V • S . f r
Fuat Paşa’nın hazırcevaplığı
Ûevlet adamlarını kendisine karşı hem mef tun, hem de mağlûp bir mevkie sokan Ha riciye Nazırı Keçecizade Fual Taşanın hazır cevaplıklariyle nükteleri ve Sultan Aziz'in devlet ve milletin haysiyetini koru mak yolunda çok cesur hareketleri ve söz leri, muhakkak ki tarih boyunca, unutııl-
mıyacak hatıralardır.
__________
Y A Z A N : __________
M E H M E T R E Ş İ T
N dokuzuncu asrın sonları
^ OsmanlI İmparatorluğunun
çok büyük sarsıntı devrelerine
tesadüf ettiği halde Tanzimat
devrinin büyük müessisi Reşit
Paşanın yüksek iktidaılı ve li yakatli iki mümtaz halefi, Âli ve Fuat Paşalar birbirlerini tamam layıcı mahiyette olarak hüküme tin idaresini ellerine almış bu lunmamalardı OsmanlI devletinin
inkiraz saati, hiç olmazsa, elli
küsur sene evvel çalmış olacak tı,
1867 tarihinde Âli ve Fuat Pa şaların müşterek politikalarının tesiriyle Sultan Azizin -Fuat Pa şa refakatiyle- belli başlı dünya siyaset merkezlerini ziyaret e t mesi bu “Hasta Adam,, ı bir müd
det daha ölüm döşeğine uzan
mak fecaatinden kurtarmış o l du.
Bu seyahatte görülen ve ziya
ret edilen şehirlerde Türk hü -
kümdarı ve prensleriyle Türk i- leri gelenleri hakkında gösterilen misafirperverlikle yapılan büyük tezahürat, şüphe yoktur ki, Türk hayranlığından doğan bir eser den başka bir şey değildir.
Falşjrt bu seyahat sırasında
Türk zekâsının ve diplomasisinin en nadfr örneklerini göstermek hususunda bütün Avrupa siyaset
ve devlet adamlarını kendisine
karşı hem meftun, hem de mağ.
lûp bir mevkie sokan Hariciye
Nazırı Keçecizade Fuat Paşanın
hazır cevaplıklariyle nükteleri'
ve Sultan Azizin devlet ve mille tin haysiyetini korumak yolun da çok cesur hareketleri ve söz leıi, muhakkak ki tarih boyun ca unutulmıyacak hatıralardır.
Millî tarihimizin bize gurur ve iftihar veren bu en kıymetli say
falannın muhtevası, bilhassa,
Patiste cereyan ettiğinden ben
bunları aşağıya kısaca kaydedi yorum:
#*
Sultan Abdülâziz ile maiyetini Fıansaya götüren Sultantepe ya
tı - demirlemek üzere - Tıılon
Tersanesine doğru ilerlerken
hünkârı karşılamağa bir istim
botla gelen Fransız kumandan
ve mümessillerini güvertede a - yak üstünde kabul ederek arze - dilecek tazimatı bu suretle dinle menin lüzumunu daha evel telkin eden Fuat Paşa tam bu sırada istimbotun yanaşmasına rağmeıj Padişahın ortada bulunmadığını
görünce hünkârın kamarasına
girdiği zaman Sultan Azizin he nüz sırtında gecelik entarisiyle yatağında uzanmış bulunduğunu görerek fevkalâde üzülmüş ve:
— Aman efendimiz, demiş, ge lenleri bu kıyafette mi kabul bu yuracaksınız? Bu halde karşılar sanız kendimi denize atarım!,,
Fuat Paşa, bilâhara gelenleri karşılayıp - Padişah hazırlanın -
caya kadar - biraz oyalamÂk
maksadiyle yanaşan istimbottan çıkanların ellerini sıkarken bir denbire kendisini hem sevindi. ren, hem de hayrete düşüren bir
manzara karşısında kalmıştı:
Sultan Aziz, Fuat Paşanın beş
altı adım gerisinde büyük üni - formasını giyinmiş bir halde bu lunuyordu.
Meğer, Padişah daha evvel gi yinip kuşandığı halde . sırf Ha riciye Nazırına bir muziplik o l sun diye - üstüne geniş bir gece
lik entarisi geçirmişti!..
Padişah, Tulon rıhtımından
tersaneye giderken kendisini se- lâmlayan bölüğün başında duran çok iri cüsseli bir Fransız Çavu şunu görünce arabada karşısın da oturan Keçecizadeye:
— Fuat, Istanbulda hiç bu ka dar kalın enseli bir adam g ö r memiştim. Bu edam, bir Fıansıı pehlivanı olacak! Arabayı birae
durdur! El ense etsem mi, ne
dersin? demiş!
Fuat Paşa, bir sürü dil döke rek Padişahı bu pehlivanlık tec rübesinden vazgeçilmiş, fakat a- raba ilerleyip epey mesafe aldığı halde Sultan Aziz gerisine bak . makta devam etmiş ve gözlerini Fransız çavuşundan bir tiirlıı. a yıramıyarak arasıra Fuat Paşa ya: "He!e bırak, bir el ense * - deyini!.,, diyip durmuş!
• *
Sultan Aziz Pariste Elize Sa- . rayında otururken bir gün ziya
retine gelen İmparator Üçüncü
Nepoleon'la konuşurlarken, o sı rada dahilî bir isyan halinde bu
lunan Girit meselesinden bahis
açan İmparator, Padişaha hita ben:
— G;ridi kaça satarsınız? diye
sorunca Sultan Azizin son dere
ce hiddetlendiğini görerek, hu
münasebetle abalarında daha a ğır sözlerin teatisiyle i^ci devleti arasında nazik bir mesele çıka cağından korkan Hariciye Nn/ı. ıı Fuat Paşa. İmparatora derhal şu cevabı vermiş:
— Aldığımız fiata. Haşmetlû! Maamafih Fuat Paşanın bil ye
rinde cevabına rağmen Giridi
mutlaka bizden ayırmak hevesi
ni yenemiyen Napoléon, önüne
çıkan bir fırsattan hemen istifa de etmişti:
Yine bir gün. . Sultan Azizle. İmparator birlikte otururlarken Sadrazam Âli Paşadan Girit eş kıyasının elinde bulunan bir ma
nastırın zaptedildlğine dair bir
telgraf gelince Padişahla Harici ye Nazırının bu haberden mem
nun olduklarını gören Üçüncü
Napoléon :
— Girit meselesi uzayıp gidi yor. Bundan büyük devletler çok
müteessir oluyor. Bu adayı bu
muzafferiyet üzerine Yunanista- na veriniz! Bu suretle sulh ve sü kûn da temin edilmiş olur!,, de. mişti.
Bu teklifi misafirperverlik ne - jşSgg'ctine pek aykırı Kulan Padi
-bırakmıyarak şu çok haklı ve pek yerinde derei tıpkı bir aslan kükremesi sesiyle muhatabına vermişti:
Ben bugün imparator Haz retlerinizin misafiriyim. Misafı.
re ise ikram edilmek icabeder.
Fakat madem ki zat-ı hükümda- rileri, bu mühim mesele hakkın da bir ihtarda bulunuyorlar. Ben
de »on fikrimi beyan etmeğe
mecburum, insaflı bir tarzda din lemenizi rica ederim:
Ecdadım, tam yirmi yedi sene kan dökerek bu adayı zaptetmiş
leıdir. Giridin toprağı OsmanlI
kaniyle yuğrulmuştur! Bu teklif, zahiren dostane de olsa beni çok üzdü. Maamafih yalnız zatı haj-
metaneleri değil; bütün büyük
devletler ittifak edip kuvvet ver mek suretiyle Girit adasının teı kediimesini isteseler bile redde
decek ve askerimin son neferi,
donanmamın son sandalı kalın - caya kadar müdafaa ve »ebat e- deceğim!
Bunun üzerine Üçüncü Napo
léon kendi devleti hesabına su
teminatı vermeğe mecbur olmuş- A •
t u : . . ’
— Madem ki efkârı şâhâne bu
merkezdedir. O halde müsterih
' v
v* '■ V .
olunuz! Girit meselesi kalmamış tır.
**
Yine bir defa. Fransanın ö t e - denberi haiz bulunduğu imtiyaz ların arttırılması arzusunu izhar eden İmparatora karşı Sultan A ziz su kat'i sözlerle Üçüncü N^- poleon'u mahcup etmişti:
— Misafirperverlik lıukukuna- mugayir bulunan ve devletimin tanıamiyet ve istiklâline munafi olan ,bu taleplere maruz kalmış olacağımı bilseydim, Parise ayak basmazdım!,,
* *
Fransız vükelâsından biri, bir konuşma sırasında, Hariciye Na zırı Keçecizade Fuat Paşaya:
— Bugün neye güveniyorsu
nuz? OsmanlI devletinin hiç bir kuvveti yoktur. Avrupaya boyun eğmeğe mecbursunuz!., demiş.
Bunun üzerine Fuat Paşa hiç düşünmeden şu cevabı vermiştir:
— Aldanıyorsunuz, ekselâns'.... OsmanlI devleti zannettiğinizden fazla kuvvetlidir. Çünkü üç yiiz senedenberi içerden biz, dışardan siz uğraşıyoruz, bir türlü yıka - mıyoruz!,,
Böyle bir cevabı, başka bir ta
rihte ve diğer bir mânasivle
“ Yeryüzünde hangi devlet en ok kuvvetlidir?,, tarzında bir Avru
palI diplomatın sualine karşı Â-
11 Paşanın bu cevabı verdiğini
rivayet edenler de vardır. * *
Paris'te Sanzelize’de Üçüncü Napolâon'un açtığı sergide bulu
nurken insan adale kuvvetini
ölçmeğe mahsus bir âlet. Padi ■ şahın nazarı dikkatini çekmiştir. Bu âletin tıpkı bir fes gibi k ı r
mızı bir çuha ile örtülen yuvar lak. kuvvetin derecesini gösteren
bir taksimatı ihtiva etmektey
miş. Buna da: Tête Turque, ya ni (Türk Başı) demişleı;!-Bazu- sunun kuvvetini ölçmek istiyen-
ler, yuvarlağa vurunca yuvar
laktaki mikyas, kuvvet miktarı nı gösteriyormuş.
Türk milletini ve Türk kuvve tini tahkir etmek suretiyle bu fi lete (Türk Başı) isminin verilme sinden -çok kızan Sultan Aziz, ken dişi gibi kuvvetli bir Türk askeri olan Başyaveri Halil Beye âleti göstererek :
— Halil, göreyim «eni!. Emri ni verince Halil Bey de kuvvetli bir yumrukla âleti hurdahaş et - miş ve etrafında bulunan kadın, erkek Fransızlara dönerek:
— Türkün kafasına vurulmaz, buna Avrupa kafası derler? de-• hıiş.
Kraliçe Öjeni, Fuat Paşa vasi tasiyle Sultan Azizle konuşurken
Karadağlılar lehinde ve onlara
istiklâl verilmesi lâzım gelece -
ğinden Padişaha bahsedince Sul tan Aziz bu vesile İle de kızarak şu mukabelede bulunmuştur:
— Mülkünden bir karış toprak
vermek bir hükümdar için ne
kadar elim olduğunu Imparato ilçe cenapları takdir etmemekte
■mazurdurlar. Fakat Napoleon
Hazretleri bunu pek güzel k a v rayacak mevkidedirler.
Napoleon karısının daha fazla nezaketsizlik yapmasına meydan
bırakmamak ü z c i p Sultan Azize
pek haklı olduğu cevabını veı mekle meseleyi uzatmıyaı-ak ka
patmıştı. Mehilied Keşid