• Sonuç bulunamadı

Bedri Baykam'ın 81 foto-pentürden oluşan çalışmaları bir Fenerbahçe öyküsü anlatıyor:"fener dünyayı yener" resim sergisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bedri Baykam'ın 81 foto-pentürden oluşan çalışmaları bir Fenerbahçe öyküsü anlatıyor:"fener dünyayı yener" resim sergisi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Bedri Baykam’m 81 foto-pentürden oluşan çalışmaları bir Fenerbahçe öyküsü anlatıyor

T ener

M ETİN HAKYERİ

“Fener Dünyayı Yener” bir

klasik; “yılların eskitemediği” klişesine iyi bir örnek... Fener- bahçelilik aşkının çocukluk yıl­ larından belleklere işlendiği o slogan, Bedri Baykam’ın 9 Ara- lık’taki 1907 D erneği’nin dü­ zenlediği, 81 “ foto p en tü r”den oluşan resim sergisinin adı... Sergi, “41 yıllık Fenerbahçeli-

lik”le yoğrulan iki yıllık bir ça­

lışmanın ürünü...

Bedri Baykam aslında bir ge­ leneği sürdürüyor. Taramalı ko­ nu sergileri bu kez ressamların pek de el atm adığı bir alanla, sporla sürüyor... Her ressam gi­ bi o da kendisini “derinden” et­ kileyen ve yaşamına yön veren bir şeyi gerçekleştiriyor böyle- ce. Ortada ne para kazanm a gü­ düsü, ne bir sipariş... En büyük itici güç Fenerbahçelilik... Bay­ kam, “Kimse benden böyle bir

şeyi istemedi. Bir ressam bir ko­ nuda en fazla beş resim yapar; 81 tane yapmak için bu işin bi­ raz sapığı olmak lazım. Fener­ bahçelilik de böyle bir şey işte”

Dünyayı Yener’ resim sergisi

^7ğ>?Qİ

mm da dileği bu zaten. H er şey iyi hoş am a ya iç sı­ kan, huzur kaçıran televizyon­ lardan yayılan

magazinleştiril-Bedri Baykam'ın sergileri, bu kez ressamların el atmadığı bir alanla, sporla sürüyor.

derken o itici gücün gerekçesi­ ni de açıklamış oluyor.

Sergide yer alan resim ler ön­ ceden tasarlanmış, bir kurgu so­ nucu çıkmam ış ortaya. Fener­ bahçe öyküsü Oğuz-Aykut’tan başlıyor örneğin... A m a Fener­ bahçe’yi Fenerbahçe yapan bü­

tün önemli kişiler, önemli gali­ biyetler, zaferler hepsi yer alı­ yor. .. Ama konuda özel bir ağır­ lık, yoğunluk var... Baykam açıklıyor:

“Galatasaray ağırlıklı yer tu­ tuyor. Bu elde olan bir şey değil. Çünkü en çok Galatasaray’ı

beşlemişiz.” O yüzden de yanlı

bir sergi “Fener Dünyayı Ye­

ner...”

Bedri Baykam bir ilk de ger­ çekleştirmiş... Tıpkı Fenerbah­ çe’nin ilklere imza attığı gibi... GalatasaraylI ressam lar onun açtığı yoldan gelir mi?

Ressa-miş futbol “terörü”?.. Sergi bir anlamda belki de bu dünyadaki düzeyi yükseltecek. Baykam,

“Televizyoncular olayın düzeyi­ ni düşürmeden spor magazin programlan yapabilirler. Ama bundan bir parça futbolcular da sorumlu. Kulüpler bir tutum alabilir mi diye düşünüyoruz, a- ma bakıyoruz en disiplinli görü­ nen Toschak bile bu programla- n n içinde... Ama Oğuz-Aykut gibi bu oyuna gelmeyen futbol­ cular da var. Baliç kazandığı çok büyük paranın hakkını veren bir futbolcu; böyle bir futbolcu­ nun illa dağıtması gerekmediği­ ni kanıtlayan iyi bir örnek.”

Serginin eksikleri yok mu? Çok... En önem lisi tarafların sanki biraz es geçilmesi. Zaten 81 resimde bütün Fenerbahçeyi anlatm ak olanaklı değil. Bu da ressamın hem özrü hem de ge­ rekçesi. Yine de Fenerliler re­ sim ler arasında dolaşırken ta­ kımlarıyla gurur duyacak.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

amacı ortaya koymuştur” dedi. TBMM’de grubu olan siyasal partiler siyasal yasakların kaldı­ rılması için ne önce ne de sonra bir halkoylaması yapılmasının

“ Yunanlıların bizim hakkımızdaki temayülleri nelerdir diye, o zaman be­ ni görevlendirdi Mustafa Kemal Paşa.. Bu gizli

Türkçe oruç ayı deriz Ahmet Vefik Paşa’nın “ Lehçe-i Osmanî” adındaki lügat kitabında oruç kelimesinin aslının “ oruz” olduğu, belki de Farsça “ rûze”

Arsıulusal cihanda teknik politik, eko­ nomik ve sair bütün işler için çıkan fikir­ ler, vesikalar, yapılan fevkalâde fihris- lere, lügatlere rağmen böyle

Fakat ümitsiz aşkı tasvir e- den (Werther) i yazınca o ümit­ siz aşktan lıalâs olan Goethe gi­ bi, Mahmut Yesarî engin sefaleti tasvir eden romanla o

Bir gün konuşulurken Enver Pa­ şa için “ Germanofl!!” demişler, ya­ ni Alman yanlısı, Maliye Nazırı Ca- vit Bey için “ Francöfil” demişler,

Bir ara, Eyüboğlünu gördüm, koşa­ rak, Genel Kurul salonuna giriyordu, durumu anlat­ tım, yoklamaya yetişecekti, «ben sizi ararım» dedi ve hemen salona

Vakit gazetesinde Hakkı Tarık Us arkadaşımız (kendi yazı sile hakkı tarik us) haklı tenkitler yazıyor.. Fakat, insan bu tenkit­ leri okurken, bir garabet