46
M U H İ T
Türk Kadını Sahneye Nasıl Çıktı ?
Amelya nıı,S eniye mi— Çingene kızları— Darülbedayi de ilk talebe hanımlar—
Küçük Perihan — Afife Jale Hanım nasıl tevkif edildi — Fransız
apolisinin himayesinde verilen temsil — Şaziye Hanım
karakolda— Ateşten gömlek filminden sonra.
Y a z a n : R E F İ K A H M E T
>ERHUM aktör Ahmet Fehim Elendi, mutlakîyet devrinde Aptülhamidin saltanatı zamanında Is- tanbulda bir kazasker kızının konaklarındaki çubukçubaşıyı sevdiğini, babası öldükten sonra onunla evlendiğini, sabık çubukçu başının hayatım kazanmak için tulûat aktörlüğü ettiğini, karısını da sahneye çıkararak kanto ve oyun oynattığını bana söylemişti. Bu kadının ismi Seniye Hanımmış, sahnede tanınmasın ve Türk ol duğu anlaşılarak başlarına bir iş gelmesin deye Amel ya isimyle yaşarmış. Bu karı koca bir tulûat kumpanya- siyle Anadoluda dolaşırken Ankaraya da uğradıkları za man bu aktris Amelya Hanım orada hamama gitmiş, hamamda ailesinin eski tanıdıklarından Ankara valisi A- bidin paşanın zevcesine rasgelmiş. Valinin karısı ka zasker kızını tammış, Ankaraya nasıl geldiğini sormuş, konağına da’vet etmiş, Amelya—Seniye Hanım hüviyeti nin meydana çıktığını görünce ağlayarak macerasını an latmış. Bunun üzerine kocasına Ankarada bir me’muri- yet verilimş, ilk Türk aktris de Amelya Hanımlıktan çıkıp tekrar Seniye Hanımlığa avdet etmiş, Ankarada kalmış. Tulûat kumpanyasındaki arkadaşları ve o zaman An karada bulunan Fehim Efendi de onun Türk kadını ol duğunu ancak bu suretle anlamışlar.
Sanhemizde kadın rolleri uzun müddet ermeni ka dınları tarafından yapıldı. 1908 de meşrutiyet iylan edil dikten sonra ilk serbesti taşkınlıkları arasında tiyatroya da büyük bir temayül gösterildiğini evelki makalelerim den birinde zikr etmiştim. O sırada yer yer tiyatro he yetleri teşkil edilir, tiyatro bahsleri hararetle konuşulur ken Tepebaşı tiyatrosunda harikzedegân menfaatine bir müsamere verilmiş, bu müsamerede İzzet Melih Bey de
bir konferans vermişti. — 1908 teşrinievvelinde — Bu konferanstan şu satırları alıyorum:
« Bizde tiyatronun te’sis ve terakkisi için ne lazım. Evvelâ mükemmel, cessim bir bina: Osmanlı tiyatrosu. Aktör ve aktrisleri yetiştirecek milli, küçük bir konser- vatuvar, yâni bir mektebi-san’atımız olsa gerek tiyatro nun ve gerek mektebin idaresi ve dersleri erbabı-hami- yet ve İktidara tevdi’ edilip memaliki-ecnebiyede olduğu gibi bizde de hükümet bu müessesatı-milliyeye münasip tahsisat verse... Sekiz on yaşlarında ermeni ve musevi ve çingene kızları bu mektebe konulur, tahsil ve terbi- yei-umumiyeleri bir dereceye kadar ilerleyince temaşa derslerine devam ettirilir, bahusus çingene kızlarını ilti zam etmek ma’kul olur, türkçeyi ne güzel bir talaffuzla konuştuklarını bilirsiniz, sonra da san’atkârlık bohem- yenlerin yaradılşında, kanında vardır. İslam kadınlarının sahneye çıkmalarına harem nani’ olduğu cihetle tabii on lardan bahs edemem...»
Türk sahnesi için çingene kızlarını yetiştirmek fikri uzun müddet ağızlarda çiğnendi, durdu. Darülbedayi’ ilk defa kurulurken Şehremini müesseseye talebe olarak çin gene kızlarını alıp okutmak fikrini zamanın dahiliye na zırına mevzuu-bahs etmiş, fakat çingene kızlarının isimleri de türk isimlerine benzediği için taassuba dokunur ve hükümetin başına iş açılır mulâhazasiyle ve ret cevabiyle karşılaşmıştı. Büyük Avrupa harbi, erkeklerin muharebe sahalarına sürülmesi, onlardan boş kalan işlerde zaruri olarak kadınların istihdam edilmesi suretiyle memleketi mizde kadınların umumi hayata iştirak etmelerini intaç etmişti. Bu suretle kadınlık hayatında nisbi bir inkişaf hasıl olmuştu. Türk sahnesinde erkek artistler çoğalıyor,
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi