M E M L E K E T M E k T U B Ü
N â z ı m H i f r c m e t i ç i n fc>îr d i l e k ç e
X
Başta Adnan Adıvar ile muhterem eşi olmak üzere bir ço=k meslekdaşı- mız, Devlet reisimize 'hitaben bir di lekçe kaleme alarak, sair Nazım Hik- met’m affını rica etmiş bulunuyor lar.
Vaka malûm, vakanın kahramanı malum, ceza malûm, cezalının 13 se- nedenberi Bursa hapishanesinde bu lunduğu ve ömrünün en güzel senele rini burada geçirmiş bulunduğu ma lûm.
Ahmet Emin Yalman’ın bazı yazıla rı ile başlayan bir kurtarma a m e liy e • si. bu suretle bir yeni safha daha kay detmiş bulunuyor. Şu var ki, mesele nin üzerinde derinliğine ve genişliği ne durmak ve-işi sadece hukuki cep hesinden alarak "adli hata” esasına inhisar ettirmemek, muhakkak ki da ha doğrudur. Çünkü Nazım Hl.tmet'in geriye kalan cezası eğer affedilirse, (bu, adlî bir hatadan dönülmek sure- tile değil, Türk âmme vicdanında mahkûm lebine hasıl olmuş bir'uluv-
vü — cenâb ve civanmerdlik tezahürü
yolundan vaki olacaktır. Doğrusu da, budur.
Fakat bunun hasıl olabilmesi için, hem meseleyi bütün şumül ve ehem miyeti ile mütalâa etmek, hem de iki esas unsuru, son derece temiz ve sa mimî talepleri ile birlikte karşı karşı ya getirerek alenî .bir akdin karşılıklı şartları ile bağlamak lâzımdır. Bu iki esas unsur, bir yandan Türk milleti bir yanıdan da Nazım Hikmettir.
Nazım ¡Hikmet şöyle böyle bir şair yahut şöyle böyle bir komünist olsa idi, bir adlî hatanın mevcut olduğu iddiası dahi, derin bir tesir yapmak tan uzak kalırdı. Vaziyet, bu değildir. Nazım Hikmet şiiri ile büyük tesirler yapabilen ve bu tesirleri muayyen bir hayat görüşünün emrine ve hizmetine vermiş bulunan bir şairdir. Eğer sa natında büıyük olmasaydı, şiirleri ale
lade komünist beyannamelerinden
daha ehemmiyetli olamazdı. Eğer
Soğuk havalarda çayı nıza bir kadeh
Tekel Kanyağı
ilâve ederseniz 6oğuk algınlığını önlersiniz.
tüitkçeye bu kadar hakim olmasaydı, yazdıklarının tadına kimse yarmaz ; keza, eğer komünizme, inandığı gibi inanmasaydı, her tandans şairi gibi basit, kuru ve tadsız katırdı.
Halbuki Nazım Hikmet, bunların hepsinde ölçünün dışında bir kabili (.
yet gösterdiğinden, şiir sanatında
ezeldenberi meknuz bulunan sürükle yici sihir sayesinde, kendine bende;-
tiklerine akidesini aşılamış, fikren
daha mukavemetli olup gerçek şiir sanatının meftunu olanları ruhan gü
cendirmiş, silâha silâhla mukabele
etmek zorunda olan Türk milliyetçile rini de, kendine düşman etmiştir.
Demek oluyor ki mensup bulunduğu cemiyet İle kendi arasındaki münase bette, b ir yığın tazyik ve ihtilâçlara sebep olmuştur.
Halbuki, Nazım Hikmet nasıl şeni- yetler dü-nya'sîhda'meveui’ ' İse" Türk ' cemiyeti de ayni dünyada mevcut ol mak ve bu mevcudiyetini masun bu lundurmak mecburiyetindedir.
Dâva, buradan doğmuştur. Ortada
bir “ adlî hata” varsa bile bu
formel plândan bir adım Ötede dahi kabili müdafaa değildir. Buna muka bil, gene ortada, kuvvet ve meşruiye tini nefs miidafaası’ndan alan bir hu kuk mefhumundan, hiç olmazsa bur. dan sonrası için tegafül etmemek ve cibesi vardır.
Komünizm bu gün, komünist olma yan dünya ve komünist olmayan in sanlar için, katiyen şakaya gelmeyen - bir tehlike mahiyetini almıştır. Ve her muvaffak ¡¡yetini, karşı tarafın hürri yet sevgisine yahut adalet bağlılığına yahut sanat hayranlığına ödetmekte dir. öyle W, dünyanın bu en güzel şeylerine inanan ve inanmakta devanı etmek isteyen insanlar, eskiden şifa verici olan bu şeyleri bu gün bir zehir gibi kullanmak ve bunlar yüzünden ölmek durumuna girmişlerdir. Öyle ki, bunlar yüzünden tehlikeye girme mek için, bunları komünist olmayan lara tahsis etmek, artık akim ve vic danın emrettiği bir husus olmuştur.
Nazım Hikmet, böyle bir dünyanın
üzerinde yaşayan Tüıkiyenin şairi
dir. Bunu bir yana bırakarak “adlî hata” -esasından yürümek, hakikatten yüzünü çevirmek, üstelik, Nazım Hik met vakasını manasından tecrid et mek demektir.
Nazım Hikmet, ancak milletinin ve memleketinin Jıür ve müstakil hava sına kavuşmak ve bu havayı ötekiler le birlikte icabederse ölerek müdafaa
etmek için, Bursa cezaevinin gene
c/r 100 Türk olan havasını terıkedebilir. Çünkü onu Bursa cezaevine sokan ve orada tutan saik, bir "adlî hata” de ğil. bütün Tüıkiyenin, günün birinde bir cezaevine inkılâp etmesi korkusu
dur; _
Meseleyi bu şekilde ortaya koymak lâzımdır ki, Nazım Hikmet ile milleti arasındaki münasebet, bundan sonra sı için olsun, maşeri vicdanın miza nından kuvvetini alsın.
Şairin başına gelenlerden, bu gün, komünizm ile zerre kadar alâkası ol
mayan her yaşta ve her meslekte
Tüilk vatandaşı müteessirdir. Zaten, onun cezasına ıbu teessür nihayet ve rirse verecektir, Nazım Hikmet’i bıı felâkete sürükleyen akidenin salikle- ri .tarafından alınacak tedbirler, asla!
Nazımın -bunu bijyle bilmesi ve mil- IStTtle candan barışması lâzımdır.
Bir milletin kendi büyük şairini,
kendi can düşmanının emrinde ve
hizmetinde görmekten, sade korkması değil, ayni zamanda bunun elemini duyması ne demektir, bunu da o bü yük şaiırin düşünmesi ve (bir mukabil ıztırabı gene ayni kudretli mızrab ile şiirinin şahikalarına çıkararak anlat ması, ağlayarak ve ağlatarak anlat ması lâzımdır.
Aksi takdirde, vaki olacak barışma, bir sahte barışma .kalacak, iki tarafı da zararları İle tehdit -edecek ve piş manlık cezaları tertip edecektir.
Son haberlere göre, Nazım Hikmet, açlık grevine başlayacaktır. Niçin T
TÜRKİYE EMLAK -
KREDİ BANKASI
Mevduat sahiplerine 7 keşideile S ev dağıtacaktır.
Türkiye İş Bankası
A . Ş.
Her nevî banka muamelâtı Müsait şartlarla tevdiat
kabul eder.
X
Y.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi