• Sonuç bulunamadı

Hayyam'ı okurken

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hayyam'ı okurken"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

F.VFT/HAYIR

OKTAY AKRAL

i S - u - g f

Hayyam’ı Okurken...

1025 ile 1060 arasında doğduğu söylenir. Ölümü de 1121 ya da 1122'de. Babası bir çadırcı. Bu yüzden takma ad olarak ‘Hay- yam’ı almış. Yazdığı Rubai’ler bin yıla yakın bir zamandır yeni­ liğini, tazeliğini koruyor. Yalnız Doğu şiirinde değil, Batı’da da hayranlık uyandıran bir şair sayılıyor. Bunu İngiliz doğubilim- cisi Fitzgerald’a borçludur elbet. Fitzgerald yıllar süren bir ça­ lışmayla Rubai’leri İngiliz diline kazandırmasa, Hayyam bu denli tanınmaz, yayılmazdı.

Fransız şairi Th. Gautier şöyle yazıyor: “Avrupa ortaçağın en karanlık dönemindeyken Hayyam’ın şiirlerindeki düşünce öz­ gürlüğü, en ileri görüşleri dile getirmesi, insanı şaşırtıyor” Ga- utier’ye göre Hayyam’ın şiirleri kısa, özlü ve bir şimşek gibi et­ kileyicidir. Bilindiği gibi, Öm er Hayyam, yalnız bir Rubai yaza­ rı, yani bir şair değildir; o aynı zamanda matematikçi, gökbi­ limci ve felsefecidir.

Şair dostum A. Kadir, geçmişin büyük şairlerini, ‘Bugünün Diliyle' konuşturmasını sever. Yani, Mevtana gibi, Hayyam gi­ bi, Fikret gibi şairler günümüzde yaşayıp bugünün Türkçesiy- le yazsaydılar, nasıl yazarlardı? Bunu o şairleri bugünün diliy­ le konuşturarak gösterir. Elbette ki tartışılacak bir konudur bu. Kimileri karşı çıkarlar, belki haklıdırlar, bir şair kendi yazdıkla­ rının dışında yorumlanamaz, şiirleri yeniden yazılamaz. Yazı­ lırsa bambaşka şiirler olur... Ama Kadir’in ‘Bugünün diliyle’ o şiirleri yeniden -aslındaki güzelliklere bağlı kalarak- yazması başka bir açıdan yararlıdır. Nedeni de, o eski zaman şairlerini, yeni bir yaşama kavuşturabilmesidir. Şiir başka dile çevrilemez, bunu biliyorum, kendi diline bile! Ama Kadir -ki usta bir şairdir- Bu tür ‘yeniden yazma’ şiirlerde gerçek bir başarı kazanıyor, o şairleri yeni bir güçle yaşatıyor...

‘Bugünün Diliyle Hayyam’ın 5. Baskısı önümde... Hayyam1 ın şiirlerini ‘yenileştiren’ A. Kadir önsözde şöyle diyor: “ Hayyam’- insana önem verir. İnsanın özgürlüğüne önem verir. Alçakgö­ nüllülüğü, olduğu gibi görünmeyi, fikir ve vicdan özgürlüğüne bağlanmayı, yiğit bir yürek taşımayı, yalandan ve ikiyüzlülük­ ten iğrenmeyi, insanın insana kulluk etmeden yaşamasını öğüt­ ler. ‘B ir ekmek kapısı a ç bana-B ir geçim yolu bulayım- Kula kul­

lu k etm eden'. Hayyam söylüyor bunu... Bu ses onikinci yüzyıl

insanının sesi. Sonra biz rahat rahat oturmuşuz, ona ‘zevk ve safa ‘iyş-ü nuş’ şairi demiş çıkmışız.”

“Kapısız, damsız şu yuvarlakta B ir sürü insanız, başıboş kimsesiz B u dünyaya istediğim iz g ib i gelm edik B u dünyadan istediğim iz g ib i gidemeyiz."

Ömer Hayyam’ın Rubai’lerinde ‘şarap’ baş yeri alır. “B u şa­

rabı dilenci içti, bey oldu gitti-B u şarabı tilki içti, aslan kesildi- B u şarabı ihtiyar içti, oldu delikanlı-Delikanlı içti, öm rü b i uzadı, b i uzadı, b i u z a d ı"der... “ B ir elimizde Kuran, b ir elimizde şarap tası— b ir yanımız helâl, b ir yanımız haram-Şu ham gökkubbe altında b iz neyiz?-Ne tam gâvur, ne tam M ü s lü m a n " der. “ İç­ meyen insan ne anlar bu şarkıdan-Yaşamanın tadını ne bilir, yü­ zü pash-Yeryüzü sevene ışıl ışıl ışıldar-Oysa sen tın tın ötersin- Sana bizim aşkımız b ir şey demez-Ey iç i kara, sersem yobaz!”

Hayyam, Tanrı’yla da sık sık konuşur, şöyle seslenir ona:

"Süsle, beze, lokum gibi ko karşımıza-Esmeri de, beyazı de, pem ­ besi de-Baştan çıkar, yerlere ser bizi, öld ü rS on ra çevir d ö rt ya­ nımızı b ir sürü yasakla-Ona bakma, şuna bakma, buna bakma- Dolu tası eğri tut, ama içindekini dökme..." Ya da: “O gün baş­ ka işin yokmuş ki-Yetmiş ik i m illet çıkarmış komuşsun ortaya-Bir sürü soy sop çıkarmış komuşsun-Bense aşk soyuna bağlı doğ­ muşum sımsıkı-Bu aynlık gaynlık neden diye sormuş durmuşum- Bu Müslümanlık bu gâvurluk neden-Aşk içinde erimek varken.”

“Bugünün Diliyle Hayyam” bizden biridir, bugünün içinde yaşayan bir şair, genç, yeni, çağdaş bir şair...

“ Yaşadın, yaşadın, bin yıl yaşadın diyelim hadi-Sen bana so­ nunu de bunun sonunu-Şu yıkık dökük saraydan çekip gitm ek değil mi?-Ha anlı şanlı b ir sultansın, ha b ir dilenci-B ir gün gelir ikisi de çıkar b ir kapıdan.”

Referanslar

Benzer Belgeler

Kürtajın bir birey hakkı olup olmadığı, hangi koşullarda ne şekilde kısıtlanabileceği veya kısıtlanıp kısıtlanamayacağı, eşcinsellerin evlilik ve diğer kamusal

Sokak cephesinde kabul kısmı ile servis toplanmış ve arka cephe üze- rine yatak odaları konulmuştur.. Binanın ortasında büyük bir aydınlık

Haricî sıva renkli mermer kırığı ile mo- zayık sıvanmış

oda ile yeniden ilâve edilen büyük oturma salonundan iba- Mimar manzaraya hâkim olan cihetlere yaptığı geniş balkonlar ve çatıya verdiği az ve tatlı meyille binaya cam

Büyükadada Dadilar çamlığında denize hâkim bir sırt üzerinde bu sene ikmal edilen bu köşk, etrafındaki tabiat parçasına iyi ve iddiasız bir sadelikle imtizaç ettirilerek

merkez değ ğeri 1024 eri 1024 mb mb olan bu yü olan bu y üksek bas ksek bası ın n ç ç alanı alan ı, bir ucu Marmara , bir ucu Marmara Bö B ölgesi lgesi’ ’ne kadar uzanan

Siklonlar orta enlem siklonları ından daha ndan daha küçü k üçük ve daha g k ve daha g üçl üç lü ü olmaları olmalar ı yanı yan ında cephelerin bulun malalar nda

Esas itibarile iddiasız ve alelade bir ikametgâh olmak- la beraber bu bina kullanış, taksimat, rahatlık ve mimarî şekillendiriş