• Sonuç bulunamadı

Herder'de Volk Kavramı Meral Ozan

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Herder'de Volk Kavramı Meral Ozan"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

HERDER’DE VOLK KAVRAMI

Meral OZAN*

Alman şairlerinden .Johann Gottfried Ik-nler'in (1744-1803) yazın diline taşı­ dığı ‘Volk" kavramı günümüzde birçok anlam içermektedir. Biz bu yazımızda

Volk kelimesinin anlam lan ve Alman ede­

biyatında taşıdığı önemi üzerinde dura­ cağız. Almanca’da Volk “ortak dil, kültür ve tarihle birbirine bağlı bulunan ve in­ sanlardan oluşan bir topluluk” demektir (Drosdo\vski 1981. s.*2802).

!(...) durch gemeinsame (Sprac- he) Kultur und Geschichte verbun- dene grobe Gemeinschaft von Menschen (...)]

Volk kavramı Eski Yüksek Alman­

ya'daki ’Tolc” kelimesinden gelmektedir ve "çok kişi" anlamındadır Dil tarihsel gelişim açısından bakıldığında Volk keli­ mesi (artık kullanılmayan) “ekip" anla­ mını taşır; örneğin bir neminin ekibi ya da bir askeri heyetin tüm mensupları. "Bir toplumun salt üyelerinin toplamı” va da "bir ülke nüfusunun tamamı" da Volk k;n ı.ıınıııı açıklar (Drosdovvskı 1981, s.2s02. Broukhaus 1994, s.405), “Kthnie" anlamda Volk-, bir grup insanın oluştuv- tlııgıı spesifik etnik birimdi)- Aynen Volk kavramı, ülke nüfusunun orta ve alt kat­ manları. basit, insanlar 'einfache Leııtci; topluluk, kalabalık anlamına da gelmek­ ti *d ir. "Ki. millerin i uloal bir birim olarak gören bir grup in^an; yani ortak geçmiş, tarih, kültür ve dil, (kısmen de olsa, din) unsurlarıyla birbirileriyle bağlı bulunan topluluk" da Volk demektir (Brockhaus

s -loru

[(...) (>ınt Gruppe von Menschen. dit* sieh als ideelle Einheit begreıl't. d.h.: al> cine durjh geneinsame lleıkunlt Geschichte, Kultur und

II .C . A lm a n D ili ve E d e h ıv a iı Böl (.unu A r.ışLirm a G örevlisi

Sprache z.T. auch Relıgion verbun- dene Gemeinschaft (...)]

Ancak bu anlamda Volk günlük dilde ‘■Nation” (millet, ulus) kavramıyla aynı anlamda kullanılmaktadır. Nation kavra­ mı ise, “aynı soydan gelen, ortak dile, or­ tak örf ve adetlere sahip olan, kültürel ve siyasi gelişim sürecine bağlı olarak aynı ülke sınırları içerisinde birarada bulunan bilinçli ve siyasi topluluk”tur (Wahrig 1979, s.2fi20i."

İNach Abstammung, Sprache. Şilte, kültüreller und politiseher Entwicklung zusammengehörige, innerhalb der gleichen Staatsgrm- zen lebende. bewuf3t und gewollt ge formte politisehe Gemcinschafl. I

Volk ve Nation kavramları, içerdikleri

anlam bakımından birbirinden ayrılırlar

Millet (Nation) siyasi düşüncenin oluşum

surecini fazlasıyla kapsarken, halk (Vollo, daha çok hissi tecrübeleri vurgu­ lar, örneğin m illi bilim (Volksbc\vufJtse- m) gibi Bu iki kavramın belirsizliği, hı r ikisinin anlamı dışında kullanılmasına sebep olmuştur. Nasyonal-Sosvalizim dö­ neminden soma Volk. kavramı anlam kö­ tüleşmesine uğraması bundan dolayıdır Almaca Türkçe sözlüklerinde Voli.

1. “Nüfus” anlamında halk, ahali sekene olarak:

2. ‘Nation” anlamında millet, ulu.'- olarak;

3. “basit" anlamda avam tabakası, halk zümresi olarak karşılık bulur. Buradan da an al aşılacağı ü ze re

“Volk" ve ‘'Nation” kavramları içiçe giı- mtş durumdadır.

Tarihi süreç içerisinde Volk kelimesi özellikle Romantizim döneminde (1790- 1830) sıkça kullanılan' bir terim haline gelmiş ve üzerinde sayısızca çalışmalar yapılmıştır. O dönem yazar ve bilim

(2)

Yıl: 12 Sayı: 45

adanılan özellikle Herder’in etkisi alt ın­ da kalmıştır.

Herder, halk kavramını üç açıdan ele alır; “Volk'' ona göre koHm (Stamm). ulu­ sun bir paraçasıdır. Fakat bu anlam dü­ nümüzde önemini kaybetmiştir. Diğer ta­ raftan Herder Volk kavramına özellikle

juıpuluslnatio ve v ulu us (sosyal alt sınıf, hır halkın tabanı) açısından yaklaşır. Na-

iıo kavramıyla bir halkın milli karakteri­

ni çizmekte olan ve buradan “Natıonalge- is f dediği m illi ruh kavramına ulaşan Herder. bu bağlamda özellikle Voltaire ve Montesquieu’nin elkısi altında kalmıştır. Övlc ki. Monte.sci’ iieıı ugenü\ esprit, ca-

ntr/cre ıl’ıını’ nation"kavramlarından söz ederken, Herder bunlara eşdeğer olan "(tcnin* , “GV/.s/" veya “Denkart omes Vol- kes” (halkın düşünce biçimi) ve “Nat.ı- onalgcist” kavramlarını vurgular (Moser 1978, s.254). Ayrıca Herde», mistik bak­ lamda m illi kabul (Nationalgeheimnis) ve duygudan bahsederken, hnlkın rıthan

dan (Volksseele) söz etmektedir. Milli

Ruh Heıder'de netlik kazanmamakla bir­

likte iki şekilde karşılık bulur: Metafizik bazda tabii bir varlıktır, tarihsel süreç içerisinde gelişen bir öğedir.

Milli Ruh, dilde, m’itosta ve halk ede­ biyatında ifade bulur. Efsane ve halk tür­ külerinde masal, “Aydınlanma” dönemin­ de olduğu gibi vakit geçirilecek bir unsur ya da tandırname olmaktan çıkmış; ak­ lın, ruhun ve halkın ifade biçimi olmuş­ tur. Volk kavramına “vulgus”. yani sosyal ;ılt sınıf açısından bakıldığında, kültürel gelişim on plana çıkmaktadır. Halk, ilk çağlarda mitos ve edebiyatın taşıyıcısı Juı umumlayken, avdın kesim ve sosal alt sınıf olarak bir ayrımı çok sonraları yaşa­ maktadır. Bu da yüksek kültür (Hoch- kultur) ve temel kültür, vani halkın kül­ türü demektir

Herder olaya tarihi bir boyut kazan- dirmistir. Buna göre, nazım iPoesie) ve halk edebiyatı gücünü halktan alır ve yi­ ne1 halk tarafından yaşam bulur. Bu da Herder'e göre ‘‘vulgus’’ kavramıyla ta­ nımlanır. Bu görüş özellikle Romantızim dönemi şairleri tarafından kabul görmüş­ tür. Buradan da anlaşılacağı üzere,

Her-der’de. halk (Volk) ve edebiyat (Dichtung) kavramı içiçe girmiştir, öyle ki halkın ru­ hu edebi yapıtta ebediyven sürmekte. Halkın kendisi ise, edebiyatın en köklü parçası ve tanrının bir lütfü olan, yaşa­ mın asıl çekirdeğim oluşturmaktadır.

Yaratıcısı Herder olan, Volk kelimesi kadar etkili diğer bir kavram “Volkspo- esie” (halk edebiyatı), sözlü anlatıma da­ valı rivayet, yoluyla aktarılan ananevi metinlerin bütününe verilen addır. Süs- süz, sade bir anlatımla tipik kişi ve olay­ ların canladırtlması gibi karakteristik bir özelliğe sahip olan Volkspoesiv. bireyleş­ tirmeye ve teemmüle de yer vermez. Aşk, savaş, mistik doğa ve mistik dünya gibi konular içeren bu tür edebi metinler, ro­ mantik dünya görüşüne uygun m illi ruh felsefesinin de yansımasıdır aynı zaman­ da. Halk edebiyatının türleri arasında halk oyunları (Volksschauspiel). halk tür­ küleri (Volkslied) ve halk hikayeleri (Volkserzühlung) bulunduğu gibi, büyü, muska, dua atasözü ve bulmaca gibi basit epik anlatılar da yer almaktadır,

Herder için halk edebiyatı, Hamann ve “Sturm und Drang” dönemi (1767- 1785) şairlerinde olduğu gibi bir doğa edebiyatıdır (Naturpoesie), Doğa, Rousse- au’nun izinde, toplumsal gelişime, kültü­ re ve aklın aksine asıl, gerçek ve masum­ dur. Herder’e göre, her edebi yapıt halk edebiyatında vııku bulur ve bir eserin “Volkspoesie” olabilmesi için gerçek his­ lerle bezenmiş, tutkuyla bağlı ve hayal gücüyle yaratılmış olması gerekmektedir. Buradan yola çıkarak, Romantizim şair­ leri halk edebiyatı kavramını geniş bir yelpazeden değerlendirirler. Böylelikle halk türküleri, halk hikayeleri ve halkva- ri kısa anlatıların ivolkstümliche Klein- dichtung) yanısıra, “Nibelungenlied” gibi ortaçağ edebiyatını da halk edebiyatına dahil ederler. Halk edebiyatı ile Minne semalar]1 eşdeğer tutan Romantizim dö­ nemi şairlerinden Lud\vig Ticck (1773- 1853), Clemens Brentano (1778-1842) ve Achim von Arnim'e (] 781-1831) göre

halk, temel sınıf (Grundschicht) ve ulu­

sun çekirdeği, milletin en köklü parçası­ dır. Halk edebiyatı ise saf, taze vc asildir.

(3)

Yıl: 12 Sayı: 45

Buradan da anlaşılacağı üzere Hcrder’m görüşü Romantizim dönemi yazarları üzerinde derin bir et ki yaratmıştır, çünkü onlar “halk" kavramım tanımakla kalma­ mış, halkla ilgili sayısız çalışmalar baş­ latmışlardır. Bunlardan en önemlisi riva­ yet yoluyla kültürel değerlerin kuşaktan kuşağa aktarılmasıdır.

Herder’in görüşünden yola çıkarak, Romatizim dönemi şairleri halk rivayet­ lerine iki görüş geliştirmişlerdir. Bunlar­ dan ilki, estetik edebi anlayış, diğeri ise metafizik bazda halka tabi mistik görüş­ tü!'. Estetik ebedii anlayışın en belirgin özelliği, edebiyatta birincil ilkesidir. Bu­ nun anlamı, yazarın kendi özgün çalış­ ması halk edebiyatıyla eşit düzlemde yer almasıdır. Buradaki hedef, rivayetlerin yazın yoluyla günümüz edebiyatında yeniden yaşatılmasıdır. Halk edebiyatının zenginleştirilmesi ve bu konuda yapılacak her türlü çalışmanın hazırlanması, yeni yetişen neslin bu değerlerden sağlıklı bir şekilde faydan- lanması için olmuştur. Metafizik bağlam­ da halka özgü mistisizim görüşü savunan yazarlardan Joseph Gürres (1776-1848), Herder’in izinde, halk rivayetlerini mitos ve ilahı vahyi olarak görmektedir. Mitos dindir, dinidir. Mitlerin kendisi ise tan­ rının doğadaki ifade bilimidir; bu da asıl, doğayla içiçe yaşayan insandır. Asıl ülke ve asıl dil gibi, asıl mitosların varlığına inanan Görres, halk efsanelerini, mitler dönemine ait izler taşıdıkları için kutsal birer belge olarak görür ve doğa edebiy­ atını tıpkı bitkiler gibi doğal ürün olarak kabul eder.

Romantizim dönemi yazarlarının hedefi, halkın temel taşlarını oluşturan milli değerleri, rivayet yoluyla günümüze aktarırken, orijinalliğini ve doğallığım korumak ve ebedi yaşatmaktır; bu kül­ türel akımı gerçekleştirirken de kutsal yeni bir dönem açmaktır. Bu adımı gerek­ li kılan, yalnızca kültürel değerlerin top­ lanması değil, bunları halkın kendi geleceği için yeniden kullanılacak hale getirilmesi ve yeniden canlandırıl­ masıdır. Bu sayede Romantizim şairleri Alman halk edebiyatının yaşam varlığını

sürdürürken. Alman m illi birliğinin yeniden oluşturulmasını da sağlamış olacaklardır. Bu arzuyu özellikle o döneme ait genç yazarlar gurubu güdmüş ve halk edebiyatının didaktik yönünü daha çok vurgulamak amacıyla, efsane, destan ve masal gibi edebi türleri yeniden kaleme almış ve üzerinde çalışmaları fiilen yürütmüşlerdir,

Halk edebiyatı, Max L üthi’nin deyimiyle, “her tür kişisel çabanın ken­ dini gösterdiği bir alan”dır (Lüthi 1972. s.78). özün ü tanımak, var olan kültürel değerleri bilmektir. Halkın özü edebiy­ atında saklı olduğuna göre, bu alandaki çalışmaları sürdürmek vc bunun için gereken çabayı göstermek, edebiyatımız açısından bir kazanç olacaktır.

KAYN AKÇA

1) BROCKHAUS, F.A. (1994): “Volks- literutur” in: Brockhaus Enzvklopadie in 24 Banden. Band ‘23, Mannheim: Brockhaus Ver­ lag GmbH.

2) DROSDOWSKI, GUnther (1981): DÜDEN. Pas grosse VVörterbuch der

deutsc-verlag.

3) LIJTHI, Max (1972): "Europâische Volksliteı atur” in: A. SCHAEFER.

Weltliteratur und Volkstiteratur. München: C.H. Beck Verlag.

4) MOSER, Hugo (1978): “Sagen und Marchen in der deutschen Romantik” in: H. STEFFEN. Die deutsche Romantik. Göttin- gen: Vandenhoeck & Ruprecht Verlag.

5) WAHRIG, Gerhard (1979): Wahrig. deutsches Wûrterbuch. Gütersloh:

Bertelsmann Lexıkon Verlag.

6) STEPHAN. Inge (1989 i: ‘‘Romantik als Lebens- und Schreibform” ın:,W. BEUTTN. Deutschc Literaturgeschichte von den Anfan- gen bis 2ur Gegenvvart. Stuttgart: J.B.

Metzler Verlag.

NOT

1 Ortaçağ Alman edebiyatında saray adabına uygun, şövalyeler tarafından söy­ lenen şarkılar.

Referanslar

Benzer Belgeler

• Karlı yamaçlarda zikzak yaparken kazma mutlaka yamaç tarafındaki elinizde olsun.. • Karın sertliği ve yamacın dikliği artarsa buz kazması, krampon ve ip

Türk Kültürü hakkında önemli bil- giler içeren Türkler ve Doğa adlı kitap adından da anlaşılacağı üzere; arılar, ev- cil hayvanlar, güvercinler ve mantarlar

YIL KONU / GELİŞME ÖZELLİK 1972 Birleşmiş Milletler İnsani Çevre.. Konferansı (Stockholm Konferansı)

Bu coğrafyacılar post-modern, post-yapısal, post-kolonyal yaklaşımların teorik arka planlarını kullanarak doğanın temsillerinin (yazılı, sözlü, sözel, görsel) sosyal

Gagaların işlevine ge- lince, önceleri tukanların gagalarının karşı cinsi etki- lemek için uzun olduğu, daha sonra ise meyve yemek için uzun gagaların daha uygun

Tarımın, insanların sadece günlük beslenme ih- tiyacını karşılayan bir etkinlik olmaktan çıkıp, onla- rın ruhsal ve fiziksel sağlıkları ile yaşam kalitelerini

Coğrafya bilimi; coğrafi ortamda doğal süreçler içerisinde meydana gelen değişimleri, insan etkinlikleriyle şekillenen beşerî ortamdaki değişimleri bir çalışma

Bütün bunlar yetm iyor, gideceğimiz olası gezegenin yıldızı ne güneşimizden daha küçük olmalı (o zaman evrenden gelen yıkıcı ışınlara karşı bize koruyam ıyor)