• Sonuç bulunamadı

Temperament and Character Dimensions and Levels of Anger, Anxiety, and Depression in Persons with Myocardial Infarction

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Temperament and Character Dimensions and Levels of Anger, Anxiety, and Depression in Persons with Myocardial Infarction"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Miyokard Ýnfarktüsü Geçiren Kiþilerde Mizaç

ve Karakter Boyutlarý ve Öfke, Anksiyete ve

Depresyon Düzeyleri

Temperament and Character Dimensions and Levels of Anger, Anxiety,

and Depression in Persons with Myocardial Infarction

Haluk Arslan1, Haluk Arkar2, Zülfikar Danaoðlu3

1Uz.Psk., Erzincan Devlet Hastanesi Psikiyatri Kliniði, Erzincan, 2Doç.Dr., Ege Üniversitesi Psikoloji Bölümü, 3Uz.Dr., Kent Hastanesi Kardiyoloji Kliniði, Ýzmir

SUMMARY

Objectives: There are psychological factors to play a part

in Coronary Heart Disease (CHD), besides many of medi-cal risk factors. There are too many studies which demonstrate personality types such as type-A or type-D personality that bring forward at recent times, related with CHD. Furthermore, anger is accepted one of psy-chological risc factor for CHD. A lot of studies had been exposed that depression can also predict mortality in CHD. In this study, we investigated the relationships between MI and temperament and character dimen-sions, levels of anger, anxiety, and depression of patients. Method: 40 patients with MI and demografic

variables matched 40 healthy persons were included in this study. Each of groups had been given Temperament and Character Inventory for determination of personali-ty features, The State Trait Anger Scale for anger condo-tions and Hospital Anxiety and Depression Scale for psy-chological well-being. In terms of temperament and character features, anger state, anxiety and depression, relation between MI patient group and normal group were statistically analyzed with MANOVA. Results: MI

patients were characterized by higher rates of Reward Dependence temperament dimension, and trait anger and anger expression-out. Conclusion: When compared

with healthy volunteers, MI patients have significantly higher reward dependence and anger scales scores. MI patients could not express their anger easily and have difficulty in anger control than did healthy volunteers.

Key Words: Myocardial infarction, temperament,

char-acter, anger, anxiety, depression.

ÖZET

Amaç: Koroner kalp hastalýklarýnýn (KKH) pek çok týbbi

risk faktörlerinin yaný sýra, bu hastalýklarda rol oynayan psikolojik faktörler de bulunmaktadýr. A tipi kiþilik ve son zamanlarda öne çýkan D tipi kiþilik gibi kiþilik tiplerinin KKH ile iliþkili olduðunu gösteren birçok çok çalýþma bulunmaktadýr. Öfke de KKH için bir psikolojik risk fak-törü olarak kabul edilmektedir. Depresyonun ise çoðu zaman KKH'de mortaliteyi yordayabildiði birçok çalýþma-da gösterilmiþtir. Bu çalýþmanýn amacý, koroner kalp hastalýklarýndan miyokard infarktüsü (MI) ile mizaç ve karakter özellikleri, öfke, anksiyete ve depresyon düzey-leri arasýndaki iliþkiyi araþtýrmaktýr. Yöntem: Bu

çalýþ-maya MI geçirmiþ 40 hasta ve hasta grubuna demografik özellikler açýsýndan eþleþtirilmiþ 40 saðlýklý birey alýn-mýþtýr. Her iki gruba da Mizaç ve Karakter Envanteri, Durumluluk Sürekli Öfke Ölçeði ve Hastane Anksiyete ve Depresyon Ölçeði verilmiþtir. Deðiþkenler açýsýndan iki grup arasýndaki iliþki çok deðiþkenli varyans analizi (MANOVA) ile analiz edilmiþtir. Bulgular: MI hastalarý ile

saðlýklý gönüllüleri karþýlaþtýrmak için yapýlan varyans analizleri Ödül Baðýmlýlýðý mizaç boyutu ve Sürekli Öfke, Dýþa Vurulan Öfke, Kontrol Altýna Alýnmýþ Öfke deðiþken-lerinde anlamlý farklýlýk bulunmuþtur. Sonuç: MI

hasta-larýnda, saðlýklý gönüllülere kýyasla, ödül baðýmlýlýðý ve öfke düzeyi anlamlý olarak daha yüksektir. MI hastalarý öfkelerini kolayca ifade edememektedirler ve öfkelerini kontrol etmekte güçlük çekmektedirler.

Anahtar Sözcükler: Miyokard infarktüsü, mizaç,

karak-ter, öfke, anksiyete, depresyon.

(2)

GÝRÝÞ

Koroner kalp hastalýklarý (KKH), önde gelen ölüm nedenleri arasýndadýr ve tedavisi ve araþtýrýlmasý ciddi emek ve maddi kaynak gerektirmektedir. Ülkemizde KKH araþtýrmalarýnda týbbi risk leri yeterince yer almakta, ancak, psikolojik faktör-lerin KKH ile iliþkisini inceleyen araþtýrmalara çok fazla rastlanmamaktadýr.

Koroner arter hastalýk geliþimini etkileyen psikolo-jik veya davranýþsal risk faktörleri sistematik olarak ilk kez 1884 yýlýnda Dorlan ve Taylor tarafýndan sýnýflandýrýlmýþtýr (aktaran, Gürel 2001). Bu sýnýfla-ma beþ ana bölümden oluþsýnýfla-maktadýr: (1) duygu durumlarý (stres, anksiyete, depresyon); (2) kiþilik veya baþa çýkma tarzlarý (A-tipi kiþilik, öfkeyi bastýrma, düþmanlýk, aþýrý kontrol eðilimi); (3) çevresel uyaranlara fizyolojik aþýrý tepkisellik; (4) sosyo-kültürel faktörler (iþ yerinde aþýrý yüklenme, mesleki faktörler, iþ stresi); ve (5) kiþiler arasý fak-törler (sosyal destek yoksunluðu).

KKH'nýn psikolojik faktörlerle baðlantýsýna iliþkin çaðdaþ kanýtlar Friedman (1969) ve Rosenman ve ark. (1975) tarafýndan yapýlan incelemelerde edinilmiþ ve bu çalýþmacýlar koroner-baðlantýlý davranýþ örüntüsünü tanýmlamýþlardýr. Bu davranýþ örüntüsü rekabetçilik, sabýrsýzlýk, saldýrganlýk, düþ-manlýk, zaman darlýðý duygusu, patolojik kontrol çabalarý, hýrs, öfke, elleri ve diþleri sýkma, aþýrý hýzlý beden hareketleri, gergin yüz ve gövde kaslarý, pat-layýcý konuþma biçimi, aþýrý yüksek performans standartlarý belirleme þeklinde sýralanmýþtýr (Taylor 1986). Kiþilik özellikleri ile koroner arter hastalýðý arasýndaki baðlantýlar oldukça karmaþýk olmasýna karþýn yapýlan epidemiyolojik ve anjiyografik çalýþ-malar bu kiþilik özelliklerinin önemli bir risk fak-törü olduðunu göstermektedir. Bu durumu destekleyen çalýþmalarda en önemli sonuç Framingham kalp çalýþmasýndan gelmektedir. Bu çalýþmaya göre, A-tipi davranýþýn sadece masa baþý görevlerde çalýþan erkeklerde 8 yýllýk koroner arter hastalýðý veya kalp krizi sýklýðý için baðýmsýz bir belirleyici olduðu bulunmuþtur (Stoudmire 1997). A-tipi kiþilik özelliði ile baðlantýlý kabul edilen bir baþka faktör olan öfkede kalp hastalýklarýnda önemli bir etken olarak kabul edilmektedir. A-tipi kiþiliðe sahip insanlarýn öfkelenmeye uygun yapýlarý olduðu yaygýn olarak kabul edilen bir görüþtür.

Anksiyete ve depresyonda kalp hastalýklarýyla iliþkisine bakýlan en baþta gelen psikolojik faktör-lerdir. Yapýlan çalýþmalar KKH ile depresyon arasýnda yüksek bir korelasyon olduðunu göster-mektedir. Ayrýca depresyonun tek baþýna kötü prognozu anlamlý bir þekilde yordayabileceði öne sürülmektedir (Jiang ve ark. 2004).

KKH ile kiþilik arasýndaki iliþkiye odaklanan araþtýrmalarda farklý sonuçlara ulaþýlmaktadýr. A tipi davranýþýn KKH için bir risk faktörü olduðu görüþü yaygýn olarak kabul gören bir görüþtür. Ancak A tipi davranýþýn KKH ile iliþkisini destekle-meyen çalýþmalar da mevcuttur (Eaker ve ark. 1992, Orth-Gomer ve Unden 1990, Shekelle ve ark. 1983). Yakýn zamanlarda yapýlan çalýþmalarda fark-lý bulgulara rastlanmaktadýr. Örneðin, anksiyöz, ümitsiz, üzüntülü, sosyal olarak beceriksiz, endiþeli olarak tarif edilen, D tipi kiþiliðin KKH ile iliþkili olduðunu gösteren çalýþmalar vardýr (Denolette ve ark. 1996, Appels ve ark. 2000).

Cloninger, kiþiliðin yapýsýný ve geliþimini tanýmla-mak için, genel bir psikobiyolojik kuram geliþtir-miþtir (Cloninger 1987, Cloninger ve ark. 1993). Bu kiþilik kuramý, genetik olarak birbirinden baðýmsýz, yaþam boyunca orta düzeyde duraðan ve sosyokültürel etkiler karþýsýnda deðiþmez olduklarý varsayýlan dört mizaç boyutunu (Yenilik Arayýþý, Zarardan Kaçýnma, Ödül Baðýmlýlýðý ve Sebat Etme) ve yetiþkinlikte olgunlaþtýklarý ve kendilik kavramlarý hakkýnda içgörü öðrenmesi ile kiþisel ve sosyal etkinliði etkiledikleri varsayýlan üç karakter boyutunu (Kendini Yönetme, Ýþ Birliði Yapma ve Kendini Aþma) içermektedir.

Koroner kalp hastalýklarýnýn deðiþtirilebilir risk faktörleri içinde yer alan psikolojik faktörlerin daha zengin çalýþmalarla ortaya koyulmasý, koroner kalp hastalýklarýnýn önlenmesi ve bu hastalýklarla mücadele açýsýndan büyük önem taþýmaktadýr. Bu çalýþmanýn amacý, Cloninger'in psikobiyolojik kiþi-lik kuramý baðlamýnda, miyokard infarktüsü (MI) geçiren kiþilerin mizaç ve karakter özelliklerini ve depresyon, anksiyete ve öfke düzeylerini araþtýr-maktýr. Özgül olarak, MI hastalarý ile demografik özellikler açýsýndan eþleþtirilmiþ saðlýklý gönüllüler arasýnda yukarýda anýlan psikolojik faktörler bakýmýndan anlamlý bir farklýlaþma olup olmadýðý araþtýrýlmýþtýr.

(3)

GEREÇ VE YÖNTEM Örneklem

Çalýþmanýn örneklemi, Ýzmir Özel Kent Hastanesi ve Antakya Özel Doðu Akdeniz Hastanesi'ne baþvurarak tedavi gören 40 MI geçirmiþ gönüllü ile MI hasta grubuna demografik özellikler açýsýndan eþleþtirilmiþ 40 saðlýklý gönüllünün oluþturduðu iki gruptan oluþmuþtur. 10 kadýn ve 30 erkek'ten oluþan MI hastalarýnýn yaþ ortalamasý 55.8, standart sapmasý 11.5 (yaþ aralýðý; 26-76) idi. Tamamýna yakýný (40 kiþiden 38'i) evli kimselerdi. Eðitim düzeyi olarak aðýrlýk ilköðretim mezunlarýndaydý (lise mezunu, 5 kiþi; üniversite mezunu, 2 kiþi). Saðlýklý gönüllülerin oluþturduðu grubun yaþ orta-lamasý 57.5, standart sapmasý 11.2 (yaþ aralýðý; 26-76) idi. Aðýrlýklý olarak (40 kiþiden 32'si) evli kim-selerdi. Hasta grubuna benzer olarak bu gruptada eðitim düzeyi olarak aðýrlýk ilköðretim mezunlarýn-daydý (lise mezunu, 4 kiþi; üniversite mezunu, 3 kiþi). Çalýþmaya katýlým gönüllülük temeline dayanýyordu.

MI grubu ve saðlýklý gönüllüler risk faktörleri bakýmýndan deðerlendirildiðinde, sürekli olarak sigara kullanan MI grubunda 9 kiþi (%22.5'i) ve saðlýklý grupta 12 kiþi (%30'u) vardý. Her iki grup-ta sürekli alkol kullanan kiþi sayýsý eþitti (4 kiþi). Hasta grubunun %35'inin diyabet sorunu varken, saðlýklý grupta bu soruna sahip kimse yoktu. MI grubunun %55'inin ailesinde kalp rahatsýzlýðý öyküsü var iken bu oran saðlýklý grupta %15 idi. MI grubunda hipertansiyon sorunu olanlarýn yüzdesi 42.5 iken diðer grubun %5'inde bu sorun vardý. Çalýþmaya MI tanýsý almýþ ve katýlmaya gönüllü olan hastalarýn tümü alýnmýþtýr. Herhangi bir dýþla-ma ölçütü yoktur. Hastalarýn 30'u bir defa, 7'si 2 defa, 2'si üç defa ve 1'i beþ defa kalp krizi geçir-miþlerdir. Hasta grubunda, saðlýklý grupta olduðu gibi, psikiyatrik ilaç kullanan veya herhangi bir psikiyatrik/psikolojik tedavi gören kimse yok idi. Saðlýklý grup, herhangi bir fiziksel veya psikiyatrik sorunu olmayan ve katýlmaya gönüllü olan kiþiler-den oluþmuþtur. Yukarýda anýlan hastanelere ziyaretçi olarak gelen kiþiler arasýndan hasta grubuna demografik özellikler açýsýndan benzer kiþilerden çalýþmaya katýlýmlarý istenmiþtir. Tüm katýlýmcýlardan sözlü onay alýnmýþtýr. Çalýþmaya

katýlýmlarý istenen kiþilerin büyük bir bölümü çalýþ-maya katýlmayý kabul etmiþtir.

Araçlar:

Mizaç ve Karakter Envanteri (Temperament and Character Inventory; TCI). Envanter, doðru/yanlýþ olarak doldurulan 240 maddeden oluþan, kendi bildirim tarzý bir ölçektir. Cloninger'in psikobi-yolojik kiþilik kuramýna dayalý olarak, dört mizaç (Zarardan Kaçýnma (ZK), Yenilik Arayýþý (YA), Ödül Baðýmlýlýðý (ÖB) ve Sebat Etme (SE)) ve üç karakter (Kendini Yönetme (KY), Ýþ Birliði Yapma (ÝY) ve Kendini Aþma (KA)) boyutunu ölçmekte-dir. Psikometrik özelliklerini ve klinik kullanýmýný destekleyen ampirik veriler Arkar ve ark. (2005) tarafýndan bildirilmiþtir.

ZK'sý yüksek kiþiler tedbirli, korkulu, gergin, vesveseli, utangaç, pasif veya kötümser olma eðili-mindedirler. Kronik olarak yorgun hissederler veya kolaylýkla yorulurlar. Eleþtiriye ve cezaya duyar-lýdýrlar. Bu mizaç boyutunda düþük puan alan kiþi-ler, rahat, cesur, sakin ve iyimser olma eðili-mindedirler. Sempatik, kendinden emin, dinamik ve güçlü kiþilerdir. YA'sý yüksek kiþiler, çabuk hid-detlenen, tahrik olabilen, meraklý, gayretli, kolayca sýkýlan, dürtüsel ve düzensiz olma eðilimindedirler. Tam tersi olarak, YA'sý düþük olan kiþiler, kolay kolay hiddetlenmeyen, lakayt, meraksýz, duygusuz, tutumlu, aðzý sýký, monoton, sistematik ve düzenli olarak tanýmlanýrlar. ÖB'si yüksek kiþiler, müþfik, sevecen, sýcak, duyarlý, baðýmlý ve sosyal olma eðili-mindedirler. ÖB'si düþük olan kiþiler, pratik, katý, soðuk ve sosyal olarak duyarsýzdýrlar. Yalnýz olmak-tan hoþnutturlar ve mesafeli kalmayý tercih ederler. SE'si yüksek olan kiþiler çalýþkan, azimli, hýrslý ve mükemmeliyetçidir. Düþük olan kiþiler, üþengeç, hareketsiz, kararsýz ve düzensiz olarak görülürler. KY'si yüksek kiþiler, olgun, kendine yeten, sorumlu, güvenilir, hedef yönelimli, yapýcý ve bütünleþmiþ kiþiler olarak tanýmlanmaktadýr. Benlik saygýlarý ve kendilerine güvenleri yüksektir. KY'si düþük olan kiþiler, zayýf, kýrýlgan, suçlayýcý, yýkýcý, etkisiz, sorumsuz, güvenilmez ve bütünleþmemiþ olarak tanýmlanýrlar. ÝY'si yüksek kiþiler, baþkalarýyla iþbirliðine girmeye çabalayan, empatik, hoþgörülü, merhametli, destekleyici, adil ve ilkeli kiþilerdir. ÝY'si düþük olanlar, hoþgörüsüz, eleþtirici,

(4)

yardým-sever olmayan, kinci ve fýrsatçý olarak tanýmlanýr-lar. KA'sý yüksek kiþiler, gösteriþsiz, doyumlu, sabýr-lý, yaratýcý, kendini düþünmeyen ve ruhani olarak tanýmlanýrlar. Tam tersi olarak, KA'da düþük puan alanlar, kibirli, sabýrsýz, yaratýcý olmayan, sanatýn deðerini bilmeyen, materyalist ve kendini gerçek-leþtirememiþ olma eðilimindedirler (Arkar 2005). Durumluluk-Sürekli Öfke Ölçeði (The State Trait Anger Scale; STAS). Spielberger ve ark. tarafýndan geliþtirilen bu ölçek, öfke duygusu ve niteliðini ölçen öz bildirim bir ölçektir. Türkiye uyarlanmasý Özer (1994) tarafýndan yapýlmýþtýr. Ölçeðin altölçeklerinden, Sürekli Öfke'den alýnan yüksek puanlar, öfke düzeyinin yüksek olduðunu; Öfke Kontrol ölçeðindeki yüksek puanlar, öfkenin kont-rol edilebildiðini; Öfke Dýþa ölçeðindeki yüksek puanlar, öfkenin kolayca ifade ediliyor olduðunu ve Öfke Ýçte ölçeðinde yüksek puanlar, öfkenin bastýrýlmýþ olduðunu göstermektedir.

Hastane Anksiyete ve Depresyon Ölçeði (Hospital Anxiety and Depression Scale; HAD). Hastada anksiyete ve depresyon yönünden riski belirlemek, düzeyini ve þiddet deðiþimini ölçmek amacýyla, Zigmond ve Snaith tarafýndan geliþtirilen bu ölçeðin uyarlama çalýþmalarý Aydemir ve ark. (1997) tarafýndan yapýlmýþtýr.

Ýþlem

Ölçek uygulamalarýndan önce katýlýmcýlarýn sosyo-demografik sorularýn olduðu kýsa bir formun doldurulmasý istenmiþtir. Ölçek uygulamalarý için gerekli yönergeler ölçeklerde yer almasýna raðmen, gerekli yönergeler sözel olarak da verilmiþtir. Hasta grubu uygulamalarý, hastalarýn onayý alýnarak has-tanede ki odalarýnda yapýlmýþ ve hastalarýn isteði doðrultusunda aralar verilerek hastanede kaldýklarý süre içinde uygulamalar bitirilmiþtir

Veri analizi olarak, MI hastalarý ile saðlýklý gönül-lüler arasýndaki farklýlýklarý test etmek için, 2 (MI hastalarý vs. saðlýklý gönüllüler) x 2 (kadýn vs. erkek) çok deðiþkenli varyans analizi (MANOVA) yapýldý. Analiz, SPSS'in uygun alt programý kul-lanýlarak gerçekleþtirildi.

BULGULAR

Katýlýmcýlarýn Mizaç ve Karakter Envanteri ölçek,

Durumluk-Sürekli Öfke Ölçeði altölçek ve Hastane Anksiyete ve Depresyon Envanteri puanlarýnýn ortalama ve standart sapmalarý Tablo 1'de veril-miþtir.

MI hastalarý ile saðlýklý gönüllüler arasýndaki fark-lýlýklarý test etmek için, 2 (MI hastalarý vs. saðlýklý gönüllüler) x 2 (kadýn vs. erkek) çok deðiþkenli varyans analizi (MANOVA) yapýldý. TCI'nýn 7 ölçeði; Zarardan Kaçýnma (ZK), Yenilik Arayýþý (YA), Ödül Baðýmlýlýðý (ÖB), Sebat Etme (SE), Kendini Yönetme (KY), Ýþ Birliði Yapma (ÝY), Kendini Aþma (KA), STAS'nin 4 ölçeði; Sürekli Öfke, Öfke Ýçte, Öfke Dýþa, Öfke Kontrol ve HAD'nin 2 ölçeði; Anksiyete ve Depresyon baðým-lý deðiþkendi. Wilks kriterleri kullanýlarak yapýlan analiz, anlamlý grup ana etkisi (main effect) ve cin-siyet ana etkisi olduðunu gösterdi. Grup ve cincin-siyet ortak etkisi (interaction effect) çýkmadý. Ödül Baðýmlýlýðý (ÖB) baðýmlý deðiþkeninde, iki yönlü varyans analizi anlamlý "grup" ve "cinsiyet" ana etki-si gösterdi (F deðerleri, serbestlik dereceleri ve olasýlýklar için Tablo 2'ye bakýnýz). Yani, MI hasta-larýnda, saðlýklý olanlara kýyasla ödül baðýmlýlýðý anlamlý olarak daha fazladýr. Yine, kadýnlar, erkek-lere göre daha fazla ödül baðýmlýlýðý göstermekte-dir.

Sürekli Öfke baðýmlý deðiþkeninde, iki yönlü varyans analizi anlamlý "grup" ana etkisi gösterdi (Tablo 2). Anlamlý "cinsiyet" ve ortak etki bu deðiþkende gösterilemedi. Yani, MI hastalarýnda, saðlýklý gruba kýyasla öfke düzeyi anlamlý olarak daha yüksektir. Öfke Dýþa baðýmlý deðiþkeninde, iki yönlü varyans analizi anlamlý "grup" ana etkisi gös-terdi. MI hastalarý, saðlýklý gruba kýyasla öfkelerini kolayca ifade edememektedirler. Öfke Kontrol baðýmlý deðiþkeninde, iki yönlü varyans analizi anlamlý "grup" ana etkisi gösterdi (Tablo 2). MI hastalarý, saðlýklý gruba kýyasla öfkelerini kontrol etmekte daha fazla güçlük çekmektedir.

Zarardan Kaçýnma, Yenilik Arayýþý ve Sebat Etme mizaç boyutlarýnda, Kendini Yönetme, Ýþ Birliði Yapma ve Kendini Aþma karakter boyutlarýnda, öfkenin bastýrýlmýþ olmasý boyutunda ve anksiyete ve depresyon düzeylerinde iki yönlü varyans analizi anlamlý "grup" ana etkisi veya "grup*cinsiyet" ortak etkisi vermedi. Yani, yukarýda anýlan özelliklerde MI hastalarý saðlýklýlardan farklýlýk göstermemek-tedir.

(5)

TARTIÞMA

MI hastalarý ile saðlýklý gönüllüleri karþýlaþtýrmak için yapýlan varyans analizleri Ödül Baðýmlýlýðý mizaç boyutu ve Sürekli Öfke, Dýþa Vurulan Öfke, Kontrol Altýna Alýnmýþ Öfke deðiþkenlerinde anlamlý farklýlýk verdi. MI hastalarýnda, saðlýklý gönüllülere kýyasla, ödül baðýmlýlýðý ve öfke düzeyi

anlamlý olarak daha yüksektir. MI hastalarý öfkelerini kolayca ifade edememektedirler ve öfkelerini kontrol etmekte güçlük çekmektedirler. Ödül Baðýmlýlýðý mizaç boyutu yüksek kiþiler, müþ-fik, sevecen, sýcak, duyarlý, baðýmlý ve sosyal olma eðiliminde olan kiþiler olarak tanýmlanýrlar. Sosyal iliþki ararlar ve baþka kiþilerle iletiþime açýktýrlar. Tablo 1. MI hastalarý ve saðlýklý gönüllülerin ölçek ortalamalarý ve standart sapmalarý

Ölçek MI Hasta (n=40) Saðlýklý (n=40)

TCI Yenilik Arayýþý 15.72 (4.67) 16.98 (4.36)

TCI Zarardan Kaçýnma 19.05 (4.09) 18.12 (6.36)

TCI Ödül Baðýmlýlýðý 14.35 (2.79) 13.07 (3.23)

TCI Sebat Etme 5.37 (2.11) 5.05 (1.84)

TCI Kendini Yönetme 26.67 (6.50) 27.75 (5.56)

TCI Ýþ Birliði Yapma 28.00 (5.88) 30.22 (5.81)

TCI Kendini Aþma 21.45 (4.76) 19.00 (6.24)

STAS Sürekli Öfke 24.60 (5.37) 20.85 (5.50)

STAS Öfke Ýçte 18.58 (4.39) 17.32 (4.12)

STAS Öfke Dýþa 17.53 (4.47) 14.25 (3.38)

STAS Öfke Kontrol 21.35 (5.16) 23.70 (5.60)

HAD Anksiyete 7.56 (3.78) 8.65 (4.17)

HAD Depresyon 6.93 (2.81) 7.75 (3.44)

Standart sapmalar parantez içinde verilmiþtir.

Tablo 2. Anlamlý MANOVA sonuçlarý

Kaynak Faktör F Df P

Yenilik Arayýþý Cinsiyet 4.80 1 <0.05

Ödül Baðýmlýlýðý Grup 5.40 1 <0.05

Cinsiyet 8.86 1 <0.005

Kendini Yönetme Cinsiyet 4.16 1 <0.05

Ýþ Birliði Yapma Cinsiyet 17.09 1 <0.001

Kendini-Aþma Cinsiyet 4.55 1 <0.05

Sürekli Öfke Grup 4.40 1 <0.05

Öfke Dýþa Grup 5.85 1 <0.05

Öfke Kontrol Grup 4.22 1 <0.05

(6)

Yüksek ödül baðýmlýlýðýnýn en önemli avantajý, sýcak sosyal iliþkiler kurabilme ise, en önemli deza-vantajýda diðer insanlarýn baðýmlý kiþilerin görüþ-lerini ve duygularýný etkilemesindeki kolaylýktýr. Baþkalarýný memnun etme çabalarý ödül baðýmlýlýðý yüksek kiþilerin üzerinde büyük bir yüktür.

Araþtýrmadan elde edilen sonuçlar deðer-lendirildiðinde, özellikle kiþilik açýsýndan KKH için öngörülen A tipi kiþilik ve özellikle son zamanlarda öne çýkan D tipi kiþiliði destekleyici yönde bulgu-lara ulaþýlamamýþtýr. Bu çalýþmada öne çýkan kiþilik boyutu ön görülen iki kiþilik tipinden farklý görün-mektedir. Bu sonuç A tipi davranýþýn, MI ile iliþki-sini desteklemeyen çalýþmalara bir örnek teþkil etmektedir. Örneðin, Williams (1987) yaptýðý araþtýrmada koroner kalp hastalýðýyla A tipi kiþilik arasýnda bir iliþki bulamamýþtýr. Ayný þekilde, A tipi davranýþýn MI'ý ve ölümü yordayamadýðý çalýþ-malarda mevcuttur (Eaker ve ark. 1992, Orth-Gomer ve Unden 1990, Shekelle ve ark. 1983). Öfke durumlarý açýsýndan, MI grubu ve saðlýklý grup arasýnda gözlenen farklýlýk literatürle uyum göstermektedir. Öfkenin kalp hastalýklarýyla iliþkili olduðunu gösteren pek çok çalýþma vardýr (Seigman 1993, Bitti 1995, Martin ve Watson 1997). Ayrýca, Ellis (1997), hem bastýrýlan hem de ifade edilen öfkenin, yüksek kan basýncý, kalp problem-leri, ülser gibi psikosomatik sonuçlarý olacaðýný vur-gulamaktadýr.

Bu çalýþmada elde edilen kiþilik boyutu (ödül

baðýmlýlýðý) ile öfke düzeylerine dair bulgularý bir-likte ele aldýðýmýzda sonuç oldukça tutarlý görün-mektedir. Ödül Baðýmlýlýðý mizaç boyutu yüksek kiþiler, duyarlý, baðýmlý ve sosyal kiþilerdir. Baþkalarýný memnun etmek için çabalarlar. Bu durum uzun vadede ciddi bir stres ve öfke kaynaðý haline gelebilir.

Sonuç olarak, bu çalýþmada ortaya çýkan bulgular Koroner kalp hastalýklarý için öngörülen A-tipi ve D-tipi kiþilik tiplerini desteklememiþ, ödül baðým-lýlýðýnýn ön planda olduðu, farklý bir kiþilik yapýsýna iþaret etmektedir.

MI hastalarý ile saðlýklý gönüllüleri karþýlaþtýrmak için yapýlan varyans analizleri depresyon ve anksiyete düzeyleri deðiþkenlerinde anlamlý fark-lýlýk vermedi. MI hastalarý ile saðlýklý gönüllülerin depresyon ve anksiyete düzeyleri birbirine benzer bulundu. MI hastalarýnda görülen depresyon ve anksiyetenin, hastalarýn yaþadýklarý aðýr hastalýða verdikleri doðal bir tepki olduðunu söylemek mümkün görünmektedir. Glassman ve ark. (2002), MI sonrasý tespit edilen depresyonlarýn büyük bir çoðunluðunun kendiliðinden remisyona girdiðini veya placebo ile etkin bir þekilde tedavi edilebildiði-ni bulmuþlardýr.

Yazýþma adresi: Dr. Haluk Arkar, Ege Üniversitesi Psikoloji Bölümü, Ýzmir, haluk.arkar@ege.edu.tr

KAYNAKLAR Arkar H (2005) Cloninger'in psikobiyolojik kiþilik kuramý. Türk

Psikoloji Bülteni, 36: 82-94.

Arkar H, Sorias O, Tunca Z ve ark. (2005) Mizaç ve Karakter Envanteri'nin Türkçe formunun faktör yapýsý, geçerlik ve güvenirliði. Türk Psikiyatri Dergisi, 16: 190-204.

Appels A, Golombeck B, Gorgels A., De Vreede J, Van Breukelen G (2000) Behavioral risk factors of sudden cardiac arrest. J Psychosom Res, 48: 463-469.

Aydemir Ö, Güvenir T, Küey L ve ark. (1997) Hastane anksiyete ve depresyon ölçeði Türkçe formunun geçerlilik ve güvenirliði. Türk Psikiyatri Dergisi, 8: 280-287.

Balkaya F (2001) Öfke: Temel Boyutlarý, Nedenler ve Sonuçlar. Türk Psikoloji Yazýlarý, 4:21-45.

Bitti PER, Gremigni P, Bertolotti G ve ark. (1995) Dimension of anger and hostality in cardiac paitents, Hypertensive patients and controls. Psychother Psychosom, 64: 162-172.

Cloninger CR (1987) A systematic method for clinical descrip-tion and classificadescrip-tion of personality variants. Arch Gen Psychiatry, 44: 573-588.

Cloninger CR, Svrakic DM, Przybeck TR (1993) A psychobio-logical model of temperament and character. Arch Gen Psychiatry, 50: 975-990.

Denollet J, Sys SU, Stroobant N ve ark. (1996) Personality as indepedent predictor of long-term mortality in patients with coronary heart disease. Lancet, 347: 417-421.

Eaker ED, Pinsky J, Castelli WP (1992) Myocardial infarction and coronary death among women: Psychosocial predictiors from a 20 year follow-up of women in the Framingham study. Am J Epidemiol, 135:854-864.

Ellis A (1997) How to Control your anger before it controls you. Secaucus, NJ: Carol Publishing Group.

Freidman M (1969) Pathogenesis of Coronary Artery Disease. New York, Mc Graw Hill.

(7)

Glassman AH, O'Connor CM, Califf RM ve ark. (2002) Sertralin treatment for major depression with myocardial infrac-tion or unstable angina. J Am Med Assoc, 288:701-709. Jiang W, Kuchibhatla M, Cuffe MS ve ark. (2004) Prognostic value of anxiety and depression in paitients with chronic heart failure. Circulation, 110:3452-3456.

Martin R, Watson D (1997) Style of anger expression and its relation to daily experience. Pers Soc Psychol Bull, 23:285-294. Orth-Gomer K, Unden A (1990) Type A behavior, social sup-port and coronary risk. interaction and significance for mortali-ty in cardiac patients. Psychosom Med, 52: 59-72.

Özer AK (1994) Sürekli öfke (SL-Öfke) ve öfke ifade tarzý (Öfke-tarz) ölçekleri ön çalýþmasý. Türk Psikoloji Dergisi, 9: 26-35.

Rosenman RH, Brand RJ, Jenkins CD ve ark. (1975) Coronary

heart disease in the Western Collaborative Group Study: Final follow-up experience of 8 years. J Am Medical Assoc, 233: 872-877.

Seigman AW (1993) Cardiovascular consequences of express-ing, expreince and repressing anger. J Behav Med, 16:539-569. Shekelle RB, Honey SB, Neaton J ve ark. (1983) Type a behav-ior pattern and coronary death in MRFIT. Am Heart Assoc Cardiovascular Dis, 33-34.

Stoudemire, A (1997) Týbbý Sorunlarý Etkileyen Psikolojik Faktörler. Ankara, Compos Mentis.

Taylor SE (1986) Health Psychology. New York, Random House Press.

Williams RB (1987) Psychological factors in coronary artery dis-ease: Epidemiological evidence. Circulation, 76: 117-123.

Referanslar

Benzer Belgeler

Amaç: Bu çalışmada diffüz alopesili hastalarda psikiyat- rik belirti sıklığının sağlıklı kontrollere göre daha fazla olup olmadığının belirlenmesi ve bunların

Ayrıca, depresyon puanı evli olan hastalarda yalnız yaşayan hastalardan (p=0.04), ailenin toplam geliri- nin 201-350 $ arasında olduğu hastalarda diğer gelir durumlarına

Ulusal Fizik Olimpiyatı İkinci Aşama Sınavı Sonucunda Madalya Kazanan Öğrenciler. Sıra Adı Soyadı

Gerçi bunun ufacık bir şartı da var: Dö­ nen dünya üzerinde durmadan ileri koşan milletler, emikleme arabası­ na konup dört yanı bağlanan süt çocuğu

Yıldız rüzgarı biçiminde başlayan ve dış katmanların bir gezegenimsi bulutsu biçiminde uzaya saçılmasıyla sonuçlana kütle.. kaybı, bir süper rüzgar aşamasıyla

öyle W, dünyanın bu en güzel şeylerine inanan ve inanmakta devanı etmek isteyen insanlar, eskiden şifa verici olan bu şeyleri bu gün bir zehir gibi kullanmak ve

Türkiye'nin ve dünyanın hızla değişti­ ğini fark eden çok az sayıda politika­ cıdan biri olan Cem, bu yeni dünya için­ de SHP'nin yerini şöyle belirtiyor:. -

In the present study married and divorced mothers showed no difference in terms of depression and anxiety, divorced mothers who got alimony and had high educational level were