• Sonuç bulunamadı

Strindberg'in "Matmazel Julie" oyunuyla sahneye dönen Zeliha Berksoy:"sanatın özü çelişkileri yakalamak"

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Strindberg'in "Matmazel Julie" oyunuyla sahneye dönen Zeliha Berksoy:"sanatın özü çelişkileri yakalamak""

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

20 ENTELLEKTUEL BAKIŞ

Milliyet Pazartesi 23 Ekim 1 9 9 5

Şahin Alpay - Nilüfer Kuyaş

— —

--- --- Fax: (212) 505 62 55 —

Strindberg’in “Matmazel Julie

”oyunuyla sahneye dönen Zeliha Berksoy

natın ozu,

lişkileri

kalamak’

SVEÇLt yazar August Strind-

I

berg’in (1849 - 1912) belki de

I en karanlık oyunu olan “Mat-

I mazel Julie “yi (Fröken Juli-I e) her seyredişimde isyan et-

I mişimdir: Babasmm uşağıyla ■ bir yaz gecesi aşk yaşadı diye, J L e v i n genç hanunı, aristokrat ve güzel Julie niçin büyük çıkmaz­ lara girip, sabahleyin intihar etmek zorunda kalır?

Julie rolünde sergilediği nefes

kesici oyunla sahneye dönen Zeliha

Berksoy’un bu soruma verdiği ya­

nıtlarda. dünya görüşü hakkında da ipuçları var.

Birçok zengin veya soylu kadmm uşağıyla ya da şoförüyle evlendiği günümüzde bu oyun bize hala bir şey söyleyebilir mi?

“Ama hala tepki duyuluyor” di­ yor Zeliha Berksoy. “ Monaco pren­ sesi Stephanie bile koruma görevli­ siyle zor evlenebildi. Bugün dünya­ da sınıflar kalkmadı ki! Oyundaki uşak Jean da, ‘Kontların olmadığı bir ülkeye gideceğim’ diyor, ama aklı fikri gene para kazanıp, bir kontluk ünvanı satın almak! Bu ne­ denle de aralarındaki tutku, insani bir noktadan iş ilişkisine dönüşü­ yor zaten.”

'Feminist de ğilim

7

Galası 9 Ekim akşamı

İstanbul

Atatürk Kültür M erkezi

ndeki

Birim Tiyatro

da yapılan

Matmazel Julle

adlı oyunla

Zeliha Berksoy

sahneye döndü. 1974'den beri

MSÜ

Devlet Konservatuan

öğretim görevlisi olan sanatçının

Asiye

Nasıl Kurtulur”, “Taranta

Babu’ya M ektuplar”

ve

“Brecht Kabare”

gibi, son 25 yılın önemli tiyatro olaylarında imzası ve çok sayıda ödülü var. Berksoy, aynı zamanda,

Bakırköy Belediye

Tiyatrolan

nın ve

Aşkın sınıfsal uçurumdan yara alması, Fröken Julie’nin bir boyu­ tu. Berksoy’un dediği gibi, 1980 sonrası Türkiye’de, “Jean çizgisi çok geçerli” . Rant peşindeki köşe dönmeci yeni zenginler, “ burjuva değerlere” özenirken, daha doygun “kentsoylular” da müthiş rahatsız oluyor bundan; tıpkı Matmazel Juli­ e’nin sonunda aşığmdan tiksinmesi gibi.

Sınıf farkıyla kesişen ezeli kadm - erkek çatışması, belki daha can alı­ cı bir boyutu oyunun. Ama burada da bir sorun var: Kadm hakları ko­ nusunda epey yol katettiğimiz bir çağda, kadınlık zaafının intihara gi­ den bir çaresizlikle sonuçlanması biraz geçkin bir mesaj değil mi?

Berksoy’a göre, değil: “ Kadm er­

kek ilişkisinde erkeğin kabalığı, ka­ dmm bundan kırılganlığı; bugün bunu yadsıyabilir miyiz? Bitti mi o işler? Bitmedi. Hem de daha kıyası­ ya devam ediyor bence. Bırakın başka sınıfları, birçok entellektüel, sözde okumuş erkek bile karışma karşı şiddet kullanıyor; bugün ev­ lerde gizli şiddet var.”

Bütün bu görüşlerine rağmen Berksoy’un kendisini “feminist” o- larak görmemesi şaşırtıcı. Hayata daha geniş bir perspektiften baktığı­ nı söylüyor:

“ Kadmm yaşam içinde varolma mücadelesi kaçınılmaz ve kadınlar çok güçlüler bu konuda. Erkekler bunu hazmetmek zorundalar. Kadı­ nı kırmak bir çözüm değil. Bir

ka-Baruthane’deki

Yunus Emre

Kültür M erkezi

nin kurucusu. Geçen y ıl kısa b ir süre

“Antlgone”

oynadı. Yeni sezonda, Devlet Tiyatroları ve TOBAV işbirliğiyle, Efes P ilsen ’in sponsorluğu ve İsveç Konsolosluğu’hun desteğiyle gerçekleştirdiği

Fröken Julie

de

Ragıp Savaş

ve

Seval Gözler

le birlikte, pazar ve pazartesileri tekrar sahnede. Zor bir oyun, ama mutlaka görülmeli. Sanatçıyla, sahneye dönüşünün coşkusunu paylaştık.

bulenememe var. Kadmm başarısı erkeği buruyor her zaman; halbuki tersi geçerli değil.”

Kadınlar için mücadelenin bedeli,

Zeliha Berksoy için de olduğu gibi,

çoğu kez yalnızlık. Hayatında aşkla sanatın çeliştiğini gizlemiyor:

“Evet, çelişti. Uyuşmadı. Birbiri­ ne ilham perisi olunabilecek bir i- üşkide bile, kıskançlık, çekişme, ele geçirme kavgası oluyor. O zaman yaralanıyorsunuz.”

Sanatçı, her kadm gibi kendi ha­ yatında da tanıdığı bu ele geçirme kavgasını sahnede hem duygusal, hem de fiziksel planda kendini sa­ kınmadan, olağanüstü bir enerjiyle oynuyor.

Bu enerjiyi yaşatan teknik nasıl bir şey? Kendi deneyimlerinden m i kaynaklanıyor, yoksa rolle özdeşleş­ mekten mi? “İki türlü” diyor Berk­ soy:

“ Kadmm kendine özgü bir ilişki tarzı var, bu boyutu tabii ki rolle özdeşleşmekten kaynaklanıyor; ama oyunun sonunda bir de müthiş tra­ jik bir duygusallığı var, rolün o bo­ yutuna sadece duygusallıkla girsey­ dik. oyun havada kaimdi. O anda, o- yundaki durumdan, çatışmadan ha­ reket ediyorsunuz, yani epik yön­ temle. Epik yöntemi, dramatik ti­ yatroya uyguladığınız zaman çok gerilimli ve çok hoş bir sonuç çıkı­ yor ortaya.”

Epik yöntem

Epik tiyatro ve Brecht okulu,

Berksoy’un B erlin ’deki çalışmala­

rından bu yana sadık kaldığı bir kaynak. “ Size ne öğretti?” sorusuna tereddütsüz cevap veriyor: “ Çelişki­ leri yakalamak. Brecht, ameliyat­ hane ışığı yakar gibi aydınlatıyor nedensellikleri. O zaman hayatm en somut gerçeğini yakalamak müm­ kün, her alanda.”

Zeliha Berksoy için epik yöntem

sanatın en temel amacını hedefli­ yor:

“ Ben tartışmacı sanata inanıyo­ rum. Yöntem olarak bunu seçtim, o- yunculuğumda da uyguluyorum. Çağdaş sanatta çıkış noktasının tar- tışmacılık ve bilimsel araştırmacı­

lıktan geçtiğine inanıyorum. O za­ man eldeki metin de güncelleşiyor zaten ve sözler, bir bilmecenin par­ çaları gibi yerli yerine oturuyor. Bu oyunda da, amacını bilmediğim tek bir cümle yok.”

İsveç7in renkleri

Isveç’li yönetmen M aria Fridh’in tasarladığı sahnede, çeliş­

kileri çözümlemek daha da kolay­ laşıyor. Berksoy’un ifadesiyle “ gör­ sel yanları ağır basan bir yönet­ men” . Rejideki denge, Julie buz

mavisi elbisesiyle bir kraliçe gibi sahnede belirdiği andan itibaren hissediliyor. “ Elbisenin rengi çok arandı. Maria hiç bir şekilde ‘tatlı’ bir şeyler olsun istemiyordu; ka­ dınsı bir kız değil bu.”

Sahnedeki renklerin ahenginden, yaz gecesi şenliklerini canlandıran

M im ar Sinan Üniversitesi öğren­

cilerinin giydikleri İsveç köylü kostümlerine kadar, estetiğin özü desteklediği tasarımda, İsveçli bes­ teci Kjell Westling’in özgün müzi­ ği de, daha bulunmadan kaybedi­ len mutluluğun çağrısı gibi, uzun süre kulağında kalıyor insanın.

Oldum olası bir Ingmar B erg­

man hayranı olan Zeliha Berksoy

(“ İnsan ilişkilerini çözümlemedeki dehasını çok seviyorum”) mutlaka isveçli bir yönetmenle çalışmak is­ teyince, İsveç’in İstanbul Başkon­ solosu ve eşi Kaj ve Siegrid Falk-

man çifti projeye destek vererek, M aria Fridh’i reji için angaje et­

mişler. Daha önce de “Rüya Oyu­

n u” nu Moskova’da sahneleyen

Fridh tanmmış bir Strindberg uz­ manı.

İstanbul’daki İsveç Enstitü-

sü’nün, Stockholm’deki Strind­

berg Müzesi, Dans Müzesi ve Ku­ zey Müzesi’nin projeye önemli

katkıları var. Oyunun, Strindberg Müzesi tarafından 1983’te keşfedi­ len değişik bir metni kullanılıyor.

Zeliha Berksoy, benim de katıldı­

ğım bazı çekincelerine rağmen, La­

tife Fegan ve Gülay Ünüvar im­

zalı yeni çeviriden genellikle mem­ nun. Ama en memnun olduğu olay, uzun bir aradan sonra sahneye ge­ r i dönmüş olması.

G ül bahçesindeki filler

Sıfırdan başlayarak kurduğu ve beş y ıl sonra sanatın özgürlüğü a- dma terketmek zorunda kaldığı

Bakırköy Belediye Tiyatro-

su’nun öyküsü, sohbetimizde tek gölge yaratan konu. “ Sahrada gül bahçesi kurmaktı, tam bir misyo­ nerlikti. Bahçe kuruldu, su da ve­ rildi, güller de katmerli açtı, sonra filler geldi.”

Bakırköy Belediye Başkanı A li

Taüp Özdemir için yalın bir me­

sajı var Berksoy’un: “ Politikacıla­ rın sanattan korkmak yerine, ya­ şamı yeniden düzenleme cesaretini göstermeleri lazım.”

Bütün tatsızlığa rağmen, piş­ manlık sözkonusu değil. Berksoy tiyatronun geleceğine ve gençelere verdiği hizmetin rahatlığıyla, yeni projeler düşlüyor. Bunlar arasın­ da, Nazım Hikmet’in Jokond ile

Siyau destanını özgün müzikle

sahnelemek tasarısının da olduğu­ nu öğrenmek, çok sevindirici. Fil­ lerden uzak, bağımsız gül bahçele­ ri istiyor Zeliha Berksoy:

“ A rtık kimseye bağlı olmak iste­ miyorum” .

j

Başbakan adayı Mona Sahlin ’in yolsuzluğu

İsveç Avrupalılaşıyor!

Osman İKİZ

S

TOCKHOLM - Avrupa’da esmekte olan yolsuzluk rüzgarları sonunda İsveç’i de sardı, iki haftadır ülkede Başbakan Yardımcısı Mona Sahlin’in kredi kartı yolsuzluğunun yarattığı sarsıntılar yaşanıyor. Sadece görev için kullanabileceği kredi kar­ tıyla bazı özel alışverişler yapan Sahlin şimşekleri üze­ rine çekerken, İsveç Sosyal Demokrat işçi Partisinde de bunalıma yol açtı.

Mona Sahlin’in elbiseden ço­

cuk oyuncağına kadar varan alış­ verişler için resmi kredi kartıyla yapmış olduğu ödemelerin tutarı yaklaşık 27 bin kron, yani 20 mil­ yon TL. Sahlin, özel ödemelerini ay sonlarında maaşından kestirdi­ ğini ileri sürüyor, ama bazı fatu­ raların oldukça geç işlem gördüğü belirlendi. Geçen yıldan kalma bir fatura da akşam gazetesi Expres- sen’in olayı ortaya çıkarmasından sonra işleme sokuldu.

Mart ayında başkanlık ve baş­ bakanlık görevlerinden ayrılacağı­ nı açıklamış olan parti lideri Ing-

var Caıisson oldukça zor durum­

da kaldı. Carlsson, yıllardır yeri­ ni alması için hazırladığı Sahlin’i savunuyor ancak, paıti üyelerinin çoğunluğu liderleri gibi düşünmüyor.

Carlsson’un partiyi Mona Sahihi gibi hem genç, hem de kadm olan bir lidere teslim etmek istediğini herkes anlıyor. Ancak hesaplar şimdi altüst oldu.

Sah-Sol Parti lideri Gudrun Schyman ve Ingvar Carl­ sson. Yeşiller ile ittifak yapan Sol Parti (eski Ko­ münistler) oyların yüzde 30’unu topladı. Sosyal demokratların oyu ise yüzde 28’de kaldı.

lin, başsavcmm kredi kartı olayına el koyması üzerine parti liderliğine aday olmaktan vazgeçtiğini açıkladı.

Carlsson, geçen ağustosta, partisinin 3 yıl sonra ye­

niden iktidara geldiğine, İsveç’in AB üyeliğinin gerçek­ leştiğine ve ekonominin düzelmeye başladığına işaret ederek; amacına ulaşan bir lider olarak gönül ferahlı­ ğıyla mart aymda işbaşından ayrılacağını açıklamıştı.

Bu açıklamadan bir ay sonra yapılan Avrupa Parla­ mentosu seçimleri sosyal demokratlar için tam bir he­ zimet oldu. Partinin oy oranı bir yıl içinde yüzde 45’ten 28’e düştü. Buna karşılık Sol Parti ile Yeşil­

ler oy patlaması yaparak tarihle­

rindeki en yüksek oy oranına u- laştı. Seçmenleri olumsuz etkile­ yen bir faktör de AB üyeliğiyle birlikte 1995 başından itibaren düşeceği söylenen mutfak gider­ lerinin, yükselmesi oldu.

Oy kullanma oranmda da dü­ şüş rekoru kırıldı. Oy kullanma oranının yüzde 85’ten aşağı düş­ mediği İsveç’te AP seçimlerine katılma oram yüzde 41’de kaldı. Bu düşüşten en büyük payı sos­ yal demokratlar iddi. Partinin oylan 2,5 milyondan 750 bin do­ layına indi.

Seçim bozgunu yetmiyormuş gibi, partiyi düştüğü çukurdan çıkaracak diye bakılan Mona Sahlin de skandal kahra­ manı oluverdi. Yolsuzluklar, skandallar, seçmenin san­ dığa karşı hassasiyetini kaybetmesiyle galiba İsveç Av­ rupalılaşıyor.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüph Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Oktay Rifat’ın Yağmur Sıkıntısı ve Auguste Strindberg’in Matmazel Julie oyunları iki perdeden oluşan, tek mekanda geçen, oyun süresi ile oyunun öyküsünün süresi

 Etkinlik, görev, iş ve deney yaprağı hazırlama; bilgi yaprağı hazırlama; işlem yaprağı hazırlama; slayt hazırlama, ödev kağıdı hazırlama; şekil, şema ve

Sonuç olarak, kredilendirdiği firmaların stratejik ortağı konumunda olan bankaların aktif kalitesine zarar vermeyecek en iyi finansman tekniğini uygulaması doğru bir

Ekim ay› boyunca Jüpiter ufkun üzerinde giderek alçal- d›¤› için, ay›n sonlar›na do¤ru Merkür’le yak›n görünür konu- ma gelecekler.. Jüpiter, Merkür’e göre çok

Baz› Kuiper Kufla¤› kuyrukluy›ld›zlar›n›n kim- yasal yap›s›n›n, Oort Bulutu kuyrukluy›ld›zla- r›n›nkiyle benzeflmesi, baz› kuyrukluy›ld›zla- r›n çok

özal ve Demirel, hâlâ birlikte masaya oturup ortak imza yolunu açık tutuyorlarsa, Karadeniz Ekonomik İş­ birliği Bölgesi anlaşmasına ek bir madde koyarak,

Genç yazar ve ozanların yapıtlarım basmakta hiç duraksamayan Semih L ü tfi, Nazım H ikm et, N ecip Fazıl, gibi yazarlarımızın ilk kitaplarını

İnfeksiyöz bovine keratokonjunktivitisin tedavisinde subkonjunktival yolla florfenikol uygulamasının sefuroksim sodyuma oranla daha etkili olduğu saptandı.. Anahtar