• Sonuç bulunamadı

Fikret'in tarih anlayışı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Fikret'in tarih anlayışı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Fikret’in

tarih anlayışı

n ^ ”

Adnan CEMGİL

ölüm ünün 60. yıldönümünde Fikret’i sadece Türk edebiyat tarihinin evrimindeki ileri bir aşamanın örnek kişisi olarak an­ mıyorum. Bugün de şiirlerini okurken, Türk toplumunun yaşamın­ daki son yüzyıldaki çeşitli evrelerin bu şiirlerde yansıdığını görüyoruz. Bu da Fikret’in güncel gerçekleri aşarak, sesini gele­ ceğe uzatabilmesinden, bir ölçüde evrenselliğe ermesinden ileri gelmektedir.

En özgül duygularını dile getirdiği dönemlerinde bile insanı, insanın yer yüzündeki acılarım, çilelerini duyan; bunları haykı­ ran, umut ve umutsuzluk dalgalan arasında çırpman Fikret, in­ sanlığın tarih boyunca uğradığı zulümlerin haksızlıkların kaynağı nı din bağnazlığında ve kana susamış savaş şampiyonlarının bar­ barlığında görüyordu.

Fikret’e göre insan mutluluğunun bu iki büyük düşmanının simgesi «tarihlidir. Bu düşüncesini, insanlığı karanlıklarda ve kan denizlerinde boğan bu kötülük güçlerine yöneltilmiş eşsiz bir ver­ gi olan «Tarih-i kadim (eski çağlar tarihi)» adlı uzun şiirinde ser­ giler. Her dizesi geçmişin ve zamanın kötülük güçlerine (ırlatıl­ mış ateşten bir oktur bu şiirin. Silâh gücüyle, kaba kuvvetle in­ sanlara boyun eğdiren, insanları köleleştiren, savaş tanrılığına özenen zalimlerin yüzlerine şöyle indirir şamarını:

«Ne vakit geçse anlı şanlı bir ordu. / Çöküverir ağır gölgesi bir bulutun, / Kanlar yağar dört biryana . / En başta bir kani» bayrak, / kanlı bir teç gelir ardından. / Sonra araçlar sökün eder kan içinde: / Baıta, topuz, yay kılıç mızrak / mancınık, topuz, tüfek, sapan. / Arada kanlı komutanlar ve savaş birlikleri. / En son alay alay esirler geçer. / Yenen bir kişiyse yenilen on kişi, / Çiğneyen haklı, çiğnenen hapı yuttu. / Yıkımlara, acılara alkış tut.» (i)

Fikret’in böylesine savaş düşmanı oluşuna bakarak onun eli kolu bağlı bir «pasifizm»den yana olduğu düşünülemez elbet. Ya­ şadığı dönemde henüz esir milletlerin emperyalizme karşı kur­ tuluş savaşları tarih sahnesinde görülmüş değildi. Eğer, Fikret, daha sonraki yıllarda yaşamış olsaydı, bizim Kurtuluş Savaşımı­ zı, Çin’in. Cezayir’in, K. Kore’nin, K. Vietnam’ın savaşlarını yü­ celtirdi şüphesiz.

Savaşların doğurduğu facialar, yoksulluklar, yıkıntılar üzerin­ de yükselen yalana, zulme, işkenceye dayanan ünlerin, övünme­ lerin değersizliğini gün ışığına çıkartır; insanların acıları ve bo­ ğazlanmaları pahasına kazanılan zaferlerin iğrençliğini haykırır: «Yüksekten bakanın önünde eğil, / İnsafla birdir aşağılık ve namussuzluk, / Doğruluk lâfta, yürekte değil, / İyilik ayaklarda, kötülük kucaklarda. / Bir gerçek var tek bir gerçek: Eli kolu bağlayan zincir. / Bir tek şey var sözü geçen: Yumruk. I Hak güçlünün, kötünün yani. / Uzun lâfın kısası: Ezmeyen ezilir! / Nerde bir şey var iğreti. / Nerde bir mutluluk var, yama. / Bir şeyin ne başına inan, ne sonuna / Din şehit ister, gökyüzü kur­ ban. / Her yanda durmadan kan akacak, / Durmadan her yerde kan! .»

İnsanlık tarihinin Ukel çağlarından daha llerikl çağlarına ve yeni zamanlara kadar savaşların dünyayı kana ve ateşe boğuşunu canlı renklerle bezenmiş bir fresk halinde gözlerimizin önüne se­ ren Fikret, bu savaşların toplum düzeninin temelindeki nedenle­ rini görüp anlamış değildi elbet. O bir üst yapı olan «savaş» ola­ yını duyarlılığının, insan sevgisinin, zulme, barbarlığa kininin ate­ şinde yoğurarak «Eski çağlar tarihi»ni yaratmıştı. «Tarih! seyir­ de kuvvetle hakkın mücadelesi Fikret’in düşündüğü gibi moral sahasında tetkik edilecek bir dava değildir. Harpler, doğrudan doğruya içtimai sebeplerin, iktisadi sebeplerin doğurduğu bir nâdisedir.» (2)

Fikret, insanların acılan, yoksullukları üzerinde egemenlikle­ rini kı ran despotlara olan hmcını bir türlü yenemez ve gür se­ siyle şöyle haykuır: «Yalvarmalara yakınmalara boş ver, / Göz yaşma, iniltilere aldırma. / Ölümle acıyla doldur geçtiğin yeri. / Ne ekin ko, ne ot ko, ne yosun. / Sönsün evler, sürünsün insan­ lar orada burada, / Kalmasın alt üst olmayan hiç bir yer, / Me­ zar taşına dönsün her ocak, / Damlar çöksün yetimlerin başına. / Bu ne alçaklık böyle, bu ne namussuzluk! / Hey bana bak, Baş­ buğ musun sen ne? / Yerin dibine bat cakanla, gösterişinle!»

Fikret, insanlığı savaşlar kadar, dinsel bağnazlığın ds acılar, yoksulluklar, gerilikler içinde, karanlıklar içinde süründürdüğü­ ne inanır; dinlerin, insanlığın yaratıcısı ve koruyucusu diye yü­ celttikleri Tanrıya şöyle haykırır:

«Sen ki her sesi yakalayasm, / Söyle, şu bir sürü boş çabala­ ma içinde, / Daha yukarlardaki şu Tanrı katma / Hangi sesin yankısı varabilmiş ki? / Hangi dua kabul olmuş bugüne dek? I

(Devamı 9. Sayfada)

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Sonuç olarak karaciğer lezyonlarında US eşliğinde yapılan histopatolojiye yönelik kesici iğne biyopsisi kolay, güvenli, ucuz, komplikasyon oranı son derece az olan bir

Amaç: Bu çalışmada Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi AMATEM (Alkol ve Madde Bağımlılığı Araştırma Tedavi ve Eğitim Merkezi) kliniğinde alkol ve madde

“(…) ilk kez olarak Fransız Aydınlanmasında somutlaşmış ve Turgot tarafından ifade edilmiştir. Evrensel bir tarih kurgusuna sahip bu düşünce bütün insani düşünüm,

Popüler tarihçiliğin yanı sıra çalışmamız diğer ayağını ise Nevzat Kösoğlu’nun eserlerinde tarih anlayışı ve tarih eğitimine ilişkin

Parlamentoda günübirlik çıkarlar do ğrultusunda kararlar alındığını dile getiren Contepe, "Halka düşman kararlar alınıyor.. Milletvekilleri kendi çıkarları için

Bu nitelikleri nedeniyle modern dönemde yapılan geleneksel tarih ve bu tarih aracılığıyla oluşturulmuş ideoloji yerini soykütüksel bir tarih anlayışına

IS TO SAY,THE CAPITAL ACCOUNT IS NOT VARIED FROM YEAR TO lR AS PROFIT IS PLOUGHED IN TO THE BUSINESS OR DRAWINGS ARE E FROM TIME TO TIME .THE CAPITAL ACCOUNTS REMAIN AT THE

Bu nizamnâmeyle, ilk kez ilköğretim kurumu olan Sıbyan mekteplerine tarih dersi konmuş, orta öğretimde 1838’de başlayan tarih dersi daha düzenli ve kapsamlı