• Sonuç bulunamadı

Sabahattin Ali'yi anmak

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sabahattin Ali'yi anmak"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

esi 18 Nisan 1998

Milliye!

E V E T - H A Y I R

- j

%

T,

Sabahattin Ali’yi

anmak...

“SABAHATTİN, Türk dünya­ sında bir okulun başıdır, baş­ langıcıdır. En usta Türk yazar­ larından biridir. Sabahattin’in Türk düzyazısı üstündeki et­ kisi büyüktür, olumludur. Türk edebiyatının halkçı, de­ mokrat, antiem peryalist, sosyalist kolu; te k sözcükle, Türk edebiyatının ilerici ya­ zarları kendi aralarında Saba­ hattin Ali gibi bir yazarın bu­ lunmasıyla, onun sağlığında da övündüler, sonra da övü­ nüyorlar ve övünecekler.”

(Nazım Hikmet’in ‘İçimizdeki Şeytan' romanının Rusça bas­ kısına yazdığı önsözden...)

Ben Sabahattin Ali’nin öykülerini ortaokul ilk sınıfındayken tanıdım, okudum, etkilendim. Ön­ ce ‘Ayda Bir’ dergisinde öykülerini okumuş, şaşkına dönmüştüm. İlkokulu yeni bitirmiş bir çocuğun önüne yeni bir dünya serilmişti. ‘Kağ­

nı’, ‘Değirmen’ gibi kitapları bana gerçek edebi­ yatın kapısını açmıştır. O yaşlarda okunan, sevi­ len, benimsenen şeyler, yaşam boyu unutul­ maz. Bugün de bu öyküleri okuduğumda aynı et­ kileşimi duyarım.

Bu akşam Atatürk Kültür Merkezi’nin Büyük Salonu’nda Sabahattin Ali'yi anma gecesi var... Öldürülmesinden bu yana tam elli yıl geçmiş... Bir masal gibi akıp giden acı bir tarih... Akıl al­ maz bir cinayetin, bilerek çarpaşıklaştırılan bir korkunç olayın üstü bugün bile örtülür!.. Kim, neden Sabahattin Ali’yi öldürdü, ya da öldürttü? Onun yakını bir yazara sorduğumda "Devlet be­ ni niye öldürmedi?" diyerek konuyu değiştirmiş­ ti! Devlet doğrudan doğruya adam öldürmez, a- ma işin içine başka parmaklar girer! İşte Susur­ luk olayı, işte Uğur Mumcu’nun, işte Muammer Aksoy’ un öldürülmeleri... Devlet bu gizleri çözdü mü, çözebildi mi? Bugün bile devlet birçok kan­ lı olayın üstüne gidemiyor.

Sabahattin Ali’nin son kitabı “Sırça Köşk”tür. Kendilerini çok güçlü, yıkılmaz, sarsılmaz şatola­ rın içinde görenler, halkın uyanması, bilinçlen­ mesiyle kolayca yerle bir olacaklardır. “Sırça

Köşk” iktidar sahiplerini pek çok öfkelendiren, öldürülmesine bile etken olan şu sözlerle biter:

“Sakın tepenize bir sırça köşk kurmayınız. A- ma günün birinde nasılsa böyle bir sırça köşk kurulursa, onun yıkılmaz, devrilmez bir şey ol­ duğunu sanmayın. En heybetlisini tuzla buz et­ mek için üç beş kelle fırlatmak yeter.”

Sabahattin Ali'nin sanatçı kişiliğini, yazarlığını Atilla Özkırımlı’nın şu yorumunda bulmak müm­ kün:

“...Sabahattin Ali’nin öykü kişilerinin bir dü­ şünceyi, bir bildiriyi iletmek için uydurulmuş ki­ şiler değil, hayattan alınmış yaşayan insanlar olduğu görülür. Ona göre ‘sanat bütün teferru­ atıyla hayatı ihtiva etmeli, insanda yaşamak, insan gibi yaşamak, daha iyiye, daha yükseğe, daha temize doğru koşarak yaşamak arzusu­ nu, hatta ihtiyacını uyandırmalıdır.’ Sanat araç­ tır çünkü, amaç değildir. Amaç, hayattır, insan hayatıdır Sabahattin Ali’de öykü gerçeği, top­ lumsal olanla, bireysel olanın bileşimidir.”

Kimileri ‘tek parti baskısının, sultasının’ işlet­ tiği bir cinayet der. Sanki, çok partili dönemler­ de sanat, kültür, yazın, düşünce adamlarına da kıyılmamış gibi! Ülkemizde değişmez bir şey var­ dır, o da egemen çevrelerin gücünü, etkinliğini yıkmak isteyenlerin, acımasızca ortadan kaldırıl­ dığı, kaldırılmakta olduğu gerçeğidir. Nasıl, Sa­ bahattin Ali ‘faili hem de meçhul olmayan bir ci­ nayete kurban gittiyse, egemenler bundan son­ ra cinayetleri ‘faili meçhul’ biçimlerde uygula­ makta yarar görmüşler ve görmekteler!..

Evet, bu akşam AKM’de Türkiye Yazarlar Sen­ dikasının düzenlediği “Ellinci Öldürülme Yılında

Sabahattin Ali’yi Anmak" toplantısı var... Büyük yazarı yakından tanımış, ya da yapıtlarını incele­ miş değerli kişiler onu anlatacaklar. Her zaman ele geçmeyecek böyle bir fırsatı, sanatsever o- kurlarımın kaçırmamalarını isterim.

Türk öykücülüğünün ölümsüz ustasına saygıy­ la...

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği T a h a T o ro s Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Her sokak başında nefes alıp veriyor hatıralar Sineklerle dolu karındaş bir sokak lambası gibi Yarı ölüdür her şey, umutlar ansızın canlanacak Karanlıkta hatıralar,

Zamanın önemli bir kısmını internette geçiren geç nesil, bir noktadan sonra bağımlısı olduğu bu ortamı yaşam tarzı haline dönüştürebiliyor.. İnsanlar geçmişe

S anayi Devrimi’nden beri, özellikle fosil yakıtların yakıl- ması, ormansızlaşma ve sanayi süreçleri gibi çeşitli in- san etkinlikleri ile atmosfere salınan sera

Deprem Bölgeleri Haritası’na göre Türkiye’nin %92’sinin deprem bölgeleri içinde olduğu, nüfusun %95’inin deprem tehlikesi altında yaşadığı ve ayrıca büyük

1850 yılında Osmanlı mâli­ yesi aylıkları ödeyemeyecek du­ ruma gelince, Sadrazam Reşid Paşa ve diğer devlet ileri gelenle­ ri dışarıdan borç almak için

Bizans imparatorluğu, Roma impara­ toru Diocletianus (284-305) un çok gen;ş olan ülkesinin idaresini ko­ laylaştırmak için, imparatorluğunu Doğu ve Batı diye

Bu sahadaki terimler arasında geçen karşılaştırmalar ve tariflerden anlaşılacağı üzere iki veya daha fazla yabancı terimlerin kendisine has manalarını ihlal etmeksizin bir

rasathane [malûm], muayenehane [doktorların hususî klinikleri], nekahethane [iyi olmuş hastaların dinlenme yeri], boyahane [arabaların boyandığı yer], mücellitha-