14

Avrupa İnsan Hakları Komisyonunun bir kararında belirttiği gibi, kişi güvenliği, kişi özgürlüğüne yapılan her tür keyfi müdahaleden kişinin korunmasıdır.15 Avrupa İnsan Hakları Divanı yaptığı içtihatlarla kişi güvenliği ve özgürlüğünün gerçekleşebilmesi için bazı önlemler öngörmüştür. Kişi güvenliği, kişiye haksız tutuklanamaması, mallarına el konulamaması, işkence ya da kötü davranışlara maruz bırakılmaması, gizli yargılanmaması gibi haklar veren, kişiyi devlete karşı koruyan haklardır.16

Kanımızca kişi özgürlüğü özel yaşamdır, aile yaşamında yer alabilmektir, serbestçe dolaşabilmektir, başka kişilerle toplanabilmektir, demokratik örgütlenmeye katılabilmektir. Her şeyden önce kendini ifade edebilmektir. Kişinin özgür iradesi ile seçtiği yaşamsal tavırdır.

Kişi güvenliği ise; yukarıda saydığımız kişi özgürlüklerinin gerçekleşmesi sırasında kişinin bedensel ve ruhsal varlığının korunmasıdır. Netice olarak kişinin özgürlük ve güvenlik hakkı bir bütündür. Bu hakkın herhangi bir nedenle kısıtlamaya uğraması kişinin bu haklarının kullanımının engellenmesi kadar o kişinin kısıtlı bulunduğu ortamda , insanlık dışı veya küçük düşürücü bir sonuca uğrama riskini doğurmaktadır. Bu gerekçeyle bu haklar mutlak olmalıdır. Başka bir deyişle özgürlük bir karinedir.

2.Habeas Corpus Act

İngiltere’de Magna Carta Libertatum ile atılan, kişi özgürlüğü ve güvenliği konusundaki ilk adımlar Latince’de “Vucüduna sahip ol” anlamına gelen “Habeas Corpus Act” ile ilk defa metne dönüşmüştür. Habeas Corpus Act, “ İngiliz Özgürlükler Bulvarı” olarak tanımlanmakta ve günümüz anayasalarının kökleri arasında yer almaktadır.17

Sözleşmenin 5. maddesinin 4. fıkrası, “Habeas Corpus” olarak adlandırılan güvenceyi içermektedir.Yakalanma veya tutuklanma suretiyle özgürlüğünden yoksun bırakılan herkes, özgürlük kısıtlamasının kanuna uygunluğu hakkında kısa bir süre içinde karar verilmesini ve

14 Gölcüklu F./Gözübüyük. Ş , Avrupa Insan Hakları Sözleşrnesi ve Uygulaması, Ankara, 1994, sh. 178. 15 Kom.K 10.10.1970 Doğu Afrikalı, Asyalılar, 25 Başvuru, İngiltere, Gölcüklü, Gözübüyük

16 Lipson L., Politika Biliminin Temel Sorunları Çev. Karamustafaoğlu, T. Ankara, 1978, sh.324. 17 Şahbaz İ, Anayasasında Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği, Ankara, 1994, sh.26.

(19)

kanuna uygun görülmemesi halinde serbest bırakılmasını sağlamak için mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.18

Bu ilkeye göre, hakim kararı olmaksızın kimse cezaevinde tutulamaz. Hakim kararı olmaksızın tutulan kişilerin ya da onların yerine hareket eden bir başkasının, yüksek mahkeme hakimlerine başvurma ve tutukluğunun haklı olup olmadığını inceletme hakkı vardır. Hakim, ilgililere emir vererek sanığın getirilmesini veya tutuklama haksızsa serbest bırakılmasını sağlar.19

Habeas Corpus Act, 1679 yılında kabul edilmiş ve kişi güvenliği ve özgürlüğü konusunda önemli güvenceler getirmiştir. Kişilerin 24 saat içinde hakim önüne çıkartılmalarını ve mümkün olduğunca kısa sürede yargılamalarının yapılmalarını isteyebilecekleri kuralını getirmiştir.

Habeas Corpus Act, Özellikle tutuklama ve yakalama kavramlarını düzenlemiştir. Habeas Corpus Act’in getirdiği ilkelere göre tutuklu bulunan, delil yetersizliği nedeniyle serbest bırakıldıktan sonra yeniden tutuklanan kişiye 24 saat içinde isnat edilen suç anlatılır, bazı suçlar dışında kişilere kefalet karşılığı serbest bırakılma ve 20 gün içerisinde de jüri önüne çıkma hakkı tanınır. Kişi tutuklanıp cezaevine konulduktan sonra, duruşmanın ilk celsesinde suç kendisine isnat edilemiyorsa ya da tanıklar mahkemeye getirilemiyorsa sanık derhal serbest bırakılır ve bir sonraki celsede de dava sonuçlandırılamıyorsa sanık kesin olarak serbest bırakılır.20

Yukarıda en genel hatlarıyla anlatıldığı gibi Habeas Corpus özellikle tutuklama ve yakalama kurumları karşısında, kişiye bir takım güvenceler getirmesi nedeniyle tarihsel önemi bulunan, ancak kişi güvenliği ve özgürlükleri kavramlarının günümüzde kazandığı içerik bakımından da yetersiz bir ilkedir.

Milletlerarası Sözleşmelerde yakalanan kişiye tanınan Habeas Corpus hakkı, Türk hukukunda kişinin avukatı ve yakınlarına da tanınmıştır. Bu nedenle Türk hukukundaki düzenleme, konuya ilişkin milletlerarası standartlardan daha ileri bir düzeye ulaşmıştır.

18 Gözübüyük A.Ş.,-Gölcüklü -A.F. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Ve Uygulaması, Ankara, 2003, sh.221.

19 Akad M, Genel Kamu Hukuku , İstanbul 1993, sh.88; Güzel İ.Kişi Güvenliği ve Kolluk, İstanbul, 1987 Yayınlanmamış Doktora Tezi, sh.18.

(20)

3. Uluslararası Belgelerde Tutuklama A-Bildirilerde Tutuklama

BM evrensel insan hakları bildirgesi (1948)’nin 3. maddesi yaşam hakkı ile kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını tanıyor. 9. maddesi ise keyfi tutuklama ve alıkoyma yasağını düzenliyor.21

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi insan haklarının dünya ölçeğinde sağlanması dünya barışı ve huzuru için başlıca şartlar arasında sayarak insanın temel özgürlüklerine ilk defa resmen uluslararası hukuk alanından çıkarmış ve onlara evrensel bir değer tanımıştır.

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi 10 Aralık 1948 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 217 sayılı kararı ile kabul edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti Bakanlar Kurulunun 6.4.1949 tarih ve 3/9119 sayılı kararı ile kabul edilmiş, bildiri metni resmi gazetede 27.05.1949 tarih ve 7217 sayılı ile yayınlanmıştır. Bildiri klasik haklarla sosyal ve ekonomik hakların bir sentezini oluşturmuştur. İnsan hakları evrensel beyannamesi yalnız birleşmiş milletler düzeyinde kalmamış bölgesel nitelikte olan “insan haklarını ve ana hürriyetleri korumaya dair sözleşme”ye kısa adı ile “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi”ne kaynaklık etmiştir.

Bunun gibi, Amerikan İnsan Hakları ve Ödevleri Bildirisi (1948) m.1/b hükmü ve Avrupa Parlamentosu Temel Haklar ve Özgürlükler Bildirisi (1989) m.2/b hükmü de kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını düzenliyor. Paris Şartı (1990)’nın insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğüne ilişkin hükümlerine göre de, hiç kimse keyfi tutuklama ya da gözaltına alınmaya tabi tutulamaz.

Bildiriler arasında konuya ilişkin en ayrıntılı düzenleme Moskova Toplantısı Belgesi (1991)’nde yer alıyor: Bildiriye göre: “(i) Hiç kimse yasayla belirlenmiş esaslar ve usuli uygunluk haricinde özgürlüğünden yoksun bırakılamaz. (ii) Tutuklanan herhangi bir kimse, derhal anladığı dilde, tutuklanmasının nedenini anlamasını temin edecek biçimde ve kendisine yöneltilen suçlama konusunda bilgilendirilir. (iii) Özgürlüğünden yoksun bırakılan herhangi bir kimse, iç hukuka göre sahip olduğu haklar konusunda derhal bilgilendirilir. (iv) Gözaltına alınan ya da tutuklanan bir kimse gözaltına alınmasının ya da tutuklanmasının hukuka uygunluğunu belirleyecek olan yargıç ya da yasayla yetkilendirilmiş başka görevli önüne,

(21)

derhal çıkarılma hakkına sahiptir ve eğer bu durum veya işlem hukuka aykırı ise gecikilmeksizin salıverilir; (v) Adli yardımla ilgili; (vi) Gözaltına alınan ya da tutuklanan herhangi bir kimse, gecikilmeksizin, gözaltına alınması, tutuklanması, mahpusluğu ve nerede bulunduğu veya tutulduğu hususlarında, kendi seçimi ile belirleyeceği uygun kişilere, ya bizzat veya yetkili otoriteden bunu yapmasını istemek yoluyla, bildirim yapmak hakkına sahiptir, bu hakkın kullanımına getirilecek herhangi bir kayıtlama, yasayla düzenlenmiş ve uluslararası standartlara uygun olmalıdır; (vii) Eğer hali hazırda gerçekleştirilmediyse, gözaltına alınan veya hapsedilen kişinin durumundan, bu kişinin itirafta bulunmaya veya kendisini suçlamaya zorlanması veya bir başka kimse aleyhine tanıklık yapmaya icbar edilmesi amacıyla, hukuku uygulamakla görevli olanların hukuka aykırı bir avantaj elde etmemelerini sağlamak üzere, etkin önlemler alınmalıdır. (viii) Sorgulama süresi ve sorgulamalar arasındaki zaman aralıkları iç hukuka uygun olarak kayıt ve tescil edilmelidir; (ix) Gözaltına alınan kimsenin veya avukatının, özellikle işkence ve diğer zalimane, insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele uygulaması olmak üzere, maruz kaldığı muameleye ilişkin olarak, gözaltında tutma yerinin idaresinden sorumlu bulunan yetkililere ve daha üst amirlere ve gerekli olduğunda da yeniden inceleme veya üst-inceleme erki ile donatılmış uygun diğer yetkililere yönelen, istemde veya şikayette bulunma hakkı vardır; (x) Bu tür bir istem veya şikayet ile derhal ilgilenilir ve gecikilmeksizin yanıtlanır; eğer istem veya şikayet reddedilirse veya bir gecikme olursa, şikayetçi, bu şikayetini, bir yargıç veya başka bir yetkili önüne götürme konusunda hak sahibidir; böyle bir şikayet veya istem yaptığı için ne gözaltına alınan veya hapsedilen kişi, ne de şikayetçi zarar görmemelidir; (xi) Hukuka aykırı gözaltına almanın veya tutuklamanın mağduru olan herhangi bir kimsenin, bundan ötürü tazminat almaya ilişkin yasal olarak infazı kabil hakkı vardır. (m.23/1)

Katılımcı devletler, (i) Gözaltında bulunan veya hapsedilen bireylerin, bu durumlarına ilişkin koşulları, gerekli olduğu biçimde, iyileştirecek önlemleri almaya çaba harcarlar; (ii) Hapsetmenin seçenekleri meselesine özet bir önem atfederler.” (m.2312).

B- Sözleşmelerde Tutuklama

a . BM Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi

1966’da kabul edilen 1976’da yürürlüğe giren sözleşme, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını, keyfi gözaltına alınmama/tutuklanmama hakkını tanımakta (m.911); tutuklanan kimselere tutuklama nedenini öğrenme hakkı ile yöneltilen suçlamaları öğrenme hakkını(m.9/2); gözaltına alma/tutuklama durumunda derhal yargı yeri önüne çıkarılma, makul sürede yargılanma (alıkonmanın yargı kararına bağlanması) veya salıverilme hakkını,

(22)

yargılananın gözetim altında tutulmaksızın tutuksuz sürdürülmesi kuralını (m.9/3); gözaltına alınanın/tutuklananın, bunun hukuka uygunluğunun belirleneceği duruşmada bulunması hakkını (m.914); hukuka aykırı gözaltına alınma/tutuklanmadan ötürü tazminat hakkını (m.9/5) tanımaktadır. Ayrıca, sanıkla mahkumların ayrı yerlerde alıkonulması, farklı muameleye tabi tutulması, sanık gençlerin yetişkinlerden ayrılması, sanık gençlerin mümkün olan en kısa sürede yargılanması esası benimsenmektedir (m.1O/2).

Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi, taraf devletlerden birinin sözleşmedeki haklara aykırı davranışları nedeniyle diğer devletlerin başvurabileceği bir İnsan Hakları Komitesi oluşturmaktadır. (m.28-45) Ancak Komitenin durumu inceleyerek dünya kamuoyuna bilgi vermekten öte bir yetkisi olmaması bir eksiklik olarak nitelendirilebilir.

b. Afrika İnsan Hakları Şartı

Şartın (kabul 1981 , yürürlük 1986) 6.maddesinde kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını, önceden belirlenmiş nedenler ve koşullar dışında özgürlükten yoksun bırakılmama kuralını, keyfi gözaltına alma/tutuklama yasağını düzenlemektedir. “Her birey özgürlük ve kişi güvenliği hakkına sahiptir. Yasayla önceden belirlenen nedenler ve koşullar dışında, hiç kimse özgürlüğünden yoksun bırakılamaz; özellikle hiç kimse keyfi olarak yakalanamaz ve tutuklanamaz”.

Şart ile Afrika İnsan ve Halkların Hakları Komisyonu kurulmuştur. Komisyona yargısal yetki tanınmamış; kontrol, araştırma ve uzlaştırma organı olarak biçimlendirilmiştir.

c. Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesi

22.11.1969’da imzalanan sözleşme 18.7.1978’de yürürlüğe girdi. 7. maddeye göre Keyfi tutuklama veya hapsetme yasaktır. Gözaltına alınan kimselere bunun nedenleri ve suçlanma konusunda derhal bilgi verilmelidir. Gözaltına alınanlar derhal yargıç ya da yargılama erki olan yetkili merciler önüne çıkartılmalı, makul süre içinde yargılanmaları sağlanmalıdır. Borçlanma nedeniyle tutukluluk yasaktır.

d. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi

Avrupa Konseyi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 4 Kasım 1950 tarihinde Türkiye’nin de içinde bulunduğu, 15 devlet tarafından Roma’da imzalanmış, 3.9.1953 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye tarafından sözleşme 18.05.1954 tarihinde onaylanmıştır. 22

22 10.3.1954 gün ve 6366 Sayılı Yasa, 3.T. Dustur C.35 S.1567, Resmi Gazete, 19.03.1954-8662, Gölcüklu, F/ Gözübüyük, Ş, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve uygulaması, 1994, Ankara. Sh 91

(23)

Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve çeşitli tarihlerde yayımlanan ve sözleşmenin ayrılmaz bir parçası olan üye devletlerce de kabul ve onaylanan protokol ve ek protokollerde belirlenen insan hakları, insanlığın var oluşunun temel taşlarıdır.

Türkiye 28 Ocak 1987 tarihinden başlayarak 3 yıl süre için bireysel başvuru hakkını 25 Eylül 1989 yılında da insan hakları mahkemesinin zorunlu yargı yetkisini tanımıştır.

AİHS m.5 kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını düzenler: “Her ferdin hürriyeti ve güvenliğe hakkı vardır. Aşağıda mezkur haller ve kanuni usuller dışında hiç kimse hürriyetinden mahrum edilemez. Bu haller şunlardır: a) selahiyetli bir mahkeme tarafından mahkumiyeti üzerine usulü dairesinde hapsedilmesi, b) bir mahkeme tarafından kanuna uygun olarak verilen bir karara riayetsizlikten dolayı yahut kanunun koyduğu bir mükellefiyetin yerine getirilmesini sağlamak üzere yakalanması veya tevkifi, c) bir suç işlediği şüphesi altında olan yahut suç işlemesine veya suçu işledikten sonra işledikten sonra kaçmasına mani olmak zarureti inancını doğuran makul sebeplerin mevcudiyeti dolayısıyla, yetkili adli makam önüne çıkarılmak üzere yakalanması ve hapsi, d) bir küçüğün nezaret altında ıslahı veya yetkili merci önüne çıkarılması için verilmiş usulüne uygun bir tevkif kararı bulunması, e) bulaşıcı bir hastalık yayabilecek bir kimsenin, bir akıl hastası, bir alkoliğin uyuşturucu maddelere müptela bir kimsenin yahut bir serserinin kanuna uygun mevkufiyeti, f) bir kimsenin memlekete usulüne uygun olmayarak girmekten men’i veya hakkında bir sınır dışı kılma veya geriverme muamelesine tevessül olunması sebebiyle yakalanmasına veya tevkifine karar verilmesi”.

Bu madde ile bireyin sadece klasik anlamdaki fiziksel özgürlüğü korunmaktadır. Maddenin ilk fıkra 1. cümlesi ana kuralı koymakta, 6 bent halinde özgürlüğün meşru kısıtlanma hallerini saymaktadır. 2, 3 ve 4. fıkralar özgürlüğü kısıtlanan kişinin haklarını, 5. Fıkra ise bu madde hükümlerine aykırı olarak özgürlüğü kısıtlanan kişinin tazminat hakkını düzenlemiştir. Maddede kişi güvenliği ve özgürlüğü ayrı ayrı belirtilmiştir.

Kişi Güvenliği mutlak haktır, kısıtlanamaz. Ancak kişi özgürlüğüne maddede belirtilen hallerde sınırlama getirilebilir. Madde kişinin maddi ve manevi bütünlüğünü kapsar şekilde geniş yorumlanamaz. Bu durum 5. Maddede “özgürlükten yoksun bırakma”, “gözaltına alma”, “tutma” terimlerinin kullanılmasından da anlaşılmaktadır. Yani burada yakalama, gözaltına alma, tutuklama ve bu hallerin devamına ilişkin kararlar ve uygulamalar bu madde bağlamında değerlendirilecektir. Sözleşmenin bu maddesinde özgürlükten yoksun bırakmaların değişik halleri arasında fark görülmemiştir.

(24)

Bu maddenin amacı bireyi keyfi bir tarzda özgürlüğünden yoksun bırakmaya karşı korumaktır. Bir kimsenin özgürlüğünden yoksun bırakılmış olup olmadığı her olayda içinde bulunulan somut şartlar dikkate alınarak belirlenir. Mahkemeye göre asıl önemli unsur kişinin kilit altında bulundurulması, bir yerde kalmaya mecbur kılınmasıdır. Özgürlüğünden mahrum edilen kişinin bu durumdan haberdar olmaması önemli değildir. Kişinin mecbur tutulduğu mekanda bir miktar hareket özgürlüğünün bulunması özgürlüğün kısıtlanmadığı anlamına gelmez.

Tevkif olunan her ferde, tevkifini icap ettiren sebepler ve kendisine karşı vaki bütün isnatlar en kısa bir sürede anladığı bir dilde bildirilir. Avrupa insan hakları konusunda daha detaylı açıklamalar ileriki bölümlerde yer alacaktır.

II-KORUMA TEDBİRİ

1. Genel Olarak

Ceza Muhakemesi tedbirlerinde maksat, Ceza Muhakemesinin gecikmeksizin yapılabilmesini, uyuşmazlığın konusunu oluşturan somut olaya uygun bir karar verilebilmesini ve verilen kararın uygulanabilmesini sağlamaya yönelik tedbirlerdir. Ceza Muhakemesi tedbirleri kişilerin anayasa ile korunan temel hak ve özgürlüklerine sınırlandıran tedbirler olduğundan, kanunilik ilkesi bu tedbirler yönünden de söz konusudur. Hatta bu tedbirlerden bazıları kişi hak ve özgürlüklerini diğerlerine nazaran çok daha fazla etkilediğinden doğrudan doğruya anayasa tarafından düzenlenmiştir. 23

Tutuklama bir koruma tedbiridir. Muhakemenin yapılabilmesi için, bireyin temel hak ve özgürlüklerini sınırlandıran koruma tedbirlerine başvurmanın kaçınılmazlığı, şüphesiz kovuşturma makamlarının keyfi bir şekilde ve istedikleri her zaman bu tedbirlere başvurabileceği anlamına gelmemektedir. Koruma tedbirlerinin temel hak ve özgürlükler bakımından önemli oluşu, bu tedbirlere başvurmanın koşullarını İHAS gibi bazı milletlerarası antlaşmalarda, anayasalarda ve yasalarda düzenlenmesini gerektirmiştir. Ceza muhakemesini gerçekleşmesi muhtemel yakın bir tehlikeden korumak önemli olduğu kadar, bireyin hak ve özgürlüklerini korumak da aynı derecede önemlidir. Nitekim belirtilen metinlerde ceza muhakemesini tehlikeden korumak için özgürlüklere yapılacak müdahalenin, hangi durumlarda hukuka uygun olacağı belirlenmiştir.

(25)

Ceza muhakemesinde bireyin hak ve özgürlüğünün korunması ile muhakemenin sağlıklı bir şekilde yapılması ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılması amacı arasındaki çatışmanın en belirgin olduğu alan, koruma tedbirleridir. Bir taraftan eğer tedbir alınmazsa muhakemenin sağlıklı bir şekilde işlevini yerine getirmesi imkansız olacak, diğer taraftan da, alınan tedbirlerle bireyin temel hak ve özgürlüğüne müdahalede bulunulacaktır.

Ceza muhakemesi hukukunda gerek yargılamanın sağlıklı bir şekilde yapılmasını gerekse verilen kararların sağlıklı bir şekilde yerine getirilmesini sağlamak için hükümden önce bazı tedbirlerin alınması gerekebilmektedir.24 Öğretide, bu tedbirler için Kunter, Demirbaş, Yenisey, Centel’in koruma tedbiri ifadesini kullandıkları; Yurtcan’ın ceza yargılaması önlemi; Taner’in ihtiyati tedbir kavramını kullanmayı tercih ettiği görülmektedir.25 Koruma tedbirleri, olay anındaki durumun yargılama süresince aynı kalmasını sağlar.26

Kanımızca maddi gerçeğin ortaya çıkarılması amacıyla yürütülen ceza muhakemesinin yapılabilmesi ve muhakeme sonunda verilecek hükmün infaz edilebilmesi amacıyla başvurulan ceza muhakemesi işlemlerine koruma tedbirleri denir. Bunlardan özellikle yakalama ve tutuklama gibi tedbirler henüz aleyhinde kesinleşen bir mahkeme kararı olmayan sanığın hürriyetini, geçici de olsa ağır bir biçimde sınırlamaktadır.

2.Koruma Tedbirlerinin Özellikleri

Ceza yargılamasında tutuklama nitelik itibariyle bir amaç değil ceza davasının yürütülmesini ve yahut sonuçta verilecek hürriyeti bağlayıcı cezanın yerine getirilmesini sağlayan geçici bir araçtır. Bu sebeple suçların nitelik ve ağırlığı tutuklama kararı için başlı başına bir sebep olmaz. Ancak tutuklama kişisel özgürlüğü başlı başına sınırlayan bir işlem olduğundan cezadan daha etkilidir.27

Ceza yargılamasının temel amacı maddi gerçeği bulmak ve kararların uygulanırlığını sağlamak olduğuna göre koruma tedbirlerinin en önemli özellikleri, geçici ve araç olmalarıdır.28

24 Yurtcan, E, Ceza Yargılaması Hukuku (Bazı Bölümleri Yeniden Yazılmış), lst, 1998, sh. 395-396.

25 Kunter, N/ Yenisey F, Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, 10.bası, 1998, sh. 602. vd.; Demirbaş, T, Avrupa Insan Hakan Sözleşmesi İle Karşılaştırmalı Olarak Haksız Yakalama ve Tutuklama, İBD, Temmuz, 1996, sh.17,; Cihan, E./Yenisey, E, Ceza Muhakemesi Hukuku, 1997, sh. 201; Yurtcan, 395 vd ;Taner T. Ceza Muhakemeleri Usulü, İst, 1995.

26 Kunter, Yenisey, sh. 608.

27 Cihan Erol, Ceza Muhakemesi Hukukunun Gayesi sayı 3-4, 1962. 28 Yurtcan, Ceza Yargılaması Hukuku, sh. 309.

(26)

Koruma tedbirleri hukukun diğer alanlarında da rastlanan tehlike tedbirinin bir çeşididir. Bu kurum uzaktaki bir tehlikeyi önlemeye veya yakındaki bir tehlikenin, sonuçlarından korunmaya yardımcı olur. Bu tedbirlere başvurulabilmesi için, derhal müdahale edilmediği takdirde, ceza yargılamasının amaçlarına ulaşılmasını engelleyecek tehlikelerin bulunması gerekir.29 Sanığın kaçma hazırlığı yapması, tanıkları etkilemeye çalışması bu gibi tehlikelerdendir. Koruma tedbirleri yöneldikleri amaçla dışında kullanıldıklarında kişi özgürlüğü ve güvenliğini tehdit eder. Bu tedbirlere başvurulurken gösterilen özen hukuk devleti ilkesinin bir parçasıdır.

Koruma tedbirlerine başvurulması zorunluluğu, kural olarak suçluların kendi suçlarının ispatında işbirliği yapmayacağı esasına dayanır. Koruma tedbirlerine başvurulmaması durumunda soruşturmanın istendiği gibi ilerlemeyeceği açıktır. Ancak soruşturma, daima bir şüpheye dayandığı için, kendisinden şüphelenilen ve gerçekten suçsuz bulunan her vatandaşın, koruma tedbirlerinin mağduru olacağı açıktır.30

Bu durumda, koruma tedbirlerine başvurulurken maddi gerçeği bulmak ve kararların uygulanabilirliğini sağlamak adına kişi hak ve özgürlüklerini ihmal etmemeye, şüpheyi yaratan somut gerçekler sunmaksızın bu tedbirleri kullanmamaya özen gösterilmelidir.

Koruma tedbirlerine başvurulurken, onun biçimsel uygulama sınırlarına uyulması ve ceza yargılamasının amaçları bakımından kötüye kullanılmasının denetlenmesi de gerekir. Konunun önemini göz önünde tutan Anayasa, bu nedenle haksız tutuklananlara tazminat verilmesini öngörmüştür. Bu konudaki düzenleme, Anayasanın kişi özgürlüğüne verdiği önemi de yansıtmaktadır.31

3.Koruma Tedbirlerinin Sınıflandırılması

Koruma tedbirleri, birçok açıdan sınıflandırılabilir.

A- Yöneldikleri Değerlere Göre Koruma Tedbirleri;

- Özgürlüğe yönelik koruma tedbirleri

(Tutuklama, yakalama, ihzar, tanığın zorla getirilmesi, resmi kurumda gözaltına alma, zor hapsi, kamu davası hazırlanırken göreviyle ilgili işlerde memurun gözaltına alması )

- Vücuda yönelik koruma tedbirleri (Üst arama, vücut muayenesi )

29 Kunter /Yenisey, 602.

30 Kuhne,P, Ceza Muhakemesinde Koruma Tedbirleri, DEÜ.Hukuk Fakültesi Konferansı, Çev. Özbek, Ö.İBD, Nisan 1993, sh. 122.

(27)

- Konut dokunulmazlığına yönelik koruma tedbirleri (Arama) - Mülkiye hakkını korumaya yönelik koruma tedbirleri (Elkoyma)

- Haberleşme özgürlüğüne yönelik önlemler (Elkoyma, telefon dinleme) olarak ayırabiliriz.

- Yargılamanın düzenini sağlamaya yönelik koruma tedbirleri

(Duruşmada düzeni bozanların tutuklanması, kolluğun suç yerinde düzeni bozanları tutuklaması)

B- Amaçları Bakımından Koruma Tedbirleri;

-Sanığın yargılama süresince hazır bulunmasını sağlamaya yönelik koruma tedbirleri

(Tutuklama,yakalama,zorla getirme,)

- Delilleri korumaya yönelik koruma tedbirleri (Tutuklama,yakalama,zorla getirme),

- Hükmün yerine getirilmesini sağlamaya yönelik koruma tedbirleri (Tutuklama,elkoyma),

C- Uygulandıkları Kişiler Açısından Koruma Tedbirleri

-Sanığa uygulanan koruma tedbirleri (Yakalama, tutuklama, elkoyma, vücudu

muayene),

-Tanığa uygulanan koruma tedbirleri (disiplin hapsine koyma,zorla getirme),

-Üçüncü şahıslara uygulanan koruma tedbirleri( CMK’un 168 m. uyarınca gözaltına alma elkoyma arama).

D- Karar Verme Ve Uygulama Yetkisine Göre Koruma Tedbirleri

-Yargıçların yetkisinde olan koruma tedbirleri (tutuklama, zorla getirme, tanıklar için uygulanan zorlama hapsi, duruşma disiplini için uygulanan önlemler),

-Savcı ve kolluğun gecikmesinde sakınca bulanan hallerde yetkili oldukları önlemler (El koyma, arama ,zorla getirme),

-Kolluğun başvurmaya yetkili olduğu önlemler (Olay yerinde görevi engelleyenlerin gözaltına alınması).32

(28)

E- Tutucu Veya Önleyici Koruma Tedbirleri

-Tutucu koruma tedbiri, değişikliğe engel olmak suretiyle eski durumu yaşatmayı önleyici koruma tedbirleri ise, ileride gerçekleşecek durumu önleyerek belli bir işlemin tatbiki bir değerinin olmasını sağlar.

-Tutuklama, yakalama, zorla getirme, arama, elkoyma vücudun muayenesi dışında, teminatla salıverme, yurt dışına çıkarmama, işten el çektirme kimlik tespiti, müşahede altına almakta klasik koruma tedbirleri arasında bulunmaktadır.33

4. Koruma Tedbirlerinin Ön Şartları

Koruma tedbirlerine başvurulabilmesi için bazı ön şartlar bulunmalıdır. Bu ön şartlar aşağıda belirtilmiştir:

A-Gecikmede Tehlike Bulunması

Bunun anlamı; bu tedbirlere başvurulmadığı hallerde ceza yargılamasının zarar görme olasılığının bulunmasıdır. 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 127’nci ve 92’nci maddelerinde olduğu gibi “tehirinde mazarrat görülen haller” olarak ifade edilmiş olan bu şart, bir önleme başvurulmadığı zaman, ceza yargılamasının bundan zarar görme olasılığını yansıtır.34

5271 sayılı CMK hususunda düzenlenen Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliğinin 4. maddesinde gecikmesinde sakınca bulunan hâl: “Derhâl işlem yapılmadığı takdirde suçun iz, eser, emare ve delillerinin kaybolması veya şüphelinin kaçması veya kimliğinin saptanamaması ihtimalinin ortaya çıkması hâli” şeklinde tanımlanmıştır.

Tüm ceza yargılaması önlemleri gibi tutuklamaya başvurmak için de sanığın tutuklanmaması durumunda yargılama bundan zarar görecek olmalıdır. Sanığın kaçacağı veya delilleri karartacağının olayların özelliklerinden ve sanığın sübjektif durumundan anlaşılıyorsa bu koşulun gerçekleştiği kabul edilebilir.

Gecikemezlik koşulunun varlığı kural olarak tutuklama kararı verecek yargıç veya mahkeme tarafından tüm sübjektif koşulların bir arada değerlendirilmesiyle belirlenecektir. Ancak yasada da bazı durumlarda gecikemezlik koşulunun gerçekleştiğinin kabul edilmiştir. CMK m. 100/3 sayılan suçlar gibi.

33 Öztürk, B., Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku, Gözden Geçirilmiş, Genişletilmiş, 3.Baskı, Ankara, 1991.sh. 535.

34 Centel, 9; Kunter.N., Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, Yenileştirilrniş, Geliştirilmiş 9.Bası, İst., 1986, sh.610, 611.

(29)

B- Haklı Görünüş

Tutuklamaya başvurmanın haklılığı şüphesiz ki yargılama sonucunda ortaya çıkacaktır. Haksızlık riski diğer bir deyişle tutuklananın yargılama sonunda beraat etmesi mümkündür. Bu nedenle tutuklamaya başvurmada görünüşte haklılık ile yetinilecek diğer bir deyişle ihtimal üzerine hareket edilecektir.35

Bu ön şarta ihtimal sebepleri de denilebilir. Muhakemenin şüpheden beslendiği düşünüldüğünde, sanığın ancak suçluluğunu gösteren nedenlerin varlığı halinde koruma tedbirlerine başvurulabilir. Muhakemenin her dalında söz konusu olabilen ihtimal sebepleri, ceza muhakemesinde “kuvvetli suç şüphesi” olarak gözükür. İsnadın esası hakkında bir araştırma yapılmasını gerektirir. Ancak, bu araştırmada amaç sanığın ileride mahkum olma olasılığının yüzde yüz tespiti değildir.36

Bir ceza yargılaması önlemine ve özellikle tutuklamaya başvurabilmek için elde bulunan bilgi ve belgeler ve olayın özellikleri göz özüne alındığında tutuklama kararı verilmesinin haklı bulunması şarttır. Görünüşte haklılıkla yetinilmesinin sebebi, henüz karar aşamasına gelinmediğinden; maddi gerçeğe ulaşılamamış olduğundan bir zorunluluktur. Ancak kişi özgürlüğü söz konusu olduğundan her halde değil, sadece görünüşün haklı kıldığı durumlarda yargılama önlemlerine başvurulması kabul edilmiştir.

Görünüşte haklılık, tutuklama açısından gecikmede tehlike bulunması halini ifade eder. Kişi özgürlüğünün tutuklama suretiyle sınırlanmasında ilk şart bu işlemin hemen yapılmasının zorunlu olması, gecikmenin telafisi imkansız tehlike doğuracak olmasıdır. Kişinin suçu yapılacak olan yargılama sonunda sübut bulacak veya bulmayacaktır. Dolayısıyla tutuklama kararının verilmesinde suçun sübutu yerine, işlendiğine dair yoğun şüphenin varlığı yeterli olmak gerekir.

Görünüşte haklılık ön şartı, tutuklama için yasalarda ayrıntılı biçimde düzenlenmiş, hangi hallerde görünüşün haklı olduğu konusunda karar verme yetkisi yargıca tanınmakla birlikte, yol gösterici ve bu taktir yetkisini sınırlayıcı nitelikte hükümlere yer verilmiştir. Örneğin, kaçma şüphesi nedeniyle tutuklamaya karar verilebilmesi için, bu şüpheyi doğuracak olgular bulunmalıdır. (m.100/1) Sırf soyut bir şüpheye dayanılarak tutuklama kararı verilemez.

35 Yurtcan, Erdener, Ceza Yargılaması Hukuku, 1st, 1995 sh. 283. 36 Kunter/Yenisey, sh.608.

(30)

Haklı görünüş bulunması halinde, tutuklamaya başvurmada haklı olunup olunmadığı aslında muhakemenin sonunda anlaşılacaktır. Haksızlık riski, yani tutuklanan kişinin sonuçta beraat etmesi ihtimali daima mümkündür. Bu nedenle söz konusu tedbirlere başvurulmasında ancak görünüşte haklılık ile yetinmek zorunluluğu vardır. Yani burada ihtimal üzerine hareket edilecektir.37

Koruma tedbirleri, yargılama sürerken başvurulan önlemler olarak çok sağlıklı ve kesin değerlendirmelere izin vermez. Başvurulan önleme gerek olup olmadığı, sadece yargılama sonucunda kesin olarak anlaşılabilir. Ancak bu tedbirlerin kullanılması zorunluluğu karşısında “görünüşte haklılık” ile yetinilmesi gerekecektir.38

C- Orantılılık

Hukuk devletinin bir başka yönü, eylem ve işlemlerinde ölçülü (oranlı) davranan devlet olmasıdır. Oranlılık ilkesi, hukuk devletine hakim olan aşırılık yasağının bir bölümünü oluşturur. Bu ilkeye göre, Ceza Muhakemesi Hukuku işleminin yapılması ile sağlanması beklenen yarar ve verilmesi ihtimal dahilinde bulunan zarar arasında makul bir oranın (ölçünün) bulunmasını, oransızlık durumunda işlemin yapılmamasını ifade eden ilkeye orantılılık (ölçülülük) ilkesi denir. Şu husus gözden kaçırılmamalıdır ki, burada eşitlikten değil, oranlılıktan söz edilmektedir. Örneğin, küçük sanıkların tutuklanması, kural olarak, bu ilkeye ters düşer. Yine, başlangıç şüphesi bulunmamasına rağmen soruşturma evresi ne başlanması da oranlılık ilkesine aykırıdır. Bir hukuk devletinde, ceza takibine yetkili makamların, bir ceza muhakemesi işlemi yaparken devleti veya ferdi “kayırması” kabul edilmez. Çünkü, “ferdin kayırılması anarşiye, devletin kayırılması da baskıcı bir yönetime yol açabilir.” Hukuk devleti ilkesinin geçerli olmadığı devletlere totaliter devlet veya polis devleti denmektedir. Böyle bir devlette insan haysiyeti, insan hakları, temel hak ve hürriyetler gibi konular önemli olmadığından, ya sanığa hiç bir hak tanınmaz, ya da bazı haklar hatta tüm haklar tanınır; fakat sanık bunları uygulamada, özellikle iktidar çıkarlarının söz konusu olduğu durumlarda kullanamaz. 39

Kişi özgürlüğünün korunması ile maddi gerçeğe ulaşmak için ceza yargılamasının sağlıklı yürüyebilmesi için ceza yargılaması önlemlerine başvurulması arasında sürekli bir çatışma mevcuttur ve bunu ortadan kaldırmak, tutuklamayı bütünüyle reddetmeden mümkün değildir. Ceza yargılaması, önlemlere başvurmayı zorunlu kılmakta, önlemlerse kişi

37 Centel , sh. 11.

38 Yurtcan, Ceza Yargılaması Hukuku, sh.306.

39 Yaşar O, Yaşar Uygulamalı ve Yorumlu Ceza Muhakemesi Kanununu, 1. Basım, Yazarın Kendi Basımı, Ankara, 2005, sh. 45.

(31)

özgürlüklerine müdahale etmektedirler. Bu konu özellikle tutuklama için önem arz etmektedir. Bu çatışma ancak ceza yargılaması önlemlerine başvurabilmek için önlemden beklenen yarar ile önlem ile verilen zarar arasında orantı bulunması durumunda hafifletilebilir.

Koruma tedbirleri hükümden önce başvurulan kurumlar olduğu için, kişi hak ve özgürlüklerini sınırlar. Bu durumda, en fazla mağdur olan şahıslar yargılama sonucunda masum oldukları anlaşılan kişilerdir. Bu nedenle koruma tedbirlerine başvurulurken amaçlanan hedeflerle, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı arasındaki dengeyi iyi kurmak gerekir. Devlet, suç oluşturan davranışlardan vatandaşını korurken, vatandaşlarının hukuki durumlarını, suçlardan daha çok ihlal etmemeye, suçlardan daha fazla korku salmamaya özen göstermek zorundadır.40

Tutuklama yerine başka çarenin bulunmasına rağmen tutuklama kararı verilmesi, orantılılık ilkesine aykırı olur. CMK.109’ uncu madde uyarınca 100’ üncü maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, üst sınırı üç yıl veya daha az hapis cezasını gerektiren bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada, şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir.

Genel olarak orantılılık ilkesi, temel hak ve özgürlüklere müdahale söz konusu olduğunda, sınırlamada başvurulan aracın sınırlama amacını gerçekleştirmeye elverişli olmasını, bu aracın sınırlama amacı açısından gerekli olmasını ve araçla amacın ölçüsüz bir oran içinde bulunmamasını ifade etmektedir.41

Orantılılık, hak ve özgürlüklere müdahale söz konusu olduğunda, öncelikle yapılacak kısıtlamanın sınırını belirlemede, daha sonra ise yapılacak müdahalenin türünü belirlemede mutlaka göz önünde bulundurulması gereken çok önemli bir ilkedir. Esasında hukuk devleti, özgürlük kısıtlamasının şartları gerçekleşse dahi, bireyin bu kısıtlamadan en az zararla kurtulmasını hedef tutan bir anlayışı tercih eden devlettir.

Buna göre, yurt dışına çıkma yasağı koyarak sanığın el altında tutulması mümkünse daha ağır tedbirler olan yakalama ve tutuklamaya karar verilemez. Teminat yatırılmışsa tutuklama kararı askıya alınabilir. Ancak; teminatla salıverme sanık için bir hak, buna karşılık hakim için bir zorunluluk değildir. Yargıç tutuklamanın amacına teminatla salıverme ile

40 Kuhne, sh.723.

(32)

ulaşılıp ulaşılamayacağını değerlendirip uygun görürse bu yola başvuracaktır42. Hakim bu değerlendirmeyi yaparken de orantılılık ilkesi ile bağlıdır. Çünkü, ödeme gücü yüksek bir kişiyi düşük bir teminatla, ya da ödeme yeteneği çok sınırlı bir kişiyi de çok ağır bir nakdi kefaletle serbest bırakma kararı vermek yasanın amacına aykırı olacaktır.

Orantılılık araştırması sadece tedbire karar verilirken değil, tedbire karar verildikten sonra da devam etmelidir. Örneğin, karar aşamasında orantılı gözüken amaç-araç dengesi muhakemenin gidişine göre sanığın lehine veya aleyhine bozulabilir. Bu gibi durumlarda orantılılık ilkesi, alınan tedbirin hafifletilmesini veya tamamen kaldırılmasını veya daha da ağırlaştırılmasını gerektirebilecektir.43

Yasama organı özgürlükleri sınırlandıran bir yasayı yaparken, yürütme ve yargı da yasaları uygularken bu ilkeyle bağlıdırlar. Nitekim, 4709 sayılı yasa ile Anayasamızın 19. ve devamı maddelerinde temel hak ve özgürlüklere getirilecek sınırlamaların ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı açıkça belirtilmek suretiyle, bu ilke anayasal bir zeminde kabul edilmiş olmaktadır. Bu yönü ile orantılılık (ölçülülük) ferdi devlete karşı koruyucu bir role sahiptir.

Ceza muhakemesi, toplumun suçun kovuşturulmasındaki menfaatiyle, kişinin Anayasa teminatı altında olan hakları arasındaki dengeyi sağlamak zorundadır.44 Aynı şekilde sanığa yüklenen suçun ağırlığıyla başvurulan koruma tedbirinin ağırlığı arasında bir denge ve orantılılık bulunmalıdır. Bu orantılılık, sadece koruma tedbirlerine başvurulurken değil, başvurulan tedbirin devamı süresince de bulunmalıdır.45

Başvurulan koruma tedbiriyle elde edilen yararı, daha hafif başka bir önlemle elde etmenin mümkün olduğu durumlarda koruma tedbirlerini kullanmamak gerekir.

Orantılılık, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran koruma tedbirlerinden öncelikle hafiften ağıra doğru giden sıralama içinde uygulama yapılması gerektiren bir ilkedir. Öyle ki, ceza muhakemesinin gayesine daha hafif bir tedbirle ulaşılması mümkün ise öncelikle uygulanmak gerekir. Mesela, adli kontrol tedbiri yeterli ise tutuklama tedbirine başvurulmamalıdır. Hakim orantılılık (ölçülülük) ilkesinin gereği olarak öncelikle amaca yeterli diğer tedbirlerin varlığını göz önüne almak zorundadır. Hukuk devleti olmanın gereği, özgürlük kısıtlamasının şartları gerçekleşse dahi, bireyin bu kısıtlamadan en az zararla

42 Sağ, Musa,Teminatla salıverme, www.hukukcu.com , bilimsel kitaplar, teminatla saliverme, musasag. htm - 75k, Erişimin Tarihi 04/04/2007.

43 Kunter/Yenisey, sh.597. 44 Cihan/Yenisey, sh.203.

(33)

kurtulması amaçlanmalıdır. Koruma tedbirleri arasında en önemlisi sayılan tutuklamanın ağır sonuçlarından sanığı korumak için, aynı amaca ulaştırabilecek daha hafif koruma tedbirlerinin yasa ile düzenlenmesi gereği vardır. Orantılılık ilkesinin en önemli özelliği, hakimi tutuklama kararının verilmesini gerektiren bir nedenin varlığı halinde bile, bunun yerine uygulanabilecek ve kişi özgürlüğü bakımından daha az zarar verici bir başka çarenin olup olmadığını araştırmaya sevk etmesidir.46

Orantılılık ilkesi, yasa ile belirlenen koruma tedbirlerine başvuracak organın hangi tedbire başvuracağını seçmede önem taşımaktadır. Gerçekten daha hafif (bireyin hak ve özgürlüğüne daha az zarar veren) bir tedbirle beklenen amaca ulaşmak mümkünse, daha ağırına başvurmak orantılılık ilkesine aykırılık oluşturur. Bu durumda, kovuşturma organları, yasa ile belirlenen aracın (koruma tedbirlerinin) seçimini yapmada, seçtikleri aracın uygulanmasının koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemede ve koşullar oluştuğunda da, tedbir amacına ulaşır ulaşmaz bu tedbire son vermede orantılılık ilkesi ile bağlıdırlar. Çünkü tedbirlerin durumun gerektirdiği ölçüde, yani ihtiyaçla orantılı olması gerekir.

D- Geçicilik

Tutuklama tedbirin geçici olmasından maksat, sürenin açıkça gösterilmesi değildir. Tedbirin haklılığını gösteren sebeplerin ortadan kalkması halinde sona ermesidir. Delillerin muhafaza altına alınmış olması, kaçma şüphesine karşı teminat verilmiş olması, yapılan kovuşturma sonrasında beraat kararı verilmesi gibi durumlarda tutuklama sona erecektir.

Tüm ceza yargılaması önlemleri gibi tutuklama da geçicidir. Genel olarak tutuklama nedenlerinin ortadan kalkması ve özel olarak da 5271 sayılı yasayla hukukumuza giren (m.102) tutukluluk sürelerinin dolmasıyla tutuklamaya son verilecektir.

Bu nedenle örneğin, delilleri karartma şüphesi üzerine tutuklanmış sanığın tüm deliller toplanmışsa serbest bırakılması gerekecektir. Çünkü tutuklama nedeni ortadan kalkmıştır.

E-Tutuklamanın Araç Olması

Tutuklama, şüphelinin veya sanığın bulunmasını, delillerin elde edilip muhafaza altına alınmasını veya ileride verilebilecek hürriyeti bağlayıcı cezanın yerine getirilebilmesini sağlayan bir araçtır.Tutuklama istisnai bir tedbirdir.47

Vasıta olma, tutuklamanın amaç değil araç olmasından kaynaklanmaktadır. Tutuklama sanığın bulunulmasının sağlanması , delillerin ortaya konulabilmesi veya ileride verilebilecek hürriyeti bağlayıcı cezanın yerine getirilebilmesi için bir vasıtadır.

46 Öztürk.B, NBD, Ocak 1998, Tutuklama Sebepleri, sh.6.

(34)

Ceza yargılaması önlemleri maddi gerçeğin bulunmasına ve verilen cezanın yerine getirilmesine hizmet ettikleri oranda anlam kazanırlar. Tutuklama da delillerin karartılmasını ve sanığın kaçmasını önleyerek ve bu yolla maddi gerçeğin bulunmasına yardımcı olmakla anlam ifade eder. Yoksa tutuklamanın bağımsız bir değeri yoktur; o bir araçtır.

Ceza yargılaması önlemleri dolaylı veya doğrudan araç olabilirler. Bir ceza yargılaması önlemi başka bir önleme örneğin yakalama, tutuklamaya araç olduğunda dolaylı araç olmadan söz edilir. Bu bağlamda tutuklama, yargılamanın bütünü bakımından araç olduğundan, doğrudan doğruya araçtır.

Tutuklama kişi özgürlüğünü kısıtlaması ve hakim tarafından hükmedilmesi sebebiyle hapis cezası ile benzerlik göstermekle birlikte, ortak amaçları, hükümleri ve yerine getirilmeleri yönünden farklıdırlar. Hapis ceza, tutuklama tedbirdir. Tutuklamanın amacı yargılamayı kolaylaştırmak ve eğer sanık mahkum olursa cezanın infazını sağlamaktır. Cezanın amacı ise öncelikle suç işleyen kişinin ıslahı ,olmadığı takdirde onun tehlikelerinden toplumu korumaktır.

II. TUTUKLAMA

1. Genel Olarak

Tutuklama, suçlu olduğu hükmen kesinleşmemiş ancak hakkında suç işlediğine dair kuvvetli şüphe bulunan kişinin ileride gerçekleşebilecek mahkumiyetinin yerine getirilebilmesini sağlamak amacıyla başvurulan bir önlemdir.48 Bir başka görüşe göre tutuklama hem soruşturmanın geleceği hem de genel güvenlik düşüncesiyle başvurulan bir önlemdir.49

Koruma tedbiri olarak tutuklama; muhakeme hukukunda zorunlu hallerde başvurulan, hakim kararıyla, kişinin henüz bir yargı kararıyla hürriyeti bağlayıcı bir cezaya mahkum olmadan, özgürlüğünün kaldırılması, tutuk duruma sokulmasıdır. Tutuklama, kişi özgürlüğünü ağır biçimde sınırlaması nedeniyle ancak hakim kararıyla başvurulabilen bir önlemdir. Hakkında tutuklama kararı verilen kişi tutukevi adı verilen ve cezaevlerinin bir bölümü olarak yapılan yere konur. Hakkında tutuklama kararı verilen kişiye “tutuklu”, içinde

48 Centel, sh.4.

Referanslar

Benzer Belgeler

Mahkeme, mevcut davanın kendine özgü koşulları çerçevesinde, başvuranın söz konusu bakım evine yerleştirilmesinin 5 § 1 maddesinin anlamı dahilinde özgürlükten

maddesinin 1 ve 3(c) fıkralarının (adil yargılanma ve müdafii yardımından faydalanma hakkı) ihlal edilmediğine hükmetmiştir. Mahkeme, dört başvuranın ilk kolluk

maddesinin (insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele yasağı) ihlal edildiğine, ancak söz konusu tarihten sonraki dönemdeki cezaevi koşulları bakımından bu

maddesinin (insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele yasağı) ihlal edildiğine, ancak söz konusu tarihten sonraki dönemdeki cezaevi koşulları bakımından bu madde

ortaya koyduğu eserler ve çeviriler ile bu alanda çalışan herkesin hocası olan Sayın Osman Doğru’ya; bana okuma alışkanlığımı kazandırarak çalışmam sırasında

Sauvegarde des droits de l'homme reconnus Aucune des dispositions de la présente Convention ne sera interprétée comme limitant ou portant atteinte aux droits de l'homme et aux

Bu Protokol, Sözleşme’yi imzalamış olan Avrupa Konseyi üyesi devletlerin imzalarına açıktır. Protokol, onaylama, kabul veya uygun bulmaya sunulacaktır. Avrupa Konseyi üyesi

Araştırmamızda çocuk ve ergen psikiyatrisi polikliniğine başvuran olgularda erkek olguların fazla olduğu, başvuruların daha çok okul çağı çocukluk