• Sonuç bulunamadı

Edebiyatta klişeleşmiş takdirler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Edebiyatta klişeleşmiş takdirler"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

I Ara his

m

= =

2

z

Tarih köşelerinde

— %

Edebiyatta klişeleşmiş

tak d irler

\

-■=

Yazan: Midhat Cemalt Kunt ay

Sanat eserlerinde, beğenme­ nin de kendisine mahsus bir hamle, bir faaliyet, bir külfet tarafı vardır. Bu zahmetten kurtulmak için en kurnaz ted bir edebi eserler hakkındaki tak dirleri kendimizin tetkikinden beklememek, ve ötedenberi ka bul edilmiş kararlan rahat ra­ hat benimsemektir. Fakat bu bu kolay işin büyük mahzuru, edebiyatımıza kendi gözlerimiz le değil, başkalannın gözlerile bakmak, ve takdiri de, tenkidi de hazır esvap gibi almak, ya­ ni kısacası kafamızı kullanma maktır; ve bunun neticesi de, herhangi bir şairin birkaç man zumesini beğelenerek, onu ya­ rım yamalak ve takriben tanı­ maktır. Manzûm ve mensur e- debiyatımızda aşktan felsefeye kadar en geniş tenevvüü göste. ren, devrimizin tek büyük şairi Abdülhak Hâmid, «Tarık» daki dört mısraın herkes tarafın­ dan tuhaf bir ittifak İle beğe »ilmesinin ıztırabını «yfizdığr ma pişman ettiler» diye bans fısıldamıştı.

Şu m ısralann:

Her yer karanlık pür nâr • mevki' Mağribmi, yoksa, makbermi yâ râb? Yâ hâbgâh dilber mi yarab? Rüya değil bu ayniyle vâki’. Bu m ısralann çalgılı kahve­ lerde şarkı olarak, ve içki me zelerine karışması yetmiyormuş gibi, bazan da, zavallı Hâmidin önünde okuyorlar, ve büyük şairin, sağ mı, sol mu, şimdi hatırlayamadığım kaşı, öfkesi­ nin yegâne alâmeti olarak, yu karıya kalkıyor, ziyaretçisinin bu fena iltifatını hırçın biı yüzle dinliyordu. Ve galiba o • nun bu istiskalini, kendi eseri­ nin okunmasından duyduğu he yecandan sananlar da vardı.

Şairlerde «şiir» i değil, «şöh- ret» i okuyanlar, tahmin cde- miyeceğimiz kadar çoktur. Bu; bilhassa, divan şairlerinin başı na gelen kazalardan biridir. Meselâ «Nedim», bu türlü oku­ yucular için, şu beyitlerden iba rettir:

Abı naz etmiş de bir fevvâre res-.n etmiş hayâl, İşte ol sudur atılmış kaame- tin olmuş senin. Ve:

Kız oğlan nâzı nâzın, şehle- vend âvâzı âvâzin. Belâsın ben de bilmem, kız­ mışın, oğlan mısın kâfir? Ve şu bir iki beyit daha: Ab-i göl taktir oluıvmuş, nâ-

zen İşlermiş ucu, Biyri olmuş hûy, biyri dost- mal olmuş sana, Ayağın sakınarak basma a~ man sultanım Dökülen mey, kınla şiyşe-1

rindan olsun. Bir de, «Bir çifte kayık..» ve

«Sammûrunu kaplat.» diye baş lıyan mısralar..

İşte ekseriyetin klişe « Ne­ dim» i! halbuki; beri yanda, de rin ve büyük cephelerini keşfet mediğimiz bir kocaman « N e ­ dim» var ki, bunları okuyunca, insan, bu büyük şairin, devrine nasıl sığdığına şaşmadan evvel, «Nedim» in, bu taraflarile, dev­ rimizde- nasıl meçhul kaldığı na hayret eder. «Nedim» i, bir çoklarile konuştum, bir hayli sayfalarda da okudum, fakat büyük şairin bambaşka olan hü viyetlni teşkil eaecek kadar kuvvetli olan şu mısralara, ne tetkik kitaplarında, ne edebi • yat sohbetlerinde rastlamadım:

Tâ kemergâhme dek çeşmi serâb-âlûdc; Tâ glriybâmne dek gamzesi

bâb-âlûdo Çeksin siyneye ol şûhu keşâ

keşler İle; Alasın busesin ammâ-ki itâb-

” n d e ı

Ve:

Ne halet var şûkun matol-ı hadd-i canfezasında-Ki reftânn görüb yoldan

döner ötnr-i şitâbânizn. Hayâl ettikçe zülfün tâ seher ol dâmen-i zülfe; Çakıldı rlşe-i reyhan gibi

hâb-ı periyşanım; Hele bir bahçenin havuzunu yazarken söylediği şu beytin, «Hamamname» sindeki mısra- tann hiç biri kadar meşhur, hattâ malûm olmaması ne ha'

Kindir:

Leb-i havzı mâh-i nevin pâ-' resi; Süreyya-fe*(an ab-ı femaresi. Divanlarımız, tabirimi affe­ diniz, keşfedilmeye muhtaçtır.

Bu şiir mecmualarında, şairle ri hadiâzâm olarak gösteren şeyleri keşfetmek için aramı, ya katlanmak lâzımdır. Diyebi­ lirim ki, meselâ Füzuli bile ez bere büyük şairimizdir: «Aaab onun su kasidesi!» işte büyük şairden aldığımız şey, bu kasi - de, birkaç malûm beyit, ve «Ley Jâ Mecnmuundan birkaç mısra dır. Halbuki divanında meçhul bir Füzuli var. Ve bununla göi aşinalığımız bile yok. Meselâ o- nun şu muazzam beyti, «Su ka. sidesi» kadar bilinmeye lâyik değil midir?

Gezdirir her yan gözüm, eşk üzre bagnm yâresin. Hilat-i gülgûn ile rahş üzre

ceylânın görüb Meselâ Tanzimat devrinde en büyük tasavvuf şairi olan Os- man Şems’i ancak «Döne dö­ ne» redifi! manzumesile tanı­ yoruz; bu bilgimizi de, üstadı Ekremin «Talim edebiyat» ına borçluyuz. Halbuki Osman Şem

sinin , eski tabirle müretteb dİ vanı, basılmamış olarak, ve dostlarından hayatta olanların kütüphanelerinde mevcuddur. Onun kadar müstesna bir ta ­ savvuf şairini, yalnız birkaç mısraile tanıtmak, edebiyatta çok az şeyle kanaat etmiye mü­ savidir.

Uzak şairlerimizi bırakınız, yakınlan bile çok eksik tanıyo ruz.

Meselâ Abdullah Cevdetin ş u ; çok güzel beytini biliyor mu­ yuz?

Veremem istediğim şekli sa­ n a; Ey hayât-i - belecân. enda­ mım-Manzûm edebiyatımızı, bil - j hassa divanlarımızı, okumak azdır, onlan keşfetmek lâzım, i

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Ta h a T o ro s Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Ayrıca dinamik matematik yazılımı ile etkileşimli tahta teknolojisinin birlikte kullanımı konunun somutlaştırılmasına katkı sağladığı, kalıcılığı artırdığı,

Geçmiş yıllarda balıkçıların içinde balık avladığı baraj göletindeki kuraklık, Elazığ- Bingöl arasındaki Gülüşkür ikinci köprüsünü yapan Karayolları'nın işine

Uzmanların tespitlerine göre yüzde 94'ü insan kaynaklı nedenlerle meydana gelen 1407 yang ında bu yıl 11 bin 500 hektarlık alan zarar gördü.. çevre ve Orman Bakanlığı

Gerçek şu olur: Fikret Mualla’nın ya­ şantısında görülen kabına sığmayış tüm olarak var

Burada yapılacak törenden sonra Maltepe Camisi'nde kılınacak öğle namazının ardından, Cebeci Mezarlığı’nda toprağa verilecek. İstanbul Şehir Üniversitesi

«Hapisane yapışma kapıları demirden olarak birkaç mah­ zen yaptırıp, işine elvermediği birisini adî suçla tutukladığın­ da o mahzenlerden birisine atar,

Yitirdiklerim izin değerini ve bugünlerde nereye doğ­ ru sürüklenm ekte olduğum uzu kavrayabilm em iz için; Nadir Nadi gibi, Kemalizmi doğru algılamış ve Türk devrim ini,

Süper değ şken mal yetleme yöntem mamul karlılığının bel rlenmes açısından geleneksel mal yetleme yöntem ne göre daha y b r rehber olarak görülmekte olup,