• Sonuç bulunamadı

Kemoterapi Alan Kanserli Hastalar ve Yakınlarının Yaşam Kalitesini Etkileyen Faktörler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kemoterapi Alan Kanserli Hastalar ve Yakınlarının Yaşam Kalitesini Etkileyen Faktörler"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

C. Ü. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 1999, 3 (2)

KEMOTERAPİ ALAN KANSERLİ HASTALAR VE YAKINLARININ

YA-ŞAM KALİTESİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Sevgi KIZILCI

*

ÖZET

Araştırma, kemoterapi alan kanserli hastalar ve ya-kınlarının yaşam kalitesini etkileyen faktörleri saptamak amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır. Araştırmanın örneklemini 100 hasta ve 100 hasta yakını oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak hastaların ve yakınlarının tanıtıcı özelliklerine ilişkin soruların yer aldığı anket formları ile yaşam kalitesini ölçmek için Rolls-Royce Modeli yaşam kalitesi skalası kullanılmıştır.

Araştırma sonucunda hastaların yaşam kalitesini, eği-tim durumu, meslek, destek olan yakınlar ve hastalık süresi-nin etkilediği görülmüştür. Hasta yakınlarının yaşam kalite-sini ise yaş, cinsiyet, medeni durum, meslek, hastaya yakın-lık derecesi ve hastayakın-lık süresinin etkilediği belirlenmiştir. Bu bulgulara dayanarak, hasta ve hasta yakınlarının yaşam kalitesini yükseltmeye yönelik olarak, sağlık çalışanlarına önerilerde bulunulmuştur.

Anahtar Sözcükler: Kanserli hasta, Yaşam Kalitesi,

Hasta Yakınları/Hasta Ailesi

SUMMARY

The factors effected quality of life of

people with cancer and their relatives.

This descriptive study was conducted to investigate factors that effect quality of life of people with cancer and their relatives. The sample of the study consist of 100 patients with cancer and 100 of their relatives. Data collection tolls are the questionnaires which included the questions about the backgraund charecteristics of the patients and their relatives and the Rolls-Royce Model’s scale of quality of life to measure the patients’ qulity of life.

In the study it was found that educationoccupation, family support and the period of illness have effected the quality of life of patients. In the light of this findings, suggestions were made to the health workers in order to improve the quality of life of the patients and their relatives

Key words : Patient with Cancer, Qualitiy of Life,

Patient relatives/ family

GİRİŞ

Kanser, çağımızın önde gelen sağlık sorun-larından biridir. Yüzyılın başlarında ölüme neden olan hastalıklar arasında yedinci ve seki-zinci sıralarda yer alırken, bugün dünyanın bir-çok ülkesinde ve Türkiye’de kalp hastalıkların-dan sonra ikinci sırada yer almaktadır (Kutluk ve Kars 1996). Günümüzde kanserin doğası anla-şılmış, tedavide çok önemli ilerlemeler kayde-dilmiştir. Bununla birlikte kanserin görülme sık-lığı ve kanserden ölüm oranında değişme olma-mıştır. (Birol 1995, Cleton 1995). Kanserin teda-vi yöntemleri genel olarak kemoterapi,

radyote-rapi, cerrahi ve immünoterapi olup, kanser tanısı konan hastaların bireysel özellik ve hastalık du-rumuna göre bu yöntemlerden bir veya birkaçı tedavide kullanılmaktadır. Bu tedavi yöntemleri ile hastaların yaşam süresinin uzaması ve daha nitelikli yaşaması amaçlanmaktadır. Ancak kul-lanılan yönteme bağlı olarak tedavi ile ilgili zor-luklar ve toksik etkiler de söz konusudur. Özel-likle radyoterapi ve kemoterapi normal hücrelere de zarar vermektedir. Örneğin, kemik iliği bas-kılanması kemoterapinin en önemli yan etkile-rinden biridir ve bunun yol açtığı lökopeni, trombositopeni ve anemi hasta için çok

(2)

rahatsız-lık verici durumlardır. Saçlarda dökülme, bulantı, kusma ve bu rahatsızlıklar sonucu gelişen duygu-sal problemler kemoterapinin diğer yan etkileri-dir. Tedavinin yan etkileri ile birlikte, kanserin de neden olduğu rahatsızlıklar sonucu hastalar; anksiyete, depresyon, ağrı, seksüel fonksiyon bozukluğu, yorgunluk, benlik kavramında de-ğişme gibi semptomlar yaşarlar, olağan uyum mekanizmaları sarsılır, geleceğe yönelik beklenti ve planları bozulur (Cleton 1995, Ruskdeschel 1994, Brish ve Red 1994).

Son yıllarda gelişen tedavi yöntemleri sonu-cu kanserli hastalar daha uzun süre yaşamaktadır ve uzun süre hastanede kalmanın tedavi ve ba-kım maliyetini artırması nedeniyle karmaşık kemoterapi ve radyoterapi protokolleri artık ev-de, taburcu edilmiş hastalara da uygulanmakta-dır. Bu nedenlerle kanser tanısı alan birey kadar aile üyelerinin de günlük yaşam düzeninin bo-zulduğu ve kanserli hasta ailesinin stresinin arttı-ğı düşünülmektedir (Fallowfield 1995, Mc Carron 1995, Mor ve ark. 1994, Ferrel 1993, Dodd 1992, Stuifbergen 1987). Evde iyileşme olanağı hastaneye göre daha istendik olabilir. Ancak, kanserli hastaya evde bakım verme, has-talık olayının tümü ile aile üyelerinin günlük yaşamına girmesine ve günlük rutinlerinin bo-zulmasına neden olmaktadır (Mor et al 1994, Longman 1992). Bu nedenle aile üyelerinde rol kaybı ya da rol değişikliği olabilir, ailenin denge-si bozulabilir. Fallowfield (1995)’de hastalık süresince, aile üyelerinin hastalardan daha fazla anksiyete, depresyon, yorgunluk, rol çatışması, sosyal izolasyon ve sıkıntı yaşadıklarını ve bun-ların sonucunda immün sistemlerinin bozulması ile fiziksel hastalık riskleri olduğunu belirtmek-tedir.

Kanserin hasta ve ailesinde neden olduğu fiziksel, ruhsal ve sosyal değişiklikler, bu kişile-rin yaşam kalitelekişile-rinin tartışılmasına yol açmıştır (Özkan 1995, Ganz 1994, Evans 1993, Abbey ve Andrew 1985). İnsanlar artık yaşamın uzunluğu ile değil, kalitesi ile ilgilenmektedirler. Yaşam

kalitesi 1980’li yıllarda hemşirelikte tanınmaya başlanmıştır ve yaşam kalitesi ölçümleri hemşi-relik girişimlerinin sonuçlarının değerlendirilme-sinde oldukça kabul görmektedir. Yaşam kalitesi, bireyin kendi yaşamına bakış açısı olarak değer-lendirilmekte ve yaşam doyumu, yaşam memnu-niyeti ve mutluluk yaşam kalitesi ile eş anlamda kullanılmaktadır. Yaşam kalitesi bir bütün olarak yaşamın subjektif olarak değerlendirilmesidir. Yani bireyin ne algıladığının değerlendirmesini ve bunlardan aldığı doyumu içermektedir (Cella 1996, Ganz 1994, Louise 1992). Bu bağlamda sağlık hizmetleri, doyum ve memnuniyet verici kaliteli bir yaşama yönelik olmalıdır.

Hemşireler, hastalar için bütüncül bakım ve-rilmesi gerektiğini bilmekte, ancak hastayı çevre-siyle ele alan bu yaklaşımda, aileye nasıl destek olacaklarını bilememektedirler. Bu nedenle, A-merika Birleşik Devletleri ve Avrupa’da Onkolo-ji Hemşireleri, bir süredir aileyi de kapsayan hasta bakımı vermeye ve aileye destek sağlama-ya çalışmaktadırlar (Barg ve Heard 1996, Feldstein ve Raid 1992, Mc Cray ve Hogan 1991).

Ülkemizde, hasta ailelerinin yaşam

kali-tesi ile ilgili çalışmalar seyrektir ve

gözlem-lerimiz de ailenin bakım kapsamına

alınma-dığı doğrultusundadır. Kanserin ve kanser

tedavisinin, hasta ve ailesinin yaşam

kalite-sini nasıl ve hangi alanlarda etkilediğinin

bilinmesi ile elde edilecek verilerden

yarar-lanılarak planlanacak bakımın, kanserli hasta

ve ailesinin yaşam kalitelerini

yükseltmeleri-ne yardımcı olacağı düşünülmektedir.

AMAÇ

Bu araştırma, kemoterapi alan kanserli has-taların ve yakınlarının yaşam kalitesini etkileyen faktörlerin belirlenmesi amacı ile tanımlayıcı olarak yapılmıştır.

(3)

YÖNTEM

Araştırma, kemoterapi alan kanserli hastalar ve yakınlarının yaşam kalitesini etkileyen faktör-leri saptamak amacıyla tanımlayıcı olarak, Sam-sun ilinde yer alan Ondokuz Mayıs Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Poliklinik Tedavi Ünitesi’nde Temmuz 1995 - Şubat 1996 tarihleri arasında yapılmıştır. Örneklemi, Polik-linik Tedavi Ünitesi’ne kanser kemoterapisi için gelen, bir yıl önceki hastaların ve yakınlarının % 10’unun oluşturmasına karar verilmiştir. Böylece araştırmanın örneklemini, araştırmanın başladığı Temmuz 1995 tarihinden sonra polikliniğe gelen 100 hasta ve 100 hasta yakını oluşturmuştur.

Araştırma kemoterapinin etkileriyle ilgili olduğu için örneklemin özelliği hastaların en az ikinci kür kemoterapi alıyor olması, fiziksel ileti-şim engelinin olmaması, hasta yakınlarının birin-ci derecede akraba olması (eş/oğul) ve tedavi sırasında poliklinikte hastanın yanında bulunması şeklinde belirlenmiştir.

Verilerin toplanmasında, araştırmacı tara-fından geliştirilen, hasta ve hasta yakınını tanıtıcı bilgilere ilişkin soru kağıdı ile yaşam kalitesini değerlendirmek için bir yaşam kalitesi ölçeği kullanılmıştır. Hastalarla ilgili soru kağıdında hastaların sosyodemografik özellikleri, hastalık-ları, yakınları ile ilişkileri ve kemoterapi ile ilgili sorular vardır. Hasta yakınları ile ilgili soru kağı-dında ise hasta yakınlarının sosyodemografik özellikleri, yakınının hastalığının olup olmaması, hasta ile ilişkileri ve bakım verdikleri hastaya uygulanan kemoterapi ile ilgili bilgiler yer al-maktadır.

Yaşam kalitesi ölçeği olarak Rolls Royce Modeli kullanılmıştır. Rolls Royce Modeli; genel iyilik, fiziksel semptom ve aktivite (semptomlar ve aktivite ilişkisi), uyku bozukluğu, iştah duru-mu, seksüel fonksiyon, algılama fonksiyonu (kendini ve çevresini algılama), tıbbi etkileşim (profesyonel yardıma gereksinim), sosyal ilişki-ler ve iş performansı olarak değerlendirilen 8 başlıkta 49 soru ile hazırlanmıştır. Özyılkan ve

arkadaşları (1995) tarafından, bu sorular 100 kişi üzerinde değerlendirilerek 7 soru çıkarılmış, soruların iç yapı geçerliliği r=0.996, p<0.001 olarak bulunmuştur. Soru kağıdı ve skala hasta-larla teke tek görüşülerek araştırmacı tarafından doldurulmuştur. Her görüşme yaklaşık 30 dakika sürmüştür.

Verilerin değerlendirilmesinde kişisel özel-likler bağımsız, yaşam kalitesi ölçeğindeki soru-lar ise bağımlı değişkenler osoru-larak alınmış-tır.Ölçekteki her bir soru için beş seçenek belir-lenmiş olup, bu seçenekler, olumlu sorular için 5,4,3,2,1, olumsuz sorular için de 1,2,3,4,5 ola-rak puanlandırılmıştır. Buna göre; 1, 4, 5, 7, 9, 10, 11, 16, 20, 22, 24, 27, 29, 35, 40, ve 42 no’lu sorular olumlu, diğerleri olumsuz olarak değer-lendirilmiştir.

Çizelge-1: Rolls Royce Modeli Yaşam Kalitesi

Ölçe-ğinin 8 Boyutta 42 Soruya Göre Dağılımı

Boyutlar Sorular

1.Genel İyilik

2.Fiziksel Semp. ve Akt. 3.Uyku Bozukluğu 4.İştah

5.Seksüel Fonksiyon 6.Algılama Fonksiyonu 7.Tıbbi Etkileşim 8.Sosyal İliş. ve İş Perf.

1, 5, 14, 22, 24, 26, 42 2, 3, 4, 8, 11, 23, 27, 29 9, 17, 28 10, 30 16, 21, 25, 34 15, 32, 35, 37, 39, 41 7, 12, 18, 33 6, 13, 19, 20, 31, 36, 38, 40

Veriler toplandıktan sonra çizelge-1 kullanı-larak, her hastanın ve hasta yakınının her boyuta ilişkin kaç puan aldığı belirlenmiştir. Verilerin değerlendirilmesinde, ikiden fazla ortalama ara-sındaki farkın önemlilik testi için, denek sayısı 30’dan fazla ise varyans analizi, denek sayısı 30’dan düşük ise Kruskal Wallis varyans analizi uygulanmıştır. İki ortalama arasındaki farkın önemlilik testi için ise, denek sayısı 30’dan fazla ise student t testi, denek sayısı 30’dan az ise Mann Whitney U testi kullanılmıştır.

(4)

Çizelge 2’de araştırma kapsamına giren has-taların yaşam kalitesi puanları görülmektedir. Hastaların tanılarına göre yaşam kalitesi puanla-rının dağılımı incelendiğinde; değişik tanılara sahip hastaların yaşam kalitesi puanları arasında-ki fark istatistiksel olarak anlamlı

bulunamamış-tır (p>0.05). Bu sonuç, Given ve arkadaşları (1994)’nın çalışma sonucu ile benzerlik göster-mektedir. Given ve arkadaşları, kanser tipi ile hastanın yaşadığı semptomlar arasında ilişki olmadığını belirtmişlerdir.

Çizelge 2: Hastaların Tanılarına Göre Yaşam Kalitesi Alanlarından Aldıkları Ortalama Puanların Dağılımı

Tanı Yaşam Kalitesi Meme kanseri (n=31) Akciğer Kanseri (n=23) Lenfoma (n=20) Kadın üreme org. kanseri (n=16) Sindirim org. Kanseri (n=10) Genel iyilik 22.87 22.30 22.30 22.50 19.20 p>0.05

Fiziksel semptom ve aktivite 22.71 20.26 21.50 20.06 19.30 p>0.05

Uyku 9.97 10.43 11.40 8.69 8.70 p>0.05

İştah 7.68 7.17 6.55 6.25 6.10 p>0.05

Seksüel fonksiyon 11.84 9.13 12.10 9.69 9.20 p>0.05

Algılama 16.42 17.70 16.10 14.19 14.70 p>0.05

Tıbbi etkileşim 10.81 9.48 10.45 10.56 9.90 p>0.05

Sosyal ilişkiler ve iş perform. 25.61 23.48 23.90 23.69 23.00 p>0.05

Araştırmada yaş, cinsiyet ve medeni duru-mun hastaların yaşam kalitesi üzerinde etkili olmadığı bulunmuştur (p>0.05). Given ve arka-daşları (1994)’nın yaptığı çalışmada da yaş ve cinsiyetin yaşam kalitesi üzerinde etkili olmadığı vurgulanmıştır. Ancak araştırmada, aynı değiş-kenlerin, hasta yakınlarının yaşam kalitesi üze-rinde etkili olduğu belirlenmiştir. Sonuçlarda, ileri yaştaki hasta yakınlarının genç yaştaki hasta yakınlarına, kadın hasta yakınlarının erkeklere ve evli hasta yakınlarının bekar olanlara göre daha düşük yaşam kalitesi puanlarına sahip oldukları görülmektedir ve puanlar arasındaki fark istatis-tiksel olarak da önemli bulunmuştur (p<0.05-p<0.001).

20-44 yaş grubu hasta yakınlarının yaşam kalitesi puanlarının, 45-64 yaş grubu hasta yakın-larına göre daha yüksek olması nedenleri arasın-da genç bireylerin fiziksel ve mental olarak yaşlı

bireylere oranla daha iyi performansta olabile-cekleri düşünülebilir. Yine örneklemdeki 45-64 yaş grubu hasta yakınlarının genellikle eş konu-munda olmaları bir olasılıkla 24-44 yaş grubuna göre daha düşük puan almalarının nedeni olarak düşünülebilir. Stuifbergen (1987) de, kronik hastalık sonucu rol değişikliği nedeniyle eşlerde gerginlik, duygusal sıkıntı, psikosomatik şikayet-ler ve iş aktivitesinde azalma olduğunu belirt-mektedir. Ayrıca eş, kardeşler gibi görev devri yapmaksızın, kendini primer bakım sorumlusu olarak hissetmektedir.

Kadın hasta yakınlarının erkeklere oranla daha çok etkilenme nedenlerine bakıldığında ise, örneklemdeki çoğunluğu ev hanımı olan hasta yakını kadınların, sürekli hasta ile birlikte evde olmaları ve bir hastaya bakmakla sorumlu olma-nın yanısıra erkeğin rollerinin de bir kısmını üstlenmek zorunda kalmaları düşünülebilir. Oysa

(5)

erkek hasta yakını işi nedeni ile evden ayrılmak-ta, böylece sorunlardan bir süre uzaklaşabilmek-tedir. Kadın, hasta olsa bile geleneksel rolü gere-ği evdeki bazı sorumluluklarını sürdürmekte ve kadının hastalığı durumunda erkek çok fazla rol değişikliği yaşamamaktadır. Bizim örneklemi-mizde hasta yakını kadınlar, hastaların eşleri durumundadır ve bulgular Erdman ve arka-daşları (1993)’nın çalışması ile benzerlik gös-termektedir. Erdman ve arkadaşları (1993), eşin hastalığı durumunda, kadın eşlerin erkek eşler-den daha fazla uyku bozukluğu yaşadığını be-lirtmişlerdir.

Araştırmada evli hasta yakınlarının yaşam kalitesi puanlarının bekar hasta yakınlarına göre daha düşük bulunması, evli hastaların %77’sinin eş konumunda, bekar hasta yakınlarının da tü-münün oğul konumunda olmalarından kaynak-landığı düşünülebilir.

Eğitim durumuna göre hastaların ve yakın-larının yaşam kalitesi puanları incelendiğinde; her iki grupta eğitim düzeyi yükseldikçe, tüm alanlarda yaşam kalitesi puanlarının da arttığı görülmektedir. Puanlar arasındaki fark, hastalar-da uyku ve seksüel fonksiyon, hasta yakınlarınhastalar-da ise seksüel fonksiyon alanında istatistiksel olarak da önemlidir (p<0.05, p<0.05, p<0.01). Genel olarak eğitim düzeyi yükseldikçe hem hastaların hem de hasta yakınlarının yaşam kalitesi puanla-rının artmasının nedeni olarak bir olasılıkla eği-timle birlikte bilinçli başetme mekanizmalarının geliştirilmesi, maddi olanaklar ve sosyal duru-mun daha iyi olması düşünülebilir. Fallowfield (1995) de aile üyelerinin kansere uyum davranış-larının, ailenin geçmiş deneyimleri ile ilgili iliş-kilerin bir yansıması olabileceğini belirtmekte-dir.

Çizelge 3-A: Hastaların Mesleklerine Göre Yaşam Kalitesi Alanlarından Aldıkları Ortalama Puanların Dağılımı

Meslek Yaşam Kalitesi Ev hanımı (n=40) Memur/İşçi (n=20) Emekli (n=19) Esnaf/Çiftçi (n=20) Genel iyilik 23.40 25.70 20.26 22.10 p>0.05

Fiziksel semptom ve aktivite 21.53 26.31 18.32 21.55 P<0.05

Uyku 7.80 8.67 8.95 10.55 P<0.01

İştah 7.33 6.44 6.95 6.65 p>0.05

Seksüel fonksiyon 9.67 13.39 10.26 8.25 P<0.01

Algılama 13.67 17.04 15.53 15.50 p>0.05

Tıbbi etkileşim 9.33 12.27 9.26 9.95 P<0.01

Sosyal ilişkiler ve iş perform. 23.33 26.74 23.47 22.85 p>0.05

* Öğrenci olan 1 kişi için istatistiksel değerlendirme yapılmamıştır.

Çizelge 3-B: Hasta Yakınlarının Mesleklerine Göre Yaşam Kalitesi Alanlarından Aldıkları Ortalama

(6)

Meslek Yaşam Kalitesi Ev hanımı

(n=15) Memur/İşçi (n=45) Emekli (n=21) Esnaf/Çiftçi (n=16) Genel iyilik 23.40 25.70 26.19 27.75 p<0.01

Fiziksel semptom ve aktivite 21.53 26.31 25.18 27.75 p<0.01

Uyku 7.80 8.67 10.29 12.50 p<0.001

İştah 7.33 6.44 7.43 8.00 p<0.01

Seksüel fonksiyon 9.67 13.39 11.52 14.13 p<0.01

Algılama 13.67 17.04 17.29 18.31 p<0.05

Tıbbi etkileşim 9.33 12.27 11.57 12.81 p<0.01

Sosyal ilişkiler ve iş perform. 23.33 26.74 23.95 29.81 p<0.01 * Öğrenci olan 3 kişi için istatistiksel değerlendirme yapılmamıştır.

Çizelge 3-A ve 3-B’de hastaların ve hasta yakınlarının mesleklerine göre yaşam kalitesi ortalama puanların dağılımına bakıldığında, mes-leklerin yaşam kalitesini etkilediği görülmekte-dir. Hastaların mesleklerine göre yaşam kalitesi ortalama puanların dağılımı incelendiğinde e-meklilerin yaşam kalitesi puanlarının genel iyi-lik, fiziksel semptom ve aktiviteler, uyku ve tıbbi etkileşim alanlarında diğer gruplara göre daha düşük olduğu görülmektedir. Fiziksel semptom ve aktiviteler, uyku ve tıbbi etkileşim alanlarında memur ya da işçilerle emeklilerin yaşam kalitesi puanları arasındaki fark istatistiksel olarak da önemli bulunmuştur (p<0.05, p<0.01, p<0.01). Bunun nedeni olarak bir olasılıkla, emekli hasta-ların çalışmamaları nedeniyle tüm dikkatlerinin sağlık durumları üzerinde yoğunlaşması ve daha ileri yaşta olup yaşlılıkla ilgili sorunlar yaşayaşayabildikleri olasılığı düşünülebilir.

Hasta yakınlarının mesleklerine göre yaşam kalitesi ortalama puanlarının dağılımına bakıldı-ğında ise değişik meslek grubu hasta yakınları-nın, özellikle ev hanımları ile esnaf ve çiftçilerin yaşam kalitesi puanları arasında, tüm alanlarda istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur (p<0.01, p<0.01, p<0.001, p<0.01, p<0.01,

p<0.05, p<0.01, p<0.01). Çizelgeden de anlaşıla-cağı gibi, ev hanımı olan hasta yakınları, hastalık durumundan, diğer hasta yakınlarına göre daha fazla etkilenmiştir. Bunun nedeni olarak ev ha-nımlarının evde ve tedavi ünitelerinde sürekli hasta ile birlikte olmaları ve hastanın tüm yaşa-dıklarını paylaşmaları düşünülebilir. Williams (1993)’ın çalışmasında hasta yakınlarının kendi-lerine yeterli zaman ayıramayışlarının stres kay-nağı olarak gösterilmesi bu sonucu desteklemek-tedir.

Hasta yakınları arasında esnaf ya da çiftçile-rin yaşam kalitesi puanları, diğer meslek grupla-rına göre daha yüksektir. Bunun nedeni olarak da, örneklemdeki esnaf ya da çiftçi olan hasta yakınlarının tamamının erkek olması düşünüle-bilir.

Hastaların kendilerine destek olan yakınla-rına göre yaşam kalitesi puanlayakınla-rına bakıldığında, eşi olan hastaların, eşi olmayanlara (dul/bekar) göre daha iyi oldukları görülmektedir. Ancak eş konumundaki hasta yakınlarının diğer hasta yakınlarına göre daha kötü durumda oldukları belirlenmiştir. Bu araştırmadaki eşi olmayan hastaların olumsuzluk yaşaması, Stuifbergen (1987)’in çalışmasını desteklemektedir.

(7)

Stuifbergen, eş desteği ve hasta morali arasında pozitif ilişki olduğunu belirtmiştir. Yine Stuifbergen (1987) eşi hasta olan kişilerde, rol değişikliği nedeni ile gerginlik, duygusal sıkıntı, psikosomatik şikayetler ve iş aktivitesinde azal-ma olduğunu belirtmiştir. Bu sonuç da araştır-madaki eş konumundaki hasta yakınlarının du-rumu ile benzerlik göstermektedir.

Hastaların hastalık süresine göre ortalama yaşam kalitesi puanlarının dağılımı incelendiğin-de; yaşam kalitesi puanlarının hastalığın ilk 6 ayında yüksek olduğu, ancak 7. aydan sonra düştüğü, 13. aydan sonra fiziksel semptom ve aktiviteler ile tıbbi etkileşim dışında diğer alan-larda tekrar yükseldiği görülmektedir. Genel iyilik, fiziksel semptom ve aktiviteler, tıbbi etki-leşim, sosyal ilişkiler ve iş performansı alanla-rında, hastalığın ilk 6 ayını yaşayan hastalar ile daha uzun süredir kanseri yaşayan hastaların yaşam kalitesi puanları arasındaki fark istatistik-sel olarak da önemli bulunmuştur (p<0.01, p<0.05, p<0.01, p<0.01).

Hastalık süresine göre hasta yakınlarının or-talama puanlarının dağılımı incelendiğinde ise; hastalarda olduğu gibi, hasta yakınlarında da yakınının kanser tanısı almasını takiben 6. aydan sonra yaşam kalitesi puanlarının düştüğü görül-mektedir (p<0.05, p<0.05). Algılama sosyal iliş-kiler ve iş performansı alanlarında, hastalığın ilk 6 ayı ile 12. aydan sonraki yaşam kalitesi puanla-rı arasında istatistiksel olarak önemli fark bu-lunmuştur (p<0.05, p<0.05).

Hem hastaların hem de hasta yakınlarının yaşam kalitesi puanları, hastalığın 6. ayından sonra düşmektedir. Oysa hastalığın 13. ayından sonra hastaların yaşam kalitesi puanları yükselir-ken, hasta yakınlarının puanlarının fiziksel semp-tom ve aktiviteler, uyku tıbbi etkileşim dışındaki diğer alanlarda düştüğü görülmektedir. Bu sonuç Harrison ve arkadaşları (1995)’nın kaynağında, Casileth ve arkadaşlarının çalışmalarını destek-lemektedir. Casileth ve arkadaşları, palyatif ba-kım alan hastaların yakınlarının, aktif tedavi alan

hastaların yakınlarından daha kötü durumda ol-duğunu belirtmiştir.

Hastalığın 6. ayından sonra hastaların ve hasta yakınlarının yaşam kalitesi puanlarının düşük olmasının bir olasılıkla hastalığın tekrar-lamasından kaynaklandığı düşünülebilir. İlk 6 ayda tanı koyulmuş, tedavi uygulanmıştır. Harison ve arkadaşları da hastalığın tekrarının, hem hastada hem de ailede ilk tanıdan daha bü-yük krize neden olduğunu belirtmektedirler.

Çizelge 4: Hastalar ve Hasta Yakınlarının Yaşam

Kalitesi Alanlarından Aldıkları Ortalama Puanlar Yaşam kalitesi Hastalar (n=100) Hasta yakınları (n=100) Genel iyilik 22.19 25.90 P<0.001 Fiziksel semp.ve akt. 21.14 25.88 P<0.001

Uyku 10.20 9.51 p>0.05

İştah 6.95 7.09 p>0.05

Seksüel fonksiyon 10.66 12.70 P<0.01

Algılama 16.11 16.95 p>0.05

Tıbbi etkileşim 10.30 11.91 P<0.001 Sosyal il. ve iş perf. 24.20 26.28 P<0.05

Çizelge 4’te hastalar ve hasta yakınlarının yaşam kalitesi alanlarından aldıkları ortalama puanların dağılımı verilmiştir.

Hastalar ve hasta yakınlarının yaşam kalitesi ortalama puanlarının dağılımına bakıldığında; uyku alanı dışındaki tüm alanlarda hastaların aldıkları puanların, hasta yakınlarının puanlarına göre daha düşük olduğu görülmektedir. Bunun yanısıra genel iyilik, fiziksel semptom ve aktiviteler, seksüel fonksiyon, tıbbi etkileşim, sosyal ilişkiler ve iş performansı alanlarında hastaların ve hasta yakınlarının yaşam kalitesi puanları arasındaki fark istatistiksel olarak da önemli bulunmuştur (p<0.001, p<0.001, p<0.01,

(8)

p<0.001, p<0.05). Ancak uyku, iştah ve algıla-ma alanında hastalar ve hasta yakınlarının puan-ları arasındaki fark istatistiksel olarak önemli bulunamamıştır (p>0.05).

Puanlara genel olarak bakıldığında, kanser gibi bir hastalığı kendisi yaşamayan hasta yakın-larının puanyakın-larının hastaların puanlarına yakın olduğu ve her iki grubun farklı yaşam kalitesi alanlarında güçlük yaşadıkları görülmektedir. Bu sonuçlara göre hasta yakınlarının yaşam kalitesi alanlarından aldıkları ortalama puanların uyku alanı dışındaki tüm alanlarda hastaların puanla-rından yüksek olsa bile, hastalık durumundan önemli ölçüde etkilendiklerini söyleyebiliriz.

Williams (1993)’ın çalışmasında da bakımı üstlenen kişilerin bakımın başlamasından önceki ve sonraki sağlık durumları karşılaştırılmış, ya-kınlarının hastalığının başlamasından önceki sağlık durumlarının daha iyi olduğu, hastalığın başlaması ile sağlıklarındaki olumsuz etkilenme-yi ifade eden kişilerde ise en sık görülen semp-tomların uyku ve beslenme ile ilgili olduğu belir-lenmiştir. Bu araştırmadaki hasta yakınlarının durumu, Williams’ın çalışmasının sonucu ile benzerlik göstermektedir.

SONUÇ VE ÖNERİLER

Sonuç olarak kanserden, kanseri yaşayan hasta ile birlikte ailesinin de etkilendiği görül-mektedir. Bu araştırmada eğitim durumu, mes-lek, destek olan yakınlar ve hastalık süresi hasta-ların yaşam kalitesini etkilerken, yaş, cinsiyet, medeni durum, meslek, hastaya yakınlık derecesi ve hastalık süresinin hasta yakınlarının yaşam kalitesini etkilediği belirlenmiştir.

Bu doğrultuda:

- Hastaların ve hasta yakınlarının yaşam kalitesini değerlendirmeye yönelik veri toplanması, bakımı planlarken bu veri-lerden yararlanılması,

- Hastalarla birlikte, onların bakımına ka-tılan yakınlarının da bakım kapsamına alınması,

- Gerek hastalığın doğasını, gerekse hasta bireylerin özel davranış örüntülerini da-ha iyi anlayabilmek için kanserli da- hasta-ya bakım veren hemşirelere, kanserde yaşam kalitesine ilişkin özel eğitim ve-rilmesi,

- Kanserli hastalara ve onların bakımına katılan yakınlarına farklı zamanlarda yaşam kalitesi ölçeklerinin uygulanması ve farklılıkların değerlendirilmesi öneri-lebilir.

KAYNAKLAR

Abbey A, Andrevs, FM (1985) Modeling the psychosocial

determinants of quality of life. Social İndicators Research, 36 : 1-34

Barg F, Heard L (1996) Hemşireler İçin Kanser El Kitabı,

Çeviren N Akdemir, Editör N Platin, Ankara, Onkoloji Hemşireliği Derneği, s. 186-193

Birol L, Akdemir N, Bedük T (1995) İç Hastalıkları

Hem-şireliği, Vehbi Koç Vakfı Yayınları, Ankara, s. 96-140

Burish TG, Red WH (1994) Symptom control in

psychosocial oncology. Cancer Supplement, 74(4):1438-1444

Cella DF (1996) Quality of life: concepts and definition.

Journal of Pain-Symptom Management, 9(3): 186-192

Cleton, F.J.(1995) Cancer Therapy. Odyssey, 1(2): 18-19 Dodd, et al. (1992) Outpatient chemotherapy: Patients’ and

family members’ concerns and coping strategies. Nursing Public Health, 9 (1): 37-44

Erdman et al (1993) Compliance with the medical regimen

and partner’s quality of life after hearth transplantation. Quality of Life Research, 2: 205-212

Evans et al (1993) Living with a disability: A synthesis and

critique of the literatüre oncology. Psychological Reports, 72(3): 771-777

Fallowfield L (1995) Helping the relatives of patients with

cancer. European Journal of Cancer, 31A(11): 1731-1732

Feldstein MA, Raid D (1992) Family assesment in an

oncology setting. Cancer Nursing, 15(53): 161-172

Ferrel et al (1993) Pain management at home. Cancer

(9)

Ganz P A (1994) Quality of life with cancer. Cancer

Supplement, 74(4):1445-1451

Ganz P A. (1994) Long-range effect of clinical trial

interventions of quality of life. Cancer Supplement, 74(7): 2620-2623

Given et al (1994) The immpact of age, treament and

symptom on the physical and mental health of cancer patients. Cancer Supplement, 74(7): 2128-2138

Harrison et al (1995) The impact of cancer on key relatives.

European journal of Cancer, 31 A(11): 1736-1740

Kutluk T, Kars A (1996) Kanser Konusunda Genel Bilgiler

Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Yayınları, Ankara

Longman et al (1992) Care needs of home-based cancer

patients and their caregivers. Cancer Nursing, 15(3): 182-190

Louise A (1992) An ınvestigetion of the relationship

between patients’ preferred role in care and quality of life in a group of chronically ill patients. Nursing Research Abstract, 14(3):43

Mc Carron EG (1995) Supporting families of cancer

patients. Nursing 95, June: 48-51

Mc Cray ND, Hogan C (1991) Psyhosocial İssues.

Oncology Nursing, Mosby Year Book , Otto, s.452-459

Mor V, Allen S, Malin M (1994) The psyhosocial impact

of cancer an older versus younger patients and their families. Cancer Supplement, 74(7): 2118-2127

Özkan S (1995) Psikiyatrik ve psikososyal açıdan kanser.

Psycho Med, 1(1):12-14

Özyılkan et al (1995) Questionnaire for the assesment of

quality of life in cancer patients in Turkey. Materia Medica Polona, 27(4): 153-156

Ruckdeschel et al (1994) Psyhosocial oncology research.

Cancer Supplement, 74(1): 1458-1463

Stuifbergen AK (1987) The impact of chronic illness on

families. Family and Community Health, 9(4): 43-51

Williams AM (1993) Carecivers of persons with stroke:

their physical and emotional welbeing. Quality of Life, 2:213-220

Winner E (1994) Quality of life research in patients with

Referanslar

Benzer Belgeler

Diğer çalışmalardan farklı olarak çalışmamızda Polisomnografi (PSG) ile tanısı konulan hafif, orta, ağır OUAS’lı hastalarda ve hasta yakınlarında, tedavi

Sözün özeti; Atatürkçüler, akıl ve bilimin önderliğinde (üniversiteler ve tüm bilimsel kuruluşlarla çok yakın ve anlamlı işbirliği içinde), yurt ve ulus

Bu durumda yüksek maliyetle üretim yapan birlik içi ülkeler (ortak gümrük tarifesi nedeniyle dış dünyada daha ucuza üreten ülke mallarını daha pahalı kılarak

Kızılcı, S.(1999).Kemoterapi Alan Hastalar ve Yakınlarının Yaşam Kalitesini Etkileyen Faktörler. Cumhuriyet Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 3, 18- 26. Kanserli

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Kahramanmaraş, Türkiye *Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi

Sonuç olarak baþta Hashimoto hastalýðý olmak üzere maternal otoimmun tiroid hastalýðý varlýðýnda, gebelerin erken gebelik döneminde tiroid fonksiyonlarý ve

Guillain-Barré sendromunun (GBS) seyrek rastlanan bir þekli olan Miller-Fisher sendromu (MFS) akut olarak ortaya çýkabilen ataksi, eksternal oftalmopleji, arefleksi ile giden klinik

Hazırlayan: Çiğdem Canyurt Ateş Instagram @rengarenkfen.