• Sonuç bulunamadı

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Çocuk Saðlýðý ve Hastalýklarý Dergisi 2004; 47: 283-286 Vaka Takdimi

Miller-Fisher sendromu

Ýki vaka takdimi

Önder Yavaþcan1, Sümer Sütçüoðlu2, Gülþen Dizdarer3, Salih Özgür4, Nejat Aksu5 SSK Tepecik Eðitim Hastanesi 1Pediatri Baþasistaný, 2Pediatri Uzmaný, 3Pediatrik Nöroloji Uzmaný, 4Pediatri

Asistaný, 5Pediatri Doçenti

Guillain-Barré sendromunun (GBS) seyrek rastlanan bir þekli olan Miller-Fisher sendromu (MFS) akut olarak ortaya çýkabilen ataksi, eksternal oftalmopleji, arefleksi ile giden klinik bir tablodur. Sýklýkla viral bir enfeksiyondan sonra ortaya çýkan ve genellikle 8-10 haftada iyileþmenin görüldüðü iyi huylu bir hastalýk olarak tanýmlanmaktadýr. Öte yandan, patolojik çalýþmalarda özellikleri aydýnlatýlmýþ akut enflamatuvar bir polinöropati tablosu olan MFS’nin tüm GBS vakalarýnýn yaklaþýk %5’ini oluþturduðu bildirilmektedir1,2. Bu yazýda,

MFS’yi hatýrlatmak ve GBS’den ayýrýcý özellik-lerini vurgulamak amacý ile kliniðimizde MFS tanýsý alan iki hasta sunulmuþtur.

Vakalarýn Takdimi

Vaka 1

Dört yaþýnda erkek hasta bir hafta önce gribal enfeksiyon geçirdiði belirtilen hasta bir gün önce baþlayan çift görme, sað gözde içe kayma

ve bir kez kusma yakýnmalarý ile getirildi. Öz ve soy geçmiþinde önemli bir özellik belir-tilmedi. Fizik muayenesinde vücut aðýrlýðý 30 kg, boyu 130 cm, kan basýncý 115/75 mmHg saptandý. Bilinci açýk, koopere olan hastanýn sað gözde içe deviasyonu, her iki gözde yukarýya ve dýþa bakýþ kýsýtlýlýðý, ýþýk refleksinde azalmasý vardý. Ayakta durma güçlüðü ve yürürken dengesizlik izlenmekteydi. Derin tendon refleksleri alt ve üst ekstremitelerde hipoaktif olarak deðerlendirildi. Kas kuvveti alt ekstre-mitelerde 3/5, üst ekstreekstre-mitelerde 4/5 olarak belirlendi. Göz dibi muayenesinde saðda daha belirgin olmak üzere her iki gözde papil stazý izlendi. Diðer sistem bulgularý normaldi. Rutin laboratuvar incelemeleri eritrosit sedimentasyon hýzýnýn 98 mm/saat olmasý dýþýnda normal sýnýrlarda bulundu. Papil stazý devam ettiði için BBT ve kraniyal MRG ile deðerlendirilerek kafa içi yer kaplayan oluþum ayýrt edildi. Lomber ponksiyonunda BOS görünümü berrak, basýncý normal olarak saptandý. Mikroskopisinde hücre

SUMMARY: Yavaþcan Ö, Sütçüoðlu S, Dizdarer G, Özgür S, Aksu N. (Department of Pediatrics, Social Security Tepecik Training Hospital, Ýzmir, Turkey). Two cases with Miller-Fisher syndrome. Çocuk Saðlýðý ve Hastalýklarý Dergisi 2004; 47: 283-286.

Miller-Fisher syndrome (MFS) is an uncommon variant of Guillain-Barré syndrome (GBS) characterized by external ophthalmoplegia, ataxia, and areflexia. This syndrome is observed in about 5% of all GBS cases. Miller-Fisher syndrome can be distinguished from GBS by a few clinical features. Because the laboratory findings are not specific for MFS, the diagnosis is made only with suspicion of the disease. Here we report two cases of MFS to review the clinical features, differential diagnosis, pathophysiology and treatment of MFS.

Key words: Miller-Fisher syndrome, Guillain-Barré syndrome.

ÖZET: Miller-Fisher sendromu(MFS) akut baþlangýçlý ataksi, eksternal oftalmopleji ve arefleksi ile giden bir klinik tablo olup, Guillain-Barré sendromunun (GBS) seyrek görülen bir þeklidir. Miller-Fisher sendromu GBS’den yalnýzca birkaç klinik özellikle ayýrt edilebilmekte laboratuvar bulgularý özgün olmadýðý için taný ancak hastalýktan þüphelenildiði durumda konulabilmektedir. Tüm GBS’li hastalarýn yaklaþýk %5’inin MFS’li hastalar olduðu bildirilmektedir. Bu yazýda MFS’yi hatýrlatmak, GBS’den ayýrýcý özelliklerini vurgulamak ve tedavisini tartýþmak amacý ile iki hasta sunulmuþtur.

(2)

görülmedi; protein 60 mg/dl (normali 10-20 mg/dl), glukoz 43 mg/dl (eþ zamanlý kan glukozu 98 mg/dl) olarak bulundu. Yedinci günde EMG’sinde patolojik bir bulguya rastlanmadý. Hastada akut baþlangýçlý diplopi, oftalmopleji, ataksi, arefleksiye kadar ilerleyen hiporefleksi ve albümino-sitolojik disosiyasyon bulgularý ile MFS düþünüldü.

Yatýþýnýn beþinci günü intravenöz immün-globülin (IVIG) tedavisi (400 mg/kg/gün, beþ gün) baþlanarak fizik tedavi programýna alýndý. Klinik belirtilerin baþlangýcýndan 18 gün sonra deðerlendirilen EMG’sinde ise incelenen kas ve sinirlerde akson dejenerasyonuyla giden motor polinöropatiyi düþündüren bulgulara rastlandý. Eritrosit sedimentasyon hýzý birinci haftada normal sýnýrlara gerileyen hastanýn ikinci haftadan itibaren yukarý bakýþ kýsýtlýlýðý gerilemeye baþladý. Dördüncü haftadan itibaren oftalmoplejisi tamamen düzeldi. Kas gücü ikinci haftada üstte 4/5, altta 3/5, dokuzuncu haftada üstte 5/5, altta 4/5 olarak deðerlendirildi. Ýzleminin 14. haftasýnda dengesiz bir þekilde yürüyebildiði gözlenen hastada 20. haftada bulgularýn tamamen gerileyerek normale döndüðü saptandý. Hasta halen hastanemiz çocuk nörolojisi bölümünce izlenmektedir.

Vaka 2

Yedi yaþýnda erkek hasta bir haftadýr dizlerde ve ayak bileklerinde aðrý, yürümede zorluk, otururken zorlanma ve bir gündür hiç yürüyememe yakýnmasýyla getirildi. Bir ay önce su çiçeði enfeksiyonu geçirdiði öðrenildi. Fizik muayenesinde vücut aðýrlýðý 25 kg, boy 122 cm, kan basýncý 100/75 mmHg olarak bulundu. Derin tendon refleksleri alt ektremitelerde bilateral alýnamazken, üst ekstremitelerde normal deðerlendirildi. Kas gücü alt ekstre-mitede bilateral 0/5, üst ekstreekstre-mitede bilateral 5/5 olarak deðerlendirildi. Disfonik konuþmasý olan hastanýn anal sfinkter tonusu azalmýþtý. Diðer sistem muayenelerinde ek patolojik bulguya rastlanmayan hastanýn rutin laboratuvar testleri normal sýnýrlarda bulundu.

BOS mikroskobisinde 10/mm3 lenfosit

saptandý. BOS incelenmesinde protein 112 mg/ dl (normali 10-20 mg/dl), glukoz 55 mg/dl (eþ zamanlý kan glukozu 96 mg/dl) olarak ölçüldü. Kraniyal MRG’si normal, spinal MRG’sinde ise konus medullaris distalinde radikslerde kontrast madde tutulumu (araknoidit?) izlendi.

Hasta, alt ekstremitelerde simetrik flask paralizi ile derin tendon reflekslerinin alýnamamasý ve BOS’ta albümino-sitolojik disosiasyonu nedeniyle GBS olarak deðerlendirildi. Yatýþýnýn üçüncü günü IVIG tedavisi (400 mg/kg/gün, beþ gün) baþlanarak fizik tedavi programýna alýndý. Geç dönem (10 gün sonra) EMG’de üstte ve altta mikst tipte segmental demiyelizinasyon ile belirgin polinöropati bulgularýnýn varlýðý ile GBS tanýsý desteklenmiþ oldu. Ýzleminin 10. günde kas gücü bulgularýnda düzelme gözlendi, alt ekstremitelerde kas gücü 3/5 saptandý ve oturma kabiliyetini tekrar kazandý. Ancak 13. günde sað altýncý kraniyal sinir tutulumuna baðlý sað göz lateral bakýþ kýsýtlýlýðý saptandý. Klinik tabloya oftalmoplejisinin eklenmesi nedeniyle MFS olarak kabul edildi. Sað göz lateral bakýþ kýsýtlýlýðý üçüncü hafta sonunda, disfonik konuþmasý ve anal sfinkter tonusundaki azalma ise bir haftada normale döndü. Yatýþýnýn ikinci haftasýnda destekle yürüyebildiði, alt ekstremite kas gücünün 4/5 olduðu saptandý. Yedinci haftada yapýlan deðerlendirmede ise desteksiz olarak yürüyebilmeye baþladýðý, kas gücünün ise 5/5 olduðu saptandý. Ýzleminin onuncu hafta-sýnda nörolojik muayene bulgularý tamamen normaldi. Hasta halen hastanemiz çocuk nöro-lojisi bölümünce izlenmektedir.

Tartýþma

Guillain-Barré sendromu kranial ve spinal sinirlerle köklerinin akut enflamatuvar hastalýðýdýr. Distalde baþlayýp proksimale doðru ilerleyen simetrik kas güçsüzlüðü en önemli bulgusudur. Ýlk olarak 1956 yýlýnda tanýmlanan Miller-Fisher sendromu ise GBS’nin bir þekli olup klasik triadýnýn oftalmopleji, arefleksi ve ataksi olduðu bildirilmektedir1,2,8.

Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, GBS’lu hastalarýn üçte ikisinden fazlasýnda üç ile 45 gün önce geçirilmiþ bir üst solunum yolu enfeksiyonu veya gastroenterit öyküsünün olmasý postenfeksiyoz bir hastalýk olabileceðini düþündürmektedir. Virus veya bakterilerin baþlattýðý antijenik uyarýyla Schwan hücreleri ve aksonlarýn glikopeptidlerine karþý oluþan otoimmunitenin patogenezden sorumlu olduðu kabul edilmektedir4. GBS'nin kabakulak, su

çiçeði ve kýzamýk enfeksiyonlarý sonrasý da oluþtuðu bildirilmektedir5,6. C. jejuni

gastroenterit sonrasý geliþen GBS epidemilerinde sorumlu ajan olarak gösteril-mektedir. Özellikle akut motor aksonal nöropati 284 Yavaþcan ve ark. Çocuk Saðlýðý ve Hastalýklarý Dergisi • Ekim - Aralýk 2004

(3)

(AMAN) ve akut enflamatuvar demiyelinizan poliradikülonöropati (AIDP) varyantlarýnda suçlanan majör postenfeksiyoz organizma olarak belirtilmektedir2,3,7. GBS’de influenza aþýsýnýn

da sorumlu olduðu ileri sürülmüþ, ancak kontrollü çalýþmalarda hastalýðýn sýklýðý yönünden fark olmadýðý gösterilmiþtir8. MFS'de

ise vakalarýn %71.8’inde ortalama on gün önce viral enfeksiyon semptomlarý tanýmlanmýþtýr4.

Birinci hastamýzda bir hafta önce gripal enfeksiyon, ikinci hastamýzda ise bir ay önce su çiçeði enfeksiyonu geçirdiði belirtilmiþ olup herhangi bir aþýlama öyküsü alýnamamýþtýr. Miller-Fisher sendromunda kas güçsüzlüðü GBS’de olduðu gibi distalden proksimale doðru ilerlemektedir. Ancak MFS için taný koydurucu bulgular ataksi, arefleksi ve oftalmopleji varlýðýdýr2. Birinci hasta bize baþvurduðunda

ataksi, hiporefleksi ve oftalmopleji bulgularý varken iken tablo arefleksi ve tam yürüye-memeye kadar ilerlemiþtir. Ýkinci hasta ise öncelikle GBS tanýsý almýþ olup izleminde oftal-moplejinin geliþmesi ile MFS tanýsý konmuþtur. MFS'de ataksi yürüyebilen hastalarda daha çok ayakta durma sýrasýnda belirgin olup, gövde kaslarýnýn ekstremite kaslarýna oranla daha aðýr tutulduðunun göstergesidir. Ancak kliniðe baþvuru sýrasýnda yürüyemeyen hastalarda ataksi kolaylýkla gözden kaçabileceðinden, taný hatalarý oluþabilmektedir2. Nitekim, 223 vakalýk

bir seride MFS’li hastalarýn sadece %21'inde kliniðe baþvuruda ataksi saptandýðý bildiril-miþtir4. Bu nedenle, GBS’li hastalarýn ataksi

yönünden deðerlendirilmeleri ayýrýcý taný açýsýndan çok önemlidir.

Elektrofizyolojik çalýþmalarla MFS’de ekstre-mitelerde sensöriyal nöropati bulgularýnýn, kraniyal sinirlerde ise motor hasarýn ön planda olduðu gösterilmiþ olup bu durumun GBS’den ayýrýcý bir özellik olduðu bildirilmektedir. Ayrýca MFS’nda görülen, beyin sapý tutuluþunun da GBS’dan ayýrmada önemli bir özellik olduðu üzerinde durulmaktadýr4,9,10. Okulomotor

sinirin tutulmasýna baðlý oftalmopleji zaten MFS klasik triadý içerisinde yer alan bir özelliktir. Bunun yanýnda MFS’li hastalarýn %57'sinde okulomotor sinir tutuluþu dýþýnda diðer kraniyal sinirlerden en az birinin tutulduðu da belirtilmektedir4. Birinci hastamýzda sadece

okulomotor sinir tutuluþu mevcut iken, ikinci hastamýzda okulomotor sinir ile birlikte abdusens sinirinin de tutulduðunu saptadýk. Ayrýca ikinci hastada saptanan kýsa süreli disfoni

ve dil hareketlerindeki güçsüzlük glossofaringeal sinir ve hipoglossal sinir tutulumunu da düþündürmekle birlikte disfaji, aðrý ve tat duyusunda azalma ile yutma refleksinde azalma, dilde tremor ve kayma olmadýðýndan, hastanýn bu bulgularý kraniyal sinir tutulumundan çok orofarengeal güçsüzlüðe baðlanmýþtýr. Dola-yýsýyla GBS’li vakalarda kranial sinir tutulumuna ait bulgularýn saptanmasý halinde MFS’nin de akla getirilmesi gerekmektedir.

Terleme, yüz kýzarmasý, karýn aðrýsý, hiper-tansiyon, idrar ve dýþký inkontinansý veya retan-siyonu gibi otonomik sinir sistemi bulgularý MFS’de genellikle görülmemektedir. Bu bulgular GBS’de de seyrek olarak bildirilmektedir2,3.

Ancak ikinci hastamýzda dýþký inkontinansýnýn eþlik etmediði kýsa süreli anal sfinkter tonu-sunda azalma da saptanmýþtýr. Bu bulgu genellikle transvers miyelit, poliradikülonörit, tümör ve diðer spinal kord lezyonlarýna iþaret etmektedir. Bu tablo da acil taný ve tedaviyi gerektirmektedir2,5. Nitekim, hastamýzda bu

amaçla yapýlan spinal MRG’de kuþkulu araknoidit bulgusu dýþýnda baþka bir patoloji saptanmamýþtýr. Araknoiditin gerek MFS gerekse GBS ile birlikteliði konusunda ise herhangi bir literatür bilgisine rastlanamamýþtýr. Papil stazý, hem MFS’de hem de GBS’de bek-lenen bir bulgu deðildir. Ancak GBS’li hastalarýn yaklaþýk %4’ünde görülebildiði de bildirilmek-tedir. Bu durumun protein içeriði yüksek BOS’un araknoid villuslardan emiliminin azalmasýna baðlý olarak oluþan komminikan ýlýmlý bir hidrosefalinin iþareti olabileceði üzerinde durulmaktadýr11,12. Birinci hastada

saptanan papil stazý da muhtemelen protein içeriði yüksek olan BOS’un bu etkisine baðlýdýr. Nitekim hastanýn bir hafta sonra tekrarlanan göz dibi bakýsýnda papil stazýna ait bulgu saptanmamýþtýr. Ayrýca görüntüleme yöntem-leriyle papil stazýnýn diðer nedenleri de ayýrt edilmiþtir.

Öte yandan MFS’de eritrosit sedimentasyon hýzýnýn normal olduðu bildirilmektedir8. Ancak

birinci hastada saptanan ve bir hafta içinde normale dönen yüksekliðin nedeni açýklana-mamýþtýr. Nitekim sedimentasyonda yüksel-meye neden olabilecek hiçbir fizik muayene ve laboratuvar bulgusu saptanamamýþtýr.

Guillain-Barré sendromu’nda olduðu gibi MFS’nin de tanýsýnda MRG ve BBT gibi radyolojik görüntüleme yöntemlerine genellikle

(4)

ihtiyaç bulunmamaktadýr1,2,4,5,8. Bununla

birlikte MFS’de spesifik olmayan patolojik MRG bulgusu olarak demiyelinize foküste T2 ve proton aðýrlýklý görüntülerde sinyal inten-sitesinde artýþ ve sinir geniþlemesinin saptandýðý bildirilmektedir. Ayrýca enflamatuvar ve neoplastik hastalýklarýn ayýrýcý tanýsýnda da MRG önerilmektedir13. Nitekim birinci hastada

papil stazýnýn devam etmesi yanýnda kraniyal sinir tutulumunun olmasý nedeniyle kafa içi yer kaplayan oluþumun ayýrt edilmesi amacýyla BBT ve MRG yöntemlerine ihtiyaç duyulmuþtur. Bu hastada kafa içi yer kaplayan oluþum bu yöntemlerle ayýrt edildikten sonra BOS incelemesi yapýlmýþ ve tanýya gidilmiþtir. Ýkinci hastada ise izlem sýrasýnda geliþen okulomotor sinir ve abdusens sinir paralizisi ile birlikte disfonisinin olmasý nedeniyle kafa içi yer kaplayan oluþumun ayýrt edilmesi amaçlanarak kranial MRG çekilmiþ ve herhangi bir patoloji saptanmamýþtýr.

Miller-Fisher sendromlu hastalarda anti-GQ1b IgG antikor titresinin yüksek bulunduðu bildiril-mektedir14-16. Bu serolojik çalýþma ülkemizde

yapýlamadýðýndan hastalarýmýzda çalýþtýrýla-mamýþtýr.

Günümüzde MFS ve GBS’nin tedavisinde IVIG ve plazmaferez önerilmektedir. Ancak reha-bilitasyon ve semptomatik tedavilerin önemi de unutulmamalýdýr2,4,8,17. Tedavide IVIG

yürüye-meyen hastalarda ilk bir hafta içinde beþ gün süreyle günde 400 mg/kg olarak uygulanmak-tadýr. Etkisini B ve T hücreleri ile Fc reseptör-lerinin blokajý ve patolojik sitokinlerin nötra-lizasyonu sayesinde gösterdiði düþünülmektedir. Dolayýsýyla hastalýðýn ilk haftasýnda IVIG tedavisine baþlanmasý çok önemlidir. Her iki hastamýza da IVIG ilk hafta içinde baþlanmýþtýr. Ayrýca IVIG tedavisine direnç gösterenlerde, çok küçük çocuklarda ve aðýr hastalarda plazma-ferez de denenebilmektedir17.

Miller-Fisher sendromunda prognoz genellikle iyidir. Bu sendromun GBS’nun kendi kendini sýnýrlayan bir varyantý olduðu ve ortalama iyileþme süresinin 8-10 hafta kadar sürdüðü bildirilmektedir. Hastalarýmýzdan hiçbirinde ventilatör ihtiyacý duyulmamýþ olup, birinci hasta 20. haftada, ikinci hasta ise 10. haftada tamamen normale dönmüþtür.

Sonuç olarak; MFS akut olarak ortaya çýkabilen ataksi, eksternal oftalmopleji, arefleksi ile seyreden, GBS’nin seyrek rastlanan bir þeklidir.

Bu nedenle GBS’li hastalarýn izleminde bu sendromun da akla getirilmesi erken taný ve tedavi açýsýndan önemlidir.

KAYNAKLAR

1. Bushra JS. Miller-Fisher syndrome: an uncommon acute neuropathy. J Emerg Med 2000; 18: 427-430. 2. www.eMedicine - Guillain-Barre Syndrome.htm 3. Berlit P, Rakicky J. The Miller-Fisher syndrome: review

of the literature. J Clin Neuro Ophthalmol 1992; 12: 57-63.

4. Li H, Yuan J. Miller-Fisher syndrome: toward a more comprehensive understanding. Chin Med J 2001; 114: 235-239.

5. Evans OB, Vedanarayanan V. Guillain-Barré syndrome. Pediatr Rev 1997; 18: 10-16.

6. Yoshikawa T, Suzuki K, Suga S, et al. Immune response to gangliosides in a case of Guillain-Barré syndrome after varicella. Arch Dis Child 2000; 83: 172-173. 7. Ho TW, Mishu B, Li CY, et al. Guillain-Barré syndrome

in northern China. Relationship to Camphylobacter jejuni infection and anti-glycolipid antibodies. Brain 1995; 118: 597-605.

8. Aysun S. Guillain-Barré sendromu. Katký Pediatri Dergisi 1997; 18: 496-500.

9. Fross RD, Daube JR. Neuropathy in the Miller-Fisher syndrome: clinical and electrophysiologic findings. Neurology 1987; 37: 1493-1498.

10. Wong VA. Neurophysiological study in children with Miller-Fisher syndrome and Guillain-Barré syndrome. Brain Dev 1997; 19: 197-204.

11. Hantson P, Horn JL, Deconinck B, et al. Hydrocephalus in Guillain-Barré syndrome. Eur Neurol 1991; 31: 426-427.

12. Erþahin Y, Mutluer S, Yurtseven T. Hydrocephalus in Guillain-Barré syndrome. Clin Neurol Neurosurg 1995; 97: 253-255.

13. Berciano J. MR imaging in Guillain-Barré syndrome. Radiology 1998; 208: 137-141.

14. Chiba A, Kusonoki S, Shimizu T, et al. Serum IgG antibody to ganglioside GQ1b is a possible marker of Miller-Fisher syndrome. Ann Neurol 1992; 31: 677-679.

15. Chiba A, Kusunoki S, Obata H, et al. Serum anti-GQ1b IgG antibody is associated with ophthalmoplegia in Miller-Fisher syndrome and Guillain-Barré syndrome: clinical and immunohistochemical studies. Neurology 1993; 43: 1911-1917.

16. Phillips MS, Stewart S, Anderson JR. Neuropathological findings in Miller-Fisher syndrome. J Neurol Neurosurg Psychiatary 1984; 47: 492-495.

17. Mori M, Kuwabara S, Fukutake T, Hattori T. Plasmapheresis and Miller-Fisher syndrome: analysis of 50 consecu-tive cases. J Neurol Neurosurg Psychiatry 2002; 72: 675-680.

Referanslar

Benzer Belgeler

Yaşlıların mutfakta daha az yorulmaları için sağ veya sol el kullanımına bağlı olarak fırın, tezgah ve bulaşık makinesi uygun yönde yerleştirilmelidir [19]..

İUGG bulunan hastaların doğum ağırlıkları İUGG olmayanlara göre anlamlı derecede düşük gözlendi (p<0.0001).. TARTIŞMA ve SONUÇ: Plasental DAG incelemesi, İUGG

Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen 2003 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması verilerinin kullanıldığı çalışmanın temel

translocate to the perinuclear membrane and the nucleus or can cross from the cytoplasm, and, binding to the residue of N-lactosamine found on the

Freeman (1992) ve Nelson’a (1993) göre ulusal inovasyon sistemi dar bir tan mlamayla yeni › teknolojilerin üretim, yay n m nda aktif olarak bulunan özel ve kamu AR › › ›

Sığınmacıların kendilerini bağlı hissettikleri etnik ve milliyet grubuna göre iltica etmene denlerinin en yüksek yüzdeleri şu şekildedir: Kendisini ‘Türk’

In the pre-treatment clinical management of patients diagnosed with TOA, we believe NLR and PLR may be inexpensive complementary laboratory parameters that can guide

Genel olarak çatışmalar, çocuklar farklı gelişim süreçlerinden geçerken ortaya çıkar ve kardeşlerde zaman ve ilgi paylaşımıyla mücadele eder ve bireysel