• Sonuç bulunamadı

Namık Kemal ve ideolojisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Namık Kemal ve ideolojisi"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

"T"T- S S

VT43

Namık Kemal ve İdeolojisi

Yazan : N A M D A R K A R A T A Y Burs« t 1941

Ülkü mecmuası . Ağustos 941 sayı 102 den aynen alınmıştır. [*]

t

1940 - 1941 seneıi içinde Nam ık Kem al vesiylesile yazılan yazı­ ların en iyisinin, h a ttâ en orijinalinin B ursa’da yazıldığını söylersem h a y re t etm syiniz. G erçekden Nam ık Kemal etrâfın d ak i neşriyatın büyük bir kısm ını “te k ra r,, ad d etm ek m üm kündür. Çoğu zâten söy ­ lenm iş, yazılmış şeylerdir. F a k a t B ursa’da neşredilib, şim diye k a d a r hiç kim se tara fın d a n m evzû-ı bahs edilm eyen bu eser, N am ık K e­ m al’in şahsiyetini vs do k trin in i aydın latan ve kelim enin tam m ânâ-siyle orijinâl olan fik irleri ihtivâ etm ekdedir.

! •

Müellif, Nam ık K em âl’i ted k ıy k ederk en şöyle düşünüyor: «Bu gün realiteye uygun bir lejan d , bize büyük vatan peygam berinin an cak can verirken “Ah V atan,, diye haykırdığını nakledebilir. F a k a t doğarken fery ad larm d an böyle bir sesin k asdetdigini iddiâ etm ek gülünç ve m antıksız olur; Bunun için ben b urada N am ık K em al’i herşeyden evvel içtim âi bir hâdise olarak ted k ıy k etm ek

isteyo-[ * ] Mecmuamızda intişar ettikten »onra ayrıca küçük bir broşür halindede tabedilen bu kıymttli etüde kaini duyulan sampati ve kadirşinaslık mecmuamızı çok mütehassis etmiştir.

Ancak her ay intişar eden Ülkü dergisinin Halkevi neşriyatını takip eden sütunlarında Der­ gimiz hakkında hiç bir mütalâaya ve hattâ ismine bile tesadüf etmemiş bulunmamız şayanı dik­ kattir. Yalnız son kapağın iç sahifesinde Bursada üç ayda bir çıkan Uludağ isimli bir dergiye işaret ediliyor.

Her ay muntazaman gönderdiğimiz mecmuamızın, 1941 yılı başlangıcından itibaren aylık ola­ rak intişar ettiğinden, iyi veya kötü bir muhtevaya malik bulunduğundan, habasdar olmamak, Halkevleri mecmuası olan Ülkü için ne dereceye kadar müsamaha götüreceğini bilmiyoruz .

(2)

34

— ru m .<( (*f. 61^

Bu sa tırla rd a n anlaşıldığı gibi m üellif eserini, m odern sosyoloji görüşü ile yazm ışdır. F a k a t bu kâfi mi? G öründüğüne g öre eser sâ- hibi, sosyolojik usûlü psik olojik bir usûl ile tam am layo r Bu usûl, m eşhur F e reu d ’un telâk kıy sin in m uvaffakiyetli bir ta tb ik a tın d a n ibâretdir: * Bir idealin doğm asından en esaslı p sik - fizyolojik ş a rt olarak teessür! halleri görüyoruz. Z âten bu hususda birçok psikoloğ- lar m ü ttefikd ir. Y ü k sek bir teessü rü haiz olm ayan bir insanda id e­ alin doğm asına, sistem leşm esine ve bir eser o larak o rta y a çıkm asına im kân yokdur. F a k a t ilk ş a rt o lara k aldığım ız bu teessü riy et doğ­ rud an doğruya; ideali y aratm ağ a kâfi değildir. Mizaçlar! itibariyle bu vasfı hâiz olanlar dâim â bulanık, belirsiz bir ıztırabın yükünü taşırla r, alın g an d ırlar ve bu alıng an lık ları kendilerini m uhitleriyle daim! bir uygunsuzluk içinde y a şa tır.... F reu d ’un refoule dediği.. . tipler hep bu neg atiflerden başka birşey değildir.» (sf. 16).

Bundan sonra bu n azarî telâk k ıyn in N am ık K em al'in şahsiyeti üzerinde yapılm ış bir ta tb iy k a tı görülm ektedir.

Eserin orijin alistin i teşkil eden n o k tala rd a n biri de «mutasavvıf» ile «idealist» arasında m ânevi bağlılık te ’sis eden kısım da görülüyor: “M utasavvıfın sevgilisi Allah idi, daha ileride ta h a k k u k edecek lay ik cem iyetin m übeşşiri olan K em al’d e “ cânan,, v atan ı o!du.„(sf .22). Bu hususda Fuzûl! ile N am ık K em al arasındaki m ukayeseler, bu m evzûda düşünm ek isteyen leri hayli d üşündürecekdir.

G örülüyor ki şöyle bir tem âs edüb geçm ekle ik tifa etdiğiz “N a­ m ık K em al ve idealizmi,, eseri, şâirin yüzüncü doğum yıldönüm ü m ünâsebetiyle yapılan n eşriy at içinde, bizim bildiğim ize gö re yegâne “tek rar,, olm ayan bir fikir faâliyeti nüm ûnesidir. Y azık ki eser, B ursa’da neşredilm iş, İstanbul’da ve A n k a ra ’da N am ık Kem al neş­ riyatı ile a lâk ad ar m uhitlerce m eç h il kalm ışdır. Meselâ “ÜLKÜ,, nün 95 ve 96 ncı nüshalarında “Namık Kem al ve M atbuat,, başlığı al­ tın d a N am ık K em al m ünâsebetiyle yazılan yazılar ve eserlerden bahseden m u harrir için bu kıym etli k ita b m eçhûl kalm ışdır. Modern sosyoloji ve psikoloji n azariyelerinin de anlaşılm asına ve hazm edil- m eşine y aray an bir ta tb iy k a t olm ası b akım ından B ursa’da n e şre d i­ len «Namık Kem al ve idealizm i» ni lise felsefe dersleri için y a r­ dımcı bir k ita b o lara k seçm ek ne elverişli olur. D oğrusu, kırk yıllık k ü ltü r m erkezim iz olan İsta n b u l’da ve yeni devlet m erkezim iz olan İstanbul’da N am ık Kem al m ünasebetiyle yapılan n e şriy a t arasında rastlayam adığım ız ve T ürkiye çapına g öre g erçek ten orijinal olan bir eserin B nrsa’da neşredilm esi, C üm huriyet D evri’nin B ursa’sı için bir k azanç, h a ttâ haklı bir öğünm e vesilesi olabilir. Müellifi h a ra ­ retle te b rik ederiz. Dr. N. L.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

K rajt kağıt tual üzerine yağlıboya... 20 ALİ ATMACA Kadınlı

309-320; Ahmet Karataş, Türk-İslâm Edebiyatında Manzum Menâsik-i Haclar ve Nâlî Mehmed Efendi'ye Atfedilen Menâsik-i Hac (Edisyon Kritik) yüksek lisans tezi, 2003,

Parçalanmış ailelerde aile bütünlüğünün olmaması, aile içi sorunlar ve ekonomik yetersizlik gibi nedenlerden dolayı bu ailelerden gelen çocukların

Aldığı ödüller ise uzun bir liste: 1973’te İstanbul’da Vakko Desen ve Sanat Yarışması’ndaki ödülden 1990 yılında İstanbul’da Sanat Çevresi ödülüne

Yerden kendi motorlar› yard›m›yla havalan›p uzaya gidebilen ve görevi bitti¤inde ayn› flekilde dönüfl yapabilen uzay araçlar› ya- p›m› için X-33 projesi ortaya

“Ayasofya Hamamı, büyük şehri tezyin eden İstanbul’umuzun üzerinde milli imar damga­ larımızdan biri olan eşsiz kıymette bir yapı­ dır ki yalnız hamam olarak

Namıq Kemal, Subhi paşanın ölümü dolayısiyle kardeşi Abdul-Halim beye yazdığı mektubda, Ayşe hanımın ifadesini teyid etmekte ve &#34;Subhi paşa merhum,

bir müddet sonra Puşuctıoğ luna yine para lâzım olmuş, bi­ rinci yalanın ikinci fasiint hazır lıvafak Mestan efendiye gitmiş., efendi külhani kahvecinin