• Sonuç bulunamadı

Millî mecmûa (51-71): Tahlili fihrist-inceleme-metin

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Millî mecmûa (51-71): Tahlili fihrist-inceleme-metin"

Copied!
670
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANA BİLİM DALI

YENİ TÜRK EDEBİYATI BİLİM DALI

MİLLÎ MECMUA (51 – 71)

TAHLİLÎ FİHRİST - İNCELEME - METİN

Yasin ŞAHİN

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Doç. Dr. Âlim GÜR

(2)

İÇİNDEKİLER

İÇİNDEKİLER...II BİLİMSEL ETİK SAYFASI... IX YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU ... X ÖN SÖZ... XI TÜRKÇE ÖZET FORMU... XIV ENGLİSH SUMMARY FORM ... XVI KISALTMALAR ... XVIII

GİRİŞ ... 1

A)DÖNEMİN SOSYAL VE SİYASÎ YAPISI... 1

B)BASIN –YAYIN TANIMI,TARİFİ VE BASIN –YAYININ MUHTASAR TARİHİ... 7

C)CUMHURİYET’İN BAŞLANGIÇ YILLARINDA BASIN –YAYIN HAREKETLERİ... 9

1. BÖLÜM ... 13

1MİLLÎMECMÛ’A’YADAİR... 13

1.1 İncelenen Sayıların (51-71) Kütüphane Kayıtları ... 13

1.2 Derginin Yönetim, Basım, Şekil, Satış Bilgileri ve Sayfa Yapısı Hakkında... 13

1.3 Derginin Yayın Tarihleri, Aralıkları ve Sayıların Sayfa Aralığı, Cilt Bilgisi ... 16

1.4 Sayıların Sayfaları ve Numaralandırma Tablosu ... 20

1.5 Vaat Ettiği ve Verdiği Ekler... 21

1.6 Yaptırdığı Müsabakalar ... 23

1.7 Yazar Kadrosu ... 23

1.8 Dergide Kullanılan Müstearlar... 28

1.9 Millî Mecmû’a Hakkında Yapılmış Tezler ve Çıkan Yazılar Hakkında... 28

2. BÖLÜM ... 30 2İNCELEME ... 30 2.1 Deneme ... 30 2.2 Hâtıra (Anı)... 32 2.3 Hikâye (Öykü) ... 33 2.4 Mektûp... 36 2.5 Mensûre ... 37 2.5.1 Te’lîfler ...37 2.5.2 Tercümeler ...40 2.6 Musâhabe (Sohbet) ... 41 2.7 Mülâkat (Görüşme)... 49 2.8 Roman... 49 2.9 Seyâhat (Gezi)... 53 2.10 Şiir... 59

2.10.1 Halk Edebiyâtından Numûneler ...61

2.10.2 Heveskârlar Sütûnu ...62

2.10.3 Kalbim Gibi Hür Mısrâ’lar...64

2.10.4 Müstakil Şiirler...65

2.11 Tenkît (Eleştiri)... 71

2.12 Neşriyat - Basın Yayın... 73

2.13 Resimler ... 74

2.14 Diğer Yazılar Hakkında ... 74

2.14.1 Bilim - Teknik Yazıları ...75

2.14.2 İlmî Makâleler ...76

2.14.3 Mûsikî ...83

2.14.4 Sanayî’-i Nefîse...88

2.14.5 Şu’ûn ...95

(3)

3. BÖLÜM...99

3TAHLİLİDİZİN ...99

3.1 Sayılarına Göre Yazılar ...99

3.2 Yazarlarına Göre Yazılar...144

3.3 Yazı Başlığına Göre Yazılar...178

3.4 Konularına Göre Yazılar ...202

3.4.1 Dil ve Edebiyatla İlgili Malzemeler ... 202

3.4.1.1 Deneme... 202 3.4.1.2 Hâtıra (Anı)... 203 3.4.1.3 Hikâye (Öykü) ... 203 3.4.1.4 Mektûp... 204 3.4.1.5 Mensûre ... 204 3.4.1.5.1 Te’lîfler... 204 3.4.1.5.2 Tercümeler... 205 3.4.1.6 Musâhabe (Sohbet) ... 206 3.4.1.7 Mülâkat (Görüşme)... 207 3.4.1.8 Roman... 207

3.4.1.9 Seyâhat (Gezi) Yazıları... 210

3.4.1.10 Şiir ... 212

3.4.1.10.1 Halk Edebiyâtından Numûneler... 212

3.4.1.10.2 Heveskârlar Sütûnu... 213

3.4.1.10.3 Kalbim Gibi Hür Mısrâ’lar: ... 214

3.4.1.10.4 Müstakil Şiirler ... 216

3.4.1.11 Tenkît (Eleştiri)... 219

3.4.2 Diğer Yazılar... 219

3.4.2.1 Beşinci (5.) Cildin Fihristi ... 219

3.4.2.2 Bilim-Teknik Yazıları... 219

3.4.2.3 Duyuru, İ’lân, Reklam ve Tanıtılar ... 219

3.4.2.4 Felsefî Yazılar... 225

3.4.2.5 Fotoğraf, Plan, Resim ve Tablolar ... 225

3.4.2.6 İlmî Makâleler... 231

3.4.2.7 Mûsikî... 232

3.4.2.8 Sanayî’-i Nefîse ... 233

3.4.2.9 Şu’ûn (Olaylar) ... 235

3.4.2.10 Tebrîk ve Kutlama Yazıları... 235

4. BÖLÜM...237 4.1SEÇİLMİŞMETİNLER...237 4.1.1 Deneme ...237 4.1.1.1 Karanlık Geceler ... 237 4.1.1.2 En Büyük Millet... 239 4.1.1.2.1 Ramazân Gecelerinde -1... 241 4.1.1.2.2 Ramazân Gecelerinde - 2... 242 4.1.1.3 Çıldırtıcı İnhidâplar... 244 4.1.1.4 Telgraf Direkleri ... 247

4.1.1.5 Gurûp Vakti Kargalar ... 250

4.1.1.6 Sevgili... 252

4.1.2 Hâtıra (Anı)... 255

4.1.2.1 Bu Satırları Genç Bir Muallim Hanımın Hâtıra Defterinden Aynen Aldım... 255

4.1.3 Hikâye (Öykü)...256 4.1.3.1 Sokak Çocuğu... 256 4.1.3.2 ‘Uzlet ... 259 4.1.3.3 Köpek... 264 4.1.3.4 Nişânlılar... 266 4.1.3.5 Böcek Yuvaları ... 269 4.1.4 Mektûp ...274

4.1.4.1 Bir Kadının Metrûk Evrâkından: Son Mektûp ... 274

4.1.4.2 Bir Mektûp -1: Medîha’dan Sevim’e ... 276

4.1.4.3 Bir Mektûp – 2: Sevim’den Medîha’ya Cevâp... 280

4.1.5 Mensûreler...283

(4)

4.1.5.1.1 Kadın Gözü -1... 283 4.1.5.1.2 Kadın Gözü -2... 284 4.1.5.1.3 Kadın Gözü -3... 284 4.1.5.1.4 Kadın Gözü -4... 285 4.1.5.1.5 Kadın Gözü -5... 285 4.1.5.1.6 Kadın Gözü -6... 286 4.1.5.1.7 Kadın Gözü -7... 287 4.1.5.1.8 Kadın Gözü -8... 287 4.1.5.1.9 Kadın Gözü -9... 288 4.1.5.1.10 Kadın Gözü -10... 288 4.1.5.1.11 Kadın Gözü -11... 289 4.1.5.1.12 Kadın Gözü -12... 289 4.1.5.1.13 Kadın Gözü -13... 290 4.1.5.1.14 Kadın Gözü -14... 291 4.1.5.1.15 Kadın Gözü -15... 291

4.1.5.1.16 Buluttan ve Dumandan Satırlar-16... 292

4.1.5.2 Tercümeler ... 293 4.1.5.2.1 Tagor’dan Tercümeler ... 293 4.1.5.2.1.1 Neşîdeler -11 ... 293 4.1.5.2.1.2 Neşîdeler -12 ... 294 4.1.5.2.2 Bulut ... 294 4.1.6 Musâhabe (Sohbet) ... 297

4.1.6.1 Geçen Yıldan Bu Yıla ... 297

4.1.6.2 Sesin Şi’iri... 298

4.1.6.3 İmân Birliği... 299

4.1.6.4 Hava Şehitleri İhtifâli Münâsebetiyle... 302

4.1.6.5 Korkunç Kayıtsızlıklarımızdan ... 303

4.1.6.6 Etrafından Haberi Olmayan İnsanlar... 305

4.1.6.7 San’atı Anlayamamak Sefâleti ... 307

4.1.6.8 Elifbâ İnkılâbı ... 309

4.1.6.9 Çehre Cevheri ... 310

4.1.6.10 Rüyâlarımız... 312

4.1.6.11 Yeni Bir Rûhiyât ... 314

4.1.6.12 Ziyâfet... 317

4.1.6.13 Ayvalık’ta Neler Yapılabilir?... 321

4.1.6.14 Dinamik Gayr-ı Şu’ûr ... 323

4.1.6.15 Kütahya’da Birkaç Gün... 325

4.1.6.16 Bizde San’atkâr Niçin Yetişmiyor?... 326

4.1.6.17 Ordunun Kucağına ... 328

4.1.6.18 30 Ağustos Tahassüsleri... 330

4.1.6.19 Sonbahâr ... 333

4.1.6.20 Millet Hâkimiyeti Ne Değildir? ... 334

4.1.6.21 Vicdân... 336

4.1.6.22 Hürriyet ve Medeniyet ... 338

4.1.7 Mülâkat (Görüşme)... 341

4.1.7.1 Profesör Bertold ... 341

4.1.8 Neşriyât – Basın Yayın ... 342

4.1.8.1 Bir Gemi Yelken Açtı ... 342

4.1.8.2 Bir Zekâ-yı Feyyâz... 343

4.1.8.3 Felsefe Dersleri: Rûhiyât... 343

4.1.8.4 Fikret’in Hayatı ve Eseri ... 343

4.1.8.5 Filiz ... 344

4.1.8.6 Froydizm... 344

4.1.8.7 İngilizce Gramer Serîsi ... 344

4.1.8.8 Kant ve Felsefesi... 345 4.1.8.9 Küçük Türk Tetebbu’lar... 346 4.1.8.10 Örümcek Ağı... 346 4.1.8.11 Rûhiyât Elifbâsı... 346 4.1.8.12 Tayyâre Mecmûası ... 347 4.1.8.13 Terbiye Musâhabeleri... 348 4.1.8.14 Yer ve Gök... 348 4.1.9 Roman... 349

(5)

4.1.9.2 Enstitü A’zâsından Sylvestre Bonnard’ın Cinâyeti -11... 352

4.1.9.3 Enstitü A’zâsından Sylvestre Bonnard’ın Cinâyeti -12... 355

4.1.9.4 Enstitü A’zâsından Sylvestre Bonnar’ın Cinâyeti -13... 359

4.1.9.5 Enstitü ‘Azâsından Sylvestre Bonnard’ın Cinâyeti -14... 361

4.1.9.6 Enstitü A’zâsından Sylvestre Bonnar’ın Cinâyeti -15... 365

4.1.9.7 Enstitü A’zâsından “Sylvestre Bonnar’ın” Cinâyeti -16 ... 371

4.1.9.8 Enstitü A’zâsından Sylvestre Bonnard’ın Cinâyeti -17... 374

4.1.9.9 Enstitü A’zâsından Sylvestre Bonnard’ın Cinâyeti -18... 379

4.1.9.10 Enstitü A’zâsından “Sylvestre Bonnar’ın” Cinâyeti -19 ... 385

4.1.9.11 Enstüti A’zâsından Sylvestre Bonnar’ın Cinâyeti -20... 386

4.1.9.12 Enstüti A’zâsından Sylvestre Bonnar’ın Cinâyeti -21... 388

4.1.9.14 Enstüti A’zâsından Sylvestre Bonnar’ın Cinâyeti -23... 393

4.1.9.15 Enstüti A’zâsından Sylvestre Bonnard’ın Cinâyeti -24... 398

4.1.9.16 Enstüti A’zâsından Slyvestre Bonnard’ın Cinâyeti -25... 404

4.1.9.17 Enstüti A’zâsından Sylvestre Bonnard’ın Cinâyeti -26... 407

4.1.9.18 Enstüti A’zâsından Sylvestre Bonnard’ın Cinâyeti -27... 409

4.1.9.19 Enstitü A’zâsından Sylvestre Bonnar’ın Cinâyeti -28... 415

4.1.9.20 Enstitü A’zâsından Sylvestre Bonnard’ın Cinâyeti -29... 420

4.1.10 Seyâhat (Gezi) ...431 4.1.10.1 Seyâhat Hatıralarım -1 ... 431 4.1.10.2 Seyâhat Hâtıralarım -2 ... 433 4.1.10.3 Seyâhat Hâtıralarım - 3 ... 436 4.1.10.4 Seyâhat Hâtıralarım -4 ... 437 4.1.10.5 Seyâhat Hâtıralarım -5 ... 441 4.1.10.6 Seyâhat Hâtıralarım -6 ... 444 4.1.10.7 Seyâhat Hâtıralarım -7 ... 447 4.1.10.8 Seyâhat Hâtıralarım - 8 ... 449 4.1.10.9 Seyâhat Hâtıralarım -9 ... 450 4.1.10.10 Seyâhat Hâtıralarım - 10 ... 453 4.1.10.11 Seyâhat Hâtıralarım -11 ... 455

4.1.10.12 Bir Macar Gencinin İstanbul İntâ’baları -1 ... 458

4.1.10.13 Bir Macar Gencinin İstanbul İntibâları -2... 465

4.1.10.14 Van -1 ... 469

4.1.10.15 Van Mektupları -2: Van ... 471

4.1.10.16 İstanbul’dan Burhaniye’ye ve Ayvalık’a -1... 474

4.1.10.17 İstanbul’dan Burhâniye ve Ayvalık’a -2 ... 479

4.1.10.18 Edirne’yi Ziyâret... 481

4.1.10.19 Kütahya’da Birkaç Gün -1... 485

4.1.10.20 Kütahya’da Bir Kaç Gün -2 ... 487

4.1.11 Şiir... 489

4.1.11.1 Halk Edebiyâtından Numûneler... 490

4.1.11.1.1 Halk Edebiyâtından Numûneler -1 ... 490

4.1.11.1.1.1 Şarkı ... 490

4.1.11.1.2 Halk Edebiyâtından Numûneler -2 ... 490

4.1.11.1.3 Halk Edebiyâtından Numûneler -3 ... 491

4.1.11.1.4 Halk Edebiyâtından Numûneler -4 ... 491

4.1.11.1.5 Halk Edebiyâtında Numûneler -5 ... 492

4.1.11.1.6 Halk Edebiyâtında Numûneler -6 ... 493

4.1.11.1.7 Halk Edebiyâtından Numûneler -7 ... 493

4.1.11.1.8 Halk Edebiyâtından Numûneler -8 ... 494

4.1.11.1.9 Halk Edebiyâtından Numûneler -9 ... 494

4.1.11.1.10 Halk Edebiyâtından Numûneler -10 ... 495

4.1.11.1.11 Halk Edebiyâtından Numûneler -11 ... 495

4.1.11.1.12 Halk Edebiyâtından Numûneler -12 ... 496

4.1.11.1.13 Halk Edebiyâtından Numûneler -13 ... 496

4.1.11.1.14 Halk Edebiyâtından Numûneler -14 ... 497

4.1.11.1.15 Halk Edebiyâtından Numûneler -15 ... 497

4.1.11.1.16 Halk Edebiyâtından Numûneler -16 ... 497

4.1.11.2 Heveskârlar Sütûnu... 498

4.1.11.2.1 Şarkı... 498

4.1.11.2.2 Terennüm... 499

4.1.11.2.3 Şarkı... 499

(6)

4.1.11.2.5 Bahâr Terennümleri: İlk Gün... 500 4.1.11.2.6 Hicrân Kuruntuları... 501 4.1.11.2.7 Şarkı... 501 4.1.11.2.8 Şarkı... 502 4.1.11.2.9 Kabrinde ... 502 4.1.11.2.10 Bir Kadına... 503 4.1.11.2.11 Ateşten Gömlek ... 504

4.1.11.3 Kalbim Gibi Hür Mısrâ’lar... 505

4.1.11.3.1 Kalbim Gibi Hür Mısrâ’lar -1: ... 505

4.1.11.3.1.1 Rüzgârlar ... 505

4.1.11.3.1.2 Şehir... 506

4.1.11.3.1.3 Hayâl İklîmine Doğru ... 507

4.1.11.3.1.4 Üç Gencin Rüyâları ... 508

4.1.11.3.1.5 Limân... 509

4.1.11.3.1.6 Gece ve Sukût... 509

4.1.11.3.1.7 Yel Değirmenleri ... 510

4.1.11.3.2 Kalbim Gibi Hür Mısrâ’lar -2 ... 511

4.1.11.3.2.1 Akşam Rüzgârları ... 511

4.1.11.3.2.2 Çınar Altı ... 511

4.1.11.3.2.3 Son Mevsim... 512

4.1.11.3.2.4 Köyler ve Şehir... 513

4.1.11.3.3 Kalbim Gibi Hür Mısrâlar -3: ... 513

4.1.11.3.3.1 Saatler... 514

4.1.11.3.3.2 Ölen Gençliğimiz... 515

4.1.11.3.3.3 Haydût ... 515

4.1.11.3.4 Kalbim Gibi Hür Mısrâ’lar -4 ... 516

4.1.11.3.4.1 Dün ve Yarın ... 516

4.1.11.3.4.2 Hayâl İklimînin Yolcuları... 517

4.1.11.3.4.3 Üç Yaprak... 518

4.1.11.3.4.4 Son Bahara Doğru... 518

4.1.11.3.5 Kalbim Gibi Hür Mısrâlar -5... 519

4.1.11.3.5.1 Armada ... 519

4.1.11.3.5.2 Öyleyse... 520

4.1.11.3.5.3 Yelken Açan Gemi ... 521

4.1.11.3.6 Kalbim Gibi Hür Mısrâ’lar -6 ... 522

4.1.11.3.6.1 Üç Çeşmeden İçen ... 522

4.1.11.3.6.2 Dalgalı Bir Denizde ... 523

4.1.11.3.6.3 Çay Kenarında Değirmen ... 523

4.1.11.3.6.4 Hükümdâr ... 524

4.1.11.3.7 Kalbim Gibi Hür Mısrâ’lar -7 ... 525

4.1.11.3.7.1 Mezâr Taşları... 525

4.1.11.3.7.2 Istırâp... 526

4.1.11.3.7.3 Gençliğe Hasret ... 527

4.1.11.3.8 Kalbim Gibi Hür Mısrâ’lar -8 ... 528

4.1.11.3.8.1 İsterlin... 528

4.1.11.3.8.2 Haykırmak İsteyene ... 529

4.1.11.3.8.3 Düşünürken... 529

4.1.11.3.9 Kalbim Gibi Hür Mısrâ’lar -9 ... 530

4.1.11.3.9.1 Tenhâ Yollar... 530

4.1.11.3.9.2 Balıkçı ... 531

4.1.11.3.9.3 Kenârda... 532

4.1.11.3.9.4 Mavi Rü’yâların Melîkesi... 532

4.1.11.3.10 Kalbim Gibi Mısrâ’lar -10 ... 533

4.1.11.3.10.1 Demirci ... 533

4.1.11.3.10.2 Nasîhat... 534

4.1.11.3.10.3 İlhâm... 534

4.1.11.3.10.4 Hasta... 535

4.1.11.3.11 Kalbim Gibi Mısrâlar -11... 536

4.1.11.3.11.1 Sâhil Kızları... 536

4.1.11.3.11.2 Bahâr Arzûları ... 537

4.1.11.3.11.3 Gölgem ... 537

4.1.11.3.11.4 Güllerle ve Gönüllerle ... 538

(7)

4.1.11.3.12.1 Kapımı Vuran Yolcular ... 539

4.1.11.3.12.2 İstiyorum ... 540

4.1.11.3.12.3 Emel ve Ümît... 540

4.1.11.3.12.4 Mâvî ... 541

4.1.11.3.13 Kalbim Gibi Hür Mısralar -13 ... 541

4.1.11.3.13.1 Mandolin ... 541

4.1.11.3.13.2 Uzun Yol ... 542

4.1.11.3.13.3 Ressam ... 543

4.1.11.3.14 Kalbim Gibi Hür Mısrâlar -14 ... 544

4.1.11.3.14.1 Eski Günler... 544

4.1.11.3.14.2 Harâp Yalı ... 545

4.1.11.3.14.3 Korkuluk... 545

4.1.11.3.14.4 Bulutlar... 546

4.1.11.3.15 Kalbim Gibi Hür Mısrâ’lar -15 ... 547

4.1.11.3.15.1 Heykeltıraş... 547

4.1.11.3.15.2 Fırtına Başlarken Geçen Atlı ... 548

4.1.11.3.15.3 Bahârda Mehtâp ... 549

4.1.11.3.16 Kalbim Gibi Hür Mısrâ’lar -16 ... 549

4.1.11.3.16.1 Hüzün Giyinmiş Şen Kadın... 550

4.1.11.3.16.2 Delinin İlk Türküsü ... 550 4.1.11.3.16.3 Bestekâr... 551 4.1.11.4 Müstakil Şiirler ... 552 4.1.11.4.1 Gölgem ... 552 4.1.11.4.2 Boş Odalar ... 553 4.1.11.4.3 Tuna’da... 554 4.1.11.4.4 Ne Diyor? ... 556 4.1.11.4.5 Gölgem ... 557 4.1.11.4.6 ‘Aşk ... 557 4.1.11.4.7 Derbeder Bahtım... 558 4.1.11.4.8 Sen Olmasan ... 559 4.1.11.4.9 Gül ve Aşkım... 560 4.1.11.4.10 Bir Hâtıra ... 560 4.1.11.4. 11 ‘Azîz Şeytân ... 561 4.1.11.4.12 Siyâh ‘Aşk ... 562 4.1.11.4.13 Müzâb Olsun... 563 4.1.11.4.14 Gönül Duygusu... 564 4.1.11.4.15 Ana Baba Günü ... 564 4.1.11.4.16 Benim Derdim ... 565 4.1.11.4.17 Çöllerde ... 565 4.1.11.4.18 Senin Ölümün ... 567 4.1.11.4.19 Gönül Mahşeri ... 568 4.1.11.4.20 Bağışladım... 569 4.1.11.4.21 Şarkı... 570 4.1.11.4.22 Yangın ... 570 4.1.11.4.23 Şikâyet ... 571 4.1.11.4.24 Melankoli... 572 4.1.11.4.25 Benim Gönlüm ... 573 4.1.11.4.26 Şarkı... 573 4.1.11.4.27 Ölü ... 574 4.1.11.4.28 Tılsımlı Şarap ... 574 4.1.11.4.29 Yangın da Değil... 575 4.1.11.4.30 Günâh ... 575 4.1.11.4.31 Gönlüme ... 576 4.1.11.4.32 Rüzgâr... 577 4.1.11.4. 33 “Gülüm” İçin ... 580 4.1.11.4.34 Alev Kuş... 580 4.1.12 Tenkît (Eleştiri) ... 581

4.1.12.1 Nedîm Ahmet Efendiler... 581

4.1.12.2 Münâkaşa Değil İhtâr ... 583

4.1.12.3 Son Söz ... 591

4.1.12.4 Hâtime... 595

4.1.12.5 Türk Sanâyi-i Nefîse Derneği Resim Sergisi ... 596

(8)

4.1.13.1 Destanlar ... 599 BEŞİNCİ (5.) CİLDİN FİHRİSTİ ... 608 SONUÇ ... 616 KAYNAKÇA ... 619 EKLER... 624 DİZİN... 647 ÖZGEÇMİŞ ... 650

(9)

Bilimsel Etik Sayfası

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

BİLİMSEL ETİK SAYFASI

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

Yasin ŞAHİN …

(10)

Yüksek Lisans Tezi Kabul Formu

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU

Yasin ŞAHİN tarafından hazırlanan Millî Mecmû’a (51-71) : Tahlilî Fihrist - İnceleme – Metin başlıklı bu çalışma 23 / 06 / 2010 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yük-sek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

Prof. Dr. Mustafa ÖZCAN Başkan …..

Doç. Dr. Âlim GÜR Üye …..

(11)

Ön Söz

“Değil mi Tanrı'nın ihsanı, akl ü kalb ü lisan Bu lütfu etmelidir fikr ü şükr ü zikr insan." İbrahim Şinasi

Edebî gelenegimiz ve düşünce tarihimiz Tanzimat’tan itibaren büyük addede-ceğimiz dalgalanma ve değişmelere sahne olmuştur. Tanpınar’ın ifadesiyle “Tanzi-mat’la birlikte imparatorluk asırlarca yaşadığı bir medeniyet dairesinden çıkarak mü-cadele halinde bulunduğu başka bir medeniyet dairesine girdiğini ilan ediyor, onun değerlerini açıkça kabul ediyordu.” Devleti içine düştüğü buhrandan kurtarma müca-delesi farklı fikir akımlarının zuhuruna vesile olur. Buna paralel olarak bu fikirlerin neşvü nema bulduğu mecmualar da medeniyet dairemizdeki mümtaz yerini alır.

Efkâr tepesinin taç yaprağı mecmûalar, bu dönemin fikir hayatının canlılık kazanmasında ve yayılmasında önemli rol oynar.

Türk basın ve siyaset hayatında etkili olan ilk dergilerin en fazla çıktığı dö-nem ikinci meşrutiyet yıllarıdır. Meşrutiyet sonrasında da fikir dergiciliğinin devam ettiği görülür. 1918-23 yılları arasında İstanbul’da 200’ün üzerinde süreli yayının çıktığı göz önüne alınırsa dönemin fikrî, edebî açıdan canlılığı daha iyi anlaşılmış olur. Bu dergilerin bir kısmının Cumhuriyet’in kurulmasında da etkili olduğu düşü-nülürse fikir dergiciliğinin düşünce hayatımızdaki önemi daha iyi anlaşılabilir.

Kültür tarihimizin bu eşsiz hazinelerini, “unutulmuşluğun” dehlizlerine terk etmemek için bir adım atmış bulunuyoruz. Ülkemiz ve milletimiz adına dönüm nok-tası addedeceğimiz bir zaman diliminde (1 Kasım 1923) yayın hayatına başlamış olan Millî Mecmûa’nın bazı sayıları üzerine inceleme ve araştırma yapmak bize de nasip oldu. İhmal edilmiş birer tefekkür kalesi olarak tavsif edebileceğimiz dergilere, gerek bitirme tezinden gerekse seminer çalışmalarından dolayı bir aşinalığımız mev-cut idi. Tez konusu olarak, millî duyarlılığı ilke edinmiş ve daha sonraki aşamalarda da bu minval üzere yayın politikasını sürdürmüş “Millî Mecûa”nın (51-71) arası sayı-ları şahsıma tevdi edilmiştir.

Çeşitli telkinler ve yaptığımız tetkikler neticesinde, mecmûa üzerine birçok çalışmanın yapılmış olduğunu gördük. Maalesef, bu çalışmalardan sadece birine ula-şabildik. Bu çalışmanın da formatı bizimkinden tamamen farklıydı. Yapılan

(12)

incele-meler, hem “Millî Mecmû’a Hakkında Yapılmış Tezler ve Çıkan Yazılar Hakkında” başlığı altında, hem de “Kaynakça” bölümünde verilmiştir.

Çalışmamız; Ön Söz, Kısaltmalar, Giriş ve Sonuç hariç 4 bölümden oluşmak-tadır. Ayrıca bir kaynakça, kapaklar (Türkçeye çevrilmiş olarak), dergiden birkaç orijinal sayfa ve bir de dizin ilave edilmiştir.

Girişte, dönemin sosyal ve siyasi yapısı hakkında genel bilgiler verildikten sonra yine o dönemin basın yayın tarihi kısaca özetlenmiştir. Bundan sonra gelen ilk bölümde Millî Mecmûa’nın kütüphane kayıtları, yönetim ve basım bilgileri, yayın tarihleri, şekli, verdiği ekler, yaptırdığı müsabakalar, yazar kadrosu, yazarların kul-landığı müstearlar, dergi hakkında yapılmış çalışmalar gibi konularla ilgili bilgiler verilmiştir.

İkinci bölümde dil ve edebiyatla ilgili yayınlanmış bütün yazılar konularına göre ayrı ayrı değerlendirilmiş, akabinde ilgili başlıktaki yazıların özetlerine de yer verilmiştir. Ayrıca, bölüm sonunda diğer konularla ilgili çıkan yazı ve malzemeler muhtasaran değerlendirildikten sonra bu yazıların da özetleri konulmuştur. Uygula-maya ek olarak, konunun daha iyi idrak edilmesi için zaman zaman metinlerden alın-tılar yapılmıştır.

Üçüncü bölüm, dergide yayınlanan bütün malzemelerin sayılarına, yazarları-na, yazı başlığına ve konularına göre tasnif edildiği bir bölümdür. Yazarlarına göre yapılan sınıflama, eski bir dergi olduğu için, yazarların soyadlarına göre değil de adlarına göre yapılmıştır. Yazı başlığına göre künyelerin verildiği kısımda, bütün yazılar alfabetik olarak sıralanmıştır. Konulara göre tasnifte ise önce bütün malzeme-ler dil ve edebiyatla alakalı olup olmadığına göre ikiye ayrıldıktan sonra yine alfabe-tik sıra temel alınarak dizilmiş, kendi içinde de kronoloji takip edilmiştir. Ayrıca, konularına göre tasnifin; “Duyuru, İlan, Reklam, Tanıtı” bölümüne ait yazıları, kendi içinde dizilirken de alfabetik sıraya riayet edilmiştir. Yaptığımız bu tasnifler, aranılan bir yazının veya yazarın kolayca bulunabilmesini sağlayacaktır.

Son bölüm olan “Seçilmiş Metinler”de, dil ve edebiyatı ilgilendiren yazıların tamamı konularına göre yeni harflere aktarılarak verilmiştir. Konular yine tasnifte olduğu gibi alfabetik sıra esasına göre dizilmiş, yazıların yerleştirilmesinde tarihi sıra takip edilmiştir. Tefrika metinler, kronoloji gözetilerek art arda sıralanmıştır.

(13)

Çalışmanın genel olarak değerlendirildiği, vardığımız kanaatlerin ve yaptığı-mız tespitlerin ortaya konduğu “Sonuç”un ardından yararlandığıyaptığı-mız kaynaklar, ka-paklar, dergi sayfalarından birkaç örnek ve bir dizin de ilave edilmiştir.

İmla konusunda TDK’nın 2005’te yayınladığı Yazım Kılavuzu esas alınmıştır. Dergideki metinlerin çevirisi esnasında, kelime ve terkipler orijinal şekilleriyle ya-zılmaya çalışılmıştır. Ayrıca bazı kelimelerin Türkçe anlamları ayraç içinde verilmiş-tir.

Çalışmamız, bu sahada bir basamak teşkil ederse kendimizi mutlu addedece-ğiz. Tezimizde görülecek eksik ve kusurları peşinen kabul ederek anlayışla karşılan-masını umuyoruz.

Gerek lisans eğitimi, gerek yüksek lisans ders ve tez aşamasında birikimiyle her türlü konuda ufkumuzu ve yolumuzu açan, bu süreçte gerekli fedakârlığı göste-ren, titiz ve nezih insan değerli hocam Doç. Dr. Âlim Gür’e, saygıdeğer meslektaşım Arş. Gör. Bedia Koçakoğlu’na, bu hususta yardımlarını esirgemeyen Erhan Kaya’ya ve hayat arkadaşım Ayşe Tunç Şahin’e şükranlarımı ve saygılarımı sunarım.

(14)

Türkçe Özet Formu

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Adı Soyadı Yasin ŞAHİN Numarası 024201021005

Ana Bilim /

Bilim Dalı Türk Dili ve Edebiyatı / Yeni Türk Edebiyatı

Ö

ğrencinin

Danışmanı Doç. Dr. Âlim GÜR

Tezin Adı Millî Mecmûa (51-71): Tahlili Fihrist-İnceleme-Metin

ÖZET

Fikir ve edebiyat tarihimiz açısından süreli yayınlar, önemli bir yer teşkil et-mektedirler. Yayın hayatına atıldığı tarihin, altı yüz yıllık Osmanlı İmparatorlu-ğu’nun yıkıldığı ve yerine Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurulduğu döneme rast-laması, Millî Mecmûa’ya bu hususta birçok görev yüklemiştir. Yeni kurulacak olan devlete fikrî alanda yol göstermek ve genç nesli yetiştirmek, ayrıca edebiyata verilen önemi ve değeri yükseltmek mecmuanın en mühim misyonu olmuştur.

“Her ayın birinci ve on beşinci günleri çıkar, ilmî, edebî, iktisâdî, fennî resim-li mecmû’adır.” serlevhasıyla yola çıkan dergide; fikrî makalelerin yanı sıra edebiyat, dil, kültür, çeşitli sanat dalları ve ilgi alanlarıyla ilgili pek çok yazı kaleme alınmıştır. En çok rağbet gören tür şiir olmuştur.

Başta Mesul Müdürü Mehmet Mesih [Akyiğit] olmak üzere, Mustafa Şekip [Tunç], Mehmet Emin [Erişgil], M. Fuat [Köprülü], Hasan Ali [Yücel], Mahmut Ra-gıp [Kösemihal], Halide Nusret [Zorlutuna], Ali Mümtaz [Arolat], Hamdullah Suphi [Tanrıöver], Naci Fikret [Baştak], Cemil Sena [Ongun], Behiç Enve [Koryak] gibi muharrirler derginin başat şahsiyetleridir.

Çalışmamız, önsöz ve girişten sonra dört bölüm halinde hazırlanmıştır. İlk bölüm, dergiyle ilgili genel bilgilere ayrılmıştır. İkinci kısımda daha çok dil ve

(15)

ede-biyatla ilgili yazılar değerlendirilmeye tabii tutulmuştur. Bundan sonraki bölümde bütün materyaller sayılarına, yazarlarına, yazı başlığına ve konularına göre tasnif edilmiştir. Dördüncü ve son bölümde ise seçilmiş metinler konularına göre verilmiş-tir. Sonuç kısmından sonra kaynakça ve dizin de ilave edilmişverilmiş-tir.

Yayın hayatı boyunca idealinden sapmamış ve yayın politikasını aynı tarz üzerine inşa etmiş olan Millî Mecmû’a ile ilgili çalışmamızın, kültür tarihimiz adına küçük de olsa bir boşluğu dolduracağı inancındayız.

(16)

English Summary Form

The Republic of Turkey SELCUK UNIVERSITY

Directorate of Graduate School of Social Science

Name / Surname Yasin ŞAHİN Student Number 024201021005

Department / Division

Turkish Language and Literature / Contemporary Turkish Literature

Student’s

Advisor Doç. Dr. Âlim GÜR

Name of Thesis National Magazine (51-71): Test Index -Analysis-Text

SUMMARY

According to our thought and literature history, Periodical Broadcast constitutes a very important role. The beginning date of it’s publication coincided with the ruining of 600 year old Ottoman Empire and founding of Turkish Republicin in place of Ottoman Empire. By this matter, Periodical Broadcast took on a lot of responsibilities. Guiding intellectually to the state which is going to be found and growing up new generations,also raising the importance and value of literature are the most important misions of the magazine.

With the heading “It was published on the first and fifteenth days of the month. It was illustrated, scientific, literary and economic magazine.” It set off. Alongside intellectual articles, a lot of texts were written about various subjects ranging from literature, language, culture, some kinds of art branches and to sphere of interests. Most demanded one is poem.

Managing Director Mehmet Mesih [Akyiğit]foremost, Mustafa Şekîp [Tunç], Mehmet Emin [Erişgil], M. Fuat [Köprülü], Hasan Ali [Yücel], Mahmut Ragıp [Kösemihal], Halide Nusret [Zorlutuna], Ali Mümtaz [Arolat], Hamdullah Suphi [Tanrıöver], Naci Fikret [Baştak], Cemil Sena [Ongun], Behiç Enve [Koryak] were the magazine’s prominent writers.

(17)

Our study consisted of 4 sections besides preface and ıntroduction. First chapter contained general information about the magazine. Then, at the second part, assesment of articles about language and literature were evaluated mostly. In the following section, all the materials were assorted according to their issue numbers, authors, titles and subjects. In the fourth and the last chapter chosen texts were given according to their subjects. After the conclusion section, references and index were also added.

We believe that our study on The National Magazine which didn’t sheer from its ideal and continued it’s publication policy during it’s broadcasting period will fill the space slightly in behalf of our cultural history.

(18)

Kısaltmalar

a.g.y. adı geçen yazı bkz. bakınız

BMM Büyük Millet Meclisi bs. baskı C. Cilt C.Ü Cumhuriyet Üniversitesi Çev. Çeviren D. Doğumu Dan. Danışman

Doç. Dr. Doçent Doktor DT Doktora Tezi

hzl. hazırlayan HB Halk Partisi

İSAM İslâmî Araştırmalar Merkezi k. kapak

k.i. kapak içi LT Lisans Tezi Ö. Ölümü

Prof. Dr. Profesör Doktor s. sayfa

S. Sayı

SİÜ Sütçü İmam Üniversitesi

(19)

Ü. Üniversite

vb. ve başkası, ve başkaları, ve benzeri, ve benzerleri, ve bunun gibi… Yard. Doç. Yardımcı Doçent

YLT Yüksek Lisan Tezi YÖK Yüksek Öğretim Kurulu

(20)
(21)

Giriş

Edebî neviler; gerek muharririnin, gerekse yazıldığı dönemin zihniyetinden etkilenir, anlayışından hareket ederek, derginin yayın hayatına başladığı yılların sos-yal-siyasî yapısı ve basın-yayın hayatı ile ilgili malumatları, farklı kaynaklardan der-leyerek ana hatlarıyla vermeye çalıştık.

a) Dönemin Sosyal ve Siyasî Yapısı

Millî Mecmua, Cumhuriyetin kuruluşundan sadece birkaç gün sonra yayın hayatına başlamıştır. 1 Kasım 1923’te Sahibi ve Mesul Müdürü Mehmet Mesîh [Akyiğit] tarafından çıkarılmaya başlanmış ve Eylül 1933’e kadar yayımlanmaya devam etmiştir. Cumhuriyet’in ilk yıllarına tekabül eden bu evrenin, siyasî ve sosyal

panoramasıiçin şunlar söylenebilir:

20 yüzyılın başlarında Osmanlı Devleti’nin hem zayıf durumda olması, hem de Avrupa siyaseti dâhilinde tarafsız kalması, o günkü şartlarda pek mümkün gö-zükmüyordu. Bu sebeple Osmanlı Devleti, Trablusgarp ve Balkan savaşları akabinde Avrupa’da oluşan gruplaşmada tarafsız kalamamış ve Almanya’nın yanında I. Dünya Savaşı’na girmek zorunda kalmıştı. Çünkü I. Dünya Savaşı sonrasında Mondros Mü-tarekesi’nin imzalanması ülke üzerinde başlangıçta büyük bir ferahlık meydana ge-tirmişti. 1911 yılından beri savaşın içinde olan Türk halkı bu durumdan umutlanmış ancak mütarekenin uygulanış şekli bu ümitleri kısa sürede ortadan kaldırmıştır. Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasıyla ortaya çıkan Anadolu’nun haksız işgali meselesi, ülkenin kurtuluşu için fevkalâde ciddî düşüncelere ve teşebbüslere ihtiyaç olduğunun fark edilmesine yol açmıştır. Haksız işgallere karşı tepki olarak ortaya çıkan Millî Mücadele fikri, fiilî anlamda Müdafaa-i Hukuk cemiyetleri vasıtasıyla gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Millî Mücadele döneminde oluşan “Müdafaa-i Hu-kuk” kavramı; Türklerin millet olarak bağımsız bir devlet kurmak suretiyle yaşama hakkının, Osmanlı payitahtına, İmparatorluğun diğer unsurlarına ve bu hakkı tanıma-yan I. Dünya Savaşı’nın galip devletlerine karşı fiilî bir mücadele sonunda elde et-meyi ifade etmektedir.

Millî Mücadele fikrinin ortaya çıkışı hususunda farklı yorumlar yapılmakta-dır. Bu yorumlardan en önemlisi; İttihatçılar arasında yaygın bir fikir olarak kabul

(22)

gören “Mukavemet” fikridir. Gerçekten de 1918 yılına girildiğinde Osmanlı Devle-ti’nin savaşta mağlup olacağını anlayan İttihatçı grup güvenli kabul edilen Anado-lu’da bir direniş hareketinin zarureti üzerinde fikir birliği içinde idiler. Mukavemet konusunda, vilayetlerde yaptıkları çalışmalar ile kamu görevlilerini savaş sonrası ortama hazırlamaya çalışmışlar, Anadolu kongrelerinin toplanmasında ve Kuva-yı Milliye’nin tesisinde önemli roller üstlenmişlerdir. Teşkilat-ı Mahsusa’nın bakıyyesi olan Karakol Cemiyeti’nin faaliyetleri bu duruma güzel bir örnek teşkil eder.

23 Nisan 1920’de toplanan ilk BMM, olağanüstü zamanların ortaya çıkardığı siyasî zorunlulukların etkisiyle vazife gören bir kurucu meclis niteliğinde idi. Bu yapıda kurulan yeni meclis, milletin tek temsilcisi sıfatıyla yasama ve yürütme yetki-lerini uhdesinde toplamış ancak, bir devlet başkanlığı adıyla ayrı bir teşkilatlanma biçimine başlangıçta gerek görmemiştir. BMM, mevcut haliyle bir “Meclis Hüküme-ti” sistemi vücuda getirerek millî mücadele hareketini sevk ve idare etmiştir. BMM’ce alınan “Padişah ve Halife, altında bulunduğu tazyikten kurtulduğu zaman, meclisin tanzim edeceği esaslar dairesinde vaziyetini alır.” şeklindeki karar; esasında mevcut siyasî düzeni millî hâkimiyet prensibine dayandırarak Cumhuriyete yönelme-sine imkân ve fırsat tanımıştır.

İlk TBMM, 1923’te seçimin yenilmesine karar vererek dağılmasından sonra Mustafa Kemal Paşa yeni meclis toplanıncaya kadar bazı arkadaşlarından yeni bir anayasa taslağı hazırlamalarını istemişti. Bu istek üzerine başlatılan anayasa çalışma-larına zaman zaman kendisi de katılarak düşünce ve direktifleriyle toplantıları yön-lendirmiştir. Bu toplantılarda yapmış olduğu konuşmalarda, millî hükümetin mahiye-tinin Cumhuriyet olduğu halde onu kesin olarak ifade ve ilân etmemenin devlet ida-resinde zaaf meydana getirdiğini, ilk fırsatta Cumhuriyeti ilân ederek bunu ortadan kaldırmanın gereğine işaret etmiştir.

Bu gelişmelerin ardından Cumhuriyetin ilânı meselesi ciddî anlamda ilk defa 10 Eylül 1923’de Mustafa Kemal Paşa’nın meclisteki küçük odasında ele alındı. Ha-zırlattığı anayasa taslağını oldukça eksik bulan Mustafa Kemal Paşa, muhtemelen bu toplantının bir gün öncesinde (9 Eylül) konuyla ilgili olarak bizzat kendisi çalışarak bir taslak hazırlanmıştır. Daha sonra Yunus Nadi, Sabri (Toprak) ve Falih Rıfkı Atay’ın hazır bulunduğu bir müzakerede, Mustafa Kemal Paşa kendisinin hazırladığı

(23)

anayasa maddelerinin değişiklik tekliflerini ilk defa okudu. Onun hazırladığı taslağın ilk maddesi; “ Türkiye, Cumhuriyet usulü ile idare olunur.” şeklindeydi.

Mecliste meydana gelen bu küçük toplantıdan sonra Cumhuriyet’in ilânına giden tarihî seyrin hızlanarak devam ettiği görülmektedir. Mustafa Kemal Paşa, 22 Eylül’de yabancı bir gazeteciye verdiği demeçte “Cumhuriyet” kelimesini kullanarak 1921 Anayasasında yapılmasını düşündüğü değişiklikleri açık bir şekilde dile getir-miştir. Yurt içinde ve yurt dışında yankısı oldukça fazla olan bu demeçten sonra, Halk Fırkası da harekete geçerek 5 Ekim’de parti büyük divanını toplamış ve anaya-sada yapılacak değişikleri tespit etmek üzere bir “İhtisas Heyeti” seçmiştir.

HF’nin seçtiği İhtisas Heyeti Mustafa Kemal Paşa’nın kontrolünde çalışmala-rına devam ederken İsmet İnönü ve 14 arkadaşının hazırladıkları önerge sonucu, 13 Ekim 1923’de anayasaya konan ek bir madde ile Ankara yeni devletin başkenti ol-muş ve böylece Cumhuriyetin ilânı için önemli bir adım daha atılmıştır.

Mustafa Kemal Paşa’nın kontrolünde gelişen bütün bu faaliyetler sonrasında nihayet 29 Ekim 1923 tarihinde Anayasada yapılan değişiklikle, Türkiye bir Cumhu-riyet, M. Kemal ilk Cumhurbaşkanı ve İsmet İnönü ilk başbakan olmuştur.

Cumhuriyet Kavramına Yüklenen Anlam

Mustafa Kemal Paşa'ya göre “Toplumda en yüksek hürriyetin, en yüksek eşit-lik ve adâletin devamlı şekilde sağlanması ve korunması ancak ve ancak tam ve kat'i mânâsıyla millî hâkimiyetin kurulmuş olmasına bağlıdır. Bundan ötürü hürriyetin de, eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası millî hâkimiyettir”. Atatürk, bu sözleriyle devletin sahip olduğu kuvveti ifade ederken, bu kuvveti kendine özgü diye nitelediği anlaşılmalıdır. Gerçekten de, devleti oluşturan milletin üzerinde etkisini sürdüren kuvvet, kişi olarak hiç kimse tarafından verilmiş değildir. O, bir siyasî nüfuzdur ve devlet kavramının özünde vardır. Devlet onu halk üzerinde uygulamak ve milleti dış dünyaya ve diğer milletlere karşı savunmak yetkisine sahiptir. Bu siyasî nüfuz ve kudrete “irade” veya “hâkimiyet” denir. İşte bu anlamlarla birlikte millî hâkimiyete dayanan demokrasi ve cumhuriyeti bir devlet sistemi olarak düşünen Atatürk kendi yakın arkadaşları tarafından dahi idealist hayalperest olarak değerlendirilmişti. Hâl-buki Atatürk, 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasını sağla-yarak hem Millî Mücadele fikrine siyasî ve hukukî yönden destek sağlamış aynı za-manda devletin kuruluşunu gerçekleştirmiştir.

(24)

Türkiye’nin o dönemde içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal yapısından çok daha iyi durumda bulunan birçok Avrupa devleti demokrasi fikrini hatırlarına bile getiremezken; Türkiye Devleti’nin kurucusu, eğitim düzeyi düşük, düzenli bir ordusu olmayan ve iktisadî açıdan tükenmiş bir ülkede cumhuriyet rejimini kurmak konu-sunda kararını çok önce vermişti. Çünkü ona göre Türk milletinin tabiat ve şiârına en uygun olan yönetim, cumhuriyet yönetimidir. Bununla birlikte Mustafa Kemal Paşa, millet bilincinin ve millet olma duygusunun kuvvetlenmesi ve Türk tarihinin millî bir zemine oturtulmasıyla Türk kültürünün gelişeceğine inanmaktaydı. Başarılı olunması hususunda nihâî hedefi ise daima cumhuriyet olmuştur. Çünkü ona göre Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür.

Görüldüğü gibi Türk inkılâbının hemen her safhasında olduğu gibi cumhuri-yet fikrinin kabul edilmesinde ve tatbikinde Mustafa Kemal Paşa’nın liderliği inkâr edilemez. Atatürk bu tarihî sürecin liderliğini yaparken cumhuriyet fikrinin onun zihninde çok erken dönemlerde ortaya çıkmasında en önemli etken Fransız İnkılâ-bı’dır. Etkilendiği yer ise Fransız İhtilâli fikirlerinin Osmanlı Devleti’nde tartışıldığı bir mekân olan Harbiye’dir. Onun zihninde filizlenen cumhuriyet düşüncesi harbiye yıllarından sonra daha da belirgin hâle gelecektir.

Resmî dosyasında “Cumhuriyetçidir” ibaresi olan Mustafa Kemal Paşa’nın, Meşrutiyetin ilânı ile sosyal ve siyasî hayatımızda elde edilen kazanımlarla yetinme-diği ısrarla millî hâkimiyet kaynaklı bir cumhuriyet fikri üzerinde durduğu açıktır. Bu durumun en önemli delili İttihatçı kimliğinden dolayı Suriye’ye gönderildiğinde orada ki yakın arkadaşı Halil Bey’e açıkça “...Cumhuriyet yaparız” diyecek kadar kafasında cumhuriyet fikrinin olgunlaştığı ve her fırsatta bu fikrini ifâde ettiği bilin-mektedir.

Mustafa Kemal Paşa’nın kafasında erken dönemlerde oluşan cumhuriyet fik-rine rağmen, rejimin tesisi ve ilânı 1923 yılına kadar birkaç istisnanın hâricinde tara-fından açıkça ifâde edilmemiştir. Bu durum cumhuriyete giden yolda rejimi hazırla-yan bütün sebeplerin örtülü bir şekilde cerehazırla-yan etmesine sebep olmuştur. Ancak bu örtülü gelişmelere ve Türk siyasî hayatındaki dağınıklığa rağmen Millî Mücadele’nin ilk günlerinden itibaren demokrasinin günlük hayata hâkim olmaya başlaması mâni-dardır. Gerek Amasya Tamimi’nde gerekse Erzurum ve Sivas Kongreleri’nde “millî hâkimiyet” fikrine atıflar yapılarak bu ana fikir, temel hedef olarak gösterilmiştir.

(25)

Dönemin zarureti gereği oluşan bu tip örtülü gidişatı; Mustafa Kemal Paşa’nın ilk meclisin açılışından itibaren siyasî hayat üzerindeki tesiri ile açıklamak mümkündür. Esasında bu noktada Mustafa Kemal Paşa’nın farklı bir strateji takip etmesini akılcı bir çıkış yolu olarak mütalaa etmek gerekir. Çünkü Mustafa Kemal Paşa ve arkadaş-ları bir yandan 11 yıllık ağır savaş hâliyle Anadolu’yu işgalden kurtarmaya çalışmış-lar diğer taraftan eş zamanlı oçalışmış-larak yeni bir devletin kuruluşunu hazırlamışçalışmış-lar, bütün bunların yanı sıra ilk mecliste demokratik olma çabasıyla hareket etmişlerdir. Bütün bu askerî, siyasî hâdiseleri aynı anda başarabilmek önemli bir meziyet olarak kabul edilmelidir. Üstelik sosyal açıdan düşünüldüğünde “Türkleri yeni baştan Türkleşti-ren” bir değişimin yakalanmış ve bu değişim “Cumhuriyet”le taçlandırılmıştır.

Yukarıdaki ifâdelerden de anlaşılacağı gibi yakın tarihimizde cumhuriyet re-jimine geçiş, kademeli olarak tezahür etmiştir. Mustafa Kemal Paşa, Millî Mücadele hareketini ve onu temsil eden Büyük Millet Meclisi’nin bütünlüğünü bozmamak amacıyla cumhuriyet idâresiyle ilgili fikirlerini o günlerde açık bir şekilde telaffuz etmemiş, Meclis’teki değişik grupları Misâk-ı Millî çerçevesinde birleştirmeye ça-lışmış ve bu amaçla şeklen de olsa bazı tavizler vermeye mecbur olmuştur. Bu taviz-lere rağmen Cumhuriyet rejiminin, Millî Mücadele döneminde ülke çapında prestij kazanan bir avuç kahramanın kararlı tutumları sonucunda kurulduğunu da ifâde et-memiz gerekir. Bu noktada Cumhuriyet rejiminin ülkemizde tatbik edilmesi mesele-sini en üst seviyede düşünen kişinin Mustafa Kemal Atatürk olduğu aşikârdır. Bu-nunla birlikte Meşrutiyet ve Mütareke yıllarında Mustafa Kemal Paşa’nın zihninde şekillenen cumhuriyet fikrinin kendisine ait bir orijinalitesinin olduğunu da göz ardı etmemek tarihî bir hakikatin ifâdesinden başka bir şey değildir.

Saltanat İle Cumhuriyet Arasında Sıkışan Türk Aydını

Türkiye’de 1922 yılında saltanatın ve 1924 yılında hilâfetin kaldırılması, Mustafa Kemal Paşa’nın Millî Mücadele döneminde savunduğu “saltanat ve hilâfet mevcutlu devlet anlayışı”ndan ayrıldığının önemli bir ifâdesidir. Halifeliğin kaldırıl-ması, rejimin demokratik anlamdaki tekâmülü açısından önemli bir siyasî gelişme olmakla birlikte Türk milleti için kültürel ve tarihî mânâları da ifâde etmektedir. 19. yüzyılın başlarından itibaren süregelen yenilikçi-muhafazakâr çatışması, hilâfetin ilgası sonucu yenilikçilerin başarısı olarak yorumlanmış; bu olaydan sonra

(26)

Türki-ye’de Batılı mânâda gelişmesi istenen modernleşme hareketinin önünün açıldığı dü-şünülmüştür.

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Geçişte Kimlik Meselesi

Osmanlı’nın çöküşüyle devletin aslî unsuru olan Türklerde kimlik bunalımı-nın ortaya çıkması arasında paralellik bulunmaktadır. Türk kimliği meselesinin yavaş yavaş aydınları meşgul etmeye başlaması daha ziyade Tanzimat Fermanı’nın ilânıyla başlar. Türk aydını Tanzimat’tan bu tarafa aşağı yukarı yüz elli yıl boyunca kimlik bunalımı meselesine yeni çözümler aramıştır. Ortaya konan alternatif kimlikler ise; Osmanlılık, Türkçülük, Anadoluculuk, İnkılâpçılık, Çağdaşlık, Cumhuriyetçilik, Tu-rancılık, Demokratlık, Batıcılık, İslâmcılık, Lâiklik ve buna benzer başlıklar olmuş-tur.

Çok milletli bir devlet olan Osmanlı; Müslümanlık üzerine kurulu olan Türk kimliği, tek bir milletin hususiyetleri yerine, diğer milletlerle müşterek olan değerler üzerinde yükselmişti. Ancak modernleşme sürecinin baskısı ve Osmanlı Devleti’nin bu sürece karşı gösterdiği kayıtsızlık sebebiyle Türkler dışında gelişen milliyetçilik hareketleri, güçlenerek tek müşterek olan “din”in eski fonksiyonunu Osmanlı toplu-munda varlık temeli açısından yitirmesine yol açmıştır.

Bu dönem, “İslâm kimliği”nden “Türk kimliğine” geçiş tarihini ihtiva etmesi bakımından önemlidir. Bu geçişte Türk milliyetçiliğinin ortaya çıkması ve hâkim ideoloji hâline gelmesi doğaldır. Ancak Türk milliyetçiliğinin ilk biçimi olan “Türk-çülük” akımı, Türklere karşı önyargılarla dolu bir ortamda geliştiği için daima, ken-disini uygarlık tarihinde Türklerin, İslâmlık dışında da mevcut olduğunu kanıtlamak zorunda hissetmiştir.

Siyasî varlığını yaklaşık bin yıldır İslâm esasına dayandıran bir geleneğin yı-kılmasının ardından Cumhuriyet’in kurucuları, çâreyi yeni devletin, yeni kimliğini Türk milletinin bizzat kendi kültürüne dayandırmanın en isabetli yol olacağına karar vermişlerdi. Temel düstur olarak benimsenen “...hâkimiyet, kayıtsız şartsız mille-tindir” ifâdesiyle Türk toplumunun, cumhuriyetçi nitelikleri ön plâna çıkarılmıştır. Dana da önemlisi hâkimiyet anlayışının tek bir temel esasa değil, dil, din, kültür, tarih vb. hemen her konuda müşterekleri olan bir millete dayandığı vurgulanmıştır. Bu noktada ortaya konan millet anlayışı, sâdece bir “ırk”tan oluşan topluluk değil,

(27)

aksine tarihî geleneklerin ve köklü bir kültürün mensubu olan büyük bir cemiyet ola-rak kabullenilmiştir.1

b) Basın – Yayın Tanımı, Tarifi ve Basın – Yayının Muhtasar Tarihi

Kapsamlı bir şekilde belirtmek gerekirse basın2; belirli zamanlarda basılıp,

her çeşit haberi ve fikirleri topluma ulaştıran tüm yayın ürünleridir. Genellikle gün-lük basın ürünlerine gazete, haftalık, on beş güngün-lük ve aylık basın ürünlerine dergi denilmektedir. Yayın ise bunlarla beraber radyo, televizyon ve daha başka iletişim araçlarıyla yapılan yayınlar demektir. (İnuğur, 2002: 19)

Pierre Denoyer, basının önemine binaen şu ifadeleri kullanır: “Basın olmadan yönetmek, muhalefet etmek, öğrenmek ve öğretmek, inandırmak, … satın almak veya satmak artık imkânsız hale gelmiştir. Basın hiçbir şeye yeterli değildir. Fakat basın her şeye ve herkese gereklidir.” (İnuğur, 2002: 20)

Yazı, kâğıt ve matbaanın bulunmasından sonra bugünkü anlamda gazete veya dergi diyebileceğimiz ilk yayınlara 1609-1665 yıllarında rastlamaktayız. (İlk gazete 1609’da Strasbourg’da haftalık olarak Almanca yayınlanan Avisa, Relation oder Zeitung; diğer ülkelerde ise çıkış tarihleri şöyledir: 1619 Hollanda, 1622 Londra, 1631 Paris, 1640 Roma, 1661 Polonya) (İnuğur, 2002: 57)

Dergi niteliğinde ilk edebi ve ilmi gazete 1665 yılında Paris’te yayınlanan Journal des Savants’tır. Aynı yıl İngiltere’de Phılosophıcal Transactıons adında ilk İngiliz dergisi yayın hayatına girmiştir. (İnuğur, 2002: 58). Osmanlı yönetimi 18.yüzyılın ortalarından itibaren Avrupa’daki bu yayınlardan haberdardı.

Basın-yayın tarihiyle ilgili olarak yönümüzü ülkemize döndüğümüz zaman; bizde gazete ve dergi yayıncılığı hakkında iki yön ve dönemin yaşandığı gözlenir. Daha dergilerin olmadığı ilk dönemde gazeteler önce yabancılar tarafından ve ya-bancı dille, daha sonra hem yaya-bancılar hem de yerliler tarafından Türkçe ve çift dilli olarak çıkarılmıştır. Türkiye’de ilk gazeteyi, Fransız devrimini izleyen yıllarda Fran-sızlar çıkarmıştır. 1795 yılında Fransızca olarak yayınlanan bu gazetenin adı haberler

1Bu başlık altında verilen bilgiler Prof. Dr. E. Semih Yalçın’ın “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Geçiş ve 19 Mayıs Ruhu” (Ata-türk Araştırma Merkezi Dergisi, Kasım 1999) adlı makalesinden özet olarak verilmiştir.

2Bu başlık altında bilgilendirme yapılırken ErhanKaya’nın Yirminci Asırda Zekâ Dergisi, İnceleme ve Seçilmiş Metinler (2008) adlı YLT’den faydalanıl-mıştır.

(28)

bültenidir. (Bulletin des Nouvelles). İleriki yıllarda; mesela 1850 tarihinde, Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde yayınlanan yabancı dilli gazeteler, o tarihli bir Fransız gazetesinde şöyle tespit edilmiştir: İstanbul’da 5 Fransızca, 4 İtalyanca, 1 Rumca, 1 Ermenice; İzmir’de 2 Fransızca, 1 Rumca, 1 Ermenice ve 1 İbranice olmak üzere on beş kadar gazete yayınlanmaktadır. Başka bir kayıtta 1833 yılında İstan-bul’da 13 gazetenin çıktığı belirtilir. (İnuğur, 2002: 165-171)

Türkiye’de Türkçe yayınlanan ilk gazete olarak (Kavalalı Mehmet Ali Pa-şa’nın 1828’te Kahire’de Türkçe-Arapça olarak çıkardığı Vekayi-i Mısrıye’yi bir ke-nara bırakırsak) 1831 yılında, II. Mahmut döneminde resmi olarak yayınlanan Tak-vim-i Vekayi gösterilmektedir. (İnuğur, 2002: 172; Topuz, 1973: 5) 1849 yılında ya-yınlanan Vakayi-i Tıbbiye, Türkiye’de çıkan ilk Türkçe dergidir. Adından da anlaşı-lacağı üzere bir tıp dergisi olan ve 1851’de kapanan dergi ayrıca resim basan ilk sü-reli yayın olması bakımından önemlidir. Yine 1862-67 arasında çıkan Mecmuaı Fünûn da teknik bir dergidir. (Kabacalı, 2000: 69-70)

İnuğur, Türk basın tarihini 5 bölüme ayırmakta ve bunları şöyle sıralamakta-dır:

1-Tanzimat Dönemi Basını (1831-1876)

2-Birinci Meşrutiyet ve İstibdat dönemi basını (1876-1908) 3-İkinci Meşrutiyet dönemi basını (1908-1918)

4-Mütareke ve Kurtuluş Savaşı dönemi basını (1918-1923)

5-Cumhuriyet dönemi basını (1923 ve sonrası) (İnuğur, 2002: 174)

Daha çok devletin yayın organı ve devletle ilgili haber ve bilgiler içeren resmi gazete Takvim-i Vekayi’den sonra özel çaba ve sermaye ile 1840 yılında yayınlanan ilk gazete William Churchill’in Ceride-i Havadis’idir. Kuru bir haber gazetesinden ibaret olan bu gazete, belli bir tarihten sonra devletin yarı resmi basın organı olmuş-tur. (İnuğur, 2002: 181-3; Topuz, 1973: 8-9)

Batılılaşmayı benimseyen aydınların, düşüncelerini geniş kitlelere yaymakta aracı olarak gördükleri yayın organlarına yönelmeleriyle, Türk basın hayatı 1860’tan itibaren gittikçe canlanır ve özel Türk gazeteciliği kurulur. (Gür, 1998: 13) Bu iki gazeteden, Takvim-i Vekayi devletin yönetiminde çıkan resmi, Ceride-i Havadis ise devletten yardım gören yarı resmi gazeteler olduğu için, birçok yazarlar ve düşünür-ler, Türk gazeteciliğini Tercüman-ı Ahval ile başlatmak isterler. Şu halde ilk özel

(29)

Türkçe gazete Çapanzade Agâh Efendi tarafından 1860 yılında yayınlanan Tercü-man-ı Ahval’dir. Agâh Efendi’den başka Şinasi, Ahmet Vefik Paşa önemli yazarla-rındandır. Belli bir süreyle ilk kapatılan gazete de budur. (İnuğur, 2002: 184 - 189; Topuz, 1973: 10-2)

Bu aşamaya kadar gelinen nokta, Türk basın tarihinin 1860’a kadarki genel bir görüntüsüdür. Bundan sonraki dönemler için verilecek malumat, konumuzun kap-samı dışında olacağı için ifadelerimizi burada noktalıyoruz.

c) Cumhuriyet’in Başlangıç Yıllarında Basın – Yayın Hareketleri

Gerek Türk Kurtuluş Savaşı’nın zaferle neticelenmesinde, gerekse yeni kuru-lan Türkiye Cumhuriyeti’nin fikri akuru-landa ihya edilmesinde gazete ve dergi gibi süreli yayınların yeri yadsınamaz. Mustafa Kemal, basının kamuoyu oluşturmada çok bü-yük önemi olduğunu bilen kişi olarak, Kurtuluş Savaşı boyunca millî bir basının oluşmasına çalışmış ve Millî Mücadele’yi basından aldığı güçle sürdürmüştür. Bir yandan da Millî Mücadele’nin başından itibaren zaman zaman, çeşitli vesilelerle ge-rek Anadolu basınına gege-rekse Anadolu hage-rekâtını destekleyen İstanbul basınına önemli demeçler vermiş, gazete muhabirleriyle görüşmeler yapmıştır.

Cumhuriyet’in ilk yıllarında basın – yayın faaliyetlerinin gidişatı hakkındaki değerlendirmemiz, bu fikir etrafında şekillenecektir.

Yüzyıllarca İslam kültürüyle yoğrulduktan sonra, batıya yönelerek çağdaş-laşma sürecine giren; ancak aralarda karşılaştığı basıcı yönetimleri ve savaşlar sonu-cu, kendine özgü bir varlık gösteremeyen Türk toplumu, okumuşlar arasındaki doğu-lu- batılı ikileminin etkisiyle yer yer yozlaşmaya varan bir görünüştedir.

20. yüzyıl başlarında Osmanlıcılık, Batıcılık, İslamcılık ve Türkçülük görüş-leriyle kimi arayışlara yönelen kültür, sanat ve edebiyat çevrelerinin Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında bu arayışlarını sürdürdüklerine tanık oluyoruz. Bu sırada Atatürk bilinçli bir Türk toplumu yaratma amacıyla işlediği “ Türklük” ve “ulusallık” kav-ramlarını ırkçılık yolunda değil, insanlık ve uygarlık alanlarında, kültürel bir aşama olarak etkinlik kazanır. Böylece “ ulusal bilinçlenme”, giderek Türkiye Cumhuriye-ti’nin kültürel etkinliklerinde öne geçen bir amaç olur.

(30)

Atatürk döneminin iletişim olanakları arasında basın önemli bir yer tutar. Kurtuluş Savaşı ve öncesinde basın, üstlendiği toplumsal işlevi, hemen hemen tek başına bu dönemde de sürdürmektedir.

Mustafa Kemal Atatürk, basında yakından ilgilenen bir önderdi. Daha Sivas Kongresi’nin acılısında ( 14 Eylül 1919) heyet-i temsiliye adına çıkan İrade- i Milli-ye gazetesine yazdığı başyazılarla ulusal savaşımızı yurda ve dünyaya duyuruyordu. Ankara’ya geldikten sonra, başyazarlığını Falih Rıfkı (Atay)’nın yaptığı Hâkimiyet –i Milliye (sonraki adı: Ulusu), bir bakıma, İrade- i Milliye’nin işlevini sürdüren bir gazete oldu.

Gazete ve dergiler bir toplumun kültür, sanat ve edebiyat düzeyini yansıtan organlardır. Bırakışma ve Kurtuluş Savası yıllarının en önemli iki dergisi Türk Yurdu ve Dergâh’tı. “Nurullah Ata (Ataç) , Ahmet Hamdi (Tanpınar) , Mustafa Nihat (Özön), Ahmet Kutsi (Tecer), Necmettin Halil (Onan) , Kemalettin Kami (Kamu) gibi edebiyatımızın çeşitli türlerinde katkıda bulunan kalemler ilk deneyimlerini (Dergâh’ta) yayımladılar.”

1923 – 1930 yıllarında çıkan Millî Mecmû’a, Hayat, Resimli Ay, Yedi Meşâle, edebiyat konularında etkinliği olan önemli dergilerdendir.

“Mehmet Emin (Yurdakul), Fazıl Ahmet (Aykaç), Faruk Nafiz (Çamlıbel), Halit Fahri (Ozansoy) gibi ün yapmış sairlerin yanında Necip Fazıl (Kısakürek), Ya-şar Nebi (Nayır), Sabri Esat (Siyavuşgil), Vasfi Mahir (Kocatürk), Behçet Kemal (Çağlar), Ahmet Muhip (Dıranas) gibi Cumhuriyet döneminin ilk kuşağının sairleri (Hayat’ta ) yer aldılar.

Hayat dergisinde dönemin iktidarı ile çelişkisi görünmeyen düşün ve edebiyat adamlarının kümelenmesine karşılık, Resimli Ay, başta Zekeriya ve Nazım Hikmet olmak üzere, Halikarnas Balıkçısı, Sadri Ertem, Nizamettin Nazif, Vala Nurettin, Sabahattin Ali, Emin Türk (Eliçin), Nail V., İlhami Bekir, Peyami Safa gibi sairler ve hikayecilerin organı olarak görünüyordu.

Nazım Hikmet’in bir dergide yayımladığı ‘Putları Yıkıyoruz’ başlıklı yazıları (Haziran 1929 – Temmuz 1929), o günlere değin ‘deha’ ve ‘üstat’ sayıları Abdülhak Hamit ve Mehmet Emin Yurdakul’u eleştirmesi edebiyat çevrelerinde tartışmalara yol açtı. Yakup Kadri, Hamdullah Suphi, Yusuf Ziya, değişik gazete ve dergilerde, Nazım’ın temsil ettiği yeni edebiyat kuşağı tarafından şöyle özetlenmişti: “Hala Türk

(31)

topraklarında dolaşan saray edebiyatını parçalıyoruz. Namık Kemal ‘in başladığı ısı biz bitireceğiz.” (Peyami Safa, Hareket Dergisi, S. 1, 1929).”

1930’dan sonra çıkan en önemli dergiler arasında, Servet-i Fünun, Varlık, Çı-ğır, Ülkü, Yeni Adam, Yücel, Kültür Haftası, Kalem, Oluş, İnsan… sayılabilirdi.

1933’te Ankara Halkevi’nce çıkarılan Ülkü, özellikle halk sairleri ve folklor konularındaki araştırma yazılarına yer veren bir dergi; yine aynı yıl Yaşar Nabi’nin çıkarmaya başladığı, yayını en uzun suren dergilerimizden Varlık, ünlü şair ve ya-zarlarla birlikte yetenekli gençleri değerlendiren bir edebiyat dergisi olarak tanınmış-tır.

“Necip Fazıl’ ın yayımladığı Ağaç (14 Mart - Temmuz 1936, 17 sayı cıktı); uzun ömürlü olmamasına karşın, sayfalarında yeni edebiyatın önemli örneklerine yer veren bir dergi kimliğindeydi. Mustafa Şekip, Sabahattin Eyüboğlu, Sabahattin Ali, Sait Faik, Cahit Sıtkı, Ahmet Muhip, Ahmet Kutsi, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ağaç dergisinin baslıca yazarları arasında göründüler.”

Edebiyatla birlikte, hümanizma, laiklik, ulusal kültür, özgürlük gibi düşünsel konularda olgun yazılar yayımlayan Yücel de (1935 - 1950) etkili dergiler arasında yer alır.

4 Mart 1925 tarihinde kabul edilen “ Takrîr-i Sükûn” yasasından sonra gaze-tecilik, Atatürk Devrimlerinin kökleşmesi için caba göstermeye yönelirler. Tek yanlı düşünsel gazetecilik atılımları yapılır; gün geçtikçe haber ve satış gazeteciliği seklin-de gelişir. 1950 yılına seklin-değin 650 gazete, 1125 seklin-dergi yayımlanır.

Abdülhamit II. Döneminde Ahmet Cevdet Bey’in çıkarmaya başladığı, İk-dam, bırakışma yıllarında ülkedeki acıları bildirmiş, Kurtuluş Savaşı yıllarında Anka-ra’ya ilk muhabir gönderen gazete olmuştur. Ahmet Rasim, Ahmet Refik, Hüseyin Cahit, Hüseyin Rahmi, İkdam’ın yazarları arasında yer alırlar.

İlk kez 1875’te çıkmaya başlayan Vakit gazetesinin yönetimini 1917 yılında Hakkı Tarık Us ile kardeşi alırlar. Cumhuriyet döneminde, Refik Ahmet Sevengil, Cevat Fehmi Başkut, Nurettin Artam, Nizamettin Nazif baslıca yazarlardır.

1918’de Necmettin Sadak ve Ali Naci Karacan’ın çıkardıkları Akşam’ı sonra Falih Rıfkı Atay, Vala Nurettin, Hikmet Feridun Es alırlar. Kurtuluş Savası’nda Anadolu’yu destekleyen Akşam, Cumhuriyet’ten sonra da devrimciliği ve halkçılığı savunur.

(32)

Ahmet Emin Yalman’ın çıkardığı, önce 1922 - 1924 yıllarında yayımlanan Vatan, daha sonra 1940’ta yine yayımını sürdürür.

7 Mayıs 1924 yılında yayına başlayan Cumhuriyet’in, kurucusu Yunus Nadi (Abalıoğlu), adını koyan da Atatürk’ tür. Yunus Nadi’nin önceleri İstanbul’da çıkar-dığı Yeni Gün gazetesi, işgal sırasında bir süre Ankara’ya getirilmiş; Hâkimiyet-i Milliye’nin yayınından sonra İstanbul’da Cumhuriyet adıyla yayımlanmıştır. Atatürk Devrimlerinden ödün vermeyen, toplumsal adaletçi, en tutarlı aydın gazetesi olmuş-tur. Zekeriya Sertel, Ahmet Rasim, Peyami Safa, İsmail Habip Sevük, Abidin Daver, Burhan Felek… ilk yazarları arasında yer alırlar.

Cumhuriyet’ in kurulduğu yılların en yeni gazetesi olan Milliyet 1926 yılında Atatürk’ün anılarını yayımlayan gazetedir. Bu anılar, Atatürk tarafından Falih Rıfkı ve Mahmut Beylere yazdırılmıştır. 1950 yılından çıkarılan Milliyet ayrı bir gazetedir.

1925’te Nazım Hikmet’in çıkardığı Orak - Çekiç ve 1921’de Sadrettin Ce-lal’in çıkardığı Aydınlık dergisi kısa sürede kapatılmıştır.

20. yüzyıl başlarında Osmanlıcılık, Batıcılık, İslâmcılık ve Türkçülük görüş-leriyle kimi arayışlara yönelen kültür, sanat ve edebiyat çevrelerinin Cumhuriyetin kuruluş yıllarında da bu arayışlarını sürdürdüklerine tanık oluyoruz. Bu dönemde Atatürk’ün bilinçli bir toplum yaratma amacıyla işlediği “Türklük” ve “ulusallık” kavramları; insanlık ve uygarlık alanlarında, kültürel bir aşama olarak etkinlik kaza-nır. Böylece “ulusal bilinçlenme”, giderek Türkiye Cumhuriyeti’nin kültürel etkinlik-lerinde öne geçen bir amaç olur.

(33)

1. BÖLÜM

1 MİLLÎ MECMÛ’A’YA DAİR

1.1 İncelenen Sayıların (51-71) Kütüphane Kayıtları

Çeşitli tetkiklerimizin neticesinde Millî Mecmua’nın muhtelif kütüphanelerde

ve belirli sayılar olarak da sahaflarda3 bulunduğunu tespit ettik. İnceleme ve

araştır-mamıza kaynak teşkil eden sayıları Millî Kütüphane’den temin ettik. Dergilerin, İs-lâmî Araştırmalar Merkezi Kütüphanesi’nde (İSAM) fotokopi olarak verilebileceği söylendi. Buna mukabil sayıların, Millî Kütüphane’de dijital ortama aktarılmış olarak bizlere sunulması hem çalışma hem de taşıma rahatlığı gibi etkenleri düşündüğü-müzde bize daha cazip geldi.

Çalışmalarımız esnasında 56. sayının kapak kısmı ile duyuru ve reklam bö-lümü olan son iki sayfasını eksik olduğunu gördük. Kapaktaki “Mündericat” a ait eksikliği diğer sayfalardan; son iki sayfaya ait olan eksikliği de diğer sayılarda da cilt boyunca mütemadiyen devam eden bölümlerden temin ettik.

1.2 Derginin Yönetim, Basım, Şekil, Satış Bilgileri ve Sayfa Yapısı Hakkında

Millî Mecmû’a, geçiş döneminin -altı yüz yıllık Osmanlı İmparatorluğunun yıkıldığı ve yerine Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi olarak kurulduğu günlerin akabin-de- en hengâmeli günlerinde yayın hayatına başlamış bir dergidir. Uzun süren savaş-ların neticesinde kaybettiğimiz değerli beyinlerin yokluğunu aratmamak, yeni kuru-lan devletin fikrî altyapısını oluşturmak gibi büyük bir misyonla bu işe kalkışmıştır. Bu zor ve önemli görevi layıkıyla yerine getirmeyi başararak Türk basın-yayın tari-hindeki mümtaz yerini almıştır.

Basım ve dağıtım esnasında peyderpey bazı zorluklar yaşayan, bu dönemler-de zaman zaman çıkış tarihleri, nüsha adönemler-dedi, zaman zaman da fiyatı dönemler-değişen dönemler-derginin;

(34)

aşağı yukarı on yıllık yayım tarihindeki bu faaliyetleri (bkz. Özlük 2008: 7-9) şu çiz-gi üzere gelişir:

Millî Mecmua, Cumhuriyet’in ilanından iki gün sonra 1 Kasım 1923’te (01 Teşrîn-i Sânî 1339) sahibi ve mesul müdürü Mehmet Mesih (Akyiğit) tarafından çı-karılmaya başlanmış ve Eylül 1933’e kadar yayım hayatına devam etmiştir. Kapak hariç on altı sayfalık bir hacme sahip olan dergi (140 ve 141. sayılar kapaksız, sekiz sayfa),7 Ağustos 1924 (7 Ağustos 1340) tarihine kadar on beş günde bir, bu tarihten 15 Kasım 1928 (15 Teşrinisani 1928)’e kadar her ayın birinde ve on beşinde olmak üzere toplam 114 nüsha çıkmıştır.

Harf inkılâbına rastlayan 1 Kasım 1928 tarihli 113. nüshada derginin serlev-hasıyla bazı yazar ve şair isimleri, birkaç tane de şiir Latin harfleriyle yazılmışken 15 Kasım 1928 tarihli 114. nüshada Mehmet Mesih tarafından kaleme alınan “Muhase-be” Latin harfleriyle, yine aynı şahsa ait olan bir şiir, bu yazının tam ortasında Arap harfleriyle yazılmıştır.

Bir geçiş, alışma ve alıştırma süreci yaşayan dergi, üç buçuk ay yani 1 Mart 1929 tarihine kadar yayımlanmamıştır. Bu tarihten sonra, 115. sayıdan itibaren ta-mamı Latin harfleriyle çıkan derginin daha önceleri 23X30,5 cm olan ebadı 20,5X28,5 cm’ye düşmüş, yavaş yavaş basımında aksaklıklar görülmeye başlanmış ve kapağında her ayın birinci ve on beşinci günleri çıkar ibaresine rağmen bu periyo-dun uygulanmasında başarı gösterilmemiştir.

Dergi, 1 Şubat 1931 tarihli 123. sayısına kadar tek nüsha halinde yayımlanır-ken 124 ve 125. sayılar birlikte, 129. sayıya kadar tekrar tek sayı, 130-131 yine bir-likte yayımlanmıştır. Derginin 130-131, 132-133, 134-135, 136-137, 138-139, 140-141, 142-143, 144-145. sayılarının serlevhası (başlık) bu sefer ayda iki nüsha çıkar şeklinde değiştirilmiş olmasına rağmen bunda da istikrar sağlanamamıştır. Dergi nihayet Eylül 1933 tarihinde 144-145. sayılarını neşrettikten sonra kapanmıştır.

Tamamı İstanbul’dan idare edilen ve burada basılan dergi, yayım hayatı bo-yunca sık sık idarehane ve matbaa değiştirmiştir. Derginin idarehaneleri sırasıyla: 1-21. sayılar: Bab-ı Ali Caddesi’ndeki Vakit Matbaası’na muttasıl köşe başında 1 nu-maralı daire-i mahsusada, 22-34. sayılar: Bab-ı Ali Caddesi’ndeki Vakit Matbaası’na muttasıl köşe başında numara 2’de, 35-36. sayılar: Bab-ı Ali Caddesi’nde Orhan Bey Hanı’nda 1. kat numara 9’da, 37-42. sayılar: Bab-ı Ali Caddesi’nde Orhan Bey

(35)

Ha-nı’nda 2. katta, 43. sayı: Anadolu Ajansı’nın Orhan Bey Hanı’nı isticarı sebebiyle Bab-ı Ali Caddesi’nde Resne Fotoğrafhanesi karşısındaki Minber Matbaası üzerinde, 44. sayı: Anadolu Ajansı’nın Orhan Bey Hanı’nı isticarı sebebiyle Bab-ı Ali Cadde-si’nde İkdam Yurdu ittisalindeki binada, 44-112. sayılar: Bab-ı Ali CaddeCadde-si’nde İk-dam Yurdu ittisalindeki binadaki daire-i mahsusada, 113-114. sayılar: Ankara Cad-desi’nde İkdam Yurdu yanındaki yapıdaki daire-i mahsusada, 115-118. sayılar: An-kara Caddesi’nde İkdam Yurdu yanındaki binada 2. Katta, 119. sayı: Yeni Postahane yanında Sadıkiye Hanı No: 14’te, 120-121. sayılar: Yeni Postahane yanında Sadıkiye Hanı No: 13’te, 122-135. sayılar: Ankara Caddesi’nde Feyzi Ahmet Hanı’nın üst katında, 136-145. sayılar: Ankara Caddesi’nde Vilayet Camii karşısında No: 53’te bulunurken derginin basımı sırasında değiştirilen matbaalar ise sırasıyla şunlardır: 1-17. sayılar: Evkaf-ı İslamiye Matbaası, 18. sayı: Matbaa-yı Amire, 19-77 sayılar: Matbaa-yı Bahriye, 78-79. sayılar: Letafet Matbaası, 80-82. sayılar: Sebat Matbaası, 83-87. sayılar: İstanbul İkdam Matbaası, 88-89. sayılar: Anadolu Matbaası, 90-104. sayılar: İstanbul İkdam Matbaası, 105. sayı: Halk Matbaası, 106. sayı: Servicen Mat-baası, 107-110. sayılar: İstanbul Vilayet MatMat-baası, 111. sayı: İstanbul İkdam Matbaa-sı, 112-114. sayılar: Marifet MatbaaMatbaa-sı, 115-116. sayılar: Kader MatbaaMatbaa-sı, 117. sayı: Gutenberg Matbaası, 118-123. sayılar: Orhaniye Matbaası, 124-125. sayılar: İstanbul Numune Matbaası, 126-145. sayılar: Milli Mecmua Matbaası.

Dergi, 1 Kasım 1923’ten 1 Mart 1929’a kadar 115 sayı boyunca 10 kuruşa, 116. (1 Teşrîn-i Sânî 1929) sayıdan sonra 15 kuruşa, 136-137. (Haziran 1932) sayı-lardan itibaren de 20 kuruşa satışa sunulurken 142-143 (Temmuz 1933), 144-145. (Eylül 1933) sayılarda fiyat indirilir ve dergi tekrar 15 kuruştan satılır.

(51-70.) sayıların “kapak içi” bölümleri ve ilk sayfalarında başlıkla müteallik

olarak şu malumata yer verilmiştir:

“Abone şerâiti; seneliği 250, altı aylığı 125, fevka’l-âde nüshalar için 500 ve 300 kuruştur. Mecmû’amız heyetince tab’ı tensîb edilmeyen âsâr iâde edilmez.”

“İdârehâne Bâb-ı Âli Caddesi’nde İkdâm Yurdu ittisâlindeki binâda dâire-i mahsûsa. Sâhib ve Müdürü: Mehmed Mesîh”

72. sayıda ise, derginin yayın tarihinde husule gelen bir aksaklık karilere şu cümlelerle duyurulur:

(36)

“Gelecek nüshamız bir hâftâ sonra çıkacaktır. 73. nüshadan i’tibâren mec-mu’amızın daha mütekâmil ve renksiz bir şekilde ve daha büyük bir kıt’ada memle-ketimizin mümtâz şahsiyetlerinin yazılarıyla çıkarılması tasavvur edilmektedir.”

Mecmuanın 126-145. nüshaları daha önce de belirttiğimiz üzere kendi matba-asında yani Millî Mecmua Matbaası’nda basılır. Matbaa, aktif hale gelir gelmez ve dergi kapandıktan sonra da kültür faaliyetlerine devam etmiş ve çeşitli sahalarda ki-taplar neşretmiştir.

1.3 Derginin Yayın Tarihleri, Aralıkları ve Sayıların Sayfa Aralığı, Cilt Bilgisi

Millî Mecmûa’nın ilk sayısından, yayımlanan son sayısına -145. sayı- kadar olan kayıtlar hakkındaki bilgileri tablo olarak vermeyi uygun gördük. Tablodaki veri-ler oluşturulurken İSAM’ın kütüphane kayıtlarından ve Özlük’ün (Özlük, 2008) ça-lışmalarından istifade edilmiştir. Çalışmanın esasını kütüphane kayıtları teşkil etmek-tedir. Bu kayıtlar ile Özlük’ün çalışmaları arasındaki farklılıkları “Açıklamalar” bö-lümünde belirtmeye çalıştık (Cilt numarası ve yayınlanış tarihi arasındaki farklar…). Sorumlu olduğumuz kısma dair (51-71) açıklama ve değerlendirmelere tablo-nun sotablo-nunda yer verilmiştir.

Sıra Yıl Cilt Sayı Tarih Sayfa Aralığı Açıklama

132 1339(1923) 1 1 01 Teşrîn-i Sânî 1-16 131 1339(1923) 1 2 15 Teşrîn-i Sânî 17-32 130 1339(1923) 1 3 01 Kânûn-i Evvel 33-48 129 1339(1923) 1 4 13 Kânûn-i Evvel 49-64 128 1339(1923) 1 5 27 Kânûn-i Evvel 65-80 127 1340(1924) 1 6 10 Kânûn-i Sânî 81-96 126 1340(1924) 1 7 24 Kânûn-i Sânî 97-112 125 1340(1924) 1 8 07 Şubat 113-128 124 1340(1924) 1 9 21 Şubat 129-144 123 1340(1924) 1 10 6 Mart 145-160 122 1340(1924) 1 11 20 Mart 161-176 121 1340(1924) 1 12 10 Nisan 177-196 120 1340(1924) 1 13 24 Nisan 197-212 2. Cilt [N. Özlük] 119 1340(1924) 1 14 15 Mayıs 213-228 118 1340(1924) 1 15 29 Mayıs 229-244 117 1340(1924) 1 16 12 Haziran 245-260

(37)

116 1340(1924) 1 17 26 Haziran 261-276 115 1340(1924) 1 18 24 Temmuz 277-292 114 1340(1924) 1 19 7 Ağustos 293-308 113 1340(1924) 1 20 01 Eylül 309-324 112 1340(1924) 1 21 15 Eylül 325-340 111 1340(1924) 1 22 01 Teşrîn-i Evvel 341-356 110 1340(1924) 1 23 14 Teşrîn-i Evvel 357-372 109 1340(1924) 1 24 05 Teşrîn-i Sânî 373-396 108 1340(1924) 2 25 15 Teşrîn-i Sânî 397-412 3. Cilt [N. Özlük] 107 1340(1924) 2 26 01 Kânûn-i Evvel 413-428 106 1340(1924) 2 27 15 Kânûn-i Evvel 429-444 105 1341(1925) 2 28 01 Kânûn-i Sânî 445-460 104 1341(1925) 2 29 15 Kânûn-i Sânî 461-476 1341[1925] İSAM 103 1341(1925) 2 30 01 Şubat 477-492 102 1341(1925) 2 31 15 Şubat 493-508 101 1341(1925) 2 32 01 Mart 509-532 100 1341(1925) 2 33 19 Mart 533-548 99 1341(1925) 2 34 1 Nisan 549-564 98 1341(1925) 2 35 15 Nisan 565-580 97 1341(1925) 2 36 01 Mayıs 581-596 96 1341(1925) 2 37 15 Mayıs 597-612 4. Cilt [N. Özlük] 95 1341(1925) 2 38 1 Haziran 613-628 94 1341(1925) 2 39 15 Haziran 629-644 93 1341(1925) 2 40 01 Temmuz 645-660 92 1341(1925) 2 41 15 Temmuz 661-676 91 1341(1925) 2 42 01 Ağustos 677-692 90 1341(1925) 2 43 15 Ağustos 693-708 89 1341(1925) 2 44 1 Eylül 709-724 88 1341(1925) 2 45 15 Eylül 725-740 87 1341(1925) 2 46 01 Teşrîn-i Evvel 741-756 86 1341(1925) 2 47 15 Teşrîn-i Evvel 757-772 85 1341(1925) 2 48 01 Teşrîn-i Sânî 773-788 84 1925 3 49 15 Teşrîn-i Sânî 789-804 5. Cilt [N. Özlük] 83 1925 3 50 01 Kânûn-i Evvel 805-820 82 1925 3 51 15 Kânûn-i Evvel 821-836 81 1925 3 52 01 Kânûn-i Sânî 837-852 1926 [N. Özlük] 80 1926 3 53 15 Kânûn-i Sânî 853-868 79 1926 3 54 01 Şubat 869-884 78 1926 3 55 15 Şubat 885-900 77 1926 3 56 01 Mart 901-916 76 1926 3 57 15 Mart 917-932 75 1926 3 58 01 Nisan 933-948 74 1926 3 59 15 Nisan 949-964 73 1926 3 60 01 Mayıs 965-980

Referanslar

Benzer Belgeler

Ve nihayet, Abdülmecit Efendi Sultan Hamid’in saltanat yıllan esnasında bir iki tanesi ecnebi hocalardan dersler aldığına ve yazlarını geçirdiği Çamlıca’da

Ey Venedik durma dilden àayretüñ yaàın erid Gitdi elden Óanya şehri àayrıya óükmüñ yürid KÀfir-i bì-dìn ile çün eyledük ceng-i cidÀl Çoú şükür oldı

Endüstriyel gazlar pazarında etkinlik gösteren Air Liquide ve BOC’un taraf olduğu işlemin çeşitli gaz pazarlarında birlikte hakim durum yaratacağı tespit edilmiş ve bu

Redoxan tablets are. In redox titration, the reducing and oxidizing properties of ascorbic acid was used. The investigation succeeded and deviations remained under 5%. From

Anahtar Kelimeler: Madeni Korkuluk, Madeni Kafes, Mezar, Dövme Demir, Dökme Demir, Osmanlı Mezarlığı, Beşiktaş, Şeyh Yahya Efendi, Maçka Mezarlık...

Özellikle Peygamber (sas.)’in hitabet geleneği devam ettirilmiş ve etkisi günümüze kadar devam eden bir nesir anlayışı ortaya çıkmıştır. Siyasî ve sosyal hayatta ciddi

Tablo 3’e göre araştırmaya katılan öğrencilerin ruhsal durum bakımından depresyon puanları analizi sonucunda aralarında istatistiksel olarak anlamlı bir farkın

Bu çalışmada 1/1 mol oranında 4-benzoil-5-fenil-2,3-furandion bileşiği (FRN-1) ile 4-florfenil hidrazin klorürün ve 2-florfenil hidrazin klorürün benzaldehitle