• Sonuç bulunamadı

Topkapı'nın cümbüşü, Mevlanakapı'nın sessizliği içinde:Kapısından kulesine "Surlar '87"

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Topkapı'nın cümbüşü, Mevlanakapı'nın sessizliği içinde:Kapısından kulesine "Surlar '87""

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

- T T - ^ o H íá

Topkapı’nın cümbüşü, Mevlanakapinın sessizliği içinde

Kapısından kulesine “ Surlar ’87”

F D G Fotoğraf Grubu ’nun bir yıllık çalışmalarının ürünü

olan “Surlar ’8 7 ’ sergisinin ilk ziyaretçisi Refik Durbaş,

fotoğrafların arasından sıyrılıp İstanbul surlarının 16

kapısını tek tek arşınladı.

R efik Durbaş

((

H

eyet ilmine vakıf olan tarihçilerin sahih sözleri üzere” üstadımız Evliya Çelebi’nin eteğinden tu­

tarak Yedikule zindanlarından başlayıp Edirae-

kapı dolaylarında bir küçük geziye çıkalım, önce

üstadımız anlatsın:

“ Eleni avreti, nice nice hayırlar yaptı. Evvela İstanbul’un kara tarafından Yedikule’den tâ Eyüb’e varıncaya kadar iki kat sağlam kale ve sağlam duvar yaptı ki, evvelki kat duvarı­ nın yüksekliği 21 zira (Dirsekten orta parmak ucuna kadar olan, uzunluk ölçüsü, 75 ile 90 santim arasında değişen cins­ leri var.) ve eni 10 ziradır. Sur dışının yüksekliği hendeğin dibinden tâ bentlere varıncaya Kadar 42 zira olup esasından temiz sular çıkıp, iki duvar boyunca arasını Horasanî rıhtım dolma ile sağlamlaştırdı. Ve bu rıhtım olan temelin eni tam 80 zira’dır. Dış sur ile iç surun arası 60 zira olup İrem bağı gibi bir bahçedir. Hâlâ Topkapısı ile Edirnekapısı arasında­ ki bağ, Osmanlı hanedanının yeniçeri zağarların yaylağıdır.” Çelebi, Seyahatnamesi’nin yeni baskısında surların bugün­ kü görünümlerini mutlaka kalemine dolayacaktır. O şimdi Üsküdar’a revan olsun, rahatına baksın diyecektik ki, trafik şallak mallak. Taksiler müşteri almıyor. Belediye ve halk oto­ büslerinin güzergâhı değişmiş. Millet caddesinde müthiş bir şenlik. Sanırsın Kanuni Süleyman, Budin seferinden dönü­ yor.

Ama Kanuni, Edirne üzerinden seferden dönerdi. Bu kez önde Mehteran bölüğü Aksaray cihetinden geliyor. Kaçıncı almışı bu İstanbul’un?

Salâh Bey, yapıştırma bıyık kullanırdı. Mehteran bölüğü­ nün erlerinin ise bıyıkları tümden plastik.

Edirne şosesi üzerinden ayrılıp Davutpaşa yolunu vuruyo­ ruz. Niyetim yeniçeri zağarları yaylağında bir demli çay yu­ dumlamak.

Yeniçeri mi kalmış, tüm bir Anadolu burada.

Sur yıkıntıları üzerine binbir renkli makine halısı serilmiş. İstediğin endama göre çeşit çeşit giysi, libas. Çocuğuna al, nişanlına, gelinlik kızına. Mahmutpaşa, yanında köy çarşısı kalır. Benzeri Frengistan’da zor bulunur bir süpermarket.

Yere, bir naylon üzerine yayılmış çakılar, taraklar, tırnak makaslan.

Benehon marka para cüzdanları. Ne alırsan üç yüze tıraş sabunları, çakmak gazları. Bin liraya çekiçler, keserler, pen­ seler.

Casyo marka hesap makineleri, Kuveyt mamulatı Capon işi saatler. '

Kimisi kalem armağanlı saatler, kimisi boyna asılan tip­ ten cep saatleri.

Manyetolu manyetosuz, Fenerli Beşiktaşlı çakmaklar ken­ dinden yanar.

Yeniçeri postalından Beyoğlu’nun lüküs mağazalarına ka­ dar her çeşit ayakkabı.

Burada ne alırsan üzerinde deneyerek alacaksın. Başına gi­ yeceğin kasketten kışın belki lazım olur diye iç donuna ka­ dar.

Kondusunun bahçesindeki bütün çiçeklerle tezgâhını süs­ lemiş bir köfteciden karnımızı doyuralım derken yanımdan uçuvermiş Evliya Çelebi.

Oysa elindeki küçük seleye, binbir çeşit çiklet doldurmuş Erzurumlu hemşerimden armağanlar alacaktım torunları için.

Bu kadar çikleti şimdi ben ne yapayım?

Yeşillerini Mevlanakapı’nın güvercinlerine dağıtırım, ma­ vilerini Sulukule’nin çocuklarına, kırmızılarını Mevlevihane yolunda dirseğini bir mezar taşına dayamış teşbih çeken ihti­ yara veririm, akşama o torunlarına götürür.

Topkapı’nın o renkli cümbüşünden sonra Mevlanakapı’- nın uhrevi sessizliği insanın gönlünde ferah pencereler açı­ yor.

Merkezefendi camisinin avlusunda yüzümü yıkıyorum. Avludaki banklardan birinde ihtiyarca bir adamla başör­ tülü yaşlı iki kadın.

Vakit akşam olmakta Birazdan surlara sis çöker. Her kapının üstüne bir yıldız asılır. Fotoğraf: NEVZAT ÇAKIR

"Marmara'nın akşam yeli eserken, mangaldaki yuvalarına dönen güvercinle­ rin kanat sesleri duyulur.”

Fotoğraf: İZZET KERİBAR

Tarihçiler, Yedikule’den Haliç dolaylarına 16 kapı saymış­ lardır.

İşte bunlardan bazı ünlüleridir:

Hacı Namık Mektebi sokaktan çıktıkta Belgrat kapıdır, ile­ risi Kazlıçeşme’dir, Yedikule zindanları da buradadır.

Silivrikapı caddesinden çıktıkta Silivrikapı’dır. Öte yanı Şe­ hit Nizam yoludur.

Mevlanakapı caddesinden çıktıkta Mevlanakapı’dır. Kar­ şı yakası Mevlevihane yoludur.

Millet caddesinden çıktıkta Topkapı’dır. Bunun önünü iz­ lersen yol Frengistan’a ulaşır. Anadolu da buradan İstanbul’a huruç etmededir.

Fevzipaşa caddesinden çıktıkta Edirnekapı’dır, önü Savak­ lar caddesidir.

Bir de bu kapıların yanlarında kuleleri vardır. Yedikule gibi, Silivrikapı’daki içinde kırmızı mermerden altı sütunu bulu­ nan Konstantinus kulesi gibi.

Sulukule’nin hiçbir kapısı yoktur, çünkü her tarafı kapı­ dır.

Vakit akşam olmakta. Birazdan surlara sis çöker. Her ka­ pının üstüne bir yıldız asılır.

Galatasaray’ın maçını ne yapacaksın? Git bu pazar Sur- gücü’nün maçını seyret.

Aym halesi, kasketini düzelttiği aynanın içine düşer bir de­ likanlının.

Mazgaldaki yuvalarına dönen güvercinlerin kanat sesleri duyulur.

Şimdi tam zamanıdır Yedikule’deki Sefa’nın Meyhanesi’- ne çökmenin de...

Arka bahçede havuzun kenarında bir masaya oturursun. Bir marul söylersin, biraz maydanoz, iki taze soğan sur içi bostanlarınm ürünü.

Elbette beyaz peynir ve küçük rakı.

Marmara’nın akşam yeli tam değdi değecek eline, kadehi tam kaldırdın, karşında birden Evliya Çelebi:

— Afiyet olsun! □

15

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Fo to ğr af : N EV ZA T Ç A KI R

Referanslar

Benzer Belgeler

Türkiye’de işçi sınıfına dair bütünsel bir saha çalışmasının aktarımı ise hem bilimsel çalışmalara alandan özgün verilerle katkı sunulması hem de sınıf

Konya ve çevresinin en köklü ve en güçlü hayır kuruluşu!. Türk

Gün Positano - Sorrento Otelimizde alacağımız kahvaltının ardından, Sorenta’ya hareket ve Sorrento’da panoramik tur.. Yunanlıların söyletilerine

Ahmet’i okula götürmek için babası geldi; annesi Damla ile kaldı.. Damla öğle vakti iyileşti ve okula gitti ama bir sonraki gün uyandığında yine pek

Doktor tümörü almak için Eda’ya ameliyat yapılacağını ve birkaç gün hastanede kalması gerektiğini söyledi.. Doktor ameliyattan sonra bazı çocukların kısa bir süre

Kıbrıs'ın aynı za- manda özellikle İngiltere'de olmak üzere çok önemli bir di- asporası bulunduğunu ifade eden Eren, YTB'nin İngilte- re'deki yaşayan Kıbrıslı Türk

Eğer oyuncuların ellerinde kart biriktirmesinden ötürü, Vagon Kartı destesinde veya ıskartada kart kalmamış- sa, oyuncular Vagon Kartı çekemez ve diğer hamleleri (Hat

• Ölü bitkilerin yaprak, gövde ve köklerinden beslenen toprak canlıları (solucanlar, mantarlar, milipedler, larvalar ama özellikle bakteriler) bitki bünyesindeki karbonu