• Sonuç bulunamadı

Socio-Demographic Characteristics of Suicidal Individuals Living in Malatya

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Socio-Demographic Characteristics of Suicidal Individuals Living in Malatya"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Malatya Ýlinde 2005 Yýlýnda Ýntihar

Giriþiminde Bulunan Bireylerde Klinik ve

Sosyodemografik Özellikler

Socio-Demographic Characteristics of Suicidal Individuals

Hayriye Dilek Yalvaç1, Burhanettin Kaya2, Süheyla Ünal3

1Uz.Dr., Dr. Abdurrahman Yurtaslan Ankara Onkoloji Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi Psikiyatri Kliniði, 2Doç.Dr., Gazi Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, Ankara, 3Prof.Dr., Ýnönü Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, Malatya

SUMMARY

Objectives: The aim of this study was to investigate the

risk factors and determine the socio demographic vari-ables of patients who attempted suicide in Malatya, in 2005. Method: The sample group of this research

con-sisted of 50 patients who attended to the Emergency Department or other medical departments of Turgut Özal Medical Center with suicide attempt between January and April 2005 and were followed up either in or outpatient setting, and agreed to participate in the study. Patients who had psychotic symptoms and deliri-um were in the exclusion criteria. The socio-demograph-ical data sheet, Beck Depression Inventory (BDI), Beck Anxiety Inventory (BAI), Beck Hopelessness Scale (BHS) were applied following the clinical interview. Results: Of

all patients, 64% were female. The mean ages of women and men were 25.9 ± 7.6 and 32.3 ± 13.7, respectively. In our study, suicide attempts were more common among married women (59.4%) and single men (55.6%). Mental disorders had started at an earlier age in singles (p=0.001), and at a later age in widows and divorced (p=0.025). While 36% of the patients were diagnosed as adjustment disorder, 32% was diagnosed as depression and only 20% did not receive any specific diagnosis. A history of suicide attempts was determined in 32% of the cases and 90% of our patients had suicide attempts with non-violent methods. Psychosocial stressors were present in 54 % of patients three months prior to the sui-cide attempt and the majority of these were family prob-lems. Conclusion: It is essential to recognize some clinic

and socio-demographic characteristics related to suicide attempts and psychiatric disorders have to be treated in order to prevent suicide attempts.

Key Words: Suicide, risk factors, stressful events.

ÖZET

Amaç: Bu araþtýrmada Malatya ilinde, 2005 yýlýnda

inti-har giriþimiyle baþvuran olgularýn bazý sosyodemografik deðiþkenler açýsýndan deðerlendirilmesi ve bazý risk etkenlerinin saptanmasý amaçlanmýþtýr. Yöntem:

Araþtýrmanýn evreni Ocak - Mayýs 2005 tarihleri arasýnda Turgut Özal Týp Merkezi Acil Servisi veya diðer servislere intihar giriþimiyle baþvuran, ayaktan ya da yatýrýlarak izle-nen ve araþtýrmaya katýlmayý kabul eden 50 olgudan oluþmuþtur. Psikotik bulgularý olan, deliryum tablosunda olan hastalar çalýþmaya alýnmamýþtýr. Veri toplama aþa-masýnda, psikiyatrik görüþme yapýldýktan sonra, Beck Depresyon Ölçeði (BDÖ), Beck Anksiyete Ölçeði (BAÖ), Beck Umutsuzluk Ölçeði (BUÖ) ve sosyodemografik veri formu uygulanmýþtýr. Bulgular: Olgularýn %64'ünü kadýn,

%36'sýný erkek bireyler oluþturmaktaydý. Kadýn olgularýn yaþ ortalamasý 25.9±7.6, erkeklerin 32.3±13.7 idi. Çalýþ-mamýzda intihar giriþimi evli kadýnlarda (%59.4) ve bekâr erkeklerde (%55.6) daha sýk görülmüþtür. Bekarlarda ruh-sal hastalýk daha erken yaþlarda (p=0.001), dul ve boþan-mýþ olanlarda ise daha geç yaþlarda (p=0.025) baþlamýþtýr. Olgularýn %36'sý uyum bozukluðu, %32'si depresyon tanýsý alýrken sadece %20'si herhangi bir taný almamýþtýr. Olgularýn %32'sinin öyküsünde intihar giriþi-mi mevcuttu. %90'ý þiddet içermeyen yöntemlerle intihar giriþiminde bulunmuþtu. Olgularýn %54'ünün intihar giri-þiminden üç ay öncesinde psikososyal stresörleri mevcut-tu ve bunlarýn büyük çoðunluðunu ailesel sorunlar oluþ-turmaktaydý. Sonuç: Çalýþmamýz; intihar giriþimlerini

önleme açýsýndan psikiyatrik bozukluklarýn tedavi edilme-si, intihar giriþimi ile iliþkili klinik ve sosyodemografik özelliklerin dikkate alýnmasý gerekliliðini ortaya koymuþ-tur.

Anahtar Sözcükler: Ýntihar, risk faktörleri, stresli yaþam

olaylarý.

(2)

GÝRÝÞ

Dünya Saðlýk Örgütü'nün verilerine göre, her yýl 100.000'de 16 mortalite oranýyla yaklaþýk bir milyon kiþi intihar sonucu hayatýný kaybetmektedir (Mathers ve ark. 2008, WHO 2010). Ýntihar dünya çapýndaki ölümlerin ilk on nedenleri arasýnda yer almakta ve 10-24 yaþ arasý ölümlerin ikinci önde gelen nedeni olarak karþýmýza çýkmaktadýr (WHO 2010). Sonlandýrýlmýþ intiharlarýn yaný sýra her yýl, yaklaþýk 10 ile 20 milyon kiþinin intihar giriþiminde bulunduðu bildirilmektedir ki bu her üç saniyede bir kiþinin intihar giriþiminde bulunduðu anlamýna gelmektedir (Yýlmaz ve Yeþilbursa 2010). Ýntihar ve intihar giriþimi, bütün dünyada olduðu gibi ülke-mizde de önemli bir halk saðlýðý sorunu haline gelmektedir. Türkiye'de son 10 yýlda yaklaþýk 27.000 kiþi intihar ederek hayatýný sonlandýrmýþ, yine yaklaþýk 500.000 kiþi intihar giriþiminde bulun-muþtur (Yýlmaz ve Alkýn 2012). Son veriler her yýl yaklaþýk 2800 kiþinin ülkemizde intihar sebebiyle kaybedildiðini göstermektedir (Yýlmaz ve Yeþilbursa 2010). Ölümle sonuçlanan intihar sayýsý, 2012 yýlýnda 3225 olarak tespit edilmiþtir (Türkiye Ýstatistik Kurumu Haber Bülteni 2012).

Ýntiharýn görülme sýklýðý toplumdan topluma deðiþtiði gibi, cinsiyetler ve kiþinin içinde bulun-duðu yaþ dönemleri de intihar davranýþý açýsýndan önemli farklýlýklar göstermektedir (Eskin 2003). Ülkemizde intihar olasýlýðý ve cinsiyet arasýndaki iliþkinin incelendiði, 18-60 yaþ arasý, 1003 kiþiyle yapýlan bir çalýþmada; yalnýzlýk, umutsuzluk ve ha-yata baðlýlýðýn her iki cinsiyette, besleyici iletiþim tarzýnýn kadýnlarda, ketleyici iletiþim tarzýnýn erkeklerde intihar olasýlýðýnýn yordayýcýsý olduðu belirtilmiþtir (Batýgün 2008).

Tamamlanmýþ intihar erkekler arasýnda, intiharý düþünme ve giriþimde bulunma kadýnlar arasýnda daha yaygýndýr (Eskin 2003, Þevik ve ark. 2012). Türkiye Ýstatistik Kurumunun 2012 yýlý verilerine göre tüm yaþ gruplarýnda erkek intiharlarýnýn kadýn intiharlarýndan daha fazla olduðu tespit edilmiþtir (Türkiye Ýstatistik Kurumu Haber Bülteni 2012). 2006-2010 yýllarý arasýnda tamamlanmýþ intihar-larýn cinsiyet farklýlýklarý açýsýndan incelendiði Sýrbistan'da yapýlan bir çalýþmada, intihar olgu-larýnýn %71.9'unun erkek, %28.1'inin kadýn olduðu, 75 yaþýn üzerinde intiharlarýn her iki cinsiyette en yüksek düzeyde olduðu belirtilmiþtir (Dedic 2014).

Benzer olarak ülkemizde Bursa ilinde 1996-2005 yýllarý arasýnda otopsisi yapýlan intihar olgularýnýn %71.4'ünün erkek, %28.6'sýnýn kadýn olduðu tespit edilmiþtir (Balseven Odabaþý ve ark. 2009). Ýntihar yaygýnlýðý erkeklerde 45 yaþýndan sonra en yüksek düzeye ulaþmakta, 55 yaþýndan sonra ise tamamlan-mýþ intiharlarýn sayýsý artmaktadýr. Kadýn intihar-larý ise ergenlik döneminde artýþ göstermekte, 35-44 yaþlarýnda azalmakta, izleyen yýllarda yaþla bir-likte yeniden artmaktadýr (Eskin 2003). Ülkemizde Kastamonu ilinde, krize müdahale birimine yön-lendirilen intihar giriþiminde bulunan bireylerin sosyodemografik özelliklerinin incelendiði bir çalýþ-mada, olgularýn %78'inin kadýn olduðu, yaþ aralýðýnýn 14-56 yaþ aralýðýnda olduðu, yaþ ortala-masýnýn 24.6±9.3 olduðu tespit edilmiþtir (Þevik ve ark. 2012).

Erkekler sýklýkla ateþli silah, asý, yüksekten atlama gibi yöntemleri tercih ederken; kadýnlar yüksek dozda ilaç alma, zehirlenme, bileklerini kesme gibi yöntemleri tercih etmektedirler (Demirel Özsoy ve Eþel 2003). Baþka bir çalýþmada ise en yaygýn inti-har yöntemi her iki cinsiyette asý ve boðulma olarak tespit edilmiþtir (Dedic 2014).

Ekonomik ve sosyal koþullarýn insan ruh saðlýðý üzerindeki etkilerini konu edinen yazýlarda kendini öldürme olaylarýnýn düþük sosyoekonomik düzeylerdeki toplumsal katmanlarda daha yaygýn olduðu belirtilmektedir (Pritchard 1997). Çalýþ-malar genellikle, iþsizlik ve intiharýn birbiriyle iliþ-kili olduðunu, intiharlarýn düþük sosyoekonomik gruplarda daha yaygýn olabileceðini destekler nite-liktedir (Eskin 2003). Deðiþik çalýþmalar sosyal yapý (Nayha 1982), evlilik durumu (Nayha 1983), iþsiz-liðin tipi ve sosyal sýnýf farklýlýklarýna göre (Nayha 1982) intihar biçiminin deðiþebildiðini göstermiþtir. Birçok araþtýrmada intihar davranýþlarý ve medeni durum arasýnda iliþki olduðu, intihar davranýþlarýnýn bekâr ve dullar arasýnda daha yaygýn olduðu belirtilmiþtir (Eskin 2003). Yaþam olaylarý ve intihar davranýþý arasýndaki iliþki de araþtýrma konusu olmuþtur. Sayýl ve ark.’nýn Ankara'da 1990 ve 1995 yýllarýndaki iki ayrý çalýþ-malarýnda, intihar giriþimi nedenleri olarak ilk üç sýrada sevdiði tarafýndan terk edilme (%21), evlilik-le ilgili sorunlar (%15) ve ruhsal bir sorunun varlýðý (%15) tespit edilmiþtir. Kuþak çatýþmasý ve eþle iliþ-ki güçlüklerinin iliþ-ki, bunun önemli bir oraný eþi

(3)

tarafýndan dövülme olarak ifade edilmiþtir, tüm intihar giriþimlerinde toplam %45'i oluþturduðu bildirilmiþtir (Sayýl ve ark. 1993, Sayýl ve ark. 1995, Sayýl 2000). Malatya ilinde 1984-1994 yýllarý arasýn-da tamamlanmýþ intiharlarla ilgili bir araþtýrmaarasýn-da, aile geçimsizliði nedeniyle intihar birinci sýrada yer alýrken, bir hastalýk nedeniyle intihar ikinci sýrada yer almýþtýr (Yalvaç 1998).

Ýntihar birden fazla etkene baðlý geliþen, ancak büyük ölçüde ruhsal hastalýklar zemininde ortaya çýkan bir davranýþtýr. Baþta depresyon olmak üzere ruhsal hastalýklar intihar riskinde 10 kat artýþa sebep olmaktadýr. Ýliþki sorunlarý, ekonomik kayýp-lar, yalnýzlýk, düþ kýrýklýðý, utanç, aþaðýlanma, baþarýsýzlýk, aile içi çatýþmalar gibi zorlayýcý hayat olaylarý da intihar riski ile iliþkili bulunmuþtur; ancak bu risk faktörleri genellikle tek baþýna intihar sebebi deðildir. Birçok risk faktörü, ruhsal hastalýk-larla birlikte olduðunda intihar eðilimi artmaktadýr (Yýlmaz ve Yeþilbursa 2010).

Bu araþtýrmada Turgut Özal Týp Merkezi Acil Servisine intihar giriþimiyle baþvuran olgularýn bazý sosyodemografik deðiþkenler açýsýndan deðer-lendirilmesi amaçlanmýþtýr. Çalýþmanýn sonunda Malatya ilinde, 2005 yýlýnda intihar giriþimi ile iliþ-kili risk faktörlerini saptamak hedeflenmiþtir.

GEREÇ VE YÖNTEM

Araþtýrmanýn evreni Ocak - Mayýs 2005 tarihleri arasýnda Turgut Özal Týp Merkezi Acil Servisi veya diðer servislere intihar giriþimiyle baþvuran, ayak-tan ya da yatýrýlarak izlenen ve araþtýrmaya katýl-mayý kabul eden 50 olgudan oluþmuþtur. Psikotik bulgularý olan, deliryum tablosunda olan ve çalýþ-maya katýlmak istemeyen hastalar çalýþçalýþ-maya alýn-mamýþtýr.

Veri toplama aþamasýnda, DSM-IV taný ölçütlerine göre psikiyatrik görüþme yapýldýktan sonra, Beck Depresyon ölçeði (BDÖ), Beck Anksiyete Ölçeði (BAÖ), Beck Umutsuzluk Ölçeði (BUÖ) ve sosyo-demografik veri formu uygulanmýþtýr.

Sosyodemografik Veri Formu: Bireylerin yaþ, cin-siyet, medeni durum, eðitim düzeyi gibi demografik özellikleri, intihar giriþimi türleri, intihardan 3 ay öncesinde ve intihardan 24 saat öncesinde yaþadýk-larý stresli olaylar gibi karþýlaþtýkyaþadýk-larý ruhsal ve

toplumsal risk etkenleri, yaþam koþullarý, özgeçmiþiyle ilgili sorularý içeren, araþtýrmacý tarafýndan hazýrlanmýþ bilgi formudur.

Beck Depresyon Ölçeði (BDÖ): Hastalarýn depres-yonun çeþitli belirtileri üzerine bilgi vermesini saðlayacak þekilde hazýrlanmýþ 21 madde içeren bir ölçektir. Ülkemizde geçerlik ve güvenirlik çalýþmasý yapýlmýþtýr. Kesme puaný 17 olarak belirtilmiþtir (Beck 1961, Hisli 1989).

Beck Anksiyete Ölçeði (BAÖ): Beck ve ark. (1988) tarafýndan geliþtirilen bireylerin yaþadýðý anksiyete belirtilerinin sýklýðýnýn belirlenmesi amacýyla kul-lanýlan kendini deðerlendirme ölçeðidir. 21 madde-den oluþan, 0-3 arasý puanlanan likert tipi bir ölçek-tir. Türkiye'de geçerlik ve güvenirliði Ulusoy ve ark. (1998) tarafýndan yapýlmýþtýr (Beck ve ark. 1988, Ulusoy ve ark. 1998.).

Beck Umutsuzluk Ölçeði (BUÖ): Bireyin geleceðe yönelik olumsuz beklentilerini ölçmektedir. 20 maddeden oluþan, 0-1 arasý puanlanan bir ölçektir. Maddelerin 11 tanesinde evet, 9 tanesinde ise hayýr seçeneði 1 puan alýr. Puan aralýðý 0-20'dir. Alýnan puan yüksek olduðunda bireydeki umutsuzluðun yüksek olduðu varsayýlýr. Ülkemizde geçerlik ve güvenirlik çalýþmasý yapýlmýþtýr (Beck 1974, Durak 1994).

Veriler SPSS for Windows 11.00 istatistik paket programý ile deðerlendirilmiþtir. Deðerler ortalama ve standart sapma olarak verilmiþ ve p<0.05 anlamlý olarak deðerlendirilmiþtir. Verilerin nor-mal daðýlýma uyup uymadýklarýný kontrol etmek için Kolmogorov Smirnov testi kullanýlmýþtýr. Verilerin normal daðýlýma uymamalarýndan dolayý sayýsal verilerin karþýlaþtýrýlmasýnda Mann Whitney-U testi, ölçek puanlarý arasýndaki iliþkinin deðerlendirilmesinde spearman korelasyon testi uygulanmýþtýr. Baðýmsýz gruplarýn karþýlaþtýrýl-masýnda ki-kare analizi kullanýlmýþtýr.

BULGULAR

Olgularýn %64'ünü kadýn, %36'sýný erkek bireyler oluþturmaktaydý. Kadýnlarýn yaþ ortalamasý 25.9 ± 7.6, erkeklerinki ise 32.3 ± 13.7 idi. Olgularýn %52'si evli, %42'si ev hanýmý, %18'i iþsiz, %18'i öðrenci, %54'ünün eðitim düzeyi ilkokul ve altý idi. %54'ü düþük, %38'i orta gelirliydi. %68'i çekirdek

(4)

aile yapýsýna sahip olup %66'sý yörenin yerlisiydi. BDÖ ortalama puaný 31.8±12.8, BAÖ 24.4±14.3, BUÖ 12.5±6.1 idi.

Eðitim yýlý ortalamasý 7.5±3.7 idi. Eðitim düzeyi ilkokul ve altý olanlarla, ortaokul ve üstü olanlar karþýlaþtýrýldýðýnda; hastalýk süresi, hastalýk baþlangýç yaþý, hastaneye yatýþ sayýsý, intihar giriþim sayýsý, eðitim yýlý, BDÖ, BAÖ, BUÖ arasýnda ista-tistiksel açýdan anlamlý fark yoktu.

Çalýþmamýzda intihar giriþimleri evli kadýnlarda (%59.4) ve bekar erkeklerde (%55.6) daha çok görülmüþtür. Bekarlarda ruhsal hastalýk anlamlý olarak daha erken yaþlarda (p=0.001), dul ve boþanmýþ olanlarda ise daha geç yaþlarda (p=0.025) baþlamýþtý. Hastaneye yatýþ sayýsý açýsýn-dan deðerlendirildiðinde dullarda yatýþ sayýsý daha yüksekti (p=0.001).

Ateþli silah, kesici alet kullanma ve yüksekten atla-ma þeklinde intihar giriþimi þiddet içeren; fazla ilaç alýmý, tarým ilacý ve koroziv madde içimi ise þiddet içermeyen yöntem olarak deðerlendirilmiþtir. Olgularýn %90'ý þiddet içermeyen yöntemlerle inti-har giriþiminde bulunmuþtu.

Þiddet içermeyen yöntemlerle intihar giriþiminde bulunan olgularda ruhsal hastalýk baþlangýç yaþý (22.6±9) daha erkendi (p=0.007). Giriþimin türüyle (þiddet içerenle içermeyen yöntem karþýlaþtýrýldýðýnda), yaþ, eðitim yýlý, hastalýk süresi, hastaneye yatýþ sayýsý, intihar giriþim sayýsý, BDÖ, BAÖ, BUÖ arasýnda anlamlý fark yoktu (Tablo 1).

Olgularýn %32'sinin öyküsünde intihar giriþimi mevcuttu. Öykülerinde intihar giriþimi olan olgu-larýn %75'i ilaçla intihar giriþiminde bulunmuþtu. %12.5 oranla ikinci sýrada kesici aletle, üçüncü sýrada ise %6.3 oranla asý ve ateþli silahla intihar giriþimleri bulunmaktaydý. Öykülerinde intihar giri-þimi olan olgularýn %75'inin giriþimde bulunduklarý dönemde tanýsý yoktu ya da bilinmemekteydi. Bu bireylerin % 37.5'i bir kez, %62.5'i iki ve daha fazla sayýda intihar giriþiminde bulunmuþtu. Daha önce-ki ortalama intihar giriþimi sayýsý 2.37±1.62 idi. Öyküdeki intihar giriþimi türüyle yaþ, eðitim yýlý, hastalýk süresi, hastaneye yatýþ sayýsý, intihar giriþim sayýsý, BDÖ, BAÖ, BUÖ puanlarý arasýnda istatis-tiksel açýdan anlamlý bir iliþki yoktu.

Olgularýn %54'ü intihar giriþiminden üç ay öncesinde stresli yaþam olaylarý yaþadýklarýný, bun-larýn büyük çoðunluðunu (%55.5) ailevi sorunlar oluþturduðunu bildirmiþlerdir. Olgularýn %68'i inti-har giriþiminden önceki 24 saat içinde tartýþma, üzüntü verici bir olay ya da kriz yaþadýklarýný, bu olay sonrasý intihar giriþiminde bulunduklarýný, bu olgularýn %50'si üzüntü veren bu tartýþmanýn ailevi sorunlarla iliþkili olduðunu belirtmiþlerdir. Olgulara intihar giriþiminde bulunmadaki amaçlarý sorulduðunda %58'i dürtüsel olarak bir anlýk karar-la, %22'si ölmek, %20'si ders vermek amacýyla inti-har giriþiminde bulunduklarýný bildirmiþlerdir. Kadýnlarýn %78'i Ýntihar giriþiminden önceki 24 saat içinde tartýþma, üzüntü verici bir olay ya da kriz yaþamýþlardý ve bu sýklýk kadýnlarda erkeklere göre daha yüksekti (fisher kesin testi p=0.041). Tablo 1. Giriþim türüyle çeþitli deðiþkenler arasýndaki iliþkiler

Þiddet içermeyen (N=45) Þiddet içeren (N=5) p

Ort SS Ort SS

Yaþ 27.3 9.7 36.2 15.3 0.23

Eðitim yýlý 7.5 3.6 7.5 4.1 0.8

Hastalýk süresi 37.9 92.9 2.7 3.4 0.25

Ruhsal hastalýk baþlama yaþý 22.6 9 46.6 7.5 0.007*

Hastaneye yatýþ sayýsý 0.5 2.1 0 0 0.39

Intihar giriþim sayýsý 2.4 1.6 1 0.25

BAÖ 24.7 14.8 21.8 8.6 0.75

BUÖ 12.8 6.2 9.6 4.7 0.25

BDÖ 32.2 12.6 28 15.6 0.46

(5)

Olgularýn %30'u giriþim öncesi ruhsal hastalýklarý olduðunu, %24'ü intihar giriþimi öncesi ruh saðlýðý uzmanýna göründüklerini, giriþim öncesi ruhsal hastalýklarý olanlarýn %53'ü depresyon tanýsý aldýk-larýný, %60'ý ruhsal hastalýk için tedavi gördükleri-ni, en fazla alýnan tedavinin ise antidepresan tedavi olduðunu belirtmiþlerdi. Ýntihar giriþimi sonrasý konulan tanýlardan % 36'sýný uyum bozukluðu oluþ-turmaktaydý (Tablo 2).

Taný grubu olarak duygudurum bozukluðu ile diðer tanýlar karþýlaþtýrýldýðýnda yaþ, eðitim yýlý, hastan-eye yatýþ sayýsý, intihar giriþim sayýsý, BDÖ, BAÖ, BUÖ arasýnda anlamlý fark yoktu. Taný grubu ile hastalýk süresi arasýnda anlamlý fark vardý. Duygudurum bozukluðu olanlarda (67±107 ay) olmayanlara (20±78) göre hastalýk süresi daha uzundu (p=0.008).

TARTIÞMA

Çalýþmamýzda kadýn/erkek oraný 1.7’dir. Bu oran çeþitli çalýþmalarda 3/1 ile 9/1 arasýnda deðiþmekte-dir (Beautrais ve ark. 1999, Dedic 2014). Ýntihar oranlarýnda cinsiyet farklýlýklarýnýn incelendiði Çin'de yapýlan bir çalýþmada ise kadýn erkek intihar oranlarý diðer dünya ülkelerinden farklý olarak kadýnlarda daha fazla bulunmuþ, intihar oranlarýný belirlemede sosyal ve kültürel yapýnýn önemli rol oynadýðý belirtilmiþtir (Zhang 2014). Türkiye'de bu oranýn 2/1 olduðu bildirilmektedir (Sayýl ve ark. 1993, Çayköylü ve ark. 1997, Sayýl ve ark. 1998). Bu farklýlýktan yola çýkarak kadýnlardaki intihar gir-iþimlerinin ölme dýþý bir motivasyonla baðlantýlý

olduðu, sýkýntýyý ve baþkalarýna tepkiyi ifade etme yolu olduðu düþünülebilir (Hawton 2000). Yine intihar giriþimlerinin kadýnlarda daha fazla görülmesi, en sýk intihar nedeni olarak bilinen depresyonun kadýnlarda bir kat daha fazla görülmesine ve kadýnlarýn isteklerini elde etme, kendilerini ifade edebilme ve kabullenilme açýlarýndan daha yetersiz durumda bulunmalarýna baðlanabilir (Beautrais ve ark. 1999).

Çalýþmada yer alan olgularýn yaþ ve cinsiyet daðýlýmýna bakýldýðýnda kaynaklarla uygun biçimde kadýnlarýn daha genç yaþta olduðu görülmektedir. Avrupa'da erkeklerde 15-44 yaþlar, kadýnlarda ise 25-44 ve 65-75 yaþlar intihar giriþimlerinin en sýk gözlendiði yaþ aralýklarýdýr (Schmidtke ve ark. 1996). Türkiye'de intihar giriþimlerinin en sýk görüldüðü yaþ aralýðýnýn 15-24 ve 25-34 olduðu bildirilmektedir (Sayýl ve ark. 1993, Çayköylü ve ark. 1997, Sayýl ve ark. 1998, Atay ve ark. 2014). Ülkemizde yapýlan baþka bir çalýþmada Acil servise intihar giriþimiyle baþvuran hastalarýn dosyalarý geriye dönük olarak incelenmiþ, %72'sinin 12-24 yaþ grubunda olduðu gözlenmiþtir (Karaman ve ark. 2010). Ölüm yada intihar düþüncesinin ruh saðlýðý bakýmý için baþvuran 12-30 yaþ arasý gençlerde sýk olduðu, intihar düþüncesinin daha ciddi düzeylerde depresif bozukluðu olan veya hastalýðýnýn daha ileri evresinde olanlarda daha sýk olduðu bulunmuþtur (Scott ve ark. 2012).

Çalýþmamýzda intihar giriþimleri evli kadýnlarda %59.4 ve bekar erkeklerde ise %55.6 oranýnda görülmüþtür. Þenol ve arkadaþlarýnýn Erciyes Üniversitesi Týp Fakültesi Acil Anabilim Dalý’na intihar giriþimi nedeniyle getirilen olgularla yaptýk-larý çalýþmada benzeri bulgular elde edilmiþtir (Þenol ve ark. 2005). Kastamonu ilinde intihar giri-þimlerinin psikososyal deðerlendirmesinin yapýldýðý bir çalýþmada intihar nedenleri arasýnda kadýnlarda en sýk karþý cinsle iliþkili sorunlar, ikinci sýrada iletiþim sorunlarý, üçüncü sýrada ise ailesel sorun-larýn olduðu belirtilmiþtir (Þevik ve Özcan 2012). Doðan ve ark. (1990) ülkemizde evlilik sorunlarýnýn süreðenleþme eðilimi gösterdiðini, evliliðin batýlý ülkelere oranla daha sýnýrlayýcý olmasý nedeniyle evlilerde de (daha çok evli kadýnlarda) yüksek inti-har oranlarýnýn saptandýðýný, intiinti-har giriþim neden-leri araþtýrýldýðýnda kadýnlarda "aile ve evlilik sorunlarý" nýn bazý araþtýrmalarda ilk sýrayý Tablo 2. DSM-IV taný ölçütlerine göre ruhsal hastalýk

yaygýnlýklarý

Sayý %

Ýntihar giriþimi sonrasý konulan taný

Uyum bozukluðu 18 36 Depresyon 16 32 Anksiyete bozukluðu 2 4 Somatizasyon bozukluðu 1 2 Yeme bozukluðu 1 2 Alkol baðýmlýlýðý 1 2 Davraným bozukluðu 1 2 Taný yok 10 20

(6)

almasýnýn da bunu destekleyen bir bulgu olduðunu belirtmiþlerdir. Yine ülkemizde Sivas il merkezinde yapýlan baþka bir çalýþmada intihar davranýþýnýn istemeden yapýlan evliliklerde, isteyerek yapýlan evliliklere göre daha fazla olduðu, evlilik süresinin artmasýyla birlikte, hem intihar davranýþýnýn, hem de intihar düþüncesinin anlamlý þekilde azaldýðý tespit edilmiþtir (Polatöz ve ark. 2011).

Çalýþmamýzda bekar, evli, dul veya boþanmýþ olan olgular karþýlaþtýrýldýðýnda bekârlarda ruhsal hastalýk baþlangýç yaþý daha erkenken, dul ve boþanmýþ olanlarda daha geç baþlamýþtýr. Hastaneye yatýþ sayýsý açýsýndan deðer-lendirildiðinde dullarda yatýþ oraný daha yüksekti. Çalýþmamýzda saptadýðýmýz dul ve boþanmýþ olan-larda ruhsal hastalýk baþlangýç yaþýnýn daha geç olmasýna dair bulgu, boþanmanýn ve dul olmanýn getirdiði stresin zaman içinde artmasýyla iliþkili ola-bileceðini düþündürmüþtür. Demirel Özsoy ve Eþel (2003), birey için önemli olan kiþilerle iliþki sorun-larýnýn, intihara neden olan durumlarýn baþýnda geldiðini, eþle yaþanan kavgalarýn en sýk rastlanan-lardan olduðunu belirtmiþlerdir.

Çalýþmamýzda olgularýn %52'si evliydi ve %68'inde çekirdek aile yapýsý vardý. %66'sý yörenin yerlisiydi. Þenol ve ark. (2005) yaptýklarý bir çalýþmada intihar giriþimiyle acil servise baþvuran olgularýn %54.4'ünün bekar olduðunu, %82'sinin çekirdek aile yapýsýna sahip olduðunu bulmuþlardýr. Çekir-dek aile üyelerinde intihar giriþimlerinin sýk görülmesinin bir nedeni olarak, bu aile yapýsýnda görülen destek sistemlerinin geleneksel ailelerde görülen destek sistemlerine göre yetersiz kalmasýný ileri sürmüþlerdir. Yazarlara göre geleneksel aile yapýsýnda aile içi destek sistemleri çok güçlüdür; zorluklarla baþ etmede yetersizlik ve sonucunda intihar giriþimi sýk olmayacaktýr (Þenol ve ark. 2005). Yine baþka bir çalýþmada; sosyal desteðin yaþam boyu intihar giriþimi olasýlýðýnda azalmayla iliþkili olduðu, bu nedenle dünya çapýnda mevcut intiharý önleme programlarýný geliþtirmede kul-lanýlabilecek bir faktör olduðu ileri sürülmektedir (Kleiman ve Liu 2013).

Çalýþmamýzda meslek grubu olarak en fazla intihar oraný ev hanýmlarýnda (%42), iþsizlerde (%18) ve öðrencilerde (%18) görülmektedir. Ekonomik kriz zamanlarýnda ve iþsizliðin arttýðý dönemlerde inti-harýn artmakta olduðu, ekonominin iyi olduðu

dönemlerde ve savaþ zamanlarýnda ise azalmakta olduðu belirtilmektedir (Kaplan ve ark. 1994). Avrupa'da intihar giriþiminde bulunan kiþiler arasýnda kadýnlarýn %12'si, erkeklerin ise %20'si iþsizdir (Schmidtke ve ark. 1996). Türkiye'de inti-har giriþimlerinin ekonomik olarak etkisiz olan ev hanýmý, öðrenci gibi gruplarda daha sýk görüldüðü bildirilmektedir (Sayýl ve ark. 1993, Çayköylü ve ark. 1997, Sayýl ve ark. 1998). Bu veriler çalýþ-mamýzdaki verilerle uyumludur.

Eðitim düzeyi ilkokul ve altý olanlar olgularýmýzýn %54'ünü oluþtururken, ortaokul ve üstü olanlarýn oraný %46 idi. Avrupa'da intihar giriþimlerinin büyük çoðunluðu eðitim düzeyi düþük olan kiþiler tarafýndan gerçekleþtirilmektedir (Schmidtke ve ark. 1996). Bizim çalýþmamýzda da eðitim düzeyi düþük grup çoðunluktaydý. Eðitim düzeyinin düþük olmasý, kiþinin sorun çözme becerilerinin yetersiz olmasýna yol açarak intihar eðilimini artýrmýþ ola-bilir. Avrupa'da intihar giriþiminde bulunan kiþi-lerin yarýdan fazlasý alt sosyal sýnýftan gelmekte iken, kadýnlarýn %5'i, erkeklerin ise %10'u üst sosyal sýnýftan gelmektedir. Ýntihar giriþiminde bulunan kiþilerde sosyal bakýmdan istikrarsýzlýk ve yoksulluk genel topluma oranla daha sýktýr (Schmidtke ve ark. 1996). Bizim çalýþmamýzda da benzer olarak olgularýn %54'ü düþük gelirli, %38'i orta derecede sosyoekonomik düzeye sahip olup, olgularýn %58'inin evleri kendisine ait deðildi. Erkeklerin intihar etmek amacýyla kullandýklarý yöntemlerin kadýnlara göre daha acýmasýz ve saldýr-gan olduðu bildirilmektedir (Eskin 2003, Bile-Brahe 1999). Kadýnlar daha çok psikotropik ilaçlar ya da baþka zehirlerle intihar etmektedirler. Ýntihar giriþimlerinde en sýk kullanýlan yöntem hem ülke-mizde hem de dünyamýzda ve her iki cinsiyette ilaç ve zehir içmedir (Schmidtke ve ark. 1996, Sayýl ve ark. 1993, Çayköylü ve ark. 1997, Sayýl ve ark. 1998, Saðýnç ve ark. 2000, Ateþçi ve ark. 2002). Çalýþ-mamýzda her iki cinste intihar giriþimlerinde en sýk kullanýlan yöntemler arasýnda aþýrý dozda ilaç alýmý ilk sýradaydý. Kadýnlarýn %84.4'ü, erkeklerin %77.8'i, tüm olgularýn %82'si aþýrý dozda ilaç alýmý ile intihar giriþiminde bulunmuþlardý. Þevik ve ark.’nýn (2012) yaptýklarý çalýþmada da intihar giri-þiminde bulunan bireylerin %79'u ilaç alarak inti-har giriþiminde bulunmuþ olup çalýþmamýzdaki verilerle uyumludur. Ülkemizde yapýlan çeþitli araþtýrmalarda bizim bulgularýmýza benzer þekilde

(7)

ilaç kötüye kullanýmý ve aþýrý doz ilaç alýmlarý her iki cinste en önemli intihar araçlarý olduðu saptan-mýþtýr (Þenol ve ark. 2005, Beautrais 2000, Atay ve ark. 2012 ).

Çalýþmamýzda þiddet içermeyen yöntemlerle inti-har giriþiminde bulunanlarda ruhsal hastalýk baþlangýç yaþý daha erken olup, 22.6±9 idi. Ýsveç'te zorunlu askerliðe alýnan genç erkeklerle yapýlan bir çalýþmada geç adolesan dönemde psikiyatrik taný almanýn 36 yýllýk izlem sürecinde intihar ve intihar giriþimlerinin yordayýcýsý olduðu tespit edilmiþ (Lundin ve ark. 2011) olmasýna raðmen literatürde intihar etme yöntemi ile ruhsal hastalýk baþlangýç yaþý arasýndaki iliþkiyi gösteren bir çalýþmaya rast-lanmamýþtýr. Yalnýzca ergenlerde intihar nitelikli olmayan kendine zarar verme ile psikopatoloji arasýndaki iliþkinin incelendiði bir çalýþmada her ikisi arasýnda bir iliþki bulunmamýþtýr (Deliberto ve Nock 2008). Çalýþmamýzda þiddet içermeyen yön-temle intihar giriþiminde bulunan bireylerde ruhsal hastalýk baþlangýç yaþý ergenlik dönemine denk düþmektedir. Hastalýk baþlangýcý erken olanlarda intihar girimlerinin ilaç içme gibi yöntemlerden oluþmasý intihar giriþiminin ölme amaçlý olmaktan ziyade dikkat çekme ve bir yardým çaðrýsý niteliði taþýma özelliði ile iliþkili olabilir. Bu evrede oluþan intihar giriþimi örüntüsü eriþkin dönemde de devam edebilir.

Kadýnýn kendini öldürmeyi erkeklerden daha fazla düþünüp, bunun için giriþimde bulunmasý, ama erkeðin daha fazla kendini gerçekten öldürmesinin nedenleri deðiþik olabilir (Eskin 2003). Kültürden kültüre deðiþmekle birlikte, kadýnlar genellikle ilaç ve kimyasal maddeleri, erkekler ise ateþli silahlarý ve asýyý tercih etmektedirler (Bekaroðlu 1998, Demirel Özsoy ve Eþel 2003). Erkekler daha etkin kadýnlarsa daha edilgendir. Kadýn ve erkek intihar davranýþlarý da bu toplumsal kalýp davranýþlara (stereotipi) uymaktadýr (Eskin 2003). Çalýþmamýz-da olgularýn %90'ý þiddet içermeyen yöntemlerle intihar giriþiminde bulunmuþtu. Bu durum kadýn-larýn sayýsýnýn daha fazla olmasýndan ve kadýnkadýn-larýn þiddet içermeyen yöntemleri daha çok tercih etmesinden kaynaklanabilir. Bunun yanýnda ülkemizde yapýlan çalýþmalarda intihar giriþim-lerinde en sýk kullanýlan yöntemin yüksek doz ilaç alýmý olduðu belirtilmiþtir (Sayýl ve ark. 1993, Çayköylü ve ark. 1997, Sayýl ve ark. 1998). Bu

sonuçlar elde ettiðimiz verilerle uyumludur. Tüm intiharlarýn %19-24'ünde daha önce yapýlmýþ intihar giriþimleri bulunmakta, intihar giriþim-lerinin %10'u 10 yýl içinde tamamlanmýþ intihar ile son bulmaktadýr (Kaplan ve ark. 1994). Ýntihar giri-þiminde bulunan kiþilerin %30-60'ý giriþimlerini yinelemekte ve %12-25'i ise bunu ilk intihar giriþi-minden sonraki ilk 12 ay içinde gerçekleþtirmekte-dirler (Schmidtke ve ark. 1996, Bile-Brahe ve Jessen 1994). Çalýþmamýzdaki olgularýn öykü-lerindeki intihar giriþimi sayýlarý 2.37±1.62 olup bu deðer kaynaklarla uyumluydu.

Isparta il merkezinde intihar giriþimi ve risk faktör-lerinin araþtýrýldýðý bir çalýþmada intihar giriþiminde bulunan bireylerin tamamý, giriþim öncesinde bir stres faktörünün var olduðunu bildirmiþ olup en sýk belirtilen sorunun aile ile iliþkili olduðu bulunmuþ-tur (Atay ve ark. 2012). Bizim çalýþmamýzda da benzer olarak olgularýn %54'ü intihar giriþiminden 3 ay öncesinde psikososyal stresör etkenleri olduðunu ve bunun en sýk ailevi sorunlarla (%55.5) iliþkili olduðunu belirtmiþlerdir. Olgularýn %68'i intihar giriþiminden önceki 24 saat içinde yaþadýk-larý tartýþma, üzüntü verici bir olay ya da kriz son-rasý intihar giriþiminde bulunduklarýný, %50'si üzüntü veren bu tartýþmanýn ailevi sorunlarla iliþkili olduðunu belirtmiþlerdir. Ülkemizin Güneydoðu Anadolu Bölgesi’nde yapýlan bir çalýþmada intihar giriþiminden bir hafta öncesine kadar kadýnlarýn %71.8'inin, erkeklerin %15.2'sinin aileleriyle bir sorun yaþadýðý, kadýnlarda erkeklere göre sosyal desteðin daha düþük olduðu tespit edilmiþtir (Yaþan ve ark. 2008). Ülkemizde intihar nedenleri içinde ilk üç sýrada hastalýk (%31.6), aile içi geçim-sizlik (%30) ve geçim zorluðu (%13.3) bildirilmek-tedir (Sayýl 1995, DÝE 2000). Olgularýn %68'i inti-har giriþiminden önceki 24 saat içinde yaþadýklarý bir tartýþma, üzüntü verici akut bir kriz olduðunu ve %58'i bir anlýk kararla intihar giriþiminde bulun-duklarýný bildirmiþlerdir. Çalýþmamýzda intihar giri-þiminden hemen önce psikososyal stres etken-lerinin olmasý kadýnlarda erkeklere göre daha fazla olup kadýnlarýn %78'inde psikososyal stres etkeni mevcuttu. Bu durum, çalýþmamýza katýlan kadýn-larýn sorun çözme becerilerinin yetersiz olmasý, sorunlarý çözmede kendilerini yeterince ifade ede-memeleri ve çözemedikleri sorunlarý için iletiþim dili olarak intihar giriþimini kullanmalarýyla

(8)

açýk-lanabilir. Yapýlan bir çalýþmada intihar giriþiminde bulunan bireylerin sorun çözme becerilerinin düþük olduðu, aile desteðinin yetersiz olduðu belir-tilmiþ, koruyucu yaklaþýmlar arasýnda aile desteðinin saðlanmasý ve sosyal iletiþim yöntem-lerinin geliþtirilmesi önerilmiþtir (Þevik ve Özcan 2012). Ýntihar giriþiminde bulunan gençlerle yapýlan bir çalýþmada özellikle problem çözümüne yönelik olan pozitif yeniden yorumlama ve geliþme, aktif baþ etme, þakaya vurma baþa çýkma tutum-larýný daha az kullandýklarý belirtilmiþtir (Fidan ve ark. 2011). Bulgular sorun çözme becerisi düzey-lerinin intihar davranýþýnýn önemli bir yordayýcýsý olabileceðine iþaret etmektedir. Sorun çözme tera-pisinin intihar davranýþý sergileyen hastalarýn saðaltýmýnda kullanýlabilecek önemli bir yaklaþým olabileceðine iþaret etmektedir (Eskin ve ark. 2006).

Ýntihar giriþiminde önemli risk faktörlerinden biri de taný konulabilir psikiyatrik hastalýklarýn var-lýðýdýr. Ýntihar giriþimlerinde bu oranýn %90'lara ulaþtýðý öne sürülmektedir (Alec 2000). Benzer olarak çalýþmamýzda intihar giriþiminde bulunan-larda psikiyatrik bozukluk yaygýnlýðý %80 bulun-muþ, intihar giriþimi sonrasý yapýlan psikiyatrik deðerlendirme sonucu %36'lýk bir oranla ilk sýrada uyum bozukluðu, %32'lik bir oranla depresyon ikinci sýrada tespit edilmiþtir. Ýntihar giriþiminde bulunmuþ 100 kiþi üzerinde yapýlan bir çalýþmada bu kiþilerin %70'inde depresyon, %15'inde alkolizm, %3'ünde þizofreni ve %5'inde diðer bozukluklar saptanmýþtýr (Pfeiffer ve ark. 1991). Ateþci ve arkadaþlarý depresif bozukluklarý %46.6 oranýnda; major depresif bozukluðu ilk, distimiyi ikinci sýrada bildirmiþlerdir (Shafii ve ark. 1985). Ýsveç'te 1987-2011 yýllarý arasýnda suisid nedeniyle hayatýný kaybetmiþ 46909 bireyin kayýtlarý incelen-miþ, intihar eden kadýnlarýn yaklaþýk %30'u, erkek-lerin %20'den az bir oraný intihar öncesindeki son yýlýnda hastanede yatarak tedavi almýþlardý (Björkenstam ve ark. 2014). Türkiye Psikiyatri Derneðinin 10 Eylül intiharý önleme günüyle ilgili basýn açýklamasýnda intiharlarýn %90'ýnda bir psikiyatrik taný varlýðý gösterilmiþ olmasýna raðmen, beklenenin aksine bu kiþilerin yalnýz dörtte birinin ölümleri öncesinde bir saðlýk kuruluþuna baþvur-duklarý belirtilmiþtir (Yýlmaz ve Yeþilbursa 2010). Bizim çalýþmamýzdaki veriler de bu açýklamayla

uyumludur. Çalýþmamýzda olgularýn %24'ü intihar giriþimi öncesi ruh saðlýðý uzmanýna göründükleri-ni, %30'u giriþim öncesi ruhsal hastalýklarý olduðunu, giriþim öncesi ruhsal hastalýklarý olan-larýn %53'ü depresyon tanýsý aldýkolan-larýný, %60'ý ruh-sal hastalýk için tedavi gördüklerini, en fazla alýnan tedavinin ise antidepresan tedavi olduðunu belirt-miþlerdir. Yapýlan bir çalýþmada niyeti belirlene-meyen olarak sýnýflandýrýlan intihar ve ölümlerin yaklaþýk %50'sinin son altý aylarýnda psikotrop yazýlý reçetelerinin olduðu tespit edilmiþtir (Björkenstam ve ark. 2014).

Sonuç olarak,

Ülkemizde yaþanan sosyal ve ekonomik deðiþimler-le birlikte intihar davranýþýnýn giderek artacaðý, zamanla ciddi bir halk saðlýðý sorunu olacaðý öngörülebilir. Çalýþmamýzda kadýnlarda, ev haným-larýnda, evli kadýnlarda, bekâr erkeklerde, iþsiz-lerde intihar giriþimlerinin daha fazla olduðu, ruh-sal bozukluklarýn varlýðýyla, özellikle uyum bozuk-luðu, depresif bozukluklar ile intihar giriþimi arasýnda güçlü bir iliþki olduðu görülmüþtür. Tüm dünyada giderek önemi artan ve ölüm nedenleri arasýnda ilk sýrada yer alan intiharlarla ilgili yapýlan bu çalýþma; intihar giriþimlerini önleme açýsýndan psikiyatrik bozukluklarýn tedavi edilmesi, intihar giriþimi ile iliþkili klinik ve sosyodemografik özel-liklerin dikkate alýnmasý gerekliliðinin altýný çizmiþtir. Ýntiharlarýn daha çok psikososyal stres etkenlerine baðlý olarak ortaya çýkmasý krize müdahalenin önemini artýrmakta ve krize müda-hale ve intiharý önleme merkezlerinin gerekliliðini göstermektedir. Ýntihar eden kiþi, bu eylemiyle çevresindekilere yardým çaðrýsýnda bulunmaktadýr. Bu tür merkezlerin sayýsýnýn artýrýlmasý intihar gir-iþimlerinin önlenmesine yardýmcý olabilir. Ýntihar giriþiminde bulunan bireylerin tedavisi kadar, insanlarý bu davranýþ biçimine yönelten sosyal ve ekonomik koþullarýn düzeltilmesi de ayný düzeyde önemlidir. Bu da koruyucu ve önleyici yaklaþýmlarý içeren kapsamlý ve çok disiplinli projelere gereksi-nim olduðunu göstermektedir.

Yazýþma adresi: Dr.Hayriye Dilek Yalvaç, Dr. Abdurrahman Yurtaslan Ankara Onkoloji Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi, Psikiyatri Kliniði, Ankara, hdyalvac@hotmail.com

(9)

KAYNAKLAR Alec R (2000) Psychiatric Emergencies. Suicide.

Compre-hensive Textbook of Psychiatry, 8. Baský, 2. Cilt, BJ Sadock, VA Sadock (Ed), Philadelphia, Williams & Wilkins, s.2031-2040. Atay ÝM, Eren Ý, Gündoðar D (2012) Isparta il merkezinde inti-har giriþimi, ölüm düþünceleri yaygýnlýðý ve risk faktörleri. Turk Psikiyatri Derg, 23:89-98.

Atay ÝM, Yaman GB, Demirdað A ve ark. (2014) Bir Üniversite hastanesi acil servisinde intihar giriþimi olgularýnýn sonuçlarý. Anadolu Psikiyatri Derg, 15:124-131.

Ateþci FÇ, Kuloðlu M, Tezcan E ve ark. (2002) Ýntihar Giriþimi Olan Bireylerde Birinci ve Ýkinci Eksen Tanýlarý. Klinik Psikiyatri Dergisi, 5:22-27.

Balseven Odabaþý A, Türkmen N, Fedakar R ve ark. (2009) The characteristics of suicidal cases regarding the gender. Turk J Med Sci, 39:917-922.

Batýgün AD (2008) Ýntihar Olasýlýðý ve Cinsiyet: Ýletiþim Becerileri, Yaþamý Sürdürme Nedenleri, Yalnýzlýk ve Umutsuzluk Açýsýndan Bir Ýnceleme. Türk Psikoloji Dergisi, 23: 65-75.

Beautrais AL, Joyce PR ve Mulder RT (1999) Personality traits and cognitive styles as risk factors for serious suicide attempts among young people. Suicide Life Threat Behav, 29: 37-47. Beautrais AL (2000) Risk factors for suicide and attempted sui-cide among young people. Aust N Z J Psychiatry, 34:420-436. Beck AT (1961) An inventory for measuring depression. Arch Gen Psychiatry, 4:561-571.

Beck AT, Epstein N, Brown G ve ark. (1988) An inventory for measuring clinical anxiety: Psychometric properties. J Consult Clin Psychol, 56:893-897.

Beck AT, Lester D, Weisman A ve ark. (1974) The measurement of pessimism: the hopelessness scale. J Consult Clin Psychology, 42:861-865.

Bekaroðlu M (1998) Birinci Basamak Ýçin Acil Psikiyatri. Ýstan-bul, Uniform Matbaasý.

Bille-Brahe U, Jessen G (1994) Repeated suicidal behavior: a two-year follow-up. Crisis, 15:77-82.

Bile-Brahe U (1999) WHO/EURO Multicentre Study on Parasuicide. Facts and Figures. Second Edition, Copenhagen, World Health Organisation.

Björkenstam C, Johansson LA, Nordström P ve ark. (2014) Suicide or undetermined intent? A register-based study of signs of misclassification. Popul Health Metr, 12:11.

Çayköylü A, Coþkun Ý, Kýrkpýnar Ý ve ark. (1997) Özkýyým gir-iþiminde bulunanlarda sosyodemografik özellikler ve taný daðýlýmý. Kriz Dergisi, 5:37-42.

Dedic G (2014) Gender differences in suicide in Serbia within the period 2006-2010. Vojnosanit Pregl, 71:265-70.

Deliberto TL, Nock MK (2008) An exploratory study of corre-lates, onset, and ofset of non-suicidal self-injury. Arch Suicide Res,12:219-231.

Demirel Özsoy S, Eþel E (2003) Ýntihar (Özkýyým). Anadolu Psikiyatri Dergisi, 4:175-185.

DÝE Ýntihar istatistikleri (2000) T.C. Baþbakanlýk Devlet Ýstatis-tik Enstitüsü Yayýnlarý, Ankara.

Doðan O, Özbek H (1990) Özkýyým giriþimi nedeniyle yatýrýlan hastalarýn bazý özellikleri. XXVI. Ulusal Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Kongresi Bilimsel Çalýþmalarý, Ýzmir, s.189-196. Durak A (1994) Beck Umutsuzluk Ölçeði'nin geçerlik ve güvenirlik çalýþmasý. Türk Psikoloji Dergisi, 9:1-11.

Eskin M (2003) Ýntihar- Açýklama, Deðerlendirme, Tedavi ve Önleme. Birinci basým, Ankara, Çizgi Týp yayýnevi, s.133-222. Eskin M, Akoðlu A, Uygur B (2006) Ayaktan tedavi edilen psikiyatri hastalarýnda travmatik yaþam olaylarý ve sorun çözme becerileri: Ýntihar davranýþýyla iliþkisi. Turk Psikiyatri Derg, 17:266-275.

Fidan T, Ceyhun H, Kýrpýnar Ý (2011) Ýntihar giriþimi olan ve olmayan gençlerin baþa çýkma tutumlarý ve aile iþlevselliði açýsýndan deðerlendirilmesi. Nöropsikiyatri Arþivi, 48:195-200. Hawton K (2000) Sex and suicide. Br J Psychiatry, 177:484-485. Hisli N (1989) Beck Depresyon Envanterinin üniversite öðren-cileri için geçerliði, güvenirliði. Psikoloji Dergisi, 7:3-13. Kaplan HI, Sadock BJ, Grebb JA (1994) Synopsis of Psychiatry, 7. Baský. Williams & Wilkins, Baltimore.

Karaman L, Derinöz Kýlýçaslan O, Bildik F ve ark. (2010) Can sýkýcý üçleme: intihar, ergenlik dönemi, ilaçlar. Kriz Dergisi, 18:19-25.

Kleiman EM, Liu RT (2013) Social support as a protective fac-tor in suicide: findings from two nationally represantative sam-ples. J Affect Disord, 150:540-545.

Lundin A, Lundberg I, Allebeck P ve ark. (2011) Psychiatric diagnosis in late adolescence and long-term risk of suicide and suicide attempt. Acta Psychiatr Scand, 124:454-61.

Mathers C, Fat DM, Boerma JT ve ark. (2008) The global bur-den of disease: 2004 update. Geneva, Switzerland, World Health Organization.

Moscicki EK (1997) Identification of suicide risk factors using epidemiologic studies. Psychiatr Clin North Am, 20:499-517. Nayha S (1982) Autumn incidence of suicides re-examined: data from Finland by sex, age and occupation. Br J Psychiatry, 141:512-517.

Nayha S (1983) The bi-seasonal incidence of some suicides. Experience from Finland by marital status, 1961-1976. Acta Psychiatr Scand, 67:32-42.

Pfeffer CR, Klerman GL, Hurt SW ve ark. (1991) Suicidal chil-dren grow up: Demographic and clinical risk factors for adoles-cent suicide attempts. J Am Acad Child Adolesadoles-cent Psychiatry, 30:609-616.

Polatöz Ö, Kuðu N, Doðan O ve ark. (2011) Sivas il merkezinde intihar davraþýnýn yaygýnlýðý ve bazý sosyodemografik faktörlerle iliþkisi. Düþünen Adam: Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi, 24:13-23.

Pritchard C (1997) Suicide- The ultimate rejection? A psycho-social study. Open University Pres, Buckingham.

(10)

Saðýnç H, Kuðu N, Akyüz G ve ark. (2000) Yatarak tedavi gören hastalarda intihar öyküsünün araþtýrýlmasý. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 1:83-88.

Sayýl I (1995) Ýntihar davranýþý ve epidemiyolojisi. Psikiyatrik Epidemioloji, O Doðan (Ed), Ýzmir, Ege Psikiyatri Yayýnlarý, s.118-123.

Sayýl I (2000) Ýntihar Davranýþý. Kriz ve Krize Müdahale, I Sayýl, OE Berksun, R Palabýyýkoðlu ve ark. (Ed), Ankara, Ankara Üniversitesi Psikiyatrik Kriz Uygulama ve Araþtýrma Merkezi Yayýnlarý, no: 6, s.165-198.

Sayýl I, Berksun OE, Oral AE ve ark. (1995) Ýntihar Giriþimleri: Yardým Çaðrýsý. Kriz Dergisi, 3: 215-217.

Sayýl I, Berksun O, Palabýyýkoðlu R ve ark. (1995) Attempted suicides in Ankara in 1995. Crisis 19: 47-48.

Sayýl I, Oral A, Güney S ve ark. (1993) Ankara'da intihar gir-iþimleri üzerine bir çalýþma. Kriz Dergisi, 1:56-61.

Schmidtke A, Bile-Brahe U, De Leo D ve ark. (1996) Attempted suicide in Europe: rates, trends and sociodemo-graphic characteristics of suicide attempters during the period 1989-1992. Results of the WHO/Euro multicentre study on parasuicide. Acta Psychiatr Scand, 93:327-338.

Scott EM, Hermens DF, Naismith SL ve ark. (2012) Thoughts of death or suicidal ideation are common in young people aged 12 to 30 years presenting for mental health care. BMC Psychiatry, 12:234. doi: 10.1186/1471-244X-12-234.

Shafii M, Carrigan S, Whittinghill JR ve ark. (1985) Psychological autopsy of completed suicide in children and ado-lescents. Am J Psychiatry, 142:1061-1064.

Þenol V, Ünalan D, Avþaroðullarý L ve ark. (2005) Ýntihar giriþi-mi nedeniyle Erciyes Üniversitesi Týp Fakültesi Acil Anabilim Dalý'na baþvuran olgularýn incelenmesi. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 6:19-29.

Þevik AE, Özcan H (2012) Kastamonu ilinde intihar giriþim-lerinin psikososyal deðerlendirmesi: krizi önleme ve müdahale yöntemleri nasýl olmalý? Klinik Psikiyatri Dergisi, 15:153-165. Þevik AE, Özcan H, Uysal E (2012) Ýntihar giriþimlerinin ince-lenmesi: Risk faktörleri ve takip. Klinik Psikiyatri Dergisi, 15:218-225.

Türkiye Ýstatistik Kurumu Haber Bülteni. Ýntihar Ýstatistikleri (2012) Sayý: 15853 20 Haziran 2013. www.tuik.gov.tr

Ulusoy M, Þahin N, Erkman H (1998) Turkish Version of The Beck Anxiety Inventory: psychometric Properties. J Cognitive Psychotherapy, Int Quaterly, 12:28-35.

WHO. Suicide prevention (SUPRE). Available from: http://www.who.int/2010

Yalvaç M (1998) Toplumsal bir olgu olarak intiharýn sosyolojik deðerlendirmesi, Malatya Örneði 1984 - 1994. 7. Anadolu Psikiyatri Günleri, Cinsiyet ve Psikiyatri, s:278-291.

Yaþan A, Danýþ R, Eþsizoðlu A ve ark. (2008) Ýntihar Giriþiminde Bulunanlarda Demografik Özelikler, Yaþam Olaylarý ve Sosyal Desteðin Cinsiyete Göre Karþýlaþtýrýlmasý. Türkiye'de Psikiyatri, 10:1-8.

Yýlmaz T, Yeþilbursa D (2010) Türkiye Psikiyatri Derneði Basýn Açýklamasý: 10 Eylül intiharý önleme günü. Türkiye Psikiyatri Derneði Bülteni, Cilt 13, sayý 2, s:62.

Yýlmaz T, Alkýn T (2012) TPD Basýn açýklamasý: 10 Eylül inti-harý önleme günü. Türkiye Psikiyatri Derneði Bülteni, Cilt 15, sayý 2, s:19.

Zhang J (2014). The Gender Ratio of Chinese Suicide Rates: An Explanation in Confucianism. Sex Roles, 70::146-154.

Referanslar

Benzer Belgeler

Yakýn zamanda yapýlan bir çalýþmada pulse metil prednizolon uygulanan hastalarda risk-yarar oraný bakýmýndan olumlu olduðu ve yan etkisinin oldukça az olduðu

Tedavi olarak sentetik greftler çýkarýldýktan sonra, femoro-popliteal bypasslarda safen ven grefti, arteriyovenöz fistüllerde yeni PTFE greft, diðer olguda da dakron greft

Ýnfrapopliteal safen bypass yapýlan hastalarýn proksimal anastomoz alaný olarak 24 hastada ana femoral arter, 22 hastada süperfisyal femoral arter, 4 hastada profunda femoral arter,

Kurdek, Lawrence A. Predictors of increases in marital distress in newlywed couples: A 3-year prospective longitudinal study. Marriage: An examination of the man- woman

Allendorf, Keera, Dirgha J. Determinants of marital quality in an arranged marriage society. Social science research. Stanley, et al. Sexual satisfaction in men with erectile

In this paper, we proposed the novel Healthcare 4.0 as- sisted medical data processing framework with CSP using robust Blockchain technology for data security, pri- vacy preservation,

Sýçanlarda yapýlan bir baþka çalýþmada, çürüðe yat- kýnlýkta soy farklýlýklarý incelenmiþ ve kontrollü çevre þartlarýnda deneysel çürüðe yatkýnlýkta

Parankim hastalýðý düþünülerek biyopsi yapýlan 73 olgunun 18’inde (%24) membranöz glomerulonefrit, 15’inde (%20) amiloidoz, 10’unda (%13) son dönem böbrek, 6’sýnda (%8)