26 K|-ounusani Ij3Ş-Iff22 Perşenbe "Yarın.. HO,Ij>w
**
Peşin söze cavap
"Ahmet Rasim Bey üstadımıza"
Bundan evvelki"yarın" mecmuasında intişar eden za rif ve dokunak l ı yazınızı okudum. Bunu cevapsız bırakmakça; günah olurdu. Bahusus onda ki iğnelerin ac?sını/ben duyduğum iç in "herki zahmi horet elbette fig a - ni daret" dedikleri gibi feryada hakkım vardı; şimdi de siz beni dinle
yiniz üstad 1
"Yarın" mecmuasının v a ftiz babası değilsemde çocuğuna isim ve rilirk e n m ecliste hazır bulunuyordum; rey verdim vakıa kokmadan, ferdanın tehlikelim ihtim allerini düşünmeden böyle b ir isimle meydana
çıkmak b ir cesaret, b ir cü r' etkârlekter. Daha mütevazi b ir isim bulu
n a b ilird i. Fakat düşündükü mazı artık bizden çok uzak, hal ise mazi i l e istik b a l i l e muvakkat b ir fa s ıla y ı in tiza rd ır. Sonra gördük ki herkesin
>
emeli, yüzü atiye müteveççih bü$ün kuvvetler ve kararlar yarında topla nıyor, bütün sebebler ve neticeler yarındâ t e c e lli edecek; binaenaleyh bizde ahengi umumiye uyarak "Yarın" dedik, zadei emelimize "Yarın"
ismini verdik .
"Yarın" ı çıkarırken zannetmiştik ki âlimlerimiz , muharrir ve fa z ılla , imiz, alemdarlarımız, serbest meydan bulamadığı iç in köşelerine çekilen şehsuvarlarimiz ferdaya açılan bu kapının eşiğinde şöyle bir görünecekler ilim ve irfa n la rın ı dışarıda bekleşen halkın önüne sere cekler, kitapların b asılıp satılamadıgı , konferansların her nedense rağbet göremediği bu devim e,velev ömrü b ir hafta olsun, b ir mecmua sa- h ife s ile teşnegâna hitap ed ecek ler... Bu zan başlangıçta b ir kanaat ka
dar kuvvetli id i. Okumak, okutmak , şarkta garpta ne bulursak "Şu mu
h itin seri rehavetine fırlatm ak", ilmin ve edebiyatın, fennin ve san
atın sesini sağır kulaklara duyurmak ,^hülâ şenli iste r - sizin dediği niz gibi - gramofon plakına , is te r -bizim zannettiğimiz g ib i- fotoğ raf camına benzesin bie r is a le vücude getirmek; iş te . Aziz üstad,
emel bu id i, Dediğimiz oldu, fakat istediğim iz gibi olamıyor çünkü hüs nü zarlarımızda aldanıyoruz,Tutunduğumuz yerler ekseriya çürük çık ıyor, cömert sandıklarımızda fevkalmemul b ir h is se ti edebiye görüyoruz.
Bu bizim kabahatimiz mi ? iğ er bazen vade vade t e c ile mecbur kalıyor-ee sak, eğer b ir Ahmet Rasim bey "Yann"a , on ik i nüshadan sonra , topu topu on sekiz sa tır yazı lütfediyorsa buna biz neyapalım ? Dertlerimiz
zaten başımızdan aşmış taşmış, 3±z±Exk siz de b ir dert katmayınız allah
aşkına î
Matayı-i ilmimizin âm illeri ve sahipleri , mamilklerini güneş ziyasından da kıskanan h asisler gib i , b ilg ile r in i göğüslerinde sak ladıkça bazarı marifette hep eskimiş, modası geçmiş, müşterisi azalmış rağbetten düşmüş mallara tesadüf edeceksiniz. Bundan şikayet etmek
t. 2 »,
Daha size çok sitemler edebilirdim. Fakat gözlerinizde hasret ve hid detle parlayan nemnâk b ir ifadeyi şikâyet beni durduruyor, siz yine binnisbe haklı ve mazurlar arasına geçiyorsunuz.
Sesinize k ısık , pürüzlü, fa lso diyen benim aziz ü sta d ...
Fakat candan sevdiğim ve her sabah iştiyak i l e araştırdığım o edebî ve
tedibî sesinize değil , şarkı söylemeye yeltenen sesinize k ısık , pürüz
lü, fa lso demişdim. Hakkım da yokmu ya, kırk senedir şuunu hayatın kâh önünden hâh yanından, ekseriya kaçan fır s a tla r ın arkasından terennüm e- den sesiniz kısılmaz da ne olur ? Kısılmadık ses, pürüzlenmedik ahenk, fa lso yapmadık v a z 'ı hareket kaldimi k i . . . Değil kırk sene hayatı bir şarkıdan farzederek dördünde üçü süzinâkna melerle terennüm etmek, hatta kırk sene esnafın şiv ei biinsafına ve idare memurlarının anhengi mizacı na ses uydurmakta b ir i ş t i r , buna nasıl muvaffak oldunuz hâlâ şaşmakta yım. ’ Karuzo ' sizin yerinizde olsaydı çoktan nağmeperdazlığa veda eder
d i. Ben sesinize k ısık , pürüzlü, fa lso derken nazarı hayalimle s iz i e lin iz şakağınızda , Papazın bağından mazinin afaki hasretine karşı teren nüm ve teellüm vaziyetinde görür gib i olmuştum. E slâfınız sad’ abadın b i- h iş ti ezvakmda ve Çırağan cünbüşlerinde yaşamışken s iz i b ir Papazın ankazı hazinine bağlayan t a li ancak k ısık b ir sesle suratına bağrılacak b ir acuzedir. Maksadım sitem değil, teşrik i elemi eTiedî. Hocam; yoksa ben de bilirim ki a s ıl sesiniz daha nice gençleri yarı yolda bırakacak ka
dar zinde, b ir ç i f t ecam arkasında parlayan gözleriniz daha nice genç le r in aşamadıkları mesafeyi rüyeti tarıyacak kadar fLafiz ve cevvaldirJ bizden ümit ettiğ in iz heyheylere gelince bunlar terbiye görmemiş usul
geçmemiş üstad önünde diz çöküp pişmemiş b ir sesin kopardığı kuvvetli birer naradan ib a re ttir. 0 heyheyleri ben de çok aradım fakat bulamadım.
Yine sen varol kucaklarımızın pasını yine sen s iliy o r s u n ...
Müsaadenizle b ir hülâsa edeyim; Şeklen serî, carcar, çalçene,
düzenbaz b ir gramofon plâkmdan başka b ir şeye benzedemediğiz "Yarın",
ih tisaslara ve derin tetebbülere her nedense rağbet göstermeyen muhitin mizde ancak böyle şeylere i l t i f a t olunduğunu görmekle sizin kadar müte-
ellim dir. Mamafi biz bunda muvaffak olmağı b ir bahtiyarlık, b ir hizmet sayanlardanız. Manen , edeben, fikren vade vade nağmelerle b ir s i l s i l e yi t e c il gib i uzayıp gitmesi bahsine gelince bu da halkın deyn hizme tin i omuzlarında taşıyan sizin gibi borçluların mesleğine tabidir. Siz imzanıza riayetkar oldukça "Yarın" teahhütlerine günü günfcfi sadik k a lır.
Bütün "Yarın" heyetinin ihtiramatını lü tfen kabul ediniz üs-
tad » İsmail Müştak
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi