• Sonuç bulunamadı

Serhat kalemiz Edirne

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Serhat kalemiz Edirne"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

B u lg a r k ı r a l ı F e r d in a n d ’ ın E d ir n e m ü d a fii Ş ü k rü P a ş a ’ ya k ı l ı ç v e r iş i ( M U n if F e h im ’ in eseri)

SERHAT KALEMİZ EDİRNE

Balkan Harbindeki kahramanca müdafaası ve düşüşü — Asker ve halka yapılan zulümler — Tarihin nadir kaydettiği facialar.

Yazan: SADİ KOÇAŞ

18 eylül 1912 günü Edime kalesi komutanlığı seferberlik emrini aldı­ ğı zaman, dört senelik tahkimat plâ­ nının yalnız altı aylık bir kısmı tat­ bik edilebilmişti. Buna rağmen kale­ nin üstün düşman kuvvetleri karşı­ sında en az elli gün müdafaa edilme­ si isteniyordu.

Komuta heyeti, Edirne garnizo­ nunun disiplin, talim ve terbiye ve fedakârlık bakımından eşsiz olan Pir avuç kahramanına güvenerek sava­

şa hazırlandı. Kale komutanlığı der­ hal bir beyanname yayımlıyarak ida­ reyi eline aldı.

Seferberlik büyük bir kargaşalık yaratmıştı. Plânlar hemen hemen hiç tatbik edilemiyordu. Allahını se­ ven trene binsin ve Edirne’ye gitsin!, diye membaı meçhul bir emir bütün

Trakya’ya yayılmıştı. İstanbul’un

dış kapısı olan ihtiyar Edime kalesi ummadığı, beklemediği bir şekilde, muhariplik vasıfları azalmış yaşlı e-550

(2)

ratla, seferberliğini yapmıya mec­ bur olmuştu.

8 ekim 1912 de kale son kuvvetini de aldıktan sonra ortalama bir he­ sapla 1.000 subay ve çoğu muharip­ lik vasfı noksan ikinci sınıf redifler­ den olmak üzere 52.000 er, çoğu gene eski olmak üzere 430 top ve sair si­ lâhlardan ibaret bir kuvvetle müda­ faaya hazırlandı.

Kalenin asıl sı­ kıntısı iaşe cihetin- dendi. İhtiyaç ola­

rak gösterilen

maddelerin çoğu

temin edilememiş­ ti. Şeker, tuz, tü­ tün ve petrol he­

men hemen hiç

yoktu. Bunlardan şehirde mevcudo-

lan mahdut bir

miktar- da, muhte­

kirler tarafından

toplanmış ve der­ hal kaldırılmıştı.

Bu şartlar- altın­ da savaşa hazırla­ nan kaledeki kuv­ vetler ilk huruç hareketlerini 9 e- kim günü yaptılar. Tunca doğusunda­ ki düşmanın yan ve gerilerine yapı­ lan taarruz kıs­ men muvaffak ol­ muş ve düşman bi­ dayette r i c a t e mecbur edilmişti.

11 ekim gününe kadar devam eden

bu muharebelerde ortalama 2.000 za­ yiat verilmişti. Aynı gün başkomu­ tanlığın; kaleyi sonuna kadar müda­ faa ve seyyar ordunun zaferine yar­ dım etmek üzere, kale komutanlığına tam bir hareket serbestisi veren em­ ri alındı.

Edirne kalesi artık seyyar ordu ile alâkasını kesmiş; kendi yağı ile kav­

rulmak, Balkan bozgununun acısını unutturmak için düşman gerilerinde düşmez ve düşürülemez bir Plevne olarak zafere kadar dayanmakla mü­ kellefti.

Kaledeki bütün kuvvetlerin emir ve komutası Erzurumlu Ferik Meh­ met Şükrü Paşa’ya verilmişti.

Bu zat cesur, kahraman ve bilgili bir generaldi. As­ kere ve Edirne hal­ kına bir beyanna­ me ile; «kalemiz bin top değil, on binlerce topa ve yüz binlerce aske­ re karşı koyacak ve aylarca müda­ faa edilebilecek bir haldedir. Kan dök­ mek istiyenler, bu­ nun ne kadar pa­ halıya mal olduğu­ nu inayeti Hakla az zaman zarfında iğrenecekler d i r . Mevkii müstah­ kem, ahaliden sü­ kûnet ve metanet ;le sabır ve taham­ mül bekler!» diye son ve kati bir e- mir verdi. Edirne kalesi bu emir ve kararla mütareke tarihi o- lan 21 kasım 1912 ye kadar düşmanın ardı arası kesilmi- yen bombardıman

ve taarruzlarına

karşı kahramanca savundu. Ne bombardımanlar, ne ve­ rilen zayiat ve ne de eksilmiyen yan­ gınlar bu -kahramanlar kalesinin sa­ vunma azmini hiçbir gün kıramadı.

Bu tarihten itibaren devam eden iki aylık mütareke hâdisesiz geçmiş; Bulgar trenleri Çatalca ordusunu ik­ mal için her gün Edirne'den katar

katar geçtikleri halde, mütareke

E d ir n e m U d a fii Ş ü k rü P a şa

(3)

O şartlarının müsaadesine rağmen E-

dirne hiçbir suretle ikmal edileme­ mişti.

Artık yiyecek sıkıntısı baş göster­ mişti. İstihkaklar kesilmiş olduğu halde bile ancak bir aylık yiyecek kalmıştı. A t ve eşek eti ile darlı­ ğın önüne geçilmiye çalışılıyor, ek­ meğe süpürge tohumuna kadar her şey karıştırılıyordu.

Muhtekir tüccarlar ordunun kon- trolundan kaçırabilmek için sakladık­

ları şeker ve tuzları su küplerinde e- ritmişler, bardak bardak ve yüksek fiyatla gizlice satıyorlardı. Askerin tuz ihtiyacı salamura peynirlerinin kısmen tuzlu suyu ile karşılanıyor, şekerin ismi bile anılmıyordu.

Türk ve İslâm olmıyan bâzı unsur­ lar ihtikârla da iktifa etmiyorlar, bu

kahraman ordunun sırtına bıçak

saplamaktan çekinmiyorlardı. Kaya-

pa bölgesinde mevzi alan Bulgar

topçusunun ateşini, her gün şişelere koyup nehre atarak düşmana gön­ derdikleri raporlarla tanzim edi­ yorlardı.

Edirne kahramanları altı ay süren müdafaalarını işte böyle tuzsuz, şe­ kersiz ve topyekûn gıdasız, hıyanet­ ler arasında başardılar.

21 ocak 1913 te bombardımanlar­ la yeniden başlıyan harb hali, kış yüzünden kısmen sâkin geçti. Faka i doğuda ve güneyde Bulgarların eline geçen tepeler yüzünden şehir daimî bir topçu bombardımanı altında id i

Bu yüzden yalnız ikinci devrede

1.500 ev tahribedilmiş, ahaliden 30 şehit, 100 mecruh verilmişti.

Müthiş bir sinir harbi de başla­ mıştı. Beyannameler ve propaganda­ larla askerin mukavemet azmi kırıl­ mak isteniyor; şehirde casusluk ya­ pan Bulgar ve diğer unsurlar vası- tasiyle halkın ve askerin komutanla­ ra olan itimadını sarsacak haberler yayılıyordu.

Bu sırada bir Bulgar uçağının mec­ buri iniş yapması bu dedikodulara hız vermiş; bu uçakla getirilen pa­

raya mukabil kalenin teslim edilece­ ği dedikodusu yayılmıştı. Halbuki, başta Şükrü Paşa olmak üzere ko­ muta heyeti namusı mücessem, fa ­ zilet sahibi ve kahraman askerlerdi. Bulgarlar kalenin muhasara ile düşürülemiyeceğini nihayet anladı - lar. Edirne’ye bağlanıp kalan kuv­ vetlerinin asıl harekâta katılabilme­ si ise kalenin düşürülmesine bağlıy­ dı. Bu maksatla esaslı hazırlıklardan sonra 11 mart 1913 gecesinden itiba­ ren şiddetli taarruzlara geçtiler.

13 mart sabahına kadar devam eden bu taarruzlar sonunda Ayvaz- baba düşmüştü. Bundan sonra kale­ nin müdafaasına yarıyan bütün te­ sisler buradan müessir surette ateş altına alınıyordu. Artık mukavemet, imkânsız bir hale gelmişti. Şükrü Paşa saat yedide; müdafaa imkânı kalmaz ve irtibat sağlanmazsa her birliğin, bölgesindeki bütün maddele­ ri ve tesisleri tahribetmesini ve düş­ mana sağlam bir şey bırakılmaması­ nı emretti.

Edime altı aylık kahramanca bir müdafaadan sonra artık düşüyordu. Saat sekizi kırk beş geçe Hızırlık’da- ki telsiz direğine çekilen beyaz bir bayrak bu meşum âkibetı ilân edi­ yordu.

Şehre giren Bulgar askerleri ve bâzı gayrimüslim halkın teslim olan askere ve sivil halka yaptığı zulüm ve yağma hakkında bitaraf ecnebi gözlerin tespit ettiği hâdiseler mede­ niyet için birer yüz karası olacak kadar korkunçtu.

Bu yüzden şehrin güney bölgesin­ de bulunan ve Söğütlü erlerden mü­ teşekkil onbirinci nişancı taburunun kahramanları, Edirne tamamen işgal edildikten sonra bile, dört beş saat daha dövüştüler.

14 martta tamamen işgal edilmiş olan Edirne’ye gelen Bulgar kıralı, Hızırlık tabyada Mehmet Şükrü Pa- şa’yı kabul etti. Bütün Türk subay­ ları kılıçlarını kırdıkları için, güç­ lükle bulunabilen bir kılıç kıral tara-552

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Öyle ki bu savaşlar esnasında elinde gayrimüslim askerleri de olan Osmanlı Devleti Müslüman bir halka sahip olan Karamanlılar üzerine yağma ve talan yapması

Mümin bilir ki hak ve adaletin hizmetinde olduğu sürece Allah’ın rahmeti ve yardımı kendisiyle birliktedir.. Hakkı tutup kaldırdığı sürece zalimler asla

Mümin bilir ki hak ve adaletin hizmetinde olduğu sürece Allah’ın rahmeti ve yardımı kendisiyle birliktedir.. Hakkı tutup kaldırdığı sürece zalimler

Maarif Nezâreti Salnâmelerine göre 1895-1901 yılları arasında Çanakkale’de Er- meni Patrikhanesi’ne bağlı olarak faaliyet gösteren Ermeni erkek ve kız mekteplerinde

Bombaların infilâklarına karşı müessir bir surette mu- kavemet etmek için talep edilen asgarî kalınlıklar: çakıl için, 0,25 metre; tahta için 0,30 metre; toprak duvarlar

İNA yöntemiyle bulunan şirket özsermaye değeri 1.707 mn TL, Piyasa Yaklaşımı yöntemlerinden BIST Teknoloji sektörü ile bulunan Şirket özsermaye değeri 2.280 mn

90 Darekutnt de, bu hadisin Ferac tarikinden uydurma (batı!) olduğunu söylemiştir. Ebi Şeybe, Buhar! ve Fesevi gibi pek çok ünlü münekkidin ortak kanaatine göre

Belirtiler ge- nellikle 18-36 saat içinde ortaya ç›ksa da, bazen 4 saatte etkisini gösterebilece¤i gibi belirtiler yiyecek yendikten 8 gün sonra da ortaya