• Sonuç bulunamadı

Farklı Topluklarda Çocuk Yetiştirme Biçimleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Farklı Topluklarda Çocuk Yetiştirme Biçimleri"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

F arklı T o p lu k la r d a Ç o cu k Y e tiştirm e

B içim le n

Victor BARMU'W (»'i Çev. : I>oç. Dr. Mahmut TLZCAN (**) Antropoloji Profesörü

A. B. D., Wisconsin Univc-rsitesi-Milwakee

Bu yoz,, *u.'kh kültürel çevrelerde büyüme konusunu ele a lm a k ­ tadır. Örneğin şu sorunlarla ilgilen ir : K işiliğ in biçim lenm esinde ilk ç o ­ cukluk den -yım ieri r e derecede önem lidir? Büyüme sürecinde denet­ lenm iş beşe:î güdülerin niteliği nedir? Anne yoksunluğu gibi ko şu l­ larda ne olu r? B eşerî olgunlaşm ada bazı evrensel kalıplar var mı­ d ır? Farklı ço cu k yetiştirm e uygulam aları nasıldır ve kişiliğin biçim ­ lenm esiyle iıgısi neair?

Daha önceni bölüm lerde beşeri sosyo-kültürel sistem lerin birin­ den diğerine çe şitli farkM ıklar gösterdiğini belirtm iştik. Bu fa rk lılık ­ lar yaşam temeli, evlenm e biçim leri, evlilik so n rası ikam etgâh, top­ lum sal ve s :/asvl örgütlenm e ve başka bakım lardan olabilm ektedir. Bu farklı sislerr.ierae doğan ço cu k la r onlara uym alıdır ve her ne olur sr olsun kû'türün değer ve kurallarını öğrenm elidirler. Her toplumun yetişkinleri, g e n çie 'in e g e rçe klik hakkındaki kendi kavram larını öğ ­

retirler. G e n e llikle g e n çle ı, takip ed ecekleri başka seçenekleri, mo­ delleri olm adığı iç.n bu öğretileri kabullenir, ana babalarıyla ö zd e ş­ leşir, çabaıar. ç e ş i:i: a e ıe ce le rd e ki çaba ve b a şarılarıyla toplum ları- nın ideal tipine ulaşm aya çalışırlar.

İLK Ç O C U K L U Ğ U N Ö N EM İ

Birbirinden far kİ; d a vra n ışçılık ve p siko -an alistler kadar p siko lo ­ ji okulları, ço cu k lu k yılları üzerinde önem li bir yere sahiptir. O nların görüşleri bakım ından yetişkin e sa s olarak ço cuklukta biçim lenir.

D avran ışcı'ıg ın kurucusu Jo h n B. W atson, şöyle der :

«'Bana bir düzm e s a ğ lık lı ço cukla, onları içinde ye tiştire b ile ce ­ ğim kendi özel oüı yomı verdiğiniz takdirde bunlardan herhangi birini rastlan tısal c iu ıa k se çe re k onu doktor, hukukçu, sanatçı, tü cca r ve hatto d ilen ci ya c a hırsız gibi ataların ın yetenekleri, eğilim leri, is ti­ datları m esisklen , ırkları ne olursa olsun istediğim konuda bir uzman yetiştireceğim i garanti edebilirim ». (')

W atson böyle biraz abartm alı biçim de yazabiliyordu. Çünkü o, yeni doğan bir çocuğun b ilin çliliğ in in üzerine herşeyin yazılab ileceğ i

Ç) Yazarın An Introduction To Anthropology-Volume Two-U. S. A. 1975 yapıtının 22 bölümünün kısaltılmış çevirisidir.

(2)

temiz bir yazı taşı o .d u ğ ın a inanıyordu. W atson bakım ından içgüdü­ ler ve duygular geoıŞ ölçüde öğrenilen tepkilerdi. Freud, insan do­ ğasına ilişkin c c k 1arklı varsayım lara sahipti. O, insanın hatta ço cu k ­

ları bile güç-ü güaü ve dürtülerle başa çıkm ak zorunda olduğuna in a n m ış t. Bu dur 'ürerin ço cukluk yıllarındaki açıklanm a ya da en­ gellenm e biçim leri ne tür bir kişiliğin ortaya çıkaca ğ ın ı belirler. Ö y­ leyse d a vra n ışçılık ve psiko-analiz, insan doğasına ilişkin farklı var­ sayım lara sahiptir. Fakat her ikisi de diğer psikolojik okullar ta ra ­ fından hâlâ benim senen ilk yıllara büyük önem vermede hem fikir­ dirler. Ru oüşünce, çocuk gelişm esi konusunda yapılan kültürlerara- s: çalışm aların temelinde yer alm aktadır.

A N N E S İZ Ü K

İnsan gelişm esi, ycteı derecede anne bakım ını gerektirir. İnsan­ lar arasında bayie bir ilişk: yoksunluğu bireyin g elişm esinde çok şid ­ detli etkileri o!abi';r. Birçok yazarlar annesizliğin çocuğun ilerki y ıl­ larda normal o la ıc k gevşem em esine yol açm ası dolay isiyle bundan zarar gördüğünü tartışm ışlardır. Bununla birlikte bunun kanıtı da a n ­ laşm azlık cu^umuı eladır. Ç ocukların za rar görm esinde temel yoksun­ luğu o lu şlu ra n ia ıın ne olouğu konusunda düşünce fa rklılıkla rı vardır. Rene Soitz, bir kim sesizler yurdunda yaşayan bebeklerle hapis­ hanedeki çocuk odasında büyüyen bebekleri karşılaştırdı. K im se siz­ ler yurdunaa fiziKsel bakım ın iyi olm asına rağmen bebeklerin yetiş­ kinlerle sıkı "emus olanakları yoktu. Bununla birlikte hapishanenin çocuk edasın d aki bebeklerin anneleriyle günlük görüşm e saatleri vardı. K im sesizler yuıdundaki bebekler birçok duygusal rah atsızlık­ lar, bunalım ifadelen, gerçek fiziksel bozukluklar ve hatta bazen ölümle sonuçlanan ourum lar gösterm işlerdir. Spitz, bu olum suz ge­ lişm elerin nedeninin anne sevgisinden yoksunluk olduğuna inanm ış­ tır (2).

W illiam G cla ıa rb , etken yaşlarda yoksunluğun ve kurum laşm a­

nın uzun süren d u m su z sonuçlara yol açtığın a inanm ıştır. Kurum- larda yetiştirilen ço cu klarla beslem e evlerinde yetiştirilenleri karşı­ laştırdı. Stanford Bır.et ve W echsler Bellevue zekâ testleri verildi ve aynı zam anda yaşam öyküsü gereçlerine de başvuruldu. Goldfarb, kurumda büyüyen c o c u h c rın entellektüel ve duygusal bakımdan te­ mel eksiklikleri olduğu ve olgunlaşm am ış bir kişilik düzeyinde k al­ dıkları sonucuna vcrm ıştıı. İncelediği çocuklarda kavram biçim len­ mesi bakım ından zayıflık görülmüştür. Şarkıların, ilahilerin ve öykü­ lerin oğrenilm eî inde güçlük çekiyo rlar ve sayı, numara kavram larını anlam akta geç kalıyorlardı. Zam an ve yer kavram larını öğrenmekte güçlük çekiyorlardı. Bu ourum, onların okul tekdüzeliliğine

(3)

uymala-rint g ü ç le şti1 İvgi ou. Günkü bunlarda b a şıb o ş dolaşm ak için güçlü

b'r eğilim vardı. G o ld fa rb 'ın incelediği ç o cu k la r a şırı etkin (Hyperac- t”/e) ve d üzensiz ve g enellikle başa çıkılam ayan çocuklard ı. G enel olarak öfke *ıöuclı gösteriyorlardı. Bu ço cuklard a aynı zam anda ani, sin irli vücut h a ıe k e tie ri ve sık sık yüz ekşitm e görülüyordu. A şkla özdeşleşm eden ya da b cşk a la rın ı sevm eden aşka karşı a ç gözlü bir gereksinim ıçm dc g ü lünüyorlardı (J).

Diğer yandan, ku rum laştırılm ış ve kurum laştırılm am ış ço cukları karşılaştıran bazı yazarlar anne yoksunluğunun tehlikelerinin a b a r­ tılım olduğunu ileri sü rerler (4). Chîfd C a re and the G row th of lo ­ ve ( ) adlı yapıtında anne yoksunluğunun etkilerine d ikkati çeken John Bowlby, daha sonra diğer a ra ştırm acıla rla birlikte şu gözlem ­ de bulunm uştur. «Kurum laşm a deneyim ine sahip ve benzer b içim le r­ deki ilk yıllarda çe şitli yoksulluk ve yoksunluklara uğrayan ç o c u k ­ ların psikopatlık ya da duygusuzluk gibi karakterleri gösterm eleri y a n lıştır... » (6) Kuşkusuz, kurum sallaşm a yaşı, kurumun niteliği ve sayısı b akım cıların karakteri farklılık yaratm aktadır.

Daha önceden bahsedildiği gibi ku ru m sallaştırılm ış çocukların za rar gördüğü temel yoksunluğu oluşturan şeyin ne olduğu konusun­ da da düşünce ayrılığı vardır. Spitz, bunun anne sevgisinin yokluğu olduğuna inanm ıştır; yani G o ld farb 'ın ku ru m sallaştırılm ış süjeler a ra ­ sında yaptığı araştırm ada ileri sürülen sonsuz sevgi gereksinim idir. Bununla birlikte diğer yazarlar, temel sorunun uyarı noksan lığı o ld u ­ ğunu tartışm ışlardır. Ç o cu kla rın çok ve b akım cıların az olduğu du­ rumda, bakım cılar, sorum lulukları altın d aki ço cu klarla kişisel olarak ilgilenm eye ya da onları uyarm aya zam an bulam am aktadırlar. Aynı k o şu lla r aynı zam anda erken kurum sallaşm a durum larında dil öğren­ m e ve gelişm enin yasaklan m asın a da neden olabilir.

Sorun, annelerinden u za k la ştırılıp bir kuruma yerleştirilen bazı ço cu k ların annelerinden ayrı olm ayanlardan daha iyi durum da olma lorında karm aşıklaşm aktadır. Bu, en azından p sikosom atik neden­ lerle g elişm elerinde gerilem e ollan çocuklard a bulunan «yoksunluk cüceliği» ya da «psiko-sosya! cücelik» durum larında kaydedilm iştir. Sonsuz iştah ları vardır ve çok fazla su içerler fakat gerektiği b içim ­ de gelişem ezler. Bununla birlikte çocuk, bir yetim de olsa, evden alın ıp farklı bir çevreye yerleştirildiğinde normal bir biçim de büyür. Eğer evine geri dönerse g elişm esi yine durur. B öyle ço cu kların a n ­ nelerinin ço cu k la rın a düşm anlık duydukları kaydedilm iştir; babaları ise g e n ellikle a lk o lik ya da uzun süre eve uğram ayan kim selerdir (7). Bu durum larda anne varlığının anne yoksunluğundan daha kötü et­ kileri olduğu görülm ektedir.

(4)

Kurum larda yetiştirilen çocuklarda gerilem e başladığı zam an bu koşulun tersine çevrilm esi olanağı var m ıdır? Daha sonraki yılla rd a ­ ki deneyim ler ço cukların gerilem esini önleyebilir mi? Bu durumun değişebileceğini gösteren bir belirti, A. I. Rabin tarafından İsrail Kib- butzlarında büyüyen ço cu k la r üzerinde yapılan bir araştırm ada ortaya çıkm ıştır. Bir Kibbutz, kim sesizler ya da yetim ler yurdundan çok fa rk ­ lı türde bir kurumdur. Çocuk, kendi yaşıtlarıyla brilikte kalm asına rağmen ayrı bir binada hem şire g ö zeticileriyle anne babasını hergün akşam ziyaretlerinde görm eye devam eder. Dokuzuncu bölüm de k ı­ sa ca açıklan an bu sistem , hem anne yoksunluğu, hem de uyarı e k ­ sikliğ in i karşıla r görünüyor. Bununla birlikte, Rabin'e göre bir yaşın ­ daki Kibbutz çocukları, genel g elişm e bakım ından kontrol grubu o la ­ rak seçilip karşılaştırılan lard an daha az olgunlaşm ışlardı.

KİBBUT Ç O C U K LA R I

K ibbutz’da bir anne, çocuğunu ilk altı hafta için em zirir, sonra bu beslenm e a za ltılır ve anne, yarım zam anlı bir iş üzerine alır. Ç o ­ cu klar Evi'nde (Infant's House) genellikle her beş ya da altı çocuğa bakm ak üzere görevlendirilm iş hem şireler vardır. Altı ya da d oku­ zuncu ayda anaokuluna girinceye değin dört ya da altı çocuktan o lu ­ şan bir gruba dört ya da beş yıl onlarla sürekli olarak kalacak bir hem şire atanır. Bu kişi, bir tür vekil annedir. G erçek anne ise ç o c u ­ ğu akşam ları ziyaret etmeye devam eder ve çocuk da ana babasını ziyaret eder. Böyle bir Kibbutz'daki ço cu k la r kurumsa! olarak y e tiş­ tirilm iş olurlar fakat ana baba ile ilişkilerini sınırlandırılm ış olarak sürdürürler.

Rabin, dört yaş grubundaki Kibbutz çocuklarına çeşitli psiko lo ­ jik testler uygulam ıştır : 1 yaşındakiler, 10 yaşındaki çocuklar, 17 yaşındaki ergenler ve 19-20 yaşındaki ordu mensupları. Aynı testler, bir denetim grubu olarak, bir M oshav'dan ortaklaşa fakat komünal olm ayan, aile yapısının değişm ediği bir İsrail yerleşm e birim ine uy­ gulanm ıştır. Her iki topluluk da temel olarak tarım sal bir yapıya s a ­ hipti, üyeleri de köken olarak aynı ülkelerden gelm işlerdi. Aynı de­ ğerleri ve siya sa l tutum ları paylaşm akta ve aşağı yukarı aynı eğitim düzeyinde idiler. Her iki gruba verilen testler, Zihin G elişm e Skalası, Toplum sal O lgunluk S ka lası (Bu ikisi ço cu k lar için); Bir Adam Çiz Testi (Draw-a person test), cüm le tam amlam a, R orschach testi, 4-10 yaşın d akiler için B lacky Resim leri ve Them atic Apperception T e st­ lerini (TAT) kapsam aktaydı.

Kibbutz ve Kibbutz olm ayan çocukların genel gelişm e ve to p ­ lum sal olgunlukları denendiğinde Kibbutz olm ayan çocukların her iki bakım dan da Kibbutz çocukların d an üstün oldukları kanıtlanm ıştır.

(5)

Bu durum. Kibbutz ço cu kların ın çok anneye sahip olm aları, ye tişk in ­ lerle kim liklerinin a za itılışı, a za ltılm ış bir uyarıya giren yetişkin ler ve büyük kardeşlerle sın ırlı ilişkile rle ilgili gerilim ve kaygı yüzünden olabilir. Hernehalde, Kibbutz ve Kibbutz olm ayan ço cu k la r a ra sın d a ­ ki o ran szlık on yaşında ortadan kalkm aktadır. On yaşlarında test edilen Kibbutz ço cukların ın önceki durum un tersine, en azından K ib ­ butz olm ayan ço c u k la r kadar entellektüel bakım dan geliştikleri ve hatta bir d ere ceye kadar onlardan daha iyi oldukları anlaşılm ıştır. T estler yoluyla ölçüldüklerinde benlik g elişim leri ve tüm olgunluğa erişm elerinde daha iyi bir durum da idiler. Fa ka t üst benlikleri daha az gelişm işti. K ard e şle r ara sın d a ki yarışm anın yoğunluğunun az o l­ duğu ve az bir duygusal ka rşıtlık la r g ö sterdikleri dikkati çekm iştir.

R abin'in bulguları, K ib b u tz’da erken kurum sal deneyim in bazı yoksunluklara sahip olduğunu, fakat Kibbutz yaşam ında çocuğun gelişm esi bakım ından yeterli olum lu yönlerin de bulunduğunu öner­ mektedir. (8)

O L G U N L A Ş M A VE G E L İŞ M E

Arnold G esell ve a rka d aşları New Haven de uzun yıllar ç o c u k ­ ların olgunlaşm a sürecini araştırdılar. Bulguları birçok kitap halinde yayın lanm ıştır (’ ). G e se ll ve a rk a d aşları hem fizikse l olgunlaşm a, hem de kişilik g elişm esi hakkında genelleştirm elerde bulundular. G elişm e ve olgunlaşm ayı helezoni bir süreç olarak gördüler. B ir noktada bir ço cu k gelişm elerini sa ğ la m la ştırır ve dünyasına ço k iyi uyarlanm ış görünür. B oylece bazı yeni g elişm eler bu dengeyi alt üst eder ve farklı d a vra n ış örnekleri ortaya koyar. Ö rneğin beş yaşında çocuk, ken d isiyle ve d ünyası ile evde olm ak ister. A ltı yaşında daha ele avuca sığm az, herşeyi isteyen ve atılgan bir durum a gelir. A ltı yaş g e çiş yaşı o larak görülür Süt d işi çıkar, ilk sürekli azı dişi görülür. G e n e llikle artan bir biçim de b u la şıcı h a sta lıklara karşı bir alınganlık vardır. A m erika'da bu, birçok yeni uyarlam aları gerektiren okula baş lam a yaşıdır. S e kizin ci yaşta b eşinci yaştan daha fazla korku vardır. V ahşi hayvanlardan ya da gök gürültüsü, şim şeklerden oluşan kor­ kulu rüyalar görebilir. K aranlıktan ve yatağının altında gizlenen bir adam olduğunu sanarak korkabilir. A nnesinin öleceğinden ko rkab i­ lir. Yed in ci yaşta durgunlaşır. Bu yaşta daha durgun ve kendisine yöneliktir. Daha ço k içine kapalı görünür ve öykü, radyo dinlem eyi, T V izlem eyi sever.

G esell ve a rkad aşları, 9. 10. ve 11. y a şla r hakkında da g enel­ lem elerine devam etm ektedirler. Bu genellem elerin doğruluğunu söy lem ek zordur. Fa ka t bunların büyük ölçüde d a vra n ışsal gözlem e d a ­ yand ırıld ığ ı görülm ektedir. A ncak, bu gözlem ler, orta s ın ıf beyaz Am e

(6)

rikalı ço cu k la r hakkında az çok geçerli o lsa lar bile farklı kültürlerde d eğişik ço cuk yetiştirm e uygulam alarıyla büyütülen ço cu k lar hak­ kında g eçerliklerini koruyacakları o la sılı görünmemektedir. Hatta mo­ tor gelişim aşam aları, kültürel faktö rler nedeniyle biraz çeşitli o la ­ bilir. Böylece. B aline se ço cu kları yerde sürünm e aşam ası yoluyla gitm ezler. Çünkü on lar geleneksel olarak yaşam larının ilk yıllarında anneleri ya da başka kişile r tarafından taşınırlar. Dört ayağı üzerin­ de hayvan gibi sürünm esi onaylanm az. Böylece, o yaştaki Balinese çocukları, Am erikan çocuklarından daha az etkendirler (l0).

O lgunlaşm a temposu, bazı bakım lardan kültürel kalıplar tarafın ­ dan etkilenebilir. Uganda'da bebeklerin gelişm esi, işaret edilm esi gereken bir örnektir. Aynı yaştaki Avrupa bebeklerinin gelişim a ş a ­ m asıyla karşıla ştırıld ıkların d a Uganda ço cukların ın ilk iki yılda g e li­ şim lerinin her yönü anlayış, el ile işleyiş, uyum ve dil gelişm esi d a ­ hil. «erken olgunluk» olarak kaydedilm iştir. Uganda çocukların ın İn­ giliz çocukların dan bir iki ay önce tek başına oturabileceği, aynı b i­ çim de sürüneceği, ayakta duracağı ve yürüyeceği ifade edilm iştir. Burada çeşitli ülkelerdeki çocukların gözlem cilerinin oturma, sürün­ me ve ayakta durm a gibi eylem leri ifade için kullandıkları tanım ya da ö lçü le r bakım ından bir sorun olabilir. Bununla birlikte K am pala" ya yakın bir yerde, 252 Uganda bebeği ve küçük çocuğu üzerinde araştırm a yapan M arcelle Geber, onların bu bakım lardan erken o l­ gunluk gösterm elerine inanm ıştır. Y a za r bu durumu, sıkı anne ç o ­ cuk ilişkisine, istendiği zam an beslenm esine ve sam im i fiziksel iliş ­ kiye bağlar. Geber, çocuğun anne sırtında taşınm ası biçim inin onun başını düzgün tutabilm e yeteneğini güçlendirebileceğini ve bu duru­ mun çocuğun çok küçük yaşlarda yalnız başına oturabileceğini ileri sürer.

Eğer öyleyse bu uyarıcı deneyim in ve yakın anne ilişkisinin ç o ­ cuğun yaşam ının ilk yıllarındaki önem ini gösterir. Buna karşılık ku- rumlarda yetiştirilen ço cu k la r üzerindeki çalışm a la r bunların yoklu­ ğunun ya da azlığının doğurduğu so nuçlları ortaya çıkarm ıştır.

Uganda çocuğunun erken olgunlaşm ası iki yaşında pek az be­ lirgindir. Üç yaşından sonra Uganda çocuğu Avrupa çocuklarından daha az gelişir. Bu düşüş.U g an d a’da sütten kesm e sürenin birden­ bire oluşunun doğurduğu İstıraba ve daha sonra anne ço cuk iliş k i­ sinin azalışın a bağlanır. B aşka bir ço cu k doğduğunda anne, bütün ilgisini ona verir ve b irkaç oyuncağı, oyun araçları olan ve birkaç organize eylem e katılan daha yaşlı çocuğa çok az ilgi gösterir, ilk yıldan sonra o n lar için göreli olarak az bir uyarı kaydedilm iştir. (n)

(7)

Toplum sal çevrenin olgunlaşm a düzeyine etkisinin başka bir açıklam şı, W ayne D ennis'in ku ru m sallaştırılm ış ç o cu k la r üzerindeki araştırm asın dan elde edilm iştir. A raştırm asın ı İran'da üç kurum da ço cu kların d a vra n ışsal g elişm esi üzerine yaptı. Bu kurum ların ik isin ­ de bulunan ço c u k la r yalnız başına oturm a, ayakta durma, yürüme yeteneği dahil birçok bakım lardan oldukça geri idiler Ü çüncü ku­ rumdaki ço cu k lar bu bakım lardan geri değildiler. Dennis, ilk iki ku­ rumda, farklılıkların , ço cu kların beraberlerinde bulunanların onlarla oturm a ve uzanm a durum larında birlikte olm am aları .onların yete­ rince yönetilm em esinden ileri geldiğine inanm aktadır. Böylece ç o ­ cuklar, doğru oturm ak, etrafa bakm ak yeteneğinden yoksundular. Zam anlarının çoğunu sırt üstü yatarak geçiriyorlardı. U zanm ış d u ­ rumda yatm a deneyim inin yoksunluğu, sürünm eyi öğrenm ede b a şa ­ rısızlığ a ve genel olarak hareket edebilm ede g eriliğe yol a ça r ('-),

1. John B. Watson, Behaviorism (New York : W- W. Norton and Co. (1930) p. 82.

2. Ree A. Spitz, «Hospitalism : An Inquiry into the Genesis of Psychiatric Conditions in Early Childhood, «in The Psychoanalytic of the Child, Vol 1. (New York : International Universities Press, 1945), pp. 53-74, See also vol. 2. (1946), pp. 113-17.

3. William Goldfarb, «Psychological Privation in Infancy and Subsequent Achievement, «American Journal of Orthopsychiatry, vol. 51 (1945).

pp. 247-55.

4. örneğin bakınız, Hilda Lewis Deprived Children : The Mersham Ex­ periment, Asocial and Clinical Study (London : Oxford Universitiy Press, 1954).

5. Abridged and edited by Margery Fry (London and Tunbridge : Penguin Books, 1953

6. John Bowlby ve arkadaşları, «The Effects of Mother-Child Separation Follow-Up Study «British Journal of Medical Fsychology, vol, 29 (1956), p. 242.

7. Time, February 7,1969, p. 39 Literatürde anne yoksunluğu konusunda eleştirisel görüş için Bkz. : Leon J. Yarrow, «Maternal Deprivation : Toward an Empirical and Conceptual Re-evaluation», Psychological Bulletin, vol. 58. No. 6 (1961), pp. 459-90.

8. A. I. Rabin, Growing Up in the Kibbutz (New York : Springer Pub­ lishing Co. 1965); aynı zamanda bakınız Melford E. Spiro, With Iho assistance of Audrey G. Spiro, Children of the Kibbutz (Cambridge, Mass. : Harvard University Press, 1958).

9. Başlıca şu üç yapıt belirtilebilir : Arnold Gesell ve Frances L. Ilg, In­ fant and Child in the Culture of Today (New York; Harper And Bros; 1943); idem, The Child From Five to Ten (N»w York : Harper And Bross, 1946); Geleli, Ilg., and louise B. Ames, Youth : The Years from Ten to Sixteen (New York : Harper And Bros, 1956).

10. Margaret Mead and Frances Cooke Mac Gregor, Growth and Culture : A Pho'ographic Analysis (New York : G. P. Putnam's Sons. 1951), PP. 42 ff.

11. Mary D. Salter Ainsworth Infancy in Uganda : Infant Care and The Growth of Love (Baltimore : Johns Hopkins Press, 1967).

Referanslar

Benzer Belgeler

Uluslararası TURAZ Adli Bilimler, Adli Tıp ve Patoloji Kongresinde "Evalution ps-13 MKEK Yapımı 9x19 mm Parabellum Fişekleri Kullanarak Yapılan Atışlardan

Varyans Analizi. 77 Tablo 28 Benlik Saygısı Ortalama Puanları Eğitim Durumu Gruplarına Göre Tek Yönlü Varyans Analizi. 78 Tablo 29 Benlik Saygısı Ortalama Puanları Gelir Durumu

Batıda temel başvuru kitapları arasında olan disertasyon sözlüklerinin Türkçe’de aynı ilkelerle yazılmış olanlarına rastlanılmamaktadır, ancak bazı

Bu çalışmada, birçok ülkede ebeveyn ve çocuk etkileşimini desteklemek için kullanılan Theraplay oyun terapisi yaklaşımının tanıtılması amaçlanmıştır..

‹laçlar› keflfedip onlar› gelifltiren araflt›rmac›-ye- nilikçi (=innovatör) ilaç firmalar›n›n fikri mülki- yet haklar›n› korurken, orjinal ilaç molekülleri-

Ergenlerin özerk benlik, ilişkisel benlik ve özerk- ilişkisel benlik kurgularının annenin çocuk yetiş- tirme biçimine göre (açıklayıcı otoriter, otoriter, izin verici

[r]

(iptidaî insan yoktur. İptidaî araçlar vardır. Fikir, başlangıçın- llk insan iptidaî bir matematik sahibidir, ölçü olarak dirseğini, ayağını, adımını., kullandı,