• Sonuç bulunamadı

Faruk Nafiz Çamlıbel'e yapılan haksızlık

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Faruk Nafiz Çamlıbel'e yapılan haksızlık"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KİTAPLAR 755

Altı ciltlik dizi tamamlanınca, işte o zaman, okul programları çizgisinden ayrılmış, yanlış ve çelişkilerden arınmış gerçek bir yazın tarihine kavuşmuş olacağız.

Hikmet DÎZDAROĞLU

Faruk Nafiz Çamlıbel’e

Yapılan Saygısızlık

Geçenlerde bir arkadaşım telefon etti,

“Kubbeallt dergisinin ocak sayısını gördün mü?

Senin 50. Yılın Türk Tiyatrosu kitabına eleştiriler var” dedi. Ben, Kubbe altı adında bir dergi ol­ duğunu duymuştum, ama adına bakıp bunun Osmanlı siyasal tarihiyle ilgili bir yayın olduğunu sanırdım; meğer edebiyat dergisiymiş. Güçlükle bir yerden sağlayıp okudum. Söz konusu yazı Fevziye Abdullah Tansel imzasını taşıyor, başlığı “Fâruk Nâfiz Çamlıbel” . Bu yazıda Çamhbel’in eserlerinin listesi veriliyor ve tiyatro eserleriyle ilgili yerlerde de benim 50. Yılın

Türk Tiyatrosu'h a çatılıyor. Ancak bende yanlış

bulayım derken öylesine yalan yanlış şeyler söyleniyor ki, şunları bir cevaplandırayım de­ mekten kendimi alamadım.

1- Dev Aynası için ben, “Çamlıbel, ikinci

eseri Dev Ajması’nda bir komedya yazmayı de­ nemiştir” demişim; böylece bunun telif sanıl­ dığım açıkça anlatmışım, oysa “Fransızcadan adapte edilmiş”miş. Çamlıbel’e ne büyük bir saygısızlık. Önce gerçekten Tansel’in dediği gibi bu telif değil de, Fransızca’dan adapte edilmiş ise, bunu neye dayanarak ileri sürdüğünü belirtmeliydi. Hiç değilse hangi eserden alın­ dığını göstermeliydi. Çamlıbel daha yeni öldü; Tansel bunun Fransızcadan adapte edildiğini söylemekle, Çamlıbel’i başkasının eserini ken­ disininmiş gibi göstermekle suçluyor ki, bu şai­ rimiz için çok büyük bir suçlama. Şöyle ki,

Dev Aynası 'nı oynayan İstanbul Şehir Tiyatrosu

çıkardığı Türk Tiyatrosu dergisinin 15 kasım 1945 tarih ve 185. sayısının 4. sayfasında ver­ diği ilânda şöyle yazılıdır: “Senenin ilk te’lif komedisi Dev Aynası, yazan Faruk Nafiz Çam- lıbel.” Aynı derginin 15 ocak 1946 tarihli 189.

sayısında ise Lûtfi Ay’ın “Telif eser çoğalıyor” başlıklı yazısında da telif eserler sayılırken Dev

Aynası'mn adı veriliyor. Ayrıca, rol dağıtımım

gösteren sayfalarda da Çamlıbel hep yazan ola­ rak gösteriliyor. Böylece Tansel, Dev Aynası’ma Fransızcadan adapte olduğunu ileri sürmekle, Çamhbel‘in eseri telif diye duyurulurken, buna susmuş olmasıyle, kendisinin olmayan bir esere sahip çıkmış olmakla suçlamış oluyor. Benim bildiğim, saydığım Faruk Nafiz Çamlıbel, dü­ rüst, başkasının eserini kendisininmiş gibi göste­ rilmesine göz yummayacak sağlam karaktere sahiptir. Tansel, ona nasıl böyle bir suçlama yapıyor? Gerçekten ileri sürdüğü gibi, Dev Ay­

nası bir adapte ise, bunu neye dayanarak

ileri sürdüğünü, kaynağını göstermeliydi. Yoksa ölmüş bir büyük şairin ardından böyle kuşkular yaratmak yakışık almaz.

Gelelim yazarın yanlış bulmak telâşı ile yaptığı yanlışlara:

2 - Tansel yazısının 18. notunda Çamlı- bcl’in adaptesi olan ilk Göz Ağnst’nm, kitabının “Oynanmış Oyunlar Dizini”nde, “gösterilme­ diğini, 1921’de oynandığının bilinmediğini, tefrikasının, kitap halinde basımının görülme­ diğini” ileri sürüyor, “ayrıca Tiyatro Bibliyog­ rafyasının bile faydalamlmadığı anlaşdıyor” deniyor. Buradaki Tansel’in hangi yanlışını düzelteyim, bilmiyorum, önce söz konusu dizin yalmz 1923-1973 yıllan arasuıda oynanmış eserleri ele almıştır. İlk Göz Ağrısı ise 1921’de oynanmış. Onun için benim Meşrutiyet Döne­

minde Türk Tiyatrosu kitabımdaki dizinin 298.

sayfasına bakarsa, şunu görecekdr: “İlk Göz

Ağrısı (P. Hervieu u. F’aruk Nafiz) T T [Türk

Tiyatrosu topluluğu] 1921.” Kitap halinde basıldığım nasıl bilmediğimi söylüyor; ben baskıları göstermedim ki kitabımda, ama kitap­ lığımda bir değil, dört tane İlk Göz Ağrtsı var.

Tiyatro Bibliyografyası ’ndan yararlanmadığım

belki doğru, çünkü ben yararlanmadımsa bile,

Tiyatro Bibliyografyası benden çok yararlandı.

Kitabın başındaki teşekkür yazısını okurlarsa, bir de kitaptaki baskı ve yazmaların künyelerin­ deki kitabın dörtte birinin benim kitaplığımdan çıktığım, biraz dikkatle anlarlar. Ayrıca, İlk

Göz Ağrısı ’mn ilk eseri için Feraizcizade Mehmet

Şakir’in İlk Göz Ağrısı ’mn baskısı ile karıştırıldığı söyleniyor. Bu da nereden çıkmış? Düpedüz uy­ durma. Bu eseri -asıl adı Teehhül’düı ve kitaplı­

(2)

756 KİTAPLAR

ğımda bu baskısı da var - İstanbul Şehir Tiyat- rosu’na ben tanıttım ve orası da oynadığında, dergilerinde bana böyle bir eseri tanıttığım için yazdı olarak teşekkür ettiler. Bu İlk Göz Ağrısı dizine girdi; çünkü 50 yü içinde oynandı, Çamlı- bel’in İlk Göz Ağrısı girmedi (Meşrutiyet kita­ bıma girdi), çünkü oynanışı 1923’ten öncedir. Ayrıca, Ataç’ın İlk Göz Ağrısı yazısı üzerine yazı­ sından çeşitli alıntılar da, benim bir başka kita­ bımda hem de birkaç kez yer almıştır [Bkz. Metin And, Ataç Tiyatro’da, İstanbul 1963.] Bu konuda daha çok söylenecek var, ama değ­ mez.

3 - Tansel’in yazısının 20. notunda ise şöyle söyleniyor: "50 Yılın Türk Tiyatrosu, adlı eserin yazan, İlk Göz Ağrısı ile Sevk-i Tabi’i’den habersiz bulunduğundan, Canavar’ ın, Faruk Nafiz’in ‘ilk oyunu’ olduğunu kaydetmiştir. Oyun adlannı içine alan dizgide (?), bunlann adı geçen sayfalar kaydedilmemiş, oynandıkları yıllar gösterilmemiştir.” Tansel’in bu birkaç satırda bulayım derken düştüğü yanlışlar ürkü­ tücü bir duruma gelmektedir. Her şeyden önce eserle, çeviri ve uyarlama (adapte) farkım bil­ mediği anlaşılıyor. Zaten Dev Aynası ’nda da

bunu görmüştük. Canavar, Çamhbel’in ilk ese­ ridir; öteki ikisi çeviri ya da uyarlamadır. Kitabımda yazarların yalnız eserlerinden söz edilmiş, çok önemli olmadıkça adapte ve çeviri­ lere değinilmemiştir; bu bir. İlk Göz Ağrısı ’ndan haberim olup olmadığım yukarıda belirttim,

Sevk-i Tabi’i’ye gelince, kitabımın dizininde

869. sayfasını açarsa şunu okuyacaktır: “Sevk-i

Tabii (H. Kistemaeckers, çeviri Faruk Nafiz

Çamlıbel - S. Muhtar Alus) IŞT [İstanbul Şehir Tiyatrosu] 1925.” Bu eserden kimin haberi olmadığı daha iyi anlaşılıyor; eğer Tansel’in haberi olsaydı, bunun H. Kistemaeckers’in eseri olduğunu öğrenir, yazısında 16 numaralı künyeye koyardı. İlk Göz Ağrısı Hervieu’nün,

Sevk-i Tabii ise Kistemaeckers’in olduğuna göre, Canavar da Çamlıbel’in ilk eseri oluyor. Tansel

de bunu bu satırları okuduktan sonra öğrene­ cek; umarım bunu öğrettiğim için nezaket gereği bana teşekkür eder. Kaldı ki Sevk-i Tabii telif olsaydı da gene tarihçe Canavar'dan sonra geliyor.

4 - Tansel yazısının 21. notunda gene bana sataşıyor. Burada söz konusu olan 1932’de Ankara Halkevi’nin Akın üzerine çıkardığı bir

broşürdür. Bunu benim görmediğimi, kitabıma koyduğum [Akın Piyesinin Sahneye Konma Terti­

batı, Ankara 1932] notumun ise uydurma olduğu

ileri sürülüyor. Uydurmacılık varsa, Tansel’de var. önce her iki kitap da ayrı ayrı şeylerdir, ikisi de kitaplığımda var. Nitekim anmadığımı söylediği birincisi o kadar var ki, kullanması için

Akın’ı Devlet Tiyatrosu’nda sahneye koyan

Mahir Canova’ya ödünç vermiştim. Şurasını da belirteyim, Cumhuriyet’in 50. yıldönümü için Devlet Tiyatrosu Edebî Heyetine Akın’m oy­ nanmasını da ben önerdim; oyunu ilk ben in­ celedim, sonra Edebi Heyetteki öteki arkadaşlar okudu ve oyun kabul edildi. Bunun için de kimi çevrelerden, “Bula bula Akın’ı mı buldun?” diye sert eleştirilere uğradım, işte bu eserin hazırlığı sırasında kitaplığımda bulunan iki broşürü (birini bilmediğimi, ötekini de uydur­ duğumu ileri sürüyor Tansel) tiyatroya yarar­ lanması için ben verdim, iki broşür arasında sayfa sayısı bakımından da fark vardır. Şöyle ki, Tansel’in bilmediğimi söylediği broşür 13 say­ fadır, 9 sayfa da metinden ayrı resim vardır; baskı tarihi yoktur (Tansel bunu belirtmemiş, 1932 deyip çıkmış), yalnız oynanış tarihi gösteril­ miştir: 4 İkincikânun 1932. Bu, 1932’nin ilk dört günü olduğuna göre broşürün baskı tarihi 193 Fin sonu da olabilir, 1932’yi neye dayanarak koymuş Tansel acaba? ikinci broşüre gelince, hani Tansel’in uydurma dediği broşür, onun sayfa numaralan kitaba basılmamış, ama sayınca 5 sayfadır, o da Flakimiyeti Milliye M atbaası­ nda basılmıştır, adı uydurma değil, Akın piyesinin

sahneye konma tertibatı'dır. Millî Kütüphane’de de

var; Tansel zahmet edip gidip baksın. Düşünün bir kez, Tansel, Faruk Nafiz bibliyografyası yapmaya kalkıyor ve bunlardan haberi yok, haberi olanlara da çatıyor. Üstelik benim kita­ bım bir bibliyografya çalışması da değil, her basılı tiyatroyla ilgili yayım kitabıma almak zorunda da değilim. Ama Tansel değil mi ki bibliyografya yapıyor bir yazar üzerine, dik­ katli olmalı. Akın'la ilgili bir yayını daha bil­ direyim, ondan da haberi yok: Ferit Ragıp Tuncor ile Rami Akman’ın hazırladığı ve 1950’ de Ankara’da basılan Okul Piyesleri Kılavuzu. Bu kitabın 13-15. sayfalarında Akın üzerine öteki iki broşürdeki gibi bilgi vardır.

Böylece bende yanlış bulayım derken Tansel’in bulduğunu sandığı yanlışların hiç biri

(3)

KİTAPLAR 757

yanlış değil; bakmasını bilmemiş. Meşrutiyet kitabımda bulunan eseri Cumhuriyet kitabında aramış; uydurma dediği kitap, gerçekte kendi bilmediği bir kitap; bilmediğimi söylediği Sevk-i

Tabii hem kitabımda var, hem de kendisi bunun

Fransız yazarını bilmezmiş; fakat daha önemlisi, Faruk Nafiz Çamhbel’in kamuoyuna telif ola­ rak duyurduğu eserin Fransızcadan adapte olduğunu ileri sürerek, şairi suçlamış oluyor; üstelik de bunun adapte olduğunu nereden çıkardığını da söylemiyor, saklıyor. Faruk Na- fiz’i seven, sayan biri olarak kendisinden soru­ yorum: Dev Aynası'mn hangi Fransızca eserden adapte edildiğini açıklasın? Bunu bilmiyorsa, yazarın telif olarak bildirdiği eserin, başkasına ait olduğunu nereden çıkarmış, onu söylesin. Yoksa bu bir iftira olur.

Tansel yalnız bilgi değil, mantık yanlışı da yapıyor. Yazısının sonlarında kitabıma, “Cumhuriyet’ten önce yazılıp oynandığı bilin­ mediği için, Dev Aynası adlı adaptasyonu da alınmıştır.” diyor. Tansel, bir kez bu Dev Ay­

nası’ma hem uyarlama olduğuna, hem de Cum­

huriyet’ten önce oynandığına inanmış, ama kimden uyarlanmış, ne zaman, kim oynamış, bunu özenle saklıyor; düşümde böyle gördüm diyemiyor bir türlü. Diyelim Cumhuriyet’ten önce oynanmış, o zaman gerçekten bunu 1923’ ten başlayan kitabıma almamam gerekirdi. Ama aynı mantıkla niye kitabımda Cumhuri­ yet’ten önce oynanmış İlk Göz Ağrısı’mn alın­ mamış olmasım yadırgıyor? Ya biri, ya öteki doğru.

Tansel’in yazısında yanlışlar, yalnız bu saydıklarım değil, ben yalnız kendimle ilgili sataşmalara değindim. Yoksa Tansel’in yanlış­ larını belirtmeye kalksam, onun yazısı kadar, belki de daha uzun bir yazı yazmam gerekir, buna da ne sabrım ne de vaktim var. Gençliğini, orta yaşlılığım ve yaşlılığını hep böyle yanlışlara, ay, gün, yıl, hicrî-milâdî hesaplarına harcamış Tansel’in ne gariptir, en zayıf yönü de bu. Hadi eskiye dönük olan Tansel, yeni sayılabile­ cek Çamlıbel’de bunca yanlış yapması hoş görü­ lebilir. Ama ya eskiye dönük çalışmalarındaki yanlışlara ne demeli? Yayma hazırladığı Namık

Kemal’in Mektupları ’nın ilk iki cildinde bu türden

o kadar yanlış yapmış ki, bu yanlışları göster­ mek için sabırlı bir incelemeci, 544 sayfayı aşkın bir kitap yazdı: Ömer Faruk Akün,

Namık Kemal’in Mektupları (İstanbul Üniversitesi

Edebiyat Fakültesi Yayınlan, No. 1669, İstan­ bul 1972). Benim bu sabrım yok. Burada bir önemli yanlışını söyleyeyim. Tansel’in, Türk Tarih Kurumunun yayımladığı Belleten’in nisan 1969 tarihli ve 109 ve 110. sayısında Ahmet Vefik Paşa üzerine bir yazısı çıkmıştı. Bu ya­ zıya göre 4 şubat 1879’da Ahmet Vefik Paşa Bursa’ya vali olarak atanmış, 1881’de burada tiyatro açtığı söylenir. 3 ekim 1882’de de valilik­ ten azledilmiş. Tiyatroyu en erken 1881 yılının 1 ocağında açmış olduğunu varsaysak tiyatro 10 ay çalışmış olur. Oysa elimizdeki bilgiler bunun tam tersini gösterir. Gerçi bu yılların

Hüdavendigâr gazeteleri ne Bursa’da, ne İstanbul

ne de Ankara kitaplıklarında bulunuyor, ama başka belgeler var ki, Tansel’i yalanlıyor. Ahmet Fehim, anılarında Bursa’ya 1879’da geldiğini, iki ay sonra otuz altı localı, güzel bir tiyatro yaptırdığım söyler; hadi diyelim Ahmet Fehim Efendi tarihlerde yanılmıştır. Tercüman-ı Hakikat gazetesi 15 eylül 1879 gün ve 376 numaralı sayısında Hüdavendigâr gazetesinden aktararak Ahmet Vefik Paşa’nın tiyatrosunun açıldığını haber veriyor. Üstelik burada hicrî-milâdî tartışmasına da gerek yok, çünkü Terciman-ı

Hakikat gazetesi milâdî tarihleri de gösteriyordu. Tercüman-ı Hakikat koleksiyonu tam olarak Millî

Kütüphane’de var, ama anlaşılan Tansel, kü­ tüphanede çalışmaya üşeniyor, öyle ya üşenme- seydi Akın Piyesinin Sahneye Konma Tertibatı

adlı kitabı orada görür ve uydurma demek yan­ lışına böyle körükörüne düşmezdi. Eğer 7er-

cüman-ı Hakikat’e bakamıyorsa, benim Tanzimat ve İstibdat Döneminde Türk Tiyatrosu kitabımın

179. sayfasma bakarsa, Ahmet Vefik Paşa üze­ rine iki yıllık önemli yanlışını düzeltme olana­ ğını bulur. Tansel’in bu eskiye dönük yazılarında yaptığı önemli yanlışlan ilerde fırsat bulunca, uzun bir yazıda göstermeye kararlıyım. Yeniye dönük olanlarda ise hoş görüyorum, çünkü yeniyi sevmiyor anlaşılan, sevmeyince de kendi yanlışlarım unutup başkasında yanlış bulmak hevesine kapılıyor. Ne demişler, sırça köşkte oturan komşusuna taş atmamalı; yoksa karşı­ sındakinin köşkünü yıkamadıktan başka, kendi oturduğu köşk de adamın başma iner.

Metin AND

Referanslar

Benzer Belgeler

Bunun içindir ki, tüm ar­ kadaşlarının hapsi boylamış olmalarına rağmen kendisinin hiç hapse atılmamış olması onun için nerede ise bir nevi aşağılık kompleksi

Bu yazarlar ba­ şarılı oldukları için gelecek kuşaklara bir belge niteliği taşıması için bu kitabı yaptım..

Yunus Emre sevgi yılının kut­ landığı günümüzde de halk ozanımızın seçme dörtlüklerinden nefis bir kaset ha­ zırlamış.. Kasatteki 6 eser

— önce şunu belirtmek isterim ki bu vakıf ile sadece Türk çocuklarının eğitimi hedef alınmamıştır, bunlara ilaveten bu vakıf, Batıdaki bazı çok yük­ sek

Artık saçlan saman sansı, kirpikleri mavi değil, ama mavi günlerde anı­ lara açılır, Nâzım’a ulaşırız diye düşledim.. Bu düş

lülasa olarak yayınladığım son yazıda,daha çok onun fıkralarına ve sat anılarına öncelik verdim.Bahsettiğiniz şarkıdaki yanlışlık,belki de,çok es­ ki ve karışık

au cours des hostilités en Tripoli et dans les Balkans, il cim enta l'am itié Franco-Turque et renforça l’am our. fraternel entre les deux

Afife Jale hakkında.kovusturma başlattı.(Ölümü: IstanbulBata/köy Ruh ve Siniı#fS§üaık)arı ttastahanesi’nde, 24 Em m üz 1941} 24 TEMMUZ Sahneye çıkan ilk