• Sonuç bulunamadı

Hocamın Hâllerinden…

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hocamın Hâllerinden…"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)
(3)

HOCAMIN HÂLLERİNDEN...

Nâzım H. Polat

*

Azizler azizi Hocamın vefatından (13 Ocak 2017) bu yana her ay bir dergide ona ayrılmış bir yazı, dosya yer aldı. Hatta bazı dergiler özel sayı hazırladılar. Yeni Türk

Edebiyatı dergisinin de bunlara katılması, apayrı bir sevinç veriyor. Hepsi samimi

gayretlerin, hasbî niyetlerin ürünü... Bir öğrencisi sıfatıyla, yazanları da vesile olanları da kalbî duygularla selamlıyorum, kutluyorum.

Azizler azizi Hocam Prof. Dr. M. Orhan Okay’ın Hakk’a yürümesinden sonra onun Silik Fotograflar’ındaki gibi bir yazı yazmak isterdim. Fakat onun kaleminde daimi bir revnakiyet, benimkinde mutlak bir tıkızlık var. Daha baştan Nef’î’nin hatırıma geliveren bir rubaisi, hatalı söz söylemek ihtimaliyle, düşünceyi samimiyetsizlik ve ikiyüzlülükten sakınma konusunda ikazla başlıyor:

Ya Rab dilimi sehv ü hatâdan sakla Endişemi tezvîr ü riyâdan sakla

Bu duaya bütün ruhumla katılırım. Ona karşı vazifemdeki kusurlarımın, ona yürekten bağlılığımla affedileceğini umarım.

Azizler azizi Hocamın pek az kimseye nasip olan bir seviyede ilgi görmesi, var-lığının aranır olması, ruhaniyetine karşı ihtiram, sıradan sebeplerle izah edilemez. O, iyi insan ve iyi Hoca idi.

Ondaki insanî hasletlerin başında, her türlü dünyevî sıfata, cezbedici her şeye karşı müstağni olması gelir. Sevgili öğrencisi ve dostu Mustafa Kutlu’nun Ataullah İskenderî’nin Hikem-i Atâiyye’sinden ilhamla söylediği “Talep şan değildir. Razı ol, şan da senin, nam da senin. Varlığını bilinmezlik toprağına göm. Görülmeyen şey nabit olmaz. Dünya sûretlerinin bulaştığı ayna nasıl parlar? Huzura girmeden

Yeni Türk Edebiyatı, Sayı 17, Nisan 2018, s. 9-11.

* Prof. Dr., Gazi Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, (nazimhpolat@hotmail. com). Yazı geliş tarihi: 28.03.2018. Kabul tarihi: 30.03.2018.

(4)

10 NÂZIM H. POLAT

önce tevbe sularında yıkan.” cümleleri sanki onun vasıflarını hatırlatıyor gibidir. Bağdatlı Ruhî’nin,

Verdik dil ü cân ile rızâ hükm-i kazâya Gam çekmezüz uğrarsak eğer derd ü belâya

mısraları, en çok onun ağzında doğruluğu dile getirir. Müstağni olma, onda öğrenilmiş bir davranış biçimi değil doğuştan gelen çok tabii bir hâldi. Daha nice faziletinden, nice güzel hâllerinden biri...

Azizler azizi Hocamın bir başkasında aynı ölçüde bulunamayacak vasıflarından, meziyetlerinden biri de “Hoca”lığıydı. Bu sıfatın bugün harcıâlem şekilde kullanıl-masına bakmayınız. Peygamber efendimizin sıfatları arasında “hâce-i âlem”, “hâce-i dü serâ” (dünya ve ahiret sarayının öğreticisi, efendisi) ve “hâce-i kâinat” da vardır. Yani aslî kullanımında Hoca; efendidir, bilgedir, öğreticidir. Prof. Dr. M. Orhan Okay’ı tanıma bahtiyarlığına ermiş herkesin teslim edeceği bir hakikattir ki o, kelimenin gerçek anlamını hatırlatan bir hoca idi. Ama sadece üniversite kürsüsünde değil her an, her meşguliyetinde... Huzurlarındaki kimse alabilecek donanımda ise, boşa sarf edilmiş tek cümlesi tek kelimesi olmazdı, mutlaka bir şey öğretirdi. Hayatın günlük meşgaleleri sırasında, âdeta nefes almak kadar sıradan işleri arasında bir sorusu veya bir cevabı; bazen espri ve hikmet bazen de belki bir ansiklopedi maddesine denk bilgi yüklü olurdu. İşte bunlardan biri:

22 Ocak 2014. En talihli, en sevinçli günlerimden biri...

Azizler azizi Hocam, gelini Yeliz Hanım refakatinde, Niğde’yi teşrif ettiler. Meslektaşım, kardeşim Yrd. Doç. Dr. Ramis Karabulut’la birlikte, onları Nevşehir Havaalanı’ndan almak için gitmiştik. Yolda, sohbet sırasında bir soru:

– Gökteki hilâli görüyor musunuz? – Evet efendim.

– Pekiii... Bilin bakalım hilâlin şekli Hicri ayın baş tarafını mı son tarafını mı gösteriyor?

Benim gibiler için aydedenin her hâli aynı... Tamam, ayın on dördü dolunaydır. Bu münasebetle halk türküsünde,

Bugün ayın on dördü Kız saçını kim ördü?

denmiş, yüz-dolunay benzerliği ima edilmiştir. Ama aydedemin başka hâlleri de mi varmış?

Üçümüz de sus pus... Merak ve hayret ifadesiyle Hoca’ya bakıyoruz. Kendilerine çok yakışan bir gülümseme tarzıyla:

(5)

HOCA’MIN HÂLLERİNDEN... 11

– Hilâlin hâli, dolunay sonrasını yani Hicri ayın son kısmında olduğumuzu an-latıyor.

– Hocam, hilâl bize bir şey anlatmıyor ki, bir şey demiyor ki...

– Der... der! Sağa bakıyorsa ayın başları, sola bakıyorsa ayın sonları demek ister. Şimdi sola baktığına göre Hicri ayın sonlarını gösteriyor.

Eh... bizlere, bir hayret ve tabii Hoca’ya hayranlık hissi yüklü bir “Eveeet!!!” çekmek düştü sadece...

Kendi hesabıma, öğrendiğime mi sevineyim, cehaletime mi üzüleyim, bilemedim. Bir müddet, utancımdan konuyu değiştirmeye de cesaret bulamadan, öylece sus-tum. Süreli yayınlarda bir yığın tarihleme yanlışıyla karşılaşınca Hoca’ya, tıpkı çok alfabe değiştirmek gibi çok takvim kullanmak maceramıza da şaştığımı söylemiştim. Bu, benim gibi takvim merakı olan biri için imtihandı... Ama cehaletimi yüzüme hiç mi hiç vurmadan...

Yolculuk bitti, üniversitedeki odama vardık, bir başka soru gelebilir endişesiyle ama gizlice takvim yaprağına baktım: 20 Safer 1435.

(6)

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu nedenle gezegenimiz kendi ekseni çevresinde dönerken gökyüzündeki her şey onun çevresinde dolanıyor gibi görünür.. Kutupyıldızı gökyü- zünde hep aynı

Ce­ mal Gürsel’in sözünün eri olduğunu daima is­ pat etti Bu zaman için­ de umumi hayatımızda türlü türlü ihtiras fırtı­ naları gördük korkular

Tanya Markow 2011 yılında tamamlanan ön ça- lışmalardan sonra omurilik zedelenmesi sonucu felç olan kişilerde de olumlu sonuç alacaklarını umduklarını, ancak aygıtı

Cumhu­ riyetin ilânından sonra ikinci devre Afyon mebusu olarak p o­ litikaya atılan Ünaydın daha sonra sırasiyle Londra, Roma, Budapeşte, Tiran ve Atina

Mustafa Kemal Paşa, dünya­ nın İçtimaî inkılâplar geçirmekte olduğunu, bu alanda elde edilen muvaffakiyetlerin, zorbalara ve­ ya lakaytlara teslim ettirilen

Sizler için haz›rlad›¤›m›z Uzay ‹s- tasyonunda Yaflam yaz›s›nda bu konuda merak etti¤iniz her fleyi bula- bilirsiniz.. Haz›r do¤aya ç›km›fl ve keyifli zaman

Bilimi hayat tarzı ola­ rak yaşayan Cahit Arf TÜBİTAK bilim ödülü, Parlar Vakfı Bilim, Hizmet ve Onur Ödülü, Seha Meray Ödülü vb.. Türkiye

Mezarının başındaki konuşmam­ da şöyle dedim Süreyya Duru için: “Ben bir dostumu, sinema bir yönet­ menini, Türk toplumu pırlanta yü­ rekli bir yurttaşını