• Sonuç bulunamadı

İlk kadın arkeologumuz Seniha S. Moralı 50 yıl önceki müzeyi anlatıyor:Hanımlar için özel müze gezme günü!

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İlk kadın arkeologumuz Seniha S. Moralı 50 yıl önceki müzeyi anlatıyor:Hanımlar için özel müze gezme günü!"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

L

A TİN harflerinin ka­bulü üzerinden elli yıl geçti, ilk kadın ar-

kelogumuz da yine

bundan elli yıl önce göreve başlamıştı.

Seniha Sami Morali Sultan II. Abdülhamit devrini gör­ müş. Trablusgarp, Balkan ve Birinci Dünya Savaşı fela­ ketlerini izlemiş, Halife Ab- dülmecit zamanında sarayda mürebiyelik görevinde bulun­ muştu. Cumhuriyet'in ilanın­ dan beş yıl sonra ise Âsar-ı Atika Müzesi (İstanbul Arke­ oloji Müzesi) Müdürü Halil Bey’in teklifine uyarak, mü­ zede yabancı diller kâtipliği yapmaya başlamıştı.

Seniha Sami Morali, ede­ biyat ve güzel sanatlara me­ raklı olduğu gibi, arkeolojiye

de aileden gelen bağlarla

b a ğ l ı o l d u ğ u n u D e lir tiy o r. A s

-lında mesleki bir öğrenim

görmemiş. Fakat, aileden gel­ diğini söylediği bu arkeolo­ ji sevgisi onun kaderini etki­ lemiş. Şö'de anlatıyor:

— «Dedem Suphi Paşa’nın arkeoloji ve meskukât (m a­ deni paralar) ilminde ihtisası olduğunu, meskukât koleksi­ yonunun şimdi British Mu- seum’da bulunduğunu eski­ den beri duyardım. Memleke­

timizin tükenmez antikalar

hâzinesinden geri kalanları

ve yabancı koleysiyoncula-

ıffl— s d m geçmiş olanları, Tophane Müşiri Ahmet Fethi Paşa, 1847 yılından itibaren

Cephane Anbarı’nda topla­

maya ve toplatmaya başladı. «Suphi Paşa, halkın gezip görebileceği bir müze açılma­

sını isterdi. Maarif Nezare- tl’ne tayin edilince, bu konu­ da irade aldı ve Çinili Köşk' ün müze olarak halka açıl­

masını sağladı. Hanımların

gezebilmesi İçin de, haftada bir gün tayin edildi. Bu ara­ da, antikaların memleket dı­ şına çıkarılması da tahdit o- lunmuştu.

«1869 yılında, müzeye «M ü ­

ze-! Hümayun» adı verildi.

Müdür olarak önce bir İngi­ liz, sonra Dethier adında bir Alman görevlendirildi. Döthl-

er ölünce, Suphi Paşa'nın

tavsiyesi üzerine, Hamdl Bey tayin edildi. Suphi Paşa bu

M ERHUM İsmet İnönü, Cumhurbaşkanlığı sırasında İki defa Arkeoloji Müzesi'ni ziyaret etmişti. Resimde, 1949 yılındaki ziyareti sırasında Müze Müdürü Aziz Oğan ve Seniha Sami Moralı'yla birlikte görülüyor. Ayaktakiler İnönü'nün maiyeti ve müzeciler.

İlk kadın arkeologumuz Seniha S. Morali 50 yıl önceki müzeyi anlatıyor:

Hanımlar için özel

müze gezme günü!

tayinden çok memnun olmuş ve «Gözüm arkada kalmaya­ cak» demişti.

«Hamdi Bey müzeyi ihya etmiş ve bilhassa kendi keş­ fettiği harikulade Sayda la- hltlerinl muhafaza edebilmek için. Çinili Köşk’ün etrafında­ ki şimdiki muazzam binaları

yaptırmıştı. Diğer taraftan,

antikaların memleket dışına

çıkarılmasını kesinlikle ya­

saklayan bir irade de çıka­ rılmıştı.

«Babam , o zamanlar biz- lerl müzeyi gezmeye gönder­ mişti. Hamdi Bey'den sonra, müze müdürlüğüne kardeşi

Halil Bey. sonra da onun

yetiştirdiği arkeologlardan A - zlz (O ğan) Bey tayin edildi. Her ikisi de şevk ve gayretle çalıştılar. Seniha Nanım İse, başta söylediğimiz gibi, Ha­ lil Bey'ln teklifini kabul ede­ rek müzeye girmiş. Aziz Bey tarafından tasnif memurluğu görevine terfi ettirilmişti.»

Bundan sonrasını şöyle an­ latıyor:

— «O devirde,

üniversite-ı-V*

mizde henüz arkeoloji ensti­ tüsü yoktu. Müdürler ve me- memurlar, müzede çalışarak

yetişmişlerdi. Heykeltıraştan

başka, birkaç kişi daha A v­

rupa'da öğrenim görmüştü.

Benim öğrenimim ise, tama­ mıyla özeldir. Ayrıca, ben­ den başka müzede tek kadın yoktu.

«Müzemizin adı «Arkeoloji Müzesi»ne çevrilince, memu­ riyetimin adı resmen «arke­ olog» oldu. Bu arada Arke­ oloji Enstitüsü açılınca de­ ğerli uzmanlar yetişti. Bunla­ rın arasında kadınlar da var­ dı.

«Ben, kazılarda bulunan

eserleri kaydeder, tertip e- der, yerleştirirdim. Temizlen­ mesi ve tamir edilmesi gere­ kenler, kimya laboratuvarına gönderilirdi. Bazıları öyle pe­ rişan halde gelmektedir ki, parçaları birleştirip yeniden eseri ortaya çıkarmak bilme­ ce çözmekten daha güçtür. Bu bakımdan, iaboratuvarda- ki uzmanlarımızın hüner ve marifeti tebrike değer.»

9.z.

M S

NoH

Yazı: GÜN V AR O TM A N B Ö LÜ K

YABANCI

ARKEOLOGLARLA

Y. PILAN ÇALIŞMALAR

ilk kadın arkeologumuz, iyi yabancı dil bildiği için, müze­ ye gelen yabancılara sık sık

refakat etmiş, onları bazen tek başına da gezdirmiş. A y­

rıca, yabancı arkeologların

Türkiye'de yaptıkları tetkikler sonunda yazdıkları eserleri de Türkçeye çevirmiş. Birkaç ha­ tırasını şöyle özetledi:

— «Louvre Müzesi muhafı­ zı M. Devembez, tunç eser­ lerimizi inceledi. Bunları ilim âlemine tanıtmak tçin yazdığı eseri Türkçeye çevirdim.

«Eski Şark eserleri uzman­ larından ve Beyrut Amerikan Üniversitesi profesörlerinden DanimarkalI Herald Ingholt, Tedm ur^barobelerini incele­ mek için, benim zamanımda , iki defa geldi. İkincisinde, e- şi de kendisine yardım edi­

yordu. Beyrut'a gittiğimde,

kendisine uğradım. Oranın

müzesini birlikte gezdik. Son­

ra Baalbek harebeierini ziya­ ret ettim. Yerden toplanan an­ tika parçalarını muhafaza et­ mek için yapılmış olan küçük

binanın kapısına bırakılmış

«M üze-i Hümayun» yazısını görünce çok duygulanmış ve üzülmüştüm.

«Yine Bizans Enstitüsü

müdürlerinden Prof. VVhitte-

more ile Prof. Undeneood

Ayasofya mozayikleri üzerin­ de çalışırlarken, kendilerine çok yardım ettim. Yazın gelir çalışırlar, sonbaharda döner­ lerdi. Prof. VVhittemore, be­ nimle vedalaşırken, İlkbahar­ da yine buluşacağımızı söyle­ mişti. Kendisine:

— «Burada olursam,» de­ dim.

O da.

— «Ben de gelebilirsem...»

cevabını verdi «İlkbaharda

emekliye sevkedileceğimi bili­ yordum. Prof. VVhittemore ise, İstanbul’a gelmek üzere ha­ zırlanırken vefat etti.»

Yirmi iki yıl süreyle İstan­ bul Arkeoloji Müzesi'nde ça ­ lışan ve İngilizce ve Fransız­ ca bütün yayınları hazırlayan Seniha Sami Morali, 1950 yı­ lı mart ayında emekli oldu. Ancak, ayrıldıktan sonra bile

mesleğinden kopamadı ve

Arkeoloji Müzesi yanında,

Topkapı Sarayı ve Ayasofya Müzelerinin yayınlarıyla meş­ gul oldu.

Hâlâ da boş durmuyor. Ha­ tıralarını kaieme alıyor, ter­ cümeler yapıyor ve zaman zaman tarihî konularda yazı­

lar hazırlıyor. ■

11

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu taze yüzeyin, Mars ile Jüpiter arasındaki asteroit kuşağındaki asteroitlerin birçoğunda niçin gözlenmediğini araştırmaya devam eden ve asteroitlerin geçmişini

Yitang Zhang (New Hampshire Üniversitesi) bu çalışmaya ve sayılar kuramının çeşitli derin sonuç- larına dayanarak, aralarındaki fark en fazla 70 mil- yon olan sonsuz

Özel olarak Türk Ormancılık Tarihi ile ilgili bulunuyorum.Der ¿dı- nizin son çıkan 1968 yılı yedinci sayısının 2 1 .Sf•s indeki sayın Seniha S a ­ mi'nin

Çalışmada Muğla Devlet Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Servisi’nde yatan gebelerin doğum sonu egzersizler hakkındaki bilgi düzeyleri incelenmiş; en az bilgisi

(2009) Güney Kore 8 hafta grubu (n)=28 -Hastalara hemşire tarafından evde kan yapılan kan basıncı ölçümüne Kontrol basıncı ölçümü, ilaç tedavisi, diyet ve

Biz niye Avrupalılart ayırdetmez de hepsini frenk biliriz Ne yapa­ lım, uzun yüz yıllar Avrupada dev­ let olarak yalnız Fransayı tanıdık: O da Kralının

«Sonunda Evkaf-ı Hümayun Müfettişlerin­ den Ahmed efendinin mührü bulunan diğer bir vesikaya göre de Galata Saray-ı Hümâyûnunda kurulan kütüphanenin

Bir kumandan, kendi millet ve memleketinin, bütün devlet lerin ve bilhassa düşmanların tarihlerini, siyasetlerini, coğ­ rafyalarını, kuvvetli ve zayıf