• Sonuç bulunamadı

Mesleki ve teknik orta öğretim kurumlarından meslek yüksekokullarına sınavsız geçişin değerlendirilmesi (Selçuk Üniversitesi örneği)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mesleki ve teknik orta öğretim kurumlarından meslek yüksekokullarına sınavsız geçişin değerlendirilmesi (Selçuk Üniversitesi örneği)"

Copied!
133
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

İLKÖĞRETİM ANA BİLİM DALI SINIF ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI

MESLEKİ VE TEKNİK ORTA ÖĞRETİM KURUMLARINDAN MESLEK YÜKSEKOKULLARINA SINAVSIZ GEÇİŞİN DEĞERLENDİRİLMESİ

(SELÇUK ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ)

Danışman

Doç Dr. Osman AKANDERE

Hazırlayan Hasan Gökhan CAN

(2)

ÖZET

Eğitim sistemimizde yeni düzenlemeler, ülkemiz insanının eğitim seviyesini ve niteliğini yükseltmek ve sürekli gelişen dünyada rekabet sağlayabilmek için yapılmış ve yapılmaya çalışılmaktadır. Bu çalışmalardan birisi de mesleki ve teknik öğretim okullarından meslek yüksekokullarına sınavsız geçiştir. Bu düzenleme ile bir çok sorunla başetmeye çalışan meslek yüksekokulları sınavsız geçişin beraberinde getirdiği bir çok sorunla karşı karşıya getirilmiştir. Bu çalışma, meslek yüksekokullarında sınavsız geçişin beraberinde getirdiği sorunları ortaya çıkarmak için konunun tarafları olan kişilerden , kurum ve kuruluşlardan ve literatürden faydalanılarak yapılmıştır. Sorunların ortaya çıkarılabilmesi öğrtetim elemanları için 26 , öğrenciler için 27 maddeden oluşan 2 adet anket geliştirilmiştir. Bu anketler Selçuk Üniversitesi evreni içinde örneklem olarak sınavsız geçişin yoğun olduğu 5 meslek yüksekokulunda uygulanmıştır. Alınan veriler, SPSS paket programı ile analiz edilerek değerlendirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Melek Yüksekokulları, Sınavsız Geçiş, Mesleki Ve

(3)

ABSTRACT

The new arrangements in our education system have been made and is still being made in order to improve our country’s people’s educational level and the quality of it and to compete the others in a world that changes continuously. One of the arrengements of these is passing to vocational high school or collages from technical and vocational schools without examination. With these arrengements these vocational hıgh schools has been faced with lots of difficulties as a result of passing without examination while trying to solve the other problems. This work has been done to find out the problems that appeared as a result of the passing to Vocational Highscools with out examination by the help, of the people that are given teh education and giving the education and the associations, foundations and the literature. Two questionnaire that consists of 26 articles for the lecturers and 27 articles for the learners have been improved to find out the problems. This questionnares was aplied to lecturers and students in Selcuk University’s 5 Hıgher Schools which faced passing witout examination to higher collages. Taking data was vaulated and analyzed with SPSS software.

Key words: Vocational High Schools, Passing to Vocational High School

(4)

ÖNSÖZ

Dünyadaki küresel ekonomi yüzünden ülkeler, bilim ve teknolojiyi en iyi şekilde kullanmaya yönelmiş ve teknolojiyi anlayabilen, uygulayabilen, verimli ve kaliteli mal ve hizmet üretebilen, değişen teknolojiye hızla uyum sağlayabilen, yeni iş gücüne ihtiyaç duymuştur. Bu ihtiyaçtan dolayı oluşan insan gücünün karşılanabilmesi için 20. Yüzyılda ABD’de başlayan önlisans uygulamaları 1960’lı yıllarda çoğu ülkede geliştirilip uygulanmaya başlanmıştır.

1954 yılında da Türkiye, bu ara insan gücünü karşılamak üzere tekniker ve yüksek tekniker okullarını sanat enstitüleri bünyesinde kurmuştur. Bu okullarda okuyan öğrenciler 1965 yılında okuldan mühendis olarak mezun olmayı isteyip boykota başladıklarından dolayı 1973 yılında kapatılmıştır. 1975 yılında tekrar yapılandırılarak MEB Yaykur Örgün Öğretim Dairesi Başkanlığına bağlı Meslek Yüksekokulları (MYO) olarak açılmıştır. Başlangıçta sanayinin gelişmiş ve kalabalık olduğu bölgelerde açılan MYO mezunlarına, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının 26.02.1982 gün ve 300-1982.82 sayılı teklifi ve MEB’in 10.03.1982 ve 300/805 sayılı olurları ile Teknik Programlar Bölümü mezunlarına ‘Teknikler’; İktisadi ve İdari Programlar Bölümü mezunlarına ‘Meslek Elemanı’ unvanı verilmiştir. Ülkemizde 1982 yılında sayısı 51’e yükselen meslek yüksekokulları, 20 Temmuz 1982 tarihinde 41 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile üniversiteler bünyesine alınmıştır.

Eğitim sistemimizde yeni düzenlemeler, ülkemiz insanının eğitim seviyesi, niteliğini yükseltmek ve sürekli gelişen dünyada rekabet sağlamak için yapılmış ve yapılmaya çalışılmaktadır. Bu çalışmalardan birisi de “Mesleki ve Teknik Orta Öğretim Kurumlarından Meslek Yüksekokulları’ na Sınavsız Geçiş”’ tir. Uygulamanın hayata geçirildiği 2002 yılında öğrenci sayısı %159 artmıştır.

Bu düzenleme ile bir çok sorunla baş etmeye çalışan meslek yüksekokulları sınavsız geçişin beraberinde getirdiği bir çok sorunla karşı karşıya gelmiştir. Bu çalışma, meslek yüksekokullarında sınavsız geçişin beraberinde getirdiği sorunları

(5)

ortaya çıkarmak için konunun tarafları olan kişilerden, kurum ve kuruluşlardan ve literatürden faydalanılarak yapılmıştır.

Sorunların ortaya çıkarılabilmesi için, öğretim elemanları için 26, öğrenciler için 27 maddeden oluşan 2 adet anket geliştirilmiştir. Bu anketler Selçuk Üniversitesi evreni içinde, örneklem olarak sınavsız geçişin yoğun olduğu 5 meslek yüksekokulunda uygulanmıştır. Alınan veriler, SPSS paket programı ile analiz edilerek değerlendirilmiştir.

Araştırmamın her aşamasında yardım ve rehberlik eden, bana desteğini esirgemeyen tez danışmanım Doç. Dr. Osman AKANDERE’ ye, Kadınhanı Faik İçil Meslek Yüksekokulu, Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu, Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, Seydişehir Meslek Yüksekokulu ve Cihanbeyli Meslek Yüksekokulu yönetici ve hocalarına,

Tez çalışmamda desteğini esirgemeyen nişanlım Hatice YILDIRIM ‘ a Sevgi ve özverileriyle her zaman yanımda olan Anne, Babam ve Kardeşime En içten teşekkürlerimi sunarım.

(6)

İÇİNDEKİLER

Özet...i

Abstract...ii

Önsöz ...iii

İçindekiler ...v

Tablolar Listesi ...viii

1. GİRİŞ ...1 1.1.Problem Durumu...1 1.2 Problem Cümlesi...4 1.2.1 Alt Problemler...4 1.3 Araştırmanın Önemi ...5 1.4. Sınırlılıklar ...6 1.5. Tanımlar...6 1.6.Kısaltmalar...8 2. KURUMSAL ÇERÇEVE...9

2.1. Mesleki ve Teknik Eğitim...12

2.1.1. Mesleki ve Teknik Eğitime Olan İhtiyaç...14

2.1.2. Mesleki ve Teknik Orta Öğretim ...17

2.1.3. Mesleki Yükseköğretim...18

2.2. Meslek Yüksekokulları ...18

2.2.1. Meslek Yüksekokulları Kriterleri ...20

2..2.2.Meslek Yüksekokullarında Eğitim ve Öğretim ...21

2.2.2.1. Öğrenci Sayıları ve Okullaşma Oranları...21

2.2.2.2. Öğretim Elamanları...25

2.2.2.3. Eğitim Öğretim Programları ...29

(7)

2.3.1. Sınavsız Geçişin Amaçları...35

2.3.2. Sınavsız Geçişin Ana İlkeleri ...36

2.3.3. Meslek Yüksekokullarına Sınavsız Geçiş Uygulamasından Beklentiler...37

2.3.4. Sınavsız Geçiş Yararlanacak Mesleki ve Teknik Orta Öğretim Okulları ...38

2.4. Türkiye’ de Mesleki ve Teknik Eğitim...42

2.4.1. Ahi Ocakları...42

2.4.2. Enderun Mektebi...43

2.4..3. Lonca Teşkilatı ...44

2.4.4. Cumhuriyet Dönemi ...44

2.5. Meslek Yüksekokullarının Tarihi Gelişimi ...51

3. YÖNTEM ...53

3.1. Araştırma Modeli...53

3.2 Evren ve Örneklem ...54

Evren ...54

Örneklem ...54

3.2.3. Veri Toplama Aracı ...59

3.2.4. Geçerlilik ve Güvenirlilik Çalışmaları...60

3.2.5. Verilerin Toplanması ...61

3.2.6.Verilerin Analizi ...62

4. BULGULAR VE YORUM ...63

(8)

5.2. Öneriler ...110

Ek-1 ...111

Ek-2 ...115

(9)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. Mesleki ve teknik orta öğretim kurumlarında öğrenci dağılımı ... 17

Tablo 2. Mesleki teknik eğitim ve diğer bazı alanlarda öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı ………..……19

Tablo 3. Meslek yüksekokullarının toplam öğretimdeki payı……….….…23

Tablo 4. Meslek yüksekokullarında öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı 27 Tablo 5. Meslek yüksekokullarındaki öğretim elemanı sayıları ………. 29

Tablo 6. Cinsiyet dağılımı (Öğretim Elemanı).……….. 54

Tablo 7. Görev dağılımı (Öğretim Elemanı) ... 55

Tablo 8. Bölüm dağılımı(Öğretim Elemanı) ……….……….…. 55

Tablo 9. Çalışma süresi(Öğretim Elemanı) ……… 56

Tablo 10. Cinsiyet dağılımı (Öğrenci)………... 56

Tablo 11. Yaş dağılımı (Öğrenci) ………...……. 57

Tablo 12. Lise dağılımı (Öğrenci) ………. 57

Tablo 13. Sektör dağlımı (Öğrenci) ………...……… 58

Tablo 14. Eğitime başlama yıl dağılımı (Öğrenci) ……….. 58

Tablo 15. Bölüm dağılımı (Öğrenci) ………...………….. 59

Tablo 16. MYO Öğretim Elemanı Anketi Önermelerinin Ortalama ve Standart Sapmaları………...………..63

(10)

Tablo 18. Öğretim elemanları ve öğrencilerin görüşlerinin farklılık gösterdiği önermeler tablosu ………..………...………..83 Tablo 19. Öğrencilerin görüşlerinin cinsiyete göre farklılık gösterdiği önermeler tablosu ……….………86 Tablo 20. Öğrencilerin görüşlerinin yaşa göre farklılık gösterdiği önermeler tablosu ………...………87 Tablo 21. Öğrencilerin görüşlerinin sektöre göre farklılık gösterdiği önermeler tablosu ………...……….……….………. 88 Tablo 22. Öğrencilerin görüşlerinin mezun oldukları liseye göre farklılık gösteren önermeler tablosu ……….………88 Tablo 23. Öğrencilerin görüşlerinin öğrenim gördükleri programa göre farklılık gösteren önermeler tablosu ………..………90 Tablo 24. Öğrencilerin görüşlerinin MYO’ na başlama yılına göre farklılık gösteren önermeler tablosu ………..………...92 Tablo 25. Öğretim elemanlarının ünvanlarına göre farklılık gösteren önermeler tablosu……….……….…….94 Tablo 26. Öğretim elemanlarının görevli oldukları bölümlere göre farklılık gösteren önermeler tablosu ……….…..………...96 Tablo 27. Öğretim Elemanlarının Meslekteki Kıdem Yıllarına Göre Farklılık Gösteren Önermeler ……….………....98

(11)

BÖLÜM I

GİRİŞ

1.1 Problem Durumu

Ülkeler, sanayinin ihtiyaç duyduğu iş gücü gereksinimini, uluslararası deneyimlerden de yararlanarak, kendi dinamiklerine göre oluşturdukları meslekî teknik eğitim yöntemleri ile karşılamaktadırlar. Dünyada bu amaçla üç farklı sistem uygulanmaktadır. Bunlar; okul-işyeri temeline dayalı eğitim uygulayanlar, sadece okula dayalı eğitim uygulayanlar ve her iki anlayışı da benimseyen ama sürekli arayışlar içerisinde olan ülkelerdir. Genç ve dinamik nüfus yapısıyla, Türkiye gelişmiş ülkelere göre önemli bir avantaja sahiptir. Bu yüzden, Türkiye’de de yukarıda belirtilen her iki anlayışta benimsenmiş ama sürekli yeni arayışlar mevcuttur. Bu bağlamda bireylere; ilgi, istek, yetenek ve yeterlilikleri doğrultusunda eğitim olanakları sunarak ekonomide etkin katılımlarının sağlanması On Altıncı Millî Eğitim Şurasında alınan kararlar arasındadır (XVI. Millî Eğitim Şura kararları, 1999).

Mesleki eğitimde etkinlik ve verimliliğin temel kıstası sanayi ile okul arasında uyum ve amaç birliğidir. Çünkü eğitimin asıl amacı, ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmenin yanında fertleri mutlu kılmaktır. Gelişmiş ülkelerde eğitimde, düşünen, araştırabilen, sanatsal duyarlılığı olan, öz güvene sahip, girişimci bir genç kitlenin eğitilmesi amaçlanmaktadır. Sistemin diploma ve değişik sertifikalarla geniş bir alana oturacak şekilde düzenlenmesi gereği vardır. Sistemin yürütülmesinde yönetim, finansman, program geliştirme, uygulama ve değerlendirmeye kadar her safhada işveren ve işçi kuruluşları, akademik kurumlar, meslek kuruluşları, öğrenci, öğretmen ve velilerle birlikte gönüllü kuruluşların katkılarının sağlanması gerekir (Hızlan, 1997).

Eğitimin amacı; bireyleri çevreleri ile uyumlu kılarak verimli ve üretken yapabilmektir. Küreselleşme sürecinde bireyden beklenen özellikler; sorumluluk

(12)

kurma, grupla çalışabilme, işbirliğine yatkın olma, karmaşık teknolojik sistemleri anlayabilmektir. Meslek eğitiminde öğrenmeye karşı bir direnç olduğu birçok eğitici tarafından bilinmektedir. Bunun nedenleri arasında, verilen eğitimlerde, dinleyicilerin hep pasif tarafta kalması ve verilen eğitimlerin sıkıcı ve anlaşılamaz olmasıdır. Bu problemin çözümü ise öğrenci merkezli öğretim, eğlenceli ve düşündürücü eğitim modellerinin uygulanması ile olasıdır.

1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nda mesleki ve teknik eğitimin amacı, “Türk milletinin bütün fertlerini; ilgi, istidat, ve kabiliyetlerini geliştirerek gerekli bilgi, beceri, davranışlar ve birlikte iş görme alışkanlığı kazandırmak suretiyle hayata hazırlamak ve onların kendilerini mutlu kılacak ve toplumun mutluluğuna katkıda bulunacak bir meslek sahibi olmalarını sağlamaktır.”, “Milli eğitimin gelişmesi; iktisadi, sosyal ve kültürel kalkınma hedeflerine uygun olarak; eğitim-insan gücü-istihdam ilişkileri dikkate alınmak suretiyle, sanayileşme ve tarımda modernleşmede gerekli teknolojik gelişmeyi sağlayacak mesleki ve teknik eğitime ağırlık verilecek biçimde planlanır ve gerçekleştirilir.” biçiminde ifade edilmiştir.

Bu çerçevede, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu, Beş Yıllık Kalkınma Planları, Hükümet Programlarıyla ve 16. Milli Eğitim Şurasında alınan önemli kararla sekiz yıllık ilköğretim üzerine mesleki ve teknik ağırlıklı bir eğitim sistemi oluşturulması ve hayata geçirilmesi görüşü benimsenmiştir (MEB, 2001:18;MEB,2002:2;YÖK,2004:71;www.yok.gov.tr/egitim/endustrıyel/sinavsiz_ge cis_bilgi.doc 02.02.2009).

VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planında, okullaşma oranlarının zorunlu sekiz yıllık eğitimde %100, orta öğretimde genel liselerde %40.5, meslek liselerinde %34.5 olmak üzere ve yüksek öğrenimde ise %31 olması hedeflenmiştir. Türkiye’de giderek artan mesleki-teknik eğitim ihtiyacını karşılamak amacıyla Milli Eğitim Bakanlığınca yapılan planlamalarda; Avrupa Birliği’ne üye ülkelerde olduğu gibi sistemin mesleki-teknik eğitim ağırlıklı bir yapıya kavuşturulması ve orta öğretimde okullaşma oranlarının genel eğitimde %35, mesleki eğitimde %65 olması

(13)

öngörülmüştür. Ancak şimdiye kadar alınmış ve alınmakta olan tüm önlemlere rağmen plan hedeflerinin gerisinde kalınmıştır

(www.yok.gov.tr/egitim/endustriyel/sinavsiz_gecis.doc 02.02.2009).

16. Milli Eğitim Şurasında, “Orta öğretimden yükseköğretime geçiş ile ilgili olarak Milli Eğitim Bakanlığı ile YÖK’ün ortaklaşa yürüttükleri proje, yeni ilkeleri de yansıtacak şekilde düzenlenmeli; mesleki teknik eğitim programlarından mezun olanlardan, isteyenlere kendi alanları doğrultusunda, meslek yüksekokullarının diploma veya sertifika amaçlı programlarına sınavsız giriş imkanı verilmeli; bu okullardan diploma ile mezun olanlara alanlarına dikey geçiş yapmaları sağlanmalı; ayrıca, yeni model bütünlüğünde gerek MYO mezunu ve gerekse mesleki ve teknik orta öğretim kurumlarından mezun olan fakat kendi alanlarında doğrudan lisans öğrenimine başlamak isteyenlerin yükseköğretime geçişlerinde başarı kriteri esas alınmalıdır.” denilmektedir (MEB,1999:178).

4702 Sayılı Kanun’un 2. Maddesi’ nde, “Mesleki ve teknik orta öğretim kurumlarından mezun olan öğrenciler istedikleri takdirde bitirdikleri programın devamı niteliğinde veya buna en yakın programların uygulandığı, öncelikle kendi mesleki ve teknik eğitim bölgesi içinde yer alan veya bölgesi dışındaki meslek yüksekokullarına sınavsız olarak yerleştirilebilirler. Sınavsız olarak meslek yüksekokullarına devam ederek mezun olan öğrencilerin yüzde onundan az olmamak üzere ayrılacak kontenjanlara göre alanlarındaki lisans programlarına dikey geçiş yapmaları sağlanır.” 4. Maddesi’ nde ise, “Mesleki ve teknik eğitim bölgesinde, çağdaş bilim ve teknolojideki değişme ve gelişmelere uygun olarak ekonominin gereksinim duyduğu alanlarda yüksek nitelikli iş gücü yetiştirmek üzere, bir veya daha fazla meslek yüksekokulu ile mesleki ve teknik orta öğretim kurumları, öğretim programları bütünlüğü ve devamlılığı içinde ilişkilendirilir. Her ilde en az bir mesleki ve teknik eğitim bölgesi kurulabilir.” hükümlerine yer verilmiştir (www.yok.gov.tr/egitim/endustriyel/kanun_4702.doc 02.02.2009; MEB, 2001:19; MEB, 2002:1-8).

(14)

Bu bağlamda, orta kademe teknik eleman yetiştirmenin kaynağı olan orta öğretim okullarından bunun üst öğrenimi durumunda bulunan meslek yüksekokullarına sınavsız geçiş 4702 sayılı kanun ile düzenlenmiştir

1.2. Problem Cümlesi

Selçuk Üniversitesi bünyesindeki meslek yüksekokullarında görev yapan öğretim elemanlarının ve öğrenim gören öğrencilerin mesleki ve teknik orta öğretim kurumlarından meslek yüksekokullarına sınavsız geçiş uygulaması, eğitim öğretim, kurumlar arası işbirliği hakkında görüşleri ve değerlendirmeleri nelerdir?

1.2.1. Alt Problemler

1. Selçuk Üniversitesi bünyesindeki meslek yüksekokullarında görev yapan öğretim elemanlarının ve öğrenim gören öğrencilerin,

a. Sınavsız geçiş uygulamasının amaçlarına, b. Sınavsız öğrenci kabulüne,

c. Sınavsız yerleştirmede esas alınan kriterlere,

d. Sınavsız yerleştirilen öğrencilerin meslek yüksekokullarındaki başarı durumlarına,

e. Sınavsız yerleştirilen öğrencilerin, sahip oldukları ön bilgilerin yeterlik durumlarına,

f. ÖSYS ile yerleştirilen öğrencilerin, sahip oldukları ön bilgilerin yeterlik durumlarına,

g. Sınavsız geçiş ile ve ÖSYS ile yerleştirilen öğrencilerin, yüksekokullarındaki başarı düzeyi farklılıklarının anlamlılık durumuna,

(15)

h. Meslek yüksekokullarındaki fiziki altyapı ve öğretim elemanı sayısının yeterlilik durumuna,

İlişkin; görüşleri nelerdir, öğretmen ve öğrenci görüşlerinin arasında farklılık var mıdır, değişkenlere göre önermelere verilen cevaplar farklı mıdır?

1.3. Araştırmanın Önemi

2001 yılında kabul edilen 4702 sayılı kanun ile birlikte Meslek Yüksekokullarına sınavsız geçiş ile öğrenci alımına başlanması ile Meslek Yüksekokullarına gelen öğrenci kaynağında önemli oranda değişiklik yapılarak mesleki ve teknik orta ve yükseköğretim sistemimizde reform niteliğinde gelişmeler yaşanmaktadır.

İş dünyası Meslek yüksekokulları hakkında yeterli bilgiye sahip değildir. Meslek Yüksekokulları da kendini iş dünyasına yeterince tanıtamamaktadır. Bu çalışmada, Meslek Yüksekokulları ve yapıları ile bilgiler bulunmakta olup, iş dünyasına meslek yüksekokulları hakkında detaylı bilgiler verilmektedir.

Bu araştırmada, mesleki ve teknik orta öğretim okullarından meslek yüksekokullarına sınavsız geçişi uygulamasının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Değerlendirmede mesleki ve teknik orta öğretim okullarıyla ilişkilendirilen Selçuk Üniversitesi bünyesinde bulunan 5 meslek yüksekokulları öğretim üyeleri ve öğrencilerinin görüşlerinden yararlanılmıştır. Selçuk Üniversitesi’nde, sınavsız geçiş ile ilgili olarak, öğretim elemanlarının ve MYO öğrencilerinin bilgisine başvurularak yapılmış bir çalışmaya rastlanmamıştır. Araştırma öncelikli bu eksikliği tamamlama hedefinde olması bakımından önemli görülmektedir.

Selçuk Üniversitesi içinde yapılan bu araştırmanın Milli Eğitim Bakanlığı, Yükseköğretim Kurumu ve üniversiteler tarafından yapılabilecek bu tür çalışmalara katkı sağlayabilmesi temennisi araştırmacı tarafından en önemli görülen noktadır.

(16)

Değerlendirilen araştırma sonuçları, mesleki ve teknik orta öğretim okullarından meslek yüksekokullarına sınavsız geçiş uygulamasında yapılacak yeni düzenlemeler için kaynak teşkil edebilecektir. Ayrıca araştırmanın sonuçları, konunun yeniden ele alınmasında ilgili ve yetkili kişilere yardım edebilecek bilgileri içermesi bakımından önemlidir.

1.4. Sınırlılıklar

Araştırmada evren Selçuk Üniversitesi’ nde mesleki ve teknik orta öğretim okullarından meslek yüksekokullarına sınavsız geçiş kapsamında, mesleki ve teknik orta öğretim kurumları ile ilişkilendirilen meslek yüksekokulları ile sınırlıdır. Evrenden alınan örneklem öğretim elemanı ve öğrenci sayıları dikkate alınarak Selçuk Üniversitesi’ nden sınavsız geçişin yoğun olarak yaşandığı mesleki ve teknik orta öğretim okullarından meslek yüksekokullarına sınavsız geçiş kapsamında, mesleki ve teknik orta öğretim kurumları ile ilişkilendirilen beş meslek yüksekokulu öğretim elemanı ve öğrencileri ile sınırlıdır. Elde edilen veriler araştırma kapsamında kullanılan veri toplama aracı ile sınırlıdır.

1.5. Tanımlar

Bakanlık (MEB); Milli Eğitim Bakanlığını,

Yükseköğretim: Milli eğitim sistemi içinde, orta öğretime dayalı, en az dört

yarı yılı kapsayan her kademedeki eğitim - öğretimin tümünü (MEB, 2000: 10) .

Yükseköğretim Kurumları; Üniversite ile ileri teknoloji enstitüleri ve

bunların bünyesinde yer alan fakülteler, enstitüler, yüksekokullar, konservatuarlar, araştırma ve uygulama merkezleri ile bir üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsüne bağlı meslek yüksekokulları ile bir üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsüne bağlı olmaksızın ve kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından kurulan meslek yüksekokullarını (MEB, 2000: 10; MEB, 2001:5; Demirel, 1988:190)

(17)

Mesleki ve Teknik Eğitim Bölgesi (METEB): Bir veya daha fazla meslek

yüksekokulu ile öğretim programları bütünlüğü ve devamlılığı içinde ilişkilendirilmiş mesleki ve teknik orta öğretim kurumlarından oluşan eğitim bölgesini, (MEB, 2001:5),

Meslek Yüksekokulu (MYO): Belirli mesleklere yönelik ara insangücü

yetiştirmeyi amaçlayan ve dört yarı yıllık eğitim-öğretim sürdüren bir yükseköğretim kurumunu (MEB, 2000: 11; MEB, 2002:3),

Öğretim Elemanları: Yükseköğretim kurumlarında görevli öğretim üyeleri,

öğretim görevlileri, okutmanlar ile öğretim yardımcılarını (MEB, 2000: 11),

Mesleki ve Teknik Eğitim Okul ve Kurumları: Mesleki ve teknik eğitim

alanında, diplomaya götüren orta öğretim kurumları ile belge ve sertifika programlarının uygulandığı her tür ve derecedeki örgün ve yaygın eğitim-öğretim kurumlarını (MEB, 2000:11),

Eğitici Personel: Mesleki yeterliğe sahip, öğrencilerin işyerindeki

eğitiminden sorumlu, iş pedagojisi eğitimi almış, mesleki eğitim yöntem ve tekniklerini bilen ve uygulayan veya mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumlarında atölye, laboratuvar, meslek dersleri öğretmenliği yapabilme yetkisine sahip kişiyi (MEB, 2000:11),

Öğrenci: İşletmelerde, mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumlarında örgün

eğitim görenleri (MEB, 2001:3),

Mesleki ve Teknik Eğitim Orta Öğretim Okulu (MTOÖK): Mesleki ve

teknik eğitim alanında diplomaya götüren orta öğretim kurumlarını (MEB, 2002:3),

Eğitici Personel: Mesleki yeterliğe sahip, öğrencilerin işyerindeki

eğitiminden sorumlu, iş pedagojisi eğitimi almış, mesleki eğitim yöntem ve tekniklerini bilen ve uygulayan veya mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumlarında atölye, laboratuar, meslek dersleri öğretmenliği yapabilme yetkisine sahip kişiyi ifade eder.

(18)

1.6 Kısaltmalar

MTEB: Mesleki ve Teknik Eğitim Bölgesini MOBP: Mesleki Orta Öğretim Başarı Puanını

SPSS: Veri Analiz Paket Programını (Statical Package for Social Sciences) MTE: Mesleki ve Teknik Eğitim Bölgesini

MD: Maddeyi ifade eder. S.Ü: Selçuk Üniversitesi İfade eder

(19)

BÖLÜM II

KURAMSAL ÇERÇEVE

Bir ülkenin kaliteli insan gücüne sahip olması ekonomisinin gelişmesine neden olur. Ekonomik gelişmenin neredeyse en önemli unsuru olan nitelikli insan gücünün yetiştirilmesinde, mesleki ve teknik eğitim kurumlarına büyük sorumluluk düşmektedir. Hızla sanayileşen bir ülke olarak Türkiye’nin mesleki ve teknik eğitim almış, nitelikli insan gücüne olan ihtiyacı her geçen gün artmaktadır. Diğer yandan nüfusumuzun neredeyse yarısının 25 yaş altı olduğunu ve bu gençlerin eğitime ihtiyaç duyduğunu düşünürsek, mesleki ve teknik eğitime yönlendirilmeleri yerinde bir karar olur (İVETA 98, 1998:9).

Dünya pazarında rekabetin olması ekonominin canlı olmasına bağlıdır. Bugün baktığımızda dünya ekonomisinin hızla büyüdüğünü ve Türkiye ‘nin de bu büyümeye ayak uydurması için mesleki ve teknik alanında iyi eğitim almış, teknolojiyi özümsemiş nitelikli insan gücünü yetiştirmesi gerektiğini görürüz. Türk ekonomisinin büyük bir bölümünü küçük ve orta boy işletmeler (KOBİ) oluşturmaktadır. Bu işletmelerin çoğunda ara insan gücü bulunmaktadır. Ara insan gücündeki kalite ne kadar fazla ise Türkiye’nin de dünya pazarındaki payı o derece büyük olur. Bu yüzden nitelikli ara insan yetiştirmek için mesleki eğitim gereklidir. (YÖK,2004:2, aktaran, Doğan ve Diğerleri,1980:7;). Kısaca bir ülkenin yaşam standardının yüksek olması,uluslar arası pazarda söz sahibi olması ekonomik başarısına bağlıdır (Kozlu, 2003:69).

Dünyanın hızla gelişmesiyle ortaya çıkabilecek sorunları çözen,değişik fonksiyonları yerine getirebilen, iyi eğitilmiş kişilere duyulan ihtiyacı karşılayabilmek için mesleki ve teknik eğitim kurumlarının yepyeni,donanımlı bir yapıya kavuşturulmaları gerekmektedir (Temel, 1996:6).

Bilim, teknoloji, ekonomi, endüstri ve mesleki teknik eğitim arasında yakın ilişkiler bulunmaktadır. Endüstri teknolojiye, teknoloji ekonomiye, ekonomi de mesleki teknik eğitime bağlıdır. Mesleki eğitimin temel amacı, ekonominin gelişmesi

(20)

için endüstride kullanılan nitelikli insan gücünü yetiştirmektir. Teknoloji geliştikçe, yetiştirilen insan gücünün özellikleri de değişmektedir. Bu yüzden mesleki ve teknik eğitimin teknolojik gelişmeleri takip etmesi gerekmektedir. (Doğan ve Diğerleri, 1997:6). Bir ülkenin gelişmişlik düzeyi sahip olduğu insan gücünün kalitesine bağlıdır. Bu bağlamda gelişmiş ülkeler insan kaynaklarını istenen nitelikte yetiştirmişlerdir. Nitelikli insanın yetiştirilmesi de tartışmasız eğitimin görevidir (Şimşek, 1999:19).

Geçmiş dönemlerde tarımdan sanayileşmeye geçildiği gibi günümüzde de sanayiden bilgiye hızla geçiş görülmektedir (İlyasoğlu, 1997:7). Çağdaş eğitim yeniliklerden faydalanabildiği,öğrenci merkezli bir eğitim verdiği sürece verimli olabilecektir. Yükseköğretimde iletişim teknolojileri dünyanın her yerindeki aynı branştan öğrencileri birbirleri ile elektronik ortamda bilgi alışverişi yapmalarını sağlayacaktır. Eğitim sürecinde kullanılan medya eğitim materyallerinin kullanılması hızla büyüyecektir (MEB, 1999:2, 19).

Hızla sanayileşen dünya, bilgiye dayalı bir ekonomi anlayışına doğru gitmektedir. Sanayi ve ekonomideki üstünlük, hizmet ve ortaya çıkan ürün ile belirlenecektir. Ekonominin en önemli sorunu bu gelişen teknolojiye ayak uydurmak ve bu değişen rekabet ortamına ayak uydurmaktır. Yaşadığımız yüzyılda gelişmiş ülkelerle rekabet etmenin şartı, nitelikli iş gücünü yetiştirmektir. Bilişim teknolojisindeki gelişmeler, yeni bir “insan merkezli kalkınma modelini“ koyması ile ülke vatandaşları, yaşam kalitesini yükseltme, yaşam kalitesini artıma gibi isteklerle karşılaşmışlardır. Bu isteklerin ve değişimlerin mesleki eğitim sistemine yansımalarını 6 grupta inceleyebiliriz;

1. Erken yaşlarda temel eğitim kazandırılması daha uygun olacağından mesleki eğitim öncesine iyi bir temel eğitimin alınmasının önemi tüm dünyada kabul edilmektedir.

2. Gençlerin yeteneklerine uygun alanlara yönlendirilmeleri amacı ile etkin rehberlik sistemlerinin kurulması ile ilgili çalışmalar ön plana çıkmıştır.

(21)

3. Tüm dünyada okullarda verilen mesleki eğitimin hizmet içi eğitimle ilişkisinin sağlanabilmesi için çalışmalar başlatılmıştır.

4. Mesleki eğitimde esnekliğin ve yaşam boyu eğitim anlayışının sağlanabilmesi için eğitimde modüler sistem uygulamaları yaygınlaşmıştır.

5. Yeterliliğe dayalı bilgilendirme sistemi gelişmiştir. Çalışanların aldıkları eğitimler,kazandıkları beceriler meslek karnesine işlenmekte,gerekli durumlarda bu karne sayesinde objektif değerlendirmelere ortam hazırlamaktadır.

6. Çalışanlara önce sektörel temelli eğitim verilmesi,daha sonra kendi alanlarında uzmanlaşmalarının sağlanması,sektör içi mesleki değişim yapabilmelerini kolaylaştırmaktadır (YÖK, 2004:7).

Mesleki ve teknik eğitimin amacı, davranış geliştirmek, teorikte ve pratikte gerekli becerileri geliştirmektir. Eğitim sistemi içerisinde düşünürsek iş dünyası ve ekonomi ile en yakın ilişkisi olan,mesleki ve teknik eğitimdir. Mesleki ve teknik eğitimin ülke ekonomisine katkıda bulunabilmesi, kaliteli mal ve hizmet sağlayabilmesi için işçilerin, işverenlerin hatta bununla ilgili diğer kurumlarında işbirliği içinde çalışmaları gerekmektedir. Mesleki ve teknik eğitimin ülkemizde nitelik olarak istenen düzeyde olmadığı, bulunduğu durumdan daha ileriye taşınmasının zorunlu olduğu tartışılmazdır. Çoğunluğu genç olan nüfusumuzu da nitelikli insan gücü haline getirmemiz kaçınılmaz gerçeklerdendir. Türkiye ekonomisinde üretimin büyük bir bölümünü KOBİ’ ler gerçekleştirmektedir. Kalkınma planları ara insan gücüne duyulan ihtiyaçları sürekli olarak ortaya koymuştur. Türkiye’nin dünya pazarında yer alabilmesi için sanayisinin çok iyi gelişmesi, yetişen ara insanlarının da problem çözen,kendini geliştiren,üreten nitelikli insanlar olması gerekmektedir. Ara insan gücü ile kastedilen ise,işçi ile mühendis,yönetici ve idari personel arasında kalan kimselerdir (YÖK, 2004:9-10; aktaran, Akan ve Diğerleri,1996:2002).

(22)

2000’li yıllarda iş dünyasının, iş gücü ihtiyacının dörtte üçünün ön lisans seviyesinde eğitimle yetiştirilmesi gereği yapılan araştırmalarda ortaya çıkmıştır. Ancak, ülkemizdeki iş gücünün ortalama %77’si ilkokul/ilköğretim, %15’ini orta öğretim ve %8’i de yükseköğretim düzeyinde eğitim almıştır. Bu kadar düşük eğitim seviyesi ile Türk endüstrisinin gelişmiş ülkelerle rekabet etmesi mümkün değildir.

Ara insan gücünün kaynağı melek yüksekokullarıdır. Ülkemizin ihtiyacı olan nitelikli ara insan gücünü yetiştirmek için melek yüksekokullarında verilen eğitime önem verilmesi gerekmektedir. Mesleki ve teknik eğitimde arza dayalı mesleki ve teknik eğitim anlayışından talebe dayalı mesleki ve teknik eğitim anlayışına geçilmelidir.

Endüstri ve teknolojinin ihtiyaçlarına cevap verebilecek, iyi eğitilmiş, gerekli bilgi ve beceriye sahip meslek yüksekokulu mezunlarına ihtiyacımız vardır. ÖSYS sınav sisteminde yapılan düzenlemeler ile meslek yüksekokullarına girişteki oran artırılmıştır.(İVETA 98,1998:148, aktaran, Ayral, 2002:179).

Meslek yüksekokullarına geçiş dünyada farklılık göstermektedir. Ülkemizde ise mesleki ve teknik orta öğretim okullarından meslek yüksekokullarına sınavsız geçiş yeni bir yaklaşımdır.

Türkiye’de mesleki ve teknik eğitim,orta öğretim ve yükseköğretime yayılmıştır. 3 yıl süren mesleki ve teknik orta öğretimi bitiren öğrenciler sınavsız olarak meslek yüksekokullarına alınmış ve 2 yılda orada eğitim alarak toplam 5 yıl eğitim almaları sağlanmıştır (Kapper, 1996:49-52).

2.1. Mesleki ve Teknik Eğitim

Mesleki ve teknik eğitim, bir mesleğin gerektirdiği bilgi, beceri ve pratik uygulama yeteneklerini kazandırarak, bireyi zihinsel, sosyal ve ekonomik yönleriyle geliştirme sürecidir. Bir ülkenin gelişmesini sağlayan temel etkenler sermaye, insan gücü, doğal kaynaklar, yönetim ve girişimdir. Bunların içinde en önemli olanları

(23)

kaliteli bir şekilde üretimi sağlamak ülkenin gelişmesini sağlamak için büyük önem arz eder(Alkan, Sezgin ve Doğan 1991: 3-10).

Bir ülkenin sahip olduğu insan kaynaklarının niteliği, o ülkenin kalkınmışlık düzeyini belirlemede kullanılan önemli ölçütlerden bir tanesidir. Bu bağlamda gelişmiş ülkelere bakıldığında, kalkınmışlıklarının belirlediği insan kaynaklarını doğru bir şekilde kullandıkları görülmektedir. Toplumsal kalkınmayı gerçekleştirecek olan kaliteli insan gücünün yetiştirilmesi de eğitimin görevidir (Şimşek 1999: 19).

Mesleki ve teknik eğitim; insan, iş ve eğitimden meydana gelir. Mesleki ve teknik eğitimin başarısı, eğitim sonunda bireyde istenilen düzeyde meydana gelen değişiklikle orantılıdır. Günümüzde mesleki ve teknik eğitim ile bilim, teknoloji ve endüstri arasında yakın ilişki bulunmaktadır. Endüstri teknolojiye, teknoloji ise bilimsel çalışmaların pratiğe dökülmesidir. Doğal olarak bilimsel çalışmalar teknolojiyi, teknoloji ise endüstride kullanılan üretim yöntemlerini etkilemektedir. Mesleki ve teknik eğitimin temel amacı; kalkınma düzeyini belirleyen insan gücünü yetiştirmektir. Teknoloji ilerledikçe, endüstride kullanılan üretim metotları değişmekte ve yetiştirilen insan gücünün özellikleri de buna bağlı olarak değişmektedir. Bilim ve teknolojideki ilerlemeler sonucu ülkelerin iş anlayışı değişmiş, daha az insan ile daha kaliteli iş anlayışı ortaya çıkmıştır. Bunun sonucunda ise daha iyi mesleki bilgi ve beceriyle donatılmış, üretken ve daha nitelikli elemanlara ihtiyaç artmıştır.

Eğitimin genel amacı; bireylerin her alanda gelişimi ile toplum değerlerine ve yaşama biçimlerine uyum sağlamalarına yardımcı olmaktır. İnsan yaşamının daha etkili duruma getirilmesinde eğitim ve teknolojinin önemli rolleri vardır. Her ikisi de insanın yaşamına egemen olması konusunda gösterdiği çabalarda başvurduğu temel öğelerdir. Eğitim, insanın doğuştan gelen yeteneklerinin açığa çıkmasını, onun daha yetenekli, bilgi ve becerilerini kullanabilen bir birey olarak yetiştirmeyi amaçlamıştır (Alkan 1998:11).

(24)

2.1.1 Mesleki ve Teknik Eğitime Olan İhtiyaç

Toplum içinde bireyin yaşamını sürdürebilmesi için bir iş ile uğraşması gerekmektedir. Bunun içinde yapacağı meslek ile ilgili bilgi ve becerisi olmalıdır. Bu bireyin gereksinimlerindendir. Bunların yanı sıra ortaya çıkarılan hizmetlerin etkilediği kişiler ve diğer kişilere olan sorumlulukları vardır ve süreç burada sosyal bir durum alır. Yapılan iş karşılığı kazanımlar vardır ve süreç ekonomiklik kazanır. Hepsi ile birlikte yaşanılan ülkeye katkılar vardır süreç ulusal bir gereksinim durumunu alır. Dolayısıyla mesleki ve teknik eğitim sosyal, bireysel, ekonomik, ulusal hatta uluslar arası bir gereksinimdir. Bireye meslek ile ilgili iş alışkanlıkları ve beceri kazandıran eğitim mesleki eğitimdir. Daha ileri seviyede uygulamalı teknik yeterlilikler kazandıran eğitimde teknik eğitimdir.

Toplumlarda, teknolojinin gelişmesinin yanı sıra sanayileşme sürecinde çok çeşitli meslek alanlarında nitelikli insan gücüne olan gereksinim artmıştır. Çeşitli sanayi kolları ortaya çıkmış ve bu alanlarda çalışacak insanlara ihtiyaç ta artmıştır. Mesleki ve teknik eğitimdeki bireysel ihtiyaçlar, bireysel farklılıklarla açıklanabilir.

Bu farklılıklardan dolayı ortaya çıkan ihtiyaçları beş grupta sıralayabiliriz. Bunlar;

1. On üç ve on sekiz yaşları Arassındaki ve tam gün öğrenim gören orta öğretim öğrencilerin, okullarını bitirdiklerinde bir işe girebilmeleri ve bu işte ilerleyebilmeleri için gerekli beceri ve davranışları kazandıracak programa ihtiyaçları vardır.

2. Orta öğretim sonrasında bireylerin yüksek düzeyde mesleklere hazırlanma ve mesleklerinde ilerleme ihtiyaçları vardır.

(25)

3. İlk ve orta öğrenimini tamamlamadan okludan ayrılmış veya iş hayatına atılmış bireyler için ileri bilgi ve beceri gerektirmeyen işlerden geçerli ve sürekli bir mesleğe hazırlanma olanağı tanıyan programa ihtiyaçları vardır.

4. Yetişkinlerin oluşturduğu ve çalıştıkları mesleklerde gelişme gereksinimi yaşayan bireylerin bilgi ve becerilerinin yenilenmesi için periyodik olarak mesleki gelişme programlarına katılma ihtiyaçları vardır.

5. Bedensel, zihinsel, sosyal ve psikolojik özürleri nedeniyle çalışamaz durumdaki ve mesleğini kaybetmiş bireylerin topluma kazandırılmaları için özel durumlarına uygun eğitim programlarına ihtiyaç vardır.

Alkan, Doğan ve Sezgin (1996) sosyal açıdan mesleki eğitime ihtiyacı şöyle ifade etmektedirler (Alkan ve diğerleri, 1996: 16-17)

Sosyal boyut açısından bakıldığında, toplumda yaşayan bireylerin sosyal etkinliklere en geniş ölçüde katılması, toplumun işlerini paylaşmaları ve üretime katılması toplumların varlıklarını sürdürebilmeleri için gereklidir. Bir işte çalışarak ekonomik bağımsızlığa kavuşan bireylerden oluşan bir toplumda refah ve güvence artacaktır. Bu da toplumsal huzura katkı sağlayacaktır. Bireylerin veya grupların mesleki yeterliliklerini geliştirmede ve toplumsal iş birliğine katılmada mesleki ve teknik eğitimin sosyal başarı ve mülkiyet duygusu kazandırdığı görülmektedir. Sosyolojik bakımdan son derece önemli olan bu husus bireyleri topluma yararlı kılarak, işsiz bireylerin toplum için zararlı olabilecek herhangi bir akıma bağlanmalarını da önleyebilmektedir. Bunların hepsi sosyal bakımdan, sistemli ve planlı bir mesleki ve teknik eğitime ihtiyaç olduğunu göstermektedir.

Toplumun doğal kaynakları, sahip oldukları insan gücü ve bunlardan faydalanma durumları o toplumun refah düzeyini belirlemektedir. Mesleki ve eğitim ise insan gücü yetiştirme aracı olarak burada aktif rol oynamaktadır.

(26)

Mesleki ve teknik eğitimi, ekonomik yönden gerekli kılan hedefleri ise Temel (1996) aşağıdaki gibi açıklamaktadır;

• İş gücü piyasasının ihtiyaçlarının karşılanması, • Üretimde verimlilik ve kalite artışının sağlanması, • İşsizliğin azaltılması,

• Daha ucuz ve kaliteli mal ve hizmet üretilmesi, • İç ve dış pazarlarda rekabet gücünün yükseltilmesi,

• Kaynakların etkinlik, verimlilik ve rasyonellik esaslarına göre kullanılması,

• Çağdaş teknolojinin izlenmesi, mal ve hizmet üretimine yansıtılması, • Hızlı, istikrarlı ve sağlıklı bir ekonomik kalkınmanın desteklenerek

gerçekleştirilmesi şeklinde sıralanabilir.

Ulusal gereksinimler açısından mesleki ve teknik eğitimi incelerken bu gereksinimlerin nedenlerini Alkan, Doğan ve Sezgin (1996) aşağıdaki gibi sıralamaktadır (Temel, 1996).

• Köyden kente göç edenleri gerekli bilgi ve becerilerle donatmak, • Gelişen teknolojiyle birlikte teknik insan gücü ihtiyacını karşılamak, • İşsizlik sorununu çözümlemeye katkı sağlamak,

• Doğal kaynakları daha iyi değerlendirmek, • Bireylerin üretim kapasitelerini artırmak, • Tarımdan sanayiyi geçişi kolaylaştırmak,

• Öğrenimi güçleştiren ekonomik engelleri aşmak, • İşin ekonomik ve sosyal yönünü tanıtmak, • El sanatlarının kalitesini yükseltmek.

(27)

Ulusal çalışma gücünün verimini yükseltmek için iş dünyasındaki koşullar, meslekler arasındaki farklılıklar ve bireylerin değişik gereksinimleri dikkate alınarak iyi planlanmış bir mesleki ve teknik eğitim sistemiyle yukarıda sayılan bazı ulusal gereksinimlere cevap verilebilecektir.

(28)

2.1.2 Mesleki ve Teknik Orta Öğretim

Mesleki ve teknik orta öğretim kurumları, ticaret, sanayi ve hizmet sektörlerinin ihtiyaç duyduğu nitelikli elemanları yetiştirmek ve başarılı öğrencilerin yükseköğretim kurumlarına geçmesi için gerekli eğitimi vermesi amacıyla kurulmuştur. Mesleki ve teknik orta öğretim kurumlarının sayısı 2008-2009 eğitim öğretim verileriyle toplam 4622’dir. Bu okullarda toplam 1565264 öğrenci bulunmaktadır (TÜİK:2008). 2007/2008 öğretim yılında ÖSYS’ ye toplam 420575 öğrenci başvurmuş, bunların %2,3’ ü lisans programlarına, % 25,5 ‘i önlisans programlarına yerleşmişlerdir. Bu okullar endüstri meslek, ticaret meslek, kız meslek, imam hatip ve teknik liselerden oluşmak üzere toplam 60 türdedir. Mesleki ve teknik orta öğretimde %43’le erkek teknik ilk sırada, %25,3’le Ticaret liseleri ikinci sırada yer almaktadır.(Grafik 1)

Grafik 1 : mesleki ve teknik orta öğretim kurumlarında öğrenci dağılımı (Kaynak: Yılmaz, 2007:31)

Mesleki orta öğretim kurumlarında 1.264.870 öğrenci eğitim görmektedir. Yine bu okullarda 84.771 öğretmen görev yapmakta ve derslik sayısı 39.798’dir. (TÜİK, 2008). Bu verilere göre öğretmen başına 14.9, derslik başına ise 31.7 öğrenci düşmektedir.

Her bir mesleki orta öğretim öğrencisi için ayrılan kaynak 2002 yılında 1.261 TL iken bu rakam 2007 yılında 2.904 TL’ye çıkmıştır. Aynı dönemde genel lise

(29)

öğrencileri için bu rakam 723 TL’den 1.620 TL’ye çıkmıştır.(Yılmaz, 2007:33). Bu rakamlardan da anlaşılacağı gibi mesleki teknik eğitim genel eğitime göre pahalı bir eğitimdir. Eğitim harcamalarında öğrenci başı maliyetin en yüksek olduğu alanlar ise sağlık ve din orta öğretimidir.

2.1.3 Mesleki Yükseköğretim

Mesleki yükseköğretim iki yıllık Meslek Yüksekokulları ve dört yıllık mesleki ve teknik eğitim fakülteleri aracılığı ile yürütülmektedir. Meslek yüksekokulları ile iş sanayinin ihtiyaç duyduğu nitelikli ara elemanların yetiştirilmesi amaçlanmaktadır.

Mesleki ve teknik eğitim fakülteleri ise, mesleki ve teknik orta öğretimin öğretmen ihtiyacını karşılamaya yönelik eğitim vermektedir. Mesleki ve teknik eğitim fakülte mezunlarının son yıllarda öğretmen olarak atanamaması sonucunda bu fakültelerden mezun olan öğrenciler istihdam, için sanayi kollarına yönelmiştir. (Şahin, Fındık, 2008:5).

2.2 Meslek Yüksekokulları

Meslek yüksekokulları “Mesleki ve Teknik Eğitim Sistemi” nin en önemli aşamalarından biridir. Meslek yüksekokulları sanayi, ticaret ve hizmet sektörlerine yeterli bilgi ve beceriyle donanmış ara eleman yetiştirmek amacıyla kurulmuştur (Fındık ve diğerleri:2008)

2008-2009 öğretim yılı ön lisans eğitimi veren önlisans eğitimi veren yüksek öğretim programlarında toplam 8285 öğretim elemanı görev yapmaktadır. Görevli öğretim elemanlarının, 5999’ u öğretim görevlisi, 1032’ si yardımcı doçent, 511’ i okutman, 349’ u araştırma görevlisi, 170’i uzman, 132’ si profesör, 92’ si doçenttir (YÖK:2009)

(30)

Konya’ da bulunan iki yıllık yüksekokullarda 9128’ i kız, 17994’ ü erkek olmak üzere toplam 27122 öğrenci, 83’ ü bayan, 303’ü erkek olmak üzere toplam 386 öğretim elemanı bulunmaktadır (ÖSYM:2009). Bu meslek yüksekokullarında 3 profesör, 2 doçent, 52 yardımcı doçent görev yapmaktadır. Örneklem olarak kullandığımız S. Ü. Kadınhanı Faik İçil Meslek Yüksekokulu’ nda 7 program, Cihanbeyli Meslek Yüksekokulu’ nda 4 program, S.Ü. Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu’ nda 16, S.Ü. Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu’nda 9, S.Ü: Seydişehir Meslek Yüksekokulu’ nda 6 program bulunmaktadır.

2007 rakamlarına göre Türkiye’ de 497 meslek yüksekokulunda 482208 öğrenci eğitim görmekte ve 7086 öğretim elemanı görev yapmaktadır (ÖSYM:2007). Öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı 68,07’ dir. Bu sayı tüm yükseköğretim ortalamasının yaklaşık 2,5 katıdır.

Tablo 2. Mesleki teknik eğitim ve diğer bazı alanlarda öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı. (ÖSYM:2008)

MYO’ lar öğrencilerin büyük kısmını mesleki ve teknik liselerden sağlamaktadır. 2004 istatistiklerine göre MYO’ lara yerleşen öğrencilerin %65,5’ i mesleki ve teknik liselerden gelmiştir. 2002 yılında itibaren büyük bir artış

(31)

göstermiştir. Bunun nedeni mesleki ve teknik orta öğretim öğrencilerine MYO’ lara sınavsız geçiş hakkı verilmesidir. 2008 yılında MYO’ lara kayıt yaptıran öğrenci sayısı 190,291’ e ulaşmıştır.

Yıl Sayı Yerleşenler içindeki yüzdesi

1995 28.909 42,2

1998 32.922 37,2

2001 64,076 54,1

2003 121,718 75,8

2.2.1 Meslek Yüksekokulu Kriterleri

Meslek yüksekokullarının açılışına ilişkin ana prensipler aşağıdaki şekilde belirlenmiştir;

1. Meslek yüksekokulları prensip olarak büyük yerleşim bölgelerinde kurulmalıdır.

2. Meslek yüksekokullarının kurulmasında yöre halkı, yerel yönetim ve bölgedeki özel ve kamu kuruluşlarının yardım ve destekleri mutlaka gereklidir.

3. Meslek yüksekokulları sanayi, hizmet, ticaret bölgelerinde veya bu bölgelere çok yakın mekanlarda kurulmalıdır.

4. Öğrenci sanayi, hizmet, ticaret bölgelerinde pratik eğitim yapabilme olanakları önemle dikkate alınmalıdır.

(32)

7. Program seçimi çok önemlidir. Eğitim-öğretime, piyasa geçerliliği olan programlarla başlanmalıdır.

8. Meslek yüksekokulu eğitiminin bir üniversite eğitimi olduğu daima dikkate alınmalıdır.

9. Yeterli sayıda ve bilhassa kaliteli öğretim elemanlarının bulunması önemli ve öncelikli bir konudur.

10. Öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı, kabul edilmiş standartlara yakın olmalıdır.

11. Özellikle teknik programlarda yeterli laboratuar ve atölye imkanları olmalıdır.

12. Açılması istenen programların veya programın ihtiyaç duyduğu personel, atölye/laboratuar, makine teçhizat gereksinimi karşılanmalıdır.

13. Meslek yüksekokulunun adı, açılan programın adı olamaz. Okula açıldığı yörenin ismi verilmeli ve bünyesinde en az iki program olmalıdır.

14. Önemli bağış yapan ve maddi destekte bulunan şahısların ve kurumların isimleri meslek yüksekokullarına verilebilir.

15. Açılması talep edilen meslek yüksekokulunun ilgili üniversite tarafından teşkil edilecek bir komisyon tarafından yerinde incelenerek belirtilen kriterlere uygunluk değerlendirilmesi yapılmalıdır.

2.2.2 Meslek Yüksekokullarında Eğitim ve Öğretim

2.2.2.1. Öğrenci Sayıları ve Okullaşma Oranı

Meslek yüksekokulu öğrencilerinin büyük bir çoğunluğunu 3 yıllık endüstri meslek lisesi (EML), kız meslek lisesi (KML), ticaret meslek lisesi (TML)

(33)

öğrencileri ve sırasıyla 4 yıllık teknik lise ve az sayıda da 5 yıllık Anadolu teknik lisesi çıkışlı öğrenciler oluşturmaktadır (YÖK, 2004:20; Acar ve Diğerleri, 1996:91).

MYO öğrencilerinin %83’ü mesleki ve teknik lise çıkışlı, %17’si ise genel lise çıkışlı öğrencilerdir. Mesleki ve teknik lise çıkışlı öğrencilerin sayı ve oranlarının fazlalığı, 1999 yılından itibaren üniversite giriş sınavında meslek yüksekokullarını tercih eden adaylara verilen ek puanlar ve ilk kez 2002-2003 yılında yürürlüğe giren sınavsız geçiş sistemi nedeniyledir. 323.971 MYO öğrencisinin yaklaşık 2/3’ü birinci öğretim, 1/3’ü ise ikinci öğretimde öğrenim görmektedir. İkinci öğretimdeki 124.208 öğrencinin yaklaşık 30.000’i MYO’ larla program bütünlüğü içinde ilişkilendirilen mesleki ve teknik liselerdeki MYO öğrencileridir. Devlet MYO’ larındaki öğrenci sayısı 286.494 olup tüm MYO öğrenci sayısının % 97’sini teşkil etmektedir. MYO öğrencilerin % 3’ü Vakıf Üniversitesi MYO’ larındadır (YÖK, 2004:21).

Örgün öğretimde meslek yüksekokullarındaki öğrenci sayıları yıllar itibarıyla sürekli artış göstermiştir. Mesleki ve teknik eğitim sistemi 1983-2003 dönemi içinde gerek okul ve gerekse öğrenci sayıları itibariyle yaklaşık 11 kat büyümüştür. Bu büyüme, gelişen Türk sanayinin beceri sahibi kaliteli ara insan gücüne olan ihtiyacının açık bir göstergesidir. Ancak kaydedilen bu olumlu gelişmelere rağmen, meslek yüksekokullarının yükseköğretim sistemi içindeki payı henüz çağdaş ülkeler seviyesine çıkarılamamıştır. O. E. C. D. İstatistiklerine göre 1999 yılında gelişmiş ülkelerde 2 yıllık yükseköğretim kurumlarının yükseköğretim sistemi içindeki payına bakıldığında bu oran, Japonya’da %33, İsveç’te %52, Almanya’da %26, A.B.D.’de %45, Yunanistan’da %30, Tayvan’da %55 olup ülkemizde meslek yüksekokullarının örgün öğretimdeki payı %28.98, toplam içindeki payı ise %15 ile %20 arasında yer almaktadır. Ülkemizin mesleki ve teknik eğitimde okullaşma oranı henüz çağdaş ülkeler seviyesine çıkarılamamıştır. Ülkemizde modern ve çağdaş nitelikli okullaşma oranının artırılması gerekmektedir (YÖK,2004-b:14).

(34)

Tablo 3. Meslek yüksekokullarının toplam öğretimdeki payı: Kaynak:

www.yok.gov.tr/ 02.02.2008

Aypay (2003:23)’a göre, MYO’ larda öğrenim gören öğrenci sayılarındaki artışın nedenleri, genel nüfus artışına bağlı olarak artan eğitim talebi, zorunlu eğitimin sekiz yıla çıkarılması, yerel yönetimlerin ve siyasal partilerin yörelerine MYO kurma çabalarıdır.

Meslek yüksekokullarının yükseköğretim sistemi içindeki payına artırmak için son yıllarda alınan önlemler aşağıda belirtilmiştir;

• Sayıları 100’e yaklaşan yeni MYO açılmıştır.

• Meslek yüksekokullarında ikinci öğretim yaygınlaştırılmıştır. • Uzaktan öğretim artırılmıştır.

• Büyük il merkezlerindeki 26 MYO’ da Devlet Planlama Teşkilatı’ ndan sağlanan maddi olanaklarla kapasite artışına gidilmiştir.

(35)

• Açıköğretim fakültesi ön lisans programları geliştirilerek daha fazla öğrencinin yerleştirmesi sağlanmıştır.

• Meslek liselerinden MYO’ larına sınavsız geçiş uygulaması başlatılmıştır. Yukarıda bahsedilen önlemler sayesinde 2002-2003 eğitim-öğretim yılı itibariyle meslek yüksekokullarındaki öğrenci sayısı 323.971’e yükselmiştir. Buna göre meslek yüksekokullarının örgün yükseköğretim sistemi içindeki payı ilk kez %28.98’e ulaşmıştır(YÖK, 2004:17). Yıllarca %15-20’ler arasında seyreden bu oranına yaklaşması olumlu bir gelişmedir.

YÖK tarafından açıklanan meslek yüksekokulu raporuna göre 2002’de 196.609 kontenjana 193.686 mezun yerleştirilirken; 2003 yılında 202.787 kontenjanın 160.604’ü doldurulabildi. 2004’te ise sınavsız geçişe başvuru sayısı 115.422 de kaldı.

Ülkemizde meslek yüksekokulları, yükseköğretimde yeterli kapasitenin çağ nüfusunu karşılayacak bir biçimde olmaması sonucu yetişkin eğitimi ile ilgili işlevlerini yerine getirememektedirler.

Meslek yüksekokullarının yükseköğretim içindeki okullaşma oranı, dünyanın gelişmiş ülkelerinin oranlarına önce yaklaştırılması, daha sonra da bu oranların üzerine çıkararak gelişmiş ülkeler düzeyine çıkarılması ekonomi açısından gereklidir. Bu oranlamalara göre A.B.D.’de toplam 15 milyon öğrencinin yaklaşık yarısı (7,5 milyon) Öğrenci Toplum Kolejleri (Community and Technical Colleges) adı verilen meslek yüksekokullarında öğrenim görmektedir ( MEB-YÖK, 2002:15).

Dünyada meslek yüksek kulları ile eşdeğer işlev gören kurumlarda okullaşma oranları Türkiye’de olduğundan daha yüksektir. Meslek yüksekokulu öğrenci sayıları en azından dünya ortalamasına yaklaştırılmalıdır.

(36)

2.2.2.2 Öğretim Elemanları

Meslek yüksekokullarında öğretim elemanlarının çoğunluğunu öğretim görevlileri oluşturmaktadır. Meslek yüksekokullarının pek çoğunda bu öğretim elemanlarının gerek sayısal gerekse nitelik olarak yeterli olmadığı bilinmektedir. Özellikle Dünya Bankası’ ndan sağlanan krediyle, Yükseköğretim Kurulu Endüstriyel Eğitim Projesi Başkanlığı tarafından desteklenmiş veya gelişmesini büyük ölçüde tamamlamış köklü meslek yüksekokullarının dışında kalan, yeni kurulmuş üniversitelerde ve küçük ilçelerde yer alan meslek yüksekokullarında, öğretim elemanlarının sayısal ve nitelik sorunları daha belirgin olarak ortaya çıkmaktadır. Ancak, son yıllarda meslek yüksekokullarında görev yapan elemanlar içinde yüksek lisans ve doktora yapmış elemanların sayısının toplam meslek yüksekokulu öğretim elemanları içindeki payının %51’e (2930) ulaşması oldukça sevindirici bir durumdur (YÖK, 2004:59).

Meslek yüksekokullarına öğretim elemanı temini konusunda sıkıntılar bulunmaktadır. Türkiye’de meslek yüksekokulları için doğrudan öğretim elemanı yetiştiren bir kurum yoktur. Mühendislik Fakülteleri, Teknik Eğitim Fakülteleri, İktisadi ve İdari Bilimler Fakülteleri, Siyasal Bilgiler Fakülteleri öğretim elemanlarının kaynağını oluşturmaktadır. Meslek yüksekokullarında görevli meslek dersi öğretim elemanları genelde lisans düzeyinde eğitim almış mezunlardan oluşmaktadır.çoğunluğunun endüstri deneyimi bulunmamaktadır. Öğretim elemanlığı konusunda yeterli birikimleri yoktur. Genelde herhangi bir lisans programını bitirdikten sonra, doğrudan öğretim elemanı olarak ders veremeye başlamaktadırlar. Bu uygulama ne fakültelerde ne de orta öğretimde mevcuttur. Fakültelerde araştırma görevlileri deneyimli öğretim üyeleri yanında kendilerini geliştirmektedirler. Meslek liselerinde ise en az 1 yıl süren stajyer öğretmenlik uygulaması vardır. Meslek yüksekokullarında ise böyle bir uygulama olmadığı için eğitimin kalitesi olumsuz yönde etkilenmektedir. Üniversitelerin kampüslerinde bulunan meslek yüksekokullarının önemli bir bölümünün buralardaki fakülte ve yüksekokulların öğretim üyelerinden faydalanması, eğitim-öğretimi olumlu yönde etkilemiştir. METEB’ lerde meslek yüksekokullarıyla ilişkilendirilen MTOÖ okullarının

(37)

öğretmenlerinden yararlanılması da MYO öğretim elemanı sıkıntısını nispeten hafifleten bir uygulama olarak görülmektedir.

Yüksekokullarda var olan kadro yetersizliği, öğretim elemanlarının ücretlerinin günün koşulları karşısında yetersiz kalışı, yetenekli olan öğrencileri öğretim elemanlığından uzaklaştırmıştır. Bunun yanında görev yapan öğretim elemanlarının da kaynak yetersizliği nedeniyle sürekli olarak kendi bilgi ve becerilerini geliştirmelerine olanak bulamamaktadır (Polat ve Diğerleri, 1996:393).

Türk yükseköğretim sisteminin genelinde olduğu gibi, meslek yüksekokullarında da öğretim elemanı sıkıntısı devam etmektedir. Nisan 2007 itibariyle meslek yüksekokullarında görev yapan öğretim elemanı sayısı 5571 olup, öğretim elemanı başına düşen öğrenci 72’dir. Bu oran Almanya’ da 5, Avustralya’ da 8, Belçika’ da 10, Hollanda’da 14, Japonya’ da 9, Kore ve ABD’ de 21, İngiltere’ de 20 ve Macaristan’ da 11’ dir.

Öğretim elemanı başına düşen öğrenci oranının sınavsız geçişin henüz uygulanmadığı 2001-2002 eğitim-öğretim yılındaki oran olan 46’ya çekilebilmesi için bugünkü mevcuda ilave olarak 3.177 öğretim elemanına, bu oranın lisans programlarındaki 32 olan orana çekilebilmesi için ise 2010 yılında (öğrenci sayısının %10 arttığı varsayılarak) bugünkü mevcuda ek olarak 8.262 öğretim elemanına daha ihtiyaç vardır. Öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısını dünya ortalamasına yaklaştırma amacıyla muhtelif yıllarda hükümetlerden 7.000 öğretim elemanı kadrosu istenmiş ancak sonuç alınamamıştır.

MYO’ larda yaşanan öğretim elemanı sayılarının azlığını bir ölçüde telafi eden husus son yıllarda MYO’ larda yüksek lisans ve doktoralı öğretim görevlilerinin sayısındaki artıştır. Özellikle MYO’ larda görev yapan yüksek lisanslı öğretim görevlileri sayısının artmış olması, MYO öğretim elemanı sayısal noksanlığını bir ölçüde telafi eden bir aşama olarak değerlendirilmektedir. Geçmiş yıllrda a sayıda olan yüksek lisanslı öğretim elemanı sayısının 2003-2004 eğitim-öğretim yılında 1869’a, doktoralı öğretim elemanı sayısının da 1061’e çıkarak, toplam düktora ve

(38)

bir husustur. Yüksek lisans ve doktora yapmış öğretim elemanlarının, toplam MYO öğretim elemanları içindeki payı %51’e ulaşmıştır (YÖK,2004:24).

Tablo 4. Meslek Yüksekokullarında öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı Kaynak:www.yok.gov.tr/egitim/endustriyel/myo_durumu. doc02.02.2007.

Öğretim elemanı ile ilgili sorunların çözümüne yönelik aşağıdaki tedbirler önerilebilir (Gezer ve Diğerleri, 2003:9).

• Meslek yüksekokullarına alınacak öğretim elemanları için nesnel kriterler belirlenmeli ve eleman alımı mümkünse merkezi sistemle yapılmalıdır. • Akademik personelin lisans üstü öğretim yapmasının önündeki engeller

kaldırılmalıdır.

• Öğretim elemanlarının bilgi ve becerilerini artırmaya yönelik programla ve projeler geliştirilmelidir.

• Bilgi ve deneyim artırmaya ve gelişen teknolojiy takip etmeye yönelik yabancı dil bilen personel rehberliğinde kısa süreli yurt dışı eğitim programları düzenlenmelidir.

(39)

Yükseköğretim Kurulu tarafından düzenlenen I. Ulusal Meslek Yüksekokulları Müdürler toplantısı 26-28 Kasım 2004 tarihinde Nevşehir’de yapılmış, öğretim elemanları ile ilgili komisyon aşağıdaki önerilerde bulunmuştur (YÖK, 2004-B:23-24).

1. Öğretim elemanlarının gelişimine yönelik olarak Yükseköğretim Kurulu Endüstriyel Eğitim Projesi Başkanlığı tarafından yürütülen Endüstri Deneyimini Artırma (EDA) çalışmaları yaygınlaştırılmalı ve Endüstri Deneyimini Artırma çalışma süreleri artırılmalıdır.

2. Meslek yüksekokulları arasında kısa süreli ziyaretçi öğretim elemanı değişimi ile farklı okullardaki ders verme, sınav sistemi, laboratuar ve atölye alt yapıları gibi konularda gözlemler yapılabilmesine olanak tanınmalıdır.

3. Yeterli bilgi birikimi ve tecrübeye sahip öğretim elemanlarının belirli süreler için daha az gelişmiş meslek yüksekokullarında görevlendirilerek az gelişmiş meslek yüksekokullarının atölye ve laboratuar alt yapılarının oluşturulmasına katkı sağlanmalıdır.

4. Meslek yüksekokulu öğretim elemanlarının sürekli eğitileceği Sürekli Eğitim ve teknoloji Geliştirme merkezlerinin bir an önce faaliyete geçmesi yaşamsal öneme sahiptir. Bu bağlamda Sürekli Eğitim ve Teknoloji Geliştirme Merkezleri ile öğretim elemanları belli aralıklarla öğreticilik niteliklerini artırmaya yönelik hizmet içi eğitim programlarına yönlendirilmelidir.

5. Yurt dışındaki meslek yüksekokullarına bilgi ve deneyimlerini artırmak üzere belirli sürelerde öğretim elemanı ve öğrenciler gönderilmelidir. 6. Kadro sorunları aşılarak öğretim elemanı asyıları olması gereken

(40)

Meslek yüksekokullarındaki öğretim elemanı sayıları tablo 5 de verilmiştir.(www.yok.gov.tr/egitim/endustriyel/myo_durumu.doc02.02.2007)

Tablo 5. Meslek yüksekokullarındaki öğretim elemanı sayıları

2.2.2.3. Eğitim-Öğretim Programları

Meslek yüksekokulları programları, ülkemizde kalifiye meslek elemanı yetiştirmeye dönük olarak oluşturulmuştur. Meslek yüksekokulu eğitim-öğretim programları nitelikli bir mesleki ve teknik eğitimin en önemli koşullarından birisidir. Diğer iki temel koşul, fiziki imkanlar ve öğretim elemanları sayı ve niteliğidir. Meslek yüksekokulu programları örgün eğitim ve uzaktan öğretim programları olarak ikiye ayrılmaktadır. Örgün eğitim programları ise kendi içinde birinci öğretim ve ikinci öğretim programlarıdır. Uzaktan öğretim programları, açık öğretim, internet yoluyla ve sertifika olmak üzere üç tür. Meslek yüksekokullarında teknik programlar, iktisadi ve idari programlar ve sağlık programları alanlarında eğitim-öğretim verilmektedir (Acır 2005: 52).

Meslek yüksekokullarında, zamana ve ülke ihtiyaçlarına göre yeni programlar açılabilmekte, programlar birleştirilmekte ya da ihtiyaç duyulmayan alanlardaki

(41)

programlar kapatılabilmektedir. Meslek yüksekokullarının en önemli özelliklerinden bazıları sanayide ortaya çıkan değişmelere hızlı bir biçimde uyum sağlayabilmesi, yeni programlar açılabilmesi, mevcut programların birleştirilmesi ya da istihdam alanı bulunmayan programların kolayca kapatılabilmesidir. 2002-2003 eğitim-öğretim yılında teknik programlar tüm programların %60’ını, iktisadi ve idari programlar %23’ünü, sağlık programları da %10’unu oluşturmaktadır. Açıköğretim programları ise tüm programların % 7’sini oluşturmaktadır. MYO’ larda 1995-1996 ve 2002-2003 eğitim-öğretim yılı program türlerinin toplam programlar içindeki yeri karşılaştırıldığında, şu gelişmelerin olduğu görülmektedir. Teknik programların tüm programlara oranında %10’luk bir artış meydana gelmiştir. İktisadi ve idari bilimler programlarının toplan programlar içindeki oranı %38’den % 23’e düşmüştür. Ayrıca, sağlık programlarının program türleri içindeki oranı da % 12’den % 10’a gerilemiş gibi görünmesine karşın, bu süre içinde eğitim-öğretim yapılan sağlık programlarının sayısı ikiye katlanarak 12’den 24’e çıkmıştır. Dolayısıyla, sağlık programlarında görülen gerileme aslında bir azalma değil, diğer programların oranının sağlık programlarına göre daha fazla artmasından kaynaklanmaktadır. 1995-2002 yılları arasında en önemli gelişmelerden bir diğeri de teknik programların tüm programlara oranının % 50’den % 60’a yükselmesidir (Aypay, 2003:909 aktaran Acır, 2005:53).

4702 sayılı Kanun’un en önemli amaçlarından biri de mesleki ve teknik eğitimde bütünlüğü sağlamaktır. Türk eğitim sisteminde, mesleki ve teknik eğitimin ilk kademesi, mesleki ve teknik orta öğretim, ikinci kademesi ise meslek yüksekokullarında ön lisans düzeyinde verilen eğitimdir. Bu iki kademenin eğitim programlarının birbirinin devamı ve tamamlayıcısı şeklinde olması gerekir. Ancak bugünkü yapıda MYO programlarının önemli bir bölümü mesleki ve teknik orta öğretim programları ile bütünlük ve devamlılık içinde değildir. Ayrıca bazı programların piyasada çok tutulmasına karşın, bazıları ise iş hayatı gerçeklerinden uzak ve istihdam olanakları sınırlı olan programlardır (MEB,2001:3).

Bu kopuklukları ortadan kaldırmak, mesleki ve teknik orta öğretim okullarından meslek yüksekokullarına sınavsız geçişin program açısından tutarlılığını sağlamak için, ileride modüler sistem geçişe de imkan verecek ve aynı zamanda

(42)

istihdam kesiminin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde eğitim programlarının geliştirilmesi hedeflenmiş, ‘MEB-YÖK Meslek Yüksekokulları Program Geliştirme Projesi’ olarak adlandırılan projeyle, öğrencilerin yoğun olarak eğitim-öğretim gördüğü programlardaki aşırı çeşitlilik, farklı isimler ve diğer sorunların çözümüne yönelik adımlar atılmıştır. Bu proje ile, öğrencilerin yaklaşık % 70’inin öğrenim gördüğü 15 program seçilmiş, üniversiteler ve yurt dışından gelen 150 uzmanın katılımıyla gözden geçirilmiş ve toplam program sayısı 225’e indirilmiştir. MYO programları belirlenirken, programların % 60-65’i teorik bilgiler ve % 30-35’i ise uygulamalı beceri içerecek şekilde düzenlenmiştir. Ayrıca, seçmeli ders sayısı artırılmıştır. Sınavsız geçiş uygulamasının getirdiği aciliyet de göz önüne alınarak MYO’ larda en yaygın olan ve en çok öğrencisi bulunan 15 program geliştirilerek 30 Mayıs 2002 tarihinde kullanıcıların hizmetine sunulmuştur. Geliştirilen programlar mesleki ve teknik orta öğretim ile sanayicinin ihtiyaçları dikkate alınarak hazırlanmıştır (MEB, 2001:5; YÖK, 2004:27; Aypay, 203:93; www.yok.gov.tr/egitim/endustriyel/sinavsiz -gecis_bilgi. doc02.02.2007).

MYO programları gözden geçirilerek geliştirilirken dikkate alınan temel ilkeler şunlardır (MEB-YÖK, 2002:1).

1. Yeterlilik: Unvanı taşıyan teknikerin vizyonu, rolü, becerileri ve davranış biçimleri göz önüne alınarak mesleğinde erişmesi beklenilen yeterlilik tanımları yapılmıştır.

2. Geçerlilik: Öğretim programının hem gelişen teknolojiye hem de endüstrinin beklentilerine cevap verecek özelliklerde olması için işveren kesimi ile mevcut MYO’ larından mezun olup da bir iş yerinde çalışan meslektaşlarının görüşleri uygulanan bir anket ile alınmış, bu görüşler eğitim-öğretim programının geçerliliği açısından referans olarak kullanılmıştır.

3. Uyumluluk: Eğitim programı gelişen teknoloji ve endüstrinin beklentilerine ve MTOÖ’ den MYO programlarına ve ön lisans eğitiminden lisans eğitimi programlarına geçişte uyumluluk sağlanmıştır.

(43)

4. Çeşitlilik: Programlarda öğrenim gören öğrencilere ilk iki yarıyıl ortak eğitim verildikten sonra son iki yarı yılda dal eğitimi görme seçeneği sunulmuştur. Öğrenciler bölgesel ihtiyaçlara göre bu alt programlardan bir tanesinde eğitim-öğretim alabilirler.

5. Esneklik: Müfredata III. ve IV. yarı yıl da konuları en az 4’er saatlik seçmeli dersler ile programa esneklik kazandırılmıştır. Öğrenciler 2 yıllık bir eğitim-öğretim sonunda temel fen bilimi, matematik, türkçe ve bir yabancı dil, bilgisayar kullanımı, iletişim teknikleri, işletme yönetimi ve mesleği ile ilgili temel bilgi ve becerilere erişebilecektir.

6. Gerçek Ortamda Eğitim: Öğrencinin iş hayatına kendini daha iyi hazırlayabilmesi ve MYO ile sanayi arasında güçlü bir ilişkinin kurulabilmesi için iki yıllık öğrenim süresinde her yıl en az 6 hafta olmak üzere 2 yılda toplam 12 haftalık endüstriye dayalı öğrenim öngörülmüştür.

7. Akreditasyon: Uluslararası kabul görmüş akreditasyon kurullarının (ABET, SQA vb.) akredite ettiği MYO dengi iki yıllık mesleki ve teknik okulların eğitim-öğretim programları incelenerek hazırlanan eğitim programının gelecekte uluslararası akreditasyon kurullarınca akredite olabilecek bir yapıda olması sağlanmıştır.

8. Bilgisayar ve Yabancı Dil Kullanımı: Mezunların bilgisayar ve yabancı dil bilgi ve becerilerini geliştirmek için müfredatta bu iki alana özel önem verilmiştir. Yabancı dilin yanında öğrencinin kendi ana dilini kullanabilmesi, yazılı ve sözlü olarak kendisin ifade edebilmesi için müfredatta gerekli alt yapı oluşturulmuştur.

9. Modüler Öğretime Uygunluk: Eğitim programları hazırlanmasında benzer ders gruplarının ileride modüler bir programla verilebilmesi dikkate alınmıştır.

(44)

Internet üzerinden eğitim veren programlar Anadolu Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Bilgi Yönetimi, Mersin Üniversitesi Mersin Meslek Yüksekokulu’nun Endüstriyel Elektronik ve Sakarya Üniversitesi Sakarya Meslek Yüksekokulu Bilgi Yönetimi, Bilgisayar Teknolojisi ve Programlama ve İşletme programlarıdır. Yukarıda adı geçen her bir programa 500 öğrenci olmak üzere toplam 2000 öğrenci alınmaktadır. Ayrıca Mersin Üniversitesi, Mersin MYO Bilgisayar Teknolojisi ve Programlama, Elektrik, Elektronik Haberleşme, Endüstriyel Otomasyon programları açılması ve her bir programa 1000 öğrenci almak için başvuruda bulunmuştur. Sakarya Üniversitesi, Sakarya MYO Makine, Elektrik ve İnşaat Programlarına 140’ar öğrenci almak için başvuruda bulunmuştur. İnternete dayalı eğitim veren programlardaki bu hızlı gelişmeler nedeniyle, bu programların içinde yer aldığı kontenjanların yakın gelecekte 10.000 öğrenciye yaklaşacağı beklenmektedir. Bu programların yaygınlaşması ve kontenjanlarının artması, Türkiye’de henüz yeterince gelişmemiş olan ve dünyada MYO’ ların işlevlerinden birisi olarak kabul edilen yetişkin eğitimi (adult education) ve yaşam boyu eğitim (life-long learning) konularında da önemli roller oynayabilecekleri görülmektedir. Önümüzdeki yıllarda gerek MYO gerekse program bazında çeşitlendirilmeleri ve kontenjanlarının artırılması amaçlanmaktadır. İnternet üzerinden öğretim yapan programlardan mezun olan öğrenciler de normal örgün eğitim gören program mezunları ile aynı kabul edilmekte ve tekniker unvanının almaya hak kazanmaktadırlar. Tekniker unvanı her ön lisans programını tamamlayan mezunlara verilmemektedir. Herhangi dört bir yıllık bir yükseköğretim programından mezun olmadan ayrılmış ve ön lisans diploması almış kişiler tekniker unvanı kullanamazlar. Üniversitelerin dört yıllık programlarında okurken herhangi bir nedenle öğrenimini yarıda bırakarak ön lisans diploması alan bir kimsenin tekniker unvanı almak istediği zaman, 1989 tarih ve 20112 sayılı ( Lisans Öğrenimlerini Tamamlayan veya Tamamlayamayan Ön Lisans Diploması Almaları veya Meslek Yüksekokullarına İntibakları Hakkında Yönetmelik’ hükümlerine göre altı aylık ek bir kursu tamamlaması gerekmektedir (Aypay, 2004:100).

Milli Eğitim Bakanlığı-Yükseköğretim Kurulu Meslek Yüksekokulları Program Geliştirme Projesi ile öğrencilerin % 70’ini kapsayan 15 program seçilmiş,

(45)

eş değer veya benzer diğer programlar ile ilişkilendirilmiş, program geliştirme çalışmaları yapılarak geliştirilen bu programlar, 2002-2003 eğitim-öğretim yılından itibaren uygulanmaya başlanmıştır.

Meslek yüksekokullarında en çok öğrenciye sahip, en yaygın biçimde yer alan ve geliştirmeye konu olan programlar, yeni program isimleriyle aşağıda verilmiştir.(YÖK,2004-b:7;www.yok.gov.tr/egitim/endustriyel/proje_faaliyetleri. doc02.02.2005).

a) Bilgisayar Teknolojisi ve Programlama b) Endüstriyel Elektronik c) Elektronik Haberleşme d) Elektrik e) Endüstriyel Otomasyon f) Makine g) İklimlendirme-Soğutma h) İnşaat i) Otomotiv j) Tekstil k) İşletme l) Muhasebe

m) Turizm ve Otel İşletmeciliği / Turizm ve Seyahat İşletmeciliği n) Pazarlama

Şekil

Grafik 1 : mesleki ve teknik orta öğretim kurumlarında öğrenci dağılımı  (Kaynak: Yılmaz, 2007:31)
Tablo 2. Mesleki teknik eğitim ve diğer bazı alanlarda öğretim elemanı başına  düşen öğrenci sayısı
Tablo 3. Meslek yüksekokullarının toplam öğretimdeki payı:  Kaynak:
Tablo 4. Meslek Yüksekokullarında öğretim elemanı başına düşen öğrenci  sayısı Kaynak:www.yok.gov.tr/egitim/endustriyel/myo_durumu
+7

Referanslar

Outline

Benzer Belgeler

- Elektrik Tesisatında arızalı anahtar, priz, zil vb tesisat arızalarının giderilmesi - Enerji verimliliği, tasarruflu ampul ve su kullanımı. -Ev aletlerinin güvenli

Birim Silifke-Taşucu M.Y.O Müdürlüğü Görevi Kalite Koordinasyon Kurulu Üst Yönetici/Yöneticileri Kalite Yönetim Temsilcisi Astları Yüksekokul Personeli. Bu görev

“Selçuk Üniversitesi Vizyon ve Stratejik Planı Güncelleme Paydaş Toplantısı-I” (2016) bu çalışmalara örnek olarak gösterilebilir. Bu açıdan Selçuk

İstanbul Sağlık Müdürlüğü Kamu Hastaneleri Hizmetleri Başkanlığı-6’ya bağlı toplam 758 yatak kapasiteli 4(dört) hastanede kurum içi sağlanan eğitim

• Diğer işyerlerinde staj yapan öğrencilerin Staj sonundaki Staj Dosyası tesliminde, Staj Ücreti ödendiğine dair Banka Dekontunu staj değerlendirme komisyonuna teslim

Erken Çocukluk Eğitimi Çalışmaları Dergisi/International Journal of Early Childhood Education Studies..

• Adayların testlerden almış olduğu puanlardan hesaplanan sayısal ve sözel standart puanlar ve ön lisans başarı puanları (ÖBP) kullanılarak adayların yerleştirmede

Motorlu araçlar teknolojisi alanı otomotiv elektromekanik dalından mezun olan öğrenciler, seçtikleri dalda kazandıkları yeterlikler doğrultusunda; otomotiv