• Sonuç bulunamadı

Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi"

Copied!
17
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

AVRASYA Uluslararası Araştırmalar Dergisi Cilt : 6 Sayı : 14 Sayfa: 55-90 Ekim 2018 Türkiye

Araştırma Makalesi

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’NDE İMAR PLANLAMASI VE BELEDİYELERİN SÜREÇ İÇİNDEKİ YERİ

Dr. Öğr. Üye. Hazal Ilgın BAHÇECİ* Dr. Öğr. Üye. Seçil Gül MEYDAN YILDIZ** ÖZ

Kıbrıs, Doğu Akdeniz Bölgesi’nde yer alan ve üç kıtanın ticaret yollarının birleĢiminden oluĢan bir adadır. Köklü bir tarihe sahip olan adanın kuzeyi 1983 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) olarak ilan edilmiĢtir.

KKTC’de imar planlama süreci Ġngiliz yönetiminden kalan planlama geleneğiyle ve merkezi yönetim eliyle yürütülmektedir. Planlama yetkisinin büyük ölçüde tek elde toplanması ilk bakıĢta, son derece küçük bir ada ülkesinde bütünselliği sağlıyor gibi görünse de, belediyelerin kentsel geliĢme ve büyüme kararlarını yönlendirme sürecinde yer almaması, pek çok olumsuz geliĢmenin ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Tarihsel süreç içinde giderek artan düzensiz yapılaĢma koĢulları ve hızlı nüfus artıĢı kentsel, çevresel ve tarihsel dokunun yaĢatılarak korunması açısından ciddi sorunlara yol açabilmektedir. Kırsal, kentsel, turistik, arkeolojik ya da doğal çevre olarak tanımlanan mekânın yapılaĢma esaslarının, geliĢme yönlerinin ve koruma ilkelerinin belirlenmesinde belediyelerin en etkili aktörlerden biri olarak yer alması, çağdaĢ kentsel yönetim sürecinin olmazsa olmazlarından birisi olup, bunun sağlanabilmesi için merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasında kentsel hizmetlere iliĢkin yetki, görev ve sorumlulukların dengeli bir Ģekilde paylaĢtırılması son derece önemlidir.

Bu çalıĢmanın amacı; KKTC’de imar planlaması sürecinin; belediyelerin ilgili süreçteki rolleri bağlamında değerlendirilerek incelenmesidir. Bu çerçevede ilgili sürecin aĢamaları, bu süreçte yetkili olan kurumlar, yasal dayanaklar ve belediyelerin yetkilerine de değinilmiĢ ve literatür tarama metodu kullanılmıĢtır.

Anahtar Kelimler: Ġmar Planlaması, Yerel Yönetimler, Belediye, KKTC

ZONING AND LAND-USE PLANNING IN TURKISH REPUBLIC OF NORTHERN CYPRUS AND THE ROLE OF MUNICIPALITIES IN THE PROCESS

ABSTRACT

Cyprus is an island in the Eastern Mediterranean Region that is a combination of three continental trade routes. The north of the island, which has a long history, was declared as Turkish Republic of Northern Cyprus (TRNC) in 1983.

The zoning and land-use planning process in the TRNC is carried out with the planning tradition of the British administration by the central government. At first glance, the centralizing of planning authority may seem to provide integrity in a very small island country, but the fact that the municipalities are not involved in the process of directing urban development and growth decisions can lead to many negative developments. Increasing irregular settlement conditions and rapid population growth in the historical process lead to serious problems in terms of protecting urban, environmental and historical structure. It is one of the sine qua non of contemporary urban administration process that municipalities taking part as one of the most effective actors in determining building principles, development aspects and conservation

* Yozgat Bozok Üniversitesi, ĠĠBF, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü, hazali.bahceci@bozok.edu.tr, ORCID NO: 0000-0003-3967-0960

* Yozgat Bozok Üniversitesi, MMF, ġehir ve Bölge Planlama Bölümü, secil.meydan@bozok.edu.tr, ORCID NO: 0000-0001-9869-4159

(2)

Dr. Öğr. Üye. Hazal Ilgın BAHÇECİ - Dr. Öğr. Üye. Seçil Gül MEYDAN YILDIZ

principles of the space defined as rural, urban, tourist, archaeological or natural environment and it is crucial that the authority, duties and responsibilities related to urban services be distributed equally between central and local governments.

The aim of this study is to evaluate and examine the zoning and land-use planning process in TRNC in the context of the role of municipalities in the relevant process. In this context, the steps of the related process, the institutions, legal bases and the authorities of municipalities in this process are also mentioned and the method of literature survey is used.

Keywords: Zoning and Land-use Planning, Local Administrations, Municipality, TRNC Giriş

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 3,355 kilometre karelik yüzölçümüyle, Akdeniz’in Sardunya ile Sicilya adalarından sonraki yüzölçümü 9,282 kilometre kare olan en büyük üçüncü adası Kıbrıs’ın yaklaĢık % 36’lık bir bölümünü kaplamaktadır. Adanın kuzeyinde Türkiye, batısında Suriye yer almaktadır (Kamu Formu, 2018). Köklü bir tarihe sahip olan Kıbrıs, Antik Çağ’dan günümüze kadar birçok uygarlığa ev sahipliği yapmıĢtır. Hititliler, Mısırlılar, Antik Yunanlılar, Roma, Bizans, Lusinyan ile Venediklilerin hâkimiyetine girmiĢ, daha sonra Osmanlı Ġmparatorluğu Dönemi’nde Britanya’ya kiralanmıĢ ve 1925 yılında bir Ġngiliz kolonisi haline gelmiĢtir.

Kıbrıs Cumhuriyeti, 1960 yılında Türkler ve Rumlar tarafından kurulmuĢtur. 1974 BarıĢ Harekâtı sonrası 1975 yılında Kıbrıs Türk Federe Devleti, 1983 yılında ise, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ilan edilmiĢtir. Coğrafi açıdan adanın kuzeyinde Kıbrıslı Türkler, güneyinde Kıbrıslı Rumlar yaĢamaktadır. Ada mekânsal olarak ikiye bölündüğünden yerleĢme alanlarının yönetim sistemi ve planlama süreci bu sosyal ve siyasi değiĢimden etkilenmiĢtir. KKTC’de, 1983 yılından sonra etkin bir imar planlama süreci oluĢturulamamıĢtır. Hızlı nüfus artıĢı ve düzensiz yapılaĢmalar yerleĢim alanlarının çarpık ve sağlıksız Ģekillenmesine yol açmıĢtır.

KKTC’ de demografik sayımlar ve incelemeler Devlet Planlama Örgütü (DPÖ) tarafından yapılmaktadır. DPÖ verilerine göre KKTC’de yıllara oranla nüfus sürekli artıĢ göstermektedir. Toplam nüfusun 2011 yılında 283,281 kiĢi, 2014 yılında 313,626 kiĢi ve 2016 yılına 335,455 kiĢi olduğu görülmektedir. Nüfus yoğunluğu incelendiğinde 2011 yılında birim alana düĢen kiĢi sayısı 87,4 iken 2016 yılında bu değer 103,5’e yükselmiĢtir (Devlet Planlama Örgütü, 2016).

Ġmar planlaması, toplumsal iliĢkiler bütününün mekânsal olarak düzenleniĢi Ģeklinde ifade edilebilecek kentsel planlamanın önemli bir parçası olup bu sürecin, halkın gereksinimlerini karĢılayabilecek özgünlükte gerçekleĢmesi önemlidir. Bu da büyük ölçüde planlamanın yerinden yönetim ilkesiyle gerçekleĢtirilmesine bağlıdır. Yerinden yönetim ya da yerel yönetim geleneğinin temelini oluĢturan düĢünceler; yerel yönetimlerin halka en yakın yönetim birimleri olması dolayısıyla hizmeti halka daha çabuk, hızlı ve kolay sunmaları; bu Ģekilde kırtasiyecilik olarak ifade edilen hizmetlerdeki gecikmelerin önlenmesi, halkın ve dolayısıyla yerel yönetimlerin kendi sorunlarını ve gereksinmelerini merkezdeki görevlilerden daha iyi bilebileceği ve yerel toplulukların üyelerinin kendi sorunlarının çözümüne emek, kafa ve zaman açısından katkıda bulunma fırsatı elde etmeleriyle yerelliğin hem daha demokratik hem daha etkin ve verimli olacağına dair kabullere dayanmaktadır. Bu yüzden baĢta imar planlaması olmak üzere ilgili birime yakın olmayı gerektiren her türlü hizmet ve görevle ilgili olarak

(3)

Dr. Öğr. Üye. Hazal Ilgın BAHÇECİ - Dr. Öğr. Üye. Seçil Gül MEYDAN YILDIZ

veri toplama zorunluluğu bu anlamda yerelleĢmeyi zorunlu kılmaktadır (KeleĢ, 1983: 140). Bu bağlamda imar planlamasının etkin biçimde yapılabilmesi için yerel yönetimlerin önemli aktörlerinden olan belediyelerin bir takım sorumluluklar üstlenmeleri gerektiği kabul edilmektedir.

Fiziksel mekânda yer alan yaĢamsal ve çevresel sorunların çözülerek yaĢam kalitesinin arttırılması yerinden yönetim anlayıĢının temel hedeflerindendir. Ġmar planlamasının ve uygulama sürecinin rasyonel ve etik ilkelere uygun bir Ģekilde gerçekleĢmesi için halka en yakın yönetim birimi olan belediyelerin, merkezi yönetim, sivil toplum örgütleri, meslek odaları ve halk arasında eĢgüdüm ve iĢbirliği kuran bir rol üstlenmesi çok önemlidir. Öyle ki, ülke yönetim sistemi içinde benimsenen imar politikalarının doğrudan ya da dolaylı olarak fiziksel, sosyal ve ekonomik yapıda olumlu değiĢim ve dönüĢümler gerçekleĢtirebilmesi için imar planlaması sürecinde, belediyelere geniĢ yetkiler verilmesi gereklidir. KKTC’de fiziksel, sosyal ve ekonomik kalkınma politikaları Anayasal bir zorunluluk olarak plana bağlanmıĢtır. Ancak bu durum, planlama ilkelerinin ve esaslarının etkin bir belediyecilik anlayıĢıyla gerçekleĢtirildiğinin bir göstergesi değildir. KKTC’nin en temel sorunu yasal düzenlemelerde yer alan planlamanın, uygulamada yer bulamaması ve belediyelerin bu süreçteki etkinliğinin yetersiz olmasıdır.

Bu çalıĢmada, literatür tarama metodu kullanılarak KKTC’deki planlama sürecin aĢamaları, planlamadan sorumlu kurumlar ve belediyelerin imar faaliyetlerine yönelik görevleri açıklanmaktadır. Bu çalıĢmanın temel amacı, uluslararası alanda bir tek Türkiye Cumhuriyeti’nin tanıdığı KKTC’deki, planlama sistemini ve örgütlenme yapısını yasal ve yönetsel düzenlemeler doğrultusunda inceleyerek, belediyelerin süreç içindeki rollerini tespit etmek ve uygulama sürecinde karĢılaĢılan sorunlara yönelik öneriler ortaya koymaktır.

1. KKTC İmar Planlaması Süreci

Bir yerleĢim alanında düzenli, sağlıklı, dengeli ve yaĢanılabilir bir çevre yaratmanın yolu kentleĢme politikaları ile imar uygulamaları arasında denge kurmaktan geçmektedir. Toplumsal hayatın düzenini bozacak, kargaĢa yaratarak düzensizliğe yol açacak mülkiyet kullanımlarını engellemek, aynı zamanda, ekolojik, tarihi ve kültürel değerlerin ve eserlerin korunmasını sağlamak amacıyla imar hukukuna bağlı olarak gerçekleĢtirilen imar planlaması sürecinin akılcı bir Ģekilde planlanması gerekmektedir. Ġmar sözcüğü Arapça kökenli ümran sözcüğünden türetilmiĢtir. Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğü’nde imar etmek; “bayındırlaĢtırmak, bayındır duruma getirmek ve geliĢtirmek”, bayındır (düzen) sözcüğü ise; “geliĢip güzelleĢmesi, hayat Ģartlarının uygun duruma getirilmesi için üzerinde çalıĢılmıĢ olan, bakımlı” Ģeklinde açıklanmaktadır.

“Küçük bir coğrafi alanı kapsamakta olan KKTC’de, merkeziyetçi planlama sistemi, Ġngiliz Yönetimi’nden (1878-1960) kalma planlama geleneği ile devam etmektedir” (ĠĢçioğlu, 2009: 152-153). Tarihsel süreç içinde geliĢerek günümüze ulaĢan söz konusu geleneğin anlaĢılabilmesi için öncelikle, KKTC’de sağlıklı, huzurlu, rahat bir çevre yaratmanın ve tarihsel, mimari, kültürel, toplumsal açıdan önemli olan yapıları ve bölgeleri korumanın temel yöntemlerinden biri olan imar planlaması sürecinin, imar

(4)

Dr. Öğr. Üye. Hazal Ilgın BAHÇECİ - Dr. Öğr. Üye. Seçil Gül MEYDAN YILDIZ

planlamasından sorumlu kurum ve kuruluĢların yetki ve sorumlulukları ile yasal ve yönetsel düzenlemeler bağlamında incelenmesi önemlidir.

1.1. Yetkili Kurumlar ve Yasal Dayanaklar

KKTC 55/89 Sayılı Ġmar Yasası gereğince planlama sürecinde yetkili olan organ Planlama Makamı, bir diğer ifadeyle Şehir Planlama Dairesi’dir. KKTC’ de imar planlaması, disiplinler arası bir bilim ve tasarım süreci olarak kabul edilmekte olup, imar planlaması sürecinde etkili olan geniĢ bir paydaĢ kabulü bulunmaktadır. BaĢta “belediyeler”, “meslek odaları” ve “meslek kuruluĢları” ile “planla getirilecek kurallardan etkilenebilecek gerçek ve tüzel kiĢiler” planlama sürecinde etkili olan paydaĢlardır.

KKTC’de 20 yıllık bir zaman dilimi hedef alınarak yapılan imar planlarının hazırlanmasında merkezi yönetim etkin olmakla birlikte, Ġmar Yasası ve Belediye Yasası gereğince belediyelerin ġehir Planlama Dairesi (ġPD) ile iĢbirliği ve dayanıĢma içerisinde olması beklenmektedir. Bu bağlamda bir merkezi yönetim kuruluĢu olan ġPD, yerel yönetimlerin taleplerini ve beklentilerini hesaba katarak imar faaliyetlerini gerçekleĢtirmektedir (ĠĢçioğlu, 2009: 153).

Plan hiyerarĢisinde en üst kademede Ülke Fiziki Planı (ÜFP) yer almaktadır. ÜFP, ülkesel düzeyde “sektörel hedef ve yatırımlar dikkate alınarak, düzenli geliĢmeyi özendirmek ve denetlemek; nüfus yerleĢtirilmesi ve yoğunlaĢması; sanayi, ticaret, turizm, ulaĢım, altyapı, kamu ve sosyal servisler ve tarım ile ilgili genel politikalar ile özellikli sosyal, kültürel, tarihsel, mimari önemi olan bölgeleri belirlemek” (55/89 Ġmar Yasası, madde 4) amacıyla ġehir Planlama Dairesi tarafından yapılmaktadır. ÜFP öngörülen yatırımların mali programlarını da içermektedir. ÜFP’nin hazırlanmasında ekolojik dengenin, doğal, tarihi ve arkeolojik değerlerin bozulmasını önlemeye ve geliĢtirmeye yönelik gerekli koruma önlemlerinin alınmasına, ayrıca yatırımların dengeli bir Ģekilde yapılmasına dikkat edilmektedir. Ġmar Yasası gereğince ġPD, belediye görüĢleri doğrultusunda geliĢtirdiği imar planlarını ÜFP kararlarına uygun ve uyumlu bir Ģekilde yapmak zorundadır (55/89 Ġmar Yasası, Madde 4).

Planlama Makamı, ÜFP kapsamında Çevre Planları da yapabilmektedir. Çevre Planı: “tarihi, mimari, turistik, tarımsal, konut, ticaret, endüstri, ulaĢım, kültürel ve doğal kaynaklar bakımından önemi olan ve bunlardan bir veya birkaçını içeren” korunması gerekli bölgeler için hazırlanan planlardır. ġPD, Ülke Fiziki Planı’nın “genel ilke, amaç ve hedeflerine uygun olarak, her büyüklükteki yerleĢme birimi için, ilgili yerleĢme biriminin belediyesinin programını, gereksinimlerini ve beklentilerini de dikkate alarak ve sorunların önceliklerini göz önünde bulundurarak” (TEPAV, 2012) imar planı gerçekleĢtirmekle yükümlüdür.

KKTC’de her vatandaĢ, miras ile mülkiyet haklarına sahiptir. Ancak, “kamu yararı” amacı ve yasayla bu haklar sınırlanabilmektedir. Mülkiyet hakkında “kamu güvenliği, genel sağlık, genel ahlak, kent ve ülke planlaması veya herhangi bir malvarlığının kamu yararı için geliĢtirilmesi ve faydalı kılınması veya baĢkalarının haklarının korunması için kesin olarak gerekli kısıntı veya sınırlamalar” yasayla konabilmektedir (Md. 36). KKTC Anayasası’nın 37. maddesinde “toprağın verimli olarak iĢletilmesini gerçekleĢtirmek ve topraksız olan veya yeterli toprağı bulunmayan çiftçiye toprak sağlamak amaçlarıyla” ilgili önlemlerin alınması gerektiği belirtilmektedir. Ġmar

(5)

Dr. Öğr. Üye. Hazal Ilgın BAHÇECİ - Dr. Öğr. Üye. Seçil Gül MEYDAN YILDIZ

planlamasının uygulama sürecinde etkili olan “Kıyıların Korunması” (Md. 38), “Tarih, Kültür ve Doğa Varlıklarının Korunması” (Md. 39) ve “Çevrenin Korunması” (Md. 40 ) konuları anayasada yer alan ilkelerdir. Anayasa’nın 38. maddesi kapsamında “kıyı alanları devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kamu yararı söz konusu olduğu durumlarda kullanılabilmektedir. Belediye sınırları dıĢındaki kıyıların 100 metrelik Ģeridi içinde kalan bölgede, sadece devlete ait olan ve kamu yararı sunan tesisler” yer alabilmektedir. Ayrıca, bu yapıların, kıyıların özgünlüğünü ve güzelliğini zedeleyecek nitelikte olmaması gereklidir. Anayasa’nın 39. maddesinde tarihsel ve kültürel değeri olan eserin, anıtların ve doğa varlıklarının muhafazasını sağlama yetkisi devlete verilmiĢtir. Bu amaçla korumayı özendirici, destekleyici ve düzenleyici önlemler alınmaktadır. Özel mülkiyete konu olan alanlarda mülkiyet hakkına sahip kiĢilere/kurumlara getirilecek sınırlamalar veya yardımlar yasa ile düzenlenmektedir. Anayasa kapsamında “yıkılan veya herhangi bir Ģekilde yok olan veya tahribata uğrayan tarihi yapıların yerine baĢka bir yapı inĢa edilmesi” (Md. 39) yasaklanmıĢtır. ĠnĢa yapılmasını gerektiren durumlarda özgün haline uygun olarak restorasyon projelerinin yapılması sağlanabilmektedir. Tarih öncesi devirlere ve “yakın geçmiĢten günümüze kadar gelen taĢınır ve taĢınmaz eski eserler ile doğa varlıklarının korunup yaĢatılması” için yapılması gerekli olan ilkeler ve bunların uygulama yöntemleri “Eski Eserler Kanunu” kapsamında düzenlenmekte olup bu yasa kapsamında belirlenen koruma ilkeleri imar uygulamalarına aktarılmaktadır. Anayasanın 40. maddesi kapsamında “herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaĢama hakkına sahiptir. Gerçek veya tüzel kiĢiler, hiçbir amaçla, insan sağlığını bozacak veya deniz varlıklarını tehlikeye düĢürecek nitelikteki sıvı, gaz ve katı maddeleri denizlere, barajlara, göllere veya derelere akıtamaz veya dökemez. Çevreyi geliĢtirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin, gerçek ve tüzel kiĢilerin ödevidir” Ģeklinde belirlenmiĢ olan sağlıklı bir çevrede yaĢama hakkı imar planlamasının anayasal dayanaklarındandır.

Sağlıksız kentleĢmeyi engellemek, yapılaĢma faaliyetlerini daha düzenli kılabilmek ve kentsel geliĢme sürecini yönlendirebilmek hedefiyle belediyelerin yerine getirmeleri gereken imar uygulamaları ve bunlara yönelik yetkiler ve görevler KKTC imar planlaması sürecinin önemli bir parçasıdır. Bu süreçte “Ġmar Yasası” ile “Yollar ve Binalar Düzenleme Yasası” kapsamında belediyelere verilen görevlerin uygulanması ve denetlenmesi süreci belde yerel halkı tarafından gerçekleĢtirilmektedir. Sağlık koĢullarına uygun teknik altyapı yapılması ile toplanma/tören alanlarının, cadde ve sokakların, spor ve sosyal tesislerin, yeĢil alanların, mesire alanlarının Ġmar Yasası’na uygun olarak düzenlenmesi, geniĢletmesi, aydınlatılması ve/veya ağaçlandırılması belediye görevleri arasında yer almaktadır. Sosyal konut yapımı ve süreci de belediyeye aittir. Bu kapsamda gelir gruplarının dağılımı ve gereksinimleri baz alınarak oluĢturulacak projelere arsa ve arazi temini ile kamulaĢtırma iĢlemleri etkin ve verimli bir Ģekilde gerçekleĢtirilmesi gereklidir.

Planlama Makamı “bir bölgeye ait bir imar planı olup olmadığına veya hazırlanmakta olduğuna bakılmaksızın, uygun ve gerekli gördüğü” (ġPD, 47/1998) durumda Ġmar Yasası hükümlerince çıkarılacak bir emirname ile kültürel, tarihsel ve çevresel değere sahip bölgeyi “Koruma Alanı” olarak ilan edebilmektedir. ġPD,

(6)

Dr. Öğr. Üye. Hazal Ilgın BAHÇECİ - Dr. Öğr. Üye. Seçil Gül MEYDAN YILDIZ

emirnamenin hazırlanmasında, “Eski Eserler ve Müzeler Dairesi” ile “Anıtlar Yüksek Kurulu” eĢgüdüm halinde çalıĢmaktadır.

1.2. İmar Planlamasının Onay ve Uygulama Süreci

YerleĢim alanlarındaki imar planlaması ve uygulama süreci 55/1989 sayılı Ġmar Yasası’nda düzenlenmiĢtir. ġPD’nin plan hazırlanmadan önce, ilgili belediye ile eĢgüdüm ve iĢbirliği içinde çalıĢması gerekmektedir. Bu çerçevede imar planı yapılacak olan yerleĢim alanının mekânsal, ekonomik, çevresel ve demografik özelliklerini belirleyen teknik analizler gerçekleĢtirilmektedir. Bu sürecin bir diğer önemli noktası, belediyelerin, yerel gazete aracılığıyla, kentli bireylerin yaĢadığı mekâna iliĢkin sorunlarını ve imar faaliyetlerine yönelik beklentilerini toplamakla yükümlü olmasıdır. Böylelikle altı hafta içerisinde, halkın beklentileri doğrultusunda oluĢan görüĢler, belediyece değerlendirilerek planlama birimine iletilmektedir.

“GeliĢme olarak tanımlanan her türlü faaliyet, ġPD’nin onayına bağlıdır. Bir taĢınmaz mal üzerinde veya altında veya içinde yer alan yapı ve inĢaat, mühendislik, madencilik, tarım faaliyetleri veya üzerindeki binada yapılan herhangi bir nitelik ve kullanım değiĢikliği, yıkım, geliĢme olarak kabul edilir. Planlama onayı ġPD tarafından verilir. ġPD belirli geliĢmeler için genel imar emri ile planlama onayı verebilir” (TEPAV, 2012: 6).

Ġmar Yasası’na göre KKTC’de yapılan ve yapılacak olan imar planlarının temel amaçları Ģunlardır(Madde 8/1):

 “Sağlık, huzur, rahatlık, sosyal refah sağlayacak Ģekilde yaĢanabilir bir çevre yaratmak ve bunun için geliĢmeleri denetlemek ve yönlendirmek,

 Belirli amaç ve kullanımlar için bölgeler ayırmak,

 Sosyal, kültürel, tarihi, mimari önemi ve özelliği olan yapı ve bölgeleri korumak,

 GeliĢmelerin aĢama ve sınırını belirlemek”

Planlama onayı ġPD tarafından verilmektedir. Ancak, “kapsamı ve sonuçları açısından geniĢ bir bölgeyi veya nüfusu” etkileyebilecek geliĢmeler söz konusu olduğunda, belediyelerin görüĢü alınmaktadır (55/89 Ġmar Yasası, Md. 18). “Herhangi bir taĢınmaz malın planlama onayı almadan veya planlama onayında öngörülen koĢullara uyulmadan geliĢtirilmesi halinde ġPD yaptırım bildirimi düzenlemekte; bildirimde belirtilenleri yerine getirmeyen taĢınmaz sahibi suç iĢlemiĢ sayılmakta” (TEPAV, 2012: 6) ve Yasa’nın öngördüğü cezai iĢlemler baĢlatılabilmektedir.

Planlama Makamı planların hazırlanması veya değiĢikliklerin yapılması sırasında, “ilgili Belediyeler, Odalar, Meslek KuruluĢları ve planla getirilecek kurallardan etkilenebilecek gerçek ve tüzel kiĢilerin görüĢ ve önerilerini sunmaları ve bildirmeleri” (TEPAV, 2012: 6) için gerekli önlemleri almak zorundadır. Plan tasarısı veya değiĢiklik önerisi ilgili kurumlara ve kuruluĢlara gönderilerek 42 gün askıda kalması sağlanmaktadır. Süre bitiminde, Planlama Makamı’na ulaĢan öneriler ve görüĢler değerlendirilerek plan taslak hali veya değiĢiklik önerisi “Birleşik Kurul”un onayına sunulmaktadır. BirleĢik Kurul, planın yapıldığı alanındaki belediye veya belediyeler ile yerleĢme biriminin bağlı bulunduğu Kaymakamlık temsilcilerinden oluĢmaktadır. BirleĢik Kurul’da Planlama Makamı da temsil edilmektedir.

(7)

Dr. Öğr. Üye. Hazal Ilgın BAHÇECİ - Dr. Öğr. Üye. Seçil Gül MEYDAN YILDIZ

İmar Emri, Ġmar Yasası’nın 19. maddesi kapsamında çıkarılan emirnameleri ifade etmektedir. Planlama aracı olarak ilan edilen “emirnameler” plan hiyerarĢisi içerisinde bulunmamaktadır (ĠĢçioğlu, 2009: 155). “Ġmar planının olmadığı veya hazırlanmakta olduğu, ancak, geliĢmenin yaygın ve hızlı olduğu yerleĢim alanlarında, imar planı onaylanmadan önce veya imar planı olmadığına bakılmaksızın Ön İmar Sınırları” çizilebilmektedir (Ġmar Yasası, 55/89). “Ön Ġmar Sınırı” içerisinde, Ġmar Yasası esasları gereğince çıkarılan emirnamede belirtilen geliĢmelerden baĢka geliĢme kararı alınamamaktadır. Ön Ġmar Sınırı kapsamında acil çözülmesi gereken sorunlu alanlar bulunması durumunda ise bu bölgelerde geliĢmeyi denetlemek, yönlendirmek amacıyla planlar hazırlanabilmektedir. Planlama Makamı, “Ġmar Yasası altında yayımlanacak bir emirname ile emirnamede belirtilen belirli geliĢmeler için planlama onayı” (ġPD, 2018) verebilmektedir. Bu emirnameler “bir bölgedeki tüm taĢınmaz malların geliĢtirilmesinde uygulanabilecek Genel İmar Emri veya belirli alanlarda, emirnamede belirtilecek, belirli taĢınmaz mallar veya o alandaki tüm taĢınmaz malların geliĢtirilmesinde uygulanabilecek Özel İmar Emri” olabilmektedir (Ġmar Yasası, 55/89).

Emirname kararları her ne kadar kamu yararı sağlamak amacıyla, özellikle ivedilik taĢıyan sorunları çözmeye yönelik kararlar olsa da emirnamelerle gerçekleĢen kentsel yapılaĢma koĢulları parçacıl uygulamalara yol açmaktadır. Dolayısıyla, emirnamelere gerek kalmayacak bir imar planlaması sürecinin, yeterli teknik personel ve Coğrafi Bilgi Sistemleri aracılığıyla, hızlı ve etkin bir düzen içerisinde gerçekleĢtirilmesi gereklidir.

2018 yılı itibariyle onaylı planlar Ülke Fiziki Planı ve bu plan kararları doğrultusunda alınan bölgesel stratejik kararlar ile “LefkoĢa Ġmar Planı”, “Girne Koruma Çevre Planı”, “Girne-Çatalköy Ġmar Planı” ve “Alagadi Çevre Koruma Planı”dır (KKTC, ġehir Planlama Dairesi, http://spd.gov.ct.tr/).

Ülke Fiziki Planı: 2010 yılında Avrupa Birliği Proje Destek Ofisinin desteğiyle olgunlaĢtırılan ve ġehir Planlama Dairesince hazırlanan ÜFP, Bakanlar Kurulu’nun onayıyla 2015 yılında Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiĢtir. Temel amacı: “toplam geliri yükseltilmesini ve bölgeler arasında adil dağılımı destekleyerek, toplumsal refahın geliĢtirilmesini; doğal ve kültürel mirası koruyarak, yaĢam, çevre ve mekân kalitesinin artırılmasını sağlamak” Ģeklinde belirlenmiĢtir. ÜFP’nin temel hedefi, sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleĢtirilmesidir. KKTC’de sürdürülebilir bir kalkınmanın sağlanabilmesi için, mekânsal etkisi olan tüm stratejiler, plan ve programlar oluĢturulmuĢtur. Bunlar “1) Sürdürülebilir bir ekonomik geliĢme sağlamak amacı ile KKTC’nin, bölgelerinin ve insanların ekonomik potansiyelini kullanmak, 2) Sürdürülebilir bir sosyal ve kültürel yaĢamı sağlamak amacı ile toplumun tüm kesimlerinin sosyal ve kültürel ihtiyaçlarının karĢılamak ve yaĢam kalitesini geliĢtirmek, 3) Sürdürülebilir bir çevre sağlamak amacı ile sınırlı doğal kaynakları, biyolojik çeĢitliliği, tarihi ve kültürel mirası korumak, kirlilikleri risk ve tehlikeleri önlemek, 4) Sürdürülebilir bir mekânsal geliĢmeyi sağlamak amacı ile insanların yaĢamak, çalıĢmak, yatırım ve ziyaret yapmak için sağlıklı, güvenli, iĢlevsel, özgün, estetik, ekonomik, adil, temiz ve yüksek yaĢam standartlarına sahip cazip yaĢam alanlar oluĢturmak” hedefleri altında detaylandırılarak belirlenmiĢtir.

Lefkoşa İmar Planı: BaĢkentte ilk plan 2001 yılında yapılmıĢtır. Bu planı takiben 2005, 2009 ve 2012 yıllarında plan değiĢiklikleri yapılarak planın güncel hali 4 Haziran

(8)

Dr. Öğr. Üye. Hazal Ilgın BAHÇECİ - Dr. Öğr. Üye. Seçil Gül MEYDAN YILDIZ

2012 tarihinde BirleĢik Kurul tarafından onaylanmıĢtır. Planın amacı: “…tarihi, kültürel ve doğal değerlerine sahip çıkılan, tüm geleneksel özgün özellikleri korunan, kimliği ile sosyal ve kültür alanları, uluslararası ve iki halklı yapısı ile ülkesel ve bölgesel fırsatları ve mukayeseli avantajlarını iyi kullanarak, uluslararası faaliyetlerde payı olan, yönetsel, kültürel ve eğitim alanlarında rol üstlenen” bir kent yaratmak olarak belirlenmiĢtir. Ġmar planında kentsel koruma alanları, doku bütünlüğü olan alanlar ve eski yerleĢim mekânları; tarihsel, kültürel ve mimari değerler açısından koruma odaklı politikalarla düzenlenmesine rağmen (Meydan Yıldız, 2018), teknik alt yapı, ulaĢım gibi sorunların devam ettiği LefkoĢa’nın imar planlaması sürecinin bütünleĢik planlama ilkelerinden uzak gerçekleĢtiği ifade edilmelidir (Zafersoy ve Batırbaygil, 2014). Bu çerçevede analiz aĢamasında çevre kirliliği, iklim değiĢikliği, kuraklık ve konut açığı gibi sorunların detaylı olarak ele alındığı ancak; plan kararlarında ve fiziksel tasarım sürecinde ilgili konuların yeterli düzeyde tasarım sürecine aktarılamadığı ve mevcut yapılaĢma koĢullarını korumayı amaçlayan bir planlama sürecinin gerçekleĢtirildiği görülmektedir (LefkoĢa Ġmar Planı, 2012).

Girne Koruma Çevre Planı: “ġehir Planlama Dairesi”, “Girne Belediyesi” ve “Eski Eserler ve Müzeler Dairesi” iĢbirliğinde hazırlanmıĢ bir çevre planıdır. Girne kentinin turizme katkısının ve kentin tarih ve kültürel değerlerinin korunabilmesi amacıyla koruma amaçlı bir çevre planı hazırlanarak, bu bölgedeki geliĢmeler için uygulanacak genel politikalar ile ilkeler ve kararlar düzenlenmiĢtir (KKTC, ġehir Planlama Dairesi, http://spd.gov.ct.tr/). .

Girne–Çatalköy İmar Planı: BirleĢik Kurul tarafından 19 Ocak 2018 tarihinde onaylanan plan, 16 ġubat 2018 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiĢtir. Girne II. Bölge Kapsamlı Emirnamesi 30 Ocak 2007 tarihinde yürürlüğe konmuĢtur. Emirnameler düzensiz kentleĢme ve yapılaĢmayı engellemeye yönelik düzenlemelerdir, ancak “planlama aracı olan emirnameler plan hiyerarĢisi içerisinde yer almadığından” farklı sorunlara yol açabilmektedir (ĠĢçioğlu, 2009: 155; Girne- Çatalköy Ġmar Planı, http://spd.gov.ct.tr/Portals/). Emirnamelerin geçici yapılaĢma koĢullarını belirleyen ve ön imar uygulaması sağlayan uygulamalar (ĠĢçioğlu, 2009: 156) olması nedeniyle ġPD hızlı nüfus artıĢı ve kentsel yapılaĢma süreci yaĢayan bölgede imar planı hazırlamıĢtır. Girne–Çatalköy Ġmar Planı’nın amacı, “kültürel ve turizm değerleri ile karakterini koruyarak zenginleĢen, düzenli geliĢmenin ve mekânlar arası eriĢilebilirliğin yüksek olduğu, sahillerin toplumun kullanımına açıldığı, özgün, sürdürülebilir bir yaĢam alanı” olarak belirlenmiĢtir. Planlama alanı bütününde genel olarak koruma kullanma dengesinin sağlandığı, sürdürülebilir kalkınmayı destekleyen, ekolojik dengeyi bozacak olası etkileri gideren, yaĢanan hızlı ve kontrolsüz kentleĢmenin yarattığı parçacı geliĢmeyi ve sektörel sorunları ortadan kaldıran ve ekonomik geliĢmeleri yönlendirecek arazi kullanım kararlarını belirleyen politikalar bulunmaktadır. Bu Plan’ın yürürlüğe girmesi ile “1993 Girne Beyaz Bölge Emirnamesi ve 2007 Girne II. Bölge Kapsamlı Emirnamesi’nin Girne ve Çatalköy Belediye hudutları içerisine giren kısımları” yürürlükten kalkmıĢtır.

Alagadi Çevre Koruma Planı: Alagadi Bölgesi, nesli tükenmekte olup koruma altına alınan yeĢil kaplumbağaların (Chelonıa Mydas) ve carretta carettaların yumurtlama alanı olması, bunun yanı sıra özellikli kıyıları, bitki örtüsü, doğal güzellikleri ve tarihi sebebiyle 1999 yılında Çevre Planı yapılmıĢtır. Alagadi Özel Çevre Koruma

(9)

Dr. Öğr. Üye. Hazal Ilgın BAHÇECİ - Dr. Öğr. Üye. Seçil Gül MEYDAN YILDIZ

Bölgesi Çevre Planı Anayasa’nın 40. maddesi Çevrenin Korunması, 38. maddesi Kıyıların Korunması, 39. maddesi Tarih, Kültür ve Doğal Varlıkların Korunması ilkelerini sağlamak için yerel, ülkesel ve uluslararası öneme sahip olan Alagadi Özel Çevre Koruma Bölgesi’ndeki ekolojik dengenin korunması amacıyla yapılmıĢtır. Doğal yaĢam alanlarının sürdürülebilirliğini temel alan bir koruma anlayıĢıyla planlama süreci gerçekleĢtirilmiĢtir.

2. KKTC’de Belediyeler

KKTC Anayasası’nın 119. maddesi uyarınca “bölge, belediye veya köy ve mahalle halkının yerel ortak gereksinmelerini karĢılamak üzere kuruluĢ ilkeleri yasa ile belirtilen ve karar organları seçimle oluĢturulan kamu tüzel kiĢileri” Ģeklinde tanımlanan yerel yönetimlerin “kuruluĢ ve görevleri ile yetkileri, yerinden yönetim ilkesine uygun olarak yasa ile düzenlenir” ve “organlarının seçimleri 68. maddedeki ilkelere uygun olarak dört yılda bir yapılır”.

KKTC’de yerel yönetimlerin sorumluluğundaki hizmetler belediyeler vasıtasıyla, belediye olmayan yerleĢim birimlerinde ise muhtarlıklar vasıtasıyla yürütülmektedir (Devlet Planlama Örgütü, 2016: 1). 2008 yılında çıkarılan 14/2008 Sayılı Belediyeler (Değ) Yasası’yla kaymakamlıklara bağlı köyler belediyelere bağlanmıĢ olup son durumda belediyeler, yerel yönetimlerin en önemli aktörü konumundadır.

2.1. Belediyelerin Genel Görünümü

KKTC’de mülki açıdan “LefkoĢa, Gazimağusa, Girne, Güzelyurt, Ġskele ve Lefke” olmak üzere 6 ilçe; bu 6 ilçe merkezi de dâhil olmak üzere toplam 28 belediye bulunmaktadır. Yasaya göre “nüfusu 5000 ve üzerindekiler ile ilçe merkezi olan belediyeler kent belediyesi olarak adlandırılmakta olup kent belediyeleri ile diğer belediyeler arasında bazı görev ve yetki farklılıkları” bulunmaktadır (TEPAV, 2012: 8). Belediyelerin kuruluĢ, görev, yetki ve sorumlulukları “51/1995 sayılı Belediye Yasası” ile düzenlenmiĢtir. Buna göre, nüfusu 5001 veya daha fazla olan yerleĢim birimlerinde belediye kurulmasının zorunlu olduğu ifade edilmiĢ; “bir veya birkaç köyden oluĢan bir yerleĢim biriminde belediye kurulabilmesi için ise nüfusun, son genel nüfus sayımına göre, 2000'den fazla olması ve yeni belde merkezinin diğer belde merkezlerine en az 5000 metre uzaklıkta bulunması” koĢulu getirilmiĢtir.

Yasanın 15. maddesine göre belediye görevlerinde genel kural “beldenin geliĢmesi ve belde halkının esenlik, refah ve mutluluğu konusunda ortak yerel gereksinimlerin çağdaĢ bir anlayıĢ ve demokratik bir tutum ile ete alınıp karĢılanması” olarak belirtilmiĢtir. Bu çerçevede 16-23. maddeler ile belediyelerin görevleri;

 “Belediyelerin sağlık ve sosyal yardımla ilgili görevleri,

 Belediyelerin imara iliĢkin görevleri,

 Belediyelerin ekonomi ve çalıĢma yaĢamına iliĢkin görevleri,

 Belediyelerin esenlik ve güvenlikle ilgili görevleri,

 Belediyelerin eğitim, kültür ve turizme iliĢkin görevleri,

 Belediyelerin tarıma iliĢkin görevleri,

 Belediyelerin ulaĢıma iliĢkin görevleri,

(10)

Dr. Öğr. Üye. Hazal Ilgın BAHÇECİ - Dr. Öğr. Üye. Seçil Gül MEYDAN YILDIZ

Ģeklinde ortaya konmuĢtur.

Belediyenin organları belediye baĢkanı ve belediye meclisidir (Md. 36). Belediye baĢkanı, “belediye meclisinin de baĢkanı olarak belediyenin yürütme organı ve belediye tüzel kiĢiliğinin temsilcisidir” (Md. 52), bölge halkı tarafından doğrudan seçilir (Md. 52). Belediye meclisi ise belediyenin genel karar organıdır (Md. 37), bölge halkı tarafından dört yıllığına seçilir ve üye sayısı bölgenin nüfusuna göre belirlenir (Md. 38). Belediye meclisi her ay en az bir kez toplanır ve bu toplantılar halka açıktır. Belediye meclisi, “belediye ile ilgili her türlü konu ile yerel sorunları incelemek” için isteğe bağlı olmak üzere komisyonlar kurabilir (Md. 47/1). Belediye meclisinin, bütçe ile çalıĢma plan ve programlarını yapmak, aylık hesapları, yıllık kesin hesabı, imar ve uygulama programlarını, plan ve projeleri kabul etmek, borçlanmak, imtiyaz vermek, taĢınmaz alımına ve satımına karar vermek gibi görev, yetki ve sorumlulukları bulunmaktadır (Md. 48).

Belediye baĢkanının emrinde belediye suçlarının iĢlenmemesi adına önlemler almak ve iĢlenen belediye suçlarının takibini yapmakla yükümlü üniformalı belediye kolluğu bulunmaktadır (Md. 69 ve 71). Bunun yanı sıra “belediye baĢkanının, faaliyetlerinin yetersizliği nedeniyle veya gensoru önergesiyle düĢürülmesi ya da halk giriĢimi ile geri çağırılması gibi düzenlemeler mevcut değildir” (TEPAV, 2012: 12).

KKTC’de belediyeler toplumsal geliĢmiĢlik düzeyleri ve yapıları fark etmeksizin esas olarak üç tür mali kaynağa sahiptir. Bunlardan ilki, “yerel kaynaklardan elde edilen öz gelirler olup bunlar; belediye yönetimlerine tahsil etme yetkisi tanınmıĢ vergiler, harçlar, katılım payları, ücretler ve belediyelere ait taĢınmazların satılması ve kiralanması yoluyla elde ettiği gelirler ile iĢletme karlarıdır. Ġkincisi transfer niteliği taĢıyan gelirler olup bu kaynak, merkezi yönetim gelirlerinden elde edilen katkı payı, yardım ve borçlanmalardan oluĢmaktadır. Üçüncü gelir kaynağı ise belediyelerin bankacılık sektörü ile mali piyasadan sağladığı kredilerdir. KKTC belediyelerinin gelir kaynakları ayni Ģekilde oluĢmaktadır. Son yıllarda bu kaynaklara bazı belediyelerin aldığı yabancı ülke ve uluslararası yardımlar da (Avrupa Birliği yardımları) eklenmiĢtir” (Devlet Planlama Örgütü, 2016: 1).

Devlet bütçesinde öngörülen yerel gelirlerden belediyelere ayrılan pay 2015 yılında Yasa’da gerçekleĢtirilen değiĢiklikle birlikte 2016 mali yılından itibaren %8.5’ten %9.25’e yükseltilmiĢtir (Md. 108/1). Bu payın % 9’luk kısmı belediyelere nüfusları oranında bölüĢtürülürken % 0.25’lik kısmı da 2008 yılında belediyelere bağlanan köylerin bağlandıkları tarihteki nüfusu ile son nüfus sayımında nüfusları 6000’in altında olan belediye nüfuslarının toplamı üzerinden her belediyeye nüfusları oranında bölüĢtürülmektedir (Md. 108/2). Belediyelerin “devlet bütçesinden aldıkları %9’luk katkının 1/6’sının tamamını kendi bütçelerinde gösterildiği Ģekilde altyapı yatırımları için kullanmaları” Ģartı bulunmaktadır (Md. 108/4). “Belediyelerin metro, kanalizasyon, salhane, sosyal konut, yol ve su Ģebekeleri ile çöp imha veya ayrıĢtırma tesislerinin kurulması, yenilenmesi, geliĢtirilmesi gibi projeleri devlet tarafından ayrıca desteklenir ve bu amaç için gerekli ödenekler devlet bütçesine konur. Bu kapsamda Nüfusu 6000 veya 6000’den az olan belediyelerin projeleri öncelikle değerlendirilir” (Md. 108/5).

(11)

Dr. Öğr. Üye. Hazal Ilgın BAHÇECİ - Dr. Öğr. Üye. Seçil Gül MEYDAN YILDIZ

Merkezi yönetimin belediyelere bırakılan hizmetler ve yükümlülükler açısından belediyelere iliĢkin görev ve sorumlulukları 129. maddede düzenlenmiĢtir. Bunlar; kaynak sağlamak, bilgi ve hizmet katkısında bulunmak; merkezi idarenin tüm kurumlarıyla belediyelerin iĢbirliği ile yardımlaĢmasını sağlamak; hizmetin standartlarını belirlemek ve uygulamalarını izlemektir. Belediyeler ve merkezi yönetim arasındaki iliĢkilerdeki esaslar ise Madde 130’da düzenlenmiĢtir. Buna göre, belediyeler karĢılıklı anlaĢma ile bazı görevlerini kaymakamlıklar veya kamu kurumlarına yaptırabilirler. Belediyelerin yasa ile verilen görevlerini yerine getirmeme durumunda Bakanlık sadece uyarıda bulunabilir, yaptırıma dayalı herhangi bir yetkisi söz konusu değildir(Sin, 2016: 18).

KKTC’de belediyeler arası eĢgüdüm 1983 yılında dernek statüsünde kurularak 1996 yılında yasayla kamu tüzel kiĢiliğine sahip bir birlik haline gelen Kıbrıs Türk Belediyeler Birliği aracılığıyla sağlanmaktadır. Belediyelerin tamamı Birlik’in doğal üyesi olup Birlik’in görevleri Kıbrıs Türk Belediyeler Birliği Yasası’nın 6. Maddesinde ortaya konmuĢtur. Buna göre Birlik, “belediyeler ile merkezi hükümet arasında iletiĢimi sağlamak, yerel yönetim mevzuatının oluĢturulmasına katkı yapmak, belediyelerin kardeĢ kent iliĢkilerini geliĢtirmek, diğer kurumlarla iĢbirliği içinde bütçe ve muhasebe alanı baĢta olmak üzere belediye personeli için eğitimler düzenlemek, özellikle hukukçusu olmayan belediyelere danıĢmanlık yapmak, ortak projeler geliĢtirmek, Avrupa Konseyi, Yerel ve Bölgeler Komitesinde belediyeleri temsil etmek, döner sermaye kanalıyla, belediyelerin ortak ihtiyaç malzemeleri ve makinelerini temin etmek gibi alanlarda faaliyetlerini sürdürmektedir” (TEPAV, 2012: 17).

Belediyeler arasında eĢgüdüm sağlamak için oluĢturulan bir diğer kurum Belediyeler Danışma Kurulu’dur. Bu kurul, Belediye Yasası’nın daha iyi uygulanmasının sağlanması ve ülkedeki belediye hizmetlerinin geliĢtirilmesi amacıyla kurulmuĢtur. Kurulun baĢkanı ĠçiĢleri Bakanı, üyeleri ise, Belediyeler Birliği Yönetim Kurulu üyeleri ile Bakan’ın uygun göreceği diğer bakanlıkların temsilcileridir. Kurul, Bakan’ın çağrısı ile her yıl en az bir kez toplanır ve kurulda alınan kararlar Bakanlar Kurulu’nun değerlendirmesine sunulur (Md. 141).

2.2. Belediyelerin İmar Planlamasına İlişkin Yetkileri

KKTC hem coğrafik hem demografik açıdan küçük bir ülkedir. Bu durumun da etkisiyle KKTC’de birçok kamu hizmeti merkezi yönetim tarafından yürütülmektedir. Dolayısıyla yerel yönetimlerin kamu hizmetlerinin görülmesine dair görev, yetki ve sorumlulukları son derece sınırlıdır. Dünyanın pek çok ülkesinde yerel yönetimlerin yetki ve görev alanında bulunan kamusal hizmetlerin pek çoğu KKTC’de hala merkezi yönetim tarafından yürütülmekte olup, kentlerde imar planlaması ve uygulamasına dair sorumluluk alanı da bunlardan birisidir.

Belediyelerin imar planlamasına dair görev ve yetkileri Belediye Yasası’nın 17. Maddesi uyarınca Ģu Ģekilde sıralanmıĢtır:

 “Ġmar Yasası ve Yollar ve Binalar Düzenleme Yasası ile belediyelere verilen görevleri yapmak;

 Sağlık koĢullarına uygun kanalizasyon ve lağım çukurları yapmak veya yaptırmak ve bunların bakım, idame ve iĢletmelerini sağlamak;

(12)

Dr. Öğr. Üye. Hazal Ilgın BAHÇECİ - Dr. Öğr. Üye. Seçil Gül MEYDAN YILDIZ

 Beldenin meydan, cadde ve sokaklarını, çocuk oyun alanlarını, spor saha ve tesislerini, park, bahçe ve yeĢil alanlarını, piknik seyir ve gezinti alanlarını Ġmar Yasasına uygun olarak düzenlenmek, geniĢletmek, aydınlatmak, ağaçlandırmak, dinlenme yerleri yapmak ve sürekli olarak bakımlarını sağlamak;

 Devlet Karayolları dıĢında kalan belde sınırları içindeki yollarını, köprülerini ve sanat yapılarının yapımını, bakımını, temizliğini, ıĢıklandırmasını ve serbestçe kullanılmasını sağlamak, yol ve sokaklar yapmak, geliĢtirmek, yolun kapatılmasını veya yönünün geçiĢe engel oluĢturacak Ģekilde kapatılmasını önlemek;

 Belediye sınırları içerisinde olup da belediyeye devredilmiĢ olan iskele, rıhtım, mendirek, barınak ve limanlarla bunların donatım ve tesisatının bakımını yapmak veya benzer tesisler yapmak ve bakımını sağlamak;

 Zorunluluk hallerinde her çeĢit inĢaat ve tesisat için inceleme yapmak, izin ve rapor vermek veya gereken incelemeleri yapacak olanağa sahip değilse, en yakın ilgili kuruluĢ aracılığı ile gereğini yapmak; izinsiz, tehlikeli veya projeye uygun olmayan bina ve yapıları kapattırmak veya yıkmak, ikametgâh ve iĢyeri olarak kullanılmalarını yasaklamak;

 Sosyal konut yapmak veya sağlamak, gerekirse bu amaçla arazi ve arsaları kamulaĢtırmak;

 Meydan, cadde, sokak ve benzeri yerlere isim veya numara vermek, bunların levhalarını ve bina numaralarını asmak ve denetlemek;

 Sokak, cadde ve kaldırımlarda ulaĢımı engelleyecek ve/veya belde sakinlerini rahatsız edecek Ģekilde iĢ veya meslek icrasını engellemek”.

Görüldüğü üzere, belediyelerin imar planlamasına iliĢkin görev ve yetkileri son derece sınırlıdır ve belediyelere imar planlarının yapımına dair herhangi bir sorumluluk alanı bırakılmamıĢtır. 55/89 sayılı Ġmar Yasası, yerleĢim yerlerinde imar planı yapılmasını zorunlu kılmıĢ ve imar planlarını yapmak görevini ĠçiĢleri Bakanlığı’na bağlı ġehir Planlama Dairesi (Planlama Makamı)’ne vermiĢtir. Yasada Planlama Makamı’nın, “ilgili yerleĢme biriminin Belediyesinin veya Muhtarlığının program ve/veya istemleri ile beklentilerini de dikkate alarak ve sorunların önceliklerini göz önünde bulundurarak” Ġmar Planı yapmakla yükümlü olduğu ifade edilmiĢ (Md. 7/1) ve böylece belediyelere yalnızca “beklenti, görüĢ ve taleplerini dile getirme” olarak ifade edilebilecek bir yetki alanı çizilmiĢ ve belediyeler imar planı yapım sürecinde görüĢlerine baĢvurulacak kurumlar Ģeklinde ortaya konmuĢtur.

Bu süreçte program ve görüĢlerini belirleyecek olan belediyeler veya belediye yoksa muhtarlıklar, planın yapılacağı bölgede yaĢayan halkın “çevreye iliĢkin Ģikâyetlerini ve planlamaya yönelik beklentilerini öğrenebilmek için, iki günlük gazetede, iki gün süre ile duyuru yaparak, altı hafta içerisinde, Ģikâyetlerin ve beklentiler ile ilgili görüĢlerin kendilerine gönderilmesini” isterler. Altı haftalık süre bitiminde belediye veya muhtarlıklar, kendilerine ulaĢan görüĢleri değerlendirerek program ve taleplerine iliĢkin görüĢlerini on beĢ gün içerisinde Planlama Makamı’na gönderirler. Bu madde uyarınca Makam, kendisine ulaĢan görüĢ, talep ve programları planlama safhasında dikkate alır (Md. 7/3).

Ġmar planlarının gözden geçirilmesi süreci Yasa’nın 12. maddesinde düzenlenmiĢ olup, bu süreçte de belediyelerin bir takım rolleri bulunmaktadır. Buna göre imar planları yapıldıktan sonra 5 yıldan fazla olmayacak aralıklarla sürekli gözden geçirilir ve

(13)

Dr. Öğr. Üye. Hazal Ilgın BAHÇECİ - Dr. Öğr. Üye. Seçil Gül MEYDAN YILDIZ

bu gözden geçirme yapılırken de plan alanı içinde yaĢayanların plana iliĢkin Ģikâyetleri ile belediye/belediyelerin veya muhtarlıkların uygulamadaki zorlukları ile programlarına iliĢkin değiĢikliklerin belirlenebilmesi için yukarıda yazan süreç burada da uygulanır. Belediye veya belediyeler ve/veya Bakan’ın talep etmesi, Planlama Makamı’nın uygun ve gerekli görmesi ve BirleĢik Kurul’un onaylaması halinde zaman zaman, imar planında değiĢiklikler yapılabilir (Md. 13/1).

Planın yapıldığı alan veya yerleĢme birimindeki belediye veya belediyelerin temsilcilerinin de yer aldığı BirleĢik Kurul’un onayına sunulan plan tasarısının veya değiĢiklik önerisinin sonuçlandırılabilmesi için, BirleĢik Kurul’da temsil edilen belediyeler ya da muhtarlıkların meclislerinde ilgili plan tasarısı veya değiĢiklik önerisinin karara bağlanmıĢ olması gerekmektedir. Belediye meclisleri, söz konusu plan tasarısı ya da değiĢiklik önerisini kendilerine sunulduğu tarihten sonraki yirmi beĢ gün içerisinde sonuçlandırmakla yükümlü olup belirtilen süre içerisinde karar verilmezse, sunulan plan tasarısı veya değiĢiklik önerisi bu süre bitiminde, onaylanmıĢ olarak kabul edilir (Md. 15/2). BirleĢik Kurulda temsil edilen belediye veya muhtarlık ve kaymakamlıkların hangi ağırlıkta oy haklarına sahip olacağı ilgili bölgelerin büyüklük ve nüfusları dikkate alınarak belirlenir (Md. 15/3). BirleĢik Kurul’da temsil edilenlerin karar oylarının eĢit olması ve Planlama Makamı’nın görüĢleri de dikkate alınarak yapılan görüĢme ve tartıĢmaların sonucunda eĢitliğin bozulmaması halinde, Planlama Makamı ayırt edici oy hakkını kullanır (Md. 15/1).

Dikkat edilirse, planlamanın onay sürecinde merkezi yönetim birimi olan Planlama Makamı son kertede karar vericidir ve bu durum imar planlarını hem yapan hem de planları onaylayan yetkili otoritenin aynı olması anlamına gelmektedir.

Yasada planlama onayının Planlama Makamı tarafından verileceği belirtilmiĢse de, kapsamı ve sonuçları açısından geniĢ bir bölgeyi veya nüfusu etkileyebilecek geliĢmeler için bir dipnot düĢülerek; (1) LefkoĢa, Gazimağusa ve Girne belediyelerinden ve (2) Bir imar planı alanı içerisinde birden fazla belediye bulunması halinde, söz konusu ilgili belediyelerden görüĢ alınacağı ifade edilmiĢtir (Md. 18). Kentin fiziksel olarak planlamasında dolayısıyla, kentsel geliĢme ve büyüme kararlarının oluĢturulmasında özellikle belediye meclisine hak tanınmamıĢ olması, imar planlaması ve uygulamaları açısından ciddi bir eksikliktir (TEPAV, 2012: 35).

Belediyelerin süreç içindeki bir diğer rolü planlama onayına itiraz basamağıdır. Yasa’nın 23. maddesi herhangi bir arazinin geliĢtirilmesi ile ilgili olarak, Planlama Makamı’na yapılan baĢvurunun reddedilmesi, planlama onayının belirli koĢullarla verilmesi veya herhangi bir imar emri ile onaylanmıĢ geliĢmenin reddedilmesi halinde, bu durumdan etkilenen veya zarar gören kiĢi veya kiĢilerin, planlama onayı hakkında bildirimin ilgili kiĢiye gönderildiği tarihten sonraki yirmi sekiz gün içerisinde Bakan’a veya ilgili kent belediye baĢkanına itirazda bulunabileceği hükmü getirmiĢtir. Bu noktada Bakan ya da ilgili kent belediye baĢkanı, ya doğrudan itirazı reddeder ya da Makam’ın aldığı kararı reddederek kendi öneri ve gerekçelerini itirazı yapanın gerekçeleri ile birlikte, incelenmek üzere Planlama Makamı’na geri gönderir (Md. 23/2 ve 23/3). Planlama Makamı, kendisine gönderilen itirazın reddine karar verebileceği gibi, ilgili itiraz doğrultusunda ya da tamamen farklı yönde değiĢiklikler de yapabilir (Md.

(14)

Dr. Öğr. Üye. Hazal Ilgın BAHÇECİ - Dr. Öğr. Üye. Seçil Gül MEYDAN YILDIZ

23/4). Bu aĢamada da yasa koyucunun Planlama Makamı’nı tamamen özgür bıraktığı görülmektedir.

Bu Yasa ile belediye baĢkanı, belediyelere verilen yetkilerin ve sorumlulukların yerine getirilmesini sağlamakla yükümlü kılınmıĢtır. Bunun yanı sıra belediyeler yetki alanları içinde, Yasa’nın öngördüğü Ģekilde, Planlama Makamı tarafından verilecek planlama onayına veya çıkarılacak imar emirleri kurallarına uygun olarak yapılmasını ve planlarla getirilecek imar kurallarına uyulmasını sağlamakla yükümlüdür (Md. 33). Belediyelerin imar planlaması sürecindeki yetki ve görevlerinden bir diğeri de yapı izin denetleme ve parselleme harcının alınmasına yöneliktir. 55/89 sayılı Belediyeler Yasası’nın 97. maddesinde belediyelerin “karada ve suda, sürekli veya geçici, resmi veya özel yeraltı veya yerüstü inĢaatı ile bunların ek ve değiĢiklikleri, tamirleri, sabit veya yer değiĢtirebilen tesislerinden her yapı için bunların iĢgal ettiği her metre kare baĢına yap izin ve denetleme harcı alacağı” hükmü getirilmiĢtir. Ġlgili “belediyeden önceden izin almaksızın baĢlatılan veya bu belediyeden alınan izin koĢullarına uyulmadan yapılan herhangi bir inĢaat, belediyeden gerekli inĢaat izni alınıncaya kadar belediye tarafından mühürlenebilir” (Md. 97/4). Belediye, “izinsiz, tehlikeli veya projeye uygun olmayan bina ve yapıları kapattırmak veya yıkmak, ikametgâh ve iĢyeri olarak kullanılmalarını yasaklamak” yetkisine sahiptir (Md. 17/6). ġayet, bu karara uymayanlar suç iĢlemiĢ sayılarak iki yüz Türk lirasına kadar para ve/veya 6 aya kadar hapis cezasına çarptırılabilmektedirler (Md. 124/3).

“Fasıl 96 Yollar ve Binalar Yasası”nın 3. maddesi uyarınca ilgili belediyeden “ruhsat alınmadan yol açılması ve bina yapılması” yasaktır. “Ancak, izin alınabileceği halde binasını izinsiz yapanlarla ilgili caydırıcı bir madde bulunmamaktadır. Ġzinsiz olup da izin alamayacak durumda olan binaları yıkma yetkisi ise mahkemeye verilmiĢtir” (TEPAV, 2012: 32). Bu durum, bir yandan ruhsatsız inĢaatların gerçekleĢtirilmesinde caydırıcı etkenin azalmasına sebep olurken bir diğer yandan, pek tabii, belediyenin otoritesinin etkinliğinin azalması sonucunu doğurmaktadır.

Süreç içinde belediyelerin rolünü sınırlandıran bir diğer uygulama, 2008 yılında 21/2005 sayılı Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Yasası’nda gerçekleĢtirilen değiĢiklikle birlikte ülkedeki tüm inĢaat projelerinin Oda’ya vize ettirilmesinin zorunlu hale getirilmesidir. Mimar ve mühendislerin mesleki denetimini yapmak ve onların çıkarlarını savunmak üzere kurulan örgütün, hâlihazırda tüm projeler odaya kayıtlı mimar ve mühendisler tarafından hazırlanırken, belediyenin yetkisine ortak edilmesi üçüncü bir otoritenin oluĢmasına yol açmaktadır. Aynı zamanda inĢaat sahipleri için külfet ve zaman kaybı yaratmaktadır (TEPAV, 2012: 36). KKTC’de imar planlamasından sorumlu yetkili tek otorite merkezi yönetim olup bu yetkiyi merkezi yönetim tek baĢına kullanmaktadır. Bu durum imar planlamasında merkeziyetçi bir yapının hâkim olduğunu göstermektedir. Bu bağlamda imar planlamasının hazırlık, yapım, onay, değiĢiklik vb. her aĢamasında, belediyelerin süreç içindeki rollerinin “görüĢlerine baĢvurma” ile sınırlandırıldığı görülmektedir.

(15)

Dr. Öğr. Üye. Hazal Ilgın BAHÇECİ - Dr. Öğr. Üye. Seçil Gül MEYDAN YILDIZ

Kamusal hizmetler söz konusu olduğunda daha çok siyasal takdir ve tercih gerektiren, genel ve yönlendirici nitelikteki kuralların merkezi yönetime ya da onun taĢra örgütüne bırakılması uygun görülürken, imar planı yapma ve uygulama gibi yereli bilmeyi ve ona yakın olmayı gerektiren görevlerin devlet desteği altında belediyelere bırakılmasının uygun olduğu (KeleĢ, 1983: 147) düĢüncesi günümüzde büyük ölçüde kabul görmektedir. Kamu görevlilerinin ve halkın teknik yetenekleri ile deneyimlerinin günlük kararlara ancak bu Ģekilde en iyi yansıtılabileceği savına dayanan bu tutum, imar planlamasının yerel yönetimlerin iĢi sayılması gerektiği eğilimini güçlendirmiĢ ve genel bir kabul haline gelmesini sağlamıĢtır.

KKTC’de yerleĢim alanlarında imar planı yapılmasını zaruri kılarak yapılaĢma ilkelerini düzenleyen “55/89 sayılı Ġmar Yasası”na göre, yerleĢim yerlerinin imar planlarını yapmak görevi ve yetkisi “ġehir Planlama Dairesi”ne aittir. Merkezi yönetimin bu alanda görev, yetki ve sorumluluk paylaĢımından kaçınmıĢ olması, çoğu zaman, kentsel politikalar içinde önemi haiz olan imar planlamasının rasyonellikten uzak bir süreç haline gelmesine neden olabilmektedir.

Hâlihazırda, “LefkoĢa Ġmar Planı”, “Girne Koruma Çevre Planı”, “Alagadi Koruma Çevre Planı” ve “Girne–Çatalköy Ġmar Planı” ile Karpaz, Tatlısu, Büyükkonuk, Bafra Turizm Alan vb. olmak üzere ülkenin yaklaĢık % 40’nı kapsayan bölgede Ġmar Yasası altında uygulamalar yapılmaktadır. Bunun dıĢında kalan bölgelerde imar planlaması süreci söz konusu değildir.

Düzenli, sağlıklı, dengeli ve yaĢanılabilir yerleĢim alanları için imar planlaması ve imar uygulamaları bir ihtiyaçtır. YerleĢim alanlarındaki yaĢamsal gereksinmeleri barınma, çalıĢma, ulaĢım, dinlenme, eğlenme ve sağlıklı bir çevre olarak özetlediğimizde imar planlaması; bu alanlar arasındaki bağlantıları dikkate alarak sosyal çevrenin yaĢanılabilir olmasını, keyfi yapılaĢama koĢullarını önlemeyi, insan, toplum ve doğa iliĢkisini koruma-kullanma dengesi içinde geliĢtirmeyi amaçlayan bilgi ve becerileri ifade etmektedir. Dolayısıyla, bu bilgi ve beceriler devlet örgütlenmesinin içindeki hukuk sistemiyle geliĢtirilen imar planlaması sürecini yansıtmaktadır. KKTC’de emirname kararlarıyla geliĢen yapılaĢma düzeni “planlama sürecinin düzenli bir Ģekilde iĢlemediğini, planlama sistemini çalıĢtıracak etkin bir örgütlenme sisteminin olmadığını” (ĠĢçioğlu, 2009) açıkça göstermektedir.

Bu minvalde aslında tek sorun imar planlamasının merkeziyetçi özelliği değil; genel olarak planlama sürecinin ülke çapında iĢlerlik kazanmamıĢ olmasıdır. Bu durumun ortaya çıkmasında, adanın ikiye bölünmüĢ olmasından kaynaklanan mülkiyet sorunları, siyasi belirsizlik, uluslararası alanda tanınmıyor olma ve tüm bunlara bağlı olarak ortaya çıkan baĢta ekonomik olmak üzere siyasal, sosyo-kültürel ve yönetsel pek çok etmenin payı olduğu kadar, “siyasetçilerin planlamanın yararına inanmamaları, oy kaygısı taĢıyor olmaları ve siyasi istenç eksikliği” (ĠĢçioğlu, 2009:158) de son derece önemli bir paya sahiptir.

Küçük bir ülke olan adanın kaynakları sınırlıdır. Kuraklık, dengesiz nüfus artıĢları ve düzensiz yapılaĢma ile katlanarak artan çevresel ve yaĢamsal sorunların, akılcı bir imar planlaması süreci ve belediyecilik anlayıĢıyla geliĢtirilmesi gereklidir. Bu noktada belediyelerin kaynaklar açısından güçsüz durumda olduğunu elbette ki göz önünde bulundurmak gerekir ve imar planlaması ile uygulaması pek tabii önemli

(16)

Dr. Öğr. Üye. Hazal Ilgın BAHÇECİ - Dr. Öğr. Üye. Seçil Gül MEYDAN YILDIZ

kaynaklar gerektiren bir süreçtir. Bu bağlamda yapılması gereken belediyeleri doğrudan süreç dıĢına atmak değil, onların güçsüzlüklerini giderecek önlemleri almak için bir takım çalıĢmalar yürütmek olmalıdır. Ġlk adım olarak belediyeler, farklı kapsam ve nitelikleri göz önünde bulundurularak planlama sürecine dâhil edilebilir ve Ġmar Yasası’na eklenecek yönlendirme ve denetleme mekanizmaları ile sürecin sağlıklı bir Ģekilde iĢlemesi sağlanabilir.

Bu çerçevede ivedilikle atılması gereken ilk adım, imar planlaması, ruhsatlandırma ve denetlemeye dair tüm görev, yetki ve sorumlulukların Anayasa’da yer alan yerinden yönetim ilkesine bağlı olarak yeniden düzenlenmesidir. Ġmar planlamasında planı yapan ve onaylayan makamın aynı olması demokratik iĢleyiĢ açısından son derece olumsuz bir görüntü arz etmekte olup, planların yapılması, uygulanması ve denetlenmesi süreçlerinde merkezi yönetim ve belediyeler arasında hakça bir görev ve yetki paylaĢımına gidilmeli ve belediye meclislerinin planların yapım ve onay süreçlerinde etkin Ģekilde yer alması sağlanmalıdır.

KAYNAKLAR

Devlet Planlama Örgütü, http://www.devplan.org/Ecosos/BOOK/SEG-2016.pdf, (18.07.2018).

Girne- Çatalköy Ġmar Planı, http://spd.gov.ct.tr/Portals/, (18.07.2018).

ĠġÇĠOĞLU, Deniz, (2009), “KKTC Kentsel Politikası Üzerine Bir Değerlendirme”, Aksaray Üniversitesi İİBF Dergisi, Ocak, I, 1: 149-161.

Kamu Formu, 2018, http://www.kamunet.net/genen-bilgi/cografi-konm.html, (18.07.2018).

KELEġ, RuĢen ve ĠġCĠOĞLU, Deniz, (2009), “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ve Avrupa Birliği Yardımları”, Çağdaş Yerel Yönetimler, XVIII, 4: 67-87.

KELEġ, RuĢen, (1983), “Ġmar Planlamasında Merkeziyetçilik ve Yerellik”, İmar ve

İskan Bakanlığı İmar Planlama Semineri, 9-11 Haziran, Ankara, 139-149

KKTC Anayasası, (1985).

KKTC Belediyeler Yasası, (51/1995).

KKTC Devlet Planlama, http://www.devplan.org/Ecosos/BOOK/SEG-2016.pdf, (12.07.2018).

KKTC Ġmar Yasası, http://www.spd.gov.ct.tr, (55/1989).

KKTC Ġskân, Topraklandırma ve EĢdeğer Mal Yasası.(41/1997) KKTC Mülki Yönetim ve Bölümleri Yasası (33/1998).

KKTC ġehir Planlama Dairesi (KuruluĢ Görev ve ÇalıĢma Esasları) Yasası (47/1988). KKTC, ġehir Planlama Dairesi, http://spd.gov.ct.tr/, (18.07.2018).

(17)

Dr. Öğr. Üye. Hazal Ilgın BAHÇECİ - Dr. Öğr. Üye. Seçil Gül MEYDAN YILDIZ

KKTC, Ülke Fiziki Planı, http://spd.gov.ct.tr/Portals/, (18.07.2018).

LefkoĢa Ġmar Planı 2012 (2012), http://spd.gov.ct.tr/tr-tr/%C3%BCstmenu/planlar/ba%C5%9Fkentlefko%C5%9Faimarplan%C4%B1/lefko% 5%9Faimarplan%C4%B1kararraporukonsolide.aspx, (04.08.2018).

MEYDAN YILDIZ, Seçil Gül, (2018), “LefkoĢa Ġmar Planı’nın Akıllı Kent BileĢenleri Doğrultusunda Ġncelenmesi”, Kent ve Çevre Çalışmaları: Küreselleşen Dünyada

Yerel Siyaset, Yerel Hizmet, 16-17 Nisan, KKTC Gazimağusa.

SĠN, Tuğba, (2016), Yerel Yönetimlerin Sürdürülebilir Gelişmedeki Etkinliği: Kuzey Kıbrıs Uygulaması, Doğu Akdeniz Üniversitesi, İşletme Yönetimi Bilim Dalı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazimağusa, Kuzey Kıbrıs.

TEPAV, (2012), KKTC Yönetimler Arası Yetki Paylaşımı ve Yerel Yönetim Sistemi

Kurumsal ve Fonksiyonel Analizi, http://www.tepav.org.tr/tr/yayin/s/900,

(18.07.2018).

Türk Dil Kurumu, (2018), http://www.tdk.gov.tr/, (18.07.2018).

ZAFERSOY, Hasan ve BATIRBAYGĠL, Harun, (2014), “Kentsel BütünleĢiklik: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti LefkoĢa Kenti Örneği”, MEGARON, 9(4): 289-311, http://www.journalagent.com/megaron/pdfs/MEGARON-00710-ARTICLE_(THESIS) ZAFERSOY, (03.08.2018).

Referanslar

Benzer Belgeler

Diabetes Mellitus'a baðlý ortaya çýkan nöropsikiyatrik komplikasyonlar ise deliryum, psikoz, depresyon, öfke kontrol kaybý, panik bozukluk, obsesif-kompulsif bozukluk, fobiler,

Bu döneme dek halen geçerli olan ölçütler Saðlýk bilimleri alanýnda, adaylarda doktora, týpta veya diþ hekimliðinde uzmanlýk derecesi alýndýktan sonra, alanýnda

Araþtýrmalar, Kaygýlý baðlanma örüntüleri ile paranoid düþünceler, gerçeði deðerlendirme güçlükleri, bellek ya da algý yanýlgýlarý arasýnda yüksek iliþkiler

Almagül ÜMBETOVA _ Okt.Elmira HAMİTOVA 120 Қиын қыстау кезеңде Арқа сүйер Ұлытау Қасыңыздан табылар (Жұмкина 1995: 2) Арнау Елбасына

Hobbes’e göre bir erkeğin değeri onun emeğine duyulan önem tarafından belirlenir (Hobbes, 1839:76). Marx bir fenomen olarak gördüğü insanlar asındaki ticaret,

Hikâyenin kadın kahramanı olan GülĢâh, bir elçi kılığında Sîstân‟a gelmiĢ olan Ġskender‟e, babasının onun hakkında anlattıklarını dinleyerek, kendisini

Bu yasa ile merkezi yönetim ile yerel yönetimlerin yetki alanları belirtilmiĢ, Yerel Devlet Ġdaresi birimi oluĢturulmuĢ, yerel yönetimin temsilci organları olan

Analiz ayrıntılı olarak incelendiğinde barınma ihtiyacı, ulaĢım sorunu, sosyal güvence, gıda ihtiyacı ve sağlık ihtiyacının sosyo-ekonomik koĢullar ile yaĢam