• Sonuç bulunamadı

GELENEKSEL TÜRK EL SANATLARIMIZI YAŞATAN KÜNDEKÂRİ USTASI MEVLÜT ÇİLLER

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "GELENEKSEL TÜRK EL SANATLARIMIZI YAŞATAN KÜNDEKÂRİ USTASI MEVLÜT ÇİLLER"

Copied!
201
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

GELENEKSEL TÜRK EL SANATLARI EĞİTİMİ BİLİM DALI

GELENEKSEL TÜRK EL SANATLARIMIZI

YAŞATAN

KÜNDEKÂRİ USTASI

MEVLÜT ÇİLLER

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan

HAMİDE SOYSAL

(2)

T.C

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

GELENEKSEL TÜRK EL SANATLARI EĞİTİMİ BİLİM DALI

GELENEKSEL TÜRK EL SANATLARIMIZI

YAŞATAN

KÜNDEKÂRİ USTASI

MEVLÜT ÇİLLER

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan HAMİDE SOYSAL

TEZ DANIŞMANI

DOÇ.DR.Vildan ÇETİNTAŞ

(3)

I

ÖZET

Bu araştırmada kündekâri ustası Mevlüt Çiller’in Geleneksel Türk El Sanatlarına katkıları belirlenmeye çalışılmıştır. Sanatçının hayatı, eserleri, kişilik özellikleri ve Geleneksel Türk El sanatlarına katkıları irdelenmeye çalışılarak bu amaç doğrultusunda hazırlanan görüşme soruları başta Mevlüt Çiller’in oğlu H.Hüseyin Çiller olmak üzere ilgili kişilere uygulanmıştır.

Dört bölümden oluşan araştırmanın birinci bölümünde problem, araştırmanın amacı ve önemi hakkında ayrıntılı bilgi verilerek, konunun sayıltıları ve sınırlılıkları açıklanmıştır.

İkinci bölümde araştırmanın yöntemi açıklanmış, ayrıca araştırmanın evreni ve örnekleminin tanımı yapılarak veri toplama tekniği üzerinde durulmuştur. Araştırmada öncelikle konu ile ilgili literatür taranmıştır. Görüşme formu hazırlanarak Mevlüt Çiller'i tanıyanlarla görüşmelerde bulunulmuştur.

Üçüncü bölümü Mevlüt Çiller ile ilgili bilgiler oluşturmaktadır. Sanatçıya ilişkin bilgiler iki alt bölümde sunulmuştur. Birinci alt bölüm; kaynaklardan elde edilen bilgiler olup, Mevlüt Çiller’in hayatı, eserleri, kişilik özellikleri, sanatçı hakkındaki görüşler ve geleneksel Türk el sanatlarına ilişkin görüşleri açıklanmıştır. İkinci alt bölüm; sanatçının oğlu ve atölye çalışanları ile yapılan görüşmelerden elde edilen bilgileri kapsamaktadır. Ayrıca bu bölümde Mevlüt Çiller’e ait fotoğraflara ve yapmış olduğu kündekâri eserlere yer verilmiştir.

Dördüncü bölümde ise; araştırma ile ilgili sonuçlar açıklanmış, elde edilen sonuçlar doğrultusunda gerekli öneriler sunulmuştur.

(4)

II

ABSTRACT

In this research, it has been tried to determine the contributions of Mevlüt ÇİLLER to the education of Turkish Traditional Art. The life of the artist, his Works, his personality and his contributions to the Turkish Tradition Art education have been tried to examined and the interview questions that had been applied primarily to his son (youth) Hasan Hüseyin ÇİLLER and those conserned, the inter ested parties.

In the study which consist of four chapters, the first chapter gives detailed information about the aim and the significance of the problem and the quantities and limits of the issue has been explained as detailes.

In the second chapter, the method of the research has been described. In addition identifying the space of the research and the exemplifying has been focused on the technique of data collecting, literature scanning has been done by going to libraries.The interview questions have been prepared and interviews have been carried out to persons who know Mevlüt Çiller.

The third chapters is consisted of the acknowledgements about the artist has been presented in two sub-parts.The first sub-parrt is the information that has been obtained from the sources which gives information about Mevlüt Çiller’s life, his Works, his personality, the concerns that have been told about him and the view of Mevlüt Çiller on the Turkish traditional Art that has been obtained by the interviews. The second sup-parts about the artist countains the interviews with his boy and the persons who work with Mevlüt ÇİLLER at his office.Besides the photographs of his studies on Turkish Traditional Art have been at attached.

Finally, in the fourth chapter, this results of the research have been desciribed and the necessary suggestions have been suggested through the obtained results.

(5)

III

ÖNSÖZ

Bu araştırma Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Geleneksel Türk El Sanatları Eğitimi Bilim Dalı yüksek lisans tezi gereğince hazırlanmıştır.

Araştırma konusu olarak geleneksel Türk el sanatlarından kündekâri ustası Mevlüt Çiller’in yaşamı ile kündekâri tekniğine katkıları, ahşap oyma ve kündekâri tekniğinin teknoloji ile devam edebileceği ele alınmıştır.

Mevlüt Çiller, bu sanatımızın yaşatılıp sevilmesinde, gelecek nesillere aktarılmasında ilk olarak teknoloji yolunu açarak oyma ve kündekâri tekniğinde büyük bir adım atmıştır. Bu durum geleneksel sanatlarımızın önünün açmasına, gelecek nesillere tanıtılmasında katkı sağlamış, çalışmalarının araştırılması sonucunu doğurmuştur.

Araştırmanın her aşamasını dikkatle gözden geçirip, çalışmalarımı yönlendiren Sayın Hocam Doç. Dr. Vildan ÇETİNTAŞ’a,destek ve yardımlarını esirgemeyen Mevlüt. ÇİLLER ve ailesine, çalışmalarım sırasında her türlü yardımını esirgemeyen Meryem Aydıntepe ve ailesine aynı zamanda maddi ve manevi destekleri için aileme teşekkürlerimi sunarım.

(6)

IV İÇİNDEKİLER ÖZET………...I ABSTRACT……….III ÖNSÖZ………..V İÇİNDEKİLER………VI ŞEKİLLER LİSTESİ………...VIII BÖLÜM I I.GİRİŞ………...1 1.1. Problem……….2 1.2. Problem Cümlesi………..2 1.3.Araştırmanın Amacı……….2 1.4.Alt Problemler………...3 1.5.Araştırmanın Önemi………..3 1.6.Denenceler……….4 1.7Araştırmanın Sayıltıları………..4 1.8.Araştırmanın Sınırlılıkları……….4 1.9.Tanımlar………....5 BÖLÜM II II.YÖNTEM……….11 2.1.Araştırmanın Yöntemi……….11 2.2.Evren ve Örneklem………..11

2.3.Veri Toplama Tekniği………..11

2.4.Veri Çözümleme Yöntemi………...12

BÖLÜM III III.BULGULAR VE YORUM………13

3.1.KÜNDEKÂRİ VE KÜNDEKÂRİ HAKKINDA BİLGİLER 3.1.Kündekari Hakkında Bilgiler………..13

3.1.1.Kaynaklardan Elde edilen Bilgiler………...13

3.1.1.1.Tanımı………...13

(7)

V

3.1.1.2.1..Ahşap………13

3.1.1.2.2.Ahşabın Özellikleri………....13

3.1.1.2.2.Kimyasal Bileşimi; Organik Maddeleri……….13

3.1.1.2.3.Ahşap Yontma………...15

3.1.1.3.Ağaç Oymacılığı………...18

3.1.1.3.1.Ağaç Oymacılığının Tarihçesi………18

3.1.1.4.Ağaçişleri:………..25

3.1.1.5.Kündekari Sanatı………...26

3.1.1.5.1.YalancıKündekari………...27

3.1.2.Ahşap İŞlerinde Kullanılan Oyma Teknikleri………..29

3.1.2.1. Yüzey Oymacılığı……….29

3.1.2.2. Kündekari Tekniği………...33

3.1.2.2.1. Hakiki Kündekari “Çatma”………...33

3.1.2.2.2.Taklit Kündekari……….35

3.1.2.2.2.1.Çakma ve Kabartma Kündekari………...35

3.1.2.2.2.2. Tamamen Çakma ve Yapıştırma Kündekâri………...36

3.1.2.2.2.3. Tamamen kabartmalı kündekâri……….36

3.1.2.3. Kafes (Ajur) Tekniği………...38

3.1.2.4.Kesme (Dekupe) Oyma………...41

3.1.2.5.Doğal Şekil Oymacılığı (Üç Boyutlu Heykel Oymacılığı)………43

3.1.2.6.Kakma Tekniği...………...44

3.1.2.7.Boyama tekniği……….45

3.1.3.Ahşap Atölyesinde Kullanılan El Aletleri………46

3.1.3.1.Ağaç Oyma Kalemleri………...47

3.1.3.1.1.Oyma Kalemlerinin Yapısı Ve Özellikleri………47

3.1.3.1.2.Gövde Yapılarına Göre Ağaç Oyma Kalemleri………...49

3.1.3.1.3.Oyma Kalemlerinin Numaralandırılması………..50

3.1.3.1.4.Ahşap İşlerinde Kullanılan Oyma Kalemleri………52

3.1.3.1.5.Oyma Kalemlerinin Bilenmesi………..53

3.1.3.1.6.Oyma İşlerinin Markalanması………...56

(8)

VI

3.1.5.Türk Süsleme Sanatlarında Motifler………...75

3.1.5.1.Türk Süsleme Sanatlarının Tarihi Gelişimi ve Motifler………75

3.1.5.2.Türk Süslemesinde Kullanılan Başlıca Üsluplar………...75

3.1.5.3.Ruminin Tezyinattaki Yeri………77

3.1.5.4.Rumilerin Yerleştirilmesindeki Özellikler………...77

3.1.5.5.Rumi Çeşitleri………78

3.2.Kündekâr Mevlüt Çiller………...81

3.2.1.Eserleri………..93

3.2.2.Basım ve Yayımda Çıkan Haberler…………..………...110

3.2.3.Çekime Gelen“Eğitim Kültür Programları”………...102

3.2.4.Kündekar Mevlüt Çiller’in Yaptığı Ankara Kocatepe Camii Kapılarından Birinin İncelenmesi:………..………..104

3.2.4.Kündekar Mevlüt Çillerin Eserlerinin Fotoğrafları………...105

3.3.CNC Makinasının Ahşap OymadAa Kullanılması………153

3.3.1.CNC Makinasının Özellikleri……….153

3.3.2.Orjinal Desenlerle Aynı Ölçüsünde CNS Makinası Tezgahında Oyması Yapılmış Rumi Desenli Geometrik Formlar……….167

3.4.Görüşmeler Sonucunda Elde Edilen Bilgiler………173

3.4.1.Görüşme Yapılan Kişiler………173

3.4.2.Görüşmelerden Elde Edilen cevaplar……….173

3.4.3.Görüşmelerin Değerlendirilmesi...………...179 BÖLÜM IV IV.SONUÇ VE ÖNERİLER………...181 4.1.Sonuçlar……….181 4.2.Öneriler………..185 KAYNAKÇA………..187 EKLER EK-1:Görüşme Soruları………...191

(9)

1

BÖLÜM I

I.GİRİŞ

Geleneksel Türk El Sanatları alanlarının her dalı ayrı bir inceleme konusu iken ulaşılan kaynaklarda daha çok genel bir ad altında incelendiği görülmüştür. Bunun sebepleri arasında kompozisyon, desen, motif ve renk gibi konuların ortak olarak kullanılması en belirleyici faktördür. Örnek olarak bir rumi motifini ele alacak olursak aynı motifin tezhip sanatında, ahşap oyma sanatında, taş işleme sanatında, kalem işlerinde ve diğer alanlarda da kullanılmasını verebiliriz. Çeşitli yazar ve sanatçılara ait geleneksel Türk El Sanatları genel adı altında yayınlanmış bir kitapta tüm alanlar hakkında bilgilere ulaşabildiğimiz gibi bu alanların tek tek incelendiği kaynaklar da mevcuttur.

Geleneksel Türk El Sanatları alanlarından ahşap sanatları içinde yer alan kündekari sanatı hakkında çok fazla yayınlanmış kaynak mevcut değildir. Geleneksel Türk El sanatları ile ilgili kitaplarda ahşap sanatına ilişkin bilgiler mevcuttur. Kündekari tekniği ve ustasının tez konusu olarak ele alınmasında; Günümüzde bu sanat dalının fazla tanınmaması ve tanıtılmaması et kili olmuştur. Kündekar Mevlüt Çiller bu sanat dalını uygulayanve yaşatan en önemli sanatçılardan birisidir. Çiller Ustanın, yapmış olduğu geleneksel uygulamalarının yanı sıra diğer sanatçılardan farklı olark çıta açılarını kesmek için yapmış olduğu özel makineyi kullanması, oyma işlerinde de teknolojiyi kullanarak oymaları makinede yapmaya başlaması bu alana getirdiği bir yeniliktir.

Bu nedenle Çiller Ustayı günümüz sanatçılarından farklı kılan en önemli özellik teknolojinin sunduğu olanakla geleneksel sanatlarımızı yaşatmaya çalışmasıdır. Mevlüt Çiller’in, yurt içi ve yurt dışında yapmış olduğu çalışmalarla geleneksel el sanatlarımızdan kündekari sanatının tanıtımına yapmış olduğu katkılardan dolayı bu çalışmanın yapılmasınyerinde olacağı düşünülmüştür.

(10)

2

1.1.Problem

Geleneksel Türk El Sanatlarından kündekari sanatının bugünkü durumu ve bu sanat dalını yaşatabilmek için neler yapılabilir? Sorusu bir tartışma ve araştırma konusu olmuştur.

Bu konu bilim ve sanat çevrelerinde sık sık tartışılarak yeri ve önemi hakkında değişik fikirler ve araştırmalar öne sürülmektedir.

Dolayısı ile Geleneksel Türk El Sanatlarının günümüzdeki durumu bir problem halini almıştır. Bu nedenle araştırmada Geleneksel Türk El Sanatlarının günümüz teknolojisiyle devam edebilecek olan alanlarının belirlenmesi ve çağdaş teknolojiyle sürdürülebilmesinin sağlanabilirliği kündekâri ustası Mevlut Çiller’in çalışmaları örneğinde gündeme taşınmıştır.

1.2 Problem Cümlesi

Kündekâri örneğinde Geleneksel Türk El Sanatlarının çağdaş teknolojiyle sürdürülmesi nasıl sağlanabilir?

1.3 Amaç

Günümüzde bazı çevrelerce Geleneksel Türk El Sanatlarının teknolojiye karşı olduğu ve çağdaş dünyaya uymadığı gibi bir kanı yaygınlaşmıştır. Geleneksel ve teknoloji nasıl bir işlevle yan yana getirilebilir ve bu yanlış kanıdan kurtarılabilir? Sorusuna cevap olarak “Mevlut Çiller” in yaşam boyu yaptığı çalışmalarla Geleneksel Türk Ahşap sanatının önemli bir dalı olan kündekâri tekniğini uygulayarak yaşatması yanı sıra çağdaş teknolojiyi kullanılarak gelecek nesillere aktarması örnek olarak alınmıştır. Çiller Ustanın geleneksel kündekari tekniğini günümüz teknolojisini kullanarak yaptığı ve dünya çapında pazar bularak ülkemize girdi sağladığı göz önüne alınarak bu kanının değiştirilmesi ve de Geleneksel Türk El Sanatlarında çağdaş teknolojiden de yararlanılabileceğini kullanılabileceği belgelenmek ve değerlendirmek araştırmanın amacını oluşturmuştur.

(11)

3

1.4 Alt Problemler:

Mevlut Çiller ustanın hayatını adadığı kündekâri tekniğinin günümüzdeki durumu ve çağdaş teknolojiyle sürdürülebilmesi için aşağıdaki sorulara cevap aranmıştır.

1. Geleneksel Türk El Sanatlarının hangi dalları teknolojiyle devam ettirilebilir?

2. Yaşayan ustaların teknolojiye bakış açısı nasıl değerlendirilebilir veya

değiştirilebilir?

3. Sanat okulları bu konuda yeterli midir?

4. Üniversiteler teknolojiyi bu sanatlarda uygulama aşamasında yardımcı

olabilir mi?

5. Ustalarla (tecrübeli), akademisyenlerin (bilgi ve becerileri) bu konudaki

düşünceleri

arasında fark var mıdır, nasıl etkiler?

1.5.Önem

Bu araştırmada geleneksel Türk el sanatlarından kündekari sanatında teknolojik gelişmelerin kullanımı ve bunun nasıl yapılabileceği üzerinde durulmuştur. Çağdaş teknolojinin geleneksel bir sanata uygulanabilirliği, sanatla uyuşabilirliği ve devamının sağlanabilirliği araştırılması ve bu alanda daha önce yapılmış bir kaynağa ulaşılamaması çalışmanın önemini oluşturmaktadır. Mevlüt Çiller teknolojiyi ilk kullandığı için önemli. Konu ile ilgili kaynaklar sayıca az ve yetersiz olmasından dolayı önemlidir. Ayrıca araştırmanın konu ile ilgilenen diğer araştırmacılara kaynaklık edebileceği düşüncesi açısından önemlidir.

(12)

4

1.6 Denenceler

1- Geleneksel Türk El Sanatları alanlarından hangilerinin teknolojiyle daha

uyumlu çalışılacağı belirlenebilir.

a) Rölyef yapılabilen alanlar seçilerek farklılıkları belirlenmelidir.

b) Alanların özellikleri göz önüne alınabilir.

2- Sanat ve teknoloji yan yana gelince; sanatta yozlaşma algılamasını

etkilemektedir. Bu etkilenme klasik ve geleneksel anlayışta olanlar için olumsuz yönde, modern için se olumlu yönde gelişmektedir. Başarılı çalışmalar algılamayı olumlu yönde etkilemektedir.

3- Usta ve çırak ilişkisi makineleşmeyle ortadan kalkabilir.

1.7 Sayıltılar

1- Araştırmada Geleneksel Türk El Sanatlarının rölyef ve oyma yapılabilen (ahşap oyma sanatı- kündekâri) alanları üzerinde çalışılacak ve bu alanların özellikleri evrenlerini temsil edecek durumda olacaktır.

™ Alınan Bölüm oyma kabartma teknik özellikleri bakımından yeterli olacaktır.

™ Alınan bölümde tüm desenler uygulama çalışmasında kullanılacaktır.

1.8 Sınırlamalar

1- Bu araştırmada sadece kündekâri ve oyma tekniğini çağdaş teknoloji ile

bağdaştırmış olan M. Çiller ustanın hayatı ve eserleri ile sınırlandırılmıştır.

2- Bu araştırmaya katılacak M. Çiller ailesinin teknoloji kullanarak yaptığı

(13)

5

oymaların sonuçları ile orijinal oymalı kündekârilerle karşılaştırma sonuçları açıklanmıştır.

3- Araştırmada sebep sonuç ilişkilerinin saptanması problem olan çağdaş teknoloji

kullanımı sadece bu sanat dalı ile sınırlandırılmıştır.

1.9 Tanımlar

Alem: Sancak anlamına gelen aylı madeni tepelik.

Ağaç: Topraktan yukarıya yükselen ve gittikçe inceleşerek dallanan kabuklu ve sert

saplı bitkilere verilen genel isme ağaç denir.

Ağaç Oymacılığı: Ağaç oymacılığı, ağaç üzerine çizilen bir şekli, özel olarak

hazırlanmış olan kesici aletlerle lüzumsuz yerlerini çıkarttıktan sonra şekillendirme sanatıdır.

Ağaç Testereleri: Tahta dilme, sunta ve kontrplak gibi ahşap malzemelerin

kesiminde kullanılır.İnce orta,ve kalın dişli olarak imal edilirler.Pala,çekme,balık sırtı,fare kuyruğu,kıltestere gibi isimlendirilirler. .(Kılınç.1994;82-83)

Ahşap: İnce tüpleri andıran hücrelerin bir araya gelmesiyle oluşmuş organik gerece

verilen isimdir.

Ahşap Tokmak: Çekiç maksatlı kullanılan, iskarpilelere çekiç gibi vurularak desene

şekil kazandırılır,oyma işlemi yapılmış olur.Sert dokulu ağaçlardan yapılır.

Arabesk: Birbiri içine girip çıkan hat ve eğrilerin meydana getirdiği bezeme biçim.

Aynalık: Minberlerin kapı üst kısmı. genellikle kitabelerin yer aldığı bölüm.Taç altı.

(14)

6

Bezeme: Süsleme.

Cetvel: Uzunluk ölçmeye yarayan, değişik boyutlarda olan, üzerinde santimetre ve

milimetre bulunan bir ölçü aracıdır.

Eğitim: Bireyde istendik davranışlar meydana getirme sürecidir.

Fırça: Bir yüzeye boya vernik vb.gibi maddeleri sürmeye yarayan malzemedir.

Geçit-Geçme: Minberlerde çıta parçalarını birbirine geçecek şekilde bağlayan

teknik.

Gergilik: Minber korkuluklarını bölen dikdörtgen çerçeve.

Girift Örgü: Şeritlerin bir sistem dahilinde birbirlerine dolanarak meydana

getirdiklerisu biçiminde yada süslenecek alanı bütün halinde kaplayan çeşitli süsler.

Hızar Makinası: Ağacı kesmeye yarayan elektronik cihazdır.Yapılması düşünülen

objenin ilk ölçü ve biçimlendirildiği yerdir.

İskarpelalar: Oymanın yapımında kullanılan keskin uçlu bıçaklara denir. Bunlara

oyma kalemide denir.Çok farklı türleri vardır;düz,oluklu,eğik ağızlı, düz ağızlı,düz üçgen, “V” oluklu, “U” oluklu, tırnak iskarpile,kuşdili iskarpile gibi.

İşkence: Oyma yapılacak ahşap malzemenin masaya sabitlenmesini sağlayan

sıkıştırma, sabitleme aracıdır.

Kafes: Minber korkuluklarında kullanılan çıtaların bir kafes oluşturacak

şekildeçakılması ile oluşan teknik.

(15)

7

Kumlama demiri: Desenin oyması yapıldıktan sonra, boş zemine ince ince

nnnoktalar halinde şekil veren araçtır.

Kompozisyon Şablonu: Belirlenen kompozisyonun eskizden mukavva üzerine

geçirilerek,aktarılarak pozitiflerinin kesilip çıkarılmasıyla oluşan mukavva kalıba denir.genelde desenin simetrik bir alanı alınır.4\1, 4\2, 6\1 gibi bir paftası hazırlanır.deseni sağlı sollu koyup çizerek desenin tamamı ahşaba aktarılmış olur.

Künde: 1-İri ve kalın ağaç. 2-suçlunun ayaklarına geçirilen tomruk. 3-kütük, kalın

ağaç gövdesi.Künde Osmanlı sözlüğünde tutma kavrama yakalama sözcüğünden gelmiştir.

Künde-kâr: Kıymetli ağaçları işleyen marangoz, sedefçi

.

Kündekâri: İnce marasngozluk.Sedefçilik .Birbirine geçme olarak düzenlenen

,küçük tahtalardan yapılan bir bezeme tekniği.

Külah: Minberin şerefe kısmını kapatan konik dam örtü.

Mihrab: Mihrab,cami ve mescitlerde kıble istikametini gösteren ve imamın cemaat

önünde durarak namaz kıldırmasına yarayan niştir.Mihrablar tüm cemaatin yöneldiği odak noktaları olduklarından daima çok süslü yapılırlar.

( http://www.kundekari.com/kapilar.php)

Minber: Minber,Arapça'da yüksek anlamına gelen nebr sıfatının isim

halidir.Hatibin cemaate seslenmek üzere çıktığı kürsüdür.Ahşap minberlerde oyma,fil dişi veya sert ağaç dolgulu kakma ya da Kündekari gibi bezemelere

(16)

8

rastlanırken,taş minberlerde şebekeler ya da değişik renkli taşların yan yana gelmesiyle oluşan desenler bulunur.

( http://www.kundekari.com/kapilar.php)

Minber: Camilerde hutbe okumak için çıkılan merdivenli yüksek kürsüye verilen

isimdir.Camilerde minber ilkez Emeviler döneminde konmuştur.(Oral;1962,s.23)

Minber: Arapça “Nebr” kökünden gelen ,kaldırmak,yükseltmekanlamını taşır.Üzerine çıkılacak yüksek yer demektir.(Ersoy;1993 s.55)

Minber: Cami ve mescitlerde mihrap’ın solunda merdivenli kürsü. Minbere perde ile örtülü bir boşluktan girilir ve sahanlığa çıkılır.Kürsü ve sahanlık külahlı bir kubbecikle örtüllüdür. Minberler ahşap ve ya da taştan-mermerden yapılırlar.(İzdem;1972;233)

Matkap: Ağaca yuvarlak delik açmak için kullanılan bir alettir. .(Kılınç.1994;82-83)

Mukarnas: Kademeli olarak taşmalar yapacak biçimde, aşırtmalı olarak yanyana ve

üst üste gelen, üç boyutlu görünüm veren bir geçiş ve dolgu öğesi. Petek biçimi bir görüntü ile yarım kubbelerin içini dolgulayan İslam sanatı öğesi. (Sarkıtlı olanlarına istalaktit denilir).

(Yakut Türkçesinde çıkıntı, burun) düşey bir yüzeyden, üzerinde bulunan daha taşkın bir yüzeye geçmek ve ona bindirmelik görevi yapmak için taş veya tuğladan küçük prizmalar şeklinde, birbiri üzerine oturan bindirmeliklere verilen ad, istelaktit. Sinan

(17)

9

çağında bunlara tekil olarak mukarnas, çoğul olarak da mukarnesat denirdi. Mukarnasın çeşitli bölümlerine asaba, pah, badem, peş, kanat, yırtmaç, diş, püskül gibi adlar verilmiştir.

(http://www.asdahsap.com/ahsap%20sanati.htm)

Nişangeç:Tahtanın bir kenarına parelel çizgi çizmek için kullanılan bir

alettir.(Kılınç.1994;82-83)

Rende ve Planyalar: Tahtaların yüzeylerini ve kenarlarını düzeltmek için

kullanılırlar.Kısa olanına rende uzun olanına pilanya adı verilir. .(Kılınç.1994;82-83)

Rölyef: Kabartma.

Rumi: Filiz ve yaprak biçiminde üsluplaştırılmış stilize hayvan motiflerinin dolaşık

tezyinatı.

Sanat: İnsanın bir zamanlar yaşamış olduğu duyguyu, kendinde canlandırdıktan

sonra aynı duyguyu başkalarının da hissedebilmesi için hareket, ses, çizgi, renk veya kelimelerle belirlenen biçimlerle ifade etme ihtiyacından ortaya çıkan etkinliklerdir.

Sanat Eğitimi: Kişinin duygu, düşünce ve izlenimlerini anlatabilmek yetenek ve

yaratıcılığını estetik bir seviyeye ulaştırmak amacıyla yapılan eğitim faaliyetlerinin tümüne verilen addır.

Sanat Eğitimcisi: Okullarda sanat etkinliklerinin yürütülmesini sağlayan resim,

müzik, iş-teknik ve beden eğitimi alanlarında görev yapan öğretmenlerdir.

Sanat Etkinlikleri: Birey duygu düşünce ve izlenimlerini ifade edebilmek için,

yaratıcılık ve yeteneklerini ortaya koyabildiği resim, heykel, tiyatro, dans vb. etkinlikler bütünüdür.

(18)

10

Satıh: Yüz,yüzey.

Sistre: Tahtanın yüzeyini perdahlamak için kullanılanbir çelik plakadır.

.(Kılınç.1994;82-83)

Tezgah: Oyma düz masa gibi bir tezgahın üzerinde yapılır. Oyulacak ahşap,

işkenceyle tezgaha sabitlenir.

Törpü: Ağacın şekillendirilmesindeve yuvarlatılmasında kullanılır.Balık sırtı,

yuvarlak ve yassı törpü gibi isimleri vardır.

Vaaz kürsüleri: Vaaz kürsüsü, camilerde vaaz veya ders verecek olan kişinin veya

imamın oturmasına yarayan, genellikle üç basamaklı, rıhtları yüksek, sabit veya

hareketli olan ve dayama merdivenle çıkılan yüksekçe sedire denir. ( http://www.kundekari.com/kapilar.php)

Vida: Bir ahşap objenin bütün paftalarının oyması tamamlandıktan sonra,

kurgusunun montajının yapımında kullanılan araçtır.

Zımpara: Tahtanın yüzeyini iyice düzeltmek için kullanılır.

(19)

11

BÖLÜM II

2. YÖNTEM

Bu bölümde araştırmanın modeli, evren ve örneklemiyle verilerin toplanması ve verilerin çözümlenmesi konuları üzerinde durulmuştur.

2.1. Araştırma Yöntemi

Bu araştırma, veri toplama açısından bir betimleme çalışması olup görüşme yöntemi uygulanmıştır. Literatür taraması sonucu elde edilen bilgiler ve yapılan uygulama örnekleri de çalışmada yer almıştır. Daha sonra elde edilen verilere göre ulaşılan bilgilerin problemlerimize çözüm olup olmadığı değerlendirilmiştir.

2.2. Araştırmanın Evreni

Konya ilinde yaşamakta olan M. Çiller’in hayatı geleneksel kündekâri ve oyma teknikleriyle yaptığı eserleri ile çağdaş teknolojiyi kullanarak kündekârı ile oyma tekniğinin teknolojiye uyarlaması araştırmanın evrenini oluşturmaktadır.

2.3. Araştırmanın Örneklemi

Araştırmanın örneklemi; Kündekâri ve oyma tekniğinde M. Çiller Usta tarafından uygulanan klasik motifler ile klasik ve çağdaş tekniklerdir.

2.4. Veri Toplama Yöntemi

Araştırma bir monografik eser olduğu için veriler literatür taraması ve görüşme yoluyla toplanamıştır. Görüşme tekniğinde bire bir soru yoluyla bilgiler aktarılmıştır.

Araştırmada yararlanılmak üzere Milli kütüphane, Gazi Üniversitesi merkez kütüphanesi, Bilkent Üniversitesi Kütüphanesine gidilerek literatür taraması yapılmış

(20)

12

konuyla ilgili makale, dergi, gazete haberleri, elektronik posta kaynakları taranmıştır. Mevlüt çiller ve sanatı hakkında bilgi edinmek için ustanın kendisi, ailesi, kalfa ve çırakları ile iş yerinin olduğu sanayi esnafı ile görüşülmüştür. Karşılıklı soru cevap tekniği ile usta hakkındaki görüş ve düşünceleri tespit edilmiştir.Eserleri hakkında bilgiler alınmıştır.

2.5. Veri Çözümleme Yöntemi

Araştırmada elde edilen verilerin, poblem cümlelerimize cevap oluşturup

(21)

13

BÖLÜM III

III.BULGULAR VE YORUM

3.1.KÜNDEKÂRİ HAKKINDA BİLGİLER

3.1.1.Kaynaklardan Elde Edilen Bilgiler

3.1.1.1.Tanımı:

KÜNDEKAR: Kündekari işini yapan sanatçı, ince marangoz.

KÜNDEKARİ: Birbirine geçme sistemiyle, küçük ve düzgün geometrik ahşap

parçalarla yapı elemanlarının yüzeyinde yapılan bezeme tekniğidir. (Büyük LarousseSözlük ve Ansiklopedisi,C.14,S.7275 )

3.1.1.2.Ahşap Yontma:

3.1.1.2.1.Ahşap: Kelimenin aslı, Arapça “haşebin”(ağaç, kereste) çoğulu olan

ahşaptır. Herhangi bir imalatta kullanılmak amacıyla ve yakılmamak üzere ağaçtan kesilmiş yapı malzemesi “kereste” anlamına gelir.(Türkiye diyanet vakfı,İslam ansiklopedisi.s.181)

3.1.1.2.2.Ahşabın Özellikleri: Ağaç; Kök gövde,dal ve yapraklardan oluşur.Ağaç

hücrelerinin aslı “selüloz lifleri”ve bunları birbirine bağlayan “linyin” adlı maddeden oluşur.(Eczacıbaşı Sanat Ans.s.33)

3.1.1.2.2.Kimyasal Bileşimi; Organik Maddeleri:

%50 C (Karbon), %43 O (Oksijen), %6 H (Hidrojen), %1 N (Azot) ve ilaveten su ve küllerdir. Suyun bir Ahşaptaki oranı ise kuru bir ahşabın ağırlığının %100 ‘ü kadardır.Kuru ağacın temel bileşenleri selüloz (%40-60) ve linyindir (%20-30).Selüloz, ipliksi bir zincir oluşturacak şekilde birbirlerine bağlanan, -piranoz formundaki 5000-10.000 glikoz molekülünden oluşan bir polisakkarittir. Selüloz suda çözünmemesine rağmen, kolaylıkla hidratlanır. Linyin, üç boyutlu aromatik bir

(22)

14

fenil propan polimeri olup, görevi selüloz zincirlerini birbirine bağlamaktır. Linyin, morötesi radyasyonla, suda çözünen bileşiklere parçalanır; bu proses, ağacın grileşmesi olarak bilinen fenomene neden olur. Ağaç, düşük oranlarda olmalarına rağmen kereste türlerine özel nitelikler veren başka bileşikler de içerir. Bu maddeler ekstraktif olarak adlandırılır ve terpen (bazı kerestelerin aromatik kokusundan sorumlu yağlar), fenol, tannin, karbonhidrat, azotlu bileşik, yağ asidi ve steroidleri içerirler. (http://www.hemel.com.tr/products.asp?catid=3&proid=8)

(23)

15

Şekil:2-Ağacın Yapısı

Canlı bir organizma olan ağaç dış etkilere karşı çok duyarlıdır. Bu etkiler su, nem , ve ısı gördüğünde çatlama ve yarılma gibi biçim ve dengesi değicek tarzda kendini gösterir. Kesilen bir ağacın hücreleri hemen ölmediğini ve suyunu yitirmediğini gözlemleyebiliriz.Ağaç kurutulduğu vakit hacmi azalır.Yahut kurumuş ağaç ,su görürse genişler ve şişer. Buna “ahşabın çalışması” denir. Organik bir madde olan ağaç; ilkbahar ve sonbaharda suyu alarak büyüme gösterir ve bir halka tabakası genişler.Sonbahar ve ilkbaharda yeni yılda iki kez halka artacağından enine kesitle kesilmiş bir ağacın yaşını, halkaların ikisini bir yıla denkleştirerek bulabiliriz. İlkbaharda ağaç suyu bol alacağından ilkbahar halkası geniş ve dokusu yumuşaktır.Sonbaharda ağaç künyesindeki suyun bir kısmını toprağa salacağından sonbahar halkası dar ve sıkı dokuludur. Sonbaharda suyun bir kısmını toprağa salmazsa kışın soğuktan ağaç buz tutar,çatlar dolayısıyla ölür. Materyal olarak kullanılacak ahşabın çalışması en aza indirgenir. Buda ahşabın sıkılaştırıcı tekniği ile “fırınlanmayla” gerçekleşir.

(http://www.hemel.com.tr/products.asp?catid=3&proid=8)

3.1.1.2.3.Ahşap Yontma:

Ahşap malzemenin günlük hayatımıza girişiyle sanat malzemesi olarak da kullanılması aynı döneme denk gelir. Geleneksel sanatlarımız arasında yer alan ağaç işçiliğinin önemi kültür ve sanat değerleri arasında büyük bir yere sahiptir. İslamiyet

(24)

16

öncesi Orta Asya Türk toplumlarında ağaç kutsal kabul edilmiştir. Sanat yapıtlarında oldukça sık kullanılan ağaç işlemeciliği, özellikle at eğeri, koşum takımları, sandıklar ve gündelik eşyalarda, hatta kurganlarda sürekli rastlanan eserler ortaya koymuştur. İslam öncesi Orta Asya Türk boylarında, göçebe düzende en kolay bulunabilen ve işlenebilen malzeme olması nedeniyle ağaç oymacılığı oldukça gelişmiştir

Dinsel nitelikli heykelciklerden, arabalarda dekoratif unsurlar olarak kullanılan pano ve işlemelere kadar, ahşap hayatın her alanında bir sanat malzemesidir. Zamanın tahribine karşı fazla dayanıklı bir madde olmayan ahşap sanat eserlerinden, Orta Asya da bulunan Şibe, Katanda, Başadar, Berel, Tüekta, pazırık ve Noin-Ula Kurganlarından çıkan;

…bulgular arasında koşum takımlarını süsleyen Ahşap Kabartmalar, Ağaçtan oyma heykeller, dekoratif sarkıntılar, yüzey süsleme tekniği olan “eğri kesim” tekniği ile yapılmışlardı.Bu süsleme tekniği, Hunlardan bu yana İslami döneme kadar Bütün İç Asyada’ki Türk uyrukları arasında yaygınlaşmış ve yüzyıllarca uygulanmıştı. R. Ettinghausen, “eğri kesim” tekniğinin

Irak, İran,sriye,Mısır, Anadolu ve afganistanda X. İla XIV. Yüzyıllar arasında nasıl devam ettiğini çeşitli örneklerle açıklar.…(Diyarbekirli,1972,s. 41)

Anadolu sanatında büyük bir yere sahip olan Selçuklular döneminden kalan eserlerden, Büyük Selçuklu döneminde büyük gelişme sergileyen ağaç oymacılığı, ilerleyen dönemlerde Kündâkari gibi bir geometri bilgisi gerektiren sanat dalının ortaya çıkmasına kadar ilerlemiştir. Kündekâri kapı, minber gibi mimari unsurlar, uzun süre dayanabilmeleri ve yüksek sanatsal nitelikleriyle devlet eliyle desteklenir olmuştur. Parçalar arasında herhangi bir bağlantı elemanının kullanılmadığı kündekâri, örneğin bir kapıyı oluşturan tüm parçaları ayrı ayrı birbirine geçecek şekilde tasarlanıp üretilmesi esasına dayanır. Bu parçalar daha sonra işin niteliğine göre yerinde veya atölyede bir araya getirilerek eser tamamlanır. (www.gelişim platformu.org.)

Anadolu Selçukluları taş, ahşap ve çini süsleme alanlarında çok başarılı örnekler ortaya koymuşlardır. Kullandıkları malzemelerde, malzemeye uygun teknikleri geliştirerek yeni bir senteze ulaşmışlardır. Mimaride dıştaki sadelik, iç mekanda gözü yormayan ince zevk, motiflerdeki sonsuzluk simgesi olan geometrik bezeme özgün sanat anlayışlarının özelliğidir. (ÖNEY,1988,s.8-9)

(25)

17

“Ortaçağ Anadolu Türk Sanatı olarak anılan “Anadolu Selçuklu ve Beylikler Dönemi Sanatı” zaman içinde geliştirdiği gelişim mekanizması ile kendinden sonraki dönemlere temel sağlamıştır”.(Başkan,1990,s.5)

“Yapılan araştırmalarda öğrendiğimiz, Selçuklu devrinden günümüze az sayıda ahşap eser kalmıştır”.(YÜCEL,1975,s.3)

Selçuklu, Beylikler dönemi ağaç eserleri daha çok mihrap, cami kapısı, dolap kapakları gibi mimari unsurlardır. Yerleşik düzenin doğal sonucu olan mimari süsleme unsurları da, ahşabın sıkça rastlandığı yerlerdir. Osmanlı Dönemi ahşap işçiliğinde sadelik hakim olmuş, çeşitli teknikler daha çok sehpa, kavukluk, yazı takımı, çekmece, sandık, kaşık, taht, rahle, Kuran muhafazası gibi kullanım eşyası, pencere, dolap kapağı, kiriş, konsol, sütun başlığı, tavan, mihrap, minber, sanduka gibi mimari öğelerde uygulanmıştır.

Kündekari tekniğinde yapılan bir eser, normalde ahşabın maruz kalarak çatlayıp, yıprandığı dış etkenlere karşı daha dayanıklı ve esnek olur. 15. Yüzyılda yapılan Bursa Ulu Camii minberi, bu tür bir çalışmadır. Tebriz’den bir sanatkar grubunun geldiğini ve bu minberin de Tebrizli ustalarca yapıldığı bilinmektedir. Bazı araştırmacılar tarafından minber üzerinde yer alan motiflerin güneş sistemini ve yıldızları aksettirdiği de iddia edilmektedir.

Özellikle pano gibi dekoratif özellikleri öne çıkan çalışmalar, günümüzde rağbet görmektedir. Özel motiflerle bezeli paravanlardan, monoblok ahşap yontu devlet armaları ve padişah tuğralarına kadar ahşap yontu örneklerine sıkça rastlanır. Ağaç işçiliğinde en çok ceviz, elma, armut, sedir, abanoz, gül ağacı kullanılmakta, kakma, boyama, kündekâri, kabartma - oyma, kafes gibi teknikler uygulanmaktadır. www.gelisimplatformu.org/

(26)

18

Şekil: 3 -Bursa ulu camii minberi

3.1.1.3.Ağaç Oymacılığı

Ağaç oymacılığı, ağaç üzerine çizilen bir şekli, özel olarak hazırlanmış olan kesici aletlerle lüzumsuz yerlerini çıkarttıktan sonra şekillendirme sanatıdır.

3.1.1.3.1.Ağaç Oymacılığının Tarihçesi

Ahşap, malzeme olarak teknik amaçlarla mimaride kullanılmıştır. Sonraları görünen ağaç kısımları süslenerek oyma tavanlar, sütunlar, başlıklar, kapı, pencere ve dolap kapakları yapılmıştır. Mimariden ayrı olarak camilerde yer alan ahşap eserlerden

(27)

19

minber, mihrap, kürsü, rahle ve çekmecelerde de ahşap süslemeler sıkça görülmektedir.

Şekil:4- Selçuklu Dönemi Ahşap Oyma Mihrap-Ankara etnoğrafya Müzesi Osmanlı devri ahşap işlerin temelini selçuklu ahşap işleri oluşturur. 12 ve 13’üncü yüzyılda kullanılan birçok motif ve teknikler erken osmanlı devrinde önemli rol

(28)

20

oynamıştır.

Selçuklu ahşap işleri, oyma ve şebekeli (kafes) oyma teknikleri ile yapılmış olup, bunlar aslında dini yapıtlar için hazırlanmış olduğundan bezemede geometrik ve bitkisel elemanlara ön planda yer verilmiştir. Bezeme arka planda kalan zemin üzerine kabartma olarak yapılmış ve özellikle rumili sular asıl kompozisyonu meydana getirmiştir.

(29)

21

Bütünüyle bezemesel nitelikte olan rumili sular, iç içe girift bir manzara göstermekle beraber çok ender olarak bazıları içerisinde insan ve hayvan figürleri yer almıştır. Osmanlı devri ağaç işçiliğinde 15.yüzyıla kadar, erken Osmanlı devri egemenken bundan sonraki yıllarda bazı yeni teknik ve bezemelerle daha başka karakterde eserler meydana getirilmiştir. Selçukluların kullandığı oyma ve şebekeli (kafesli) oymadan başka geçme (kündekâri) geniş ölçüde kullanılmıştır. Sedef, bağa, fildişi ve hatta altın, gümüş gibi gereçlerin eklenmesiyle daha zengin ve değişik biçimde ahşap işleri oluşturulmuştur.

Şekil :6- Sultan Ahmet Camii Şekil:7- Sultan Ahmet Camii Sedef kakmalı pencere kapağı Sedef kakmalı pencere kapağı

(30)

22

Selçuklular devrinden miras kalan ağaç oymacılık, kakma ve kaplama teknikleri de zenginleştirilmiş, çiçekli üslup palmet ve teknik bir zorlamadan gelen geometrik motifler, devrin ahşap işçiliğinin özelliklerini oluşturmuştur. Fildişi kaplamalı eserlerde palmet motifleri yanında yazıda önemli bir unsur olarak kullanılmıştır. Osmanlı ağaç işçiliğinin en önemli özelliği oyma tekniği yanında geçmenin de kullanılmasıdır. Bu devirde kapılar, pencereler ve dolap kapakları geçme, rahle çekmece ve Kur-an muhafazaları ile kakma olarak yapılmaya başlanmıştır.

(31)

23

Şekil:9- Edirne Selimiye Camii Kapısı

Şekil:10- Üsküdar Mihrimah Sultan Camiinden (www vgm.gov.tr/teberrukatesyalar.html)

(32)

24

…Avrasya el sanatı kökenli olan ve Orta Asya İskit ahşap, metal, kemik işçiliğinde gelişen bu teknik Bağdat’ın kuzeyinde Samarra’daki Türk askerleri kanalıyla 9.yüzyıl Abbasi alçı ve ahşap işçiliğinde, 11.yy Gazne mermer ve ahşap işçiliğinde girerek İslam sanatına mal olmuştur. İran bölgesi Büyük Selçuklu alçı ve Anadolu taş işçiliğinde erken örneklerde , stilize yarım palmet motifleriyle dikkatimizi çeker. Bu teknikte röliyefli yüzeyler derine birbirini kesen eğri yüzeylerle iner. Malatya Ulu (13.yy Ankara Etnografya Müzesi). Harput Sarehatun (12.yy) mimberlerinin yan aynalıklarında eğri kesim yüzeyler dikkati geçer. Sivrihisar Ulu camii’nin ilk yapılış devrine (1226) ait olduğunu söyleyebileceğimiz bazı ahşap sütunlarının üzerinde Orta Asya kökenli, çadır süslerini hatırlatan ahşap kabartmalarda eğri kesim tekniği dikkati çeker, (Konya’daki İnce Minareli Medrese’nin 1261) kapı kanatlarında gördüğümüz düzgün onikigenler geçmesi ile rumili bitki tenziyatının kaynaştırıldığı kompozisyon Ermenek Ak Mescit (1300)’e ait kapı kanatlarında dört kollu yıldız ve sekizgenler kompozisyonu ince bir yiv halinde fakat, Ürgüp Damse köyünde bulunan Taşkın Paşa Camii (13.yy)’ın kapı kanadında biraz daha enli ve düz sırtlı şeritler halindedir. Kompozisyon düzeni ise düzgün sekizgenleri birleştiren altıgen kartuşlarla bunları dik eksenlerde kesen kırık çizgi sistemlerinden gelişir. Geometrik hatların ince yivler halinde çiziklendiği diğer bir örnek Ak Mescitten hemen sonraya tarihlenen ve yine Ermenek’ deki Ulu Camii (1302)’ye ait kapı kanatlarıdır. Henüz ince işlerinin tamamlanamadığı orta madalyonlar hariç tutulursa, alt ve üst yatay panoları gerek yıldız gerek yıldız- sekizgen kompozisyonu, gerekse oyma tarzı bakımından tamamıyla Ak Mescit kapı kanatlarına uyar. Aynı geometrik örnekler ve yivleme tarzı Ermenek Sipas Camii (1371)’e ait kapı kanatlarında yüzyılın sonuna kadar sürer. Bütün bu örnekler Konya çevresinde 13. yüzyılın ortalarından 14. yüzyılın sonuna kadar süren belirli bir kompozisyon anlayışı olduğuna tanıklık eder. Ahşap yüzey, bir veya birkaç levhanın yanına getirilmiş olup bunun üzerine bir veya birkaç ince yiv halinde işlenen yıldız çokgen kompozisyonu bütün yüzeyi belirli geometrik bölmelere ayırmaktadır. Bölmelerin içi ise rumi ve palmetle dolgulanırken bazen bir kitabede kompozisyona katılmaktadır. Hiçbir örnekte oyma derinliği 1 cm’yi geçmez. Bu teknik daha derin oymalarla kündekari tekniğini taklit eden örneklerle verilmiştir. Divriği Ulu Camii (1241) minber ve pencere kepenklerinde gördüğümüz teknik gibi Konya grubu eserlerinde gördüğümüz sathi kompozisyonlar Divriği minberinde düz sırtlı, geniş şeritler halini alır.Bölmeleri dolgulayan bitki örneklerinin incelenmesi geometrik etkiyi büsbütün kuvvetlendirmektedir. Pencere kepenklerinde iki derin ve ortada bir ince yivle belirtilen şeritle kündekâri tekniğinin çatma çıtalarına iyice yaklaşmaktadır. Oniki veya sekiz kollu yıldızların bölmeleri arasına yerleşen rozet biçimi kabartılar daha sonraki Osmanlı ahşap kepenklerinde göreceğimiz zengin kabartmaların müjdecisi gibidir. Seydişehir’deki Seyit Hatun Kümbeti (1320)’nin ahşap kapı kenarları kısa bir zaman sonra oyma tekniğinin ulaştığı değişik bir kompozisyon kesitiyle dikkati çeker. …(ÖNEY,1988,s.8-9)

(33)

25

3.1.1.4.Ağaç işleri:

Geleneksel Türk el sanatlarının zengin bir dalı olan ağaç işlerinde kullanılan malzemeden tutun da yapılan eserlerde de en güzeli, en zorunu, en iyi olanı yapma gayreti her işte karşımıza çıkmaktadır. Bu Türk sanatçısının ince zevkinin bir göstergesi olarak dikkate şayandır. Sanatkar yapacağı esere göre malzemesini, tekniğini seçip kalıcı eserler bırakmıştır.

Abanoz, ceviz, elma, sedir, gül ağacı, çam v.b.gibi ağaçlar üzerine oyma,kakma,boyama,çatma(kündekâri) ve çakma (kafes işi) gibi tekniklerle bezenmiş ahşap örnekleri Selçuklu döneminde bu alanda üstün bir düzeye ulaşıldığını ortaya koymaktadır. Düz satıhlı derin oyma, eğri kesim, şebekeli oyma (ajur) gibi oyma teknikleriyle süslenmiş parçalar; düz satıhlı kakma ve kabartmalı kakma gibi kakma teknikleriyle dekore edilmiş örnekler;düz yüzeyli boyama gibi boyama teknikleri ve kündekâri, yalancı kündekâri gibi çatma teknikleriyle yapılmış eserler her tekniğin zengin bir repertuvar bulunduğuna işaret etmektedir.Bıçak yüzeyden zemine doğru dik tutularak çalışılan ,düz satıhlı derin oyma ;bıçak kullanılarak serbest el hareketleriyle uygulanan ve yüzeyin yuvarlak olmasına özen gösterilen yuvarlak satıhlı derin derin oyma;yüzey daha derin oyularak zeminin belli parçalarıçıkarılarak yapılan ,dantel görünümü veren şebekeli derin oyma (ajur) ile bezenmiş parçalar ustaların el maharetini belgelemektedir.Ustaların “bıçağı belli bir açıyla tutarak eğri kesim tekniği ile yapılmış,yüzeye derinlik kazandıran çalışmalar üst düzey becerinin ürünleridir.ustaların başarı gösterdikleri, temelde oymaya dayanan ,başka bir teknik:yüzeye çizilen desenin oyulan yuvaları içine ,başka bir ağaç parçası yapıştırılan düz veya kabartma olarakyapılan kakma tekniğidir.İlgi çeken diğer bir teknik ise boyamadır.Bu teknikte ya düz yüzeyler yada oyularak çıkarılmış desenler üzerine boyamalar yapılmaktadır.Kırmızı,koyu mavi,beyaz ,sarı gibi tabii boyalarla yapılan bu süslemelere zaman zaman yaldızında katıldığı görülmektedir.

(BARIŞTA,1998;s.15)

Ahşap süsleme teknikleri; kündekarî tekniği (hakiki ve taklit kündekarî), oyma tekniği (düz satıhlı, yuvarlak satıhlı, oyuklu, çift katlı, eğri kesim tekniği), kazıma tekniği, kakma tekniği, tarsi tekniği, kafes tekniği, çıtalarla yapılan kafes tekniği, kafes oyma (ajur) tekniği, maşrabiye tarzı kafes tekniği, ajur yapıştırma tekniği ve ahşap üzerine boyama tekniğidir. Bu tekniklerden Kündekarî tekniği; minberlerin yan aynalıklarında ve kapılarda; Oyma tekniği, kapı ve pencere kanadı, rahle, minber, mihrap, kürsü ve sandukalar gibi çeşitli yerlerde yaygın olarak; Eğri kesim

(34)

26

tekniği, minberlerin yan aynalıklarında; Kafes tekniği, minberlerin korkuluklarında; Ajur tekniği; minber kapılarının taç kısımlarında ve rahlelerde, Maşrabiye tarzı kafes tekniği; Kürsülerde, Ahşap üzerine boyama tekniği ise sütun başlığı, konsol ve kirişlerinde uygulanmaktadır. (www. Tc kültür gov tr.)

3.1.1.5.Kündekari Sanatı:

Kündekari sanatı nedir ? sorusuna bir yanıt arayalım:

Kündekar, “Künde sanatını” yapan kişiye verilen ad olup bir mesleğin karşılığı olarak

kullanılmaktadır. Künde Anadolu’da Selçuklu döneminde gelişmiş, kendine özgü bir şekil almıştır. Selçuklu, dönemi ağaç eserleri daha çok mihrap, cami kapısı, dolap kapakları gibi mimari elamanlar olup çivi ve tutkal kullanılmadan seren ve kayıtların zıvanalara geçirilip sıkıştırılmasıyla toplanır. Kündekari ahşap sanatında kullanılan tekniklerden biridir. Ufak parçalar tek tek hazırlanır ve daha sonra bir kompozisyon oluşturacak şekilde çıtalar yardımı ile birleştirilir. Kapı kanatlarında ve minberin yan

aynalıklarında kullanılan kendine özgün bir teknik ve en zor işçilik gerektirir. İslam sanatında ilk örneklerini XII. yüzyılında Mısır, Halep ve Anadolu’da bulduğumuz kündekâri tekniği bu üç merkezde birbirine paralel olarak gelişmiştir. Kündekaâri tekniği büyük ustalık isteyen zor bir tekniktir. Sekizgen, baklava, yıldız vs. gibi geometrik şekillerin bir çatma tekniği ile birbirine bağlanmasıyla oluşturulur. Bu ahşap parçalar oluklu ahşap kirişler iç içe geçirilerek bağlanır. Bunları bağlamak için çivi veya tutkal kullanılmaz. Parçalar birbirine geçme olduğundan ağaç kuruduğunda ufalıp parçaların ayrılmaması için satıhların altında ahşap bir iskelet bulunmaktadır. Genellikle geometrik şekillerin oluşturduğu bu parçaların içleri arabesk, rumi, kıvrık dal ve çiçeklerle oyma veya kabartma olarak desenlenmiştir.

…Bursa Ulu Cami’si minberi (1400), Bursa Yeşil Cami’nin kapısı (1419), Bursa Yeşil Türbe kapısı (1419), Edirne Üç Şerefeli Cami kapı ve pencere kepenkleri (1443-1447), Manisa İvaz Paşa Camisi minberi (1484), Edirne II. Beyazıt Cami’si kapısı (1484), Amasya II. Beyazıt

(35)

27

Cami’si kapısı (1486), Tokat Hatuniye Cami’si kapı ve pencere kepenkleri (1485), Bursa Başçı İbrahim Cami’si minberi (1491), hakiki kündekâri tekniğinin uygulandığı erken Osmanlı dönemi eserleridir (ÖNEY,1970. s.136).

3.1.1.5.1.YalancıKündekari:

Hakiki “Çatma” kündekariye göre daha az işçilik gerektiren bu teknik minber yan aynalıklarında, kapı ve pencere kepenklerinde uygulanan, çakma ve kabartmalı, çakma ve yapıştırmalı olmak üzere kendi içinde farklılıklar göstermektedir.

Tekniğin uygulanışı esnasında ayrı ahşap blokların yan yana getirilerek yapıldığı görülmektedir. Bu ahşap bloklar yine sekizgen, altıgen, yıldız veya baklava gibi geometrik şekillerden oluşur. Bu şekillerin içleri kabartma halinde ince bitkisel motiflerle desenlenmiştir. Geometrik şekilleri meydana getiren ahşap bloklar arasındaki çıtalar çiviyle tutturulmuştur. Daha kaba ve daha az ustalık isteyen bu teknikte ahşap bloklar kuruduğu zaman aralarda yarıklar oluşmaktadır. Çakma ve kabartmalı kündekâri tekniğinde çıkıntılı satıhların arasına geometrik örgüyü oluşturan kirişler çakılmıştır. Çakma ve yapıştırma kündekâride ise ahşap bloklar üzerine sekizgen, yıldız veya baklavalar ve geometrik kafesi oluşturan ahşap kirişler çakılmıştır. Ankara Ahi Elvan Cami’si minberi (1413), Merzifon Çelebi Mehmet Medresesi dış kapısı (1414), Amasya Mehmet Paşa Cami’si kapısı (1485), Ankara Hacı Bayram Veli Cami’si kapısı ve minberi (1427), Bursa Muradiye Cami’si kapısı (1424), Bursa Cem Sultan Türbesi kapısı (1429), Bursa Şehzade II. Ahmet Türbesi kapısı (1441), İstanbul Fatih Cami’si kapısı (1470-71), bu teknikte yapılmış ilk Osmanlı eserleridir.(ÖNEY, 1969-70 : 137).

(36)

28

Şekil:11- Bursa Şehzade II.Ahmet Türbesi Kapısı (Çakma Kündekari)

(37)

29

Şekil:13- Bursa Cem Sultan Türbesi Kapısı

3.1.2.AHŞAP İŞLERİNDE KULLANILAN OYMA TEKNİKLERİ

3.1.2.1. Yüzey Oymacılığı:

Ahşap işlerinde kulanılan oyma tekniklerinin başında gelen yüzey oymacılığı yapılışına göre kendi içinde gruplara ayırarak sınıflandırabiliriz. Yüzeyleri zenginleştirmek, estetik bir görünüm ve belirli bir hareket vermek için yapılan bir tekniktir. Bu teknikte ucu keskin bir kalemle ağaç yüzeyi oyulmak suretiyle süsleme bütünüyle kabartma olarak ortaya çıkarılır. Kalem çok derinlere inerse derin oyma, daha eğimli çalışılırsa sathi veya mail kesim adı verilir. Kullanılan belli başlı motifler rumi, arabesk, çiçek, geometrik şekiller, geçmeler ve yazılardır.

A. Az derinlikli yüzey oymacılığı :Az derinlikli yüzey oymacılığını kendi içerisinde

sınıflandıracak olursak ikiye ayırabiliriz. Az derinlikli düz satıhlı yüzey oymacılığı ve az derinlikli yuvarlak satıhlı yüzey oymacılığı olarak ayırabiliriz.

(38)

30

A.1. Az derinlikli düz satıhlı: Ahşap yüzeyi aynı seviyede ve düz satıhlıdır.

Motiflerin derinliği yüzeyden üç yada dört milimetreyi geçmez.

A.2. Az derinlikli yuvarlak satıhlı: Ahşap yüzeyi aynı seviyede düz ve yuvarlak

satıhlıdır. .Yapılacak motif ana hatlarıyla aslına uygun olur. İşlenmesi ve temizlenmesi kolaydır. Zarif görünüşü bakımından her zaman uygulanan bir oyma türüdür.

B. Çok derinlikli yüzey oymacılığı: Oyma yapılacak yüzeye yüzeyden 4mm’den

fazla derinliği olacak şekilde yapılan oymalara çok derinlikli yüzey oymacılığı denir. Az derinlikli, yüzey oymacılığından daha derin ve hareketli bir uygulamadır. İşlenen motifler daha canlı olarak gözükürken, motifin işlenmesi oldukça güçtür.

B.1. Çok derinlikli düz satıhlı: Ahşapta düz bir yüzey oluşturur. Motifler yüzeye

derin oyma ile işlenir. Aynı eserde bazı motiflerin bu teknikle, bazıları ise motiflerin çok derinlikli yuvarlak satıhlı, oyma ile işlenerek yapıldığı görülür. Ankara Alaedin Camii minberi ön cephesinde kapı köşelikleri (1197-1198)

Malatya Ulu camii minberi (13.yy), Kayseri Ulu camii minber kapısı rozetleri (1205) Amasya Burmalı minare caminin minberinin kitabesi (13.yy).Alaşehir Kileci Mescidi pencere kanatları (13.yy sonu), Ankara Ahi Şerafeddin sandukası (1350. Etnografya müzesi ) bu tekniğe ait örnekler sunulmaktadır.

B.2. Çok derinlikli yuvarlak satıhlı: Özelikle, kitabelerde, yazılarda, oymalar çok

zengin bir görünüş veren ve en çok kullanılan bu ahşap tekniğinde röliyefler engebeli yuvarlak bir yüzey meydana getirilmek üzere işlenmiştir.

(39)

31

(40)

32

Şekil:15- Çok derinlikli yuvarlak satıhlı oyma sanduka 1409 tarihli

Bazı örneklerde kabartmalar çok yüksektir ve kafes (ajur) tekniği etkisini verir. Konya Mevlana ve İstanbul Türk İslam Eserleri Müzelerinde sergilenen çeşitli rahlelerde Siirt Ulu camii minberi yazılarında (Ankara Etnoğrafya Müzesi), Ankara Kızılbey camii kapısında (Etnografya müzesi ), Kızılbey camii kürsüsünde (1264-83), Ankara Aslanhane Camii minberi kapılarında bu şekil oymalar görürüz. Çok bol olan bu örnekler daha çok sayıda eserlerde çoğaltılabilir.

C. Çift katlı kabartma (röliyef) tekniği: Özellikle kitabelerde, yazılarda kullanılan

ve çok zengin bir görünüşü olan bu teknikte , daha önce adı geçen iki oyma tekniği bir arada kullanılmıştır. Çift katlı rölyeflerin altında düz satıhlı nebati motifler üzerine ikinci kat olarak bir kitabe yapılır. Genellikle altta kalan arabeksleri meydana getiren dekor ise yuvarlak yüzeyli derin oyma ile işlenmiştir. Ankara Alaeddin camii minberi kitabesi buna güzel bir örnektir.

D. Eğri kesim tekniği :

Bu teknik Anadolu’ daki ahşap eserlerin bitki süslemeleri için kullanılmıştır. Bu tür oyulan kompozisyonlarda geometrik eleman bir veya iki ince yiv halinde bütün yüzeyi dolaşan çizgiler halindedir.

(41)

33

3.1.2.2. Kündekari Tekniği:Genelde minberlerin yan yüzeylerinde ve kapılarda

kullanılan kündekâri tekniği büyük ustalık gerektirir. İslam sanatında en erken örneklerini 12.yüzyılda Mısır, Halep ve Anadolu’da bulmaktayız. Tekniğin bu üç merkezde birbirine paralel olarak geliştiği zannedilmektedir.

Kundekarinin en önemli özelliği değişen mevsim şartlarında ısı ve nem oranının değişmesinden etkilenerek ağacın çalışmamasını sağlamasıdır. Tablaların lifleri birbirine ters olarak yerleştirildiği ve biri ötekinin nem ve sıcaklıktan dolayı çalışmasına engel olduğu için, kündekâri tekniğindeki kanatlar düzlüklerini yüzyıllarca korur ve hiç çarpılmazlar. Bu teknik, küçük ölçüde geometrik parçaların birbirine geçmesi ile elde edilir. Bu parçaların ahşap suları, damarları birbirine zıt vaziyette konulduğundan, ahşabın zaman içerisinde çalışmasından doğabilecek sakıncaları bir ölçüde engel olduğu için kapı kanatları uzun yıllar düzgünlüğünü korumuştur. (http://www.asdahsap.com/ahsap%20sanati.htm)

Kündekâri tekniği yapılışına göre hakiki ve taklit kündekâri olarak iki ana grupta incelenebilir.

(42)

34

Şekil:16- Yıldız Formunda İçi Arabesk Kabartmalı Hakiki kündekariden Detay.15.y.y Ankara Etnoğrafya Müzesi

3.1.2.2.1. Hakiki Kündekari “ÇATMA” :

Bir Çatma Tekniği olan hakiki kündekâride sekizgen, baklava ve yıldız biçiminde olan, içi arabesk kabartmalı ahşap parçalarla bunları birbirine bağlayan oluklu ahşap kirişler içine geçerek bağlanmıştır. Bu parçaları birbirine tutturmak için çivi veya tutkal kullanılmamıştır. Parçalar geçme olduğundan ahşabın kuruyup çekmesi halinde ayrılmalar, yarıklar olmaz. Sağlamlığı sağlamak için geçme kündekâri satıhlarının altında ahşap bir iskelet bulunur. Geometrik ahşap parçalar negatif veya pozitif geçmelerle birbirine bağlanarak yapılacak parça bir uçtan başlayarak adeta sepet örer gibi örülerek bütüne gidilir. Çok güç olan kündekâri tekniğinde işlenmiş küçük detaylı veya daha kaba örneklere rastlanabilir.

… Konya Alaeddin (1155-56), Aksaray Ulu (12.yy), Harput Sare Hatun (12.yy), Malatya Ulu (13.yy), Siirt Ulu (13. yy), Sivrihisar Ulu (1275), Beyşehir Eşrefoğlu (1298-99), camii minberi kündekâri tekniğinin kaba ve daha ustalıkla işlenmiş örneklerini sunmaktadır. Niğde Sungurbey (14.yy), Ürgüp Damseköy Taşkın Paşa (14.yy), Birgi Ulu (1322), Manisa Ulu (1376-77), Manisa İvaz Paşa(1478), Bursa Ulu (1399), camii minberleri Selçuklu geleneğinin daha da incelerek sürdüren geç devir örnekleridir. (ÖNEY,1988:12)

(43)

35

3.1.2.2.2.Taklit Kündekari :

Hakiki kündekârinin daha kaba ve az ustalık isteyen bir grubudur. Bu örneklerde ahşap bloklar üzerinde sekizgenler, yıldızlar, baklavalar v.b. geometrik şekillere ayrılarak elde edilir. Kafesi oluşturan kirişler ahşap çıtalardan çakılmıştır. Taklit kündekâri yapılış tekniğine göre üç gruba ayrılır.

Şekil:17- Sahte kündekari tekniğinde ahşap parçası

3.1.2.2.2.1.Çakma ve Kabartma Kündekari :

Çakma ve kabartma kündekâri tekniğinde minber yan aynalıkları veya kapı kanatları aynı ahşap bloklarının yan yana geçirilmesi ile tamamlanır. Bu ahşap bloklarda içi arabesk dekorla süslü sekizgenli, baklava ve yıldız şekilli kısımlar birer kabara ile kabartma halinde işlenmiştir. Bu çıkıntılı satıhların arasına geometrik kafesi oluşturan kinişlere çakılmıştır. Görünüşte hakiki kündekâriden güç ayrılan bir teknikte sekizgen, yıldız ve baklavalarda (ahşap blokla yekpare oldukları için) çivi

(44)

36

yoktur, aradaki çıtalar çivi ile tutturulmuştur. Ahşap blokların kuruyup küçülmesi halinde panoların arasına boydan boya ayrıklar görülür. Bu taklit kündekârinin aslına en yaklaşan ve ustalık isteyen güzel bir örnektir. Ankara Alaeddin (1197-1198),Kayseri Ulu (1205), Kayseri Huand Hatun (1237),Ankara Kızılbey (13.yy Ankara Etnografya Müzesinde ), Divriği Ulu (1228-299),Ankara Arslanhane (1289-90) Çoruh ULU (1306),Cami minberleri bu teknikle işlenmiş örneklerdir.

3.1.2.2.2.2. Tamamen Çakma ve Yapıştırma Kündekâri :

Tamamen çakma ve yapıştırma kündekâri, taklit gurubun daha kaba ve az ustalık isteyen örneklerini sunar. Bu işçilikte ahşap bloklar üzerine sekizgenler, yıldızlar baklavalar ve geometrik kafesi meydana getiren ahşap kirişler çakılmıştır. Örnekler geç devirdendir. Ankara Ahi Elvan Camii minberi (1382),Merzifon Çelebi Sultan Mehmet Medresesi dış kapısı (15.yy) ve Amasya Mehmet Paşa camii kapısı (Amasya Gök Medrese camii Müzesi) bu teknik için örnek gösterilebilir. Görünüşte, çakma kabartmalı kündekâriye benzemeyen bu gruba ait örnekler daha çok olmalıdır. Ancak geometrik kafesin içindeki parçaların dökülmesi ile anlaşılabildiğinden saptanması güçtür. Ahşap blokların kuruyup küçülmesiyle burada da blokların arasında ayrıklar görülür .

3.1.2.2.2.3. Tamamen kabartmalı kündekâri :

Tamamen kabartmalı kündekâri oldukça yaygındır. Daha az kalınlığı olan pencere kepengi, kapı ve minber kapılarının altında kullanmışlardır. En bol örnekleri veren bu grupta sekizgenler bloğun kabartması halindedir. Kabartmalar fazla yüksek değildir. Geometrik kafesi ile arabeksli iç dolguları belirli bir düzey ayrımı göstermez. Bu tip malzemede ahşabın kuruması ile çeşitli yönde yarılmalar olabilir. Ankara Etnografya Müzesinde bulunan Kayseri Ulu (1205), Ankara Baklacı Baba (1268), Ankara Kuyulu Hoca Paşa (13.yy), Amasya Gök Medrese Camii kapısı (13.yy Amasya müzesinde) ) Birgi Ulu Camii pencere kanatlarından bazılarında

(45)

37

(1322), Ayaş Ulu Camii minberinde (14.yy) bu tekniğin çeşitli desen ve kompozisyonla da uygulanmasını görürüz.

(46)

38

3.1.2.3. Kafes (Ajur) Tekniği:

Anadolu Selçuklu ahşap işçiliğinde rastlanan özellikle minber korkuluklarında kullanılan bu teknikte kompozisyonun ayırdığı bölmeler tamamen oyularak ortadan kalkan veya kompozisyon yalnızca, çıtalarla kafes şeklinde tamamlamadan oluşur. Ahşap çıtalar geometrik formlar, yıldızlar v.b. meydana getirecek şekilde bir araya çakılmasıyla elde edilir. Ahşap parçalar çakılarak kafes biçimi verilir. Bazen kafes krişler arasına nebati motifli dolguları olan çokgen ve yıldız paftalar eklenir.Ağaç sathının motife göre yer yer oyulmasıyla ajur görüntü elde edilir .Bu çeşit oymaya şebekeli oymada denir. Ankara Kızılbey, Arslanhane, Ahi Elvan, Beyşehir Eşrefoğlu camiindeki çeşitli minber korkuluklarında buna örnek görürüz, Ender olarak ahşap kirişlerin arasına içi arabeks dolgulu çokgenler, yıldızlar girer. Böylece kafesten daha zengin bir görünüm sağlar. Ankara Alaeddin, Kayseri Hunand Hatun Çorum Ulu Camii minberleri korkuluklarında bu şekilde ahşap işçiliği kulanılmıştır. Divriği Ulu Camii minberinde levhaya oyulan altıgen ve altı köşeli yıldız, Beyşehir Eşrefoğlu camii minber korkuluklarında çıtalarda yıldız ve sekizgen kompozisyonu yapar. Aksaray ulu camii minberindeki korkuluklar yekpare levhalara oyulmuş onikigenler geçmesi kompozisyonudur. Bu son örnekte yalnızca sekizgenler tam oyulmuş diğer bölmeler derine inmeyen bitki motifleri halinde oyulmuştur. Eşrefoğlu minber korkulukları, Birgi Ulu camii minberinde aynı kompozisyon ve teknik içinde tekrarlanır.

(47)

39

Şekil:19- Birgi ulu camii minberinden detay

Şekil:20- KÜRSÜ

(48)

40

(49)

41

A) Sade Kafes Tekniği

Çatma kafesin arasına süsleyici başka bir parça koymadan yapılan tekniktir.

B) Arası Dolgu Kafes Tekniği.

Ahşap kirişlerinin içi arabeks dolgulu çokgenler ,yıldızlar girer böylece kafesler daha zengin bir görünüm kazanır.

3.1.2.4.Kesme (Dekupe) Oyma

Belli kalınlıktaki yüzeylerin üzerine çizilen bir motif, kıl testeresi, fare kuyruğu testere veya dekupaj testere ile kesilip boşaltılarak yapılan oymaya kesmeoymadenir. Yüzler düz kalabildiği gibi istenilen biçime uygunolarakdaşekillendirilebilinir. Kesme oymalar dekorasyon, mobilya, müzik aletleri, kafes çerçeve ve süs eşyaları yapımında çok kullanılır.

Aplike oyma: Kesme oyma tekniği ile kesilen parçaların dışa gelen yüzeylerin

(50)

42

Şekil:21- Aplike Tekniği

Burada tek tek elde edilen parçalara Aplik, bu apliklerin bir yüzeye yapıştırılmasına da Aplike denir. Aplikler kesildikten sonra düzgün bir yüzey üzerine araya kağıt konmak suretiyle yapıştırılır. Üst yüzeyi, oyma kalemleri ile yarım yuvarlak .balık sırtı ya da motife uygun yontularak biçimlendirilir. Yüzeyler zımpara ile temizlendikten sonra yüzeyden kaldırılır .Tabanındaki kağıtlar çıkarılır. Esas yüzeye istenilen kompozisyonlarda yapıştırır.

(51)

43

Şekil:21- Aplike Oyma

Aplike oyma, Yarı klasik mobilyaların kapak ve çekmece yüzeylerinde, korniş gibi

dekoratif işlerde çok kullanılır.

3.1.2.5.Doğal Şekil Oymacılığı (Üç Boyutlu Heykel Oymacılığı):

En güç oyma tekniğidir, heykel oymacılığı yapabilmek için özel yeteneğe yeteri kadar anatomi ve biyoloji bilgisine sahip olmak gerekir. Çünkü konusu genelde canlıdır. Canlıyı bütün özelikleriyle eser halinde canlandırmaktır. Bu konuda yetişen büyük sanatkarlar , devrinin yaşantısını yansıtan bir çok eseri bize armağan etmişlerdir.

(52)

44

Şekil:24-Üç boyutlu Ahşap heykel

3.1.2.6.Kakma Tekniği:

XIV. ve XV.yy’ da Osmanlılarda çok yaygın olan bu teknik ahşap üzerine sedef,fildişi,bağa gibi maddeler ince plakalar halinde aplike edilerek kenarları fletolarla süslenir.Kakma da kullanılan malzeme yan yana da yapıştırlabilir yada ağaç satıha açılan yuvalara gömmede yapılabilir.Koltuk ,sehpa,ayna çerçevesi gibi mobilyalarda çok yaygın kullanılmıştır. .(Özel ,1993 s.65)

(53)

45

Şekil:25- cüz, kuran-ı kerim ve sakal-ı şerif muhafazası

17. Yüzyıla ait İstanbul Türk İslam Eserleri Müzesinde

3.1.2.7.Boyama tekniği:

Ahşap işlerinde oymanın yanında isteğe bağlı olarak boyama tekniği de kullanılmıştır. Selçuklularda mimari unsurların süslenmesi ile başlayan bu teknik Osmanlılarda XVII. VE XVIII.yüzyıla doğru gelişme göstererek kündekari taklidi olarak kapı ve minberlerde geometrik paftaların nebati motifleri boyama ile yapılmıştır.XVIII.yüzyıl dan sonra Avrupa kaynaklı çiçek, meyva gibi tasvirler sivil ahşap mimari elemanları süslemede kullanılmıştır.(Özel ,1993 s.67)

3.1.3.Ahşap Atölyesinde Kullanılan El Aletleri: Asırlar boyunca insanlar işlerini

daha kolay ve daha etkili olarak yapabilmek için kalıplar ve araçlar icat etmişlerdir. Bu araçlara genellikle alet denir. Bunlar çok çeşitli olup bir kısmı gayet basit diğer bir kısmı ise oldukça karışıktır. Kompleks araçlar daha ziyade makine diye sınıflandırılır. Birçok makinalar şaşılacak derecede geliştirilmiştir. Alet ve makinalar, bir işin yapılışında büyük ölçüde mekaniksel üstünlük, hassasiyet, sürat verim ve

(54)

46

bazen güvenlik sağlar. Uygun aletleri seçip kullanan bir kimse iyi bir iş yapabilir, fakat, aksine olarak, sadece işçiliğe güvense veya kaba ve ilkel aletler kullanılmış olsa belki de bir şey yapamazdı. İnsanlar, daha büyük verim sağlamak için yaptığı çalışmalarla eski aletleri geliştirmekte ve yenilerini icat etmektedir. Bugünkü konstrüksiyon metodlarında, yeni gereçlerin kullanılması aletlerin kalite ve görünüşü ile birlikte verimliliğini de artırmıştır. Aletler ve özel fonksiyonları mekaniğin basit makinalardaki prensiplerine göre sınıflandırılır. Nitekim ağaç işlerinde kullanılan kesici aletler (bıçaklar, testereler, rendeler ve düz kalemler) kama şeklinde çakma ve vidalama aletleri (çekiçler, otomatik tornavidalar ve matkap kolları) sırası ile kaldıraç, eğik düzlem ve volan ve mile örneklerdir. Kama, eğik düzlem ve vidanın uygulanması ise delme aletlerdir. Gerçekten, bazı aletler birkaç basit makinanın bileşiminden meydana getirilmiştir. Komplike motorlu aletler, mekanikte görülen altı basit makinadan herbirinin uygulanması ile elde edilir. Bunlar; kama, kaldıraç, eğikdüzlem vida, çark ve mili ile makaradır. Ağaçişleri aletlerinin adı ve yapılan işe göre sınıflandırılması, bunların kullanılış ve amaçlarını belirtir, böylece tornavida bir vidalama aleti; testere bir kesme aleti; gönye ise kontrol ve markalama aletidir. Bir aletin işleyiş prensibine uyan basit makinalar hakkında edinilecek bilgiler, mekaniksel üstünlük ve verim sağlamak için bu aletin ve esas parçalarının işleyişini kavramamıza yardım eder. Ağaçişleri aletleri yapılan işe göre: ölçme, markalama ve kontrol, kesme ve delme, vidalama, çakma, tutturma ve sıkma ve bileme aletleri olarak sınırlandırılır. Ölçme, markalama ve kontrol aletleri dışında kalan bütün aletler kaldıraç, kama eğik düzlem, volan ve mile, marka ve vidaya ait örneklerdir. Kama: Bıçaklar, rendeler, düzkalemler, oyma kalemleri, eğeler, testereler, el baltaları gibi aletlerin ağız ve dişleri ile çeşitli matkapların kesici ağızları kama kama örnekleridir. Dişli olanlarda bir seri kesici kamalar vardır. Ağaçişleri kesme aletleri kesme aletlerinin kamaları, ağaç liflerini kesme, parçalama, kazma ve yarma suretiyle birbirinden ayırır. Kaldıraç: Kuvvet veya basınç isteyen bazı aletlerinin kullanılmasında kaldıraçtan yararlanılır. Bazen dayanma noktası kolun bir kısmı üzerindedir. Bazen de bu aletin bilhassa yapılmış bir özelliğidir. Zımba kolları, kerpetenler, penseler, mengene sapları ve çekiç kaldıraçlardan bazı örneklerdir. Testereler, sistreler, düz kalemler, rendeler ve diğer aletler kaldıraç ve kamanın

(55)

47

birleşik şekilleridir. Kama, kesen kısımdır; sap ise kullanana kaldırma imkanı sağlar. (http://www.odevsitesi.com/kategori.asp?katno=2&katadi=Ağaç%20İşleri)

3.1.3.1.Ağaç Oyma Kalemleri:

Değişik gövde ve uç yapısında hazırlanan çeşitli oyma kavislerine uyacak şekilde takım çeliğinden yapılan kesici aletlere oyma kalemleri denir . Oyma motifleri bir takım eğri çizgi ve kavislerden oluşmuştur. Bu yüzden oyma kalemleri kavisli ve değişik gövde yapısındadırlar.

3.1.3.1.1.Oyma Kalemlerinin Yapısı Ve Özellikleri:

1-Gövde :

Oyma kalemlerine şekil ve isim veren kısımdır, Oyma kalemleri gövde yapılarına göre 3 kısma ayrılır.

1- Düz gövdeli oyma kalemleri 2-Eğri gövdeli oyma kalemleri 3-Karışık gövdeli oyma kalemleri

Gövdelerinin sap pabucundan ağıza doğru incelmesi darbeyle çalışmada direnç, ağızın bilenmesinde de kolaylık sağlar.

Gövde, kare kesitli olarak uca bağlandığı gibi, çeşitli oluklar halinde ağıza kadar inerek devam eder.

Şekil

Şekil :6- Sultan Ahmet Camii                          Şekil:7- Sultan Ahmet Camii            Sedef kakmalı pencere  kapağı                    Sedef kakmalı pencere kapağı

Referanslar

Benzer Belgeler

Zorlanmalı ısı taşınımında olduğu gibi, koşullara göre geçerli farklı eşitlikler yardımı ile ısı taşınım katsayısı hesaplanabilir.. Akış şekli: Turbülent

Hava aracılığı ile gerçekleştirilen kurutmada, havanın nem alma yeteneğine ve hava miktarına bağlı olarak, üründen alınacak su için gerekli ısı miktarı (Q) şu şekilde

Bu devirde ajur tekniği, hem kandil gibi ince levhalardan dövme tekniği ile yapılan; hem de buhurdan ve mangal gibi dökümle yapılan tunç eserlerin süslemesinde, tek başına

Metal levha esnek bir zemin üzerine yatırılır ve değişik uçlu çelik ya da bronz kalemlerle çekiç yardımı ile dövülerek, istenilen desen rölyef olarak

Kakma tekniği: Kuyumculukta kakma tekniği, madeni eserlerin üzerine açılan yivlerin veya yuvaların içine ya da zemine başka cins ve renkte madenler ya da

Ajur tekniği ile süslemeler yapılırken, bazen maden tabakasının üzerine çizilen desenin zemin kısımları kesilerek çıkartılır; bazen de zemin bırakılarak desenler

Ekme veya sürme savat doldurulmuş gümüş ateşe tutulur, savat çamuru oyuğa iyice yayılır ve bütün oyuklar savat ile kaplanır?.  Ateşten indirilip soğumaya bırakılır

• Vaziyet planı 1/1000 – 1/200 (alanın konumu, mimari elemanlar, komşu parseller ve yollar, yapı yaklaşma sınırı, tabii zemin ve tesviye kotları, otoparklar vb.). PEYZAJ